POLİTİKA - 02 Nisan 2025 Çarşamba 09:19

Bakan Göktaş, Almanya’da Küresel Engellilik Zirvesi’ne katılacak

A
A
A
Bakan Göktaş, Almanya’da Küresel Engellilik Zirvesi’ne katılacak

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, engelli bireylerin yaşadıkları sorunlar ve buna yönelik çözümleri araştırabilmek, engelli haklarına ilişkin sözleşmenin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla bu yıl üçüncüsü Almanya’da düzenlenecek Küresel Engellilik Zirvesi’ne katılacak.


Engelli bireylerin yaşadıkları sorunları değerlendirebilmek ve buna yönelik çözümleri araştırabilmek, engelli haklarına ilişkin sözleşmenin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla ilki 2018’de Londra’da, ikincisi 2020’de pandemi nedeniyle çevrimiçi olarak gerçekleştirilen Küresel Engellilik Zirvesi’nin üçüncüsü bu yıl Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenleniyor. Bugün Almanya, Ürdün ve Uluslararası Engelliler İttifakı (International Disability Alliance) ortaklığıyla düzenlenen zirveye BM Genel Sekreter Yardımcısı Amina Muhammed’in yanı sıra 43 ülkeden ve 20’yi aşkın uluslararası kuruluştan üst düzey temsilcilerin katılması bekleniyor. Zirvenin açılışına katılacak olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Herkes için Geleceğe Hazır, Kapsayıcı Altyapı İnşa Etmek-Yeni Zorluklar ve Yerel Çözümler" etkinliğinde bir konuşma yapacak. Konuşmasında Türkiye’nin son 23 yılda sosyal hizmetler alanında yaptığı çalışmaları, tecrübelerini paylaşacak olan Göktaş, engelli bireylerin toplumsal hayata katılımını desteklemek amacıyla erişilebilirlik, istihdam ve eğitim gibi alanlarda yürüttükleri çalışmaları anlatacak. Göktaş, engellilerin temel haklarını korumak amacıyla imzaladıkları uluslararası sözleşmeler ve Anayasa başta olmak üzere iç mevzuatta atılan adımlar ve sosyal politikalarının ayrılmaz parçası haline getirdikleri 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi çerçevesindeki uygulamaları ele alacak.



"2030 Engelsiz Vizyon Belgesi’ni hazırladık"


Bakan Göktaş programa ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de herkes için erişilebilirliği sağlamak üzere sağlam bir yasal çerçeve oluşturduklarını belirterek, "2005 yılında yürürlüğe giren Engelliler Hakkında Kanun, ülkemizde engelli bireylerin yaşamlarında önemli iyileştirmeler sağlamış, bu alanda bir dönüm noktası olmuştur. Bu adımı Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’den önce atmış olduk" ifadelerini kullandı.


"Engelli vatandaşların hayatlarını kolaylaştırmak adına esas aldığımız temel ilkelerden biri erişilebilirliktir" ifadesini kullanan Göktaş, şu değerlendirmelerde bulundu:


"Türkiye Yüzyılı vizyonumuz çerçevesinde bakanlık olarak engellilik alanındaki çalışmalarımızı bu ilke doğrultusunda yürütüyoruz. Bu kapsamda bakanlığımız koordinasyonunda sürdürülebilir kalkınma amaçları ile uyumlu 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi’ni hazırladık. Ayrıca engellilere yönelik 2030 yılına kadar geliştirilecek politika ve sunulacak hizmetlere yön verecek çalışmalarımızın hayata geçirilmesi için 2023-2025 yıllarını kapsayan ‘Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nı hayata geçirdik. Türkiye olarak kimseyi geride bırakmamak anlayışımızla sosyal hizmetler alanındaki deneyimlerimizi bu programlar vesilesiyle paylaşmak, yürüttüğümüz çalışmaları uluslararası iş birlikleriyle daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz."



