GÜNDEM - 25 Mart 2025 Salı 13:53

İletişim Başkanı Altun: "Hiçbir kişi, makam ya da zümre; Türk adalet sisteminin üstünde değildir"

A
A
A
İletişim Başkanı Altun: "Hiçbir kişi, makam ya da zümre; Türk adalet sisteminin üstünde değildir"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Hiçbir kişi, makam ya da zümre; Türk adalet sisteminin üstünde değildir. Hukuku itibarsızlaştırmaya çalışmaya ve yargı mercilerini baskı altına almaya yönelik her söylem, adalet sistemine yapılabilecek en büyük kötülüktür" dedi.


Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı binası konferans salonunda gerçekleşen "21. Yüzyılda Türkiye’nin Bağımlılıklarla Mücadele Seferberliği" paneline Cumhrubaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve davetliler katıldı.


"Tüm bağımlılık türlerine dair Türkiye olarak ürettiğimiz çözümlere yer veriliyor"


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın başkanlığındaki Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu koordinasyonunda, tüm kurum ve paydaşları kapsayan üst düzey bir iş birliğiyle, madde bağımlılığı ve davranışsal bağımlılıklarla mücadele seferberliğinin devam ettiğini belirten İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Devletimizin faaliyetlerinin bir nevi envanterini ortaya koyan bu eserimizde, bağımlılıklarla mücadele politikamız; mevzuatlar, strateji belgeleri, eylem planları ve idari yapılar çerçevesinde değerlendiriliyor. Tüm bağımlılık türlerine dair Türkiye olarak ürettiğimiz çözümlere yer veriliyor. Rehabilitasyon, iletişim faaliyetleri ve bilimsel alandaki çalışmalar çerçevesinde bireyden başlayıp aileye ve toplumun tüm kesimlerine yayılan seferberliğimiz anlatılıyor" diye konuştu.


Dijital mecralara haddinden fazla maruz kalmak sadece bireylerin gerçek hayatla ilişkilerini bulanıklaştırmakla kalmayıp aynı zamanda onların sistematik dezenformasyon ve yanıltma kampanyalarına daha fazla maruz kalmalarına neden olduğunu belirten Altun, bu durumun toplumsal alanda barışı zedeleyen, kutuplaşmayı derinleştiren ve nefret dilini körükleyen bir sürece zemin hazırladığının altını çizdi.


"Hak arayışı değil, hukukun üzerine baskı kurma girişimidir"


Bağımsız yargı tarafından yürütülen bir yolsuzluk soruşturması ile başlayan dezenformasyon ve protsetolara dikkati çeken Altun, şu ifadeleri kullandı:


"Yargı sürecini siyasallaştırmaya, yürüyen bir davayı politik çekişmenin konusu haline getirmeye, ortadaki vahim iddialara cevap vermek yerine sayın Cumhurbaşkanımızı hedef göstermeye, hükümetimizi suçlamaya yönelik, iyi niyetli olmayan bir çabayla karşılaşıyoruz. Çok açık ve net bir şekilde söylemek gerekirse; yürüyen hukuki bir süreci akamete uğratmak ve siyasi rant elde etmek amacıyla vandalizme, sokak şiddetine zemin hazırlamak en hafif tabiriyle sorumsuzluktur, kamu düzenini bozmaktır, toplumsal huzur ve barış ortamını zedelemektir. Meşru siyaset zemini milletimizin iradesiyle şekillenmiştir, anayasayla teminat altına alınmıştır. Bu tür çağrılar, adil yargı süreçlerine müdahale çabasıdır; hak arayışı değil, hukukun üzerine baskı kurma girişimidir. Dahası, bu çağrıları yapanların, sokakta yaşanabilecek olası provokasyonlara karşı ne güvenlik açısından ne de siyasi sorumluluk bakımından kontrol edici veya yatıştırıcı bir kapasiteye sahip olmadıkları da açıktır. Yine bu süreçlere ne yazık ki yoğun bir dezenformasyon süreci, sistematik yalan kampanyaları eşlik ediyor. Son dönemde kamuoyunun, özellikle dijital mecralar üzerinden yönlendirilmek istendiği, gerçekle ilgisi olmayan haberler, manipülatif içerikler ve kasıtlı çarpıtmalarla algı yönetiminin sistematik biçimde yapılmaya çalışıldığı açıkça ortadadır. Bu dezenformatif kaynakların bir kısmının yurtdışı kaynaklı olduğunu da müşahade etmiş bulunuyoruz."


