ÇEVRE - 20 Nisan 2025 Pazar 12:01

Türkiye’nin ilk "Yapay Zeka Şehri" Güdül’de kuruluyor

A
A
A

Türkiye, teknoloji ve sürdürülebilir yaşam alanlarında yeni bir döneme giriyor. SIWI WORLD Yatırım Platformu, yalnızca teknolojik bir atılım değil, aynı zamanda Türkiye’den dünyaya yayılan yeni nesil şehir yaşam modeli olma niteliği taşıyor. SIWI WORLD, yapay zeka destekli ulaşım, çevre dostu enerji sistemleri, ileri tarım teknolojileri ve özgün sağlık uygulamalarıyla geleceğin şehir yaşamını bugünden inşa edecek.

Global Geniuses A.Ş. ve Global Nexus A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda RSW TR Investment A.Ş.’nin CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olan Adem Karaveli tarafından geliştirilen; GG ECOSYSTEM, GG SYSTEM CORE, GG REONOMIA, GG CAPITAL isimli sistemler, tamamı tescillenmiş veya tescil başvurusu yapılmış yapılar olarak, gerçek varlığa dayalı, üretim temelli dijital ekonomi vizyonunu temsil ediyor. Ankara Güdül’de gerçekleştirilen basın toplantısında, SIWI WORLD projesi kapsamında ata tohumu dikimi yapıldı ve projenin ilk fazı kamuoyuna sunuldu.

Projenin tanıtım toplantısına; Global Geniuses A.Ş. ve Global Nexus A.Ş. YK Başkanı, RSW TR Investment A.Ş. CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adem Karaveli, RSW TR Investment A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Anuş Sargsyan ve çok sayıda kişi katıldı.

Türkiye’nin ilk

SIWI WORLD Yatırım Platformu: Yeni nesil ticaretin kapılarını açıyor

Yerli ve milli teknolojilerle geliştirilen bu sistem; ulaşım, sağlık, enerji ve tarım alanlarını bütüncül bir yapıda birleştirerek, hem bireylerin yaşam kalitesini artırmayı hem de bölgesel ekonomik kalkınmayı desteklemeyi hedefliyor.

Skyway raylı ulaşım sisteminin Türkiye’de ilk kez kurulması ve Güdül’deki bin 400 yatak kapasiteli termal sağlık tesisi ile entegre edilmesi, projenin öne çıkan yeniliklerinden biri. 6 duraktan oluşan Türkiye’nin ilk Skyway ulaşım hattı, bölgeye modern, çevre dostu ve yüksek kapasiteli bir ulaşım alternatifi sunuyor. Bu hattın önemli duraklarından biri olan Güdül’de, bin 400 yatak kapasiteli termal sağlık tesisi ve 220 yataklı yapay zekâ entegreli enfeksiyon hastanesi gibi dünya çapında örnek gösterilebilecek projeler yer alıyor.

Türkiye’nin ilk

Anadolu’nun mirasıyla yeşeren gelecek

SIWI WORLD’ün ikinci büyük hamlesi, Türkiye’nin köklerinden aldığı ilhamla "geleceği toprakta yeşertmek" vizyonuyla hayata geçecek. Güdül’den Karabük-Eflani’ye uzanan bu öncü model, ata tohumuna dayalı tarımsal kalkınma hamlesiyle tarımın yeniden değer kazandığı bir dönemi başlayacak. Proje kapsamında, ilk etapta 108 bin metrekarelik pilot alanda ata tohumlu üretim gerçekleştirilecek; bu alan zamanla 10 milyon metrekarelik ekilebilir tarım arazisi, 2 bin metrekarelik konut ve sosyal yaşam alanı ile 17 milyon metrekarelik mera alanı olmak üzere toplamda 29 milyon metrekareye kadar genişletilecek. Ayrıca 300 bin adet meyve ağacı, arıcılık, hayvancılık, su yönetimi ve entegre tarım tesisleriyle güçlü bir tarımsal ekosistem inşa edilecek.