Türk vatandaşlarıyla buluşmada ‘Aile Yılı’ anlatılacak


Bakan Göktaş, zirve kapsamında Gine Kadın, Çocuk ve Savunmasız Kişilerin Güçlendirilmesi Bakanı Charlotte Daffe Toure ve Filistin Sosyal Kalkınma Bakanı Samah Hamad ile ikili görüşmeler gerçekleştirecek. Berlin Aile ve Sosyal Hizmetler Müşavirliği’nce düzenlenecek etkinlikte Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarıyla da buluşacak olan Bakan Göktaş, buluşmada Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle ilan edilen 2025 Aile Yılı kapsamında ailenin güçlendirilmesi konusunda yürütülecek çalışmalar konusunda vatandaşlara bilgi verecek.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Yüzde 100 geri dönüşümden elde edilen sulama boruları, 28 Nisan’da dağıtılacak Bursa Büyükşehir Belediyesinin kente kazandırdığı Tarım Plast Fabrikasında, yüzde 100 geri dönüşüm hammaddesiyle üretilen 12 milyon metre yassı ve 6 milyon metre yuvarlak sulama borusu dağıtımına 28 Nisan Pazartesi günü başlanacak. Tarım Peyzaj AŞ yatırımıyla kente kazandırılan Damla Sulama Boru Üretim Tesisi, yüzde 100 geri dönüşümden elde ettiği ham maddelerle boru üretimi yaptı. Parklardan ve terminalden toplanan plastik atıklar, atık eskimiş sulama boruları modern teknolojilerle işlenerek çiftçinin tarımda önemli ihtiyaçlarından yassı ve yuvarlak boruya dönüştürüldü. Tarım Peyzaj A.Ş’nin, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi iş birliğinde yürüttüğü "Hibeli Damla Sulama Boru Desteği" projesi kapsamında üretilen 12 milyon metre yassı ve 6 milyon metre yuvarlak sulama borusu, başvurusu kabul edilen üreticilere dağıtılmaya başlanacak. Çiftçilere yönelik dağıtım töreni 28 Nisan Pazartesi günü Mustafakemalpaşa ilçesindek Ovaazatlı Damla Sulama Boru Üretim Tesisinde saat 14.30’da gerçekleştirilecek. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, hem tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak, hem de su kaynaklarını korumak adına tesisin önem taşıdığını vurgulayarak, Damla Sulama Boru Üretim Tesisinin hem doğaya hem de üreticiye nefes olacağını belirtti. Üretilen boruların her metresinin yüzde 100 geri dönüşümden yapıldığını vurgulayan Bozbey, "İklim değişimi de dikkate alarak üretim şeklinin değişimini mutlaka başarmalıyız. Sulu tarım önemli ama barajlarımızdaki su seviyesi yüzde 50’ler seviyesinde. Bu demektir ki önümüzdeki yıllarda daha da azalacak ve baka çareler bulmak zorundayız. Yeraltı su seviyemiz Bursa ovasında 250 metre civarına indi. 30 yıl önce 5 metreden su çıkarıyorduk tulumbalarla şimdi 250 metreye indi. Bu yüzden sulamada daha tasarruflu ve verimli modelleri benimsemeliyiz" ifadesini kullandı.
Antalya 12. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Antalya’da düzenlendi 12. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde, akıllı ilaçlar ve immünoterapiler sayesinde kanser hastalarının sağ kalım oranlarının son beş yılda yüzde 16 arttığı açıklandı. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, yeni tedavi yöntemlerinin yaşam kalitesini artırdığını söyleyerek, "Son 5 yıl içerisinde bu tedaviler sayesinde hastalarımız eski dönemlere göre yüzde 16 daha uzun yaşıyor" şeklinde konuştu. Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aytuğ Üner ise kanser vakalarının 2030 yılında dünya genelinde yaklaşık 30 milyona ulaşmasının beklendiğini söyledi. Yapay zekâ destekli erken teşhis modellerinin ve HPV aşılarının da umut verici gelişmeler sunduğu kongrede, bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarına dikkat çekildi. Dünyada ve Türkiye’de kanserle mücadelede yeni gelişmelerin masaya yatırıldığı Türk Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından düzenlenen 12. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, 23-27 Nisan 2025 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Kongrenin son gününde düzenlenen basın toplantısında Kongre Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, Dernek Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Karabulut ve Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Aytuğ Üner, Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur ve Doç. Dr. Gökşen İnanç İmamoğlu açıklamalarda bulundu. "83 sözlü bildiri, 185 poster bildirisi sunuldu" Kongre Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer, kongrenin bilimsel açıdan zengin bir içerikle tamamlandığını belirterek, "Kongremiz 23 Nisan’da başladı. İlk açılışımız kurslarla yapıldı. Yaklaşık bin 500 katılımcıyla bu kongreyi gerçekleştirdik. Üç ana salonda yapıldı. Toplantılarımızın tamamı 60 bilimsel oturumumuz oldu. 152 oturum başkanımız, 187 konuşmacımız vardı. Uluslararası işbirliklerin öne çıktığı bir toplantıydı. Avrupa Onkoloji Birliği (ESMO) ile birlikte bir iş birliğimiz var ve onlardan da bize oturumlarda konuşmacı desteği geldi. 6 tane uluslararası konuşmacımız var. Bilim dünyasının önemli isimlerinden Özlem Türeci de kongremize katıldı. İki paralel salonda toplam sekiz oturumda sözlü bildiriler ve tebliğler gerçekleştirildi. 83 sözlü bildiri, 185 poster bildirisi yapıldı. Bilimsel anlamda oldukça zengin bir içeriğe sahip bir organizasyon gerçekleştirmiş olduk" dedi. "Yeni nesil tedavilerle yaşam kalitesi korunuyor" Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, kanser tedavisinde yaşanan gelişmelere dikkat çekti. Karadurmuş, "Kanser, erken evrede de olsa ileri evrede de olsa hepimizin aklına ilk olarak ölümü getiriyor. Bir anda hasta, ailesi ve yakın çevresi büyük bir maratona başlıyor. Biz sistemik tedavilerde artık çok daha ön plandayız. Kemoterapi, halk arasında korkulan bir tedavi olsa da biz medikal onkologlar için son derece önemli bir ajan. Hatta yeni akıllı ilaçlarla birlikte partnerlik yaparak tedavinin temel taşlarından biri olmaya devam ediyor" diye konuştu. Ev şartlarında kullanılabilen akıllı ilaçlar ve immünoterapiler sayesinde hastaların yaşam kalitelerinin bozulmadan tedaviye devam edebildiğini dile getiren Prof. Dr. Karadurmuş, "Hastalarımız için saç dökülmesi gibi görsel kaygılar bile bazen tedavi önceliğinin önüne geçebiliyor. Akıllı ilaçlar ve immünoterapiler, bu konuda büyük bir avantaj sağlıyor. En önemlisi ise, bu tedavilerle hastalarımız son 5 yıl içerisinde eskiye göre yüzde 16 daha uzun yaşıyor" dedi. Karadurmuş, immünoterapilerle vücudun kendi T lenfositlerinin, adeta birer jandarma gibi kansere karşı savaşta kullanıldığını belirterek, şu ifadelere yer verdi: "Akciğer kanseri, böbrek kanseri, melanom ve bağırsak kanseri dahil olmak üzere 23 farklı kanser tipinde immünoterapilerle önemli başarılar elde ediyoruz. Ayrıca ağızdan alınan akıllı ilaçlar ve immünoterapilerin birlikte kullanılmasıyla kanserde direnç oluşumunu kırabiliyoruz." PARP inhibitörleri ile DNA’daki kırık mekanizmalarının tedavi edilebildiğini, kemoterapi ve akıllı ilaçların tek bir molekül üzerinde birleştiği konjugat tedavi yaklaşımlarının da gelecekte önemli bir yere sahip olacağını vurgulayan Karadurmuş, "Gelecek bugün şekillenmeye başladı. Bugünden itibaren bu gelişmelerin klinik pratiğimizin temel bir parçası haline geldiğini görüyoruz" ifadelerini kullandı. "Yapay zekâ onkolojide yeni bir dönemi başlatıyor" Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Karabulut, yapay zekâ teknolojisinin kanserle mücadelede sunduğu imkânları anlattı. Karabulut, "Yapay zekâ erken teşhis konusunda, MR ve PET gibi görüntüleme yöntemlerinde insan gözünden kaçabilecek detayları yakalayabiliyor. Meme