"Hakikat ne kadar geç gelse de daima galip gelir"


Hukukun üstünlüğüne, devletin meşruiyetine ve milletin sağduyusuna zarar veren bu dezenformasyon saldırılarına karşı güçlü, bilinçli ve sistematik bir duruşun şart olduğunu aktaran Altun, "Devletimiz tüm kurumlarıyla bu konuda teyakkuz halindedir. Bu noktada vatandaşlarımızdan da beklentimiz; yalnızca güvenilir kaynaklardan bilgi edinmeleri, sosyal medyada karşılaştıkları içerikleri sorgulayıcı bir bilinçle değerlendirmeleri ve fitneye hizmet eden hiçbir yapının sözcülüğünü yapmamalarıdır. Hakikat ne kadar geç gelse de daima galip gelir. Biz hakikatin safında durmaya, milletimize doğruları anlatmaya ve devletimizin itibarını korumaya devam edeceğiz" dedi.


Türkiye’nin sadece kendi halkına değil, bölgesine ve dünyaya da güven veren bir aktör haline geldiğini dile getiren Altun, "Cumhurbaşkanımız gece gündüz demeden Türkiye üzerinde oynanan oyunları bozdu, ülkemizin hakikatini tüm dünyanın gözleri önüne serdi. Aynı zamanda ‘terörsüz Türkiye’ hedefi doğrultusunda, onlarca yıldır güvenlik krizlerine neden olan tehditler birer birer ortadan kaldırılmaya başlandı, iç ve dış güvenlikte çok önemli kazanımlar elde edildi. Bu güvenlik ve istikrar başarısı, Türkiye’nin hem bölgesel hem küresel ölçekteki önemini daha da artırmış, etkinliğini perçinlemiştir. Biz bu gerçeğin çoktan farkındaydık; ancak Batı dünyasının da artık bu yükselen Türkiye gerçekliğini görmeye başlaması, son aylarda somut biçimde ortaya çıkmıştır. İşte tam da bu küresel kırılma ve bölgesel yeniden şekillenme anında, yabancı basına bilinçli şekilde servis edilen sokak görüntüleriyle Türkiye; istikrarsız, güvensiz ve hukuk dışı bir ülke gibi lanse edilmeye çalışılmaktadır" ifadelerine yer verdi."


"Hiçbir kişi, makam ya da zümre; Türk adalet sisteminin üstünde değildir"


Yargı mercilerini baskı altına almaya yönelik her söylemin adalet sistemine yapılabilecek en büyük kötülük olduğunun altını çize Altun, şöyle devam etti:


"Kimse hukukun üstünde değildir; hiçbir kişi ya da kurum, yargının bağımsızlığına müdahale etme hakkına sahip olamaz. Anayasal düzende teminat altına alınan kuvvetler ayrılığı ilkesinin özü de tam olarak budur. Bugün yargı mercilerini hedef göstermeye çalışan, hukuki süreci itibarsızlaştırmak isteyen çevreler, sadece mevcut davaları değil, doğrudan ülkenin huzurunu ve demokrasimizin temel direklerinden biri olan hukuk devletini hedef almaktadır. Hiçbir kişi, makam ya da zümre; Türk adalet sisteminin üstünde değildir. Hukuku itibarsızlaştırmaya çalışmaya ve yargı mercilerini baskı altına almaya yönelik her söylem, adalet sistemine yapılabilecek en büyük kötülüktür. Türk yargısının bağımsız ve tarafsız şekilde işlemesi için en fazla mücadele veren lider, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Geçmişte darbe dönemlerinde, vesayet odaklarının yönlendirmesiyle çalışan, milli iradeye sırtını dönen yargı anlayışı, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapılan reformlarla sona erdirilmiştir. Bu kapsamda, yargı süreçleriyle ilgili hükümetimize sorumluluk isnat etmek, bir anlamda yargıyı siyasallaştırmaya çalışanların kendi çelişkileridir. Yargının siyasallaşmasının bedelini geçmişte ağır bir şekilde ödemiş olan Türk milleti ve Türk demokrasisini, aynı çıkmaz yola bir kez daha sürüklemek isteyen zihniyetle mücadele etmek, bizim en büyük sorumluluklarımızdan biri olacaktır."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Minik Kübra’nın annesi: "Biyonik kulaklık alınacağını öğrenince kalbim duracaktı" Adana’da 9 ay önce ailesiyle birlikte gittiği semt pazarında biyonik kulaklığı çalınan 3 yaşındaki kız çocuğuna yardım eli uzandı. Anne Mine Sağın, kızına biyonik kulaklık alınacağı haberini öğrenince "Kalbim duracak gibi oldu" dedi. Merkez Sarıçam ilçesi Yarımca Mahallesi’nde yaşayan fabrika işçisi Mustafa (35) ile Mine Sağın (32) çiftinin 3’üncü çocukları Kübra Naz Sağın (3), işitme engelli olarak dünyaya geldi. Ailesinin tedavi için başvurduğu Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, 2 yıl önce Kübra Naz’a biyonik kulak takıldı. Yapılan kontrollerde seslere tepki vermeye başlayan Kübra Naz’ın, yaşıtları gibi hayatının normale döneceği belirlendi. Sağın ailesi, 30 Haziran 2024’te Mehmet Şahintepe Mahallesi’nde kurulan semt pazarına gitti. Alışveriş sırasında Sağın ailesi, Kübra Naz’ın başındaki biyonik kulaklardan birinin yerinde olmadığını fark etti. Aile, bebek arabasındaki, içinde kredi ve yardım kartları ile 300 liranın bulunduğu cüzdanlarını da bulamadı. Hırsızlığı fark eden Sağın ailesi, polis merkezine giderek ihbarda bulundu. Şüpheli ya da şüphelilerin yakalanması için çalışma başlatan polis ekipleri, sonuç alamadı. Bunun üzerine kaymakamlık ve valiliğe başvuran Sağın ailesi, Kübra Naz’ın biyonik kulak ücretinin devlet tarafından karşılanamayacağını, yaklaşık 150 bin lirayı ödemesi gerektiğini öğrendi. Geçim sıkıntısı yaşadıklarını belirten Sağın ailesi, Kübra Naz’ın biyonik kulağı için yardım beklediklerini belirtti. "Mutluluktan kalbim duracak gibi oldu" İşitme sorunu yaşadığı için 9 aydır konuşmada, yürümede, dengede durmakta zorlanan ve sürekli ağlayan minik Kübra’nın sesi yapılan haberlerle duyuruldu. Adanalı bir iş adamının Kübra Naz’a gerekli olan biyonik kulağı aldığını söyleyen anne Mine Sağın, "Kızımın kulaklığı çalındı. Bu nedenle artık duyamıyordu. Daha önceleri ’anne, baba ağabey’ diyordu ancak kulaklık çalındıktan sonra bu kelimeleri çok az söylemeye ve sürekli ağlamaya başladı. Her yere başvurduk ancak bir türlü kulaklık alamadık. Ancak yapılan haberlerden sonra bir iş adamı arayıp kulaklığı alacağını söyledi. O an çok mutlu oldum. Kalbim duracak gibi oldu. Sevinçten hem ben ağladım hem de çocuklar ağladı" diye konuştu. Anne Sağın, kulaklığın bayramdan sonra takılacağını ifade etti.
