GÜNDEM - 20 Aralık 2024 Cuma 11:36

Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Köse: “Yapay zeka ile küresel güç rekabetinin yeniden şekilleneceği kanaatindeyiz"

A
A
A
Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Köse: “Yapay zeka ile küresel güç rekabetinin yeniden şekilleneceği kanaatindeyiz"

Milli İstihbarat Akademisi (MİA) Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, sanayi devrimi ekonomiyi, toplumu, kültürü, siyaseti, çalışma koşullarını, kentleri nasıl dönüştürdüyse bir devrim niteliğinde olan yapay zekanın da hayatın her alanına nüfuz edeceğini belirterek, "Bu doğrultuda toplumsal fay hatları oluşacağı, küresel güç rekabetinin yeniden şekilleneceği kanaatindeyiz. Geçmişin bazı rekabet alanları önemsizleşirken, yeni rekabet alanları ortaya çıkacağı anlaşılıyor. Veri egemenliği, işlemci gücü rekabeti, çip üretimi için nadir elementler ve yenilenebilir enerji kaynakları rekabetin odağında olacaktır” dedi.


Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, Yapay Zeka, Toplum ve Güvenlik Çalıştayı’nın açılış konuşmasında genel olarak farklı disiplinlerden seçkin uzmanları bir araya getirerek yapay zeka gibi kritik konularda bir etkileşim, diyalog platformu oluşturmaya çalıştıklarını belirtti. Milli İstihbarat Akademisi olarak Türkiye’nin ve dünyanın gündemindeki konulara dair değerli çalışmalar ortaya koyduklarını ifade eden Köse, “Özellikle istihbarat, güvenlik, bölge çalışmaları alanlarında bilimsel şekilde ele almayı önemsiyoruz. Dünyadaki eğitimleri, gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Bu alanda stratejik önceliğimiz olan konularda analiz ve raporlar yayınlıyoruz. Halen üzerinde çalıştığımız çok sayıda analiz ve raporumuz var. Bunu da peyderpey kamuoyunda karar alıcılarla, farklı mecralarla paylaşıyoruz” diye konuştu.


Türkiye’nin stratejik olarak öncelikli konularını öncelediklerini aktaran Köse, “Bölgesel ve küresel ölçekte yükselen belirsizlikler karşısında hazırlıklı, proaktif ve stratejik bir durumda hareket etmemiz gerekiyor. Dünyada ciddi bir değişim süreci var. Yapay zeka ile yaşanan bu değişim sürecinin bir parçası. Bunun için gerekli müktesebata ve kapasiteye sahibiz. Bilgi, vizyon ve irade ile geleceğin şekillenebileceğine inanıyoruz. Ancak bunların hepsinin bir araya geleceği platformlara ihtiyacımız var. Türkiye’nin güvenlik ve istihbarat alanındaki faaliyetleri ülkemizin yüksek operasyon el kapasitesini ortaya koyarken, akademimiz bu kapasiteyi bilimsel ve stratejik bilgiyle desteklemek arzusundadır” ifadelerini kullandı.



“Vizyonumuz, çok kutuplu dünyanın rekabet ortamında Türkiye’de nitelikli, analitik düşünen ve dünyayla entegre bir istihbarat toplumu oluşturmaktır“


