POLİTİKA - 02 Eylül 2024 Pazartesi 16:33

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkiye’nin darbe mahsulü olan mevcut anayasadan kurtulma vaktinin çoktan geldiği kanaatindeyiz”

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkiye’nin darbe mahsulü olan mevcut anayasadan kurtulma vaktinin çoktan geldiği kanaatindeyiz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,” Türkiye’nin darbe mahsulü olan mevcut anayasadan kurtulma vaktinin çoktan geldiği kanaatindeyiz. Yeni anayasa meselesinin önündeki en büyük engel ön yargılardır. Hukukun üstünlüğü ilkesi yerine, üstünlerin hukukunu geri getirmeye çalışanlara müsaade etmedik ve etmeyeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başkanlığında gerçekleşen 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni’nde konuştu.

“Devlet adaletle ayakta durur“

Bu sene Yargıtay Başkanlığının seçim yılı olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Seçim atmosferinin geride bırakılmasını, yargı sistemimizin hızlı ve etkin işleyişi bakımından önemsiyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde tüm yargı organlarımız, milletimizin adalet talebinin karşılanmasına daha rahat odaklanabilecek. Biz de bu süreçte devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin başta olmak üzere anayasamızın Cumhurbaşkanlığı makamına verdiği görev ve yetkileri harfiyen yerine getirmeye devam edeceğiz. Uyumun güçlendirilmesi için şayet atılması gereken hukuki adımlar varsa Meclisimizle birlikte bunları da yerine getireceğiz. Toplumun huzuru, iç barışı, refahı ve güvenliği için vazgeçilmez kavramlar vardır. Bunların en başında tartışmasız bir şekilde adalet yer alır. Mahkeme salonlarımızın duvar yazan ‘Adalet mülkün temelidir’ ifadesi; devletin adalet üzere ayakta durduğunun sembolü ve delidir. Hazreti Ömer efendimize atfedilen bu hikmetli söz; devletin orduyla değil, güçle, parayla, maddi imkanlarla değil, adaletle yaşadığını bize hatırlatır. İslam medeniyetinin ayırıcı vasfı adalet olmuştur. Tarih boyunca kurduğumuz devletlerin tamamı adil yönetimleriyle tebarüz etmiştir. Elbette toprağı ordular kontrol altına almış ancak gönülleri ahlak, vicdan ve adalet gibi yüce değerler fethetmiştir “ dedi.

Her şeyin yerli yerine konulması demek olan adaletin; toplumsal birliğin, bütünlüğün ahengin korunmasının da güvencesi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Gerek kendi külliyatımıza, gerekse insanlığın ortak birikimine baktığımızda devlet ve toplum hayatında adaletin yerine benzer tespitlere rastlıyoruz. Tüm bu tespitlerin özeti şudur; Devletin temel direği, varlık sebebi meşruiyet kaynağı adalettir. Toplumda huzuru sağlamanın, insanları barış içinde yaşatmanın, refah toplumunu inşa etmenin yolu da yine adaletten geçer. Tabii burada adalet konusunda şu ince ayrımı da yapmamız gerekiyor; kanun, hukuk ve adalet birbiriyle bağlantılı kavram olmakla birlikte aynı manaya gelmez. Hukuk, toplumun temel değerlerini koruyan bir kılavuzken, adalet ise hukukun doğru tatbikinin ödülüdür. Bu bakımdan adalet yalnızca bir kavram değil, toplumun tüm dinamiklerini şekillendiren bir ülküdür, yüce bir idealdir” dedi.

“Adalete olan güveni arttıracak her çaba önemli”

“Köklü müktesebatımızın ışığında bundan 23 önce Türkiye’ye hizmet yolculuğumuza başlarken siyasetimizin merkezine kalkınma ile birlikte adaleti yerleştirdik”diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Partimizin ismini belirlerken yine bu anlayışla hareket ettik. Aziz milletimizin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde Türkiye’yi üzerinde yükselteceğimiz dört sütundan birinin adalet olduğunu ilan ettik. Yaklaşık 22 yıla ulaşan iktidarlarımızın boyunca da bu önceliklerimize hep sadık kaldık. Bir yandan milletimizin sofrasındaki ekmeğin büyütüp, refahını artırırken diğer yandan devletle vatandaş arasındaki bağı güçlendirmenin, toplumsal barışı tahkim etmenin çabasında olduk. ‘Geciken adalet, adalet değildir’ ikazının şartlarını tüm unsurlarıyla devletimizde hayata geçirmeye çalıştık. Adalet sistemimizin etkin, güvenilir, tarafsız ve bağımsız olmasını teminen her alanda tarihi nitelikte adımlar attık. Son 22 yılda yaptığımız reform, düzenleme ve yatırımlara sizler zaten yakinen vakıfsınız. Bunları uzun uzadıya anlatmaya gerek duymuyorum. Toplumda adalete olan güveni arttıracak her çaba önemlidir” açıklamasını yaptı.

