GÜNDEM - 22 Nisan 2025 Salı 10:41

13 yıl boyunca gözleri hep açık, sesi kısık kaldı: Halil artık dans etmeyecek

A
A
A
13 yıl boyunca gözleri hep açık, sesi kısık kaldı: Halil artık dans etmeyecek

İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuvar öğrencisiyken SSPE hastalığına yakalanan Halil Özçelik, göz kapaklarını kapatamadan, konuşamadan, müziksiz ve danssız bir gün bile geçirmeden 13 yıl boyunca yaşama tutundu. Akciğer damarına pıhtı atması sonucu yoğun bakıma kaldırılan Halil, 4 buçuk ay süren sessiz bekleyişin ardından 11 Nisan’da vefat etti. Annesi Gülsüm Özçelik, "13 yıl onun her şeyini ben yaptım. Gözlerini ben kapattım, müziğini hiç susturmadım. Ama o beni bıraktı. Çok zormuş. Allah kimseyi evladıyla sınamasın" dedi.


Antalya’da dans tutkusu ile çıktığı yolda ölümcül bir hastalığa yakalanan Halil Özçelik, 13 yıllık sessiz bir mücadeleyle hayata tutunmaya çalıştı. İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuvar Bölümü öğrencisiyken SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit) hastalığına yakalanan Halil, gözlerini kaybetti, konuşma kabiliyetini yitirdi, vücudunun tüm hareket kabiliyetini kaybetti. Göz kapakları kapanmadan geçen yıllar boyunca annesi Gülsüm Özçelik’in bakımında yaşayan Halil, 4 buçuk ay yoğun bakımda kaldıktan sonra 11 Nisan 2025’te hayatını kaybetti.



"Beni hiç unutmadı Her gelişimde başını çevirdi, elimi sıktı"


Halil’in annesi Gülsüm Özçelik, oğlunun son anına kadar bilincinin açık olduğunu, en son üç gün önce ziyaret ettiğinde yine tepkiler verdiğini anlattı. Özçelik, "Ben geldim oğlum diyordum, hemen başını oynatıyordu, elimi tutmaya çalışıyordu. Doktorlar ‘bize tepki vermiyor ama size veriyor’ diyordu. Çünkü biz 13 yıl hiç ayrılmadık. Ben sesimi duyurduğumda yutkunurdu, konuşamasa da dilini oynatırdı. Vefat ettiği gün gidememiştik. Telefon geldiğinde sela okunuyordu, dualar ediyordum. Ekranda Burdur yazısını görünce anladım. Hemen gittik ama gittiğimizde vefat etmişti" şeklinde konuştu.



"Yoğun bakımda verdiği son mücadele"


Halil, hastaneye kaldırıldığında durumu stabildi. Ancak akciğerindeki ana damara pıhtı atınca doğrudan makineye bağlandı ve bir daha ayrılamadı. Antalya’da yer bulunamadığı için Burdur Devlet Hastanesi’ne yatırıldı. Yoğun bakımda 4 buçuk ay süren tedavi boyunca bilincini hiç kaybetmedi.


Anne Gülsüm Özçelik, "Ziyaret saatlerinde doktorlar bilgi veriyordu. Haftada bir, bazen iki gün gidiyorduk. Her gittiğimde tepki veriyordu. Ben geldim oğlum diyordum, hemen başını sallardı, konuşmaya çalışırdı. Elimi tuttuğumda sıkmaya çalışırdı. Vefatından üç gün önce de aynı şekilde tepki verdi. Oğlum bilincini hiç kaybetmedi" dedi.



