SAĞLIK - 29 Ağustos 2020 Cumartesi 10:10

(Özel) Covid-19 yoğun bakım ünitesinin 2 savaşçısı

A
A
A
(Özel) Covid-19 yoğun bakım ünitesinin 2 savaşçısı

Covid-19 virüsünü kapan ve hastalanan kişilerin bazıları, hastalığın seyrine göre yoğun bakım ünitesinde tedavi edilmek zorunda kalıyor.

Covid-19 virüsünü kapan ve hastalanan kişilerin bazıları, hastalığın seyrine göre yoğun bakım ünitesinde tedavi edilmek zorunda kalıyor. Genelde akciğerde tutulmaya neden olan koronavirüs, hastaların nefes almasını engelliyor. Yoğun bakım ünitesinde yatan koronavirüs hastaların genelin destek ekipmanlar ile ancak nefes alabiliyor.


Ankara’da bulunan Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Covid-19 Yoğun Bakım Ünitesi koronavirüsün Türkiye’de görünmesinin hemen ardından kuruldu. Yaklaşık 6 aydır bu virüs ile en yakından savaşan 2 doktor bu süreçte yaşadıklarını İHA muhabirine anlattı. Yoğun Bakım Ünitesi Sorumlusu Doç. Dr. Fatma Yıldırım, bu sürecin oldukça zor geçmesine rağmen, pandeminin başından bu yana bir an olsun cepheyi terk etmeyi düşünmediklerini belirtti. Aynı yoğun bakım ünitesinde görevini yapan Uzm. Dr. Meltem Şimşek ise bu süreçte en çok çocukları ve ailesine mesafe koymak zoruna kalmasının rahatsızlığını ve burukluğunu yaşadığını söyledi.



“Hedefimiz hastalarımıza hizmet vermenin yanı sıra bu hastalıktan mümkün olduğunca etkilenmemek”


Pandemi sürecinin başından beri bu virüse karşı savaşan doktorlardan olan, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Covid-19 Yoğun Bakım Ünitesi Sorumlusu Doç. Dr. Fatma Yıldırım bu sürecin sosyal yaşamlarını tamamen değiştirdiğini belirterek, “6 aydır olan çalışma şartlarımız, 6 ay öncesindeki çalışma şartlarımızdan farklı. Hiç birimizde bir Covid-19 yoğun bakımı kavramı yok iken, artık Covid-19 yoğun bakımları var hastanemizde. Bu da 11 Mart’tan itibaren kuruldu. Yeni bir yapılanma oldu, çalışma şartlarımızla beraber hastalara bakım şartlarımız da değişti. Kişisel koruyucu ekipmanlar ile hastalara hizmet etmeyi ve enfeksiyondan korunmayı öğrendik. Çünkü bulaşıcı bir pandemi ile karşı karşıyayız. Bu pandemideki hedefimiz hastalarımıza hizmet vermenin yanı sıra bu hastalıktan mümkün olduğunca etkilenmemek ve sağlık çalışanlarımızı, hemşirelerimizi, hekimlerimizi, personellerimizi bu enfeksiyondan korumaktı. Bu da oldukça zor bir iş. Bu süreç içerisinde hasta olan, hayatını kaybeden hekim arkadaşlarımız, hemşire arkadaşlarımız, sağlık personelimiz oldu. Böyle bir değişiklik oldu hayatımızda” şeklinde konuştu.



“Yoğun bakım uzmanları olarak, enfekte olma korkusunu en az taşıyan ekiplerden olduk”


Covid-19’un bulaş riski çok yüksek bir virüs olmasına karşın, yoğun bakım ekibi olarak bir korkuya kapılmadan işlerinin başında olmaya devam ettiklerini belirten Doç. Dr. Yıldırım, “Bizler yoğun bakım uzmanlarıyız. Bu sürecin başından beri enfekte olacağız, bu virüs ile biz de enfekte olacağız ve ağır hastalığa yakalanacağız endişesini taşımayan, en az taşıyan ekiplerden biri olduk. Bu sürecin başından beri özveri ile hastalarımıza asla sırtımızı dönmeden, her türlü tedaviyi de bu süreç içerisinde yaparak gerçekleştirdik. Tabi ki korku yaşıyoruz. Bu hastalığı yaşayan hekim arkadaşlardan gördüğümüz kadarı ile bizler de o duruma düşersek neler yaşarız hissini zaman zaman yaşıyoruz. Ama her zaman da bu düşünce ile çalışmıyoruz. Kişisel koruyucu ekipmanlarımız olduğu sürece, ben açıkçası bu korkuyu çok az yaşayan hekimlerdenim” diye konuştu.



