GÜNDEM - 13 Kasım 2024 Çarşamba 12:49

Demir Adam’ın hedefi ’120 yaşla’ Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek

A
A
A
Demir Adam’ın hedefi ’120 yaşla’ Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek

Antalyalı iş insanı ve Milli sporcu 75 yaşındaki Ali Bıdı, 120 yaşına kadar yaşayıp Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi hedefliyor. Vegan beslenen ‘Demir Adam’ lakaplı Bıdı, dünyanın en ağır sporlarından olan triatlonda kendi yaş kategorisinde Avrupa ikinciliği bulunuyor.


Antalya Fuarcılık İşletme ve Yatırım A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, dünyanın en yaşlı insanı olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek istediğini söyledi. Ocak 2023’te dünyanın yaşayan en yaşlı insanı olarak kayıtlara geçen 117 yaşındaki Maria Branyas’ın 3 ay önce İspanya’nın Olot kentinde yaşamını yitirmesinin ardından, 116 yaşındaki Japon Tomiko Itooka dünyanın yaşayan en yaşlı insanı olarak Guinness Rekorlar Kitabı’ndaki yerini almıştı.


Her gün yüzüyor, bisiklete biniyor ve koşuyor


‘Demir Adam’ lakabıyla tanınan milli sporcu Ali Bıdı, Japon Tomiko Itooka’ya sağlıklı uzun ömür dileyerek, rakibinin 120 yaşa ulaşması halinde hedef büyüteceğini belirtti. 22 yıldır vegan beslendiğini söyleyen Ali Bıdı, “Karada yürüyen, karada sürünen, denizde yüzen, havada uçan, anası babası olan, gözü olsun olmasın hiçbir canlının ne etlerini, ne de ürettiklerini yiyorum. Hedefime ulaşacağıma inanıyorum” dedi.