İstihbarat teşkilatının ve akademinin dünyadaki gelişmelere yön veren bir perspektifle hareket etmesini önemsediklerini ifade eden Köse, “Vizyonumuz, çok kutuplu dünyanın rekabet ortamında Türkiye’de nitelikli, analitik düşünen ve dünyayla entegre bir istihbarat toplumu oluşturmaktır. Sizler de bu topluluğun doğal parçası ve üyelerisiniz. Bu topluluğun amacı hem bilgi üretimini teşvik etmek, hem üretilen nitelikli bilgiyi talep edecek bir perspektif ortaya koymak ve bunu da kullanmaktır. Dolayısıyla istihbarat topluluğu dediğimizde Türkiye’de bu işi anlayan, bu işi talep eden, bu konulardaki ürünleri tüketen bir topluluğun oluşması ve üreten bir topluluğun oluşması. Bu vizyon sadece mevcut gelişmeleri takip etmekle sınırlı kalmayıp, öngörü yeteneğine sahip, değişmelere yardım eden ve stratejik anlayışın kökleşmesi açısından önemli. Dolayısıyla bu istihbarat topluluğu, istihbarat teşkilatımızın ve akademimizin dünyadaki gelişmelere yön veren bir perspektifle hareket etmesini önemsiyoruz. Bu bağlamda akademik olarak istihbarat ve güvenlik alanlarında yüksek lisans programlarımız geçtiğimiz güz döneminde başladı. Aynı zamanda istihbarat, güvenlik, siber güvenlik, yapay zeka analitikliği, veri analitikliği ve bölge çalışmalarına dair sertifika programlarımızı yapıyoruz. Kamudan, basından, farklı alanlardan insanların da bu sertifika programlarından istifade etmesini sağlıyoruz. Sadece akademisyenlerin değil, istihbarat topluluğunun genel manadaki bütün paydaşlarının bundan istifade etmesini önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.



“Türkiye’nin ulusal güvenlik ve çıkarları doğrultusunda analitik ve stratejik bir bakış açısının kökleşmesi konusunda da çalışmalarımız devam ediyor”


Araştırma merkezlerinde de Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu stratejik alanlarda raporlar, analizler üretmeye çalıştıklarını aktaran Köse, “Güncel konuları yakından takip ediyoruz. Programımızın ve müfredatımızın kendine ait özgün bir pedagojik yaklaşımı var. Özellikle eleştirel düşünme, stratejik analiz ve problem temelli öğrenme bizim pedagojimizin önemli bir ayağı. Bu vizyonla yetişen kadroların Türkiye’nin ulusal güvenlik ve çıkarları doğrultusunda analitik ve stratejik bir bakış açısının kökleşmesi konusunda da çalışmalarımız devam ediyor. Bu stratejik kültürün oluşmasına yönelik adımlarımız devam ediyor” dedi.


Sanayi devrimi ekonomiyi, toplumu, kültürü, siyaseti, çalışma koşullarını, kentleri nasıl dönüştürdüyse bir devrim niteliğinde olan yapay zekanın da hayatın her alanına nüfuz edeceğini belirten Köse, “Felsefi açıdan, kültürel açıdan çok büyük değişimlere neden olacaktır. Yapay zeka ve bilgi devrimi, geleceği derinlemesine şekillendirecek ve toplumsal ekonomik yapıları köklü bir şekilde dönüştürecek önemli bir değişim sürecini işaret etmektedir. Bugüne kadar ağırlıklı olarak daha çok teknolojik, teknik boyutlarıyla tartışılan bu meselenin siyasi, toplumsal, kültürel birçok boyutu vardır. Bunların ele alınması konusunda hala eksik kalmakta olduğu kanaatindeyiz. Bu doğrultuda toplumsal fay hatları oluşacağı, küresel güç rekabetinin yeniden şekilleneceği kanaatindeyiz. Geçmişin bazı rekabet alanları önemsizleşirken, yeni rekabet alanları ortaya çıkacağı anlaşılıyor. Veri egemenliği, işlemci gücü rekabeti, çip üretimi için nadir elementler ve yenilenebilir enerji kaynakları rekabetin odağında olacaktır” diye konuştu.



