GENEL - 19 Kasım 2014 Çarşamba 19:07

Bisab Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vehbi Eser:

A
A
A
Bisab Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vehbi Eser:

Türkiye Tohumcular Birliği’ne (TÜRKTOB) bağlı Bitki Islahçıları Alt Birliği (BİSAB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Vehbi Eser, milli tohumculuk sektörünün geliştiğini açıkladı.
Dr. Eser, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin tohumculuk ile ilgili ilk yasal düzenlemeyi 1963 yılında yaptığını belirterek, “Tohumlukların Tescil ve Sertifikasyonu hakkındaki 308 Sayılı Kanun, 2006 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. Söz konusu kanun ile yalnızca tohumlukla ilgili uygulamalar yürütülmekte idi. Tohumculuğun özel sektöre açıldığı 1985 yılına kadar ve 1985 yılından 2006 yılına kadar 308 sayılı kanun ülke ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmaya çalışılmıştır. Özellikle tohumculukta özel sektörün yer alması ile yeni bir dönem başlamış ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıkmıştır. 308 sayılı kanununun en çok yetersiz kaldığı husus özel sektör tohumculuk şirketlerinin faaliyetlerine yasal bir dayanak temin edememesi olmuştur. Bu boşluğun doldurulması ve örgütlü bir tohumculuk sektör yapısının oluşturulabilmesi için ülkemiz önceliklerini dikkate alan bir yasa çıkartılmıştır. Bu yasanın çıkartılması ile beraber tohumculuk sektörüne yatırım yapan yerli girişimci sayısında büyük artışlar yaşanmıştır. Şöyle ki, 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu çıkmadan önce tamamen yerli sermaye ile kurulan tohumculuk şirketi sayısı 20 civarında iken bugün bu sayı 600’leri geçmiştir. Bırakın başka hususları bu sonuç bile Tohumculuk Kanununun çok önemli bir milli görevi yerine getirdiğini göstermeye yetecektir. Artan yerli tohumculuk şirketleri bugün dünyanın birçok ülkesine tohum ihraç eder duruma gelmiştir” ifadesini kullandı.
Yine aynı kanunla kurulan Türkiye Tohumcular Birliği’nin tamamen milli bir kuruluş olup, hedefinin “Milli Tohumculuk Sektörünün Geliştirilmesi” olarak belirlediğini kaydeden Dr. Eser, şunları kaydetti:
“Yönetiminde ise tamamı yerli sermayeli şirketleri temsil eden kişiler yer almaktadır. Bunun aksini söylemek yeterli bilgi sahibi olmamaktan değilse de kasıttan ibaret kalır. Diğer yandan Tohumculuk Kanunu çiftçinin herhangi bir tohumu almasını ya da değişmesini engelleyecek herhangi bir hüküm içermediği gibi çiftçinin korunması için birçok hüküm getirmiştir. Eğer bahse konu yazıda belirtildiği gibi Tohumculuk Kanunu çiftçinin tohumluk değişimini ve kendi tohumluğunu kullanımını engelliyor olsa idi bugün Türkiye’nin birçok yerinde yapılan tohum takas şenliklerinin yapılması mümkün olmazdı. Bunlara ilave olarak, dünyada bir ilk olması bakımından özellikle belirtilmesinde fayda olan bir husus da, 5553 Sayılı Tohumculuk kanununun “Genetik Kaynakların Kayıt Altına” alınması hükmünü getirmiş olmasıdır. Bu hüküm ile ilk kez ülkemizde genetik kaynaklar kayıt altına alınarak kamuya ait varlıklar olarak garanti altına alınmıştır.
Türkiye, bitkisel biyolojik çeşitlilik yönünden dünyanın en zengin ve bununla birlikte nadir ülkelerinde bir tanesidir. Ülkemizin sahip olduğu doğal bitki örtüsünü oluşturan toplam tür sayısı yaklaşık 13.000 adettir. Bunlardan 4 binden fazlası, endemik yani Türkiye topraklarına hastır. Başka yerde bulamazsınız. Ancak bunların hepsi tohumlu bitkiler olmayıp bunların içerisinde ağaçlar, çalılar, değişik şekillerde çoğalabilen çiçekler vs birçok bitki türü vardır. Bilimsel sınıflama bunların hepsinin tohum çeşidi saymanın mümkün olmadığını söyler.”