Triatlon sporunda Avrupa ikincisi, Türkiye şampiyonu olan Ali Bıdı, her gün yüzüyor, bisiklete biniyor ve koşuyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Koşuyolu Hastanesi’nde 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinliği düzenlendi Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nde 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla, diyabet konusunda farkındalığı artırmak amacıyla etkinlik düzenlendi. Diyabetin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hande Özportakal, “Hastalarımız yaşam tarzı değişikliklerine uyar ve düzenli olarak hekim kontrollerinden geçerlerse diyabetin neden olacağı kötü sonuçlarla karşılaşma ihtimalleri oldukça azalacaktır” dedi. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nde 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla etkinlik düzenlendi. Diyabet konusunda farkındalığı artırmak amacıyla düzenlenen etkinlikte diyabetin önlenmesi için sağlıklı beslenme, düzenli sağlık kontrolleri ve fiziksel aktivitenin önemi vurgulandı. Hastanede açılan stantlarda vatandaşlar diyabet hastalığına karşı bilgilendirildi. “Dünyada her 10 kişiden biri diyabet hastası” İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hande Özportakal, “Dünya Diyabet Günü, diyabetin yaygınlığını anlatmak ve insanları diyabet konusunda bilinçlendirmek amacıyla her yıl 14 Kasım tarihinde kutlanan önemli bir sağlık etkinliğidir. Uluslararası Diyabet Federasyonunun verilerine göre, dünya üzerinde her 10 kişiden 1’inin diyabetli olduğunu biliyoruz. Türkiye’de de durum pek farklı değil. Yanlış beslenme şekilleri ve hareketsiz yaşamın getirdiği obezite ile birlikte, diyabetli hasta sayısı her geçen gün artmakta. Ve maalesef ki çok sık görülen bir hastalık olmasına rağmen kan şekeri kontrol altında olan hasta sayısı oldukça az. Peki hastaların kan şekerleri kontrol altında olmaksa ne olur? Şeker hastalığı uzun dönemde tüm doku ve organlarda ciddi hasarlara neden olabilen bir hastalık. Eğer hastalar uzun süre kan şekerleri kontrol altında olmadan hayatlarına devam ederlerse, ileriki yıllarda körlük, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği ve herhangi bir uzuv kayıplarıyla karşımıza gelebiliyorlar” dedi. “Hayatlarına yaşam tarzı değişikliğini katmalılar” Diyabetin kötü sonuçlarından korunmaları için hastaların neler yapması gerektiğini aktaran Dr. Özportakal, “Öncelikle kan şekerini kontrol altında almaları gerekiyor. Ve bunu yaparken de şeker haplarının ve insülinlerin ötesinde öncelikli olarak yaşam tarzı değişikliğini hayatlarına katmaları gerekiyor. Yaşam tarzı değişikliği derken neleri kastediyoruz? Tabi ki bunun ilk basamağı beslenme önerileri. Hastaların şeker ve rafine karbonhidrattan uzak durmalarını istiyoruz. Öğünlerini küçük porsiyonlarda tüketmelerini ve uzun süre aç kalmaktan kaçınmalarını istiyoruz. Lifli gıdaları ve glisemik indeksi düşük ürünleri tüketmelerini istiyoruz. Bunun yanında, gazlı içecekler ya da çok yüksek miktarda şeker ihtiva eden içecekleri tüketmemelerini ve günlük en azından 1,5-2 litre su tüketimini alışkanlık haline getirmelerini istiyoruz” şeklinde konuştu. “Diyabet tedavi edilebilir bir hastalıktır” “Yaşam tarzı değişikliğinin bir diğer önemli basamağı da tütün kullanımından kaçınmak” diyen Özportakal, “Gerek diyabette, gerekse diyabetin komplikasyonlarında çok önemli bir risk faktörü. Eğer kişi bırakabiliyorsa kendi yöntemleriyle, bırakamıyorsa sigarayı bırakma polikliniklerinden faydalanarak bu alışkanlığından en kısa sürede vazgeçmeli. Bir diğer önemli husus egzersiz. Hastalarımızın günlük, düzenli olarak en az 30 dakika egzersiz yapmalarını öneriyoruz. Diyabetli hastalarımızın her biri aynı zamanda tansiyon ve kolesterol hastası adayı. Bu anlamda da ölçümlerini ve takiplerini yapmalılar. Gerekli görülen durumlarda da kısa sürede tedaviye başlanması gerekmekte. Sonuç olarak diyabet tedavi edilebilir bir hastalıktır. Eğer hastalarımız yaşam tarzı değişikliklerine uyar, verilen ilaçları düzgün bir şekilde kullanır ve düzenli olarak hekim kontrollerinden geçerlerse diyabetin neden olacağı kötü sonuçlarla karşılaşma ihtimalleri oldukça azalacaktır” ifadelerini kullandı. Diyabet Eğitim Hemşiresi Semra Kızıl, “Hastanemizde her ayın son Çarşamba günü Sertifikalı Diyabet Okulu yapıyoruz. Dahiliye doktorlarımız, diyetisyenlerimiz ve fizyoterapistlerimiz eşliğinde. Tüm diyabet hastalarını bekleriz” dedi. “Yaşam kalitem yükseldi” Diyabet Okulu’na katılan diyabet hastalarından Kubilay Gürkan Ersoy, “Bugün 14 Kasım, Diyabet Haftası. Dünyanın her yerinde bu stantları görmemiz mümkün. Yıllarca biz de bu stantlara rast geldik fakat ben de bilmiyordum. Ta ki yaklaşık 4 yıl önce hastalığımın teşhisi konulana kadar. Öncelikle şu anda 93 kiloyum, 120-125 kilo arasıydım. Çok kiloluydum. Hazımsızlık, şişkinlik gibi birçok sağlıklı sorunum var. Dahiliye doktoruna başvurmaya karar verdim, doktor tahlilleri yaptı. Ve kanda yüksek oranda şeker bulunduğunu söyledi. Bunu normal sınıra çekmek için bir süreç gerekiyordu. Bununla ilgili eğitimlere katıldım. İlaçlarımı nasıl kullanacağımı, yeme alışkanlığımı değiştirmem gerektiğini hekimim, diyabet hemşirem ve diyetisyenim sayesinde öğrendim. 3-4 yıllık süre içerisinde, kandaki şeker değerim düştü. Durup dururken yemekten sonra uyku hali artık yok. Tüm bu sürecin sebebi, eğitimlere katılarak doğru bilgi almam. Umarım bu tür sıkıntı yaşayan vatandaşlarımızın da bu okullara katılıp gerekli desteği aldıktan sonra daha kaliteli yaşam süreceğine inanacağım tam. Nitekim benim yaşam kalitem yükseldi, şu anda daha formdayım, daha iyiyim” diye konuştu.
