GÜNDEM - 24 Nisan 2025 Perşembe 12:02

MSB kaynakları: "AFAD’a, Bakanlığımızın Afet Yönetim Merkezi ile Takip Kontrol Koordinasyon Merkezine personel görevlendirilmiştir"

A
A
A
MSB kaynakları: "AFAD’a, Bakanlığımızın Afet Yönetim Merkezi ile Takip Kontrol Koordinasyon Merkezine personel görevlendirilmiştir"

MSB kaynakları "AFAD’a, Bakanlığımızın Afet Yönetim Merkezi ile Takip Kontrol Koordinasyon Merkezine personel görevlendirilmiştir" açıklamasında bulundu.


Milli Savunma Bakanlığı tarafından haftalık bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. Bakanlıkta gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, gündeme dair son gelişmeleri aktardı.


Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her türlü tehdit ve tehlikeye karşı kararlılık ve azimle mücadele ettiğine vurgu yapan Tuğamiral Aktürk, "Irak’ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 3, mağarada tespit edilen ve teslim ol çağrısına uyan 2 olmak üzere toplam 5 PKK’lı terörist daha teslim olmuş, devam eden operasyonlar ve arama-tarama faaliyetleri kapsamında Pençe-Kilit operasyon bölgesinde tespit edilen teröristlere ait barınak, sığınak ve mağaralarda çok sayıda silah, mühimmat ve muhtelif malzeme ele geçirilerek kullanılamaz hâle getirilmiştir. Ayrıca Suriye’deki harekât bölgelerinde mayın/el yapımı patlayıcı ile tünel tespit ve imha çalışmaları aralıksız devam etmektedir" ifadelerini kullandı.


Tuğamiral Aktürk ayrıca 22 Nisan’da teröristler tarafından gerçekleştirilen saldırıda yaralanan ve yapılan tüm müdahalelere rağmen 23 Nisan’da şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Berat Mecit Day’a Allah’tan rahmet diledi.


Hudut hattının dünya standartlarında korunduğunun altını çizen Tuğamiral Aktürk, "Son bir haftada yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 2’si terör örgütü mensubu olmak üzere 97 şahıs yakalanmış, bin 905 şahıs ise hududu geçemeden engellenmiştir. Böylelikle, 1 Ocak’tan bugüne kadar hudutlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı bin 562, hududu geçemeden engellenen kişi sayısı da 25 bin 614 olmuştur" şeklinde konuştu.


Yunanistan ile ilişkiler çerçevesinde; Türkiye ile Yunanistan heyetleri arasında Güven Artırıcı Önlemler Toplantılarının yeni turunun 28 Nisan tarihinde Selanik’te yapılacağını bildiren Aktürk, ayrıca 28-29 Nisan tarihlerinde Kara Kuvvetleri Komutanlığından bir heyetin, Yunanistan Kara Kuvvetleri Komutanlığını ziyaret edeceğini duyurdu.


İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin konuşan Tuğamiral Aktürk, "Gazze’de akan kanın durdurulması yönündeki tüm çağrılara rağmen İsrail kan dökmeye, uluslararası hukuku hiçe saymaya ve barış perspektifinden uzak yaklaşımlar sergilemeye devam etmektedir. Gazze’ye insani yardım akışının sağlanması ve daimî ateşkesin geciktirilmeden uygulanması şarttır. Uluslararası toplum; Filistin, Suriye ve Lübnan’a yönelik saldırıları ile bölgemizin güvenliğine tehdit oluşturan İsrail’e engel olma sorumluluğunu en kısa zamanda üstlenmelidir" dedi.