2010 yılında çıkartılan 5977 Sayılı Biyogüvenlik Yasası ile de, bu ülkede Genetiği Değiştirilmiş Bitkilerin üretimin yasaklandığını hatırlatan Dr. Eser şunları kaydetti:
“Bunun en temel nedenlerinden bir tanesi ise biyolojik çeşitliliğimizin ve dolayısıyla genetik kaynaklarımızın korunmasıdır. Tohumculuk konusunda ki değerlendirmeler yapılırken, şu üç yasayı birlikte ele almak gerekmektedir. 5042 Sayılı yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Hakkında Kanun, 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu ve 5977 Sayılı Biyogüvenlik Kanunu. O zaman belki yapılanı bir bütünlük içinde değerlendirebilir ve kıymetini takdir edebilirsiniz.
Biz milli bir tohumculuk sektörünün oluşturulması için her şeyini bu yola harcayan bitki ıslahçıları olarak çıkartılan kanunların kıymetinin farkındayız. Lütfen bizim mesleğimize ve uzmanlığımıza saygı duyun, uluslararası arena dönen gıda, tarım ve özellikle de tohumculuk için sizin bildiklerinizden çok daha fazlasını bildiğimizi ve bitki ıslahçılarının da en az sizin kadar vatansever olduğunu bir daha hiç unutmayın. Sanırım bilmeyenler için burada bitki ıslahının uluslararası kabul görmüş tarifini paylaşmak yararlı olacak. “Bitki Islahı, herhangi bir bitki türünde istenilen özellikleri elde etmek için genetik yapıyı değiştirme sanat ve bilimidir.
Gelelim uygulamaya, 5042 Sayılı kanunla yeni çeşitleri koruma altına alarak ki koruma altına aldırmak tamamen ihtiyari bir konu olup, bitki ıslahçılarının haklarının zayi olması önlenmeye çalışılmıştır. Kaldı ki piyasanın yabancılara terkedildiğini söylediğiniz ürünler ise tamamen hibrit ürünler olduğundan bu çeşitleri kimse koruma altına aldırmaz. Hibrit ürünler yapısı gereği kendi kendine korunan ürünlerdir. Kendine döllenen, yani buğday, arpa vb ürünlerde ise Türk Bitki Islahçılarının çok açık bir üstünlüğü vardır. Bugün ülkemizde yetiştirilen buğday çeşitlerinin yüzde 90’dan fazlası, arpa çeşitlerinin yüzde 95’den fazlası, çeltik yani pirinç çeşitlerinin yüzde 100’ü, nohut ve mercimek çeşitlerinin yüzde 100’ü yerli çeşitlerdir. Bahse konu kanunun çıkartılması ile Türkiye bunları kazanmıştır.
Sebzelerde de özellikle 5042 Sayılı kanundan sonra yerli yatırımcı sayısı arttığı gibi yerli çeşit sayılarında da patlama yaşanmıştır. 1990’lı yıllarda sera domatesinde yüzde 10 olan yerli çeşit oranları yüzde 50’nin üzerine, biberde yüzde 85’lere, hıyarda yüzde 70’lere, patlıcanda yüzde 65’lere çıkmıştır. Tarla sebzelerinde ise bu oranlar daha yukarıdadır.”
Dr. Eser şöyle devam etti:
“Hibrit ürünlere gelince, bunlar genetik yapıları gereği çok yüksek verimli ve ikinci yılda tohumluk olarak kullanılamayan ürünlerdir. Hibritlik sistemi doğal olarak var olan bir sistemdir. Bir çok meyve çeşidi dahil bir çok üründe doğal olarak var olan genetik mekanizmalardır. Bu mekanizmalar bilimsel olarak geliştirilmiş ve tüm insanların kullanımına sunulmuştur. Ülkemizde de hibrit çeşit geliştiren birçok kurum ve kuruluş mevcuttur. Hibritlik mekanizmasını tenkit etmek bilimsel gerçekleri ve gelişmeleri tenkit etmektir. Hibrit ürünler kullanılmasın demek, bilim ve teknolojiyi kullanmayalım demektir. Kaldı ki hibrit ürünler bu ülkede neredeyse 50 yıldır kullanılmaktadır. Size tavsiyem siz hibrit ürünleri üreten dostlarınıza söyleyin de onlar bu ürünleri üretmekten vazgeçsinler. Söyleyin bakalım ne karşılık alacaksınız. Dostlarınız sizi mi çok seviyor yoksa hibrit üründen elde ettikleri geliri mi? beraber görelim.
