POLİTİKA - 18 Aralık 2024 Çarşamba 15:37

CHP Genel Başkanı Özel: “Hablemitoğlu, o dönemde FETÖ’yü en iyi anlatandı”

A
A
A
CHP Genel Başkanı Özel: “Hablemitoğlu, o dönemde FETÖ’yü en iyi anlatandı”

Cumhuriyet Halk Partisi Özgür Özel, 18 Aralık 2002’de uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Necip Hablemitoğlu’na ilişkin, “FETÖ’nün nasıl bir örgüt olduğunu o dönemde en iyi gören ve en iyi anlatan, en cesaretli anlatandı” dedi.


Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, 18 Aralık 2002’de uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitiren akademisyen Necip Hablemitoğlu’nun ismini yaşatmak için Ankara Büyükşehir Belediyesinin yaptığı parkın açılışı ve anma törenine katıldı.


“Hablemitoğlu, o dönemde FETÖ’yü en iyi anlatandı”


Özel, burada yaptığı konuşmada, Hablemitoğlu’nun gerçek bir vatansever olduğunu ifade ederek, “Onu 18 Aralık 2002’de karlı bir Ankara akşamında burada kaybettik. Ertesi gün gazetelerin manşetlerinde ‘derin cinayet’, ‘derin suikast’, ‘Başkent’te kanlı pusu’ manşetleri atılmıştı. Çünkü o ileriyi gören ve Türkiye’nin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunu halka anlatmaya çalışan aydın bir insandı. FETÖ’nün nasıl bir örgüt olduğunu o dönemde en iyi gören ve en iyi anlatan, en cesaretli anlatandı” diye konuştu.



“Dosya, 15 Temmuz sonrası tozlu raflardan indirildi”


Hablemitoğlu’nun kitaplarının, makalelerinin ve söylediklerinin dikkate alınması halinde 15 Temmuz Darbe Girişiminin hiç yaşanmayacağına dikkati çekerek, “Cinayet 2002’de işlendi, o günden 15 Temmuz akşamına kadar geçen sürede iktidar, hep bugünkü iktidardı ama bu dosya hiç kimsenin dikkatini çekmedi. Bütün çabalar beyhude kaldı. Ancak 15 Temmuz sonrası tozlu raflardan indirildi. Şengül Hanım ve Uyvar şimdi paylaşacağım bu anıyı çok yakından hatırlayacaklar. Katledilmeden dört gün önce Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Eskişehir Şubesi’nde yaptığı konuşma, geçen haziran ayında dava dosyasına girdi, tahliyelerden bir yıl sonra girebildi. O konferansta Hablemitoğlu’nu izleyen dört şüpheli olduğu anlaşılıyor. O meşhur dörtlünün o konferansa da gidip kendisini her zamanki gibi izlediği, takip ettiği anlaşılıyor. Fakat video, 2023’te davadan tahliyeler yapıldıktan bir yıl sonra dosyaya girebiliyor ve bu video, ancak bugünlerde hepimiz açısından aleniyet kazandı. Hablemitoğlu’na soruyorlar, ’Aydınlarımız öldürülüyor, siz bundan korkmuyor musunuz?’ Yanıt şöyle; ‘ben kadere ve Allah’a inanıyorum, böyle bir çekincem yok. Tek bir konu var, o da ülkemizin çıkarları, bu devletin ayakta kalabilmesi ve bizim tam bağımsızlığımız” açıklamasında bulundu.



“Maalesef cenazesi fiilen ortadan kaldırıldı ve kanlar yıkandı”


Dün açıklanan Sinan Ateş Davasının gerekçeli kararına ilişkin konuşan Özel, şu ifadeleri kullandı:


“Maalesef cenazesi fiilen ortadan kaldırıldı ve kanlar yıkandı. Ama aslında kanı yerde kaldı. Tetikçiler, torbacılar yani Sinan Ateş’in anasına, kardeşine, eşine aylar önce söylediği, ‘Benim kalemimi kırdılar o ikisi’, adını vererek ‘tetikçi çağırıyorlar, beni öldürtecekler diyorlar.’ Bugün tetikçileri ve o bulunmuş paralı katilleri cezalandırıp, ‘Bu cenaze ortadan kalktı, kanı yerde kalmadı’ demeye çalışıyorlar. Koskoca Ankara‘yı Türkiye’nin başkentini Narinimizin öldürüldüğü Tavşantepe Köyü’ne çevirmeye çalışıyorlar. Katillerin kim olduğunu herkes biliyor ama bir tek devlet bilmiyor, bir tek savcı bilmiyor. Bilen biliyor, söylemiyor. ‘Söylersem dostlarım var o köyde, incinir’ diyor. Bugün de katilleri, Adalet Bakanı biliyor, azmettiricileri AK Partililerin hepsi biliyor.”



“Bu dönemde yeni Hablemitoğlu’na çok ihtiyaç var”


Açılışa katılan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise yıl sonra suikast olayının olduğu yerde olduklarını belirterek, “Acımasız katiller belki fiziken ayırıyorlar ama göründüğü gibi bu şekilde anılacak mekanlar yapmak suretiyle ayrıca bizler de onu ölümsüzleştiriyoruz. Ailesinin yanında bugün bu parka gelen ve yanından geçecek olan herkes Hablemitoğlu Hocamızı mutlaka saygıyla anacak. Çok yıllar önce hiç kimsenin görmediği şeyleri ya da görüp de söyleyemediği şeyleri cesurca yazdı, söyledi. Kendisine ‘nasıl bu kadar cesursunuz?’ diye sordular. Önemli olan ülkemin birliği, bütünlüğü ve bağımsızlığıdır’ dedi. Bu dönemde yeni Hablemitoğlu’na çok ihtiyaç var çünkü insanların birçoğu artık sustu, konuşmuyor, konuşturulmuyor” açıklamasında bulundu.