"Sadece ‘anne’ diyebiliyordu ama beni hiç bırakmadı"


Halil, hastalığın ilk yıllarında konuşabiliyordu. Ancak zamanla kelimeleri yitirdi, yalnızca "anne" diyebildi. Anne Gülsüm Özçelik, 2018’den itibaren oğlunun yalnızca mama tüketebildiğini, suyu bardakla içirdiğini aktararak, şu ifadelere yer verdi:


"Bakımı zor değildi, seve seve yaptım. Onu hiç hasta gibi görmedik. Kardeşleri de babası da hiç öyle görmedi. Sağlıklı zamanlarında ne yapıyorsa hep onu yapmaya çalıştık. Sürekli müzik açtık. Başından hiç eksik etmedik. Çünkü müziksiz yapamıyorum diyordu. Hiç müziği kesmedik. Hastaneye gidene kadar başında hep müzik açıktı. Şimdi de ben, oğlumun müzikle ilgili bir anısı olsun, kaybolmasın istiyorum. Unutulmasın istiyorum."



"İlkokuldan liseye kadar halk oyunları oynadı"


Halil’in dansa olan ilgisi çocuk yaşta başladığını ifade eden anne Gülsüm Özçelik, "İlkokuldan itibaren halk oyunları ekibindeydi. Lise bitene kadar devam etti. Yarışmalara katıldı, şehir dışı turnelere gitti" diye konuştu.



"İTÜ sınavına gizlice girip konservatuvarı kazandı"


Üniversiteye Bolu’da İngilizce Fizik Bölümü’nde başlayan Halil, müziksiz yapamayacağını söyleyerek İstanbul Teknik Üniversitesi’nin yetenek sınavlarına gizlice girdi. "Anne ben sınavı kazandım" dedi. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’na girdi. 300 kişi arasından 4. sırada kazanmıştı. "Dans derslerine başladı. Latin danslarına yöneldi, kurslara katıldı" diyen Özçelik, oğlunun dans eğitimine tutkuyla sarıldığını vurguladı.



"Salsa eğitmeniydi, ney dersleri veriyordu"


İstanbul’daki eğitim hayatında hem salsa eğitmenliği yapan hem de ney dersleri veren Halil’in birçok öğrencisi vardı. "Hastaneye yattığında öğrencileri telefonla aradı. ‘Hocam gelmeyecek misiniz?’ dediler. Oğlum hastanedeydi ama ‘iyileşince geleceğim’ dedi. Ama İstanbul’a bir daha dönemedi" diyen anne, Halil’in eğitmenlik yaptığı yıllara duyduğu gururu gözyaşlarıyla anlattı.



"Gözlerini bantlarla sabah açıp akşam kapatıyordum"


Halil, 2014 yılında görme kabiliyetini kaybettikten sonra göz kapakları bir daha hiç kapanmadı. Anne Gülsüm Özçelik, bu zorlu süreci şöyle anlattı:


"Gözleri bir daha kapanmadı zaten, sürekli açıktı. Steril bantlarla kapatıyordum ama yine açık kalıyordu, sürekli kanlanıyordu, kuruyordu. Onun için ben de gözlerini yara bandıyla kapatıyordum, öyle bulmuştum çareyi. Ne kadar damla etsek, krem etsek, gözlerinin kanı gitmiyordu. Kapatmadığım zamanlarda dışına kan dahi aktığı oldu. Ben de yara bandıyla çok sık kapatıyordum. O zaman beyazlıyordu, düzene giriyordu. Sürekli bantlıyordum, akşam kapatıp sabah açıyordum. O şekilde devam ediyorduk".



"Benim oğlum tertemiz gitti"


"Her dediğimi anladı ama cevap veremedi. Hiçbir zaman bilincini yitirmedi. Tertemiz gitti benim yavrum" diyen Özçelik, Halil’in kendi isteğiyle, çocukluğundan beri en çok sevdiği yer olan Bucak’ın Ambahan Mahallesi’ne, anneannesinin ve dedesinin yanına defnedildiğini belirtti.



"Bu hastalık yaygın ama bilinmiyor"


Anne Özçelik, SSPE hastalığına yakalanan kişilerin ailelerine şu şekilde önerilerde bulundu:


"Benim oğlumdan dört gün sonra 17 yaşında bir başka çocuk daha vefat etti. Türkiye’de bu hastalık çokmuş ama kimse bilmiyor. İlacı yok, tedavisi yok. Biz çok uğraştık ama destek bulamadık. Aileler çocuklarına iyi baksınlar, enfeksiyon kaptırmasınlar, ilgilerini eksik etmesinler. Benim oğlum 13 yıl yaşadı. Hiç grip bile olmadı."



