POLİTİKA - 07 Nisan 2025 Pazartesi 18:25

MHP Lideri Bahçeli: "Cunta demek CHP demektir"

A
A
A
MHP Lideri Bahçeli: "Cunta demek CHP demektir"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Cunta kelimesinin aynısının tıpkısıyla CHP’de karşılık bulduğu ve siyasi şablonuna uyduğu görülecektir. Cunta demek CHP demektir, bunu bilmeyen de yoktur" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 21. Olağanüstü Kurultayı’nın siyaset ve demokrasi hayatına taze ve yeni bir nefes vermek yerine kara leke olarak geçtiğini belirterek, "CHP Genel Başkanı’nın nefret saçan dili, son derece çarpık ve dağınık üslubu ülkemiz ve milletimiz adına esef verici olduğu kadar demokrasi kültürünü zehirleyecek boyutlara sancılı şekilde ulaşmıştır. Türkiye böylesi kirli, kifayetsiz ve kindar bir muhalefet anlayışına, üstelik iliklerine kadar gayri milli ve faşizan özellikleri barındıran icazetli bir siyasi yapıya elbette mahkum ve müstahak değildir" ifadelerini kullandı.

"Helal kazanca düşmanca saldıran bir partinin paldır küldür yuvarlandığı iyice anlaşılmış, açıklığa kavuşmuştur"

Kurultayın şaibeli olduğunu iddia eden Bahçeli, "CHP’nin 21. Olağanüstü Kurultayı baştan ayağa aşikar olan kuşkulu ve kumandalı bir senaryo kapsamında, muhtemelen de ülkemiz aleyhine plan yapan iç ve dış mihrakların tazyik, tertip ve tesiriyle gerçekleşmiştir. Mezkur 6 Nisan Kurultayı’nın her etabında nükseden ayak oyunları, tedavüle sokulan dedikodu ve iftira kampanyaları, aleni fırtınaya dönen alavereve dalavereler hukuki değilse bile ahlaki ve demokratik meşruiyeti tartışmalı hale getirmiştir. İlkesine ve milletine ekonomik boykot uygulayan, yerli ve milli sermayeye cephe açan; daha vahim anlatımla siftaha, nafakaya, rızka, helal kazanca düşmanca saldıran bir partinin bugünkü süreçte tarihin hangi karanlık noktasına paldır küldür yuvarlandığı iyice anlaşılmış, açıklığa kavuşmuştur. Siyonist ve emperyalist barbarlıkla CHP Genel Başkanı ve yönetimi aynı fotoğraf karesine girmiş, aynı emel ve hedeflerde birleşmiş, Türkiye’ye karşı da bilenmiştir" ifadelerine yer verdi.

"CHP, Türkiye düşmanlarının gözcüsü durumuna düşmüştür"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrasında CHP tarafından başlatılan boykot sürecini değerlendiren Bahçeli, "Boykot ve sokaklara davet çağrısı CHP’nin siyasi ihtirasları uğruna milletimizi ve ülkemizi nasıl ateşe atmaya hazır olduğunu netleştirmiştir. Nitekim CHP, tüketimi durdurmak için husumet kartını sahaya sürerken, aslen ve esasen siyasi, fikri ve ahlaki tükeniş sürecini hızlandırmıştır. Görünen gerçek şudur: Saraçhane-Söğütözü ve Silivri arasında cereyan eden rant, ikbal ve siyasi mahiyetli çıkar rekabeti; hatta bu minvalde sürekli derinleşen, hizipler arasında gittikçe şiddetlenen kutuplaşma ve çatışma hali iç barışımızı, milli güvenliğimizi ve toplumsal huzurumuzu kırılma noktasına kadar bükmenin amacına hizmet etmiştir. CHP, yasa dışı marjinal grupların sözcüsü, Türkiye düşmanlarının gözcüsü durumuna düşmüştür. Bu yaka silkilecek ve utanç duyulacak tablo, bir partinin siyaset yerine dış güçlerin taşeron ve dönen tekeri olduğunu ibretle tescillemiştir" açıklamasını yaptı.

"Cunta demek CHP demektir"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kurultayda Cumhurbaşkanı Erdoğan için kullandığı sözlere ilişkin Bahçeli, "CHP’nin muhteris Genel Başkanı’nın 6 Nisan Kurultayı’nda yaptığı konuşma işin özünde bir çiğlik, çirkeflik ve çirkinlik manifestosundan öte bir anlam taşımamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımıza cunta başı iftirası tam anlamıyla akıl tutulması, zeka yoksunluğu, sağduyu yoksulluğu, gerçeğin ve milli iradenin aydınlığına tahammül edemeyen potansiyel darbe meraklısı bir zavallının hezeyanıdır. Siyasi tarihimizin ısdıraplı sayfaları karıştırıldığında, bunun yanında milli hafızanın sabırla deşifresi yapıldığında cunta kelimesinin aynısının tıpkısıyla CHP’de karşılık bulduğu ve siyasi şablonuna uyduğu görülecektir. Cunta demek CHP demektir, bunu bilmeyen de yoktur. Sayın Cumhurbaşkanımıza bu alçak bühtanı reva görenlerin aklından ve hayalinden neyin geçtiği, demokrasi dışı dönemlere duyulan özlemin nasıl depreştiği her vicdan sahibi insanımızın malumudur. Şayet CHP Genel Başkanı, cuntacı arıyorsa yüzünde sırıtan ve her milli hadise sonrasında aşınan demokrasi maskesini çıkarıp aynaya bakmalı veya tek parti olmakla nam salmış CHP’nin postallar üzerine inşa edilmiş rehinli tarihini okumalıdır. Bu şahıs kurşun askerliğine özendiği çevrelerle yol yürümekte ısrarlıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın meşruiyetini sözde tartışmaya yeltenmek, bununla da kalmayıp cuntacılıkla suçlamak bir nevi darbe çığırtkanlığından başka şey değildir" açıklamasında bulundu.