"Toplumun devletten özellikle yargı kurumundan beklentileri artmakta, hızlı ve etkin adalet talebi yükselmektedir”

Birileri ısrarla küçümsemeye çalışsa da modern adalet saraylarının önemli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Teknolojik yeniliklerden istifade edilmesi önemlidir. Mahkemelerinin sayısı artması adaletin tecellisine katkı yapan çok kritik hamlelerdir ama kabul edelim ki, bunların hiç biri adaletin garantisi değildir. Asıl olan vicdanların sükûn bulması, huzur bulmasıdır. Hayata dair her husus gibi adalet de insanla kaimdir, insan içindir, insanı yaşatmak içindir. Kamu vicdanını teskin ettiğimiz ölçüde adaleti tesisi edeceğimiz bu gerçeği bir an olsun aklımızdan çıkartmıyoruz. İnsanı merkeze alan, hızlı ve etkili işleyen bir sistem kurmak adalet politikalarımızın en önemli hedefidir. Şu gerçeği hepimiz çok net görebiliyoruz; yeni teknolojilerin de etkisiyle toplum hızla değişiyor, dönüşüyor, talep ve istekleri farklılaşıyor. Toplumun devletten özellikle yargı kurumundan beklentileri artmakta, hızlı ve etkin adalet talebi yükselmektedir” diye konuştu.

”Bu yıl 2 yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz"

Vatandaşların adalet arayışlarında karşılaştıkları zorlukları ortadan kaldırmak amacıyla yeni adımlar attıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Bu yıl 2 yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz. Bunlardan ilki hukuk mesleklerine giriş sınavıdır. Bu sınavla avukat, hakim, savcı ve noter olacak kişilerin mesleki niteliklerinin artırılmasını hedefliyoruz. İlk sınavı, 29 Eylül günü gerçekleştireceğiz. Uygulamasına bu yıl başlayacağımız bir diğer önemli müessese hakim ve savcı yardımcılığı kurumudur. Şimdiye kadar 2 yıl süren hakim ve savcı adaylığı sistemi yerine 3 yıllık bir modeli devreye alıyoruz” dedi.

Yaklaşık bir yılı Adalet Akademisi’nde, geri kalan 2 yılı deneyimli hakim ve savcıların mahiyetinde usta çırak ilişkisiyle geçecek olan bu sistemle hakim ve savcıların çok daha donanımlı, tecrübeli olarak yetişeceğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Genç hakim ve savcılarımız meslek hayatları boyunca devam edecek adalet sınavını böylece daha rahat verecek. Müspet etkilerini pratikte de göreceğimize inandığım bu sistemin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Vatandaşlarımızın hak ve hürriyetlerini genişletecek reform irademizi diri tuttuğumuzu daha önce farklı vesilelerle ifade etmiştim. Bununla ilgili bir süredir yürüttüğümüz çalışmalarda artık sona geldik” diye konuştu.

"Adalet hizmetleriyle, adli birimlerde dijital dönüşümü hızlandıracağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024- 2028 yıllarını kapsayan Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgesi ve Türkiye Yüzyılı İnsan Hakları Eylem Planının önümüzdeki süreçte milletle paylaşacaklarını belirterek, “2 belgenin hazırlığında evrensel kriterlerle birlikte asıl milletimizin demokrasi, insan hakları ve adalet taleplerini göz önüne aldık. Türkiye Yüzyılının Yargı vizyonunu, hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen, güven veren, öngörülebilir bir adalet sistemi olarak belirledik. Makul süre, öngörülebilir ve çözüm merkezli adalet önceliğimiz olacak. Gerek kanun değişiklikleri, gerekse idari faaliyetlerle sadeleştirilmiş, kolaylaştırılmış ve verimliliği esas alan süreçler oluşturacağız. Adalete kolay erişim ile onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını sistemimize kazandıracağız. Adalet hizmetleriyle, adli birimlerde dijital dönüşümü hızlandıracağız” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hukuk eğitimini daha da geliştireceklerini buna yönelik adımlar atacaklarını kaydetti.

