KÜLTÜR SANAT - 20 Kasım 2024 Çarşamba 13:55

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi 2025 Avrupa Yılın Müzesi olmaya aday

A
A
A
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi 2025 Avrupa Yılın Müzesi olmaya aday

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, 2025 Avrupa Yılın Müzesi Ödülü’ne (EMYA) aday gösterildi.


Avrupa Yılın Müzesi Ödülü (EMYA), Avrupa Müze Forumu (EMF) tarafından 1977 yılından bu yana her yıl veriliyor ve Avrupa’nın farklı kültürel bağlamlarında yeni veya yeniden geliştirilen müzelerde yenilik ve mükemmelliği temsil ediyor.


İlk olarak 1995 yılında EMYA kapsamında ’Özel Övgü’ ödülü kazanan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, 2021 yılında tamamlanan restorasyon projesi kapsamında kültür varlıkları ve kültürel mirasın korunması uygulamaları, yenilenen teşhir salonları ile EMF tarafından 2025 yılı Avrupa Yılın Müzesi olmaya aday gösterildi.


Polonya’nın Bialystok şehrinde 21-25 Mayıs 2025 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan EMYA Yıllık Konferansı’nda 2025 yılı adayları, eski adaylar da dahil olmak üzere tüm EMYA topluluğu bir araya gelecek ve diğer adayların yanı sıra Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin de tanıtımının yapılmasının ardından 24 Mayıs Cumartesi günü düzenlenecek tören ile ödül kazanan müzeler açıklanacak.



Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi 2025 Avrupa Yılın Müzesi olmaya aday

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüferli çocuklar ’Güvenli kent’ için yürüdü Nilüfer’de 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşe katılan çocuklar, ’Güvenli bir gelecek için güvenli bir kent’ talebiyle bir araya geldi. Hazırladıkları dövizlerle taleplerini duyuran çocuklar, barınma, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarda eşit yaşam hakkına dikkat çekti. Nilüfer Belediyesi ve Nilüfer Kent Konseyi iş birliğinde 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla yürüyüşe katılan çocuklar, ’Güvenli bir gelecek için güvenli bir kent’ talebiyle bir araya geldi. Nilüfer Kent Konseyi önünden başlayan yürüyüşe ilçedeki ilk ve ortaokullardan yüzlerce öğrencinin yanı sıra Nilüfer Belediyesi Çamlıca ve Burak Berk kreşlerinin minik öğrencileri de katıldı. Çocuklar, ellerindeki dövizlerle barınma, eğitim, sağlık gibi haklarına dikkat çekerek, Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüdüler. “Kararlara dahil olalım” Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törende konuşan Nilüfer Kent Konseyi Çocuk Meclisi Başkanı Yasemin Arslan, tüm çocukların Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutladı. Çocuk meclislerinin çalışmalarından bahseden Arslan, “Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin yaşadığımız kentlerde hayata geçirilmesi, farklı kesimlerden çocukların temsil edilmesi, sorunlarının gündeme getirilmesi, bu sorunlara çözüm aranması ve çocukların kendileri ile ilgili konularda kararlara katılmalarını hedeflemektedir” dedi. Nilüfer’i “en çocuk dostu kent” yapma idealini paylaşan Arslan, ilçede yaşayan ve okuyan tüm çocukları Çocuk Meclisi’ne katılmaya davet etti. “Düşünerek, eğlenerek, öğrenerek ve farklılıklara saygı duyarak birlikte çalışalım” çağrısında bulunan Yasemin Arslan, sözlerine şöyle devam etti: “Daha fazla park, daha fazla ağaç, güvenli mahalleler, trafiğe kapatılmış sokaklar ve yaygın bisiklet kullanımı için çaba göstermeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde kendimizi demokratik bir şekilde ifade edebiliyor, haklarımızı savunabiliyor ve eşit bir gelecek için çalışabiliyoruz." “Atatürk’ün ilkelerini rehber edinin” Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, haklarına sahip çıktıkları için çocukları tebrik ederek, “Yıllar sonra belki sizden biri Nilüfer Belediye Başkanı olacak, bizi yönetecek. Milletvekili olup bizim sesimizi duyuracak, mühendis olup yaşayacağımız evi yapacak. İşte bu nedenle, daha