POLİTİKA - 26 Mart 2012 Pazartesi 16:50

AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ CANİKLİ`NİN BASIN TOPLANTISI (2)

A
A
A
AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ CANİKLİ`NİN BASIN TOPLANTISI (2)

AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, bugüne kadar dershanelerin tercih edilmesinin temel nedeninin 8 yıllık kesintisiz eğitim olduğunu belirterek, "Teklif kabul edildiği takdirde belki birçok öğrenci üniversite eğitimi yerine, teknik liseden sonra iş hayatına atılacak. Ayrıca 4 yıllık lisans okumak isterse yine avantajlı şekilde buna devam etme imkanı var. Bütün bunlar dershaneye olan ihtiyacını ortadan kaldırıyor" dedi.
Canikli, Meclis`te düzenlediği basın toplantısında, AK Parti grubu olarak iki hafta boyunca TBMM Genel Kurulu`nda yoğun bir çalışma yapılmasıyla ilgili bir planları olduğunu belirtti. Salı gününden cumaya kadar 4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili teklifin görüşmelerinin yapılmasını hedeflediklerini belirten Canikli, bu teklifin görüşmelerinin ardından cumartesi günü Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç hakkındaki gensoru önergelerinin görüşülmesini öngördüklerini söyledi.
Bunun ardından da memur zamlarıyla ilgili kanun tasarısının görüşmelerine başlayacaklarını belirten Canikli, bu görüşmelerden sora aciliyeti nedeniyle yarım kalan yap-işlet-devretle ilgili kanun tasarısı ve adli sicille ilgili 14 Nisan`a kadar çıkması gereken tasarıyı görüşeceklerini söyledi. Canikli, bu tasarıların ardından da 2B arazileri ile ilgili sıkıntıların ortadan kaldırılmasını amaçlayan tasarıyı görüşmeye başlayacaklarını belirterek, gelecek hafta salı ve çarşamba günü görüşmeleri sonuçlandırmayı
tahmin ettiklerini anlattı. Canikli, bu tasarıların ardından da Sendikalar Kanunu ve afet riski altındaki yerlerin dönüşümü ile ilgili kanun tasarısının ele Genel Kurul gündemine geleceğini bildirdi.
Canikli, "Biz yarın başlayacak Genel Kurul`daki görüşmelerde komisyonda yaşanan ve tüm kamuoyunu rahatsız eden görüntülerin yaşanmayacağını ümit ediyoruz, bekliyoruz. Sağduyu içinde, olgunluk içinde elbette muhalefet konuşacak, muhalefetin iktidardan çok çok konuşmasından konusunda bizim en ufak sıkıntımız yok. Zaten 24. dönem parlamentosunda muhalefet AK Parti grubundan üç kat fazla konuşmuş. Bundan rahatsız değiliz. `Sesimizi kısıyorsunuz` diyorlar, bunun gerçekle ilgisi yok. Hem Genel Kurul`da hem
komisyon çalışmalarında muhalefet alabildiğine konuşuyor, konuşsun, konuşacak da; eleştirecek, eleştirmelidir de" diye konuştu.
DERSHANELERİN KALDIRILMASI
Basın mensuplarının sorularını da cevaplandıran Canikli, Başbakan Erdoğan`ın `dershanelerin kaldırılması` ile ilgili açıklamasıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
"CHP de bu projenin kendilerine ait olduğunu ifade etti. Ama yarın görüşeceğimiz bu teklif yasalaştığı takdirde bu husus da imkan dahiline girecek. Yani dershanelere ihtiyaç büyük oranda azalacak, minimum seviyeye inecektir. Neden? Öğrencilerin dershaneleri tercih etmelerinin ana nedeni, bugüne kadar uygulanan, kesintisiz, dikte ettirilen eğitim sisteminde çocuklarımızın eğilim ve yeteneklerine göre eğitim imkanı bulamamalarından kaynaklanıyor. Bunun sonucunda esas yönlenmeleri gereken alana değil, belki
birçok gencimiz kendisine verilen zorunlu olarak uygulanması gereken o eğitim modelinden, yani kesintisiz eğitim modelinden ve müfredatından dolayı istedikleri bölüme gitme imkanı bulamıyorlardı, o alanda eğitilemiyorlardı. Şimdi bu kabul edildiği takdirde teknik ve mesleki eğitimde çok büyük ilerleme ve gelişmeler olacak. Bunun sonucunda belki birçok öğrenci üniversite eğitimi yerine teknik liseden sonra iş hayatına atılacak. Ayrıca eğer kendi bronşunda devam etmek istiyorsa sınavsız 2 yıllık yüksek okula
gitme imkanı sağlanacak. Bu teklifin 9. maddesinde bu düzenleniyor. Ayrıca 4 yıllık lisans okumak isterse yine avantajlı şekilde buna devam etme imkanı var. Bütün bunlar dershaneye olan ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Ayrıca şu anda henüz olgunlaşmadı, ortaokul ve lisede bitirme sınavları vardı. Bunlar bir sonraki yüksek öğretim için etki edebilecek mekanizmalarda, onlarla ilgili çalışmalar da var."