İstanbul İstanbul’da 235 milyon liralık kaçak ilaç operasyonu İstanbul’da düzenlenen operasyonda aralarında kanser, tüp bebek, diyabet ve kalp hastalıkları tedavisinde kullanılan ilaçların da bulunduğu 6 bin 123 ilaç ve lazer epilasyon, zayıflama, dövme silme ile leke tedavisinde kullanılan 194 tıbbi cihaz ele geçirildi. Ele geçirilenlerin piyasa değerinin 235 milyon lirayı bulduğu kaydedildi Edinilen bilgiye göre, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, suç organizasyonlarının deşifre edilerek şüphelilerin yakalanması ve kaçakçılık suçlarının önlenmesine yönelik yeni bir çalışma gerçekleştirdi. Yürütülen soruşturma çerçevesinde saha araştırmalarında elde edilen bilgiler ışığında yapılan teknik ve fiziki takibin sonunda tespiti yapılan Fatih’teki bir depoya 24 Mart’ta operasyon düzenlendi. Gerçekleştirilen operasyonda 1 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Baskın yapılan depo içerisinde gerçekleştirilen aramada, piyasa değeri yaklaşık 235 milyon lirayı bulan aralarında karaciğer kanseri, tüp bebek, diyabet ve kalp hastalıkları tedavisinde kullanılan ilaçların da bulunduğu 6 bin 123 ilaç ve lazer epilasyon, zayıflama, dövme silme ile leke tedavisinde kullanılan 194 tıbbi cihaz ele geçirildi. Ele geçirilen bu miktarın şimdiye kadar polis tarafından tek seferde ele geçirilmiş en yüksek miktar olduğu duyuruldu. Operasyon çerçevesinde yakalanan şüpheli adli işlemlerinin ardından 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Muhalefet suçundan adliyeye sevk edildi. Adı açıklanmayan kaçakçı, çıkarıldığı mahkemece "adli kontrol hükümleri" uyarınca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Öte yandan operasyonlarda ele geçirilen suç unsurları İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Fatih’teki Vatan Yerleşkesinde sergilendi.
Sakarya Sakarya’nın yeni Şehir Kütüphanesi işte böyle olacak Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, vatandaşların Ramazan Bayramı’nı bir müjdeli haberi vererek kutladı. Göreve ilk geldiği günden bu yana üzerinde çalıştığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yatırım programına alınan Şehir Kütüphanesi’nin proje fotoğraflarını ilk kez paylaşan Alemdar, 2025’in ikinci yarısında yapım ihalesine çıkılacağını açıkladı. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, Ramazan Bayramı öncesinde paylaştığı kutlama mesajında kamuoyuyla önemli bir müjdeyi açıkladı. Vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik eden Alemdar, nice bayramlara erişmeyi temenni etti. Başkan Alemdar, Sakarya’ya yeni bir Şehir Kütüphanesi kazandıracaklarını açıklamış ve Donatım bölgesindeki Büyükşehir Belediyesi’ne ait 7 bin metrelik arazi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na proje yapımı için devredilmişti. Son verdiği müjdeyle projenin yapım ihalesine 2025’in ikinci yarısında çıkılacağını ve çalışmanın Strateji Bütçe Başkanlığı yatırım programına alındığını bildiren Başkan Alemdar, şehirdeki kültür ve sanat dostlarının merakla beklediği projeyi kamuoyuyla ilk kez paylaştı. "Hedeflerimizi bir bir hayata geçiriyoruz" Alemdar bu güzel gelişmeyi bayram öncesi paylaşmanın ayrı bir mutluluk olduğunu ifade ederek, "Ramazan Bayramı’na bir müjdeyle giriyoruz. Göreve geldiğimiz ilk günden bu yana üzerinde çalıştığımız Şehir Kütüphanesi ve Kongre Merkezi’mizin projesi hazırlandı ve ilk görüntüleri paylaştık. Ayrıca çalışma, Strateji Bütçe Başkanlığı’nın yatırım programına alındı. İlk hedeflerimizden birisi olan ve şehrin ihtiyaç hissettiği kütüphane projemiz için bakanlığımız 2025 yılı ikinci yarısında yapım ihalesine çıkacak. Bu vesileyle destek olan sayın bakanımıza, genel başkan yardımcımıza, milletvekillerimize, il başkanımıza teşekkürlerimi sunuyorum" dedi. "Kültürün ve sanatın kalbi olacak" Projenin hızla hayata geçirilerek büyük bir ihtiyaca hizmet edeceğini belirten Alemdar, "7 bin metrekarelik alan üzerine kurulacak devasa bu tesis Sakarya’mızdaki kültür ve sanat ihtiyacına hizmet edecek. Bu şehrin evlatları, geleceğin başarılı isimleri bu çatı altında yetişecek ve merkezimiz tüm kurumları, eğitim yuvalarını Türkiye’ye, hatta dünyaya en iyi şekilde ev sahipliği yapma imkânı sunacak. İçerisinde konferans salonu ve birçok yenilikçi alanın yer alacağı bu kütüphane Sakarya’da kültürün, sanatın kalbi olacak. Bu vesileyle hemşerilerimizin Ramazan Bayramı’nı kutluyor, bu bayramın ülkemizin geleceği adına birlik, beraberlik, kardeşlik bağlarının güçlenmesi için bir vesile olmasını diliyorum. Projemiz şehrimize, ülkemize hayırlar getirsin" diye konuştu. Projede neler yer alacak? Şehir Kütüphanesi, konferans salonu, tiyatro salonu, okuma ve araştırma salonları, çocuk kütüphanesi, özel sınıflar ve çalışma odaları, engelli okuma salonları ve bilgisayarlı çalışma odaları ile Sakarya’da sanat geleceğine ışık tutacak. Çocuklara hitap edecek ve çocuk kitaplarıyla dolu olacak bir kütüphane, özel sınıflar, çalışma odaları, engelliler için özel hazırlanmış bölümler, bilgisayar imkânının bulunduğu kısımlar ve yüzbinlerce kitaplı devasa bir kaynak yer alacak.