GÜNDEM - 27 Kasım 2023 Pazartesi 21:19

Antalya’da 27 STK dizilerdeki kadın şiddetine “hayır” dedi

A
A
A
Antalya’da 27 STK dizilerdeki kadın şiddetine “hayır” dedi

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi’nin öncülük ettiği 27 sivil toplum kuruluşu, televizyon dizilerindeki kadına şiddete “hayır” diyerek, Türk dizi endüstrisi bileşenlerine ortak çağrıda bulundu.


Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi’nin 2023 yaz döneminde yürüttüğü “Yerli Televizyon Dizilerinin Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet İçeriğini İnceleme Çalışması” çerçevesinde ana akım TV kanallarında yayınlanan yüksek reytingli 11 dizi film “kadına yönelik şiddet” bakımından mercek altına alındı. 597 şiddet sahnesi tespit edilirken, bu sahnelerin en yüksek sıklıkla kadına yönelik sözel ve psikolojik şiddet olduğu belirlendi. 29 Ekim’de paylaşılan proje raporu ile ortaya konan veriler, benzer görüş ve tespitleri paylaşan Antalya’nın 27 sivil toplum kuruluşu (STK) tarafından toplumsal bir risk olarak değerlendirildi. 27 STK başkanı, Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde dizilerdeki kadına yönelik şiddete karşı ortak basın toplantısı düzenledi.


Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş, şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını ifade ederek, dünyanın hangi kıtasında, hangi ülkesinde nerede olursa olsun kadına yönelik şiddeti kınadıklarını ve kabul etmediklerini bildirdi. Cemiyet olarak her zaman toplum odaklı çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Taş, "Özellikle TV dizilerinde sırf reyting kaygısı ile kadına şiddeti hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bunu önlemenin yolu STK’larla işbirliğidir. Antalya Gazeteciler Cemiyeti olarak bu şiddeti önlemek için elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız” diye konuştu.


Dizilerdeki yaşananların insanların hayatına yansıdığını ifade eden Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. Fulya Sarvan ise, depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu gibi tabloların şiddet gören kadınlarda çok daha fazla görüldüğüne vurgu yaptı. Yetersiz, ezilen veya şeytan kadın temsillerinin kadına yönelik ataerkil önyargıları pekiştirerek kadına şiddeti meşrulaştırdığını; normalleştirilen ihanet, sadakatsizlik, çatışma, psikolojik baskı gibi sağlıksız aile içi iletişim temsilleriyle aile değerlerinin zarar gördüğünü; şiddet sahnelerine maruz kalan çocukların şiddete karşı duyarsızlaşabileceklerini, şiddeti içselleştirebileceklerini, dünyayı olduğundan daha tehlikeli bir yer olarak algılayabileceklerini ve olumsuz davranış kalıplarını modelleyerek suça yönelebileceklerini ifade eden Sarvan, “Biz Antalya’nın duyarlı sivil toplum örgütleri olarak bunu ciddi bir toplumsal bir risk olarak değerlendirerek Türk dizi endüstrisi bileşenlerine bir çağrı yapmak istiyoruz” dedi.


Toplantıda 27 STK başkanının imzasını taşıyan ortak bildiri de açıklandı. Bildiride, “Türk dizi endüstrisi bileşenlerinden reyting ve reklam gelirlerini arttırma


saikiyle toplumda azaltılması arzu edilen sağlıksız aile ve toplum ilişkilerini gerçek olaylara ayna tutuyoruz iddiası ile şiddet temposu sürekli yükseltilen gerilimli sahnelerle canlandıran ve farkındalık oluşturalım derken bu olayları normalleştiren ve yaygınlaştıran dizi senaryolarından vazgeçilmesini; yüksek yeteneğini kanıtlamış yapımcılarını, yönetmenlerini, senaristlerini ve oyuncularını toplumsal sorumluluk bilinci ile olumlu rol modellerine, yapıcı iletişim kalıplarına, toplumda başarılı, meslek sahibi kadın temsillerine de yer veren dizi projelerine yönlendirmelerini talep ediyoruz. Bu sektörü reklamlarıyla ayakta tutan iş dünyasından, dizilerin tanıtımını yapan reklamcılardan ve dizileri yayınlamakta olan ana akım televizyon kanallarından beklentimiz de bu konuya özel bir duyarlılık geliştirmeleri; senaryo ve şiddet sahneleriyle reyting yükseltmeye çalışan dizilerin yapımcılarını toplumsal duyarlılığa davet etmeleridir. Türk dizi endüstrisinin diğer bir önemli bileşeni olan dizi izleyicisi halkımıza çağrımız da içeriğindeki gerilim ve şiddet öğeleriyle kendilerini bağımlı kılan dizilere karşı farkındalık geliştirmeleri, özellikle gençlerini ve çocuklarını olumsuz rol modellerinden ve şiddet sahnelerinden uzak tutmaya çalışmalarıdır. Unutmayalım bizler izlemekten vazgeçersek bu türden diziler daha az yapılacaktır” ifadeleri yer aldı.