"KİMSE DERSHANEYE GİTMEZSE HERKES EŞİT KONUMDA OLUR"
Canikli, okulda verilen eğitimle üniversiteye girecek olan öğrencilerin seçilmesinin sağlanmasının önemli olduğunu belirterek, "Bu durumda herkes eşit konumda olur. Yani hiç kimse dershaneye gitmezse herkes eşit konumda olur. Herkes okulda verilen eğitimle bu yarışmaya katılırlar. Ama bunun için okulda aldığı eğitimin hem yüksek öğrenime girişteki ağırlığının artırılması gerekir, hem de zorunlu eğitimin sonunda yapılacak bir sınavla daha çok ağırlık verilerek okulda verilen eğitimin öne çıkartılması
sağlanacaktır. Dolayısıyla bu da dershanelere olan ihtiyacı büyük oranda ortadan kaldıracaktır" dedi.
Çocukların birinci 4 yıldan sonra kendi eğilimlerine göre yönlenme imkanı bulabilirlerse çok daha kaliteli bir eğitim alma imkanının ortaya çıkacağını belirten Canikli, şunları kaydetti:
"Çünkü ilgili alandır. Eğilimlerine uygun alanlara girebileceklerdir. Bu spor olur, müzik olur, ticaret olur, muhasebe olur, dini alan olabilir. Her türlü alanda talep olduğu sürece şu andaki teklif buna imkan tanımaktadır. Dolayısıyla çocuklarımız ilgili oldukları, başarılı olabilecekleri alanlara yönlendirilebilirse, o zaman dershanelere ihtiyacı da azaltmış olacaktır. Dershanelerin ortadan kaldırılabilmesi için, dershanelere bağımlılığın ortadan kaldırılabilmesi için böyle bir tasarının mutlaka hayata
geçirilmesi ve uygulama konulması gerekir. Şu andaki kesintisiz eğitim modeliyle böyle bir proje uygulamaya konulamaz yani dershanelere olan bağımlılık azaltılamaz. Dolayısıyla CHP`nin bu iddiası da ayağı yere basan bir iddia değil. Çünkü hem 8 yıllık dayatma eğitimi yapacaksınız, insanların tercihlerine imkan veren bir modeli uygulamayacaksınız, hem de dershanelerin kaldırılmasını savunacaksınız. Bu samimi ve gerçekçi bir yaklaşım değil. Ama bu hayata geçirildikten sonra bütün bunlar, yani dershanelere
olan ihtiyacın azaltılması mümkün olacaktır ve kaldırılması mümkün olacaktır. Elbette bugünden yarına olacak bir şey değil."
Canikli, takvimlerinde yer alan kanun teklif ve tasarılarının yasalaşması için çalışma saatlerini uzatacaklarını da belirterek, Genel Kurul`un hafta sonları da dahil saat 14.00`ten 20.00`e ya da görüşmelerin bitimine kadar çalışacağını bildirdi.
"SURİYE`YE SİLAHLI MÜDAHALE SÖZ KONUSU DEОİL"
Başbakan Erdoğan`ın ABD Başkanı Obama ile görüşmesinin hemen ardından Türkiye`nin Suriye Büyükelçisi`nin çekilmesi ve elçiliğin boşaltılması ile ilgili haberlerin hatırlatılması üzerine Canikli, "Suriye`de şiddet ve kaos her geçen gün daha da ağırlaşıyor ve insanlık dramı yaşanıyor. Oradaki gelişmelere kayıtsız kalamayız. O yüzden çok yakıdan takip ediyoruz. Bu yapılırken uluslar arası hukuk kurallarının ihlal edilmesi söz konusu değil. Türkiye bu konudaki hassasiyeti gösterdi, göstermeye de devem
edecek. Sorunuz eğer, bir silahlı müdahaleye kapı mı aralanıyor?` şeklindeyse böyle bir düşünce söz konusu değil. Bugüne kadar gösterdiğimiz tavrı göstereceğiz ve uluslararası hukukun sağladığı tüm imkanları kullanmaya devam edeceğiz, onun ötesi yok. Türkiye`nin fevri, uluslararası kuralları ve camiayı dışlayan bir adım atması kesinlikle söz konusu olamaz. Oradaki istikrarsızlığın, kaosun ortadan kalkması içinde bu kurallar çerçevesinde Türkiye`nin üzerine düşen bir şey olursa onu da yapmaktan çekinmeyiz"
dedi.