İnsan Hakları Eylem Planıyla daha güçlü bir insan hakları Koruma sistemi oluşturacaklarını, adil yargılanma hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesine hizmet edecek düzenlemeler yapacaklarını da belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Türkiye Yüzyılını adaletin de yüzyılı yapma hedefimizi yeni sivil bir anayasayla taçlandırmak istiyoruz. Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin bunu yapabilecek imkan, olgunluk ve iradeye ziyadesiyle sahip olduğunu görüyoruz. Mümkün olan en geniş mutabakatla toplumumuzun farklı kesimlerinin katkısını alarak ortak akılla bu süreci yönetmek arzusundayız. Burada şunu tüm samimiyetimle belirtmek durumundayım. Aslında Türkiye siviller eliyle yapılacak, yeni kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasaya hazırdır.Bu konunun sık sık gündeme gelmesinin gerisinde de toplumun ve siyaset kurumunun bunu yapabilecek yetkinliğe erişmiş olması vardır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni anayasa meselesinin önündeki en büyük engelin ön yargılar olduğunun altını çizdi. Erdoğan,” Özellikle muhalefet çevreleri sivillerin anayasa yapması hususunda tam manasıyla bir öğrenilmiş çaresizlik durumu yaşıyorlar. Özgüven eksikliğinin işaretlerine her tavır ve söylemlerinde şahit oluyoruz. Yeni anayasa konusunda maalesef sağlıklı bir tartışma değil kemikleşmiş ön kabullerden kaynaklı bir kakafoni yürüyor. Yeni yasama yılında inşallah siyasi partiler arasındaki diyalog zeminini güçlendirerek esasında hiç olmaması gereken bu sıkıntıyı aşacağımıza inanıyorum. Şunu da söylemek isterim. Biz yeni anayasaya sadece kuru bir hukuki belge olarak değil haklarımızı, özgürlüklerimizi, sorumluluklarımızı bu topraklar üzerindeki ezeli ve kardeşliğimizi temsil eden bir toplum sözleşmesi olarak bakıyoruz” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin darbe mahsulü olan mevcut anayasadan kurtulma vaktinin çoktan geldiği kanaatinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Bu sürecin her adımında Milletimizin muazzez iradesi yegane rehberimiz olacaktır. Hep birlikte hiçbir ayrım gözetmeksizin ortak değerlerimiz etrafında kenetlenerek ülkemizi geleceğe taşıyacak bir anayasa hazırlayacağız. Parti Cumhur İttifakı Ve yürütme olarak biz bu konuda samimiyiz, kararlıyız. Milli iradenin temsilcisi olarak yasama çatısı altında bulunan diğer siyasi partilerin de aynı hüsniyeti sergilemelerini temenni ediyoruz. Sorunlarımızı kavga ederek değil Ancak konuşarak çözebiliriz. Siyaset kurumunun görevi statüko bekçiliği yapmak değil, ülkenin ve milletin önünü açacak işlere liderlik etmektir” açıklamasını yaptı.

Bölgemizi çepeçevre saran istikrarsızlık ve çatışma ikliminin ortada olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerilimi körükleyen, kutuplaştırmayı derinleştiren, 85 milyonun fertleri arasına nifak duvarları ören her türlü yaklaşımı reddettiklerini söyledi.

Son günlerde altı harlanan nefret ve kavga siyasetinin ne demokrasiye ne de millete hiçbir fayda sağlamadığını artık herkesin görmesi kabullenmesi ve buna göre siyaset üretmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti;

“Millete karşı sorumluluklarını yerine getirmekten kaçanları millet affetmez. Millete hakaret edenleri kahramanlaştıranları millet asla affetmez. Türkiye’ye ilgili karanlık senaryoları bilerek veya bilmeyerek figüranlık yapanları bu necip millet hiçbir zaman affetmez. Siyaset başta olmak üzere her alanda nezakete, iş birliğine, diyaloğa çok fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. inşallah biz bu konuda üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Yargı mensuplarımızın bağımsızlığı ve tarafsızlığını Korumak, kararlarını sadece hukukun ve vicdanlarının sesine dayanarak almalarını sağlamak için gerekli tüm desteği veriyoruz. Yargının gücünü, bağımsızlık ve tarafsızlığından aldığının farkındayız.”

Mahkeme kararlarının elbette herkes için bağlayıcı olduğunu, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olmanın bunu gerektirdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kararın bağlayıcı olmasının onu eleştiriden azade kılmayacağını kaydetti.

Demokrasilerde hukukun çizdiği çerçeve içinde Yargı kararları hakkında farklı düşünce ve görüşler söylenebileceğini ifade eden Erdoğan,” Kararlar eleştirilebilir ve tartışılabilir. Bakınız geçtiğimiz yıl mahkemelerde 12 milyon dosyayla ilgili karar verildi. Bunların içerisinde zaman zaman bu nasıl karar diyebileceğimiz kararlar oldu. Olabiliyor. Hiç arzu etmesek gelecekte de olabilir. İnsanın olduğu her yerde hata olur, yanlış olur,eksik kusur hatta istismar olur. Önemli olan telafisi imkansız hasarlar oluşmadan bunların giderilmesidir. Ancak adalete karşı duyulan husumet kabul edilemez bir tutumdur. Kamuoyuna da yansıyan bazı kararlar bahane edilerek maalesef tüm Yargımız, hakimlerimiz, savcılarımız hedef tahtasına konuluyor. Çoğu zaman hukuk bilgisi ya hiç olmayan ya da sınırlı kişiler tarafından koskoca bir camia örseleniyor” şeklinde konuştu.

Bilhassa sosyal medya mecralarının organize kötülüğün vasatı haline getirildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan” Hemen her gün bir kişi ya linç ediliyor ya da itibar suikastına uğruyor. Karşılıklı siper almış infaz mangalarının kurbanı kimi zaman ekonomimiz, vergi rekortmeni iş adamlarımız oluyor. Kimi zaman siyasetçiler ve siyaset kurumu oluyor. Kimi zaman güvenlik kuvvetlerimiz kimi zaman hakim ve savcılarımız oluyor. Oysa yanlış olduğu düşünülen bir karar varsa hukuk sistemimizde buna karşı pek çok imkan da var. İtiraz, istinaf, temyiz gibi kanun yolları var. Bölge adliye ve idare mahkemeleri var. Yargıtay var. Danıştay var. Tüm bunlara ilaveten hukuk sistemine bizim Kazandırdığımız anayasa mahkemesine bireysel başvuru hakkı var. Hukuki yollar tüketilmeden henüz karar kesinleşmeden yapılan haksız eleştiriler, toplumdaki adalet algısına da zarar vermektedir. Bir kısmı iyi niyetli olsa da bunu yanlış bulduğumuzu ifade etmek isterim.” değerlendirmesini yaptı.