Yerli ve milli savunma sanayi ile Silahlı Kuvvetlerin imkan ve kabiliyetlerinin arttığına dikkati çeken Tuğamiral Aktürk, "Ulusal ve uluslararası güç ve etkinliğimizin artırılması amacıyla geliştirilen yerli ve millî savunma sanayi ürünlerimizle Türk Silahlı Kuvvetlerimizin imkân ve kabiliyetleri her geçen gün daha da artmaktadır. Bu kapsamda Kara Kuvvetleri Komutanlığımızca muhtelif miktarda; Bulut Altı İnsansız Hava Aracı (BAHA) ile SUNGUR Füzesi, muayene ve kabul faaliyetleri tamamlanarak envantere alınmıştır. Sayın Millî Savunma Bakan Yardımcımız Musa Heybet, 19-22 Nisan tarihleri arasında Bağdat’ta gerçekleştirilen IQDEX Uluslararası Savunma Fuarı’na katılarak Bakanlığımıza bağlı ASFAT başta olmak üzere yerli ve millî savunma sanayi şirketlerimizin stantlarını ziyaret etmiş, Irak Sanayileşme Kurumu Başkan Yardımcısı ile ‘Niyet Beyanı’ imzalamıştır. Söz konusu fuar kapsamında Bakanlığımıza bağlı ASFAT ve YDA ortaklığıyla kurulan AYDA şirketi ile Irak Savunma Sanayi Komitesi arasında ‘Topçu Mühimmatı Üretiminin Yerlileştirilmesi ve Transferi’ konusunda ortaklık anlaşması imzalanmıştır" şeklinde konuştu.


Ayrıca Tuğamiral Aktürk Mayıs, Haziran ve Temmuz dönemlerinde silahaltına alınacak yedek subay/astsubay adayları ile erlerin sınıflandırma sonuçlarının 30 Nisan tarihinden itibaren e-Devlet kapısından, askerlik şubelerinden ve MSB Mobil uygulamasından öğrenilebileceğini açıkladı.


İstanbul depremine yönelik alınan tedbirler


Bakanlık kaynakları ise, dün İstanbul’da meydana gelen depremler sonrası alınan tedbirlere ilişkin sorular üzerine şunları söyledi:


"Dün İstanbul ilimize bağlı Silivri ilçesi açıklarında 6.2 büyüklüğünde, meydana gelen deprem haberinin alınmasına müteakip Lojistik Genel Müdürlüğümüze bağlı AFAD Daire Başkanlığı personelimiz derhal faaliyete başlamıştır. Ayrıca AFAD’a, Bakanlığımızın Afet Yönetim Merkezi ile Takip Kontrol Koordinasyon Merkezine personel görevlendirilmiştir.


Genelkurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanlıkları ve Bakanlığımız Birimleri ile koordinasyon kurulmuş, 1’inci Ordu Komutanlığı ve bölgedeki tüm Tali Bölge Komutanlıkları Afet Yönetim Merkezleri aktif hale getirilmiştir. Ayrıca 1’inci Ordu Komutan Vekilimiz İstanbul Valiliği İl Afet Yönetim Merkezi’ne katılım sağlamış, Bakanlığımız koordinesinde BAYKAR firmasına ait 3, Bakanlığımıza ait 2 adet toplam 5 İHA bölgede havadan keşif maksadıyla görevlendirilmiştir. Gelişmeler ilgili tüm birimlerle koordineli olarak takip edilmektedir."


EUROFİGHTER tedarikinde son durum


Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Almanya’nın Eurofighter tedarikine onay vermediğine dair haberlerle ilgili sorular üzerine şunları söyledi:


"Eurofighter Typhoon uçağının ülkemize satışına yönelik görüşmeler İngiltere ile yapılmaktadır. Bizim şuana kadar Almanya ile bir görüşmemiz olmadı. Sürecin en başından bu yana muhatabımız olan İngiliz makamları tarafından bize resmi olarak iletilen olumsuz bir husus bulunmamaktadır. Birleşik krallık devlet yetkilileri ve üretici firma görevlileri ile süreç planlandığı şekilde sorunsuz yürütülmektedir. Ayrıca Eurofighter Typhoon uçağının satışı ile ilgili olarak fiyat değerlendirme sürecimiz devam etmektedir."