“Artık çok genç hastalarımızı da yoğun bakımlarımızda görmekteyiz”


Yaklaşık 6 aydır Covid-19 ile mücadele içinde olduklarını ve yoğun bakım ünitesinde yer alan hastaların cidden zor bir tedavi süreci olduğunu belirten Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Covid-19 Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Meltem Şimşek, “Koronavirüs solunum yollarını tutan bir mikroorganizma ve dolayısıyla hastalarda ciddi solunum yetmezliği yapmakta. Yani hastalarda zatürre dediğimiz duruma sebep olmakta. Bu da hastaların oksijen ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Tabi hastalara oksijen vermenin çeşitli yöntemleri var. En hafifinden en ağırına kadar. Basit bir, çok düşük düzeyde oksijen tedavisinden, hastanın solunum cihazına bağlanmasına kadar giden zorlu bir süreç maalesef. Koronavirüs bu ağır solunum yetmezliğine, maalesef yoğun bakım hastalarımızda çok sık sebep oluyor. Öncelikle tabi ki 65 yaş üstü daha riskli olmakla birlikte, artık çok genç hastalarımızı da yoğun bakımlarımızda görmekteyiz. Ağır solunum yetmezliği onlarda da çok sık görünmekte, solunum cihazına bağlanmakta, bilinçleri kapalı bir şekilde uzun bir süre cihaza bağlı yaşayabilmektedirler. Destek tedavisi almak zorunda kalıyorlar” ifadesini kullandı.



“Tüm çabalarımıza rağmen olumlu sonuç alamadığımız hastalar oluyor”


İyileşen hastaların yanı sıra vefat eden hastaların da olduğu ve bu duruma çok üzüldüklerini kaydeden Uzm. Dr. Şimşek, “Tüm dünyada olduğu gibi, bizim hastanemizde de bu hastalarımıza çok ciddi tedaviler uyguluyoruz. Birçok hastamızda pozitif sonuç elde ediyoruz. Ama tüm çabalarımıza rağmen olumlu sonuç alamadığımız hastalar oluyor. Bu maalesef çok üzücü, hepimiz için çok üzücü. 6 aydır biz bu sonucu yaşıyoruz. Gözümüzün önüne birçok hastamız geldi. İyi olanlar oldu ve maalesef kaybettiklerimiz de oldu. Dileğimiz bu vaka artışları bir yerde durması ve artık Haziran ayındaki vaka sayılarına geri dönmemiz ve bu virüsün artık hayatımızdan çıkması. Çünkü bu şekilde hem hastalarımız açısından çok zorlu bir süreç, hem de biz sağlık çalışanları olarak ağır zamanlar geçiriyoruz. Bizler için de çok zor bir durum” şeklinde konuştu.



“Bizler sizler için buradayız, lütfen sizler de bizler için kurallara uyun”


