GENEL - 20 Nisan 2020 Pazartesi 09:53

ASELSAN, Orta Asya’daki faaliyetlerini artırıyor

A
A
A
ASELSAN, Orta Asya’daki faaliyetlerini artırıyor

ASELSAN, Kazakistan ile SARP DUAL Uzaktan Komutalı Silah Sistemi’ne yönelik yeni bir sözleşme imzaladı.

ASELSAN, Kazakistan ile SARP DUAL Uzaktan Komutalı Silah Sistemi’ne yönelik yeni bir sözleşme imzaladı.


Faaliyet yürüttüğü pazarlarda yerelleşme çalışmalarını da sürdüren ASELSAN, Kazakistan’ın ihtiyacı doğrultusunda SARP DUAL Uzaktan Komutalı Silah Sistemi için yeni bir sözleşme imzaladı. ASELSAN’ın çeşitli kara ve deniz platformlarında kullanılabilen farklı konfigürasyon ve kalibrelerde geliştirdiği uzaktan komutalı silah sistemleri, halen 20 farklı ülkenin envanterinde yer alıyor. ASELSAN ve Kazakistan’daki iştiraki Kazakhstan ASELSAN Engineering (KAE), Kazakistan’ın askeri ve sivil alanlardaki ihtiyaçlarının azami düzeyde karşılanması amacıyla üretim kapasitesini artırmayı hedefliyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde, akreditasyon farkındalığı Atatürk Üniversitesi, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından tam akreditasyon belgesi alarak dünya üniversiteleriyle rekabet edebilme hedefi doğrultusunda çalışmalarını yoğunlaştırdı. Üniversitenin kalite standartlarını sürdürülebilir kılmak amacıyla hazırlıklar tüm birimlerin katkılarıyla devam ediyor. Bu kapsamda Atatürk Üniversitesi Kalite Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen “Yükseköğretimde Akreditasyonun Önemi ve Gerekliliği” başlıklı programda süreçle ilgili kapsamlı bilgiler paylaşıldı. Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Salonunda gerçekleştirilen toplantıya Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Reyhan Keleş, Prof. Dr. Bülent Çavuşoğlu ve Prof. Dr. Yüksel Göktaş’ın yanı sıra, kalite sürecinden sorumlu birim yöneticileri katıldı. Sürece ilişkin bilgi paylaşımında bulunan Kalite Koordinatörü Prof. Dr. Bilal Yılmaz, akreditasyonun üniversitenin eğitim, araştırma ve toplumsal katkı alanlarındaki faaliyetlerinin uluslararası standartlarda olduğunu kanıtlamak açısından büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti. Sürecin Başarılı Bir Şekilde Tamamlanabilmesi İçin Tüm Birimlerin Katkılarının Önemine Vurgu Yapıldı Prof. Dr. Yılmaz, YÖKAK tarafından tam akredite edilen üniversitelerin beş yıl boyunca bu belgeye sahip olacağını ifade ederek, Atatürk Üniversitesinin de bu süreçten başarıyla geçeceğine olan inancını dile getirdi. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından yükseköğretim kurumlarındaki niteliğin yükseltilmesi ve kalite güvencesine katkı sağlanması amacıyla uygulanan Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında 2021 yılında 2 yıl süreyle akredite olan Atatürk Üniversitesinin, 2024 yılında yeniden akredite edildiğini aktaran Koordinatör Yılmaz: “Yapacağımız çalışmalar sadece bir zorunluluk değil, üniversitemizin vizyonunu daha ileriye taşıyacak bir fırsat. Bu sürecin sonucunda verdiğimiz kaliteli eğitimin tescillenmesi, ulusal ve uluslararası düzeyde farkındalık oluşturacaktır” dedi. Rektörlük tarafından birimlere gönderilen yazıda, 3 Mart itibarıyla YÖKAK sistemine yüklenecek dosya ve kanıtların hazırlığına dikkat çekilerek, sürecin başarılı bir şekilde tamamlanabilmesi için tüm birimlerin katkılarının önemine vurgu yapıldı. Ayrıca, 6 ay sonra sona erecek akreditasyonun yenilenmesi için planlama, uygulama, değerlendirme, izleme ve iyileştirme kapsamında kanıta dayalı çalışmalar yapılmasının gerekliliğine de toplantı kapsamında dikkat çekildi. Nisan ayında gerçekleştirilecek saha ziyaretine işaret eden Prof. Dr. Yılmaz, zamanın daraldığını belirterek, tüm birimlerin faaliyetlerini gözden geçirmesi ve eşleşen ölçütlere uygun açıklama ve kanıt üretmesi gerektiğinin altını çizdi. Atatürk Üniversitesi, bu süreçten başarıyla geçerek, Türkiye’deki yükseköğretim kurumları arasında lider konumunu güçlendirmeyi ve uluslararası arenada daha güçlü bir yer edinmeyi hedefliyor.
