POLİTİKA - 27 Kasım 2024 Çarşamba 20:23

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Batıcı zihniyetin Türkiye’nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı”

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Batıcı zihniyetin Türkiye’nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tek tipleşmenin varacağı yer, kültürel çoraklaşmadır, çölleşmedir. Biz bir dönem bunun acısını çekmiş, faturasını ödemiş bir ülkeyiz. Milletine tepeden bakan, kendi değerlerinden, kültüründen adeta tiksinen, batıdan çok batıcı zihniyetin Türkiye’nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ve Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni"ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizin ve gönül coğrafyamızın dört bir yanında kültür ve sanatlarını icra eden tüm sanatçılara ve ustalara teşekkür etti. Ayrıca, kültür mirasının korunması ve yaşatılmasının önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleriyle Yaşayan İnsan Hazineleri Ödüllerinin Takdim Törenleri münasebetiyle bugün bir aradayız. Sizlerin şahsında ülkemizin ve gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde sanatlarını icra eden, kültür ve medeniyet mirasımızı yarınlara taşıyan tüm sanatçılarımıza, tüm ustalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. Modern kültür endüstrisinin tüm araçlarıyla milletimizin ve farklı toplumların kültürel birikimine saldırdığı bir dönemi yaşıyoruz. Bugünlerde sanatçılarımızın kültür mirasımızı ve medeniyet değerlerimizi yaşatmak adına verdiği bu mücadeleyi son derece kıymetli buluyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin her vilayetinde, her ilçesinde "yaşayan insan hazineleri" olarak tanımlanabilecek çok sayıda değerli insanın bulunduğunu ve bu kişilerin ortaya koydukları eserlerle hem ülkemize hem de dünyaya katkı sağladığını belirterek, "Türkiye’nin her vilayetinde, her ilçesinde yaşayan insan hazinesi vasfına haiz nice insanımız, değerimiz mevcut. Bu insanlarımız becerileriyle ortaya koydukları ürünlerle ülkemize ve dünyaya eşsiz eserler kazandırıyorlar. Her fırsatta hatırlatıyorum. Aslında gönülle yapılan, alın teriyle üretilen, emekle, sabırla ve göz nuruyla işlenen her şey sanattır, sanat eseridir. Asli değerlerimize, mirasımıza sahip çıkan, onu yaşatmak, yeni kuşaklara aktarmak için ömür harcayan insanlarımızın her biri de esasen yaşayan birer hazinedir" dedi.

Başlattıkları çalışma neticesinde 2008-2022 yılları arasında toplam 67 miras taşıyıcısını, yaşayan insan hazinesi ilan ettiklerini, bu kıymetli isimlerin 15’nin şaheser niteliğindeki eserlerini miras bırakarak ebediyete irtihal ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kültürümüzü yaşatan, yeniden yorumlayan ve geniş kitlelere ulaştıran bu ustalarımızı bugün bir kez daha rahmetle yad ediyorum. 2024 yılında da çeşitli alanlarda başarılı eserler vücuda getiren 25 yeni usta ve sanatçımızı yaşayan insan hazinelerimize dahil ettik” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Şeyh Sadi Şirazi’nin, Bostan ve Gülistan isimli eserinde hikmet ehli bir zatın çocuklarına olan nasihatini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Canım yavrularım. Hüner öğrenin. Dünya malına, altına, gümüşe, makam ve mansıba itimat etmeyin. Zira hüner suyu kesilmez bir çeşmedir. Ebedi bir devlettir. Hünerli kimse nereye gitse şerefiyle izzetiyle gider ve meclisin baş köşesine oturur.Evet, dilimizde ustalık, maharet, marifet, beceriklilik anlamında kullandığımız hüner kelimesinin bir anlamı da sanattır. Milletimiz manevi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına sanatkar, maddi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına ise zanaatkar demeyi tercih etmiştir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Sanatın da zanaat gibi insanlık tarihi kadar derin bir maziye sahip olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Millet olarak biz de sanatın birçok dalında tarihin en iddialı eserlerini vücuda getirmek suretiyle asırlar içinde Türk sanatını inşa ettik. Bizim sanat tarzımız tıpkı hayat tarzımız gibi inanç ve düşünce tarzımız gibi millet olmamızı sağlayan temel unsurlardan biridir. Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki hattatların kalemleriyle, nakkaşların fırçalarıyla, ustaların çekiçleriyle, ozanların mızraplarıyla yaptıkları dokunuşlar tam bin yıldır bu topraklara milletimizin mührünü, ruhunu, değerlerini nakşediyor. Bir sanat hakkında fikir sahibi olmak için o sanatı var eden ve maharetle işleyen milleti tanımanız icap eder derler” değerlendirmesinde bulundu.

