SAĞLIK - 13 Kasım 2024 Çarşamba 10:15

Türkiye’de kuş gribi vakaları göçmen su kuşları kaynaklı ortaya çıkıyor

A
A
A
Türkiye’de kuş gribi vakaları göçmen su kuşları kaynaklı ortaya çıkıyor

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akan, Türkiye’de meydana gelen kuş gribi vakalarının göçmen su kuşlarının kanatlı hayvanlar ile teması nedeniyle ortaya çıktığını belirterek, "Hastalığın bulaşmasında göçmen su kuşları etkili" dedi.


Türkiye tavuk eti ve yumurtası üretiminde kendi kendine yetebilen bir ülke konumunda bulunurken, son zamanlarda farklı bölgelerde kuş gribi vakaları ortaya çıktı. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akan, Eskişehir ve Konya’da meydana gelen kuş gribi vakalarını İHA muhabirine değerlendirdi. Prof. Dr. Akan, kuş gribinin isminden anlaşılacağı üzere kanatlı hayvanları etkileyen bir hastalık olduğunu ifade etti. Türkiye’de ilk kuş gribi vakasının 2005’te görüldüğünü belirten Prof. Dr. Akan, "Daha sonra 2006, 2007, 2008, 2015, 2023’te ve son olarak geçen hafta gördüğümüz kuş gribi vakasını yaşadık. Bundan sonraki süreçte kuş gribi vakalarını yaşar mıyız? Evet, bu mümkün. Dünyada da çok yaygın hastalık tabloları var. Şu an yaygın olarak Kuzey Amerika ülkelerinde var. Kuzey Avrupa ve Orta Avrupa ülkelerinde yaygın olarak görüyoruz. Asya kıtası ve Ortadoğu’da da var" ifadelerini kullandı.



"Hastalığın bulaşmasında göçmen su kuşları etkili"


Kuş gribinin Türkiye’ye nasıl geldiğini de anlatan Prof. Dr. Mehmet Akan, şunları kaydetti:


"Hastalığın bulaşmasında göçmen su kuşları etkili. Göçmen su kuşlarının mikrobiyotası dediğimiz sindirim sisteminde bu etkenler bulunuyor. Bu etkenler bulunduğundan dolayı göçmen su kuşları, her göç yaptığında bu mikroplarla beraber başka ülkelere gidiyor. Göçmen kuşlar ile serbest kuşlar buluşup, serbest kuşlarda evcil kanatlılara bu mikrobu bulaştırırsa bu defa tavuklarda ve hindilerde bu hastalık başlıyor. Daha sonra ticari işletmelere bulaşırsa yıkım çok fazla oluyor. Çok fazla hayvan ölümü ile karşılaşıyoruz. Bu da ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor."



"Göçmen su kuşları kanatlı hayvanlarımıza bu mikrobu bulaştırabilir"


Prof. Dr. Akan, "Genel bulaşmada dikkat edeceğimiz en önemli konu şu; göçmen su kuşları ile kanatlı hayvanların temasını azaltmak en önemli kontrol kısmını oluşturuyor. Bundan sonraki durumda daha kontrol edilebilir durum oluyor. Göçmen su kuşları ile teması önemsememiz gerekiyor. Bunlar kanatlı hayvanlarımıza bu mikrobu bulaştırabilirler" diye konuştu.



"Erken teşhis kayıpları azaltmakta çok etkin"


Kuş gribinin kanatlı hayvanlara bulaşmasının ardından yaşanan tabloyu özetleyen Akan, "Bu hastalık evcil kanatlılarda aniden başlayan ölüm tablosu ile başlıyor. Bir gün önce hayvanlar çok sağlıklı gözükürken 1 ila 2 gün içerisinde bir an da ölen hayvanları görüyoruz. Bu ölen hayvanları gördüğümüzde, hızlı ölüm dediğimiz yüksek sayıya ulaştığımızda, Tarım ve Orman Bakanlığı il ve ilçe teşkilatında hangisine yakınsak veya bir veteriner hekime bunu bildirmemiz ve bunun laboratuvara gönderilip teşhis edilmesi gerekiyor. Erken teşhis kayıpları azaltmakta çok etkin" şeklinde konuştu.



"Dünyada en önemli ekonomik olarak kayba uğratan hastalık"


Kuş gribinin ülke ekonomilerinde büyük sorunlar meydana getirdiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Akan, "’Dünyada en önemli ekonomik olarak kayba uğratan hastalık nedir’ derseniz bu kuş gribidir. Kuş gribinin daha önceki yıllarda milyonlarca lira değer kaybına neden olan Avrupa kıtasındaki bazı ülkelerde İtalya, Hollanda gibi yüksek miktarda ekonomik kayba neden oluyor. Bu nedenle hastalığın erken tanısı çok önemli. Bakanlığın sistem içerisinde olması çok önemli. Bakanlık yetkililerin süreçten haberdar edilmesi ve sürecin resmi otorite ile beraber üreticilerin birlikte yürütmesi oldukça önemli bir konu" ifadelerini kullandı.