Biz bitki ıslahçılarının çok anlamlandıramadığı bir konu var ki, bitki ıslahçılarına en ağır tenkitleri haksız bir şekilde yapanlar yabancı marka arabalara binerler, yabancı marka telefon ve bilgisayar kullanırlar, yabancı marka televizyonu seyrederler, yabancı yazarları yerli yazarlara tercih ederler ve hatta yabancı marka kıyafet giymekle de öğünürler. Ama iş tohuma geldiğinde herkes bitki ıslahçılarından daha milliyetçidir.
Son söz olarak şunu söyleyeyim, Cumhuriyetimizin kurulduğu 1920’li yıllarda 13 milyon nüfusu beslemek ve giydirmek için gerekli olan üç beyazı, un, şeker ve kaput bezi, ithal etmek zorundaydık. Bugün 80 milyona yaklaşan nüfusumuz ve 30 milyon turist beslendiği gibi 10 milyar doların üzerinde de ihracat gerçekleştirilmektedir. İşte tüm bunlar haklarının kanunla korunmasına karşı çıktığınız bitki ıslahçılarının emekleri sayesinde gerçekleşmiştir.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Dışişleri Sözcüsü Keçeli: “Irak Türkmenlerinin yanında duruyor, hak ve menfaatlerini gözetiyoruz” Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Irak’taki nüfus sayımı bağlamında Kerkük’e yönelik gerçekleşen nüfus hareketliliğine ilişkin, “Türkiye olarak, tüm kurumlarımızla, Irak Türkmenlerinin yanında duruyor, hak ve menfaatlerini gözetiyoruz” dedi. Dışişleri Sözcüsü Keçeli, sosyal paylaşım sitesi X hesabından yaptığı paylaşımda, “Türkiye olarak, tüm kurumlarımızla, Irak Türkmenlerinin yanında duruyor, hak ve menfaatlerini gözetiyoruz. Bu çerçevede, Irak’la aramızda dostluk köprüsü teşkil eden ve Kerkük’te yoğun bir nüfusa sahip olan Türkmen soydaşlarımızın huzur ve güvenlikleri, bu ülkeyle ikili ilişkilerimizdeki temel önceliklerimizdendir. Irak’ta uzun yıllar sonra yapılmakta olan nüfus sayımı için IKB’deki Kürtlerin Kerkük’e yoğun şekilde intikallerine dair kamuoyuna da yansıyan gelişmeler yakından takip edilmiştir” ifadesini kullandı. Keçeli, “Söz konusu nüfus sayımında etnik kökene dair veri toplanmamış olsa da yoğun nüfus hareketliliği Iraklı Türkmen ve Arap kesimleri haklı olarak endişeye sevk etmiştir. Bu usulsüzlüğün, aslında Kerküklü olmayan kitlelerin oldubittiyle Kerkük nüfusuna dahil edilmesi sonucunu doğuracağı ve bunun ileride yapılacak seçimlere de etki edeceği açıktır. Irak yetkili makamlarının, son yüzyıldır sayısız katliam ve zulme maruz kalmış Türkmen soydaşlarımızın, nüfus sayımı kapsamında yaşanan bu son gelişmeler nedeniyle bir kez daha mağdur edilmesine müsaade etmemesini bekliyoruz. Kerkük’teki temel beklenti ve hassasiyetimiz, vilayette tarih boyunca oluşan demografik yapıyla oynanmaması ve Kerkük halkının, vilayetin asli bileşenlerinin üzerinde mutabık kaldığı biçimde yaşamaya devam etmesidir” ifadelerine yer verdi.