taramaları, beyin tümörlerinin agresifliğinin tespit edilmesi gibi alanlarda etkin şekilde kullanıyoruz. Yakın gelecekte bireyselleştirilmiş tedavi modelleri oluşturabilecek yapay zekâ uygulamaları da mümkün olacak. Klinik araştırmalarda grupların özgünlüğünü korumak, randomizasyonu sağlamak ve veri güvenliğini artırmak için yapay zekâ destekli modellerden yararlanıyoruz. Yapay zeka sonuçta bir zekanın ürettiği bir veri topluluğu. Asla hekimin yerini alacak bir modelleme değil. Hekimin işini kolaylaştıracak, bizi ciddi anlamda asiste edecek bir yöntem. Biz onkolojide bunların faydalarını görmeye başladık. Kapımız sonuna kadar açık. Ama bir rol almak, rol değiştirmek değil, elimizi güçlendirmek amacıyla bu teknolojinin alanımıza girme hızını beğendik ama daha hızlı girmesini istiyoruz. Bu mesajı vermek istedim" dedi. "Türkiye’de yıllık 163 bin 500 yeni kanser teşhisi konuluyor" Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aytuğ Üner, kanser vakalarının dünya genelinde artış göstermeye devam edeceğini belirtti. Üner, "2030 yılında dünya genelinde kanser vaka sayısının 25-30 milyon aralığında olacağı öngörülüyor. Türkiye’de ise yıllık 163 bin 500 yeni kanser teşhisi konuluyor. Bu artış trendi devam edecek" dedi. Erken teşhisin hayati önemde olduğuna işaret eden Prof. Dr. Üner, kadınlarda 40 yaşından itibaren mamografi ve ultrason taramalarının önemine değinerek, HPV virüsüne karşı geliştirilen aşıların çocukluk çağında hem kız hem erkek çocuklarına 12 yaşından itibaren yapılması gerektiğini vurguladı. Üner, ayrıca kadınların düzenli jinekolojik kontrollerle simir testlerini ihmal etmemesi gerektiğini de ifade etti. "mRNA aşıları kanserde nüksü önlemeye yönelik umut veriyor" Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur, son 30 yılda kanser tedavisindeki başarının arttığını belirtti. Şendur, "On yıllık sağ kalım oranı yüzde 35’lerden yüzde 70’lere çıktı. Bu da önemli bir başarı. Hep kötü haber vermemeliyiz, iyi gelişmeler de var" dedi. Prof. Dr. Şendur, COVID-19 pandemisi sırasında geliştirilen mRNA aşılarının, enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi onkoloji alanında da yeni bir dönemi başlattığını söyledi. Şendur, "mRNA aşıları hızlı bir şekilde günlük pratiğe girerek COVID pandemisinin yayılmasını engelledi. Bu teknoloji, immünoterapilerin sağladığı başarıyı bir adım öteye taşıdı" ifadelerini kullandı. Kanser tedavisinde mRNA aşılarının gelecekte önemli bir yer tutabileceğini vurgulayan Şendur, "Özellikle yüksek riskli hastalarda, erken dönemde, cerrahi sonrasında adjuvan tedavi olarak kullanılarak nüksü engelleme ve uzun dönemde sağ kalımı artırma potansiyeline sahip. Ancak bu aşamada mRNA aşılarının etkisine dair sonuçlar henüz erken. Pratiği değiştirecek düzeyde etkili sonuçlar için klinik çalışmaların tamamlanmasını beklemeliyiz" dedi. Prof. Dr. Şendur, mRNA aşıları üzerine yürütülen araştırmaların hem ileri hem de erken evre kanserlerde büyük bir hızla devam ettiğini belirterek, şöyle devam etti: "Gelecek on yılda, nasıl ki geçen on yılda hedefe yönelik tedaviler günlük pratiğimizi değiştirdiyse, aynı şekilde mRNA aşılarının da pratiğe gireceğini ve başarılı sonuçlar alınacağını öngörüyoruz" dedi. "Sağlıklı yaşam tarzı kanser riskini azaltıyor" Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Gökşen İnanç İmamoğlu ise, kanserin önlenebilir nedenlerine dikkat çekti. İmamoğlu, "Sigara ve alkolden uzak durmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, düzenli fiziksel aktivite yapmak, obeziteden kaçınmak ve güneş ışığına kontrolsüz maruziyeti önlemek kanser riskini azaltmada etkili adımlardır. Ayrıca düzenli taramalara katılmak, erken tanı ve korunma açısından büyük önem taşır" dedi.