aydınlık, daha özgür, daha üretken bir Türkiye için, sizin iyi yetişmeniz gerekiyor. İyi eğitim almanız, her konuda bilgi sahibi olmanız, bilimin ışığında yürümeniz, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini rehber edinmeniz gerekiyor” dedi. “Haklarınızı biz koruyacağız” Nilüfer’de, ortak akıl anlayışıyla her yaştan insan için katılımcılığın önünü açtıklarını vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, “Sizin sesinizi duyurabilmeniz için Kent Konseyi bünyemizde Çocuk Meclisimiz var. Burada toplanıp kararlar alabiliyorsunuz. Yine İhsaniye Mahallemizde sizin arkadaşlarınızın tasarladığı Oyun Engel Tanımaz Parkımız var. Belediyemizin hemen yakınında Nilüfer Çocuk Bostanı var. Bu bostanda sizler ürün yetiştiriyor, onların hasadını yaparak üretimin değerini anlıyorsunuz” diye konuştu. Başkan Şadi Özdemir, her çocuğun temel hak ve özgürlüklere sahip olmasını, fırsat eşitliği içinde, sağlıklı, mutlu ve refah içinde bir hayat sürmesini istediklerini de ifade etti. Her çocuğun kendi fikirlerini dile getirmeye ve kendi yolunu çizmeye hakkı olduğunun altını çizen Başkan Şadi Özdemir, “En önemlisi her çocuğun ‘çocuk’ olmaya hakkı vardır diyoruz. Size söz veriyorum, bu hakkınızı korumaya devam edeceğiz. Sizler de haklarınızı öğrenin, sahip çıkın. Hepinizin Dünya Çocuk Hakları Gününüz kutlu olsun” diyerek sözlerini tamamladı. Dünya Çocuk Hakları Günü etkinliği, Barış Anadolu Lisesi öğrencilerinden oluşan Barış Orkestrası’nın konseriyle sona erdi.
Gaziantep Malta Bakanı Galdes, Nurdağı’ndaki çalışmaları AB gözüyle inceledi Malta’nın Sosyal ve Ekonomik Barınma Bakanı Roderick Galdes, Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde deprem sonrası inşa edilen kalıcı konut ve sosyal donatı alanlarını inceledi. Avrupa Birliği (AB) üyesi Malta’nın Sosyal ve Ekonomik Barınma Bakanı Galdes, teknik kadrosuyla birlikte Nurdağı ilçesinde hızlıca hizmete alınan kalıcı konut ve sosyal donatı alanları ile 244 dükkândan oluşan içerisinde restoran, çiçekçi, market ve kuaför gibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacağı noktaları gözlemledi, çalışmalar hakkında bilgi aldı. İncelemelere ayrıca Malta heyetinden Sekreterlik Başkanı Jason Vella, Daimi Sekreter Emanuel Psaıla, Polikita ve Projeler Direktörü Leonard Scerri, Konut İdaresi İcra Kurulu Başkanı Matthew Zerafa katıldı. Galdes’e Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekilleri Hakan Aslansoy ve Feray Yılmaz eşlik etti. 6 Şubat depreminden bu yana Büyükşehir Belediyesi’nin deprem bölgelerine sağladığı hizmetler ve destekler hakkında bilgi verdi. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Galdes, “Bizim için muazzam bir tecrübe oldu. Bu kadar yıkıcı bir depremin doğal afetin akabinde bu kadar kısa bir süre içerisinde kalıcı konutların tamamlanmış ve hak sahiplerine teslim edilmiş olabilmesi 1 yıl gibi çok kısa bir zamanda ortaya konuşan dayanışma, seferberlik ruhunu ve Türkiye Cumhuriyet’inin büyük bir devlet olduğunu ve böyle zor bir zamanlarda vatandaşının dertlerine çare olabilmesi refleksinin çok yüksek olduğunu gösteriyor. Biz Malta hükümetinin Çevre Şehircilik ve Konut İskan Bakanlığı olarak buradaki tecrübelerimizden, istişarelerimizden ziyadesiyle memnun olduk. Toplu konut idaresini tebrik etmek isterim. Burada yaptıkları çok kaliteli iş için. Aynı zamanda bu kadar büyük ölçekli bir yeniden imar projesini hayata geçirebildiği için Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkilerini tebrik etmek isterim” dedi. Programda ayrıca Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü İkili İlişkiler Şube Müdürü Baran Görmez, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Protokol Şube Müdürlüğü Cemal Bostascıoğlu, Gaziantep Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hakan Şimşek, Gaziantep Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdür Yardımcısı Hakan Kılyar, AFAD Gaziantep İl Müdürü Mahmut Coşkun yer aldı.