Toplumda adalete, yargıya ve mahkemelere duyulan güveni sarsmanın , ülkemize yapılabilecek en büyük kötülük olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan,”Eksiklerimizi tabii ki söyleyeceğiz. Sıkıntılarımızın Tabii ki dile getireceğiz. Sorun alanlarını tabii ki konuşacağız. Ama bunları yaparken adaletin tecellisi için gayret gösteren yargı erkini yıpratmamaya gayret göstereceğiz. Türk yargısı bağımsızlık ve tarafsızlık vasfını koruyarak yargı yetkisini anayasamızın amir hükümlerine göre Türk milleti adına kullanmaktadır. İnşallah bundan sonra da görevini bu yüksek şuurla sürdüreceğinden hiçbir şüphemiz yoktur. Elbette burada tüm yargı mensuplarımıza da önemli sorumluluklar düşüyor. Milletimizin mahkemelerden beklentisi ihtilafları büyütmek değil, adil bir yargılamayla anlaşmazlıkları gidermektir. Yargımızın verdiği kararlarla, yeni tartışmaları alevlendirmek yerine bunları söndürmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.

''Hukukun üstünlüğü ilkesi yerine üstünlerin hukukunu geri getirmeye çalışanlara müsaade etmedik ve etmeyeceğiz”