"Oğlumun adı müzikle yaşasın istiyorum"


Halil’in en büyük hayalinin bir dans okulu açmak olduğunu söyleyen Gülsüm Özçelik, "Onun adına bir şeyler yapılsın. Bir anı, bir köşe, bir festival bile olsa adı müzikle yaşasın istiyorum" dedi.



13 yıl boyunca gözleri hep açık, sesi kısık kaldı: Halil artık dans etmeyecek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa ÜÇEL Kauçuk, GES yatırımıyla karbon ayak izini azaltıyor Şirket, Ürgüp’teki güneş enerjisi yatırımı ve yenilenebilir enerji sertifikalarıyla emisyonlarını düşürürken, Ar-Ge ve üretim süreçlerini de sürdürülebilirlik ilkelerine göre yeniden şekillendiriyor. Bursa merkezli ÜÇEL Kauçuk, otomotiv yan sanayide artan enerji maliyetleri ve karbon regülasyonlarına uyum sağlamak için sürdürülebilirlik odaklı dönüşümünü hızlandırdı. Şirketin çalışmaları arasında Ürgüp’te devreye alınan 2 MWp kapasiteli Güneş Enerjisi Santrali (GES), yenilenebilir enerji sertifikaları ve çevre temelli üretim standartları öne çıkıyor. ÜÇEL Kauçuk Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Hüseyin Oruç, "Nevşehir Ürgüp’te kurulan 2 MWp’lik GES sayesinde yıllık yaklaşık 2 bin ton CO emisyonunun dengelenmesi hedefleniyor. Bu miktar yaklaşık 91 bin ağacın yıllık karbon emilimine denk geliyor. GES’i yalnızca enerji projesi olarak değil, sanayide temiz enerji kullanımına örnek oluşturan bir adım olarak görüyoruz. ÜÇEL Kauçuk ayrıca, Bursa’daki tesisinde tüketilen elektriğe karşılık 2 bin 164 MWh yenilenebilir kaynaklı enerji için I-REC sertifikası aldı. Sertifikaların hidroelektrik üretiminden sağlanması, şirketin fosil kaynak kullanımını düşürme hedefini destekliyor. Bu çalışma, 2024 yılı için belirlenen Kapsam 2 emisyonlarını yenilenebilir elektrikle dengeleme hedefinin tamamlayıcı bir parçası oldu" dedi. Şirket, su tüketimi, karbon salımı ve ürün yaşam döngüsündeki çevresel etkileri ISO 14064, ISO 14067 ve ISO 14046 standartlarına uygun şekilde takip etiğini belirten Oruç, "Yönetim, sürdürülebilirliği ekonomik istikrar ve toplumsal sorumlulukla birlikte ele alıyor. Motor ve şanzıman takozları, süspansiyon bileşenleri ve kauçuk-metal birleşimi ürünlerde çalışan Ar-Ge birimi, yeni tasarımları ileri mühendislik araçlarıyla kurguluyor. Bu yaklaşım hem dayanıklılığı artırıyor hem de daha uzun ömürlü ürünlerle kaynak kullanımını azaltıyor. Ar-Ge’nin yalnızca ürün geliştirmede değil, üretimin çevresel etkisini azaltmada da stratejik rol taşıyor" ifadelerini kullandı. Hüseyin Oruç, otomotiv sanayinde rekabetin artık karbon ayak izi ve enerji verimliliği gibi kriterler üzerinden şekillendiğini belirterek, "GES yatırımımız, yenilenebilir enerji sertifikalarımız ve Ar-Ge odaklı üretim anlayışımız sürdürülebilir büyüme yaklaşımımızın somut karşılıklarıdır. ÜÇEL Kauçuk, önümüzdeki dönemde daha çevreci teknolojilere odaklanarak global pazarlardaki konumunu güçlendirmeyi hedefliyor" dedi.
