GÜNDEM - 07 Ocak 2025 Salı 21:04

Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası 13 Ocak’ta 1 günlük iş bırakma kararı aldı

A
A
A
Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası 13 Ocak’ta 1 günlük iş bırakma kararı aldı

Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası, “Taleplerimizin yerine getirilmesi için tepkimizi ortaya koyuyor ve 13 Ocak’ta 1 günlük iş bırakıyoruz” açıklamasını yaptı.


Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası olarak, Hükümetin öğretmen, memur ve emekli maaşlarına 2024 Ocak ayında yapacağı düzenlemenin düşük olması sebebiyle tepkimizi göstermek ve hükümete sesimizi duyurmak istedik ve 21 Aralık 2024 tarihinde yurt genelinde ve Ankara’da meydanlarda basın açıklamaları yaptık. 23 Aralık 2024 tarihinde ise bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdik. Bu eylem ve açıklamalarımıza diğer memur sendikalarını da davet etmemize rağmen, maalesef duyarsız kalmışlardır. Bugün gelinen noktada, memurları açlık ve sefalete sürükleyecek olan yüzde 11,54 oranında bir zam açıklanmıştır. Verilen bu maaş farkını kabul etmiyoruz. Öğretmenler, öğle aralarında yemek yiyememekte; memurlar, 25 bin TL’ye varan kiraları karşılayamadığı gibi çocuklarının temel ihtiyaçlarını bile gidermekte zorlanmaktadır. Refah seviyesini yükseltebilmek için maaşlara en az yüzde 40 oranında iyileştirme yapılmasını talep ediyoruz. Ayrıca, en düşük emekli maaşının asgari ücretin 1,30 katı, en düşük memur maaşının ise yoksulluk sınırı olan 68 bin TL olmasını istiyoruz. Taleplerimizin yerine getirilmesi için tepkimizi ortaya koyuyor ve 13 Ocak’ta 1 günlük iş bırakıyoruz. Taleplerimiz yerine getirilene kadar, yasaların ve kanunların bize verdiği tüm eylemsel hakları kullanarak mücadelemize devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kız kaçırma kavgası cinayetine 1’i tutuklama 1 adli kontrol Antalya’da kız kaçırma meselesi nedeniyle çıkan tartışmada pompalı tüfekle yaralanarak hastanede hayatını kaybeden Sefil Ünder’in ölümüne ilişkin adliyeye sevk edilen 2 kişiden 1’i tutuklanırken, 1 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Olay sonrası kaçan bir kişiyi arama çalışmaları ise devam ediyor. Dün akşam saat 16.30 sıralarında Antalya’nın Kepez ilçesi Habipler Mahallesi 5924 Sokak üzerinde meydana gelen olayda, kız kaçırma meselesi yüzünden husumetli olan Sefil Ünder (46) ile Serkan D. (18), Dursun A. (17) ve Beran Ç. (18) arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine Serkan D. (19), araçta bulunan av tüfeğini alarak Sefil Ünder’e ateş açtı. Sefil Ünder ve o sırada olay yerinde bulunan Sultan Ünder (24) av tüfeğinden çıkan saçmalarla yaralanırken, şüpheliler Serkan D., Dursun A. ve Beran Ç. ise olay yerinden kaçtı. Sefil Ünder, doktorların tüm müdahalelerine rağmen hastanede hayatını kaybederken vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Sultan Ünder’in ise tedavisi devam ediyor. 1 kişi tutuklandı Olaya karışan şüphelilerden Serkan D. ve Dursun A. ekipler tarafından kısa sürede yakalanırken, Beran Ç.’nin ise yakalanması için Cinayet Büro Amirliği ekiplerinin çalışması sürüyor. Emniyetteki işlemlerinin ardından 28 yaşından küçük olan Dursun A. Çocuk Şube Müdürlüğü, Serkan D. ise Antalya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından adliyeye sevk edildi. Savcılık işlemlerinin ardından hakim karşısına çıkan Serkan D. adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Dursun A. ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Ankara Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel: "BMGK vakit kaybeden İsrail’in, Gazze, Lübnan ve Suriye’deki silahlı saldırılarını engelleyen kararlar almalı" Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, "Birleşik Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) vakit kaybetmeksizin İsrail’in, Gazze, Lübnan ve Suriye’deki silahlı saldırılarını engelleyen ve bir daha tekrarlanmamasını sağlayacak kararlar alması gerekmektedir" dedi. Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, TBMM’de basın toplantısı basın toplantısı düzenleyerek, Suriye’deki durumu değerlendirdi. Yüksel, Esad rejiminin düşmesiyle bölgede dengelerin değiştiğine dikkat çekerek, “Tüm planlarını bu kanlı ve zalim rejimin devamı üzerine kuran devletler Suriye halkının yapmış olduğu devrimi kabullenememektedir. Bu devletlerin başında ise İsrail gelmektedir. 7 Ekim 2023 tarihinden beri Gazze’de vahşi bir soykırım uygulayan İsrail, 2024 yılında savaşı Lübnan topraklarına da taşımıştır. 8 Aralık’tan beri ise Suriye’ye yönelik saldırılarını da yoğunlaştırmıştır. Bölgeden gelen bilgilere göre İsrail Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ndeki işgalini geliştiriyor. Fakat İsrail aksine 1974’te İsrail ile Suriye arasında imzalanan kuvvetlerin ayrıştırılması anlaşmasıyla oluşturulmuş olan tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgeye de ilerleyerek işgalini genişletmeye çalışıyor. Bu durum asla kabul edilemez. İsrail ayrıca başkent Şam dahil olmak üzere çok sayıda yere son bir ayda hava saldırısı gerçekleştirdi. Tüm bu saldırılar Birleşik Milletler şartının ikiye dördüncü maddesindeki kuvvet kullanma yasağının ihlalini teşkil ediyor” ifadelerini kullandı. Yüksel, saldırıların uluslararası barış ve güvenliğe yönelikte ciddi tehdit oluşturduğunu söyleyerek, “Birleşik Milletler Güvenlik Konseyi’nin vakit kaybetmeksizin İsrail’in, Gazze, Lübnan ve Suriye’deki silahlı saldırılarını engelleyen ve bir daha tekrarlanmamasını sağlayacak kararlar alması gerekmektedir. Gazze’de yaşanan soykırım, savaş suçları ve insandan karşı suçlar uluslararası toplumun derin endişelerini arttıran ciddi bir durumdur. İsrail’in Gazze’deki savaşı Lübnan ve Suriye’ye taşıma çabaları ise bölgedeki gerilimi daha da tırmandırmakta ve büyük bir bölgesel felakete yol açma riski taşımaktadır. Filistin’deki gelişmeleri dikkatle takip etmeye devam ediyoruz hukuk ekibi olarak. En son İrlanda Cumhuriyeti’nin dün yapmış olduğu soykırım davasına müdahillik başvurusunu da memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isteriz. Tıpkı Gazze’de olduğu gibi Suriye’deki insan hakları ihlalleri ve savaş suçları da büyük bir önem taşımaktadır. Bu suçların tekrarlanmaması ve sorumluların adalet önüne çıkarılması için uluslararası toplumun etkili adımlar atması gerekmektedir. Suriye halkının yaşadığı zulmün sona erdirilmesi ve adaletin sağlanması sadece bölge için değil, küresel barış ve insan hakları için de hayati bir önem arz etmektedir. Malumunuz olduğu üzere 27 Kasım’da Suriye’de rejim karşıtı muhalif güçlerin Halep’in Batık kırsalında başlattığı geniş çaplı operasyonlar bölgemizde çoğu kişinin tahayyül edemeyeceği değişimlere neden oldu. 30 Kasım’a gelindiğinde muhalifler İdlib ve Halep’i temizledi. 5 Aralık’ta Hama’da, 7 Aralık’ta ise Humus’ta kontrolü ele geçirdiler. Nihayet 8 Aralık’a gelindiğinde Şam muhaliflerin eline geçti. Tüm bu gelişmelerin sonucunda Suriye’de 61 yıldır iktidarda olan eli kanlı Baas rejimi tamamen sona erdi. Suriye halkı büyük bir devrim gerçekleştirdi” dedi.