GÜNDEM - 10 Nisan 2025 Perşembe 15:24

Doğum yardımına 18 bin 227 başvuru yapıldı

A
A
A
Doğum yardımına 18 bin 227 başvuru yapıldı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, 8 Nisan’da başlayan ’Doğum Yardımı’ başvurularının bugün itibariyle 18 bin 227’ye ulaştığını duyurdu.


Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, bakanlık binasında düzenlenen İlk Öğretmenim Ailem Mobil Uygulama Tanıtım Programı’na katıldı. Göktaş burada yaptığı konuşmada doğum yardımına dair verileri de paylaşarak 2 günde 18 bin 227 başvuru yapıldığını duyurdu.


"Bilinçli kararlar alan ebeveynler, toplumun huzur ve refahına da katkıda bulunur"


İlk Öğretmenim Ailem Mobil Uygulamasının, anne ve babalara destek olmak için tasarlandığını söyleyen Göktaş, "Anne ve babanın bilinçli olması, çocuğun sosyal, duygusal ve bilişsel ihtiyaçlarının doğru karşılamasını da sağlar. Bu, çocukların sağlıklı gelişimini desteklerken bilgi, beceri ve değerlerin temelini oluşturur. Çocuklarının ihtiyaçlarını iyi anlayan ve bilinçli kararlar alan ebeveynler, sadece kendi ailelerine değil, toplumun huzur ve refahına da katkıda bulunur. Bu anlamda çocukluk dönemine yönelik girişimler, sağlıklı toplumların oluşmasında kritik öneme sahiptir. İşte bu gerçek, bizleri ’İlk Öğretmenim Ailem’ uygulamasını geliştirmeye yöneltti" diye konuştu.


"Ebeveynler, çocuğun gelişim dönemine uygun ve ailece yapabilecekleri bilgilere ve aktivite önerilerine ulaşabiliyor"


Uygulamanın ebeveynlere sunduğu imkanlara değinen Bakan Göktaş, "Her şeyden önce anne ve babalara, çocukların gelişimini takip edebilme imkânı sunuyor. Bunun yanı sıra uygulamada, çocuk gelişimi hakkında temel bilgilerle pozitif anne-babalık becerilerini desteklemeye yönelik öneriler yer alıyor. Ebeveynler, dijitalin dışında çocuğun gelişim dönemine uygun ve ailece yapabilecekleri bilgilere ve aktivite önerilerine ulaşabiliyor. Bebek bekleyen aileler için, doğuma hazırlık, gebelik dönemi günlük yaşam ve psikolojik değişimler gibi konularda bilgilendirici içerikler sunuyor. Babalar ile ilgili özel bir bölüm oluşturduk. Ayrıca aileler, çocuk gelişimi, ergenlik ve aile içi konulara dair soruları uygulama aracılığıyla interaktif bir şekilde uzmanlarımıza iletebiliyor ve cevap alabiliyor. Uygulama aynı zamanda, evlilik, iletişim, çatışma çözümü ve stresle baş etme gibi konularda pratik bilgiler sunuyor" ifadelerine yer verdi.


"Doğum Yardımına 18 bin 227 başvuru yapıldı"


