KÜLTÜR SANAT - 18 Nisan 2025 Cuma 20:19

’Uluslararası Çin Dili Günü’ Çince öğrenen Türk öğrencilerin gösterileriyle kutlandı

A
A
A
’Uluslararası Çin Dili Günü’ Çince öğrenen Türk öğrencilerin gösterileriyle kutlandı

Ankara’da Çin Büyükelçiliği’nde ’Uluslararası Çin Dili Günü’ etkinliği kapsamında Çince öğrenen öğrenciler gösteri yaptı.


Ankara’da ’Uluslararası Çince Günü’ kapsamında etkinlik düzenlendi. Etkinliğe, Çin’in Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin, Çince öğrenen ortaokul ve lise öğrencileri ile aileleri ve okul müdürleri katıldı. Çince eğitimi alan öğrenciler tarafından etkinlik kapsamında dans, şiir ve tiyatro oyunu gibi gösteriler yapıldı. Öğrenciler, öğretmenleri eşliğinde çalıştıkları şarkıları hareketli figürlerle birleştirerek seyircilerle buluşturdu. Ayrıca gönüllü seyirciler de Çince günü kutlama kapsamında karakter puzzle oyununu oynadı.



"30 milyondan fazla insan yurt dışında Çince öğrenmektedir"


Dilin aynı zamanda bir ülkeyi anlamanın anahtarı olduğunu söyleyen Xuebin, Çin’in hızlı gelişimi ve küreselleşmenin derinleşmesiyle birlikte, Çince öğrenme talebinin dünya çapında giderek arttığını belirtti. Xuebin, şu anda 190’dan fazla ülke ve bölgede Çince dil programları oluştuğunu dile getirerek, "85 ülke Çinceyi ulusal eğitim sistemlerine dahil etmiştir. Şu anda 30 milyondan fazla insan yurt dışında Çince öğrenmektedir. Yazılı dil aracılığıyla, Çince öğrenen yabancılar Çin kültürünün zengin çeşitliliğini ve derinliğini takdir edebilirler" şeklinde konuştu.



"Türk insanının Çin’i tanıması ve sevmesi için ilham vermek üzere çabalarınızı sürdüreceğinizi umuyorum"


Xuebin, Uluslarası Çin Dili Günü’nün bu yılki temasının "Çince: Zamanı ve Mekânı Aşan Bir Hediye" olduğunu aktararak, "Çincenin sadece zamanı aşan, tarih ile bugünü birbirine bağlayan bir köprü değil, aynı zamanda Çin’i dünyaya bağlayan, mekânı aşan bir köprü olduğu bir kez daha teyit edilmiştir" ifadelerini kullandı.


Türkiye’de gençlerin Çinceye duyduğu ilgiden memnuniyet duyduğunu dile getiren Xuebin, şunları kaydetti:


"Giderek artan sayıda üniversite, lise ve ilköğretim okulunda Çince derslerinin verilmeye başlanması beni büyük bir memnuniyetle karşılıyor. Çinceyi gayretli bir şekilde öğrenmeniz, Çin kaligrafisi, savaş sanatları, klasik şiir ve Çin kültürünün diğer yönlerini geniş bir şekilde araştırmanız ve ’Uluslararası Çin Dili Günü’ ve ‘Mutlu Bahar Festivali’ gibi etkinliklere aktif katılımınız, Çin ile Türkiye arasındaki karşılıklı anlayış, kültürel değişim ve dostane ilişkilerin geliştirilmesinde önemli ve olumlu bir rol oynamıştır. Çinceyi daha iyi öğrenmek, Çin kültürünü daha iyi anlamak ve daha fazla Türk insanının Çin’i tanıması ve sevmesi için ilham vermek üzere çabalarınızı sürdüreceğinizi umuyorum."


Etkinlikte gösteri yapan 7. sınıf öğrencisi Beray Bayazıt, burada gösteri yapabilmek için önce okulda yarışmaya katıldığını söyleyerek, "Bu dersi öğrenmeye başlayınca dikkatimi çekti biz de yarışmalara katıldık. Şarkıda 1. olunca buraya davet etti hocamız" dedi.



’Uluslararası Çin Dili Günü’ Çince öğrenen Türk öğrencilerin gösterileriyle kutlandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."