Gaziantep MÜSİAD Gaziantep Şube Başkanı Özdurdu’dan 25 Aralık mesajı MÜSİAD Gaziantep Şube Başkanı Furkan Özdurdu, 25 Aralık Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 104’üncü yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayımladı. Başkan Özdurdu, mesajında, Gaziantep’in 11 ay boyunca süren destansı direnişinin, milletin inançla yoğrulmuş azminin, sabrının ve bağımsızlık iradesinin en güçlü örneklerinden biri olduğunu ifade etti. 25 Aralık’ın yalnızca bir kurtuluş tarihi olmadığını vurgulayan Özdurdu, bu günün yokluklar içinde verilen büyük bir mücadelenin, fedakârlığın ve vatan sevgisinin simgesi olduğunu belirtti. Gaziantep’in işgal yıllarında hiçbir yerden yardım almadan, Şahinbeylerin, Karayılanların ve ismi bilinmeyen nice kahramanın öncülüğünde topyekûn bir direniş ortaya koyduğunu hatırlatan Özdurdu, bu mücadelenin bir şehir iradesiyle kazanıldığını kaydetti. Verilen bu büyük mücadelenin, gelecek nesillere bırakılmış en kıymetli emanetlerden biri olduğunu dile getirdi. Kurtuluş ruhunun sadece geçmişte yaşanmış bir hatıra olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çeken Özdurdu, bu ruhun bugün çalışmakta, üretmekte ve şehre değer katmakta hayat bulduğunu ifade etti. Alın teriyle kazanılan her başarının, geçmişte verilen mücadelenin bugüne yansıması olduğunu vurguladı. Gaziantep’in sahip olduğu üretim gücü, istihdam kapasitesi ve girişimci yapısıyla ülkemize katkı sunmaya devam ettiğini belirten Özdurdu, bu kadim şehrin geçmişinden aldığı güçle bugün de birlik ve beraberlik içerisinde yoluna kararlılıkla devam ettiğini ifade etti. Başkan Özdurdu, "Bu vesileyle, Gazi şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 104’üncü yıl dönümünü kutluyor; vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum" diye konuştu.
İzmir Aliağa, ihracatta Türkiye’nin ikinci büyük gümrüğü oldu İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Aliağa Şube Başkanı Adem Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında Aliağa limanlarına uğrak yapan gemi sayısının 5 bin 701 olduğunu, geçen yıla göre yüzde 2,40 artış yaşandığını belirterek, Aliağa’nın Kocaeli’nin ardından Türkiye genelinde ikinci sıradaki yerini koruduğunu ifade etti. İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Aliağa Şubesi, 2025 yılının değerlendirildiği ve gelecek döneme ilişkin hedeflerin ele alındığı yılın son meclis toplantısını gerçekleştirdi. Aralık ayı meclis toplantısında oda faaliyetleri, Aliağa limanlarına ilişkin istatistikler ve bölgenin ekonomik performansı değerlendirildi. Toplantıda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Adem Şimşek, 2025 yılı Ocak–Kasım dönemine ilişkin değerlendirmesinde Aliağa limanlarının Türkiye deniz ticaretindeki stratejik ve istikrarlı konumunu sürdürdüğünü belirtti. Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında Aliağa limanlarına uğrak yapan gemi sayısının 5 bin 701 olduğunu, geçen yıla göre yüzde 2,40 artış yaşandığını ve Aliağa’nın Kocaeli’nin ardından Türkiye genelinde ikinci sıradaki yerini koruduğunu ifade etti. Ege Bölgesi gemi trafiğine de değinen Şimşek, aynı dönemde İzmir Limanı’na bin 221, Dikili Limanı’na ise 295 geminin uğrak yaptığını, Dikili Limanı’nda yüzde 68 artış yaşanırken İzmir Limanı’nda yüzde 13,58 oranında düşüş gerçekleştiğini kaydetti. Aliağa elleçlemede liderliğini sürdürüyor Yük elleçleme verilerine ilişkin bilgi veren Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında Aliağa limanlarında 80 milyon 573 bin 424 ton net yük elleçlendiğini, geçen yılın aynı döneminde bu rakamın 77 