SAĞLIK - 06 Temmuz 2020 Pazartesi 09:18

TVHB Merkez Konseyi Başkanı Eroğlu: “Her yıl ortaya çıkan 5 yeni insan hastalığının 3’ü hayvan orijinlidir”

A
A
A
TVHB Merkez Konseyi Başkanı Eroğlu: “Her yıl ortaya çıkan 5 yeni insan hastalığının 3’ü hayvan orijinlidir”

Türkiye Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, "Gıda kaynaklı hastalıkların yüzde 90’dan fazlası hayvansal gıdalardan kaynaklanmaktadır” dedi.

Türkiye Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, "Gıda kaynaklı hastalıkların yüzde 90’dan fazlası hayvansal gıdalardan kaynaklanmaktadır” dedi.


Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB), 6 Temmuz Dünya Zoonoz Günü münasebetiyle basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen toplantıda, içinde bulunduğumuz korona virüs ile mücadele süreci ve ülkemizde de görülmeye devam eden; Brusella, kuduz, tüberküloz, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) ve şarbon başta olmak üzere insan sağlığını cidden tehdit eden ve ölüme kadar uzanan bu hayvansal hastalıklar hakkında bilgi verildi.



“Her yıl ortaya çıkan 5 yeni insan hastalığının 3’ü hayvan orijinlidir”


Bilimsel ve teknolojik gelişmelerle küçülen dünyada insanlık çözüm gerektiren çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldığını dile getiren TVHB Merkez Konsey Başkan Eroğlu, “Dünyadaki küçülme, hastalıkların hızla yayılmasına sebep olmuş, Kovid-19 gibi küreselleşen zoonotik (hayvansal) hastalıklar maalesef küresel tehlike ve tehdit haline gelmiştir. Yapılan araştırmalarda Kovid-19’a kadar dünya üzerinde her yıl 2 milyar vaka olduğu ve 2,7 milyon insanın zoonotik hastalıklardan öldüğü tahmin edilmektedir. İnsanlarda görülen hastalıkların yüzde 61’i hayvansal kökenlidir. Yeni oluşan patojenlerin (Ebola, Batı Nil, Kovid-19, Kuş Gribi) yüzde 75’i hayvanlardan insanlara geçmektedir. Gıda kaynaklı hastalıkların yüzde 90’dan fazlası hayvansal gıdalardan kaynaklanmaktadır. Her yıl ortaya çıkan 5 yeni insan hastalığının 3’ü hayvan orijinlidir. Zoonotik hastalıklar grubunda yer alan etkenlerin yüzde 80’i potansiyel biyoterör etkenleri arasında bulunmaktadır” şeklinde konuştu.



“Kovid-19 ile birlikte bugün tüm dünya çok daha ağır bir bilanço ile karşı karşıyadır”


Zoonotik hastalıkların küresel bilançosunun çok büyük olduğunu belirten Başkan Eroğlu, “Kovid-19 sürecinden önce her yıl 8 milyar Euro hayvansal üretim kaybı, küresel üretimin yaklaşık yüzde 20’si, her yıl ölen çiftlik hayvanlarının değeri yaklaşık 21 buçuk milyar Euro ve her yıl insan sağlığı için yapılan masraflar 43 milyar Euro. Kovid-19 ile birlikte bugün tüm dünya çok daha ağır bir bilanço ile karşı karşıyadır” ifadelerini kullandı.



“Hayvan kaynaklı hastalıklarla mücadelede başarı “tek sağlık” yaklaşımı ile mümkündür”


Hayvan kaynaklı hastalıklarla mücadelede farklı disiplinlerin ortak hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Eroğlu, “Zoonotik (hayvanlardan insanlara geçen) hastalıklarla ilgili risk analizi yapılması, epidemiyolojik çalışmaların artırılması, entegre bir veri tabanının oluşturulması, tehditlerin önceden belirlenmesi, yeni ortaya çıkabilecek veya mevcut hastalıkların halk sağlığı tehdidi oluşturma boyutuna gelmeden önlenmesi ve kontrolüne yönelik faaliyetler Kovid-19 pandemisi ile daha önemli hale gelmiştir. Genel olarak pandemilerde erken uyarı, erken teşhis ve erken reaksiyon ile hızla gerekli tedbirleri alarak hastalığın kontrol ve eradikasyonunu sağlamak en temel yaklaşımdır. Hayvan kaynaklı hastalıklarla mücadelede başarı “tek sağlık” yaklaşımı ile mümkündür. Kovid-19 bu yaklaşımın vazgeçilmezliğini ortaya koymuştur. "Tek sağlık” yaklaşımı, yerel ulusal ve küresel alanda çalışan farklı disiplinlerin insan, hayvan ve çevrenin optimal sağlığı için işbirliği faaliyetlerini kapsamaktadır” diye konuştu.