Hat, tezhip, ebru, talika, minyatür sedefkarlık, çömlekçilik, çinicilik, dokumacılık, kispet, kaval, tulum, bağlama ustalığı gibi onlarca sanatın iletişim teknolojilerinin yön verdiği bir çağda hala yaşadığına, hala nesilden nesile aktarılmaya devam edildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

"Bundan ne kadar memnuniyet duysak azdır. Bunun sırrının da şu olduğuna inanıyorum. Allah vergisi maharetlere sahip nice sanatçı üstadımız görüyor ki unutulmaya yüz tutmuş olan değerlerimizi aşk ile ayakta tutuyor. Aşk, kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Öyle bugünkü gibi aşk değil. Kişinin sevdiğinde yok olması. Gerçek aşk bu. Yüreklerindeki aşkı ellerindeki maharetle birleştiren bu sanatkarlarımızın Rabb’im sayılarını arttırsın. Bize yokluklarını göstermesin diyorum. Bakınız burada şu noktaya özellikle dikkatlerinizi çekmek isterim. Sizin de bildiğiniz gibi her şeyin çok hızlı tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Teknoloji devrimiyle birlikte insanın hayata Çevreye, dünyaya ve sanata yönelik yaklaşımlarında da köklü değişimler gerçekleşiyor. Dijitalleşme, ekonomiden finansa, kültürden haberleşmeye, her alanı adeta kuşatmış durumda yapay zekanın hangi işleri yapabildiğini, neleri başarabildiğini, kimi zaman heyecanla, kimi zaman da endişeyle takip ediyoruz. İletişim ve ulaşım imkanlarının ilerlemesinin sonuçlarından biri dijital tekno kültürdür. Bu yaygınlaşıyor. Bu kültürün ayırıcı özelliği ise trend denilen tek tipleşmedir. Tüketime dayalı neoliberal sistem yerel zenginliği bu çeşit müktesebatı ya yok saymakta ya da ticari meta haline getirerek içini boşaltmaktadır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Küreselleşmeyle birlikte kültürel bir yozlaşmanın da tüm dünyayı etkisi altına almakta olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kuşaktan kuşağa aktararak bugünlere getirdiğimiz nice geleneksel kültür unsurunun ziyan edildiğini tarihin tozlu raflarına kaldırıldığını görmek bizleri ziyadesiyle yaralıyor. Zenginliğe, çok sesliliğe sahip çıkmak Farklı geleneklere sahip çıkmak, aynı zamanda maziden atiye köprü kurmak demektir. İster para, ister çıkar, ister ideoloji adına yapılsın. Tek tipleşmenin varacağı yer Kültürel çoraklaşmadır, çölleşmedir. Biz bir dönem bunun acısını çekmiş, faturasını ödemiş bir ülkeyiz. Milletine tepeden bakan, kendi değerlerinden, kültüründen adeta tiksinen, batıdan çok Batıcı zihniyetin Türkiye’nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı" açıklamasını yaptı.