Irak’ın kuzeyinde terör örgütü mensuplarına atılan bildiriler


Bakanlık kaynakları, Irak’ın Kuzeyindeki terör örgütü barınma alanlarına atılan ve teröristlere teslim olmaları çağrısı yapan bildirilerle ilgili sorulara şu cevabı verdi:


"Terör örgütü PKK’nın kendini fesih ve silah bırakma sürecini teşvik ederek alt kadrolarda bulunan kararsız örgüt mensuplarını teslim olmaya ikna etmek, terörle mücadelede devletimizin kararlılığını göstermek, silahlı mücadelenin bir çıkış yolu olmadığını, tek çarenin Türk adaletine teslim olmak olduğunu anlatmak maksadıyla Türkçe, Kürtçe ve Arapça olarak hazırlanan bildiriler Irak’ın kuzeyindeki örgütün barınma alanlarına havadan atılmaktadır."


GKRY Başbiskoposu’nun açıklamaları


Bakanlık kaynakları, GKRY Başpiskoposu’nun Kıbrıs’taki Türkleri hedef alan açıklamalarına şu sözlerle cevap verdi:


"GKRY Başpiskoposu’nun açıklamalarını geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen yeni terör örgütü kurulması gelişmesiyle birlikte değerlendirmek gerekir. Son açıklamalar, Kıbrıs Adası’nda bugüne dek çözümsüzlüğe sebep olan, ayrımcı, fanatik ve provokatif zihniyetin en açık tezahürlerinden birisidir. Tarihsel gerçekleri yok sayan, mevcut durumu ve Türkiye’nin Kıbrıs Adası’ndaki varlığını çarpıtan bu zihniyet; barış, diyalog ve yapıcı bir yaklaşımın önünde ki en büyük engeldir.


Uluslararası hukuku ve insani değerleri hiçe sayan bu yaklaşım, Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ve güvenliğini hedef almaktadır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Kıbrıs hiçbir zaman bir Rum adası olmamıştır. Buna benzer düşüncedeki planların hayata geçirilmesi mümkün değildir ve buna müsaade edilmeyecektir. Kıbrıs Türk halkı bu adanın asli ve eşit ortaklarıdır ve hiçbir güç onları bu topraklardan çıkarmaya muktedir olamayacaktır.


GKRY’yi, şiddet ve düşmanlık dili yerine aklıselimle hareket etmeye, iki halkın egemen eşitliği temelinde bir çözüme katkı sunmaya davet ediyoruz. Bugün Kıbrıs Adası’nda barış hâkimse bunun Türkiye sayesinde olduğu hatırlanmalıdır. Türkiye, GKRY’nin Kıbrıs Türklerinin güvenliğini ve Ada’da barış ve istikrar ortamını tehdit eden faaliyetlerine karşı garantörlüğün kendisine vermiş olduğu yetkileri daha önce olduğu gibi kullanmaktan çekinmeyecektir."


Suriye’deki son durum


Bakanlık kaynakları, Suriye’deki son duruma ilişkin sorular üzerine de şunları söyledi:


"Suriye’nin varlıkları ve kaynakları Suriyelilere aittir. Bu kapsamda Tişrin Barajı’nın Suriye Yeni Hükümeti’ne teslimi hususu yakından takip edilmektedir. Suriye yönetiminden gelen talepler, başta DEAŞ olmak üzere terör tehditlerine karşı ortak mücadele üzerine yoğunlaşmaktadır. Bilindiği üzere 9 Mart 2025 tarihinde Ürdün’ün ev sahipliğinde; Türkiye, Irak, Suriye ve Lübnan’ın katılımıyla Bakanlar seviyesinde bir toplantı icra edilmişti.


Söz konusu toplantıda katılımcı beş ülke, başta DEAŞ terör örgütü olmak üzere Suriye’nin terörle mücadelesine destek sağlama konusunda mutabık kalmıştır. Suriye’nin yeni hükümetinin talepleri doğrultusunda ve ilgili devletler ile varılan mutabakatla ortak bir harekât merkezi kurulması konusunda fikir birliğine varılmıştır.