İstanbul 12 Dev Adam, Macaristan’ı farklı yendi FIBA EuroBasket 2025 Elemeleri B Grubu 3. maçında A Milli Erkek Basketbol Takımı, konuk ettiği Macaristan’ı 26 sayı farkla 92-66 mağlup etti. A Milli Erkek Basketbol Takımı, FIBA EuroBasket 2025 Elemeleri B Grubu üçüncü maçında Basketbol Gelişim Merkezi’nde Macaristan ile karşı karşıya geldi. 12 Dev Adam, karşılaşmaya Şehmus Hazer, Cedi Osman, Furhan Haltalı, Ercan Osmani ve Kenan Sipahi ilk 5’i ile başladı. Konuk takım Macaristan ise Benedek Varadi, Szilard Benke, Gyorgy Goloman, Zoltan Perl ve Nate Reuvers ilk 5’i ile parkede yer aldı. Macaristan, Goloman’ın 2 sayılık basketi ile maça başlarken 12 Dev Adam, Furkan Haltalı, Kenan Sipahi ve Ercan Osmani’nin üst üste sayılarıyla 7-2 öne geçti. Milliler, ilk çeyreğin bitimine 4 dakika 25 saniye kala 17-11’lik skorla üstünlüğü sağladı. Hücumda bulduğu pozisyonları değerlendiren Macaristan farkın açılmasına izin vermedi. İlk periyot 27-20 Türkiye üstünlüğüyle sona erdi. Karşılıklı top kayıpları ve faullerle başlayan ikinci periyotun ilk 2 dakikası biri serbest atış çizgisinden olmak üzere Macaristan’ın 3 sayısı ile geçildi. Ay-yıldızlılar, çeyreğin ilk 4 dakikasında Cedi Osman ve Şehmus Hazer ile 4 sayı üretebildi. Pota altında etkili bir oyun sergileyen Macaristan periyotun bitimine 4 dakika 32 saniye kala farkı 3 sayıya indirdi (34-31). 12 Dev Adam, mola dönüşü Cedi Osman’ın 3 sayılık basketi ile farkı 6 sayıya çıkardı. Serbest atış çizgisinin gerisinden Şehmus Hazer ve Kenan Sipahi ile sayılar bulan milliler, devreye 43-37 üstünlükle girdi. Üçüncü periyotta Türkiye, Şehmus Hazer, Ercan Osmani ve Cedi Osman’ın bulduğu sayılarla ilk 5 dakikada farkı 12 sayıya yükseltti (54-42). Macaristan, üçüncü çeyrekte skor üretmekte zorlanırken, periyotun bitimine 3 dakika kala sadece 6 sayı bulabildi. Çeyreğin son bölümünde Macaristan’ın üst üste attığı 3 sayılık basketlerin ardından Ergin Ataman mola aldı. Mola dönüşünde 12 Dev Adam, Sarper David Mutaf ve Şehmus Hazer’in 3 sayılık basketleriyle Macaristan’a karşılık verdi. Hem hücumda hem de savunmada oyun üstünlüğünü ele geçiren Ay-yıldızlılar, çeyreği 13 sayılık farkla 62-49 galip tamamladı. Karşılıklı sayılarla başlayan son çeyrekte Türkiye, farkın kapanmasına izin vermedi. Seyirci desteğini de arkasına alan 12 Dev Adam, Cedi Osman’ın üç sayı çizgisinin gerisinden ve serbest atıştan bulduğu sayılarla farkı 17 sayıya yükseltti (70-53). Milliler, bitime 4 dakika 24 saniye kala 20 sayılık fark yakaladı (75-55). Son bölümde oyun üstünlüğünü kaybetmeyen A Milli Erkek Basketbol Takımı, karşılaşmayı 92-66’lık skorla kazandı. Bu sonuçla 12 Dev Adam, FIBA EuroBasket 2025 Elemeleri B Grubu’ndaki üçüncü maçında ikinci galibiyetini elde etti. Maçın en skorer oyuncusu A Milli Takım’da 25 sayı ile oynayan Şehmus Hazer oldu. Milli Takım’da Cedi Osman 21, Ercan Osmani de 17 sayı kaydetti. Macaristan’da ise Zoltan Perl 16 sayı attı. Müsabakayı Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak da salondan takip etti. A Milli Erkek Basketbol Takımı, 25 Kasım Pazartesi günü deplasmanda Savaria Arena’da Macaristan ile karşı karşıya gelecek. Milliler, müsabakadan galibiyetle ayrılması durumunda FIBA EuroBasket 2025’e katılmayı garantileyecek. Salon: Basketbol Gelişim Merkezi Hakemler: Yohan Rosso, Michal Proc, Sergii Zashchuk Türkiye: Şehmus Hazer 25, Yiğitcan Saybir 2, Cedi Osman21, Yiğit Arslan, Melih Tunca 2, Furkan Haltalı 8, Sarper David Mutaf 7, Ercan Osmani 17, Muhsin Yaşar, Erkan Yılmaz, Kenan Sipahi 10, Göksenin Köksal Başantrenör: Ergin Ataman Macaristan: Marcell Pongo, Akos Keller 4, Adam Hanga 3, David Vojvoda 9, Benedek Varadi, Szilard Benke 8, Kristof Bognar, Gyorgy Goloman 11, Norbert Lukacs, Zoltan Perl 16, Marko Filipovity 5, Nate Reuvers 10 Başantrenör: Gasper Okorn 1. Periyot: 27-20 (Türkiye lehine) Devre: 43-37 (Türkiye lehine) 3. Periyot: 62-49 (Türkiye lehine)