milyon 992 bin 685 ton olduğunu ve yüzde 3,31’lik artışla net ton bazında liderliğin korunduğunu söyledi. Son 20 yılda Aliağa limanlarında net ton elleçleme miktarının yaklaşık üç kat artarak 2024 yılında 85,5 milyon tona ulaştığını belirten Şimşek, pandemi sonrası dönemde ise yaklaşık yüzde 30’luk büyüme yaşandığını ifade etti. Aynı dönemde 32 milyon 938 bin 440 ton yükleme gerçekleştirildiğini aktaran Şimşek, bu alanda yüzde 4,45’lik artışla Aliağa’nın lider konumda bulunduğunu dile getirdi. Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında 47 milyon 634 bin 984 ton boşaltma yapıldığını, bunun geçen yıla göre yüzde 2,53 artış anlamına geldiğini ve Aliağa’nın Türkiye genelinde en çok boşaltma elleçlemesi yapan ikinci liman konumunda olduğunu söyledi. Konteyner verilerine de değinen Şimşek, 2025 yılının ilk 11 ayında Aliağa limanlarında 1 milyon 577 bin 208 TEU konteyner elleçlendiğini, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,43’lük azalış yaşanmasına rağmen Aliağa’nın Türkiye genelinde 5’inci sıradaki yerini koruduğunu belirtti. Toplam groston bazında ise 106 milyon 234 bin 292 ton elleçleme yapıldığını ve Aliağa’nın bu alanda Kocaeli’nin ardından ikinci sırada bulunduğunu ifade etti. "Gümrük verileri Aliağa’nın stratejik gücünü ortaya koyuyor" Gümrüklere göre ihracat rakamlarını da değerlendiren Şimşek, Aliağa Gümrük Müdürlüğü’nün Türkiye genelinde ihracat hacmi bakımından ikinci en büyük gümrük noktası olma konumunu sürdürdüğünü belirtti. Aliağa’nın 2020 yılında 12,6 milyar dolar olan ihracat hacminin, 2025 yıl sonu tahminiyle 22 milyar dolar seviyesine çıkarılmasının hedeflendiğini ifade eden Şimşek, bu artışın beş yılda yaklaşık yüzde 74’lük bir büyümeye karşılık geldiğini söyledi. 2024 verilerine göre Aliağa limanlarında 34,2 milyon ton ihracat ve 51,2 milyon ton ithalat gerçekleştirildiğini aktaran Şimşek, bu tablonun Aliağa’nın ham maddeyi işleyerek katma değerli ürüne dönüştüren güçlü ve entegre bir endüstriyel yapıya sahip olduğunu gösterdiğini ifade etti. Şimşek, Aliağa’nın Türkiye’nin toplam ihracatında yüzde 8 bandında istikrarlı bir paya sahip olduğunu belirterek, 2025 yıl sonu itibarıyla Aliağa’nın yaklaşık 22 milyar dolarlık ihracatla Türkiye ihracatının yüzde 8,2’sini karşılamasının beklendiğini ifade etti. Aynı dönemde Aliağa’nın ithalattaki payının ise yüzde 3,8 seviyesinde olacağının öngörüldüğünü belirten Şimşek, bu verilerin Aliağa’nın ithal ettiğinden daha fazlasını ihraç eden, dış ticaret fazlası veren ve Türkiye ekonomisine pozitif katkı sağlayan net bir ihracat merkezi olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti. Meclis Başkanı İsmail Önal başkanlığında düzenlenen toplantıya; İMEAK DTO Aliağa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Adem Şimşek, Aliağa Bölge Liman Başkanı Günhur Şanlı, Aliağa Deniz Liman Şube Müdürü Kadir Sonocak, İMEAK Deniz Ticaret Odası Eğitim Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Görgün, Genel Sekreter Yardımcısı Alper Keçeli, Meclis Üyeleri Burak Atasoy ,Teoman Mustafa Akyol ile Eğitim Müdürü Bahadır Küçük, Şimşekler Gemi Söküm Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası Merkez Meclis Üyesi Orbay Şimşek ile şube meclis üyeleri katıldı.