Açılış ve anma törenine CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yanı sıra ABB Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Hablemitoğlu’nun ailesi ve sevenleri katıldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Kuşadası’nda çevrecilerden tabiat parkı talebi Aydın’ın Kuşadası ilçesinde çevreci dernekler, 400 çeşit tıbbi ve aromatik bitkiyi barındıran 240 dönümlük Kemerönü mevkiinin yapılaşmaya açılmak istenmesine karşı çıkıp, bölgenin bir an önce tabiat parkı ilan edilmesini talep etti. Kuşadası Sivil Toplum Platformu adına açıklama yapan Pelin Seven Aksu, "Kentimizde doğal alanlarımızı sahiplenme ve gelecek nesillere aktarma konusunda sonuna kadar kararlıyız" dedi. Kuşadası’nda çevreciler, yapılaşmaya açılmak istenen ve mülkiyeti Hazine’ne ait olan Türkmen Mahallesi’ndeki Kemerönü mevkiini korumak amacıyla harekete geçti. Bu kapsamda aralarında Kuşadası Kent Konseyi üyelerinin de bulunduğu çevreci derneklerin temsilcileri ve doğaseverler Kuşadası Sivil Toplum Platformu çatısı altında birleşerek, Kemerönü mevkiinin girişinde bir araya geldi. Farkındalık oluşturmak için eğimli arazide yaklaşık 2 kilometrelik zorlu bir yürüyüş ve tırmanış yapan çevreciler, bölgenin tepe noktasına ulaştıktan sonra basın açıklaması yaptı. Kuşadası Sivil Toplum Platformu adına açıklama yapan Pelin Seven Aksu, Kemerönü mevkiinin nadir bitki türlerinin yanı sıra şahin, kerkenez, yılan kartalı, baykuş, tilki, yaban tavşanı, sincap, sansar ve porsuk gibi pek çok hayvana ev sahipliği yaptığına dikkat çekti. Bölgenin denize inen kayalık kesiminde dünyada 700, Ege kıyılarında ise 100 tane kaldığı belirlenen nesli tehlike altındaki Akdeniz foklarına ait bir mağaranın bulunduğunu ifade eden Aksu, "Mülkiyeti Hazine’ye ait olan Kemerönü mevkiinde bugün maalesef kooperatif ismini kullanan bir şirket tarafından turizm işlevli yapılması planlanan bir proje var. Bu alanda yapılacak olan bu boyutta bir projenin ulaşım, sosyal donatılar, pis su, içme suyu ve altyapı sorunları da ileride kentimiz için büyük problem oluşturacak. Bu nedenle Kuşadası kamu kurumları ve sivil toplum örgütleri iş birliğiyle kentin kıyı bölgesinde doğal olarak kalmış nadir alanın korunması ve geleceğe yönelik olarak ekolojik temellere dayalı planlarının yapılmasını istiyoruz. Bölgenin ’Tabiatı Koruma Alanı’, ’Tabiat Parkı’ veya ’Kesin Korunacak Hassas Alan’ olarak ilan edilmesi öncelikli ve nihai talebimizdir" dedi.
Kocaeli Darp iddiası tersine döndü: Öğretmen ve veli mahkemelik oldu Kocaeli’nde 10 yaşındaki öğrencisine şiddet uyguladığı iddiasıyla açılan davada öğretmen delil yetersizliğinden beraat ederken, öğrencinin annesi hakkında iftira, tehdit ve hakaretten dava açıldı. Gözyaşlarıyla açıklamalarda bulunan anne, "Çocuğu dövülmüş bir anne olarak sanık sandalyesine ben oturtuldum" dedi. Olay, geçen yıl 24 Kasım’da Öğretmenler Günü’nde bir ilkokulda yaşandı. Zeka seviyesi yüksek ve hiperaktif olduğu için yüzde 40 özel gereksinim raporu bulunduğu öğrenilen A.F.Ç.’nin (10), öğretmeni E.A. tarafından sınıfta arkadaşlarının gözü önünde şiddete maruz kaldığı öne sürüldü. Bu iddia üzerine okula giden anne Hülya Kartal, durumu öğrenmek istedi ancak okul yönetimi böyle bir olayın yaşanmadığını söyledi. A.F.