"Suriye’de teşkil edilmesi planlanan Birleşik Harekât Merkezine yönelik ilgili ülkelerin katılımı ile teknik toplantılar devam etmektedir"


Hava Harp Okulu’nun taşınacağı iddiaları ve peç olayı


Bakanlık kaynakları, Hava Harp Okulu’nun İzmir’e taşınacağı iddiaları ve Konya’da yaşanan Peç olayına dair sorulara şunları söyledi:


"Son dönemde aralarında gazeteci ve emekli askerlerin de olduğu bazı kişiler tarafından şahsi çıkar ve siyasi saiklerle Bakanlığımızı ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi hedef alan, gerçeklikten uzak, maksatlı ve sistematik dezenformasyon çabalarının giderek arttığı gözlenmektedir. Şan ve şerefle görev yapan Mehmetçiğin fedakârca mücadelesini gölgelemeye yönelik bu kirli bilgi operasyonları, ne ahlaki ne de vicdani değerlerle bağdaşmamaktadır.


Bir kısmı dedikodu niteliğindeki eksik ve yanlış bilgileri içeren ve gerçeği yansıtmayan bilgi ve haberlerin amacı Türk Silahlı Kuvvetlerimizi yıpratmak, halkın gözünde itibarını zedelemek ve suni gündemler yaratmaktır.


Türk Silahlı Kuvvetleri, anayasa ve yasalarla kendisine verilen görevleri, millî güvenliğimizin teminatı olarak, büyük bir disiplin ve kararlılıkla yerine getirmeye devam etmektedir. Bu kapsamda Türk Silahlı Kuvvetlerimize yönelik mesnetsiz ve kötü niyetli söylemler, sadece ordumuzu değil, aynı zamanda devletimizin güvenliğini ve milletimizin birliğini hedef almaktadır.


Türk Silahlı Kuvvetlerinin Cumhuriyet tarihinin en yoğun ve en etkin görevlerini icra ettiği ve hiç olmadığı kadar şeffaf olduğu bu dönemde Bakanlığımızdan konuyla ilgili bilgi talep edilmeden yapılan haber, paylaşım ve yorumların maksatlı ve art niyetli olduğu aşikârdır.


Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan hiçbir iftira, karalama ve yalan kampanyası amacına ulaşamayacaktır.


