POLİTİKA - 18 Temmuz 2023 Salı 22:59

CHP, Saadet, DEVA ve Demokrat Parti, TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırdı

A
A
A
CHP, Saadet, DEVA ve Demokrat Parti, TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırdı

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanı Özgür Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak yaptığımız Merkez Yönetim Kurulu’nda, Sayın Genel Başkanımızın muhalefet liderleriyle yapmış olduğu değerlendirmeler ışığında Meclisi olağanüstü çağırmaya karar verdik." dedi.



Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özel, TBMM’nin ülkenin gündemi, vatandaşın gündemi yakıcıyken Meclisin kapalı olmasını anlamsız bulduklarını belirtti. Torba kanun ile Motorlu Taşıtlar Vergisi ve Kurumlar Vergisi’nin arttırıldığını hatırlatan Özel, “Motorine ve benzine bir gecede ÖTV tutarına litre başına 5 lira zam yaptılar. LPG’ye ise litre başına fiyat artışı 4 lira oldu. Seçimden 14 Mayıs’tan bugüne kadar akaryakıta gelen zam yüzde 71 ile yüzde 73 arasında değişir oldu. Meclisin son gününde ek bütçeyi izledik. Ek bütçenin gerekçesi büyük bir deprem yaşadık, depremin yaralarını satmak için buna ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.



Özel, şöyle konuştu:


“Cumhuriyet Halk Partisi olarak yaptığımız Merkez Yönetim Kurulu’nda, Sayın Genel Başkanımızın muhalefet liderleriyle yapmış olduğu değerlendirmeler ışığında Meclisi olağanüstü çağırmaya karar verdik. Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanı olarak benim imzam, üç grup Başkanvekilimizin, Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ ve Grup Başkanvekillerinin, Sayın Mustafa Yeneroğlu ve Cemal Enginyurt’un imzalarını koydukları, bütün milletvekillerimizin imzalarının bulunduğu başvuruyu birazdan 25 Temmuz Salı günü Meclisin 15.00’te çağrılması istemiyle Meclis Başkanlığına ileteceğiz. Sayın Numan Kurtulmuş’u başvurudan önce kendisini bilgilendirdim. Kötü gidişat, yapılan yanlış işler, Meclis kapatıldıktan sonra vatandaşlın sırtına vurulan bu yükle ilgili çalışmalarımızı tamamlayacağız.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Prof. Dr. İsmail Melih Baş: "Mutlu bir ülke olmak için yaşam standardı eşitsizliği çözülmelidir" Prof. Dr. İsmail Melih Baş, "Dünya Mutluluk Endeksi Raporu" hakkında açıklamalarda bulunarak Türkiye’nin mutluluk endeksinin yükselmesi için önemli önerilerde bulundu. Finlandiya’nın üst üste sekizinci kez dünyanın en mutlu ülkesi seçildiği "Dünya Mutluluk Endeksi Raporu" ilgili bilgiler veren Prof. Dr. İsmail Melih Baş, ilgili raporda bağımsız değişkenler olarak kişi başına düşen "Gayri Safi Milli Hasıla", sosyal destek, doğumda yaşam beklentisi, yaşam tercihlerini yapmada özgürlük, cömertlik, yolsuzluk algısı ile "Distopya ve Artık" gibi unsurların kullanıldığını ifade etti. Baş; "Geçtiğimiz günlerde iki mutluluk raporu düştü kamuoyunun önüne. İlki uluslararası: Dünya Mutluluk Endeksi Raporu (DMR). Yıllardır Gallup ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı’nın ortaklaşa yayınladıkları DMR (İngilizcesi ile World Happiness Report WHR) adlı çalışmada mutluluk ölçümü bir öznel iyilik hali ölçümüdür aslında. Bu da üç göstergeden oluşmaktadır: yaşam değerlemeleri, olumlu duygular (etkileme) ve olumsuz duygular (etkileme). Yaşam değerlemesi katılımcıların 0 (en kötü) ile 10 (en iyi) arasındaki zihinsel değerlemelerinden oluşuyor. Olumlu duygular, üç soruya evet-hayır yanıtlarından oluşuyor. Bu sorular şöyle: gülme, zevk alma, ilginç bir şeyi öğrenme veya yapma deneyimleri. Olumsuz duygular da aynı biçimde evet-hayır soruları. Bu sorular da şöyle: endişe, üzüntü ve kızgınlık deneyimleri ile ilgili. Sonra da ülkeler arasındaki mutluluk ortalamasını açıklayıcı bir regresyon çalışması yapılmış" dedi. "Yalnız yemek yemek mutsuzluğu artırıyor" Dünyanın en mutlu ülkeleri listesinden dikkat çeken detaylara değinen İstanbul Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Melih Baş, İsrail’in 8’inci sırada olmasını şaşkınlıkla karşıladığını belirtti. Baş; "Finlandiya üst üste sekizinci kez dünyanın en mutlu ülkesi seçildi. Finlandiya’nın yanı sıra Danimarka, İzlanda ve İsveç aynı sırayla ilk dörtte yer almaya devam ediyor. Avrupa ülkeleri sıralamada ilk 20’de çok yoğun yer almışlar. İsrail 8’inci sırada yer almış. Kosta Rika ve Meksika ilk kez ilk 10’a girerek sırasıyla 6’ncı ve 10’uncu sırada yer almış. ABD, 2012’de 11’inci sırada yer alırken, bu yıl 24’üncü sıraya gerileyerek tüm zamanların en düşük sırasına düştü. Raporda, ABD’deki yalnız yemek yeme oranının son 20 yılda yüzde 53 arttığı ve bunun mutsuzluğu artırdığı belirtiliyor. Afganistan, bir kez daha en mutsuz ülke olarak raporda en alt sıraya yerleşti. Afganistan’daki kadınlar, özellikle hayatlarının daha da zorlaştığını ve sosyal şartların iyileşmesi adına önemli adımlar atılması gerektiğini belirtiyor" diye konuştu. "Türkiye listenin 94’üncü sırasında yer alıyor" Türkiye’nin aynı listede 94’üncü sırada yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. İsmail Melih Baş, ülkemizin mutluluk endeksinin artması için önemli önerilerde bulunarak şu ifadelere yer verdi: "Raporda Türkiye, bu yıl 5,262 puanla 94’üncğ sırada kendine yer buldu. Türkiye, sıralamanın ilk başladığı 2012 yılına göre 0,08 puan kaybetti. Bu istatistiğin yanı sıra TÜİK’in yeni yayınladığı Yaşam Memnuniyeti Raporu 2024 raporunda da mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı 2023’te yüzde 52,7 iken, 2024’de maalesef yüzde 49,6’ya gerilemiş. Geleceğinden umutlu olduğunu söyleyenlerin oranı da yüzde 67,1’den yüzde 64,3’e düşmüş." "Türkiye’de mutluluk endeksinin artması için yapılması gerekenler" "Türkiye liste sıralamasındaki 90-100 aralığından kurtulmak için sistematik bir çaba harcamalıdır" diyen Prof. Dr. Melih Baş, şu önerilerde bulundu: "Ekonomik olarak bölgeler, cinsiyet, yaş vb. tüm demografik özellikler açısından yaşam standardı eşitsizliği çözülmelidir. Sosyal yardımlar insanların hazır tüketime yöneltici değil, insana yaraşır kolektif üretime yöneltici nitelikte olmalı, kayırmacılıktan uzak olmalı, sadece nakit değil bilgi de dahil gari nakdi unsurları da içermelidir. Sosyal yardım mekanizması ‘kapsayıcılık’ çalışmaları olarak düzenlenmelidir. Anne-baba eğitimi başta olmak üzere hem yaygın hem de örgün eğitim süreçlerinde verilen değerler sisteminin özgecilik (diğerkâmlık), paylaşmacılık, vicdan, dürüstlük, özgürlük ve sorumluluk dengesi gibi unsurları içermesi sağlanmalıdır. Gerek eğitim gerek sağlık, gerek kültür idaresi başta olmak üzere tüm kamusal yönetim kapsamında saygı (özsaygı dahil) ve sevgi kavramları hem kuramsal ve felsefi hem de uygulama olarak planlanmalı, organize edilmeli, yürütülmeli, denetlenmelidir. Bu denetim kapsamında ‘yurttaş davranış skorlama sistematiği’ gibi bir model tasarımlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır. Bireyler sadece vicdanlarıyla baş başa bırakılmamalı, toplumsal denetim sistemi kurulmalıdır. Ülkenin Kalkınma Planı’na ‘daha ekonomik, daha estetik, daha etik, daha ekolojik bir Türkiye’ sloganı yerleştirilmelidir. Yapılacak işler kapsamında ‘şirketlere düşen işler ve sorumluluklar’ ayrıntılı bir çalışma ile belirlenmeli ve bir yasal düzenleme hazırlanmalıdır. Bu düzenleme kapsamında şirketlerde bir ‘mutluluk yöneticisi’ istihdam edilmelidir. Yapılacak işler kapsamında ‘bireylere düşen işler ve sorumluluklar’ ayrıntılı bir çalışma ile belirlenmeli ve bir düzenleme hazırlanmalıdır. Bu düzenleme kapsamında oluşturulacak bir kamu yönetimi organizasyonu ile (bakanlıklar arası bir birim ya da bir bakanlığa örneğin kültür bakanlığı vb. bağlı birim ile) çalışmalar yürütülmelidir."