Antalya’da 27 STK dizilerdeki kadın şiddetine “hayır” dedi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun ‘Menopoz dönemini yaşam tarzı değişiklikleri ile rahat geçirmek mümkün’ Menopozun, kadınlarda adet döngülerinin kalıcı olarak sona erdiği, doğurganlığın sonlandığı doğal bir süreç olduğunu belirten Opr. Dr. Zeynep Banu Erdoğdu, “Genellikle 45-55 yaşları arasında görülür, ancak her kadında farklı yaşlarda başlayabilir. Menopoz, vücuttaki hormon seviyelerindeki değişikliklerle ilişkilidir. Bu dönemde yapılacak yaşam tarzı değişiklikleri, doktor kontrolleri ve gerekli tedavilerle bu süreci daha rahat geçirmek mümkündür” dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Zeynep Banu Erdoğdu 18 Ekim Dünya Menopoz Günü dolaysıyla bilgilendirmelerde bulundu. Menopozun, kadınlarda adet döngülerinin kalıcı olarak sona erdiği, doğurganlığın sonlandığı doğal bir süreç olduğunu belirten Opr. Dr. Zeynep Banu Erdoğdu, “Genellikle 45-55 yaşları arasında görülür, ancak her kadında farklı yaşlarda başlayabilir. Menopoz, vücuttaki hormon seviyelerindeki değişikliklerle ilişkilidir. Özellikle östrojen ve progesteron hormonlarının üretiminin azalmasıyla karakterizedir. Bu süreçte yumurtlama durur ve kadın artık çocuk sahibi olamaz” dedi. Dr. Erdoğdu, menopozun üç temel aşamada incelenebileceğini söyleyerek şu bilgileri paylaştı: “Perimenopoz dönemi menopozun yaklaştığı, fakat hala adet döngüsünün devam ettiği süreçtir. Östrojen seviyelerindeki dalgalanmalar nedeniyle adet düzensizlikleri, sıcak basmaları, ruh hali değişiklikleri, gece terlemeleri ve uyku bozuklukları gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Perimenopoz birkaç yıl sürebilir. Menopoz, kadının ardışık 12 ay boyunca adet görmemesi ile resmi olarak başlamış kabul edilir. Bu dönemde yumurtlama durur, hormon seviyeleri belirgin şekilde düşer ve artık doğurganlık sona erer. Postmenopoz ise menopoz sonrası dönemi ifade eder. Vücut düşük östrojen seviyelerine alışırken, kemik erimesi (osteoporoz) ve kalp hastalığı gibi uzun vadeli sağlık riskleri bu dönemde artabilir. Bu nedenle bu süreçte düzenli doktor kontrolleri önemlidir.” Menopoz belirtileri Her kadında menopoz belirtilerinin farklı şiddette yaşanabileceğini belirten Opr. Dr. Erdoğdu, yaygın olarak görülen belirtileri şöyle sıraladı: “Sıcak basmaları ve gece terlemeleri: Ani vücut sıcaklığı artışları, özellikle gece terlemeleri yaygındır. Uyku bozuklukları: Hormonal değişiklikler uyku düzenini etkileyebilir ve uyku kalitesini düşürebilir. Ruh hali değişiklikleri: Anksiyete, depresyon, sinirlilik gibi duygusal dalgalanmalar yaşanabilir. Vajinal kuruluk: Düşen östrojen seviyeleri vajinal dokuların elastikiyetini ve nemini azaltabilir, bu da cinsel ilişki sırasında rahatsızlığa neden olabilir. Kemik yoğunluğunda azalma: Östrojen kaybı, kemik yoğunluğunu azaltarak osteoporoza yol açabilir. Saç ve cilt değişiklikleri: Saç dökülmesi ve ciltte kuruluk görülebilir.” “Doğru beslenme oldukça önemli” Menopoz sürecinde yaşanan hormonal değişikliklerin yaşam kalitesini etkileyebileceğini dile getiren Opr. Dr. Erdoğdu, “Ancak doğru bakım ve yaşam tarzı değişiklikleriyle bu belirtiler hafifletilebilir. Menopoz döneminde dengeli bir beslenme önemlidir. Kalsiyum ve D vitamini yönünden zengin gıdalar tüketmek, kemik sağlığını korumaya yardımcı olur. Ayrıca, meyve, sebze, tam tahıllar ve sağlıklı yağlar içeren bir diyet menopoz semptomlarını hafifletebilir. Düzenli fiziksel aktivite, hem kemik sağlığını korur hem de ruh halini iyileştirir. Hafif ağırlık kaldırma egzersizleri, yürüyüş ve yoga menopoz döneminde önerilen egzersizler arasındadır” ifadelerini kullandı. “Biyoeşdeğer östrojenin faydaları” Doktor tarafından önerilen östrojen veya progesteron takviyelerinin bazı kadınlar için semptomları hafifletmek