RSW TR Investment A.Ş. CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adem Karaveli, geliştirdiği dijital sistemin yalnızca bir yatırım aracı değil, aynı zamanda bir sosyal dönüşüm vizyonu olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin ilk

Karaveli, "Sistem üretici, tüketici ve yatırımcıyı aynı platformda birleştiren, an an takip eden, tohumun toprağa düştüğü andan itibaren tüm sağlıklı büyüme aşamalarını kaydeden, yapay zeka sistemleri ile bütün tohumumuzu takip eden, her tohumun bir barkod numarası olan tohumdan bahsediyorum. Son sofrada kim tükettiğine kadar an an izleyebileceğimiz bir sistem kurduk" diye konuştu.

Karaveli, projenin ön önemli ayaklarından bir tanesi olan yara ve enfeksiyon hastanesine dikkati çekerek, "Dünyada 567 milyon yara hastası var. Bu hastalar yıllık yüzde 35 gibi bir oranda artarak devam ediyor. 567 milyon hastanın bir milyonu yapacak hiçbir şey kalmadığı için ampütasyon kararı veriliyor. Burada uygulayacağımız ozon tedavi yöntemi ile yılda bir milyon yara hastasının yüzde 85’ini hiç ampütasyon gerçekleştirmeden tamamen iyileştirebiliriz" şeklinde konuştu.

"Planladığımız yatırım bedeli 69 milyon dolar"

Karaveli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Planladığımız yatırım bedeli 69 milyon dolar. Hayvancılıkta 29 bin dönüm arazi tahsis edilecek bize. 29 bin dönüm arazinin 10 bininde ata tohumunu arttırma işlemlerine, geriye kalan 17 bin dönümde ise 2 bini sosyal alanlar, köyden kente göç etmesine neden olan tüm ne varsa ortada bütün her şey bertaraf edilip bir üretim köyü kuruyoruz. Üreten kazanacak ve üreten var olacak. Dolayısıyla bin kişi istihdam edilecek projenin başlangıcında."

Karaveli, gerekli altyapı tamamlandıktan sonar bölge ekonomisine uzun vadeli ve sürdürülebilir bir katkı sunmayı hedeflediklerini ifade etti. Karaveli, söz konusu projenin bölgesel kalkınma, istihdam artışı ve üretim odaklı büyüme vizyonunun somut bir yansıması olacağını dile getirdi.

RSW TR Investment A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Anuş Sargsyan ise SIWI WORLD’ün sadece bir teknolojik yatırım olmadığını söyledi. İnsanı merkeze alan bütüncül ve sürdürülebilir bir yaşamı vizyon edindiklerini aktaran Sargsyan, projede toplumsal fayda, çevresel sorumluluk ve ekonomik dengenin itina ile ele alındığına dikkati çekti.

Türkiye’nin ilk

Kuveytli Yatırımcıdan Türk mutfağına yatırım: "Lezzet Kapında" ile geleneksel tatlar dünya sofralarında

RSW TR Investment A.Ş.’nin SIWI WORLD projesi kapsamında geliştirdiği "Lezzet Kapında" markası, Kuveytli yatırımcı Ahmadsmsm Alseddiqi’nin vizyonuyla Türkiye’den Kuveyt’e uzanan geleneksel lezzetleri dünya sofralarıyla buluşturmayı hedefliyor.

"Organik - Doğal - Lezzetli" konseptiyle yola çıkan bu özel gıda girişimi, tescilli marka altyapısı ve bölgesel yayılım stratejisiyle dikkat çekiyor. Ahmadsmsm Alseddiqi’nin desteklediği proje, hem Türk mutfağının zenginliğini tanıtmayı hem de Körfez pazarında sağlıklı ve kaliteli ürünlere olan ilgiyi karşılamayı amaçlıyor.