Pandemi sürecinde görev yaparken kendilerini en çok zorlayan şeyin aile özlemi olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Şimşek, “Ailelerimizden uzakta yaşamak zorundayız. Çocuklarımıza sarılamıyoruz. İleri yaş yakınlarımızın yanına aylardır gidemiyoruz. Annemize babamıza sarılamıyoruz. Herkesin yaşadığı gibi biz sağlık çalışanlarının da bu pandemi sürecinde çok olumsuz hisler geliştirdi bizde. Dileriz halkımızdan, önlemleri çok sıkı tuttuğumuz günlere geri dönelim. Artık bu pandemi ile daha güçlü bir şekilde savaşalım ve normal hayatımıza geri dönelim. Bizler sizler için buradayız, lütfen sizler de bizler için kurallara uyun. Maskenizi takın, el temizliğinize dikkat edin ve sosyal mesafenizi koruyun” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Eksi derecelerde hayatta kalma ve savaşma sanatı: ‘Özel Kuvvetler Kış Eğitimi’ Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarında kritik bir rol üstlenen Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın seçkin personeli, ‘Kış ve Şiddetli Soğuklarda Muharebe Harekâtı Eğitimi’ kapsamında en sert şartlarda özel eğitimlere tabi tutuluyor. Türkiye’nin görünmez kalkanı Bordo Bereliler, en zor şartlarda görev yaparak ülkenin güvenliği için gece gündüz çalışıyor. En üst düzey seviyede eğitimli olan seçkin askerler, sınırları aşan operasyonlarda "Ülkem, Bayrağım, Onurum" mottosuyla cansiparane bir şekilde mücadelesine devam ediyor. En zorlu şartlara, sıkı eğitimlerle hazırlanıyorlar Mevsim şartlarının en zorlu olduğu coğrafyalarda başarıyla görev yapan kahraman Bordo Bereliler, aynı zamanda insan sınırlarını zorlayan eğitimlerden geçerek bu zorluklara karşı hazırlanıyor. Dondurucu soğuklarda, sarp dağlarda ve en çetin arazi şartlarında hayatta kalma ve savaşma becerilerini mükemmelleştiren ‘Kış ve Şiddetli Soğuklarda Muharebe Harekâtı Eğitimi’ ile Bordo Bereliler her duruma hazır hale getiriliyor. Bordo Bereliler, 46 haftalık zorlu eğitimden geçiyor Özel Kuvvetler Komutanlığı’na katılacak personel, en az 2-3 yıl kıta görevini tamamlamış askerler arasından gönüllülük esasıyla seçiliyor. Adaylar, 46 hafta süren özel bir eğitim sürecine tabi tutuluyor. Bu süreçte, teknolojinin tüm imkânlarından faydalanılarak eğitimler gerçekleştirilirken, Türkiye’de ilk olan simülasyon sistemi de aktif olarak kullanılıyor. 2014 yılından bu yana uygulanan bu sistem sayesinde, kursiyerler gerçek hayatta 7 saat sürecek bir eğitimi yalnızca 1 saatte tamamlayabiliyor. Yaz-kış, gece-gündüz demeden devam eden eğitimler, Bordo Berelileri her türlü koşula hazırlıyor. "Simülasyon sakatlanma riskini en aza indirir ve maliyeti azaltır" Kursiyerlere verilen simülasyon eğitime ilişkin bilgi veren Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli, "Kayak Simülasyonu Eğitim Merkezinin maksadı, Özel Kuvvetler tim personelinin karla kaplı her türlü arazide kayakla intikal edebilecek düzeyde yetiştirmektir. Özel Kuvvetler tim personeli, şiddetli soğuklarda muharebe eğitimi öncesinde gerçek şartlarda icra edeceği görevlere hazırlık için kayak simülasyonunda eğitim almaktadır. 4 haftalık şiddetli soğuklarda muharebe safhasının 1 haftası kayak simülasyonu eğitim alanında, kalan 3 haftası gerçek şartlarda icra edilmektedir. Tesisimizde temel ve ileri seviyeye askeri kayakçılık, hedikle ve kayakla yürüyüş, kayakla yaralı tahliye eğitimleri verilmektedir. Kayak eğitimi simülasyonunda personeline ekonomik, etkin ve güvenli eğitim verilmektedir. Simülasyon kullanımı, eğitim süresini kısaltır, personelin sakatlanma riskini en aza indirir ve maliyeti azaltır" ifadelerini kullandı. Kursiyerler simülasyon eğitiminin ardından sahada en zorlu şartlarda eğitim görüyor Özel Kuvvetler kursiyerleri simülasyon eğitiminin ardından kış eğitimlerinin kapsamında Türkiye’nin yüksek dağlık kesimlerinde eğitim alıyor. Kursiyerler, şiddetli soğuk hava şartlarında muharebe eğitimi görerek derin karda ve yüksek irtifada harekât kabiliyetlerini geliştiriyor. Eğitim programı kapsamında temel kayak, tur kayağı ve özel kar yürüyüş