POLİTİKA - 05 Mart 2025 Çarşamba 19:04

TBMM Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Otel Yangınını Araştırma Komisyonu 5. kez toplandı

A
A
A
TBMM Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Otel Yangınını Araştırma Komisyonu 5. kez toplandı

TBMM Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Otel Yangınını Araştırma Komisyonu’nda sunum yapan Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TÜYAK) Başkanı Kazım Beceren, "Merkezi İtfaiye Teşkilatı kurulması gerekiyor" dedi.


TBMM Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Otel Yangınını Araştırma Komisyonu’nda Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TÜYAK) Başkanı Kazım Beceren, Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Başkanı İlker İbik ve Isı, Su, Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Genel Sekreteri Timur Diz sunum yaptı. Sunumlar öncesi konuşan Komisyon Başkanı AK Parti Erzurum Milletvekili Selami Altınok, "Değerli arkadaşlar hepinizin malumu olduğu üzere bu beşinci toplantımız. Ayrıca yangının olduğu bölgede yaptığımız çalışmaları ilan ediyoruz. Kartalkaya ile ilgili çalışmalarımız sonucunda yaptığımız değerlendirmeleri oluşturacağız. Bugün İçişleri Bakanlığı Mülkiye baş müfettişlerinin Bolu İl Özel İdaresi ve Bolu Belediyesi İtfaiyesi ile alakalı ön inceleme raporları geldi. Sizlerle paylaşacağız" ifadelerini kullandı.


Altınok’un konuşması sonrası sunumunu yapan TÜYAK Başkanı Beceren, "Uluslararası yönetmeliklerdeki tedbirler sayesinde can kayıpları azaldı. Çok ölümlü olan yangınlardan bahsedeceğim. 1980 yılında Las Vegas’ta bir otelde yangında 85 ölü vardır. Yangınlarda ölüm sebeplerinin yüzde 95’i dumandır. Ve yangının sirayeti de binalardaki düşey boşluklar yoluyla olur. Ve önlemler net belirlenmiştir bazı merdivenlere giriş mümkün olmadığı için bu kadar ölüm meydana gelmiştir. Filipinler Marina’daki otel yangınında yangın merdivenlerinin kapılarının kilitlenmesinden dolayı olmuştur. Bu durumda ülkedeki en büyük problemlerimizden birisidir. Daha önceki yurt yangınında da benzer bir durumla karşılaşmıştık. Ciddi ölümler meydana gelmiştir" dedi.



"Can güvenliği sağlamak için mimari tasarım ve yapısal önlemler önemlidir"


Otellerdeki yangınların kundaklama, personel kaynaklı sebeplerle meydana geldiğini vurgulayan Beceren, "Müşterilerinin odalarının olduğu yerlerde sigaradan kaynaklı, yer kaynaklı ve özellikle tesisatın eskimesi, salkım saçak giden kablolar yangınlara da sebebiyet vermektedir. Bu konuya da çeki düzen vermemiz gerekiyor. Can güvenliği sağlamak için mimari tasarım ve yapısal önlemler önemlidir. Kullandığımız malzemelerin yangına tepkisi duman çıkarma oranlarının kontrol edilmesi gerekiyor. Yangından erken haber alınması başlangıç aşamasında söndürülmesi için oldukça önemli" şeklinde konuştu.



"Dışarıdan aldığımız taze havayı merdiven yuvalarına gönderecek şekilde bir sistem kurmak gerekir"


Otomatik söndürme sisteminin, alevlerin diğer bölgelere yayılımını engellemek için oldukça önemli olduğunu dile getiren Beceren, "Ülke olarak burada biraz zafiyetimiz var. Eğitim ve tatbikatlar yapılması gerekiyor. Tatbikatlar kişilerin o binadan güvenli çıkması için yapılan düzenlemelerdir. Acil anons sistemi ve sirenle birlikte yangını erken haber aldığınızda hem söndürme işiniz kolaylaşır. Hem de insanların güvenli şekilde bina dışına çıkmasını sağlayabilirsiniz. Duman tahliyesi yöntemlerden birisidir. Ama bina içerisindeki düşey boşluklar inşaatta dikkat etmemiz gereken noktalardır. Havalanma kanallarına yerleştireceğimiz yangın damperleri ile duman sirayetine engel oluruz. Duman kontrolünde en çok önemsediğimiz merdiven yuvası basınçlandırması. Dışarıdan aldığımız taze havayı merdiven yuvalarına gönderecek şekilde bir sistem kurmak gerekir" dedi.