"ŞAHISLAR ADINA 500 ÖNERGE VAR, ANCAK 6 KİŞİ KONUŞACAK"
Canikli, yarınki 4+4+4 görüşmeleri için 500 milletvekilinin söz hakkı talebinde bulunmasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de, "Bugüne kadar CHP tarafından komisyon çalışmalarının ve raporunun yok hükmünde olduğunu iddia edildi. Ancak teklif basıma gönderildikten sonra şahıs adına söz talepleriyle ilgili muhalefetin yoğun bir tercihi oldu. Şu ana kadar şahsi söz taleplerini alabilmek amacıyla CHP`den 69 milletvekili, MHP`den 21, AK Parti`den 291 milletvekili talepte bulundu" dedi.
Teklifin `temel yasa` olarak görüşüleceğini ve bu çerçevede binlerce önerge vermenin söz konusu olmadığını ve maddeler üzerine her grubun vereceği önerge sayısının sınırlı olduğunu belirten Canikli, "Geneli üzerine ve iki bölümde, ikişer kişiye söz veriliyor temel yasalarda. Dolayısıyla toplam 6 şahıs konuşması için bu talepler yapılmıştır. Sayı fazladır ama söz verilecek 6 kişidir" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Meydandaki şüpheli valiz ekipleri alarma geçirdi Aydın’ın Efeler ilçesinde yaya ve araç trafiğinin en yoğun olduğu bölgelerden biri olan Zafer Meydanı’na iddiaya göre alkollü bir şahıs tarafından bırakılan valiz emniyet ekiplerini teyakkuza geçirdi. Fünyeyle patlatılan valizden kıyafet çıkarken, yaklaşık 1 saat trafiğe kapanan bölge nedeniyle tüm kentte araç yoğunluğu oluştu. Şahsın valizi bırakması ise güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Olay, Zafer Mahallesi Zafer Meydanı’nda saat 17.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, alkollü olduğu iddia edilen bir şahıs Zafer Meydanı’nda yolun kenarına sarı bir valiz getirip bırakarak bölgeden uzaklaştı. Şahıstan ve bıraktığı valizden şüphelenen vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye polis ekipleri sevk edildi. Yoğun yağış, kurumların iş çıkış saati ve bölgede kurulan ilçenin en büyük semt pazarı dolayısıyla bölgeye ulaşmakta güçlük çeken emniyet ekipleri gerek yaya gerekse ekip otoları ile bölgeye geldi. Emniyet güçleri tarafından olay yerinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, meydana çıkan tüm yollar kapatıldı. Valizin bulunduğu bölge emniyet şeritleri ile abluka altına alındı. Valizi bırakan şahıs yakalandı Emniyet ekiplerinin vatandaşları bölgeden uzaklaştığı sırada yapılan araştırma neticesinde valizi bırakılan şahsın Atatürk Meydanı’ndaki Bey Camii önünde olduğu tespit edildi. Şahsın bulunduğu bölgeye intikal eden polis ekipleri, şüpheli şahsı camii bahçesinde yakaladı. Şahsın iddiaya göre aldığı alkolün etkisi ile valiz ile ilgili çelişkili ifadeler vermesi üzerine bölgeye uzman ekip sevk edildi. Valizden giysi çıktı Zafer Meydanı’na gelen uzman ekip koruyucu ekipmanlarını giyerek valize müdahalede bulundu ve yerleştirilen fünye uzaktan kontrolle patlatıldı. Uzman ekibin yaptığı incelemelerde valizde çeşitli kıyafetler bulunduğu tespit edildi. Ekiplerin çalışmalarını korku dolu gözlerle izleyen vatandaşlar da rahat bir nefes aldı. Tüm Aydın’da trafik tıkandı Aydın’ın en yoğun bölgelerinden ve binlerce aracın geçiş güzergahı olan Zafer Meydanı’nda yaşanan olay dolayısıyla hem yaya hem de araç trafiğinde normalin üzerinde bir yoğunluk oluştu. Bölgenin yaya ve araçlara kapanması ve yaklaşık 1 saat süren müdahale ve inceleme çalışması dolayısıyla uzun araç kuyrukları oluştu. Bölgede oluşan yoğunluk neredeyse tüm kent genelinde etkili olurken, ana halterler kilitlendi araçlar güçlükle ilerledi. Adeta arapsaçına dönen trafik dolayısıyla uzun süre trafikte araçları ile beklemek zorunda kalan vatandaşlar duruma tepki gösterirken, trafik polisleri de belirli bölgelerde görev alarak trafiği rahatlatmaya çalıştı. Valizin bırakıldığı anlar kameraya yansıdı Aydın’da ortalığı karıştıran valizin bırakılma anı ise bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde şahsın valizi bırakıp olay yerinden ayrılması yer aldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Bitlis Bitlis’te hayatını kaybeden vatandaşın organları iki kişiye umut oldu Bitlis’te beyin ölümü gerçekleşen 44 yaşındaki hastanın iki böbreği Diyarbakır’daki iki hastaya umut oldu. 5 gün önce evinde iki defa epilepsi nöbeti geçiren vatandaş, Bitlis-Tatvan Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavisine başlanıldı. Durumu kritik olan 44 yaşındaki erkek hasta bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra beyin ölümü gerçekleşti. Bunun üzerine hayatını kaybeden vatandaşın yakınları hastane yönetimine başvuruda bulunarak organların bağışlanmasını istediler. Hemen harekete geçen hastane yönetimi Sağlık Bakanlığı ile gerekli yazışmaları yaparak Diyarbakır Dicle Üniversitesinden gelen Prof. Dr. Mehmet Yılmaz tarafından yapılan başarı bir operasyonla hastanın her iki böbreği alındı. Konuyla ilgili olarak gazetecilere açıklamalarda bulunman Prof. Dr. Mehmet Yılmaz, böbreklerin birinin Dicle Üniversitesinden diğerinin ise Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki hastalara nakledileceğini söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, “Bitlis-Tatvan Devlet Hastanesi’nde 44 yaşında erkek hastamızın beyin ölümü teşhisi konulması sonucu Sağlık Bakanlığına bilgi verilmesi sonucu her iki böbreğini çıkarttık. Hastanemizin hekim arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum. Çünkü beyin ölümü teşhisi koymak bir sağlık hastanesinde sağlık hizmetlerinin en yüksek seviyede yapıldığının göstergesidir. Organ bağışı hayat kurtarıyor çünkü sonuçta organlarımız toprak oluyor veya karbonhidrojen moleküllerine ayrılıyor. Bu yüzden organ bağışına katkıda bulunmak insanlık adına bir borç olarak görüyoruz. Beyin ölümü gerçekleşmiş olan hastamızın her iki böbreğini Dicle Üniversitesi ve Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde böbrek bekleyen hastalarımıza nakledilecek. Yakınlarının gösterdiği bu candan bağış insanlar için umut oluyor ki bu ülkemizde yaygın bir şekilde gerçekleşmesini istiyoruz. Batı ülkelerinde bu organ naklinin yüzde 90’ı kadavradan sağlanmakta ülkemizde ise tam tersi bir oran mevcut” diye konuştu. Bitlis-Tatvan Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Gökmen Reyhanlı, hayatını kaybeden hasta yakınlarına bu duyarlı davranışlarından ötürü teşekkür ederek organ bağışının ne denli önemli olduğuna değindi. Reyhanlı, "Organ nakli sağlık durumları nedeniyle organ yetmezliği yaşayan insanların hayatını kurtarmanın en etkili yollarından biridir. Bu işlem, yalnızca tıbbi bir başarı değil, aynı zamanda insanlığın dayanışma ve yardımlaşma duygusunun somut bir ifadesidir. Bugün hastanemizde beyin ölümü gerçekleşen bir vatandaşımızın iki böbreğini başka vatandaşlarımıza umu olduğuna vesile olduğumuz için muyluyuz. Ekiplerimiz dün geceden beri özveri ile çalışıyor. Gerekli yazışmalardan sonra bakanlığımızdan da onayları alarak ve yine bakanlığımızın gönderdiği bir ekip sayesinde başka insanlara umut ve sağlık olmanın gururunun yaşadık. Ülkemizde ve dünyada binlerce insan organ bağışı sayesinde ikinci bir yaşam şansı elde ediyor. Ancak ne yazık ki organ bağışına duyulan ihtiyaç bağış oranlarından çok daha yüksek durumda. Her bağış bir hayatın kurtulması, ve bir ailenin umutla dolması anlamına gelmektedir. Organ bağışı hem bilimsel hemde etik açıdan son derece güvenli bir süreçtir. Üstelik bağışçı olmak için sadece birkaç dakika ayırmak yetiyor. Bugün buradan herkesi organ bağışı için bilinçlenmeye ve bir adım atmaya davet ediyorum. Daha önce hastanemizde son birkaç yılda 10-15 beyin ölümü tanısı koyduk. Ancak ilk defa bir organ nakline vesile oluyoruz. Bu duyarlı davranışları sebebi ile hayatını kaybeden vatandaşımızın ailesine şükranlarımı sunuyorum” dedi.