Ç.’yi de yanına alıp polise giden anne oğluna şiddet uyguladığı iddiasıyla öğretmen E.A. hakkında şikayetçi oldu. Öğretmen beraat etti, anne yargılanmaya başladı Şikayet üzerine E.A. hakkında açılan davanın duruşması ise 9 Temmuz 2024’te görüldü. Duruşmada E.A. hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verildi. Bu kez öğretmen E.A. da Hülya Kartal hakkında hakaret, tehdit ve iftira davası açtı. Kartal, geçtiğimiz günlerde hakim karşısına çıktı. E.A.: "Anne hakkında şikayetçi oldum, davamız devam ediyor" Suçlamaları kabul etmeyen ve öğrenciye şiddet uygulamadığını dile getiren E.A., "Darp iddiasına ilişkin dava süreci bitti, beraat ettik. Ben anne hakkında yalan söylediği, kamu kurumunu bastığı, biz öğretmenlere hakaret ettiği, kapımızı yumrukladığı ve sınıftaki öğrencilerimizi rahatsız ettiği için şikayetçi oldum. Bu olaya veliler başta olmak üzere birçok kişi de şahit oldu. Anneye yönelik açtığım dava devam ediyor. İddialarının arkası boş. Öyle bir olay yok, zaten bizim okulumuzda böyle olaylar yok. Hanımefendi kendi kendine iddialarda bulunuyor" dedi. "Tokat attı, saçımı çekti ve yere doğru savurdu" Öğretmeni tarafından darp edildiğini ileri süren 10 yaşındaki A.F.Ç., "Kafama tokat atılarak, bir de saçım çekilerek şiddete maruz kaldım. Olaydan bir gün önce sınıflar arası kavga olmuştu. Olay günü okula gittiğimde kavga ettiğimiz kişilerin öğretmenleri tarafından hakarete uğradım. ’Benimle böyle konuşamazsınız’ dedim. Sınıf öğretmenim de öğrencileri eve kadar arkadaşımla takip ettiğimizi ve kapının zilini çalıp kaçtığımıza yönelik şikayet aldığını söyleyerek beni darp etti. Oysaki ben değil bizim sınıftaki diğer çocuklar takip etmiş, suç bana ve diğer arkadaşım üstüne kaldı. Öğretmen, diğer arkadaşımla birlikte beni tahtaya kaldırdı. ’Çocukları sapık gibi takip etmişsin’ dedi. Arkadaşım olayı anlattı ve yerine oturdu. Ben tam olayı anlatacakken öğretmen kafama tokat attı. Sonra gitti beni yerime oturtturdu. ’Bu salak çocukla bir daha konuşmayın. Siz de bunun gibi mal olursunuz’ dedi. Bu hakaretlerin üstüne eve gitmek istedim. Sınıftan çıkmaya çalıştım, kapıya doğru koşunca öğretmenim beni yakaladı. Saçımı çekti ve yere doğru savurdu" diye konuştu. "Öğretmenler Günü’nde dayak yedim" A.F.Ç., öğle arası eve gittiğini ve durumu annesine anlattığını da ifade ederek, "Öğretmenler Günü’nde dayak yedim, mağdurum ve şikayetçiyim. Darp raporu alıp karakola gittik. Daha önce de aynı öğretmen bir çocuğun kafasını tahtaya vurmuş. Çocuğu merdivenlerden düştü diye ikna edip annesine yalan söylemişler, sonrasında anne gerçeği öğrendi. Beni şikayetimden vazgeçirmek için çok çalıştılar. Bütün sınıfın ortasında dayak yemek bana kötü hissettirdi" dedi. "Müdür yardımcısı öyle bir durumun olmadığını söyledi" Anne Hülya Kartal ise oğlunun olay günü eve ağlayarak geldiğini ve öğretmeni tarafından darp edildiğini söylediğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Okul yönetimiyle görüşmek için oğlumu da yanıma alıp gittiğimde muhatap bulamadım. Alt kata indiğimde oğlumun sınıfının koridorunun önünde 20 küsur öğretmen ve müdür yardımcısını gördüm. ’Hocam ne oluyor burada, oğlum neden dayak yemiş? Bana bir açıklama yapmalısınız’ dedim. Müdür yardımcısı öyle bir durumun olmadığını söyledi. O zaman ’Kapının önündeki bu tedbir ne? Çocuk dayak yedirmediyse öğretmen bana bir cevap versin’ dedim. Çok üzgündüm, ağlayarak soruyordum. Baktım ki olayı kapatmanın derdindeler, yüksek sesle polis istediğimi söyledim." "Müdür ’şikayetini geri çek, sorun kalksın’ dedi" Olay sebebiyle öfkeli olduğunu söyleyen Kartal, "Mağdur edilmiş bir çocuğun annesiyim. ’Polis istiyorum’ diye birkaç kere bağırınca hiç polis de çağırmaya niyetleri yoktu. Merdiven üstünde fenalık geçirmeye başladım. Daha sonra polis geldi, darp raporu alarak şikayette bulunduk. Oğlum korktuğu için okula birkaç gün gidemedi. Okul müdürünü aradım, ’Hocam çocuğu okula göndermem lazım. Dersten geri kalıyor’ dedim. Müdür, ’Onu öğretmenimizi şikayet etmeden önce düşünecektin. Şikayetini geri çek, sorun kalksın’ dedi. Adalet arayışını devam edeceğim. Çocuğumun yaşadığı şeyin bedelini başka çocuklara da yaşatmayacak. Olay yaşandıktan sonra bir kadın da kapıma gelerek, yeğeninin de aynı öğretmeni tarafından darp edildiğini söyledi" şeklinde konuştu. "Ne hikmetse geçen sene dayak yiyen çocuk