Ankara Uğur Dündar hakkındaki babalık davasında karar açıklandı Gazeteci Uğur Dündar hakkında D.G. isimli bir kişi tarafından açılan "babalık davası"nda karar çıktı. Mahkeme, Dündar’ın D.G.’nin biyolojik babası olmadığı sonucuna vararak davayı reddetti. Isparta 3.Aile Mahkemesinde görülen duruşmaya Uğur Dündar ile D.G. katılmazken taraf avukatları hazır bulundu. Hakim dosyayı karara bağlayacaklarını belirterek Adli Tıp Kurumu’nun DNA incelemesi yaptığını biyolojik babalık durumuna ilişkin delil bulunmadığını aktardı. Kararını açıklayan mahkeme, "Uğur Dündar’ın D.G.’nin biyolojik babası olmadığı" sonucuna vararak davayı reddetti. Kararın ardından sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Dündar, "Adli Tıp Kurumu DNA incelemesi, biyolojik babalık iddiasını kesin olarak reddetmişti. Dün de mahkeme kararını verdi ve bu gereksiz davayı reddetti" ifadelerine yer verdi. “Dosyayı İstinaf Mahkemesine götüreceğiz” D.G.’nin avukatları Ahmet Furkan Uludağ ile Ferihan Polat ise karara ilişkin, “Dündar her ne kadar süreç tamamen sona ermiş gibi açıklama yapmış ve bazı gündüz kuşağı programlarında da bu yönde söylemlerde bulunulmuş ise de DNA raporuna yapmış olduğumuz itirazlarımız bakidir. DNA testi ve raporlama aşaması usule uygun yapılmamış ve hatalarla doludur. Bu da bizlere raporun gerçeği yansıtmadığını düşündürmektedir. Bu nedenle dosyayı üst mahkeme olan İstinaf Mahkemesine götüreceğiz. İstinaf Mahkemesi itirazlarımızı değerlendirip bir karar verecektir. Özetle; karşı tarafın ‘gereksiz’ olarak tanımladığı ancak müvekkilin hayatına mal olan davada henüz kesin bir karar yoktur. Hukuki mücadelemiz devam etmektedir” dedi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında tutuklu hemşire: "Rıza Bey’in ’500 gram bebek mi olur, çek fişini’ dediğini öğrendim" İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine üçüncü gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık hemşire Damla Atak, "Rıza Bey’in de ’500 gram bebek mi olur, çek fişini dediğini’ duydum, bunu savcılıkta öğrendim" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iletilmişti. Davanın görülmesine 3’üncü gününde devam ediliyor. Adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya bir kısım tutuklu, tutuksuz sanıklar ve avukatları hazır bulundu. Duruşmada tutuklu sanık hemşire Damla Atak savunma yaptı. "Mehmet Gürül, hastanenin yoğun bakımını işletiyordu" Savunma yapan sanık Damla Atak, 2015-2020 arasında Avrupa Şafak Hastanesi yoğun bakımında 2020 yılında Duygu Hastanesi’nde çalıştığını belirterek, "Duygu Hastanesi’nde çalışırken Fırat Sarı yöneticilik yapıyordu. 7 aydır dolandırıcılıkla suçlanıyorum. Fırat Sarı’nın Hastanesi’nde çalışıyordum ama Sarı’yı en fazla iki kez görürdüm. Bilgisayarda yazılan epikrizleri okumadım, bu epikrizlerin hangi şartlarda yazıldığını bilmiyordum. Mehmet Gürül, bu hastanenin yoğun bakımını işletiyordu, Fırat Sarı oraya karışmıyordu. Hastane, Seyhmuz Çelik’i istemiyordu bu yüzden Mehmet Gürül’ü getirdiler. İşe başlarken Ali Dirik’le görüştüm. Mehmet Gürül hastanedeki düzensizliklerden dolayı bir süre sonra ayrıldı" ifadelerini kullandı. "Rıza Bey, Kaya bebeği görmediğini söyledi ama gördü, viziteni kendi yazdı" Savunmasına devam eden sanık, "Bebek Kaya, anne riskli bir bebekti. Kadın doğum doktoru riskli olacağı için bebeği yoğun bakıma aldı doğumdan sonra. Bebek yoğun bakımdayken durumu kötüydü. 