"CHP Genel Başkanı’nın başını çektiği koroyu ayaklarını denk almaya ve sükûnete davet ediyorum"

Türk milletinin artık darbelere izin vermeyeceğini belirten Bahçeli, "15 Temmuz’daki hain FETÖ kalkışmasını iradesiyle toprağa gömen Türk milleti, Türkiye’de darbeler dönemini bizzat helal kanıyla kapatmıştır. Bu gerçekten ders çıkaramayanlar varsa, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize darbeye heveslenenler CHP’nin çağrısıyla ortaya çıkacaksa, 15 Temmuz’dan daha acıklı bir sona hazır olmaları gerektiğini hatırlatmak ikazen ve ihtaren boynumuzun borcudur. Türk milleti iradesine pranga vurulmasına asla müsaade etmeyecek, iç cephesinin taciz ve tahribine izin vermeyecektir. Demokrasimize ve millet iradesine müdahale etmeyi aklından kim ya da kimler geçiriyorsa Türk milletinin kudretiyle yerle yeksan olacaklarını bilmelerinde sayısız ve sonsuz yarar vardır ve açıktır. CHP Genel Başkanı’nın başını çektiği demokrasi ve hukuk muarızı koroyu sorumsuz ve suçluluk telaşıyla yapılan bayağı açıklamalardan uzak durmaya, ayaklarını denk almaya ve sükûnete davet ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Herkes söylediği söze daha dikkat etmelidir"

Türkiye’nin içerisinde bulunduğu süreçte herkesin daha dikkatli konuşması gerektiğini belirten Bahçeli, şöyle devam etti:

"Terörsüz Türkiye hedefi istikametinde adım adım ilerleyişin yaşandığı şu günlerde, herkes söylediği söze daha dikkat etmelidir. Bölgemizin ve dünyamızın zor günlerden geçtiği bir dönemde iç cephemizi sarsmaya ve gedik açmaya çalışan müflis, müfrit ve münafık siyaset tellallarına asla merhamet ve hoşgörü gösterilmeyecektir. Biliyor ve inanıyoruz ki Türk milleti siyasi jakobenlere ve ruhu cuntacı olan hasis ve hain güruha değil Cumhur İttifakı’nda geleceğini görmeye ve kardeşçe yaşamanın muazzez nimetlerini muhafazaya devam edecektir. Hiç kimse boşuna imza toplayıp erken seçim hayali kurmamalıdır. Türk milletinin muarazam desteğiyle seçilen Sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi görevinin başındadır. Cumhur İttifakı’nın ortak iradesi seçimlerin zamanında yapılması yönündedir ve bu irade kesindir. Aynı zamanda Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşma azmimiz çok güçlüdür. Vakit hizmet vakti, icraat vakti, reform vakti, yükseliş vakti, kucaklaşma vakti, sosyal ve ekonomik meseleleri aziz milletimizin beklenti ve talepleri doğrultusunda çözme vaktidir."