zamanında da kamera bozukmuş" Okul müdürü tarafından tehdit edildiğini de ileri süren Hülya Kartal, "Bana ’sen burada teksin, öğretmenimizin şikayetini çekeceksin harcattırmayız. O davayı çekmezsen biz de senin okul kapısını kırdığını ve öğretmenimizi tehdit ettiğini söyleriz’ dedi. Ben de onlara, ’sınıfın tepesinde kamera var, öyle bir iftira yapamazsınız. Çocuğun dayak yediğinde o kamera çekmiştir. Benim o kapılara gelip bağırıp çağırıp tehdit etmediğimi, sadece yerlerde ağlayıp bayıldığımı, düştüğüm görülecektir’ dedim. Ancak kameranın bozuk olduğunu söyledi. Ne hikmetse geçen sene dayak yiyen çocuk zamanında da kamera bozukmuş" diye konuştu. "Çocuğu dövülmüş bir anne olarak sanık sandalyesine ben oturtuldum" Kendisine karşı iftira, hakaret ve tehdit suçlamalarıyla dava açıldığını savunan Kartal, "Çok yıpratıcı süreç, psikolojimiz bozuldu. Oğlum okula ağlayarak zorla gidiyordu. Bu zor süreçte okulun anneye destek olması gerekirken, çocuğumun ve benim hayatımı çıkmaza soktular. Bana karşı hakaret, iftira ve tehdit davası açtılar. Okulda kapı kırmışım, öğretmeni ’görevinden attıracağım’ diye tehdit etmişim. Çocuğu dövülmüş bir anne olarak sanık sandalyesine ben oturtuldum. Bir anne olarak çocuğumun hakkını arıyorum diye çok mağdur edildim. Çok yıprandım, adalet istiyorum. Tek istediğim benim oğlum gibi başka çocuklar bu olayı yaşamasın. Beni şikayet ettikleri için sanık kürsüsüne oturtuldum. Çocuğunun hakkını isteyen bir anne olarak sanık kürsüsünde olmayı hak etmedim. Bunca olay yaşayan çocuğumun adaleti alamamasına üzülüyorum. Oğlum hiperaktif olduğu için olay tarihinde yüzde 40 raporluydu. Çocuğumun kalp ritim bozukluğu var. Okulda birkaç defa bayılmış. Çocuğumun hasta olduğunu, raporlu olduğunu biliyorlar" dedi.
Kastamonu Uyuşturucu etkisinde 1 kişinin ölümüne sebep olan sürücüye 9 yıl hapis cezası Kastamonu’da uyuşturucu madde etkisi altındayken kullandığı araçla kaza yapma neticesinde bir kişinin ölümüne, bir kişinin de yaralanmasına sebebiyet veren sürücü, 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Duruşma salonunda tutuklanan sürücü, gazetecilere saldırmaya çalıştı. Kaza, Nisan ayında Kastamonu-Taşköprü kara yolu Bük köyü mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Koray K. idaresindeki 37 ACB 354 plakalı kamyonet, yoldan çıkarak köprüden dereye uçtu. Kazada araçta bulunan 26 yaşındaki Necibe Çalan hayatını kaybetti, sürücü Koray K. ile yolculardan Onur K. de yaralandı. Kazanın ardından uyuşturucu madde etkisinde olduğu belirlenen kamyonet sürücüsü Koray K. hakkında “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçlarından Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Sanığın tutuksuz yargılandığı davada karar duruşması görüldü. Duruşmada kendisini savunan Koray K., “Suçlamaları kabul etmiyorum. Aynı kazada kendim de yaralandım, sakat kaldım. Bilinçli olarak kimseyi öldürmedim. Benim uyuşturucu kullandığımı biliyorlardı. O zaman binmeselerdi. Bile bile sürücüsü olduğum araca binmeleri nedeniyle asıl kendileri kusurludur. Mütalaayı kabul etmiyorum, beraatımı talep ediyorum” dedi. Kazada yaralanan Onur K. ise sanıktan şikayetçi olduğunu belirterek, “Duruşmaya katılma talebim vardır. Ben, uyuşturucu kullanmadım ama kanımda nasıl çıktı bilemiyorum. Sanık Koray’ın da kazanın yaşandığı gün uyuşturucu kullandığını biliyorum” diye konştu. Duruşmaya katılan Necibe Çalan’ın ablası B.B. de cumhuriyet savcısının mütalaası doğrultusunda sanığın cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, tutuksuz yargılanan Koray K.’yi 9 yıl hapis cezasına çarptırdı. Hükümle birlikte, sanık Koray K., duruşma salonunda tutuklanarak cezaevine gönderildi. Adliye çıkışında emniyet aracına götürülen Koray K., kendisini görüntülemek isteyen basın mensuplarına saldırmaya çalıştı.