Değişen ihtiyaçlara uyum sağlayan politikalar yürüttüklerini ve bu kapsamda 2025 yılını, ’Aile Yılı’ olarak ilan ettiklerini hatırlatan Göktaş, "2025 Aile Yılında, aileyi güçlendiren ve destekleyen birçok yeni politikaları ve faaliyetleri hayata geçiriyoruz. Bu çalışmalardan en önemlilerinden biri doğum yardımı miktarını güncelledik ve geliştirdik. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz ay, doğum yardımını içerene Kanun teklifi, Gazi Meclis’imizde kabul edilerek yasalaştı. 8 Nisan’da da doğum yardımı başvurularını e-devlet üzerinden almaya başladık. Bugün de Doğum Yardımı Yönetmeliğimiz resmi gazetede yayımlandı. Bugün itibariyle 18 bin 227 vatandaşımız başvuruda bulundu. ’İlk Öğretmenim Ailem’ uygulaması üzerinden de doğum yardımı başvurularını alacağız. Bu ilgi, milletimizin aileye verdiği önemin ve devletimizin sunduğu desteklere olan güvenin en açık göstergesidir. Aile Yılı’nda, aile içi iletişimden finansal desteklere, çocuk gelişiminden yaşlılarımızın desteklenmesine kadar her yaştan bireye dokunan çalışmalar yürütmeye devam edeceğiz" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Yaşlı adam son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını jandarmaya bağışladı Burdur’da yaşayan 93 yaşındaki yaşlı adam, son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Burdur’un Gölhisar ilçesinde doğan 93 yaşındaki Mehmet Özcan, askerlik dönüşü kendi işini kurduktan sonra hayır işlerine yöneldi. Camilere yardım yapan Özcan, köyüne arkadaşları birlikte bir cami yaptırdı. Köyünde anaokulu olmadığı için de bir anaokulu yaptıran Özcan, şimdi ise son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Jandarma Asayiş Vakfı’na yapılan bağış, Burdur’da devlet-millet dayanışmasının dikkat çeken örneklerinden biri olurken gönüllülük esasına dayalı bu destek, vatandaşların kamu düzenine sahip çıkma iradesini bir kez daha ortaya koydu. Jandarma teşkilatının yürüttüğü huzur ve güvenlik hizmetlerine katkı sağlamak amacıyla yapılan bağış, mevzuata uygun ve şeffaf şekilde değerlendirilecek. Bu ayni yardımın, yeniden Burdur ili genelinde yürütülen hizmet ve faaliyetlerde kullanılacağı öğrenildi. "Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim" Gölhisar’da 21 yaşıma kadar baba mesleği olan çiftçiliğe devam ettiğini anlatan Mehmet Özcan, "Babamın yanında çalıştım. 1955 yılında askere gittim, 1957 yılında da askerden geri geldim. Daha sonrasında da babam ‘hadi kendi yuvanızı kurun’ diyerek izin verdi. Hiçbir şeyim yoktu, sıfırdan başladım. Ben de havuç ticareti yapmaya karar verdim. Hem üretimini hem de ticaretini yaptım. 1963 yılında ise Gölhisar ilçesine bir kırtasiye dükkanı açtım. 4 sene bu işe Gölhisar’da devam ettikten sonra 1967 yılında Burdur merkeze taşındım. 1980 yılına kadar ekonomim biraz sıkıntılı geçti. Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim. Camilere yardım yaptım daha sonrasında köyüme cami, anaokulu yaptırdım" dedi. "Askerimiz bizim için çok kıymetli" Canını bizleri korumak için ortaya koyan jandarmayı çok sevdiğini belirten Mehmet Özcan, "Jandarmamız bizim için canını ortaya koyarak 7 gün 24 saat bizim can ve mal güvenliğimiz için çalışmaktadır. Tabii jandarmamıza yardımcı olmayacağız da kime yardımcı olacağız. Jandarmamıza son birikim olan 10 Cumhuriyet altını bağışladım. Bu bağışı yaparken de çok gururlandım. Askerimiz bizim için çok kıymetli, daha çok yardım etmek istedim ama elimden bu kadar geldi" şeklinde konuştu.
İzmir Boşanma davası sürerken çekilen samimi fotoğraflar davanın reddine yol açtı İzmir’de Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen bir boşanma davasında, davalı kocanın mahkemeye sunduğu samimi fotoğraflar, tarafların barış niyetini gösteren delil sayılarak davanın reddedilmesine yol açtı. Avukat Yasin Ulu, "Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" dedi. İzmir’de bir kadın, evlilik birliğinin sarsıldığı iddiasıyla eşine boşanma davası açtı. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılama süreci devam ederken, davalı koca eşini evliliği sürdürmeye ikna etti. Bu süreçte çiftin birlikte geçirdiği zamanlar fotoğraflara yansıdı. Davalı koca, eşinin kendisini affettiği ve evliliğin devam ettiği iddiasıyla mahkemeye samimi fotoğrafları ve özel anlara ait görüntüleri sundu. Mahkeme, dosyaya giren fotoğrafları ve çiftin aynı evde yaşamaya devam etmesini inceleyerek karar verdi. Kararda, eşlerin sadece barışmak amacıyla görüşmesinin affetme anlamına gelmeyeceği belirtilirken, sunulan fotoğraflar ve uzun süreli birlikteliğin "barış müzakerelerini aşan" bir durum oluşturduğu vurgulandı. Mahkeme, fotoğraflarla belgelenen karı-koca ilişkisinin devam etmesinin, boşanmaya yol açan geçmiş olayların hoşgörü ile karşılandığını gösterdiğine hükmetti. Hukuken affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların artık boşanma gerekçesi olamayacağına karar veren mahkeme, davacı kadının boşanma talebini reddetti. Samimi fotoğraf davayı reddettirdi Avukat Yasin Ulu, boşanma davalarında tarafların sadece iddia ve savunmalarının değil, dava sürecindeki davranışlarının da hukuki sonuç doğurduğuna dikkat çekti. Türk Medeni Kanunu’ndaki "af" olgusuna vurgu yapan Ulu, "Müvekkilim aleyhine açılan davada, tarafların dava açıldıktan sonra bir araya geldiklerini, samimi fotoğraflar ve tanık beyanlarıyla ispatladık. Mahkeme, dava sürerken devam eden bu yakınlığı ’af’ olarak değerlendirdi ve taraflar boşanmak istediklerini beyan etseler dahi, evlilik birliğini sarsan olayların af kapsamına girmesi sebebiyle davanın reddine karar verdi" dedi. Dava sürerken görüşmek "Af" sayılıyor Af olgusunun, geçmişteki kusurlu olayları yok saymadığını ancak bu olayların artık bir boşanma gerekçesi olarak sunulmasını engellediğini belirten Ulu, "Dava süresince eşlerin ayrı evlerde yaşamasına rağmen bir araya gelmeye devam etmeleri ve karı-koca ilişkisini sürdürmeleri, hukuken evliliğin devamı yönünde bir irade beyanıdır. Bu karar bize gösteriyor ki; dava açıldıktan sonra sergilenen her tutum davanın seyrini değiştirebilir. Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" ifadelerini kullandı.