Diyarbakır Diyarbakır’da tıbbi ve aromatik bitki bahçesi oluşturuluyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, 14 bin metrekare alan üzerine 23 farklı türde bitkinin yetiştirileceği tıbbi ve aromatik bahçe oluşturuyor. Bahçe, kadınların istihdamına katkı sunacak. Park ve Bahçeler, İklim Değişikliği ve Sıfır Atık, Kırsal Hizmetler ile Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlıklarının ortaklaşa projelendirdiği, eğitim ve üretimin de yapılacağı, tıbbi ve aromatik bitki bahçesinde çalışmalar başladı. Toplam 14 bin metrekare alan üzerine kurulacak olan tıbbi ve aromatik bitki bahçesinde çalışmalar, altyapı işlemleriyle devam ediyor. 14 bin metrekarelik alanda altyapı işlemlerini, üst yapı çalışmaları takip edecek. Üst yapı çalışmalarında, bitki kurutma, depolama, işleme, derslikler, engelli ve yaşlılar için yükseltilmiş bahçe, satış birimleri, seralar, bitki çalışma alanı, özel bitki türleri eğitim ve yetiştirme tarhları, bitki yetiştirme alanları, bostan, kompost ve toprak alanları oluşturulacağı belirtildi. 23 farklı türde bitki üretimi yapılacak Silvan yolu üzerinde Büyükşehir Belediyesine ait arazide oluşturulacak olan bu bahçede, endemik bitkiler olmak üzere genel olarak nane ve kekik türleri, papatya, mor reyhan, hatmin, ada çayı, safran, ısırgan otu, melisa, calendula, sarı kantaron, ekinezya, biberiye, defne, ıhlamur, kuşburnu ve yeşillik olmak üzere toplam 23 türde bitki üretilecek. Bahçede üretilen bitkilerin toplanması, kurutulması, uçucu yağ çıkarılması ve paketlemesi işlemlerinin tümü yeni oluşturulacak alanda gerçekleşecek. Proje kadın istihdamını artıracak Oluşturulacak tıbbi ve aromatik bitki bahçesi projesi kentte kadın istihdamına katkı sağlayacak. Kadınlar, bitki dikimi, üretimi, toplama, kurutma ve ürünlerin farklı katma değer ürününe dönüşümü aşamalarında yer alacak. Böylelikle kadınlar, ekonomik anlamda kazanç sağlayacak. Tıbbi ve aromatik bitki bahçesi projesinde yer alacak kadınlara, Büyükşehir Belediyesi tarafından bitki dikimi, toplama, kurutma ve ürünlerin katma değeri yüksek ürünlere dönüşümü hakkında çeşitli uygulamalı bilgiler verilecek. Büyükşehir Belediyesi, tarihten günümüze toprak ve insan ilişkisini baz alarak oluşturacağı yeni peyzaj alanında çocuk, engelli, yaşlı ve kadın olmak üzere toplumun her kesimine tıbbi ve aromatik bitkiler hakkında genel eğitimler verecek. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, alan içinde inşa edeceği seralarda tohum ve çelik alımı işlemiyle bitkilerin çoğaltılmasını da sağlayacak. Engelli ve yaşlılar için yükseltilmiş bahçe Tıbbi ve aromatik bahçeden kentin tüm kesimlerinin yararlanmasını isteyen Büyükşehir Belediyesi, alanda engelli ve yaşlılar için yükseltilmiş bahçe örneklerine yer verecek. Yükseltilmiş bahçe sayesinde ortopedik engelliler ve yaşlılar, alanda yer alan farklı türlerdeki bitkileri yakından inceleyebilecek, dokunabilecek ve toplayabilme şansı yakalayabilecek.
Şırnak Cudi Dağı’na 30 ceylan bırakıldı Nesli tükenme tehlikesi altındaki ’gazella gazella’ türü 30 ceylan Cudi Dağı’na salındı. Şanlıurfa 75. Yıl Ceylan Üretme İstasyonundan alınan nesli tükenme tehlikesi altındaki ’gazella gazella’ türü 30 ceylan, Şırnak’ın Silopi ilçesi Cudi Dağı’nda doğaya bırakıldı. Bir kısmına GPS takılan ceylanlar kapıların açılmasıyla hızlı bir şekilde dağa doğru yol aldı. Şırnak Valisi Birol Ekici, dağlarda ceylan popülasyonunu artırmak için çalışma yürüttüklerini söyledi. Vali Ekici, insanların doğayı dengeli kullanmadığı için coğrafyada yaşayan hayvan popülasyonun sekteye uğradığını belirterek, "Bu coğrafyada bizim bildiğimiz koruma altındaki hayvanlar ve bilmediğimiz hayvanlar da yaşıyor. Bölgenin çok değerli habitatı var. Birçok canlı Cudi’de yaşıyor. Bölgede 40 sene önce dedelerimizin birlikte yaşadığı hayvanlar aynı coğrafyaya koyuyoruz. Hayvanlarımıza uzun ömürler, sağlıklı, sıhhatli yaşamlar diliyorum” dedi. Şanlıurfa Doğa Koruma 3. Bölge Müdürü Hakan Mumcuoğlu, doğada yok olmaya yüz tutmuş Şanlıurfa ceylanını, 2006 yılında Şanlıurfa’nın Kızılkuyu Üretme İstasyonu’nda 86 bireyle üretmeye başladıklarını ifade etti. Yapılan çalışmalar neticesinde üretme istasyonunda 454 sayıya ulaştıklarını aktaran Mumcuoğlu, "Son yılın 175 doğumu ile birlikte üretme istasyonumuzda yeterli sayıya ulaştığından nakletme ihtiyacı doğdu. Bu sahaya 2020’de 50, 2021’de 40 şimdi de 30 ceylanı doğaya bırakıyoruz. Köylülerimiz sağ olsunlar daha önce bırakılan ceylanlara sahip çıktı. Ceylanlarımız bu araziye tutundu ve adapte oldu. Bu salacağımız ceylanlardan erkek olan 3’üne takip cihazı taktık. Arkadaşlarımız, bunları hatlar vasıtasıyla izleyecek. Bu hayvanlar günde ne kadar yol alıyor, nereleri dolaşıyor gibi verileri elde edeceğiz ve bunların haritalarını çıkaracağız. İnşallah bunlar bilimsel çalışmaya da konu olacak. Bu verileri bilimsel çalışmada kullanacağız” diye konuştu.