500 gram bir bebekti, akciğerleri kanıyordu. Sabah, Ali Bey yoğun bakıma geldi. Bende ona yaptıklarımızı söylüyordum. Bebek yoğun bakımında yetkili bir çocuk doktoru yoktu. Bize bebek değil, anne geldi. Bebek Esenler Hastanesi’nden Güney Hastanesi’ne sevk edildi. Seyhmuz Çelik, 23 Ekim civarı hastaneden ayrıldı. Bebeğin ex olduğu tarihte işe Rıza Bey başlamıştı. Çocuk doktoru, Kaya bebekle ilgili yapılabilecek bir şey olmadığını söyledi. Rıza Bey, Kaya bebeği görmediğini söyledi ama bu bebeği gördü, viziteni kendi yazdı. Bebeklerden sorumlu hemşirelerin listesini ben yazıyordum, bu yüzden tutukluyum" diye konuştu. "Rıza Bey’in de 500 gram bebek mi olur, çek fişini dediğini duydum" Üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirten sanık Damla Atak, "Bebek ex olduğunda benim hastanede olmam gerektiği söyleniyor, ben de diğerlerinin de hastanede olması gerektiğini söylüyorum. Batuhan, Rıza Bey’i arayıp, bebeğin 500 gram olduğunu söyledi. Rıza Bey’in de Batuhan Bey’e, 500 gram bebek mi olur, çek fişini dediğini duydum, bunu savcılıkta öğrendim. Doğukan Taşçı’nın yayınladığı videoyu TV de izledim. Hasta mahremiyeti diye bir şey var, bunun için doktor olmak gerekmiyor, bunu herkes bilir. Ben bir hemşire olarak nasıl başka bir hemşireyle görüntülü konuşurum. Beni arasaydı ben hastaneye giderdim ama beni aramadılar. Rıza Bey, Batuhan Bey’e ’Bebeğin durumu çok kötüyse fişini çek diyor’ bunu bebeği bilen ben yapamıyorum, Batuhan nasıl yapıyor? Hastaneyi denetime geldiğinde Kaya bebeği ve ilgilenen doktoru sordular. Ali Bey, denetimcilere bebeğin ex olduğunu söyledi. Bizde, o sırada sorumlu hemşire olmadığı için Rıza Bey’in eşi Hilda Hanım’ın kaşesini kullandık. Hilda Hanım o sırada Güney Hastanesi’nde çalışmıyordu, Hilda Hanım bebeği hiç görmedi, Rıza Bey gördü. Mehmet Gürül hastalarla kendi ilgilenirdi. Şeyhmus Çelik işten ayrıldığında yasal olarak çıkışını hemen yapmadılar, 1 hafta Mehmet Gürül kendi ilgilenirdi. Sonrasında Ümit Bey ilgilendi. Sabah işe gittiğimde bebek yoktu, Batuhan, bebeğin ex olduğunu söyledi. O sırada denetimciler geldi. Denetimcilere, Kaya bebeğin ex olduğunu söylediler, denetimciler de benden bebeğin dosyasını istediler, bende verdim" dedi. "Yoğun bakımdaki kameraları Ali Diren çıkarttırdı" Tutuklu sanık Atak, kamera kayıtlarına ilişkin ise, "Yoğun bakımdaki kameraları Ali Diren çıkarttırdı. Gece nöbetçi doktorun olmadığını hastane sahibi Müzeyyen Hanım biliyordu, sürekli hastanedeydi. Batuhan Bey, bebek ölümlerinden benim sorumlu olduğumu söyledi. Bende savcılıktan arama kayıtlarından arayıp, aramadığının araştırılmasını istedim, çünkü beni aramadılar, arasalar giderdim. Hastanenin yoğun bakımları dolduğunda, Gıyasettin Mert, Fırat Sarı ile anlaşmalı olduğu hastanelere sevkini yapıyordu. Hüseyin Günerhan’ı 2013 ten beri tanıyorum, kendisinin ilaç sattığına asla inanmıyorum. Bebek ex olduğunda üçüncü basamaktı ama o gün hastaneyi denetime geldikleri için bebeği birinci basamakta gösterdiler" diye konuştu. Duruşmada, Cumhuriyet Savcısı, sanığa "Neden her bilgiyi Gıyasettin Mert’e iletiyordun, kendisi yoğun bakımı mı işletiyordu" diye sordu. Sanık Damla Atak, "Gıyasettin Mert ile Ali bey yakındı. Gıyasettin Mert gönderdiği her bebeğin durumunu bilmek istiyordu, ben de bilgileri aktarıyordum" diye yanıtladı. Savunma yapan sanık avukatı, “Ölen bebekler için çok üzgünüz bu olayın yaşanmamasını isterdik, ancak bu genç kızın hiçbir suçu yoktur" dedi. Duruşma, Rıza Keykukubat’ın savunması ile devam ediyor.