amacıyla uygulanabileceğini belirten Opr. Dr. Erdoğdu, “Biyoeşdeğer östrojen, menopoz döneminde östrojen seviyelerindeki düşüşe bağlı belirtileri hafifletmek için kullanılan, vücutta doğal üretilen östrojenle kimyasal olarak birebir aynı yapıya sahip hormonlardır. Genellikle bitkisel kaynaklardan elde edilen bu östrojenler, sıcak basması, gece terlemesi ve vajinal kuruluk gibi menopoz belirtilerini hafifletmek için kullanılır. Biyoeşdeğer östrojen tedavisi, hormon dengesini yeniden sağlayarak yaşam kalitesini artırmayı hedefler, ancak bu tedavinin herkes için uygun olup olmadığı doktor tarafından değerlendirilmelidir. Ancak, hormon tedavisi herkes için uygun olmayabilir ve muhtemel yan etkiler konusunda doktorunuza danışmanız önemlidir. Menopozun duygusal etkileriyle başa çıkmak zorlayıcı olabilir. Gerekirse bir terapistten destek almak, ruh hali değişikliklerini yönetmeye yardımcı olabilir” şeklinde konuştu. “Menopoz döneminde yapılması gereken kontroller” Menopoz döneminde sağlık kontrollerinin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Opr. Dr. Erdoğdu, açıklamasını şöyle tamamladı: “Düzenli yapılan mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü ve jinekolojik muayeneler, muhtemel sağlık sorunlarını erken aşamada tespit etmeye yardımcı olur. Ayrıca, kalp sağlığı ve kemik sağlığına yönelik testler de bu dönemde önem kazanır. Menopoz her kadının yaşadığı doğal bir süreçtir. Bu dönemde yapılacak yaşam tarzı değişiklikleri, doktor kontrolleri ve gerekli tedavilerle bu süreci daha rahat geçirmek mümkündür.”
İstanbul Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu’nun 3. Toplantısı başladı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu’nun 3. Toplantısının açılış konuşmasında,"Yakın coğrafyamızda yaşadığımız çalkantılı süreçler, savaşlar, Ortadoğu’da İsrail’in yarattığı insani felaket ve zulüm sarmalı bölgesel düzeyde diyalog ve işbirliğinin ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha ortaya koyuyor" dedi.Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu’nun 3. Toplantısı İstanbul’da gerçekleştiriliyor. Toplantıya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov katılıyor. Dışişleri Bakanı Fidan, toplantının açılışında bir konuşma yaptı.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuşmasında, “Bugün, Güney Kafkasya’da kalıcı barışın temini ve işbirliği olanaklarının değerlendirilmesi amacına matuf bir istişare zemini olan 3+3 Bölgesel İşbirliği Platformu’nun 3’üncü toplantısı için bir araya gelmiş durumdayız. Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Rusya Dışişleri bakanlarına ve heyetlerine İstanbul’a hoş geldiniz diyorum. Kısaca 3+3 Platformu olarak tanımladığımız bu mekanizmanın oluşturulması fikri, 2. Karabağ Savaşı’nda ateşkesi sağlayan 9 Kasım 2020 tarihli 3’lü bildirisinin imzalanmasını izleyen haftalarda ortaya çıktı. Temel hedefi Güney Kafkasya’yı yakından ilgilendiren tüm konuların ele alınacağı bir zemine duyulan ihtiyaca cevap vermektedir. Platformun adının 3+3 olmasına rağmen salonda maalesef bir katılımcımız eksik. Yakın komşumuz ve dostumuz Gürcistan’ın yerinin baki olduğunu ve arzu ettiği zaman bu platforma dahil olabileceğini sizlerin önünde bir kez daha ifade etmek isterim. Yakın coğrafyamızda yaşadığımız çalkantılı süreçler, savaşlar, Ortadoğu’da İsrail’in yarattığı insani felaket ve zulüm sarmalı bölgesel düzeyde diyalog ve işbirliğinin ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Güney Kafkasya’ya bakışımızın temelinde de bölgesel sahiplenme anlayışımız bulunmakta. Bölgesel sorunları en iyi, o bölgenin devletlerinin bildiğine ve onların çözebileceğine inanıyoruz. Nitekim bu vizyonumuzun tezahürü olarak toplantımızın ana neticelerine dair bir ortak bildiriyi de görüşmelerimizin sonunda kabul etmeyi öngörüyoruz” dedi.