Kamuoyunun; Türk Silahlı Kuvvetlerimizi hedef göstermeye, yıpratmaya ve algı oluşturmaya yönelik yanıltıcı ve maksatlı haberlere karşı dikkatli olması, yalnızca resmî kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar etmesi büyük önem taşımaktadır. Asılsız ve yanıltıcı iddia ve söylemlere ilişkin yasal süreçler ivedilikle başlatılmakta ve titizlikle takip edilmektedir."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Yolcu otobüsünde binlerce silah parçası ele geçirildi: 6 gözaltı Düzce’de yaklaşık 2 yıl süren teknik ve fiziki takibin ardından düzenlenen operasyonda, İstanbul’a sevkiyatı yapılmak üzere yolcu otobüsüne yüklenen 46 bin 655 adet silah parçası ele geçirildi. Aralarında tabanca gövdeleri, namlular ve torna tezgahının da bulunduğu malzemelerle yaklaşık 2 bin 100 tabanca üretilebileceği belirlenirken, olayla ilgili 6 şüpheli yakalandı. Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, kentte faaliyet gösteren silah kaçakçılarına yönelik yaklaşık 23 aydır sürdürülen teknik ve fiziki takibin ardından operasyon için düğmeye bastı. Şüphelilerin Düzce’den İstanbul’a çok sayıda silah parçası sevkiyatı yapacağı bilgisi üzerine harekete geçen ekipler, şüphelilerden M.E.K.’ye ait Tokuşlar Mahallesi’ndeki iş yeri, otomobil ve yolcu otobüsünü takibe aldı. İş yerinden silah parçalarının koliler ve torbalar içerisinde otobüse yüklendiği tespit edildi. Otoyolda durdurulan araçlarda yapılan aramalarda, toplam 46 bin 655 silah parçası ele geçirildi. Ele geçirilen malzemeler arasında; 2 bin 115 tabanca alt gövdesi, 2 bin 100 üst kapak takımı, 2 bin 100 namlu, 2 bin 100 tabanca iğnesi, 2 bin emniyet mandalı, 2 bin 100 mekanizma yatağı, 2 bin 100 üst kapak tutucu, 2 bin 100 üst kapak düşürme mandalı, 2 bin 100 iğne kontrol pimi, 2 bin 100 arpacık, 2 bin 50 tetik tutucu, 2 bin 50 iğne tutucu gibi diğer tamamlayıcı parçalar ile 1 adet silah yapımında kullanılan çok amaçlı torna tezgahı yer aldı. Ayrıca, aramada 3 adet ruhsatsız tabanca ile bu silahlara ait çok sayıda fişek ele geçirildi. Ekipler, ele geçirilen malzemelerin birleştirilmesi durumunda yaklaşık 2 bin 100 adet ruhsatsız tabanca üretilebileceğini belirledi. Operasyon kapsamında şüpheliler M.E.K., A.Ö., M.C.Ö., İ.İ., D.D. ve otobüs şoförü Z.D. gözaltına alındı. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma devam ediyor.
İstanbul Topkapı Sarayı’nda bir ilk: Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi ziyarete açıldı Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, kapsamlı bir hazırlık sürecinin ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Burada yaklaşık ilk etapta 250 parça çiniyi sergiliyoruz" dedi. Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, çalışmaların tamamlanmasının ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Sergi, Milli Saraylar Başkanlığı tarafından ilk etapta basın mensuplarına tanıtıldı. Topkapı Sarayı’nın Harem bölümü ile Mabeyn’i birleştiren koridor, tarihi işlevine sadık kalınarak galeri düzeninde ele alındı. Tematik yerleşim sayesinde ziyaretçiler, saray mimarisindeki kullanım bağlamını ve çini üslubundaki değişimi adım adım takip edebilecek. Modern depolama, titiz tasnif ve belgelemeyle özenle düzenlendi Topkapı Sarayı çinilerinin önemli bir bölümü, 2018’e kadar Harem’de dağınık depolarda saklanıyordu. Milli Saraylar, 2 bini aşkın kasada muhafaza edilen çinileri, Aziziye yapılarında kurduğu iki depoya taşıyarak saklama alanını 700 metrekareye çıkardı. 2021’de kurulan Çini Restorasyon Atölyesi ile tasnif ve belgeleme çalışmaları başlatıldı. 