"Hastalık teşhisine takiben karantina koyuyoruz"


Kuş gribinin tespit edilmesinin ardından uygulanması gereken adımlara da değinen Akan, "Hastalık teşhisine takiben karantina koyuyoruz. Karantina koyduktan sonra 3 kilometrelik çaptaki alan, daha sonra 10 kilometre çaptaki hayvan hareketlerini kontrol ediyoruz. Şüpheli durumlar varsa laboratuvara götürüp analiz yaptırıyoruz. Durumu bu şekilde kontrol etmek mümkün olabiliyor. Bu esnada hastalıktan şüpheli hayvanların taşınması, bu hayvanlara verilen yemlerin başka işletmelere götürülmesi, dışkının bir başka yere kontrolsüz saçılması hastalığın bulaşması için önemli bir konu. Bulaştırmamak için bu şeylerin taşınmaması ve kümeste bırakılması ayrıca önem taşıyor" dedi.



"Bu hastalık kanatlı hayvan hastalığı"


Prof. Dr. Mehmet Akan, "Bu hastalık sadece kanatlı hayvanların hastalığı. İnsanları etkilemiyor. İnsan vakalarına baktığımızda çok çok az. Ülkemizde de şu an da bir insan vakası yok. Tüketicilerimiz bu konuda rahat olsunlar. Bunlar dünyada ve Türkiye’de de izleniyor" diye konuştu.



"Ülkemizde tavuk eti iç tüketimimizi karşılıyor"


Prof. Dr. Akan, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Ülkemizde tavuk eti, hindi eti ve tavuk yumurtası bizim iç tüketimimizi karşılıyor. Kendi tüketimimizin tamamını kendi üretimimizden karşılıyoruz. Artan yumurta ve kanatlı etimizi de ihracata yolluyoruz. Bu hastalığın izlenmesi bakanlık ile beraber sürecin takip edilmesi hem iç tüketiminin karşılanması hem de ihracat için belirleyici oluyor. Hastalık çıktığında da ihracatı engelleyen bir hastalık olduğunu söyleyelim. Uluslararası ticarete olumsuz etkileri oluyor. Bu etkiler nedeniyle üretimin genel yapısı oluyor. Daha sonra tüketicileri de etkileyen fiyat değişimi olmakta."