“Ülkemizin geleceğe yön veren aktörlerden biri olabilmesi için çabalarımızı hızlandırmamız gerekiyor”


Karşılaşılacak meydan okumalara karşı hazırlıklı olmaları gerektiğine dikkat çeken Köse, “Bu değişim ve dönüşüm sürecinin doğru bilgi, öngörü, toplumsal farkındalık ve ön hazırlıkla başarılı yaşanabilmesi mümkün olabilir. Hazırlıklı olmayanların olumsuz senaryolarla yüzleştiklerinde bazı risklerle karşı karşıya kalacakları, hatta bu değişim önünde sürükleneceklerini öngörebiliriz. Bu devrimde kendini hazırlamayan ve değişim için gereken becerileri geliştirmeyen topluluklar sürüklenmeye mahkum olacaklardır. Buna karşı gerekli bilgi birikimine ve iradeye sahip olan aktörler, geleceğe yön verme kapasitesine sahip olacaktır. Ülkemizin geleceğe yön veren aktörlerden biri olabilmesi için çabalarımızı hızlandırmamız gerekiyor. Bir geçiş dönemindeyiz ama bu geçiş döneminde aktör olabilmek için bütün çabaları hızlandırmamız gerekiyor. Yapay zeka teknolojileri hayatımızı kolaylaştıran yenilikler getiriyor. Sağlıktan eğitime, güvenlikten enerjiye kadar geniş bir alanda verimliliği artıran, maliyetleri düşüren yeni çözümler ortaya koyuyor. Ancak bu dönüşüm veri güvenliği, etik sorumluluklar ve mahremiyetin korunması gibi çok ciddi tartışmaları da gündeme getiriyor. Bunlarla ilgili dünyada çeşitli kurumların ortaya koyduğu onlarca rapor ve tartışma devam ediyor. Özellikle bizim alanımız olan güvenlik ve istihbarat alanlarında yapay zekanın oyun değiştirdiği bir norm üstlendiği şimdiden kabul edilmiş durumda” ifadelerini kullandı.


İstihbarat ve güvenlik kurumlarının kendilerini yeni meydan okumalar karşısında dönüştürmesinin bir zorunluluk olduğunu söyleyen Köse, “Siber güvenlik, analiz teknikleri, kriz yönetimine kadar birçok alan bu bağlamda dönüşüyor ve kurumların da bu dönüşümün gerisinde kalmaması gerekiyor. Diğer taraftan yapay zekanın karar alma süreçlerini yeniden yapılandırdığını gözlemliyoruz. Dünyada böyle bir trend var. Yapay zeka ile insan hakkının ve vicdanının etkileşimleri geleceği şekillendirecek kararların oluşumunda bir öncü olacak. Ancak bu etkileşimde hangisinin ön plana çıkacağı netlik kazanmış değil. Dolayısıyla yapay zeka mı kararları belirleyecek, insan aklı mı ve vicdanı mı kararları belirleyecek bu konuda farklı yaklaşımlar var. Bu noktada veri güvenliği ve siber savunma kapasitesinin kritik önem kazandığı görülüyor. Yapay zeka teknolojileri tekniklerin tespiti ve bertaraf edilmesinde büyük avantajlar sağlarken, kötü niyet kullanımlarında öne geçilmesi için uluslararası iş birliklerinin ve belli kurumsallaşma ve standartlarının oluşması gerekiyor. Aksi taktirde ortaya çıkan bu yeni yetenekler, beceriler her türlü kötü amaçlılık için de kullanılabilir” dedi.


