EĞİTİM - 20 Ekim 2020 Salı 14:48

Gazi Üniversitesinde Çevrimiçi Mezuniyet Töreni

A
A
A
Gazi Üniversitesinde Çevrimiçi Mezuniyet Töreni

Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, korona virüs sebebi ile bu yıl gerçekleşemeyen mezuniyet törenini internet ortamı üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleştirdi.

Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, korona virüs sebebi ile bu yıl gerçekleşemeyen mezuniyet törenini internet ortamı üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleştirdi. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız, “Gazi Üniversitesi Rektörlüğü olarak bizler, sizlerin mezuniyetlerinizi çevrimiçi olsa da yapmaya karar verdik. Uzun yıllar sonunda öğretmenlik mesleğine adım attığınız süreçte hem sizleri hemde sizleri yetiştiren, bu günleri hasretle, özlemle, heyecanla bekleyen gururlanmayı fazlasıyla hak eden anne babalarınıza, ailenize, yakınlarınıza bu anı yaşatmak istedik" dedi.


Pandemi sebebi ile bu yıl mezuniyet töreni yapamayan üniversiteler internet üzerinden online (çevrimiçi) olarak tören gerçekleştiriyor. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi de rektörlük binasında Çevrimiçi Mezuniyet Töreni ile mezunlar için online mezuniyet töreni gerçekleştirdi. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız’ın katılımıyla gerçekleşen törende, derece ile mezun olan az sayıda öğrenci de hazır bulunarak mezuniyet sevinci yaşadı. Ayrıca törende 58 yaşındaki mezun Harika Akdeniz’e de plaket verildi.


Açılış töreninin ardından kürsüde söz alan Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız, “1984 yılında üniversitemizin kampüsüne ilk adım attığımda ben de öğretmenlik mesleğinin kutsallığının devletimiz ve milletimiz için ne kadar önemli olduğunun bilinci ile Gazi Eğitim Fakültesine büyük bir heyecanla başladım. 1989 yılında da sizin bugün hissettiğiniz heyecanı hissederek mezun oldum. Aradan geçen zaman diliminde gerek üniversitemiz gerek fakültemiz akademik başarıyı ön planda tutan siz değerli öğrencilerine sahip çıkan ve problemleri ile yakından ilgilenen dünyada ve ülkemizde alanında söz sahibi hocalarıyla mezunlar vermeye devam etmekte” dedi.


Pandemi nedeni ile mezuniyet törenlerinin bu şekilde yapıldığını söyleyen Yıldız, “Yaklaşık bir asırlık geçmişi olan üniversitemizde mezuniyet törenleri üniversitemizdeki diğer fakültelerimiz gibi bahar dönemi sonunda yöneticilerimizin, akademisyenlerimizin, ülkemizin dört bir yanından gelen ve sizin mezuniyet gününe katılmayı heyecanla, gururla ve tabi ki hak ederek bekleyen velilerimizin, yakınlarınızın katılımıyla sizlere yakışır bir şekilde yapılmaktaydı. Ancak 2019 yılı sonlarına doğru önce dünyayı 2020 yılı başından itibaren ülkemizi etkisi altına alan küresel salgın eğitim hayatımızı da etkilemiş olup geçtiğimiz bahar döneminden itibaren derslerimiz çevrimiçi yapılmaya başlamıştır. Bu süreçte sizin mezuniyet törenleriniz salgından korunma sebebi ile yapılamadı, ertelenmek zorunda kaldı” ifadelerini kullandı.


Çevrimiçi olsa da mezun öğrencilere mezuniyet sevinci yaşatmak istediklerini belirten Yıldız, “Gazi Üniversitesi Rektörlüğü olarak bizler, sizlerin mezuniyetlerinizi çevrimiçi olsa da yapmaya karar verdik. Uzun yıllar sonunda öğretmenlik mesleğine adım attığınız süreçte hem sizleri hem de sizleri yetiştiren, bu günleri hasretle, özlemle, heyecanla bekleyen gururlanmayı fazlasıyla hak eden anne babalarınıza, ailenize, yakınlarınıza bu anı yaşatmak istedik” diye konuştu.


Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı’ndan 58 yaşında mezun olan ve gayretinden dolayı plaket ile onurlandırılan Harika Akdeniz, “Çok mutluyum aynı zamanda heyecanlıyım, bu günlere gelmem 40 yıl kadar sürdü. 1980 yılında başlamıştım üniversiteye iki yıl okuduktan sonra ayrıldım. Bu süreçte birçok af çıktı ama hiçbirinden faydalanmak nasip olmadı. 2011 yılında çıkan öğrenci affından faydalanarak Gazi Üniversitesi’ne kayıt oldum. Çok çabaladım okumak için, öğrenmek için. Teknoloji değişmişti, eğitim değişmişti ama okuldaki öğrenci arkadaşlarımın çok desteğini gördüm onlardan çok faydalandım, hocalarım çok destek verdiler sağ olsunlar. Bu şekilde gururlandırılmak beni çok mutlu etti. Benim içimde okuma hevesi, öğretmenlik aşkı çok yüksekti. Çok istediğim bir meslekti öğretmen olmak. Ülkemin her yerinde öğretmen olmak istiyordum ama olmadı. Eşimin görevinden dolayı dolaştığımız yerlerde belki birçok insanın hayatına dokunmuş olabilirim. Diplomayı çok istedim aldım” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."