Türkiye’de kuş gribi vakaları göçmen su kuşları kaynaklı ortaya çıkıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Denizli Büyükşehir Belediyesinden bir ilk daha Denizli Büyükşehir Belediyesi bir ilke daha imza atarak 1. Uluslararası Denizli Kısa Film Festivali düzenliyor. Denizli’nin kültür ve sanatla buluşmaya devam ettiğini vurgulayan Başkan Çavuşoğlu, 43 filmin gösterime gireceği kısa film festivaline tüm halkı davet etti. Denizli Büyükşehir Belediyesinin bu yıl ilkini düzenleyeceği Uluslararası Denizli Kısa Film Festivali, 2-7 Aralık tarihleri arasında yapılacak. Sinema sanatının zenginlik ve özgünlüğünü Denizli halkıyla buluşturmayı ve bu alandaki gelişmiş eserleri geniş kitlelere tanıtmayı hedefleyen Uluslararası Denizli Kısa Film Festivali, Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Beş günde toplam 43 filmin ücretsiz olarak beğeniye sunulacağı festivalin ücretsiz davetiyeleri ise ebilet.denizli.bel.tr adresinden alınabilecek. 2 Aralık’tan başlayarak 6 Aralık’a kadar her gün saat 19.00’da gösterime girecek filmler eşliğinde sinemaseverlere ücretsiz gazoz ve patlamış mısır ikram edilecek. Denizli’de ilk kez düzenlenecek Uluslararası Kısa Film Festivalinin ödül gecesi ise 7 Aralık 2024 Cumartesi günü saat 21.00’de yapılacak. Jüri koltuğunda, oyuncu Ece Özdikici, oyuncu ve akademisyen Gülşah Fırıncıoğlu Yaşar, oyuncu ve yönetmen İskender Altın, oyuncu Mehmet Ali Nuroğlu, oyuncu Sezin Bozacı, oyuncu Ufuk Kaplan ve Prof. Dr. Zuhal Özel Sağlamtimur oturacak. Eserleri değerlendiren jüri; En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Belgesel, En İyi Animasyon, En İyi Müzik, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, Jüri Özel Ödülü ve mansiyon ödüllerini açıklayacak. Yaşam Boyu Başarı Ödülünün de sahibini bulacağı gecede programın sunuculuğunu İpek Dağıstanlı yapacak. Başkan Çavuşoğlu’ndan sanat şölenine davet Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, toplam 43 filmin gösterime gireceği kısa film festivaline tüm vatandaşları davet etti. “Sanat Şehri Denizli” mottosuyla kentte bir ilk olacak Uluslararası Kısa Film Festivali düzenlemenin mutluluğunu yaşadıklarını kaydeden Başkan Çavuşoğlu, “Herkesin mutlu olduğu, yüzünün güldüğü bir şehir hayalimizi oluşturmak için yola çıktık. Bu hedefle kentimizi kültür ve sanatla buluşturmaya devam ediyoruz. Sinema sanatının zenginlik ve özgünlüğünü halkımızla buluşturacağımız festivalimize tüm hemşehrilerimi bekliyorum” ifadelerini kullandı.
Hatay Depremde bacaklarını kaybeden genç, asrın felaketi sonrası evlendiği eşiyle aylar sonra el ele tutuşup yürümenin mutluluğunu yaşıyor Hatay’da depremde 2 bacağı ampute olan ve protez bacakları sayesinde yeniden yaşama tutunan 21 yaşındaki Emre Yüksek, depremin ardından evlendiği eşinin elini tutarak kucağında evladıyla gezmenin mutluluğunu yaşıyor. Asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş, çok sayıda insan enkaz altından sağ olarak kurtarılmıştı. Depreme Defne ilçesi Elektrik Mahallesi’nde yakalanan 21 yaşındaki Emre Yüksek, enkaz altından 2 gün sonra kurtarılmıştı. Enkaz altından kurtarılma anı cep telefonuna yansıyan Yüksek, tedavi sürecinde 2 bacağını kaybetmiş ve protez bacak takılmıştı. İlk takılan protezinde sorunlar yaşayan Yüksek’in protezleri diz kapağında kayma ve kalça kemiğinde çıkık olmasına neden olmuştu. Hayırseverlerin destekleri sayesinde yeni protezine kavuşan Yüksek, 6 Şubat depremlerinin ardından tanıştığı eşiyle geçtiğimiz yıl evlenen Yüksek’in 2 ay öncede bir evladı oldu. Genç çift, el ele evlatlarıyla birlikte yürüyebilmenin mutluluğunu protez bacaklar sayesinde yaşadılar. “Yeni protez sayesinde yaşam kalitem ilk proteze göre daha fazla arttı” Yeni protezi sayesinde yaşam kalitesinin ilk proteze göre arttığını ifade eden genç Yüksek, “İlk protezlerde bayağı bir sıkıntı yaşadım. Diz kapağımın kaymasına sebep oldu. Diz kapağımın kayması benim için kötü bir durumdu. Çünkü kemiklerin önünde diz kapakları olmadığı zaman kemikler istediği gibi 180 derece hareket edebileceğini söyledi. Bu da benim protezi kullanmama sebep oldu. Protezi yenileme hakkımı olduğunu öğrendim. Protezi yenilemek amacıyla çıktığım yolda çoğu eş dost bana destek oldu. Yeni protezimi taktım ve rahat yürüyebiliyorum. Araçta kullanabilirim. Yeni dizüstü olan protez de direnç vardı ve öncekinde yoktu. Yeni protezimle bisiklet sürebiliyorum. Yaşam kalitem ilk proteze göre daha fazla arttı. Beni gerçekten fazla rahatlattı” dedi. “Evladımı kucağıma alıp dışarı çıkıp gezmek gerçekten çok güzel bir duygu oluyor” Yeni protezi sayesinde evladını kucağını alıp gezdirebildiğini söyleyen genç Yüksek, “Büyüklerin ellerinden öper, 2 aylık bir oğlum oldu. Yeni protezin kullanışlı olduğu için oğlumu kucağımda taşıyabiliyorum. İlk protezle devam etseydim oğlumu kucağıma alıp taşıyamazdım ve dışarı çıkarıp gezdiremeyecektim. Yeni protezle rahat dışarı çıkabiliyorum. Bir evladımız oldu. Evladımı kucağıma alıp dışarı çıkıp gezmek gerçekten çok bir duygu oluyor. İlk protezimde böyle değildi. Ayağa kalkmakta zorlanıyordum ve kalktığımda hemen düşüyordum. Yeni protezle rahat bir yürüyüş yapabiliyorum ve daha iyi bir hayata geçiş yaptım” şeklinde konuştu. “Kocamla el ele tutuşup gezmek çok güzel bir duygu ve bu şekilde tam bir aile olduk” Kocasının yeni protezleri sayesinde dışarda el ele gezebildiklerini dile getiren Nur Yüksek, “Depremden sonra 6 Ağustos’ta kocamla tanıştım. Zaman geçerken evlendik. 2 aylık yeni evladım oldu. Kocamın ilk protez takıldığında rahatça gezemiyorduk ama yeni protez takıldıktan sonra rahatça dışarıda gezebiliyoruz. Kocamla el ele tutuşup gezmek çok güzel bir duygu ve bu şekilde tam bir aile olduk” ifadelerini kullandı.