"Veteriner hekimlerin de bir an önce sağlıkta şiddet yasası kapsamına dahil edilmesini bekliyoruz”


Veteriner hekimlik hizmetlerinin temel sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Eroğlu, "Tek sağlık yasası çıkarılarak, gerekli yasal ve yapısal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu doğrultuda "tek sağlık” sistemine uygun olarak Hastalık Kontrol ve İzleme Merkezi kurulmalı, Tarım ve Orman Bakanlığında, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü ile Sağlık Bakanlığı’nda, Veteriner Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, merkez ve taşra teşkilatları ihdas edilmelidir. Ayrıca zoonotik hastalıklara karşı cansiperane mücadele eden, veteriner hekimlerin de bir an önce sağlıkta şiddet yasası kapsamına dahil edilmesi, yıpranma payı ve özlük haklarında gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını bekliyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Fatma Sude’nin emaneti hayat oldu: 9 Yıllık bekleyiş sona erdi Burdur’un Gölhisar ilçesinde trafik kazasında ağır yaralanan ve 8 gün sonra beyin ölümü gerçekleşen 19 yaşındaki Fatma Sude Uran’ın bağışlanan sağ böbreği, 9 yıldır diyalize giren Nezahat Mercan’a nakledildi. Medical Park Antalya Hastanesi Organ Nakli Bölümü Başkanı Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz ve ekibi tarafından yapılan nakille sağlığına kavuşan Mercan, Sude’nin ailesine teşekkür ederek, “Kızlarının emaneti bende. Onların emanetine ben gidene kadar da güzelce bakacağım” dedi. Burdur’un Gölhisar ilçesinde 12 Kasım’da saat 03.00 sıralarında Burdur’un Gölhisar ilçesi Yamadı köyü Gölhisar-Çavdır karayolunda Mustafa K. (21) idaresindeki 07 DB 099 plakalı hafif ticari araç kontrolden çıkarak takla atmış, kazada sürücü Mustafa K. ile yolculardan İrem M. (18) yaralanırken Hasret Akbaş (21) olay yerinde hayatını kaybetmiş, Fatma Sude Uran (19) ise ağır yaralı olarak Burdur Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Yoğun bakımda tedavisi süren Fatma Sude Uran’ın beyin ölümü gerçekleşmiş. Kalbi, karaciğeri ve böbrekleri bağışlandı Burdur Devlet Hastanesi Organ Nakil Birimi tarafından aile ile yapılan görüşme sonrasında Fatma Sude Uran’ın organları bağışlandı. Yapılan tetkikler sonrasında genç kızın kalbi, karaciğeri ve 2 böbreğinin alınması kararlaştırıldı. Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Doku ve Organ Nakil Merkezi ve Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doku ve Organ Merkezi’nden özel ekipler nakil için Burdur’a geldi. Burdur Devlet Hastanesi’nde sabah saatlerinde başlayan ve başarılı bir şekilde gerçekleşen ameliyat sonrasında alınan kalp, Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde nakil bekleyen hastaya, karaciğer Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya, sağ böbrek Antalya Medical Park Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya, sol böbrek ise Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya nakledilmek üzere gönderildi. Bağışın ardından Sude’nin sağ böbreğinin 9 yıldır nakil bekleyen Nezahat Mercan’a (57) uyumlu olduğu belirlendi. 9 yıldır böbrek yetmezliğiyle mücadele eden Mercan, organ nakli bölümünde görev yapan Prof. Dr. İbrahim Aliosmanoğlu tarafından gerçekleştirilen operasyonla ikinci bahara başladığını ifade etti. Gece saatlerinde gelen telefonla nakil haberini aldı Ankara’da yaşayan Nezahat Mercan, ilk olarak 9 yıl önce Ankara’da 3 yıl önce ise Medical Park Antalya Hastanesi’ne nakil için başvurduklarını kaydetti. Umudunu kaybetmişken, nakil haberini vermek için gece saatlerinde gelen telefonla yeniden hayata tutunduğunu açıklayan Mercan, bilinçsiz ağrı kesici ve antibiyotik kullanımı nedeniyle böbrek yetmezliği hastası olduğunu açıkladı. Bilinçsiz ilaç kullanımı, böbrek yetmezliğine neden oldu Nezahat Mercan, “Ağrı kesiciler ve antibiyotik kullanımından böbrek yetmezliği oluşmuş. Migren nedeniyle bilinçsizce çok ağrı kesici kullanıyordum. Onlar böbreği mahvetmiş, 8 sene kadar tedavi süreciyle geçti. Ondan sonra böbreğin yüzde 10 çalıştığını öğrendiğimizde kadavraya yazıldım, diyalize başladım. 