Türkiye’nin ilk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Villaya silahlı saldırı İstanbul’da bir iş adamının villasına silahlı saldırı gerçekleştirildi, zanlılardan birinin hem ateş edip hem o anları telefonla görüntülemesi güvenlik kamerasına yansıdı. İş adamının avukatı Adem Ay, "Önce tel örgüleri demir makasla kesiyor sonra evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, ailesi, misafirleri zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Bir şahıs hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah eylemi gerçekleştiriyor. Çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi. İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yaşayan bir iş adamının villasına 7 Aralık tarihinde sabah saatlerinde iddiaya göre ailesinin, çalışanlarının ve misafirlerinin bulunduğu sırada henüz bilinmeyen bir nedenle silahlı saldırı düzenlendi. Villanın çevresindeki demir tellerin kesilerek alana girildiği belirtilirken 2 zanlının çevreye ateş açtığı anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde zanlılardan birinin hem ateş edip hem de yaşananları telefonla çektiği görüldü. Saldırı sonrası Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatırken iş adamının Avukatı Adem Ay, saldırının öncesi ve sonrasına ilişkin konuştu. "Büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldı" Olaya ilişkin konuşan Avukat Adem Ay, "Öncesinde müvekkil İzmir’de alışveriş yapmak üzere şehir merkezine ulaştı. Alışverişini gerçekleştirirken ne yazık ki aracına bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda plaka zarar görmesi ve aracın belli başlı yerlerinde ezikler mevcut. İstanbul ilindeki Sarıyer ilçesine bağlı olan bir semtte oturmakta. Buradaki saldırı çerçevesinde malına zarar veriliyor. Kendisinin evde bulunması, çocuğu ve ailesiyle evde ikamet etmesi sebebiyle büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldığını açıkça belirtmek isteriz. Biri misafir aracı olmak üzere toplamda 2 araç zarar görüyor ve bir kurşunlama olayı olarak gerçekleşiyor" şeklinde konuştu. "Bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor" Sözlerini sürdüren Avukat Ay, "Güvenlikli bir site olmasına rağmen sitenin içerisine giren şahıslar önce tel örgüleri demir makasla kesiyor. Kestikten sonra içeri kolay bir şekilde girip, evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, orada bulunan ailesi ya da yurt dışından gelen misafirleri de zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’müze de teşekkür etmek isteriz çünkü desteklerinin yanımızda olduğunu her zaman hissettik. Olay, İzmir’deki olaydan hemen hemen 1 ay sonra gerçekleşti. Hem devletimize hem emniyet güçlerimize sonsuz bir inancımız var. Kişiler, edindiğimiz bilgiye göre şu anlık yakalanmadı. Ne yazık ki 2 şahıs birlikte hareket ederek 1 şahıs yukarı doğru çıkıyor, yan komşunun bahçesinden, yukarıdan araçları hedef alıyor. Diğer şahıs ise hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor. O çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
Bitlis Van Gölü yüzeyinde ilginç görüntü şaşırttı Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü yüzeyinde oluşan köpüklenme ilginç görüntüler oluşturdu. Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Adabağ köyünün Van Gölü açıklarında görünen köpüklenme böyle görüntülendi. Alkali karaktere sahip olduğu için köpüklenmeye yatkın olan Van Gölü yüzeyinde oluşan kilometrelerce uzunluğundaki beyaz köpüklenme akademisyen ve fotoğraf sanatçısı Veysel Akşahin tarafından görüntülendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversite (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip sularının kıyıya yakın yerlerde yer değiştirdiğini belirtti. Gölün altındaki karbonatça zengin suyun yüzeye doğru hareket ettiğini ifade eden Akkuş, rüzgarın etkisiyle köpürmeler oluştuğunu söyledi. Akkuş, "Van Gölü 3 bin 712 kilometre karelik yüzey alanı ile beraber ülkemizin en büyük gölü ve sahip olmuş olduğu su kalite kriterleri olaraktan özel bir ekosistem. Yani pH seviyesi 9.2’lerde, tuzluluk ise binde 21’lerde. pH