“Ülkemizin daha yakın tarihinde vicdanlarını kiraya verenlerin milletimize nasıl büyük acılar yaşattığını gayet iyi hatırlıyoruz. “diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Aklı ve muhakemeyi değersizleştirip yerine ideolojiyi koyanların, işlediği Hukuk cinayetlerine 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta şahit olduk. Partimize karşı açılan kapatma davasında aynı şekilde hukuksuzluğun ne demek olduğunu bizzat tecrübe ettik. Yargıyı tahakküm aracı olarak kullananların gerçek yüzünü önce 17- 25 Aralık’ta ardından 15 Temmuz’da hep birlikte gördük. Tüm bu acı tecrübelerden gerekli dersleri çıkardık. Türkiye’yi bir daha asla bu tür sınamalarla karşı karşıya bırakmamakta Kararlıyız. Her türlü vesayetle sonuna kadar mücadele ederek devlet organlarının milli iradenin kapsama alanının dışına çıkmasına izin vermeyeceğiz. Hukukun üstünlüğü ilkesi yerine üstünlerin hukukunu geri getirmeye Çalışanlara müsaade etmedik ve etmeyeceğiz” değerlendirmesini yaptı. Yargıtay Başkanlığı’ndaki törene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, CHP Genel Başkanı Özgür Özel Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da katıldı. Erdoğan ve Özel tören salonda el sıkışarak selamlaştı.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gün siyaset yapma değil, dayanışma, bir ve beraber olma günüdür" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gün siyaset yapma değil, dayanışma, bir ve beraber olma günüdür. Siyaset, medya, yerel yöneticiler dahil tüm aktörlerden vatandaşlarımızın acısına hürmet göstermelerini beklediğimizi ifade etmek istiyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kabine Toplantısının ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde açıklamalarda bulundu. Konuşmasının başında Bolu Kartalkaya’da bir otelde çıkan yangında vefat eden 66 vatandaşa rahmet, yaralanan 51 kişiye de acil şifalar temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaralanan kardeşlerimizden 17’si taburcu edilirken, 1’i yoğun bakımda olmak üzere diğerlerinin tedavisi devam ediyor. AFAD, sağlık ve diğer birimlerimiz yanan oteldeki çalışmalarını sürdürüyor. Hayatını kaybeden kardeşlerimizin kederli ailelerine, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.Yangının haberini alır almaz dört bakanımızı süratle Bolu’ya gönderdik. Yangına müdahale çalışmalarını yürüten Valimiz ve AFAD Başkanımız ile diğer arkadaşlarımızdan düzenli bilgi aldık” dedi. Yangına farklı kurumlardan toplam 156 araç ve 428 personelle müdahale edildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gerek yangının çıkış sebebini, gerekse faciada sorumluluğu olanları tespit etmek amacıyla idari ve adli soruşturmalar başlatılmıştır. 6 Cumhuriyet Savcımız, 2 Mülkiye Başmüfettişimiz ile Çalışma Bakanlığı’mızdan 4 Başmüfettişimiz, 5 kişilik Bilirkişi Heyeti ile birlikte en ince detayına kadar olay araştırılmaktadır. İlk etapta aralarında facianın yaşandığı işletme sahibinin de olduğu 4 kişi gözaltına alınmıştır. Şunu bir defa açık ve net söylemek durumundayım: Her ne süratte olursa olsun böyle bir facianın yaşanmasına sebep olanlar, ihmali ve kusuru olanlar hukuk önünde bunun hesabını vereceklerdir. Elbette yüreklerimizdeki yangını tarif etmekte kelimeler yetersiz kalıyor” değerlendirmesini yaptı. "1 günlük milli yas ilan edilmiştir" Yangında hayatını kaybeden vatandaşlar için 1 günlük milli yas ilan ettiklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle yakınlarını kaybeden vatandaşlarımızın derin bir teessür ve acı içinde olduklarını biliyoruz. Bu kardeşlerimizin acısını paylaşmak amacıyla 1 günlük Milli Yas ilan edilmiştir. 22 Ocak 2025 Çarşamba günü yurdumuzda ve dış temsilciliklerimizde güneşin batışına kadar bayraklarımız yarıya çekilecektir. Gün siyaset yapma değil, dayanışma, bir ve beraber olma günüdür. Siyaset, medya, yerel yöneticiler dahil tüm aktörlerden vatandaşlarımızın acısına hürmet göstermelerini beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Bir kez daha vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabır, milletimize başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu tür elim olaylardan muhafaza eylesin diyorum" açıklamasını yaptı. Eğitimden savunmaya, güvenlikten bölgesel gelişmelere kadar kritik konuları değerlendirdikleri bir Kabine toplantısını daha tamamladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hep olageldiği gibi son Kabine toplantımızdan bugüne kadar ülkemize ve milletimize hizmet yolunda büyük bir gayret içinde olduk. Hemen her yıl mutad olarak gerçekleştirdiğimiz Valiler buluşmamızda 81 ilimizin valisiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde bir araya geldik. Kerim devlet tasavvurumuzun vatandaşa dönük yüzü olan vali ve kaymakamlarımızdan bilhassa içinde bulunduğumuz kritik dönemde çok büyük hizmetler ve özverili çalışmalar bekliyoruz" dedi. 2025 yılının "Aile Yılı" olarak idrak edileceğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "13 Ocak tarihinde 2025 yılı Aile Yılı Tanıtım Programını geniş bir katılımla Beştepe Kongre ve Kültür Merkezimizde gerçekleştirdik. ’Aile toplumun temelidir’ diyen Anayasamızın 41. maddesinin çizdiği çerçevede aileyi güçlendirecek tedbirleri hayata geçiriyoruz. Aile kurumunun son yıllarda giderek katmerlenen çok boyutlu bir kuşatma altında olduğunu görmekteyiz. Özellikle cinsiyetsizleştirme politikaları, aile kurumunu hedef alan küresel bir haçlı seferine dönüşmüş durumdadır. Türkiye, bu sinsi akımlar karşısında fıtrat merkezli bir insanlık cephesi oluşturmaya çalışan ülkelerin en başında gelmektedir. Milletimiz için varoluşsal bir tehdide dönüşen bir diğer husus, 1,51’e kadar düşen doğurganlık hızımızdır. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu göz önünde bulundurulduğundan tehdidin vahameti daha net anlaşılacaktır. Bu tehdidi kesifleştiren bir başka sorun, evlenme yaşının yükselmesidir. Ülkemizde ilk evlenme yaşı kadınlarda 26’ya, erkeklerde 28’e çıkmıştır” değerlendirmesini yaptı. "Farklı destek, teşvik ve yardımlarla aileyi güçlendirecek, çocuk sahibi olmayı teşvik edeceğiz" İlk anne olma yaşının daha önce görülmemiş biçimde 29’u aştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İktidar ve muhalefet fark etmeksizin bu tehlikeli gidişatı önce durdurmamız, sonra da tersine çevirmemiz gerekiyor. İşte bütün bu gerçekler temelinde 2025 senesini Aile Yılı ilan ettik. Tanıtım programımızda hem aile müessesesine sahip çıkmak, hem de doğum oranlarını arttırmak amacıyla devreye aldığımız yeni uygulamaları kamuoyumuzun takdirine sunduk. Evliliğe ilk adımını atan gençlerimize 48 ay vadeli, 2 yıl geri ödemesiz 150 bin lira tutarında faizsiz kredi desteği sunduğumuz Aile ve Gençlik Fonu’nu 81 ilimize yaygınlaştırma kararı aldık. Ayrıca, yeni doğacak ilk çocuk için verdiğimiz tek seferlik doğum yardımımızı 5 bin liraya yükselttik. İkinci çocuk için her ay bin 500 lira, üçüncü ve sonraki çocuklar için de her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye aldık. İkinci ve sonraki çocuklar için vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız. Bunun dışında da farklı destek, teşvik ve yardımlarla aileyi güçlendirecek, çocuk sahibi olmayı teşvik edeceğiz" diye konuştu. "Türkiye’ye okula, kütüphaneye, parka giden çocuklara sahipsiz köpeklerin saldırdığı bir ülke utancını yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur" Sokak köpekleriyle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir taraftan aileyi koruma ve nüfusumuzu arttırma gayesiyle canhıraş bir mücadele verirken, diğer taraftan gözbebeğimiz olan çocuklarımızın başıboş köpek sürülerince parçalanmasının izahını açık söylüyorum ne kendimize, ne vicdanımıza, ne de milletimize yapamıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Yüksekova’da 12 yaşında bir evladımızın hayatını kaybettiği olay hepimizi derinden yaralamış ve sarsmıştır. Hatırlanacağı üzere, daha önce de benzer hadiselere şahit olmuş, bunun üzerine Hükümet olarak harekete geçmiştik. Bu sorunun çözümsüz kalmasından rant elde eden çeşitli lobilerin karşı çıkmasına rağmen mevzuatımızda gerekli düzenlemeleri yapmıştık. Kanun görüşmeleri esnasında Meclis’te sahnelenen kepazelikleri evladını kaybetmiş ailelerimize yönelik edepsizlikleri, bu insanların hiç mi vicdanı yok dedirten densizlikleri hiçbirimiz unutmadık ve unutmayacağız. Yüksekova’daki yürek burkan olay yasal düzenlemenin ve endişelerimizin ne kadar isabetli olduğunu tekrar teyit etmiştir. Bir defa şunu artık herkesin kabullenmesi şarttır: Türkiye’ye okula, kütüphaneye, parka giden çocuklara sahipsiz köpeklerin saldırdığı bir ülke utancını yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur" açıklamasını yaptı Mevzuatta herkesin sorumluluğunun belli olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasi parti ayırt etmeksizin belediyelerimizin tamamı yasanın ve yönetmeliklerin kendilerine yüklediği görevleri yerine getirmek zorundadır. Farklı bahaneler öne sürerek görevini yapmayanlarla ilgili bundan sonra daha zorlayıcı tedbirleri devreye alacağız. Tarım, İçişleri ve Çevre Bakanlıklarımız başta olmak üzere devletimizin ilgili tüm organları bu konunun üzerine daha kararlı gidecektir. Burada Eslem Teker evladımıza Yüce Allah’tan rahmet, acılı ailesine ve arkadaşlarına sabır niyaz ediyorum" ifadelerini kullandı. Yurtdışı kabuller noktasında da yoğun geçen iki haftayı geride bıraktıklarını, 7 Ocak’ta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Masrur Barzani’yi Külliye’de kabul ettiklerini, kendisiyle terörle ortak mücadeleden diğer konulara gündemimizdeki tüm meseleleri istişare ettiklerini aktaran Erdoğan şöyle konuştu: “Moğolistan Cumhurbaşkanı Sayın Khurelsukh ve heyetinin ziyareti 21 yıl sonra devlet başkanı seviyesinde Türkiye’ye gerçekleşen ilk ziyaret olması hasebiyle son derece önemli ve anlamlıydı. Ziyaret vesilesiyle ilişkilerimizi stratejik ortaklık seviyesine çıkaran ortak bildiriyle çeşitli alanlarda 10 anlaşma imzaladık. Suriye yeni yönetiminin Dışişleri ve Savunma Bakanları ile İstihbarat Başkanının ülkemizi ziyareti sırasında da pek çok kritik konuyu ele aldık. Yaklaşık 14 yıl süren zulüm