GÜNDEM - 18 Mart 2025 Salı 16:06

HİZMET-İŞ Sendikası işten çıkarılan işçiler için Altındağ Belediyesi önünde direniş çadırı açtı

A
A
A
00:00
00:00
HD

Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (HAK-İŞ) bağlı HİZMET-İŞ Sendikası, işten çıkarılan üyeleri için Altındağ Belediyesi önünde direniş çadırı açarak protesto düzenledi.

HAK-İŞ Konfederasyonu’na bağlı Hizmet-İş sendikası tarafından Altındağ Belediyesi’nde haksız, hukuksuz olarak işten çıkarmalar sebep gösterilerek, belediye binası önünde eylem gerçekleştirildi. Belediyenin önünde direniş çadırı kuran işçi ve işçi aileleri ile belediye görevlileri arasında kısa süreli arbedelerin de yaşandığı eylemde, protestoların toplu iş sözleşmesi çalışanların lehine imzalanana kadar devam edeceği belirtildi.

"Üyelerimiz baskı ve tehditle sendikamızdan istifa ettirilmeye başlandı"

Burada bir konuşma gerçekleştiren HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkan Yardımcısı İdris Ersoy, "31 Mart Yerel Seçimlerinden bugüne Altındağ Belediyesi’nde sular durulmadı; önce üyelerimizin yüzde 30 ücretleri kesildi, yeni dönem sözleşme devam ederken 52 günlük ikramiyeleri 36 güne düşürüldü, 105 lira olan yemek ücreti de 80 liraya düşürüldü, yol ve eğitim ücretleri bordrodan çıkarıldı, HİZMET-İŞ Sendikası olarak bu uygulamaları kabul etmeyince üyelerimiz baskı ve tehditle sendikamızdan istifa ettirilmeye başlandı" açıklamasında bulundu.

"Altındağ Belediyesi ve işçilerin ekmeği, aşı ile oynayan tüm işverenlere sesleniyoruz; işçilerin aşı ile ekmeği ile oynamayın"

Ersoy, tüm hukuki ve yasal yolları kullanarak işçiler işlerini geri alana kadar mücadelelerinin devam edeceğinin altını çizerek, "Yılmayacağız, pes etmeyeceğiz, direneceğiz, direne direne kazanacağız. Buradan bir kez daha Altındağ Belediyesi ve işçilerin ekmeği, aşı ile oynayan tüm işverenlere sesleniyoruz. İşçilerin aşı ile ekmeği ile oynamayın, yıllardır ilçe halkına hizmet etmek için çalışan, evine helal rızık götürmekten başka gayesi olmayan bu işçilere derhal işlerini geri verin. Gittiğiniz yol, yol değildir. Yol yakınken bu yanlıştan dönün. Emekçilerin onuru ve ekmeğiyle oynamayın. Bilindik bahanelerin, mesnetsiz yaklaşımların arkasına sığınmadan, haksız ve hukuksuz olarak işten çıkardığınız üyemiz emekçilerini işe geri alın, kıyıma son verin. Adaleti ve iş barışını yeniden tesis edin. Aksi halde duruşumuz, direnişimiz ve hukuki mücadelemiz karşısında yenileceksiniz. İşten çıkarılan üyelerimiz işlerine iade edilinceye kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Altındağ Belediyesi emekçilerinin hak ve hukukuna sahip çıkacağız" ifadelerine yer verdi.