Kültürel inkar politikalarının en büyük zararının maalesef zihinlerde olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün Avrupa’nın Amerika’nın uzak Doğu ülkelerinin müzik listelerini ezbere bilen, sanatçılarını tanıyan ama kendi tarihinden birkaç bestekarın, aşığın söz ve saz üstadının ismini bilmeyen insanlarımızı gördükçe belli bir döneme damgasını vuran inkar politikalarının yol açtığı tahribatı evet çok daha net görebiliyoruz. K-Pop’u çok iyi bilen ama Cem Karaca’ya, Barış Manço’ya, Neşet Ertaş’a, Kayahan’a ve daha nice Bu toprakların sesi soluğu olan sanat yıldızımıza aşina olmayan gençlerimizi gördükçe elbette endişeleniyoruz, üzülüyoruz. Kendimizi sorguluyoruz. Çünkü bizler hemen her alanda insanlık tarihiyle mührünü vurmuş, zengin kültür varlığına sahip bir milletiz. Vatanımızın her köşesinde çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan eserler şaheserler, sanat ürünleri bugün de görenleri kendine hayran bırakıyor. Mimari eserlerimizle musiki geleneğimizle, el işi sanatlarımızla sanatlarımızla edebi ve kültürel ürünlerimizle yalnızca mücavir coğrafyamızda değil dünyada da parmakla gösterilen bir konumdayız. Haklı bir şöhrete sahibiz. Son 100-150 yılda maruz kaldıkları talana, yıkıma ve kültürel soykırıma rağmen ecdat yadigarı eserler Balkanlar’dan Afrika’ya Kafkaslar’dan Orta Doğu’ya kadar gönül coğrafyamızın dört bir köşesini aydınlatıyor. Daha burada saymaya kalksak saatler alacak nice özgün değerle kültür varlığı ve eserle mücehhez bir ülkeyiz. Tek eksimiz, uzun yıllar boyunca elimizin altındaki bu Siz hazinenin kadr-ı kıymetini yeterince bilemedik” dedi.

Hükümetleri döneminde attıkları adımlarla bu ihmalkarlığa son verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eserlerimizin korunmasını, muhafaza altına alın restore edilerek tüm insanlığın istifadesine sunulmasını kültür ve medeniyetimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklardan biri olarak gördük. Ecdadın mamur ettiği şehirlerdeki mimari eserlerimizi ve kültür mirasımızı yaşatmak adına önemli faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurt Dışı Türkler Başkanlığı gibi kurumlarımızın çalışmalarıyla kültür mirasımızı koruyoruz Sadece yurt dışında değil, Anadolu’da da saklı bulunan bu kültürel mirasın gün yüzüne çıkarılması için canla, başla çalışıyoruz” açıklamasını yaptı.

Bilhassa arkeoloji alanında tarihin en yoğun çalışmalarına imza atıldığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kazı faaliyetlerimizle 60 yılda tamamlanabilecek arkeoloji çalışmalarını sadece dört yıla sığdırdık. Yurt dışına kaçırılan binlerce tarihi eserin yerlerini tespit edip bu eserleri tekrar ülkemize getirmek için Gerekli çalışmaları hızla başlattık. Böylece toplam 12 bin tarihi eserimizi ait olduğu bu topraklarla milletimizle buluşturduk. Bundan sonra da bize ait olanı korumaya, çalınanı bulup getirmeye, yurt dışındaki kültür varlığımızı ihya etmeye devam edeceğiz. Nasıl bir ağaç kökleriyle yaşarsa işte biz de millet olarak köklerimize sıkı sıkıya tutunmaya çalışıyor değerlerimizle bağımızı sağlam tutuyoruz” dedi.