ve katliamlar boyunca Suriyeli kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız ve sahipsiz bırakmadık. Suriye’nin yeniden ayağa kaldırılması çabalarında da yeni hükümetin ve Suriye halkının yanında olacağız. Suriye toparlanıp güçlendikçe Esad’ın kaçarken arkasında bıraktığı enkaz kaldırıldıkça, sadece Suriyeli kardeşlerimiz değil, bölgemizin tamamı bundan kazançlı çıkacaktır. Bu toparlanmanın olabilmesi için şüphesiz başkalarından önce Arap ve İslam aleminin bu ülkeye destek olması önemlidir. Batılı kurumların uyguladığı yaptırımlar da bir an evvel kaldırılmalıdır. Bu konudaki hassasiyetimizi dün ülkemize resmi bir ziyarette bulunan Slovakya Başbakanı Sayın Robert Fico’yla paylaştım. Sayın Fico ile ayrıca savunma, yatırım ve ticaret başta olmak üzere ikili münasebetlerimizi etraflıca değerlendirdik. NATO müttefikliğimizin yanı sıra, stratejik ortaklık da tesis ettiğimiz Slovakya ile ilişkilerimizi kazan kazan temelinde ilerleteceğiz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, son toplantıdan bu yana partilerinin il kongreleri vesilesiyle ziyaret ettikleri vilayetlerde birçok yatırımın resmi açılışını yaptıklarını, Aydın-Denizli otoyolunun, Konya Çevre Yolu İkinci Etabının ve Kayseri Havalimanı Yeni Terminal Binası ile Apronunun hayırlı olması dileğinde bulundu. "İsrail’in kasıtlı bir şekilde sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alan saldırılarında 50 bin Gazzeli şehit oldu" İsrail’in 7 Ekim 2023 tarihinden sonra Gazze’ye başlattığı saldırıların önceki gün ateşkesin yürürlüğe girmesiyle şimdilik son bulduğunu belirten Erdoğan, "İsrail’in kasıtlı bir şekilde sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alan saldırılarında 50 bin Gazzeli şehit oldu. 110 binin üzerinde kardeşimiz yaralandı. İsrail 471 gün boyunca kelimenin tam manasıyla bir soykırım ve Gazze’yi özellikle söylüyorum, insansızlaştırma politikası uyguladı. Medyaya ve sosyal medyaya yansıyan fotoğraflar Gazze’deki yıkımın ne kadar devasa boyutta olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye olarak çeşitli kanallardan yürüttüğümüz çok boyutlu diplomasiyle, ateşkes mutabakatının sağlanması için gereken desteği verdik, 471 gün sonra Gazzeli kardeşlerimizin yüzlerinin gülüyor olmasından biz de memnuniyet duyuyoruz. Rabbim Filistin Direniş Hareketi Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye başta olmak üzere İsrail’in kalleş ve insanlık dışı saldırılarında şehit olan tüm kardeşlerimizin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin diyorum.” İfadelerini kullandı. Gazzelilerin çok ağır bedeller ödediğini ama haydutluğa boyun eğmediğini, katliam politikasına teslim olmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Esir ve tutuklu takası görüntüleri kimin insan hayatına ve onuruna değer verdiğini, kimin de bunları yok saydığını göstermektedir. İsrail’in ateşkes ihlalleri konusunda sicilinin son derece kötü olduğunu tüm dünya biliyor. İsrail hükümeti üzerindeki baskıyı sürekli kılarak bunun mutlaka önüne geçilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye olarak bu süreçte gereken neyse yapmaya devam edeceğiz. 100 bin tona ulaşan insanı yardımlarımızı özellikle Ramazan-ı Şerif öncesinde daha da artıracağız. Ateşkesi fırsat bilerek bölgede kalıcı barışa giden yolun açılması için de gayretlerimize hız vereceğiz. Bu süreçte İslam dünyasına yine çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Gazzeliler 471 gün boyunca dişleriyle, tırnaklarıyla direnerek topraklarına sahip çıkmışlardır. Şimdi Gazzeli kardeşlerine sahip çıkma sırası Arap ve İslam alemindedir. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum" şeklinde konuştu.
Bolu Özgür Özel: "(Bolu’daki otel yangını) Adamın gırtlağına yapışırlar" CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 66 kişinin hayatını kaybettiği Bolu Kartalkaya’daki otel yangıyla ilgili çok üzgün olduğunu belirterek, "Bizde bir kusur olsa o da konuşulur ama Bolu Belediyesi sınırlarında değil. Burası büyükşehir değil. Aklım almaz. Böyle bir sorumsuz açıklama, Allah korusun. İnsanın burada evladı ölmüş, sen birisini yalan yere hedef gösteriyorsun, adamın gırtlağına yapışırlar. Olmaz böyle bir şey" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, saat 03.30 sıralarında yangının çıktığı Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel önünde gazetecilere açıklamalarda bulundu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’dan süreç ile ilgili bilgi aldığını ifade eden Özgür Özel, "Kendisi hem görevlendirdiği mülkiye müfettişlerini konunun hassasiyetini de bilerek en hızlı şekilde, hiçbir yönüyle bir şüphe, bir soru işareti bırakmadan açıklığa kavuşturulacak şekilde çalışmaların yapılacağını ifade etmiştir. Biz bu durumun en yakından, hem kendi milletvekillerimizle hem de Bakanlığın çalışmalarını takip ederek en yakından takipçisi olacağız. Şüphesiz bir ülkenin nasıl yönetildiğini merak ediyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüklerine bakacaksınız. 