Kemal Diri - İbrahim Çakmak



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Bakan Yardımcısı Aydın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile DEM Parti heyetinin görüşmesini değerlendirdi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Ahmet Aydın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile DEM Parti heyetinin görüşmeleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Bakan Yardımcısı Ahmet Aydın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile DEM Parti heyeti arasında yapılan son görüşmenin yalnızca siyasi bir temas değil, aynı zamanda toplumsal fay hatlarını onarma ve ortak geleceği inşa etme iradesinin bir yansıması olduğunu söyledi. Bakan Yardımcısı Aydın, "Türkiye, tarihinin en kritik eşiklerinden birini kararlılıkla aşmak üzere emin adımlarla ilerliyor. Bugün yalnızca bir güvenlik sorununun bertaraf edilmesinden değil, çok daha derin ve kapsayıcı bir dönüşümden, ’Terörsüz Türkiye’ idealinden söz ediyoruz. Bu ideal, demokrasimizin kökleşmesi, toplumsal barışımızın kalıcılaşması ve Türkiye’nin küresel düzlemde oyun kurucu bir özne haline gelmesi açısından tarihi bir eşiği temsil etmektedir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği, milletimizin iradesi ve devlet aklının sahaya koyduğu stratejik vizyon sayesinde; bu zorlu ama umut dolu süreç, her geçen gün daha da olgunlaşmakta ve somut ilerlemeler kaydedilmektedir. Bu durumda, Cumhurbaşkanımız ile DEM Parti heyeti arasında yapılan son görüşme, yalnızca siyasi bir temas değil; aynı zamanda toplumsal fay hatlarını onarma ve ortak geleceği inşa etme iradesinin bir yansımasıdır. Bugün dünya, dengelerin hızla değiştiği çok kutuplu bir yapıya evrilmekte, Türkiye ise bu yeni düzende tarihi hafızasından beslenerek yeniden yön belirleyici bir konuma yükselmektedir. Bu süreçte, geçmişin yüklerinden sıyrılıp, ortak değerler etrafında buluşan daha kapsayıcı ve yenilikçi bir anlayışla hareket etmek zorundayız. Yeni bir dönemin ruhunu yakalamalı, geçmişten ilham alarak geleceği birlikte inşa etmeliyiz. Süreçteki her gelişme, büyük bir umutla birlikte dikkatli bir özen de gerektiriyor. Tarihi hafızamız bize göstermektedir ki; dış müdahalelerle içeride körüklenen ayrışmalar, yalnızca huzurumuzu değil, ortak geleceğimizi de tehdit etmektedir. Ancak bugün elimizde, geçmişin tecrübeleriyle şekillenmiş bir devlet aklı, güçlü bir siyasi liderlik ve barış içinde bir arada yaşama iradesine sahip bir toplum vardır. Bu üç sütun üzerine inşa edilen süreç, dikkatle yürütülmeli, provokasyonlara kapalı tutulmalı ve her adımda ortak vicdanın sesi duyulmalıdır. Aksi takdirde sürecin akamete uğraması, verilen emeklerin heba olması ve milletin barışa olan inancının zedelenmesi anlamına gelecektir. ’Terörsüz Türkiye’ hedefi, yalnızca güvenlik eksenli bir politika değil; aynı zamanda demokratik kazanımların güçlenmesini, sivil siyasetin alanının genişlemesini ve toplumsal refahın artmasını sağlayacak stratejik bir adımdır. Bu yönde atılan her adım, kalkınmayı hızlandıracak ve toplumsal aidiyeti güçlendirecektir. Kuşkusuz ki bu ilerleyişten rahatsız olan çevreler, süreci sabote etmek için fırsat kollayacaktır. Fakat biz, bu yolda yapıcı yaklaşımları esas alarak kararlılıkla ilerlemeliyiz. Öte yandan, TBMM Başkanvekili ve hemşehrim Sırrı Süreyya Önder’in geçirdiği rahatsızlık, kamuoyunda büyük bir üzüntüye neden olmuş, siyasi kimliklerin ötesinde insani bir duyarlılıkla karşılanmıştır. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi bir kez de burada tekrarlarken; sürece katkı sağlayan yapıcı ve pozitif dilinin sürecin sağlıklı ve hızlı ilerleyişinde özel bir rol oynadığını da vurgulamak gerekir. Bu noktada, sürecin başarıyla tamamlanabilmesi için siyasi partilerden kanaat önderlerine, sivil toplumdan medyaya kadar herkesin ayrıştıran, ötekileştiren söylemler ve eylemler yerine; birleştirici, kapsayıcı ve onarıcı bir sorumluluk bilinciyle hareket etmesi elzemdir. Unutulmamalıdır ki, bu topraklar yüzyıllar boyunca nice krizleri aşmış, nice medeniyetleri bağrında yoğurmuş kadim bir yurt olmuştur. Bizler, bu büyük medeniyetin bugünkü temsilcileri olarak, barış içinde bir arada yaşamanın mümkün olduğunu göstermek zorundayız. Çünkü ’Türkiye Yüzyılı’ sadece teknolojik ve ekonomik adımların değil; aynı zamanda toplumsal barışın, kardeşliğin ve huzurun yüzyılı olacaktır. İnançla, azimle ve ortak bir vicdanla; kökleri derinlerde olan bir medeniyetin evlatları olarak, farklılıklarımızı zenginliğe, birliğimizi güce dönüştürecek; kardeşliğimizi büyütüp huzuru kalıcı kılacağız" diye konuştu.