9 yılımı bitirmiştim, diyaliz hastasıyım. 9 yıldır diyalize giriyordum. Ankara’da yaşıyorum normalde, orada yazılmıştım. Üç yıl önce kaydımı buraya aldırdım. Üçüncü senemde böbrek çıktı. İlk başta tabii ki inanmıyorsunuz. Hani olur mu, olmaz mı? Bütün gün üzülüp ağlarken, şans bana güldü” şeklinde konuştu. “Tek başıma bir yere gidememeye başlamıştım” 9 yıldır haftada üç kez diyaliz aldığını ve çok zorlandığını dile getiren Nezahat Mercan, diyaliz sürecinde yaşadıklarını şu şekilde aktardı: “Kemiklerim aşırı yıprandı, ister istemez psikolojiniz de bozuluyor. Yorucu ve can sıkıcı. İstediğin şeyleri yapamıyorsun. Kısıtlı kalıyorsun. Zor bir dönemdi. İnşallah bundan sonra ikinci baharım başlıyor. Haftada üç kez diyalize giriyordum. Kemiklerim yıpranmıştı, kalçam protez. Son dönemlerde daha fazla yoruluyordum. Artık, tek başıma bir yere gidememeye başlamıştım, eşimin yardımıyla gidiyordum.” “Antalya’ya sabah saatlerinde son iki bilet kalmış” Umudu tükenmişken gece saatlerinde çalan telefonla nakil haberini alan Nezahat Mercan, Ankara’dan Antalya’ya kalan son 2 uçak biletiyle oğluyla birlikte Antalya’ya uçtuklarını ifade etti. Mercan, “Umudum hiç kalmamıştı. Şans eseri gece telefonum titreşimdeydi, kramp girerek uyandım. Telefonu duydum, irtibata geçtik. İnanamayarak geldim ve çocuklar bana hayret etti. Arabayla gelsek belki yetişememe ihtimalimiz vardı. Ve şans, Antalya’ya sabah saatlerinde son iki bilet kalmış, oğlumla beraber geldik. En geç bizi bekliyorlarmış, en erken de biz geldik. Bana uyumlu oldu. Ailesine çok teşekkür ediyorum, bu kadar bilinçli olmalarına çok sevindim. Kızların emaneti bende. Onların emanetine ben gidene kadar da güzelce bakacağım. Darısı önce gençlerin başına, sonra isteyen herkese” dedi. “Artık diyalize girmesine ihtiyaç kalmayacak” Organ Nakli Merkezi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz ise, “Nezahat hanımın büyük bir şans, kadavradan nakil eskisi gibi kolay çıkmıyor. Özellikle Covid sonrası ciddi bir azalma var, keşke daha çok kadavradan böbrek nakli şansı olabilse de bekleyen hasta sayımız yararlansa. Diyalizde olup da böbrek nakli sırasına yazılan yaklaşık 26-30 bin civarında diyaliz hastası, kadavradan böbrek çıksın diye bekliyor. Nezahat hanım 9 yıldır diyalize giriyor, 3 yıl önce de biz de yazıldı. Şükür şimdi çıktı, gayet de güzel gidiyor. Diyalizde hiç idrar çıkarmıyorken, şu an günlük 4-5 litre idrar çıkarıyor. Yavaş yavaş böbrek testleri normale dönüyor. Kendisi yakın takibimizde, artık diyalize girmesine ihtiyaç kalmayacak” diye konuştu. 26 bin hasta böbrek bekliyor Prof. Dr. Havva Asuman Yavuz, ayrıca kadavradan yapılan bağışların artması gerektiğini söyleyerek, “İlginç bir derecede kadavradan bağış oranları çok düştü, nakil bekleyen çok sayıda hasta var. Onlara şans, yeni bir hayat vermek lazım. 60 bin kişi diyalize giriyor, kabaca 26 bin hasta böbrek çıkması için sırada bekliyor” dedi. “Sağlık açısından son görevini yapmış oldu” Nezahat Mercan’ın eşi Hüseyin Mercan, eşi hastalanmadan çok önce organlarını bağışladığını belirterek, eşine yapılan nakilden duyduğu mutluluğu aktardı. Mercan, “İnanılmaz derecede mutlu oldum, ölen kardeşimizin acısını duyunca çok üzüldük. 4 kişiye can verdi, kardeşimiz sağlıkçıymış. Sağlık açısından son görevini yapmış oldu. Kendisine minnettarız” şeklinde konuştu.