"Merkezi İtfaiye Teşkilatı kurulması gerekiyor"


İtfaiyelerin deneyim sahibi olması gerektiğini belirten Beceren, "4 yıllık bir periyoddan sonra seçimler yapıyoruz. Ve belediyenin değiştiğini düşünelim. İtfaiye erleri genelde değişmemesine rağmen yangın önlemedeki mühendis ve mimarları değişiyor. Burada bir hafıza olması merkezi kurallar olması ve il belediyelerindeki belediyelerin buna bağlı olması gerekiyor. Avrupa’da uygulanan gelişmiş ülkelerdeki itfaiyelere baktığımızda böyle işliyor. Merkezi itfaiye teşkilatı kurulması gerekiyor. Şu anda kısa vadede yapılacak işlerden birisi; bizde ruhsatlar belediyeler tarafından veriliyor, büyükşehir belediyesindeki itfaiyelerin elemanları çok tecrübelidir. O kurumda çalışan mimar mühendislerimiz vardır. Belediye ayağında bu kadrolar oluşamamıştır. Ruhsat, belediye tarafından veriliyor. Çalışma ruhsatı verilecek bir durum varsa olaya itfaiye müdahil oluyor bunla ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Deneyim sahibi itfaiyelerin dahil olması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.



"43 metre yapı yüksekliği Yönetmelikteki tüm sınırların üzerinde"


Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Başkanı İlker İbik otelin yapısının yangın yönetmeliğine aykırı olduğunu belirterek, "Siz yapınızı yangına karşı dayanıklı tutma niyetinde olmalısınız. Sonra da kontrolünü ve denetlemenin iyi olmasını sağlamakla mükellefsiniz. 161 oda, 294 yatak, 43 metre yapı yüksekliği. Yönetmelikteki tüm sınırların üzerinde zaten 43 metre yapı yüksekliği, mevcut binalar kısmı ile ilgili baktığımızda 30,5 metredir sınır. Dolayısıyla yönetmeliğe göre ruhsat tarihi itibariyle baktığımızda yönetmeliğinin 2007 versiyonunun mevcut binalara ilgili tüm şartlarını sağlaması gerekiyordu bu yapının. Bunu görebiliyoruz. Ancak şunu görüyoruz. Bakın çok basitçe, katta 60 kişiden fazla olduğunu kabul etmek zorundayız. Çünkü detaylı inceledim" ifadelerini kullandı.


Otelin yangın merdivenlerinin korunaklı olmadığını söyleyen İbik, "Dışarıdaki metal yangın merdiveni uygulaması çok nadir durumlarda, özel durumlarda müsaade edilen bir şeydir. Yangın merdiveni dediğimiz şey o dışarıdaki merdiven değildir. İçeride konuşlanır ve dediğim gibi 120 dakika dayanıklı bir kovayla 90 dakikalık kapılarla diğer bölgelerden ayrılır. Böylece insanlar kaçarken eğer bir kat yangın altında kalırsa itfaiye müdahale edene kadar orada o kovanın içerisinde sakin bir şekilde bekleyebilirler. Oteldeki yangın merdivenimiz bir kere kapalı değil, korunaklı değil. Bir ahşap kapı var ama bu bir sallanan ahşap kapı. Duman sızdırmaz zaten değil. Ve o ahşap kapı da yangına dayanıklı bir ahşap kapı mıdır çok emin değilim. Ama daha da kötüsü içinde bir baz istasyonu ve elektrik tesisatı şaftı var" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.