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı Çalışmalar kapsamında 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı. Çini galerisi seçkisi de bu çalışmaların sonucunda oluşturuldu. Restorasyon ihtiyaçları için depolarda eşleşen parçaların tespiti ise sürdürülüyor. Eserler, 3 farklı yüzyıla ait çinilerden oluşuyor Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi; 16. yüzyılın İznik merkezli klasik üslubundan 17. yüzyıldaki dönüşüm ve çeşitlenmeye, 18. yüzyılda Avrupa etkilerinin belirginleştiği Kütahya üretimine uzanan çizgiyi bir arada sunuyor. Lale, karanfil, sümbül, hatâî gibi motifler ile dönemsel manzara ve figüratif sahneler, estetik evrim ve kültürel etkileşim perspektifiyle izlenebiliyor. "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası" Galeriyle ile ilgili bilgi veren Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, çini koleksiyonun Milli Saraylar Başkanlığının önemli parçası olduğunu söyleyerek, "Burası görmüş olduğunuz gibi Topkapı Sarayı’nın gizemli kalmış köşelerinden bir tanesi. Aslında sarayın tarihi içerisinde çok önemli bir yeri var. Burası Mabeyn Yolu olarak bilinen padişahın özel kullandığı dairelerle, haremi birbirine bağlayan çok önemli bir koridor. Ama daha sonraki yüzyıllarda kullanım dışında kalmış. Ve uzun yıllar unutulmuş bir mekandı. Mabeyn ile ilgili restorasyon projelerimiz çerçevesinde bu ara geçiş güzergahını da mekanda bulunan çinilere de atıfta bulunmak amacıyla bir çini galerisi olarak düzenledik. Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Buradaki çinilerden kastımız dekoratif olarak mekanlarda kullanılmış olan çinileri kapsıyor" dedi. "İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor" Topkapı Sarayı’nın oldukça zengin bir çini koleksiyonuna sahip olduğunu söyleyen Yıldız, "Bilhassa inşa edildiği dönemlerde ve 16. yüzyıldaki yeniden yapılanmasında Türk çini sanatının en zirve dönemi olduğu düşünülürse, bu çeşitlilik daha iyi anlaşılabilir. Bu noktada İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Bununla birlikte daha sonraki yüzyıllarda devreye giren Kütahya çiniciliğini çok özel örnekleri de var. Bunlarla ilgili tabi daha sonraki yüzyıllarda kullanım gereği bazı mekanlardan kaldırılmış çiniler, depolarımızda bulunuyordu. Bu çinileri ziyaretçilerin görme şansı pek fazla bulunmuyordu. Bu galeride bu çinileri bir bütün halinde bir seçki halinde ziyaretçiyle buluşturmayı hedefledik. Çünkü sarayın tarihinin ve koleksiyonlarının bu önemli parçası görülmeden bu saraya bir bütün olarak anlamak çok mümkün olmayacaktı" şeklinde konuştu. "Burada Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimlerinin olduğu çini eserleri var" Serginin galeri duvarlarında padişahların isimlerinin olduğu çinilerin olduğunu söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Yer olarak buranın seçilmesinin önemi de buradan kaynaklanıyor. Bu içinde bulunduğumuz Mabeyn Yolunda hemen kameraların arkasındaki duvarda görmüş olduğunuz uzun bir yazı dizisi var. Burada Osman Gazi’den Sultan İkinci Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimleri bir bütün halinde dolayısıyla bir 16. yüzyıl çinisinde yazılmış olduğunu görüyoruz. Bütün bu boyutlarıyla ziyaretçilerimize özellikle harem bölümüyle mabeyni bir araya bağlayan bu önemli noktada böyle bir gazeleyi kazandırmış olmaktan dolayı fevkalade mutluyuz" ifadelerini kullandı. "Çalışmalar, bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldı" Mabeyn Yolundaki restorasyon çalışmalarının 3 yılda yapıldığını söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Restorasyon çalışmaları oldukça uzun sürüyor. Mabeyndeki padişah daireleriyle ilgili çalışmalarımızda sona geldik. Padişahın kullanmış olduğu Aynalı Oda, Valide Sultan Dairesi bunların hepsi yakın zamanda ziyarete hazır hale gelecek. Burayı haremle bağlayan bu içinde bulunmuş olduğumuz galeri haline dönüştürdüğümüz koridor ise bugünden itibaren ziyaretçi tarafından gezilebilecek. Çalışmaların bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldığını söyleyebilirim" dedi. Sergide ilk etapta 250 eser sergileniyor Açılışı gerçekleştirilen sergide 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar ait eserlerden ilk etapta 250 eserin sergilendiğini söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Belki eser sayısından önce özellikle giriş bölümünde Nahvin’in yazmış olduğu ve 19. yüzyıl çinilerine işlenen çok önemli bir kaside var. Bu koleksiyonumuzun çok müstesna bir parçasıdır. Bir bütün halinde burada sergileyebiliyoruz, çok sayıda çiniden oluşuyor. Burada yaklaşık ilk etapta biz 250 parça çiniyi sergiliyoruz. Çiniler yaklaşık söylemiş olduğum gibi 16. yüzyıl ve 19. yüzyıl arasını kapsıyor. Dolayısıyla 