Sanata ve zanaata emek verenlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizler kültürel bakımdan geçmişin hatalarıyla birlikte küresel olarak da çok yönlü bir kuşatma altında olduğumuz bu günlerde kültür mirasımızın devam etmesi, yaşatılması noktasında çok hayati roller üstlenmektesiniz. Aşkla, tutkuyla, yüksek bir sorumluluk bilinciyle icra ettiğinize inandığım sanat faaliyetlerinizle sizler tüm kalbimle ifade etmek isterim ki bizim milli kültürümüzü yeşerten hayat pınarlarımızsınız, Rabbim ortaya koyduğunuz tüm eserleri kalıcı, müessir ve bereketli kılsın. Gelecek nesillere daha güçlü ve daha zengin bir kültür hazinesi bırakmayı bizlere nasip eylesin diyorum Bu düşüncelerle sözlerime son verirken ödüllerini tevdi edeceğimiz kurumlarımızı ustalarımızı, icracılarımızı hattat, nakkaş ve sanatkarlarımızı bir kez daha canı gönülden tebrik ediyorum” diye konuştu.

25 yaşayan insan hazinesi ve 3 sanat kurumu ödül aldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödüllerini" sahiplerine takdim etti.

Hadim bezi dokuma ustası Müjgan Akdemir, ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden alırken, "Ey Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbesinde ben çok ağladım vatan gidiyor diye. O anda seni verdi, Allah bize hediye" ifadelerini kullanarak, şiir okudu.

Tulum icracısı Remzi Bekar da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tulum hediye etti. Bekar daha sonra tulum dinletisi sundu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri de Anadolu El Sanatlarını Yaşatma ve Geliştirme Derneği (ANELSANDER) adına Uğur Türker, Sadberk Hanım Müzesi adına Hülya Bilgi ve İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi adına müzenin kurucusu İbrahim Alimoğlu’na takdim edildi. Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve davetliler katıldı.

Törende, hat sanatçısı Mehmet Özçay, minyatür, tezhip ve kat’ı sanatçısı Dürdane Ünver, nakkaş Nilgün Gencer, sedefkar, altın-gümüş kakma sanatçısı Mehmet Zeki Kuşoğlu, tulum icracısı Remzi Bekar, ipek hereke halı dokuma ustası Nuray Kıvanç, çömlek ustası Ahmet Taşhomcu, metal işçiliği ile geleneksel kapı süsleme ustası Hüseyin Şahin Özdemir, baston ustası Cumali Birol, talika ustası Özcan Abacı, buldan bezi dokuma ustası Selahattin Kaçanoğlu, geleneksel tığ ve şiş örme ustası Asime Koşal, sim sırma işleme ustası Nur Dikilitaş, kutnu dokuma ustası Abdülkadir Mekki, tespih yapım ustası Bünyamin Korucu, hadim bezi dokuma ustası Müjgan Akdemir, ahşap oyma ustası Osman Nergiz, geleneksel kapı ve kapı süsleme ustası Şerif Mehmet Akgün, geleneksel taş işlemeciliği ve taş model eşya yapım ustası Dursun Köroğlu, Karagöz sanatçısı Recep Şinasi Çelikkol, keçe sanatçısı Celalettin Berberoğlu, çini ve seramik sanatçısı Adil Can Güven, geleneksel müzik ve delbek icracısı Gülay Diri, mahya ustası Kahraman Yıldız, sıcak demir ustası Yusuf Bayyiğit Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri"ni aldı.