Yapay zeka konusunda devrim niteliğindeki gelişmelerin güvenlik ve istihbarat alanlarını da yapısal olarak dönüştüreceğini öngördüklerini belirten Köse, “Türkiye olarak bu dönüşümün de gerisinde kalamayız. Bu kapsamda Milli İstihbarat Akademisi olarak yapay zeka alanında yetenekli uzmanlar yetiştirmeyi ve veriye dayalı stratejik analizler üretmeyi öncelikle hedeflerimizden biri olarak ortaya koyuyoruz. Yapay zeka algoritmalarının tarafsızlığı, veri mahremiyetinin niyetinin korunması ve insan merkezli teknoloji kullanımındaki konular, ödül teknolojilerinin sürdürülebilir ve adil bir şekilde geliştirilmesi temel taşlarıdır. Ayrıca yapay zekanın üretim ve şifreli iş gücü piyasasında oluşturacağı dönüşümler, istihdam politikalarının yeniden tasarlanmasını zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla karşımızda bir dönüşüm süreci var ve bu dönüşüm sürecinde algoritmaların ön plana çıkaracağı bir durum var. Buna karşı hazırlıklı olmayan aktörler daha büyük bir zihin tarafından oluşturulan bu dönüşümde sürüklenecekler” ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Oğluna tokat atan 9 yaşındaki çocuğa böyle şiddet uyguladı Kocaeli’de bir kişinin, 8 yaşındaki oğluna tokat atan 9 yaşındaki çocuğa sokak ortasında şiddet uyguladığı anlar saniye saniye güvenlik kamerasına yansıdı. Gözyaşlarıyla yaşananları anlatan çocuk, "Kendimi kötü hissediyorum. Arkadaşlar arasında kavga olurdu ancak 38 yaşındaki adamın beni dövmesi çok değişik bir şey. Annem babam bile beni dövmedi. O adam ne hakla bana vuruyor?" dedi. Olay, Kocaeli’nin Körfez ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre K.B., 2’nci sınıfa giden oğluna tokat attığı gerekçesiyle 9 yaşındaki B. Kurt’u sokak ortasında durdurdu. B. Kurt’a oğluna neden tokat attığını soran K.B., ardından kendisi çocuğa tokat atarak şiddet uyguladı. Yaşananlar saniye saniye güvenlik kamerasına da yansıdı. Yaşadıkları karşısında korku dolu anlar yaşayan 9 yaşındaki çocuk, olayı ailesine de anlatamadı. Yaşananları B.’nin arkadaşının annesinden öğrenen aile, K.B.’den şikayetçi oldu. "Oğlumu tokatlayarak tehdit etmiş" Yaşananlara ilişkin açıklamalarda bulunan B.’nin annesi Hatice Kurt, "Oğlum okuldan gelirken ikinci sınıftaki bir öğrenciyle münakaşa yaşamış. Tartışma sonucu oğlum, çocuğun küfür etmesi sebebiyle kendisine tokat atmış. Ertesi gün çocuğun babası, oğlumu ve arkadaşını yolda durdurmuş. ’Neden benim oğluma vurdunuz, siz eşkıya mısınız?’ diye tokat atmış ve tehdit etmiş. ’Velinizde gelsin, onun kafasını da kırarım. Bir daha böyle bir şey yaparsanız sizi şiddetli şekilde döverim. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?’ diye tehditlerde bulunmuş. Oğlum ister istemez psikolojik olarak etkilenmiş ve arkadaşıyla bahçelerinde ağlamış. Oğlum korktuğu için durumu bana söylemedi. Olayı arkadaşımın annesinden öğrendim" dedi. "Oğlumun yaptığının arkasında değilim ama yetişkin biri de bu şekilde yapamaz" B.’nin olay sebebiyle korktuğunu ifade eden Hatice Kurt, "Hiçbir kişinin, kimsenin çocuğuna bu şekilde müdahale etmeye hakkı yok. Tabii ki de uyarma hakkına sahipsin, gerekirse okula, aileye gelip şikayette bulunabilirsin. Bunun önlemini almaya biz de çalışırız. Ben çocuğumun yaptığının arkasında değilim. Tabii ki ben kendisini de uyardım, asla vuramaz. Ancak yetişkin biri de bu şekilde çocuğa müdahale edemez. Buna hakkı yok. Şikayette bulunduk. K.B.’de yasal yollardan hakkını arayabilirdi ama bunu seçmeyerek bir nevi eşkıyalığa soyundu. Çocuğa, ’Eşkıya mısın?’ derken asıl eşkıyalığı kendisi yaptı. Çocuklar arasında olabilecek bir şey. Yine konuşur, anlaşırlar. Büyüklerin buna müdahale etmesini biz kabul etmiyoruz. Oğlum korktuğu için okula gitmekten çekiniyor. Büyük bir insanın 9 yaşındaki bir çocuğa güç gösterisinde bulunmasını ben mantık dışı buluyorum. Üstüne titrediğimiz çocuğu dövmesine hakkı yok" şeklinde konuştu. "Adam 38 yaşında ben 9 yaşındayım" 9 yaşındaki B. ise arkadaşlarıyla şakalaştığı sırada 2. sınıfa giden bir öğrencinin kendisine küfür ettiğini ve olayın bu şekilde başladığını söyleyerek, "Ben de ’Küfür etme yoksa sana vururum’ dedi. ’Yapamazsın, acımaz ki’ dedi. Bir kez yanağına dokundum. Diğer gün babası geldi. ’Siz eşkıya mısınız, niye çocuğu dövdünüz?’ dedi ve bana vurdu. Adam 38 yaşında ben 9 yaşındayım. Arkadaşımı da silkeledi. İkimizi tehdit etti. Daha sonra ikinci kez şiddetli şekilde vurdu ve başımı sıktı. Ondan sonra bir abla geldi, bizi kurtarmaya çalıştı, adam ‘Velisi gelsin onun da kafasını kırarım’ dedi. Abla bizi aldı ve götürdü. Okula korkuyla koşarak gidiyorum. Korktuğum için olayı anneme söyleyemedim. O günden bugüne çok zorluk çekiyorum" diye konuştu. "38 yaşındaki adamın beni dövmesi çok değişik bir şey" Konuşma sırasında gözyaşlarına hakim olamayan B., "Kendimi kötü hissediyorum. Arkadaşlar arasında kavga olurdu ancak 38 yaşındaki adamın beni dövmesi çok değişik bir şey. Annem babam bile beni dövmedi. O adam ne hakla bana vuruyor?" ifadelerini kullandı.
Denizli Denizli Sanayi Odası’nın GRI sürdürülebilirlik raporlama standardı lisanlı uzmanlık eğitimi tamamlandı Denizli Sanayi Odası (DSO), sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm alanlarında yaptığı projeler ve eğitimlerle sektörde fark oluşturmaya devam ediyor. Bu kez, Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) tarafından desteklenen GRI (Küresel Raporlama Girişimi) Sürdürülebilirlik Raporlaması Standardı Lisanslı Uzmanlık Eğitimi, yapılan sertifika töreniyle tamamlandı. Denizli Sanayi Odası (DSO), sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm alanlarında yaptığı projeler ve eğitimlerle sektörde fark oluşturmaya devam ediyor. Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) tarafından desteklenen GRI (Küresel Raporlama Girişimi) Sürdürülebilirlik Raporlaması Standardı Lisanslı Uzmanlık Eğitimi tamamlandı. Eğitim de firmalarda değişimleri gördüklerinden dolayı mutlu olduklarını belirten DSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, "GEKA tarafından desteklenen bu eğitim, firmalarımızın değişen regülasyonlara ayak uydurabilmesi ve sürdürülebilirlik alanında daha güçlü bir yer edinebilmeleri adına çok önemli bir adım" dedi. Sertifikaları Başkan Kasapoğlu ve GEKA Genel Sekreteri takdim etti Eğitimlerin sona ermesinin ardından, katılımcılara GRI onaylı sertifikaları verildi. Sertifika törenine; DSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, GEKA Genel Sekreteri Ümit Gülyağı, DSO Genel Sekreteri Dr. Sezgi Akbaş, DSO Sürdürülebilirlik Müdürü Cansun Özdülger, DSO Sürdürülebilirlik Uzmanı Sultan Nur Duran ve sürdürülebilirlik