GÜNDEM - 19 Nisan 2025 Cumartesi 14:27

Memur-Sen Başkanı Yalçın: "Dijital çağ insanı yüceltmeli, emeği ezmemeli"

A
A
A
Memur-Sen Başkanı Yalçın: "Dijital çağ insanı yüceltmeli, emeği ezmemeli"

Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Genel Başkanı Ali Yalçın, dijitalleşme ve yapay zekayla birlikte yeni iş alanları doğacağını ve birçok iş alanının da yok olabileceğini belirterek, "Dijital çağ insanı yüceltmeli, emeği ezmemeli, emeği üstün tutmalı" dedi.


Memur-Sen tarafından 41 ülkeden 50 konfederasyon, 3 uluslararası örgüt ve 200 sendikacının katılımıyla ‘Emek, Dijitalleşme ve Sosyal Adalet Uluslararası Kongresi’ düzenlendi. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın katılımıyla Memur-Sen Genel Merkezi’nde gerçekleşen kongrede dünyada sosyal adaletin düzeyi ve dijitalleşmenin emeğin karşısındaki etkisine vurgu yapıldı. Programda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, dijitalleşme ve yapay zekayla birlikte yeni iş alanlarını doğacağını ve birçok iş alanının da yok olabileceğini söyledi. Bu süreçte sosyal adaletin çok önemli olduğunu söyleyen Yalçın, "Dijital çağ insanı yüceltmeli emeği ezmemeli emeği üstün tutmalı. Gelir adaletsizliği kronik bir soruna dönüştü. 2024’te servetin yüzde 54’ünü yüzde 1’lik kesimin aldığı kayıt altına alındı ve geri kalan kısmı yüzde 99’un paylaştığı gerçeği bu anlamda en önemli eleştiri konumuz. Onun için gelir dağılımında adalet sağlanması dünyadaki emekçiler olarak ortak kaderimiz" ifadelerine yer verdi.



"Türkiye’de emek dünyasına ilişkin önemli adımlar atıldı"


Yalçın, Türkiye’de çalışma hayatındaki sorunlara yönelik önemli dokunuşlar yapıldığını belirterek, "Bunları inkar edemeyiz. Platform işçilerinden tuttum da dezavantajlı kesimlerin istihdamına varana kadar Türkiye’de emek dünyasına ilişkin önemli adımlar hatırlıyorum. Sadece kamuya istihdam edilen engelli memur sayısı iki bin ikiden bugüne 12 kat artanın yetmiş bin sayısını aşmış durumda bu dezavantajlı kesimlerin korunması ve devletin bu konuda koruyucu emrini hissettirmesi aslında hakikaten önemli. Sözleşmeyi kamu görevlilerinin kadroya geçirmesi konusu son derece kıymetli bu emeğin bu anlamda karşılığını görmekle emek verip de olarak bizi doğrusu memnun etti, mutlu etti. Yine kapıdan çalışan güvencesizlik konusundaki tartışmanın taşırımlarla ilgili boyutuyla atılan adım son derece önemli ve taşırımların güvenceye kavuşturulması kamu kabul alınmış olması son derece önemli" dedi.



"Yüzde 99’un alın teriyle kurulan dünya yine yüzde 99’un olmalı"


Dijitalleşmenin yeni fırsatlar sunduğunu ve uzaktan çalışma ve e-ticaret gibi alanlarda komilere yeni kapılar açtığını söyleyen Yalçın, "Bu fırsatta adil mekanizmayla geniş kitlelerle buluşturulmak durumunda. Emek bir algoritmayla ölçülemez. İnsanoğlu servetle asla tartışılamaz. Yüzde 99’un alın teriyle kurulan dünya yine yüzde 99’un olmalı. Yüzde 1’in emrine hizmet etmemeli. Bu anlamda gelir dağılımı konusu hem ülkelerin konusu hem de dünyadaki tüm emek kesiminin ana günleri. Gelin emeğin sesini dijital çağda yükseltelim. Gelin Filistin’deki işçiden, Türkiye’deki memura, Afrika’daki maden işçisinden, Asya’daki tekstil emekçisinden, Avrupa’daki mavi yakalıya hepimiz aynı mücadelenin içindeyiz ve beraber bu konuda gelir dağılımında adalet, saygın iş ortamları, saygın ücret konusunda bir emek ortaya koyuyoruz ve bu toplantının da tartışma konuları içerisinde bunları da alalım" değerlendirmesinde bulundu.


Program, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın konuşmasının ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın konuşması ve toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.



Memur-Sen Başkanı Yalçın: "Dijital çağ insanı yüceltmeli, emeği ezmemeli"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.