Hülya Keklik

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bronckhorst: "Galip gelmek için buradayız" Beşiktaş Teknik Direktörü Giovanni van Bronckhorst, Maccabi Tel-Aviv maçı öncesi yaptığı açıklamada, "Hepimiz için en iyi ilaç belki de galibiyet olacak. Bu galibiyet de gelecek için bize moral kazandıracak" dedi. UEFA Avrupa Ligi’nin 5. haftasında Beşiktaş, yarın Macaristan’da İsrail ekibi Maccabi Tel-Aviv ile karşılaşacak. Mücadele öncesi Teknik Direktör Giovanni van Bronckhorst ile oyunculardan Gabriel Paulista, basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Giovanni van Bronckhorst, büyük bir maça çıkacaklarını belirterek, "UEFA Avrupa Ligi’nde beşinci maçımıza çıkacağız. Buraya birçok sebepten ötürü kazanmaya geldik. Tekrardan kazanan kimliğimize bürünmeye geldik. Bunu da uzun zaman önce yapmamız gerekiyordu. Önemli bir maç. Bu maça da hazırız. Sadece bugün ve dün değil. Mağlup olduğumuz son maçtan sonra birkaç gündür zor günler geçiriyoruz. Bu durumdan dolayı da üzgünüz. Bazı değişiklikler oldu. Bunları görmek üzücü oluyor. Hepimizin iyi performans gösteremediği bir süreci yaşıyoruz. Yönetimimiz daha iyi bir geleceğe sahip olmamız için bu kararları alıyor. Takım olarak bizim yarın gereğini yapmamız gerekiyor. Kolay değil, odaklanmamız gerekiyor. Futbol da bunlar olan şeyler. Hepimiz için en iyi ilaç belki de galibiyet olacak. Bu galibiyet de gelecek için bize moral kazandıracak" diye konuştu. "Bunun için zaferler kazanmamız gerekiyor" Göztepe maçı sonrası moralinin çok fazla düşük olduğunu vurgulayan Hollandalı teknik adam, "Belki kendimi tam olarak ifade edemedim. Benim içim burada olmak hedeflerimin örtüştüğü yerde olmak güzel. Zor anlar yaşıyoruz. Belki de o anda durumu çok net göremedim. Pazar günü bu şekilde olmuştu. Hem ben hem kulüp hem de takımımız için standartları yüksek tutmamız lazım. Bunun için zaferler kazanmamız gerekiyor. Yarın galip gelirsek 9 puana ulaşacağımız anlamına geliyor. Kalan maçlar da bizim için daha moral verici olacak. Şu an ben ve futbolcularım da kendimizi daha iyi hissediyoruz. Devam edeceğiz. Önümüze bakacağız ve yarın da yapacağımız şey bu olacak" ifadelerini kullandı. "Biz buraya Beşiktaş’ı da en iyi şekilde temsil etmeye geldik" Sezona iyi başlangıç yaptıklarını belirten siyah-beyazlı takımın çalıştırıcısı, "Takım ve taraftar ilişkisi her zaman önemlidir. Bizim için iyi oyun taraftara gurur duyuracak anlamına da gelir. İşler iyi gitmediğinde kötü sonuçlar olduğunda bizler en çok üzülen taraf oluruz. Yarın iyi oyun, iyi sonuç bizim için tekrardan iyi bir periyodun başlangıcı olabilir. Bunu da yapmaya çalışıyoruz. Biz buraya Beşiktaş’ı da en iyi şekilde temsil etmeye geldik. Yarınki üç puan sadece Avrupa Ligi’ndeki sıralama açısından önemli değil, aynı zamanda enerji anlamında ve önümüzdeki haftalardaki maçlarda bize moral vermesi açısından da önemli olacak" şeklinde konuştu. "Rakibi iyi analiz ettik, maça hazırız" Maccabi Tel-Aviv’in çok maçını izlediğini vurgulayan Bronckhorst, "Takım olarak iyi bir takım. Şampiyonlar Ligi’ne neredeyse kalıyorlardı. Ajax maçını izledik, diğer maçları da izledik. Modern futbol oynamaya