İstanbul Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı İstanbul’da kapılarını açtı Lojistik sektörünün geleceğini şekillendirecek yenilikçi teknolojiler ve endüstriyel çözümleri bir araya getiren Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuar, İstanbul’da kapılarını açtı. Lojistik sektörü, transit taşımacılığın gelişimiyle Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak en önemli sektörlerin başında geliyor. Avrasya’nın en büyük lojistik fuarlarından olan Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı, İstanbul Dr. Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde 17’nci kez kapılarını açtı. 20- 22 Kasım tarihleri arasında kadar açık olacak fuarın ülkede tanıtımı yapıldı. 50’den fazla ülkeden katılımın gerçekleştiği fuarı birinci gün yoğunluğu dikkat çekti. Fuar, Transport Lojistik Münih, Transport Lojistik Çin, Transport Lojistik Amerika, Transport Lojistik Hindistan ve diğer uluslararası fuarlarla aynı kümede yer alıyor. Fuarın odak noktalarının lojistiğin geleceğini şekillendirecek yeni teknolojiler ve endüstriyel çözümler. Lojistik sektörünün 2025 ve 2026 yılında jeopolitik gelişmelerden etkileneceği çok net olduğunu belirten Arkas Holding Lojistik Grubu Başkanı Onur Göçmez, sektörün farklı pazarlara açılmasının önemli olduğun belirtti. Göçmez, “Bizim 5 yıldır, belirlediğimiz noktalarımız vardı bu noktalara ofislerimizi açtık. Hindistan, Mısır, Polonya ve Amerika’da şirketlerimiz var. Lojistik sektörünün her zaman problemi brüt kar problemi olmuştur. Lojistik olmazsa pandemiden çıkamazdık. Ama her zaman yaşanan sorun brüt kar problemidir. Brüt kar problemi olduğu zamanda yatırımlarınızı yapamazsınız. Şu anda bu problemi çok ciddi yaşıyoruz. Biz bu sorunu farklı farklı sektörlerle, hizmet şekilleriyle bunu ortadan kaldırmak için mücadele veriyoruz. Lojistik sektörünün 2025 ve 2026 yılında jeopolitik gelişmelerden etkileneceği çok net. O yüzden lojistik sektörü olarak farklı pazarlar arayışına itiyor. O yüzden lojistik sektörü dar pazarlardan çıkarak müşterileri büyütüp, farklı pazarlara itiyor. Dar pazarda kalmakta bir tercih. Fakat dar alandan çıkıp farklı pazarlara yatırım yapmakta başka bir tercih. Evet, pandemi lojistik sektörünü iyi bir yere getirdi. Şu an ise normalleşme aşamasında. Normalleşme aşamasında ise dış etkenler çok fazla zarar verdi. Örneğin Süveyş Kanalı, limanlardaki beklemeler, Ortadoğu’da oluşan karmaşıklık ve Ukrayna-Rusya savaşı. Bu sorunlar trafiklerin kesintiye uğramasına neden oldu. Çin’den Rusya üzerinden giden Sibirya hattı vardı ciddi bir problem yaşadı. Bunun yansıması navlunlara ve sınır kapılarındaki yoğunluğa sebep verdi. 2024 bu şekilde zor bir dönemde geçti. Türkiye’de faizlerin düşme umudu insanları yatırıma yöneltiyor. O yüzden 2025’in ikinci yarısında normalleşmeye geçebileceğimizi öngörüyorum” dedi. “Rüzgar gülü ve lokomotiflere 100 milyon dolara yakın ekipman yatırımı yaptık” Yenilenebilir enerji yatırımlarından bahseden Göçmez, Türkiye’nin alternatif enerji boyutunda en büyük 5 üretici konumunda olduğunu belirtti. Göçmez, ’’Şirketimiz global lojistik hizmet sunan bir organizasyona doğru ilerliyor. Bu sebeple 2023 yılında planladığımız stratejilerimizin çıktılarını almaya başladık. 2025 yılını bir yatırım yılı ve büyüme yılı olarak görüyoruz. Yatırımlarımızı lokomotif yatırım olarak görüyoruz. Yeni 5 tane lokomotifimiz geliyor. Türkiye içerisinde müşterilerimize direkt demiryolu hizmeti sunacağız. Bununla alakalı kontratlar yapmaya başladık. Karada ve denizde ciddi bir potansiyeli var. Rüzgar gülü taşıma lojistiği alanında yatırımlar yaptık. Toplamda hem rüzgar gülü hemde lokomotifler olarak 100 milyon dolara yakın ekipman yatırım yaptık. İki tane yeni şirketimiz var; Arkas Rail ve Arkas Heavy. Arkas Rail demiryolu hizmeti verecek. Arkas Heavy ise rüzgar gülü ve lojistik hizmeti verecek. Ayrıca kurulum, taşıma ve vinç hizmeti verecek. Diğer şirketlerimizde büyümeye devam edecek. 2025 ve 2026’yı iki yıllık bir planlama olarak düşünüyoruz” şeklinde konuştu.