seviyesinin yüksek oluşuyla beraber aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Alkali karaktere sahip olan Van Gölü’nün son günlerde Tatvan tarafında kıyıya yakın bölgelerinde köpüklenme olduğunu gösteren görüntüler görüyoruz. Yani adeta gölün yüzeyi kar yağmış gibi köpük öbeklerinden oluşuyor. Öncelikle alkali karakterdeki göller köpürmeye daha yatkın konumda bulunuyorlar. Özellikle rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip suları kıyıya yakın yerlerde yer değiştiriyor. Yani alttaki karbonatça zengin su yüzeye doğru hareket ediyor. Yüzey daha planktonlarca yoğun, organik madde yüzeye geliyor ve Van Gölü’nün yüzeyinde biz köpürmeler olduğunu görüyoruz. Bu tip durumları hemen kirlilikle veya olumsuz bir durumla bağdaştırmak aslında doğru değil. Bu durum aslında Van Gölü’nün bize ne kadar özel bir ekosistem olduğunu gösteriyor. Alkali karakteriyle beraber Van Gölü adeta kıyıdaki insanlara görsel bir şölen oluşturuyor. Rüzgarla beraber dalgalar ortaya çıkıyor ve su köpürmeye başlıyor. Köpüren su ana akıntı hatlarıyla beraber hepsi birden bir alana toplanıyor ve akıntı yönünde harekete başlıyor. Bu elbette ki fotoğrafçılar ya da dron çekimi yapan insanlar için bulunmaz fırsatlardan birisi. İşte bu Van Gölü’nün ne kadar özel bir ekosistem olduğunun göstergelerinden birisi" dedi. (ÖO-MSA-Y
Eskişehir Eskişehir’de ‘Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız’ başlıklı program Eskişehir’de Dünya Türk Dili Ailesi Günü anısına düzenlenen "Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız" başlıklı program, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taciser Tüfekçi Sivas Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi ve ilgi gördü. Türk dilinin tarihi derinliği, Türkoloji çalışmaları ve çağdaş dünyadaki yeri çok yönlü sunumlarla ele alındı. Programın sunuculuğunu diksiyon ve tiyatro eğitimcisi Şeker Aybala üstlendi. Etkinlikte günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Anadolu Rektör Yardımcısı Erkan Erdemir yaptı. Açılış konuşmasını ise Edebiyat Fakültesi Dekanı Fuat Güllüpınar gerçekleştirdi. Program kapsamında Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Türk Dilinin ve Türkolojinin Tarihî Gelişimi üzerine kapsamlı bir sunum yaparak alanın akademik birikimini dinleyicilerle paylaştı. Ardından Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar, ‘Rusya’da Türkler ve Türkoloji’ başlıklı sunumunda, Rusya Federasyonu’nda yaşayan Türk boylarının dil, kültür ve din politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, ‘’Rusya’da Türkçeye ve Türk kültürüne artan ilgiye dikkat çekerek Türkçenin ‘Bir Dilden Fazlası, Bir Dostluğun Dili’ olduğunu’’ söyledi. Bayraktar konuşmasında, "Türkiye ve Rusya dostluğuna Türk dili ve kültürünün derin bir katkısı söz konusu. Türkçe, Rusya’da artık yalnızca kelimelerden ibaret bir dil değil; sıcaklık, empatî ve anlayışın ifadesi haline gelmiştir. Türkçeyi her yeni öğrenen, kültürel bağların bir temsilcisidir. Bu sürecin kazananı sadece dost iki ülke değil; ortak bir kültürel geleceği inşa eden genç kuşaklardır’’ dedi. Programın son bölümünde Doç. Dr. Ferdi Bozkurt, ‘Türk Dili için bireyler olarak neler yapabiliriz?’ sorusunu merkeze alan sunumunda, ‘’Dilin korunması ve yaşatılmasının yalnızca akademik çevrelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Günlük hayatta Türkçenin doğru, özenli ve bilinçli kullanımının önemine değindi. Özellikle sosyal medya, dijital platformlar ve kamusal alanlarda dil hassasiyetinin artırılması gerektiğini’’ ifade etti. Program; akademisyenler, öğrenciler ve davetlilerin yoğun ilgisi ve katılımıyla tamamlandı. Etkinlik sonunda katılımcılar, ‘’Türk dilinin tarihi, kültürel ve toplumsal boyutlarını farklı perspektiflerden ele alan sunumların bilgilendirici ve ufuk açıcı oldu. Benzer programlar, Türk dili ve kültürü bilincinin güçlenmesine önemli katkılar sundu. Bu yönüyle program, ortak kimlik ve medeniyet hafızasının canlı tutulmasına yönelik anlamlı bir akademik ve kültürel buluşma olarak hafızalarda yer aldı’’ dediler.