çalışan bir takım. Şu an ki oyunları gerçek durumlarını yansıtmıyor. Yarın bizim için zor bir maç olacak. Ama rakibi iyi analiz ettik maça hazırız. Galip gelmek için buradayız. Çok çalışarak üç puanı almaya çalışacağız” diyerek sözlerini tamamladı. Gabriel Paulista: "Hepimiz zaferler kazanmak, kupalar kazanmak için buradayız" Siyah-beyazlı oyuncu Gabriel Paulista ise, “Takıma döndüğüm için çok mutluyum. Öncelikle taraftarlarımızın bana olan sevgisine teşekkür ederim. Çok çalışıyorum. İçimdeki galip gelme ve kazanma hırsını takım arkadaşlarıma da yansıtmaya çalışıyorum. Evet çok gol yiyoruz. Defans oyuncuları olarak kendimizi eleştiriyorum. Ancak futbol bir takım oyunu sadece dört-beş defans oyuncusundan kaynaklanmıyor yenen goller. Beraber oynuyoruz, beraber savunmayı zorlaştırıyoruz. Çok kompakt değiliz. Takım olarak bunları düzeltmek zorundayız. Sadece defans, orta saha ve forvet değil. Beraber davranmak zorundayız. Duran toplardan da kötü goller yedik. Rakiplerimize vermememiz gereken çok gereksiz avantajları verdik. Bunu değiştirmek zorundayız" açıklamasında bulundu. Paulista, "Göztepe mağlubiyetinden sonra iki gün bir düşünme süremiz vardı. İyi düşündük ve yaptığımız hataları gördük aslında. Daha az hata yapmamız gerekiyor. Futbol hatayı bu kadar çok kabul etmeyen bir oyun. Bizim şu an odaklanmamız gereken nokta daha az hata, daha çok zafer ve galibiyet olmak zorunda" ifadelerini kullandı.
Batman Batman’da arpa stoğunun az olması fiyatları etkiledi Batman Zahireciler ve Hububatçılar Derneği Başkanı Halil Ay, 2024 yılı arpa hasat dönemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Ay, bu yıl arpa stoklarının az olduğuna dikkat çekerek, “Çiftçinin, esnafın ve tüccarın elindeki arpa stokları oldukça sınırlı. Doğu ve Güneydoğu’da stoklar, bölgenin yalnızca bir aylık ihtiyacını karşılayacak düzeyde. Batman TMO’nun kendi lisanslı depolarında ve kiraladığı alanlarda bu yıl için ve önümüzdeki yılın ihtiyaçlarını karşılayacak kadar stok mevcut” dedi. Türkiye genelinde arpa stoklarıyla ilgili bilgi veren Ay, özellikle Silvan ve Doğu Anadolu bölgelerinde, yer altında saklanan stokların 3 yıl yetecek kadar olduğunu belirtti. TMO’nun güncel arpa satış fiyatının 8 bin 420 TL + KDV olduğunu ifade eden Ay, “Türkiye’nin her bölgesinde arpa stoku var özellikle Silvan bölgesinde birde Doğu Anadolu bölgesinde 3 yıl yetecek kadar yer altında arpa stoku var. Şu anda Batman TMO satış fiyatı 8 bin 420 artı KDV ile birlikte 8 bin 520 TL’ye tekabül ediyor, şu an için çiftçi, üretici ve sanayici TMO satışlarından faydalanabiliyor. Ayrıca her ayın 1’inden 3’üne kadar TMO ofisinin fiyat güncellemeleri oluyor. Eylül ve Ekim ayında 8 bin 320 TL‘den açıldı yani sadece bir defa 100 TL zam yapıldı, tabi önümüzdeki Aralık ayı içinde de bir artış daha bekliyoruz, yani ton başında 200 TL daha bir artış söz konusu” şeklinde konuştu.