profesyonelleri katıldı. Törende, katılımcılara sertifikalarını DSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu ve GEKA Genel Sekreteri Ümit Gülyağı teslim etti. Törenin ardından, DSO Genel Sekreteri Dr. Sezgi Akbaş, Eğitmen Erdem Kolcuoğlu’na, "Sanayinin Kadim Şehri Denizli" adlı kitabı takdim etti. “Firmalarımızın sürdürülebilirlik yolculuğu için önemli bir eğitim” Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) tarafından desteklenen eğitim de firmalarda değişimleri gördüklerinden dolayı mutlu olduklarını belirten DSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, “Denizli Sanayi Odası olarak, sürdürülebilirlik alanında yaptığımız yatırımların sektöre katkı sağladığını görmek bizleri son derece mutlu ediyor. GEKA tarafından desteklenen bu eğitim, firmalarımızın değişen regülasyonlara ayak uydurabilmesi ve sürdürülebilirlik alanında daha güçlü bir yer edinebilmeleri adına çok önemli bir adım. Bu eğitim, aynı zamanda Denizli’mizin yeşil dönüşüm sürecine katkı sağlayacak uzman kadrolarının yetişmesini sağlayacaktır. Eğitime katılan ve başarıyla tamamlayan tüm profesyonelleri tebrik ediyorum” dedi. “Sürdürülebilirlik alanında destek sağlamaktan mutluyuz” GEKA olarak, bölgedeki sanayicilerin sürdürülebilirlik alanında destek sağlamaktan büyük bir mutluluk duyduklarını ve bölgeye değer katmak adına iş birliklere devam edileceğini dile getiren GEKA Genel Sekreteri Ümit Gülyağı, “Bu eğitimler, yerel ekonomimizi yeşil dönüşüme entegre etmek adına kritik bir öneme sahip. DSO ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği sayesinde, bölgedeki işletmelerin küresel standartlarla uyumlu raporlama yapabilmelerini sağlamak ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmalarını desteklemek adına önemli bir adım atıldı. Bölgemize değer katmak adına iş birliğimiz devam edecek” diye konuştu. 6 Modülden oluşan eğitimler 3 ayda tamamlandı Ekim ayında başlayan eğitimler, enerji, kimya, inşaat, tekstil, demir-çelik ve danışmanlık sektörlerinden firmaların sürdürülebilirlik uzmanları, raporlama sorumluları ve mühendislerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Katılımcılar, değişen regülasyonlar ve artan talepler doğrultusunda GRI Standartları ile uyumlu sürdürülebilirlik raporlaması hazırlama konusunda gerekli teknik bilgi ve detayları öğrendiler. Eğitim, sektörün önde gelen isimlerinden Erdem Kolcuoğlu tarafından verildi. Eğitimde, katılımcılara GRI Standartları ile uyumlu raporlama teknikleri, sürdürülebilirlik süreçlerinin nasıl yönetileceği ve raporlamanın uluslararası standartlara nasıl taşınacağı gibi konular detaylı bir şekilde aktarıldı. Sürdürülebilirlik Uzmanları, eğitim sürecinde toplamda 6 modülden oluşan bir programı tamamladı. Ekim, Kasım ve Aralık aylarında gerçekleştirilen eğitimler, mesleki gelişimlerine önemli katkılar sundu. Bu eğitimle birlikte, katılımcılar, Türkiye’de GRI onaylı bu eğitimi tamamlayan uzmanlar arasındaki yerlerini aldı. Eğitimlere katılan Sürdürülebilirlik Profesyonelleri görüşlerini aktarırken, destekleri için GEKA’ya ve eğitimi düzenleyen DSO’ya teşekkürlerini sundu. Katılımcılardan Sürdürülebilirlik Müdürü Zahide Geylan, “Çok ciddi bir ihtiyaçtı bu. Uzun zamandır Denizli Sanayi Odası çatısı altında çok büyük hamlelerle, çok büyük gayretlerle