19. yüzyıla varması nedeniyle bunların içinde bir miktar saraya ithal çinilerin geldiği dönemi de kapsadığını düşünürsek aslında Osmanlı sarayında kullanılmış olan bir bütün çini geleneğini burada yerli olsun yabancı olsun göstermiş oluyoruz" ifadelerini kullandı. "Hatıralar Yolu": Kitabeler ve Panolar Serginin galeri duvarlarında Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e uzanan padişah adlarının sıralandığı iri yazılı çiniler bulunuyor. "Mihrabiye" motifli üç pano arasında görülen "Soffa-i ali" ve "Hamam-ı âli" ifadeleri, bu panoların vaktiyle Hünkâr Sofası ve Hünkâr Hamamı’ndan taşındığını düşündürüyor. Böylece Mâbeyn Yolu, bir sergileme alanının ötesinde, saray hafızasını taşıyan bir "hatıra galerisi" işlevi de üstleniyor. "Kaside-İ Münferice" Çinileri de galeride yer alacak Ziyaretçiler, Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi boyunca Kaside-i Münferice’den seçilmiş beyitlerin işlendiği çinileri de görebilecek. 11. yüzyılda Tunuslu şair İbnü’n Nahvi tarafından kaleme alınan kaside, her sıkıntının ardından bir ferahlığın geleceğini vurgulayan mesajıyla tanınıyor. Halk arasında "kurtuluş getiren" bir metin olarak ün kazanan kaside, yüzyıllar boyunca zor zamanlarda dua niyetiyle okunmuş. Osmanlı döneminde de sevilen kasidenin Türkçe tercümeleri arasında 18. yüzyıl şairi Ebubekir Kani’nin manzum çevirisi öne çıkıyor. Çini Sanat Galerisi, Topkapı Sarayı’nın kapalı olduğu salı hariç, haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Ziyaretçiler, Harem bölümünde yer alan Mabeyn Taşlığı’ndan Mabeyn Yolu’na girdikten sonra Topkapı Sarayı çinilerini ve Tekfur Sarayı’ndan günümüze ulaşan bazı çini örneklerini; bir sonraki bölümde ise "Kaside-i Münferice" çinilerini görebilecek. Galeri, Harem bölümü bileti ile gezilebilecek, ilave ücret ödemek gerekmeyecek.
Tokat Tokat’ta Kızık kilimi özel ihtiyaçlı çocuklarla yeniden hayat buldu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor, Kızık kilimi" projesiyle özel ihtiyaçlı çocuklar Tokat’ın coğrafi işaretli kültürel mirasına dokunarak hem sosyal hayata katılıyor hem de geleneksel kilim dokuma geleneğini yaşatıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor: Kızık kilimi" projesinin açılışı gerçekleştirildi. Tokat’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Kızık kiliminin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan proje, özel eğitim öğrencilerinin aktif katılımıyla dikkat çekti. TOGÜ Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Toplumsal Katkı ve Sosyal İnovasyon Koordinatörlüğü, Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Tokat Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde hazırlanan projenin açılışı, TOGÜSEM Binası Taşlıçiftlik Kampüsü’nde düzenlendi. Proje kapsamında özel ihtiyaçlı bireyler, geleneksel el sanatlarından biri olan Kızık kilimi dokuma sürecine dâhil edilerek hem mesleki hem de kültürel kazanımlar elde etti. Etkinlikte, kilim dokuma tezgâhlarında yapılan çalışmalar katılımcıların beğenisine sunuldu. "Özel ihtiyaçlı çocuklar kültürel mirasa dokunuyor" Projenin özel eğitim alanında farkındalık oluşturduğunu belirten TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Tokat’a özgü Kızık kilimi geleneğinin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını ifade ederek, "Biliyorsunuz coğrafi işaretli Tokat’ın kültürel mirası olan Kızık kilimini sosyal sorumluluk vizyonumuz özelinde birleştirerek Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği halinde bir projeye dönüştürdük. Burada başta unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel mirasımız olan Kızık kilimini tekrar canlandırmak ve gün yüzüne çıkartmak amacıyla özel öğretim bölümü öğrencilerimizin de desteğiyle özel ihtiyaçlı çocuklarımıza burada eğitimler veriliyor. Kızık kilimi dokuma ustaları sınırlı. Bu alanda da bir ihtiyaç var. Geleneğimizin yaşatılması gerekiyor. Bunu daha önemli kılan özel ihtiyaçlı çocuklarımızın eliyle yapmaları oldu. Özel ihtiyaçlı çocuklarımız okullarını bitirdikten sonra sosyal yaşamdan uzaklaşıyorlar. Bunların sosyal yaşama katılmaları açısından bu projeyi çok kıymetli buluyorum" dedi.