İstanbul Necip Fazıl Kısakürek’in "Bir Adam Yaratmak" eserinin film çekimleri tamamlandı Necip Fazıl Kısakürek’in Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri kabul edilen "Bir Adam Yaratmak" tiyatro oyununun, film çekimleri tamamlandı. Uluslararası festivallerde yer alarak Kısakürek’in eserinin dünyaya tanıtılması amaçlanırken, filmin 2026 yılında vizyona gireceği öğrenildi. Şair Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Bir Adam Yaratmak’ adlı tiyatro oyunu ilk kez Muhsin Ertuğrul tarafından 1937-1938 yıllarında Şehir Tiyatrolarında sahnelendi. Eser, üç bölümlük bir dizi olarak 1977 yılında Yücel Çakmaklı tarafından televizyonda da ekrana gelmişti. Necip Fazıl Kısakürek’in Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri kabul edilen "Bir Adam Yaratmak" tiyatro oyunu, 87 yıl sonra film olacak. Çekimlerine 7 Ekim’de Üsküdar’da başlanan filmin başrolünde Engin Altan Düzyatan ve Gülper Özdemir’in yer alırken, kadroda Altan Erkekli, Serpil Tamur, Deniz Barut, Hakan Meriçliler, İsmail Hakkı, Murat Serezli, Gülper Özdemir ve Caner Topçu gibi isimler bulunuyor. Filmin yapımcılığını Filimetre Medya Yapım üstlenirken, yönetmen koltuğunda ise Murat Çeri oturdu. Kültür ve Turizm Bakanlığının desteklediği "Bir Adam Yaratmak" filminin çekimleri tamamlandı. Uluslararası festivallerde yer alarak Kısakürek’in eserinin dünyaya tanıtılması amaçlanırken, filmin 2026 yılında vizyona gireceği öğrenildi. “Esere inandığımız için set çok iyi geçti” Yönetmen Murat Çeri, çekimlerin iyi geçtiğini belirterek, “Süreç, Mehmet Kısakürek’ten telifi almamız ile başladı. Ben, ‘her şeyin kendi kaderi var’ derim. Bir Adam Yaratmak’ın kaderi, bahtı iyi olduğu için işler yavaş yavaş ve hızlı hızlı oldu. Bir Arap atasözü var; ‘Yavaş yavaş acele edelim’ diye. Yavaş yavaş kendiliğinden halloldu. Geldiğimiz nokta da filmi çektik. Şimdi ise kurgu aşamasındayız. Esere inandığımız için set çok iyi geçti. Oyuncuların ve ekibin inanmasından kaynaklı muhabbetli bir ortamdı. Planladığımız sürede bitti. Çok ekstra bizi zorlayacak şeyler yaşanmadı. İlla ki küçük zorluklar oldu ama aşılacak zorluklardı. Bizim için zaman önemliydi. Planladığımız süre de bitti ama istediğimizi de alabildik. 7 Ekim’de başladı ve 4 haftalık bir süreçti. 2 haftası gece olduğu için 22 günde çekimleri tamamladık” dedi. “Necip Fazıl’a gençliğimden itibaren ayrı bir muhabbet duyarım” Necip Fazıl’a gençliğinden itibaren ayrı bir muhabbet duyduğunu söyleyen Çeri, “Şimdi kurgu aşamasındayız. Görüntüler ve sesler eşlendi. Bundan sonra CGI var. Ses, renk ve müzik var. Kurgu olarak 3-4 aylık bir zaman dilimi bulunuyor. Ondan sonra da festival süreci var. Bizim, filmi gişeye sokmakta bir acelemiz yok. Bizim hedefimiz dünyada ses getiren bir iş yapmaktı. Bu noktada ince ince hareket ediyoruz. Dünyanın önemli festivallerinden birisinde, dünya prömiyeri yapıp, ondan sonra da Türkiye’deki festivallerde de boy gösterip en son insanlar gişede seyredecekler. O da herhalde 2026 yılını bulacaktır. Ben, Necip Fazıl’a gençliğimden itibaren ayrı bir muhabbet duyarım. Bir Adam Yaratmak eserini de lisedeyken, Ankara’da tiyatroda izlemiştim. Çok etkilenmiştim. Bir gün onun filmini çekeceğim ve yönetmenliğini yapacağım aklıma gelmezdi. Bu yönden kendimi şanslı hissediyorum. Eserde ne çıkacağını tahmin ederek söylüyorum; Necip Fazıl’ın şanına ve şahsiyetine yaraşır bir eser çıkacağının kanaatindeyim inşallah” ifadelerini kullandı.