böyle bir eğitim hazırlandı. Ben bu süreçteki desteklerinden ötürü hem Denizli Sanayi Odası’na hem de GEKA’ya çok teşekkür ediyorum. Ev sahipliğinden ötürü de Denizli Sanayi Odası’na ayrıca teşekkür ediyorum. GRI Raporlama Eğitimi bizim gibi sürdürülebilirlik alanında çalışmalar yürütenler için çok kıymetli. Naçizane hepimiz bir öğrenme aşamasındayız. Sürdürülebilirlik konuları o kadar hızla güncelleniyor ve değişiyor ki biz bu çalışmaları yaparken raporlamaları yaparken, sonuçta bir şeyleri referans almanız gerekiyor. Mevzuatlarda ve çeşitli uluslararası standartlara bakıldığında çok farklı kapsamlar da var. Ama GRI bunların içerisinde gerçekten referans olarak kullanılabilecek ve uluslararası kabulü çok yüksek olan bir standart. Yapmış olduğumuz sürdürülebilirlik raporlarını gönüllülük esasından çıkarıp bir standarda refere edebiliyor olmak şeffaflık ve uzun vadede bakıldığında da denetimlerde de bir başarı elde etme açısından imkan sağlayacak. Bu bakımdan çok keyifli bir eğitim, çok faydalı bir eğitimdi ve bu eğitime katılmış olmaktan dolayı çok mutluyum” ifadelerini kullandı. “Eğitimin hem firmamız hem de Denizli’miz için çok faydalı olduğunu düşünüyoruz” Katılımcılardan Kıdemli Çevre Mühendisi Tugay Geçgel, “Eğitmenimiz konuya hakimiyet açısından, sürdürülebilirlik konusuna ve ana hizmetlere hakimiyet açısından çok kapsamlı bilgileri sahip. Öncelikle bunlardan faydalanma fırsatımız oldu. Hem konuya bakış açımız değişti hem de kendi yanlışlarımızı ve doğrularımızı görme fırsatımız oldu, değerlendirme fırsatımız oldu. Bu konuda özellikle bilgi eksikliği çok fazla oluyor. Tabii ki dokümanlar var, kaynaklar var. Ama hazırlamak, rapor yapmak, değerlendirmek çok farklı bir şey. O yüzden bu eğitimin hem firmamız hem de Denizli’miz için çok faydalı olduğunu düşünüyoruz. Deneyimli birinin ve içeride olan birilerinin katkı sağlaması çok değerli. Biz sonrası için bugünden neler yapabileceğimiz konusunda çok faydalı bilgiler öğrendik. En önemli şeylerden biri hatalarımızı görmek oldu. Denizli Sanayi Odası’nın bu eğitimleri sayesinde biz bu katkıları sağladık. Özellikle Selim Bey göreve geldikten sonra Sürdürülebilirlik ile ilgili pek çok çalışma oldu. Kendisine de ayrıca teşekkür ederim” dedi. “Katılımcılarımızın 2025 yılına donanımlı ve hazır girmelerini hedefledik” Katılımcılara 2025 yılına donanımlı ve hazır girmelerini hedeflediklerini belirten DSO Sürdürülebilirlik Uzmanı Sultan Nur Duran, “Eğitimimiz GEKA’dan finansal desteği sağladığımız bir projeyle başladı. Sürdürülebilirlik Raporlaması ile ilgili özellikle GRI standartlarına uygun rapor yazabilmekle ilgili üyelerimizi bilgilendirmek, bilinçlendirmek istedik. Global olarak GRI’den lisanslı sertifikalarımız var. 6 günlük bir eğitimdi ancak biz bunu biraz uzun soluklu planladık ki bu esnada katılımcılarımız firmalarındaki raporlarını yazabilsinler istedik. Eğitimimizi tamamladık. Katılımcılarımızın 2025 yılına donanımlı ve hazır girmelerini hedefledik. 2025 yılında da projelerimiz ve eğitimlerimiz devam edecek” diye konuştu. 2025 yılında da eğitim ve iş birlikleri devam edecek Denizli Sanayi Odası, sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm alanlarında öncü olmaya devam ederken, benzer projeleri hayata geçirmeyi 2025 yılında da sürdüreceğini belirtti.