tekniklerini içeren hedik ile intikal dersleri veriliyor. Hedikli intikal 30 santimetreyi aşan karda hareket kabiliyetini artırırken, dik yamaçlarda tur kayağı kullanımı sayesinde hızlı intikal sağlanıyor. Ayrıca harekât planlama, ilk yardım, kış dağcılığı ve yüksek irtifaya uyum gibi kritik konular da eğitimin önemli bir parçasını oluşturuyor. Kursiyerler, şiddetli soğuklarda uzun süreli operasyon icra edebilmek için özel olarak tasarlanmış bir muharebe eğitimi alarak her türlü zorluğa karşı hazırlanıyor. Özel Kuvvetler kursiyerleri, çığda arama-kurtarma eğitimlerinden muharebe sahasında iz bırakmadan hareket etmeye kadar geniş bir yelpazede eğitim alıyor. Bu süreçte yalnızca fiziksel dayanıklılıklarını değil, aynı zamanda psikolojik dirençlerini de artırıyorlar. Zorlu kış şartlarında hayatta kalma becerileri üzerinde yoğunlaşan kursiyerler, avlanma ve iz takibi eğitimleriyle doğada nasıl hayatta kalacaklarını öğreniyor. Son aşama ‘gerçekçi tatbikatlar’ Eğitimin son haftasında kursiyerler, üç gün süren zorlu bir tatbikata tabi tutuluyor. Bu süreçte doğada hayatta kalma becerileri test edilirken, avlanma, iz takibi ve güvenli intikal gibi kritik yetenekler sahada birebir uygulanıyor. Özel Kuvvetler eğitim programı, operasyon sahalarından alınan geri bildirimler doğrultusunda sürekli güncellenerek geliştiriliyor. Bu sayede Bordo Bereliler, her türlü zorlu koşulda en üst düzeyde görev yapabilecek donanıma sahip hale geliyor. Kış eğitimleri kapsamında verilen eğitimlere ilişkin konuşan Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli, "Şiddetli Soğuklarda Muharebe Eğitimimizin maksadı, dağlık, karlı ve zor hava şartlarında görev yapacak Özel Kuvvetler personeline gerekli bilgi, beceri, yetenek, dayanıklılık ve kondisyon kazandırmaktır. Eğitim esnasında harekat ve muharebe konularının yanı sıra Özel Kuvvetler personeline, çığ, çığlık bölgede harekat, kış dağcılığı, ilk yardım, yaralı tahliyesi, giyinme, beslenme, barınma, karlı bölgede kamuflaj ve gizleme eğitimleri konusunda da gerekli bilgi, beceri ve yetenek kazandırılmaktadır. Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milli menfaatlerinin gerektirdiği her şart ve koşulda görev yapmaya her zaman hazırız" şeklinde konuştu. Kahraman Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli, her şart ve koşulda göreve hazır şekilde yetiştiriliyor.
Manisa Vali Özkan: "Kadınlar; toplumsal düzenin öncüleridir" Manisa’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü anlamlı bir programla kutlandı. Vali Vahdettin Özkan ve Eşi Dr. Ruhan Özkan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi tarafından düzenlenen iftar programında Merkezden hizmet alan kadınlar ve çocuklarla bir araya geldi. Vali Özkan, "Kadınlar;toplumsal düzenin inşasını ve rehberliğini yapan öncülerdir. Toplum olarak el birliğiyle çalışmalı, kadınlarımızın her alanda daha güçlü bir şekilde yer almasının önündeki engelleri aşmalıyız." dedi. Vali Vahdettin Özkan, kadınların medeniyetin asli taşıyıcıları olduğunu belirterek, kadınların şefkat kahramanları olarak toplumdaki önemli rollerini vurguladı. Toplumsal huzurun sağlanmasında kadınların çok büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden Vali Özkan, "Kadınların rehberliği, toplumsal barış için en önemli unsurlardan biridir. Hepimiz el birliğiyle, kadın haklarını savunmalı ve bu hakları ihlal eden her türlü olaya karşı durmalıyız." dedi. Eğitim ve toplumsal farkındalığın önemine de değinen Vali Özkan, eğitimle toplumda kadına yönelik şiddet ve ötekileştirmenin önlenebileceğini, bunun için tüm kurumların iş birliği içinde hareket etmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla bugün Resmi Gazete’de "Kadının Güçlenmesi" genelgesinin yayımlandığını ve genelge ile ’Kadını Güçlendirme Kurulu’ kurulduğunu ifade eden Vali Özkan, "Esas olan bütün kurumların bu mevzuatı çok iyi bir şekilde uygulaması ve bütün toplumun bunu benimsemesidir. Ben tekrar bütün kadınlarımızın Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum." şeklinde konuştu.