Kayseri Kültepe’deki kazılarda Anadolu’da 4 bin 200 yıl önce iklim değişikliği yaşandığı ortaya çıktı Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı ve ’Anadolu tarihinin başladığı yer’ olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde bulunan tabletler, özellikle dönemin ticari hayatı hakkında bilgiler veriyor. 2024 yılı kazı sezonunu değerlendiren Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "Suriye ya da Mezopotamya bölgesinde tespit edilmiş çalışmalara benzer bulgulara ulaştık. Yani aynı dönemlerde özellikle 4 bin 200 yıl öncesinde Suriye’nin kuzeyinde rastlanan iklim değişikliğini biz Anadolu’da da tespit etme fırsatını bulduk. Bu anlamda hedefimize ulaşmış oluyoruz" dedi. Kayseri-Sivas kara yolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri’nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. Kazılarda 76. yıl geride kalırken 2024 sezonunu değerlendiren Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, hedeflerine ulaştıklarını söyledi. 4 bin 200 yıl önce 2024 yılında yapılan kazılarda Suriye veya Mezopotamya’da yaşanan iklim değişikliğinin Anadolu’da da yaşandığını tespit ettiklerini kaydeden Prof. Dr. Kulakoğlu; "Dünyadaki en uzun soluklu kazılardan bir tanesidir Kültepe-Kaniş. 76 yıl boyunca Anadolu’nun değil tüm eski çağ dünyasının tarihini anlatan kazıdır Kültepe kazısı. 76. yıl kazılarına çok erken başladık. Haziran ayında başladık ve yıl sonuna kadar neredeyse kesintisiz olarak devam ettik. Yaklaşık 5 buçuk ay süren bir kazı sezonu yaşadık. Yaptığımız çalışmalar Anadolu için referans nitelikteki çalışmalardan oluşmakta. Bizim esas olarak geçen sene araştırdığımız konuların başında iklim değişikliğiyle ilgili çalışmalar gelmekteydi. Bu iklim değişikliği ya da iklim değişikliğinin tespiti yönündeki çalışmalar esasen Torosların kuzeyinde, güneyi ile karşılaştırma yapabilecek referanslar sunan çalışmalar oldu. Suriye ya da Mezopotamya bölgesinde tespit edilmiş çalışmalara benzer bulgulara ulaştık. Yani aynı dönemlerde özellikle 4 bin 200 yıl öncesinde Suriye’nin kuzeyinde rastlanan iklim değişikliğini biz Anadolu’da da tespit etme fırsatını bulduk. Bu anlamda hedefimize ulaşmış oluyoruz" dedi. "Asurlu Tüccarların Anadolu’ya geliş nedeni, Kültepe’nin kendilerinden önce de önemli bir şehir olması" Anadolu’nun gelişmesinde büyük pay sahibi olan Asurluların Kültepe’ye gelmesinin nedeninin, bölgenin daha önce de önemli bir şehir olmasından kaynaklı olduğunu elde edilen verilerle desteklediklerini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "Tabi ki sadece çalışmalar buna yönelik değildi. Aynı zamanda özellikle bizim üzerinde durduğumuz Koloni Çağı dediğimiz Asurlu Tüccarların hemen öncesindeki Kültepe ve Anadolu’nun şartları ile tüccarlar geldikten sonraki değişikliklere ilişkin çalışmalar da yine aynı heyecanla devam etti. Bu anlamda da şunu öğreniyoruz; gerçekten de Asurlu tüccarların buraya gelmesindeki en önemli sebeplerden bir tanesi Kültepe’nin onlardan çok daha öncesinde de büyük, önemli bir şehir olduğunu her sene git gide artan yeni verilerle desteklemiş oluyoruz" ifadelerini kullandı.