2025 yılındayız. Benim açımdan siyasi tarihimde de, kişisel yaşantımda da en önemli tramva şüphesiz Soma. Gözümün önünde 301 hemşehrim, evladım, canım, ciğerim her gün işlerine uğurladığımız evlatlarımız yanarak öldüler, karbon monoksit zehirlenmesiyle öldüler. Burada da karne sevincini yaşayan küçücük evlatlar, anneler, babalar hayatlarını kaybetti. 2025 yılında böyle bir ölümün mazereti olmaz. Bunu bütün ülkenin görmesi, kabullenmesi lazım. İçeride Kültür ve Turizm Bakanına da ifade ettim. Yapılması gereken her şeyin yapılması lazım. Bu acıya, bu yasa saygı duyulması lazım. Sonra bir takım endişelerle, kendi ilişkin meselelerle doğru olmayan erken ifadeler çok tehlikelidir" dedi. "Biz bunları konuşmayı zul sayarız" Özgür Özel, sözlerine şöyle devam etti: "Biz sabah 3’ü ağır yaralı, 3 kayıp, 6 kayıp denildiğinde Tanju Özcan Başkan bana, ’50’nin çok üzerinde olabilir Başkanım dedi. Bende ’Sayın Başkanım, sorumlu davranalım, ki hiç şüphem yok, burada edilecek her kelime aileler açısından çok önemli’ dedim. Kendisi, ’Aynen öyle düşünüyorum, Vali Bey’i bekleyeceğim’ dedi. Biz saat 6 saat bekledik. Maalesef bir yanda da iptal edilmeyen bir il kongresinin bitmesini bekliyormuşuz. Bu da milletin çok ayıpladığı bir şey. Sahada o duyguyu görmüyor musunuz? 2007 yılında bu otel yapılırken Turizm Bakanlığı Bolu Belediyesi’nden bir talepte bulunur. Bolu Belediyesi de o gün uygunluk belgesi verilir. Ben bu belgenin el altından servis edilip, sosyal medya üzerinden sanki Bolu Belediyesi. Aklım almadı yani. Bunun Bakanlık kökenli olabilmesi inanılır bir şey değildi. ’Aman, sakin olun, sakin kalın’ dedim. Baktık, gördük ki bir algı çalışması. Ne olacak? O yıl zaten belediye sizde. O günden bugüne de belediyenin kapısını çalan olmamış. Bakanlık burayı denetlendiğinde yangınla ilgili yeni bir denetim istememiş, talebi olmamış. Biz bunları konuşmayı zul sayarız. Hiç ağzımızı açmadık ilk önce. Önce cenazeler, önce yas. Eninde sonunda elbette her şey konuşulur" "Sen birisini yalan yere hedef gösteriyorsun, adamın gırtlağına yapışırlar" Hesap sorulacağını, muhalefetinden savcılarına kadar tüm ilgililerin görevini yapacağını ve sorumluların hesap vereceğine dikkat çeken Özel, "Kim olursa olsun, ne olursa olsun. Bizde bir kusur olsa o da konuşulur ama Bolu Belediyesi sınırlarında değil. Burası büyükşehir değil. Aklım almaz. Böyle bir sorumsuz açıklama, Allah korusun. İnsanın burada evladı ölmüş. Sen birisini yalan yere hedef gösteriyorsun, adamın gırtlağına yapışırlar ya. Olmaz böyle bir şey yani. Ben sayın Bakana göreve geldiğinde, ’Hayırlı olsun, Allah utandırmasın’ diyerek telefon açmıştım. Gerçekten bugün utanılacak bir şey yaptı. Yapmamak lazım. Büyük üzüntü içindeyiz. Bütün ailelerin acılarını en derinden paylaşıyorum. ’Bir daha böyle şeylerin yaşanmaması için’ diyeceğim ama yaşanıyor işte, maalesef yaşanıyor. Bu işlere bir başka yerden bakmak lazım. Burada bu kadar insan gece konaklayacak, burası OSB olsa kendi itfaiye binası olmadan olmaz ama otel olunca oluyor işte falan abuk subuk işler. Meclis’te mutlaka araştırmalı, hep birlikte bakmalıyız, yasal düzenlemeler yapılmalı, ders alınmalı ama alınmıyor yani. Çok üzgünüm. Bu işin öğle saatlerinde bir sayın bakan eliyle siyasileştirmeye çalışılmasından dolayı meşru müdafaa hakkı bir açıklama yapmak durumunda kaldık çünkü hiç alakamız olmayan bir konu olduğu için. İşin bu boyuta gelmesinden, içeride yanmış çocuk bedenleri varken bunların konuşulmasından da ülke adına utanç duydum. İçeride de bunu söyledim. Bunun hesabını kim verecekse en ağır şekilde verecek. Takip edeceğiz ama olmaz yani. 2025 yılında bir ülkede insanlar böyle ölemez, doğru değil" diye konuştu. "Büyük bir haksızlığa uğradık" Ali Yerlikaya’nın şeffaf şekilde süreci kendisine anlattığını ifade eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Hassas gitmeleri gereken süreç var. Ben kendisine sordum. Bütün ihtimalleri saydı. Çok uzun süre yangının sürdüğü yerlerdeki zorluklardan bahsetti ama bugün akşam geç saatlerde de olsa hem rakamla ilgili hem de birkaç ihtimalle ilgili net bir açıklama yapacağını söyledi. Sabırla beklemek lazım. İşin bu taraflarına bir şey söyleyemem, bütün zorluklara hak veriyorum ama öbür işe hak vermek mümkün değil. Yapılmaması gereken büyük bir haksızlığa uğradık. Kendimi de zor tutarak meseleyi de bugün bu noktada tutacağım ama olmayacak bir şey yaptı. Bizim üstümüze ne düşüyorsa yapılacak. Bir kez daha umarız ’Son olur’ diyoruz. Hepimizin başı sağ olsun" şeklinde konuştu. "Bunu bile söylemek ana muhalefet liderine kalıyor öyle mi?" Ayrıca Özel, kendisine yöneltilen bir soru üzerine ise şu ifadeleri kullandı: "Siz takip etmediniz mi? Bugün bir siyasi parti Ankara kongresini iptal etmedi. Kongre bitene kadar da bir açıklama yapılmadı. Biz 6 saat boyunca rakamları bir boyutunu da biliyorduk. Bunu biz yapmayız da biz yapsak neler dersiniz, neler sorarsınız. Kongre hangi kongreymiş? Bunu bile söylemek ana muhalefet liderine kalıyor öyle mi? Bir parti kongresini iptal etmedi işte. Kendi tercihleri. Bunu herhangi bir parti yapsa neler söylenirdi neyse öyle yapsınlar öyle olsun"