Ömer Faruk Karataş

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın "Başörtüsü Allah’ın emridir" diyen pofesör milyonların sesi oldu Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde (ADÜ) görev yapan bir akademisyenin başörtüsüne yönelik söylemlerde bulunduğu iddiası üzerine yapılan basın açıklamasında Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Güneş’in "Başörtüsü hiçbir zaman herhangi bir siyasi ideolojinin aracı değildir, Allah’ın bir emridir" sözleri milyonların sesi olurken, geniş yankı bulan konuşma birçok platformda yayınlandı. ADÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nde görev yapan Doç. Dr. Mehmet Aydıner’in iddiaya göre başörtüsüne yönelik ayrımcı söylemlerde bulunmasının ardından birçok kesimden tepki gelmişti. Tepkiler üzerine çeşitli öğrenci toplulukları ve akademisyenler bir araya gelerek basın açıklaması düzenlemişti. Açıklamada söz alan Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Güneş’in sesinin ve kendisinin titreyerek yaptığı duygusal konuşma sosyal medyada gündem oldu. Gözyaşlarını tutmakta zorlanan Prof. Dr. Hatice Güneş, "İnsan yaratılmışların en şereflisidir. Allah insana yaratılmışların en şereflisi olma payesini vermiştir. Biz İslamiyet’te buna inanırız ve bütün dinler de buna inanır. Yaratılmışların en şereflisi olan insan, birbirinin dinine saygı gösterir, birbirinin kutsalına saygı gösterir. Başörtüsü hiçbir zaman herhangi bir siyasi ideolojinin aracı değildir. Başörtüsü İslam’ın temsilidir. Başörtüsü Allah’ın bir emridir. Biz Allah’ın emrini yerine getiren insanlarız. Biz herhangi bir siyasi parti veya düşünce değiştiğinde başımızı açacaklar mı diye korku içerisinde yaşamak istemiyoruz. Biz Allah’ın emri için siyasilere boyun eğmek istemiyoruz. Biz Allah’ın emrini yapan mücahide kadınlarız. Biz hiçbir siyasi partinin aracı değiliz. Bu böyle bilinsin. ’Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli’ yazan İstiklal Marşı’nda ben İslam’ın bir üyesi, bir ferdi olarak başörtüme uzanan eller kırılsın diyorum" dedi. Güneş konuşmasına "Beni başörtümle kimse ayırmaya çalışmasın" diyerek devam ederek, "Ben buralara herhangi bir siyasi partinin taassubu ile liyakatiyle gelmedim. Kendi liyakatimle, Allah’ın bana verdiği zekayla geldim. Ben örtümle ayrıştırılmak değil, ilmimle konuşulmak isterim. Ben ilmimle buradayım. Bazılarının düşündüğü gibi ’başörtüsü takanlar başkalarının tuvaletçisi olabilir’ inancına tüm benliğimle karşı çıkıyorum. Beynimin içi bilimle doludur. Ben burada devletime, milletime, ülkeme, ülkemin güzel insanlarına en iyi öğretmenler yetiştirmek amacındayım. Ben herhangi bir ideolojinin temsilcisi değilim. Ben Allah’ın, Peygamberinin bana emrettiği yolda dosdoğru yaşamaya çalışan bir insanım. Hepimiz dosdoğru olduğumuzda bütün dünya önümüzde duramayacaktır" diye konuştu. Prof. Dr. Güneş’in bu sözleri, kısa sürede sosyal medya platformlarında milyonlarca kişiye ulaştı. Pek çok kullanıcı Güneş’in sözlerini destekleyen paylaşımlarda bulunurken, açıklama çeşitli medya kuruluşları ve haber portallarında da geniş yer buldu.
İstanbul Yapay zekâ destekli ’Görsel İletişim Tasarımı’ çağı İGÜ’de İstanbul Gelişim Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesinde yer alan İletişim ve Tasarımı bölümünün adı ‘Görsel İletişim Tasarımı’ olarak değiştirildi. Hem akademik hem de sektörel gelişmeler ışığında daha kapsayıcı olması adına böyle bir değişikliğe giden üniversite, 2025 üniversite tercihlerinde yeni ismiyle öğrencilerine kapılarını açacak. Görsel dünyanın hızla değiştiği, dijital anlatının her alanda gücünü artırdığı günümüzde, İstanbul Gelişim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bir adım attı. Üniversite, bölümlerinden birinin adını ‘Görsel İletişim Tasarımı’ olarak güncelledi. Geleneksel tasarımdan dijital medyaya Üniversitenin Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Güzin Ilıcak Aydınalp bölüm adının değişmesiyle eğitim içeriğinde de köklü dönüşümlerin olacağını ifade ederek "Görsel İletişim Tasarımı adı altında, öğrencilerin sadece geleneksel tasarım becerileriyle değil, aynı zamanda dijital medya üretimi, etkileşimli tasarım ve yapay zekâ destekli araçlar ile de donanımlı bir şekilde yetiştirilmeleri amaçlanmıştır. Yenilenen müfredat, görsel tasarımın ötesine geçerek öğrencilerin dijital dünyadaki ihtiyaçlara uygun özgün içerikler üretebilmelerini sağlayacak şekilde kapsamlı bir biçimde güncellenmiştir" şeklinde konuştu. Yapay zekâ tabanlı araçlar müfredata dâhil edildi Yeni müfredatla öğrencilere hem görsel tasarım teknikleri hem de dijital medya üretimi, etkileşimli tasarım, marka iletişimi, reklam stratejileri ve yapay zekâ destekli araçlar gibi güncel konular öğretilecek. Prof. Dr. Şükran Güzin Ilıcak Aydınalp, "Bu değişim, öğrencilere yenilikçi ve çağdaş tasarım çözümleri üretme becerisi kazandırırken, aynı zamanda onları sektördeki en son gelişmelere uygun şekilde hazırlamaktadır" dedi. Prof. Dr. Aydınalp şöyle konuştu: "Örneğin, Adobe Premiere, After Effects, Photoshop gibi güçlü yazılımlar, öğrencilerle buluşturulurken, aynı zamanda Midjourney, DALLE gibi yapay zekâ tabanlı araçlar da müfredata entegre edilmiştir. Bu araçlar, öğrencilerin hem fark oluşturucu hem de teknolojik becerilerini geliştirerek dijital ve geleneksel tasarım alanlarında daha güçlü projeler üretmelerini sağlamaktadır."