ÇEVRE - 10 Haziran 2021 Perşembe 13:17

Akademisyenler müsilaj sorunu için YÖK’te toplandı

A
A
A
Akademisyenler müsilaj sorunu için YÖK’te toplandı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununa (deniz salyası) ilişkin üniversitelerde şimdiye kadar yapılmış ve halen sürmekte olan bilimsel çalışmalar ile bu çalışma sonuçlarının önerdiği önlemleri görüşmek üzere, bu alanda uzman akademisyenler ile bir toplantı gerçekleştirildi.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununa (deniz salyası) ilişkin üniversitelerde şimdiye kadar yapılmış ve halen sürmekte olan bilimsel çalışmalar ile bu çalışma sonuçlarının önerdiği önlemleri görüşmek üzere, bu alanda uzman akademisyenler ile bir toplantı gerçekleştirildi.


YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, başkanlığında gerçekleştirilen önemli toplantıya farklı üniversitelerden ilgili fakültelerin dekanları ve hali hazırda konuya ilişkin sahada çalışmalar yürüten akademisyenler katıldı. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Enstitü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu’nun sunumlarını gerçekleştiği toplantının geriye kalan kısmı basına kapalı gerçekleşti. YÖK’te gerçekleştirilen toplantı sonrasında oluşturulacak bilimsel değerlendirme raporu, YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç başkanlığındaki akademik heyet tarafından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulacak. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki görüşme sonrasında, toplantının "sonuç bildirgesi" YÖK tarafından kamuoyu ile paylaşılacak.



“Aslında müsilaj sorunu ekonomik, turizm, balıkçılık ve sağlık alanlarını etkileyen bir durum”


Müsilaj sorununu, içerisinde hastalık yapıcı bakteriler bulunması nedeniyle bir sağlık sorunu olarak da değerlendirilebileceğinin altını çizen YÖK Başkanı Saraç, “Aslında müsilaj sorunu ekonomik, turizm, balıkçılık ve sağlık alanlarını etkileyen bir durum. YÖK olarak bu konuya ilişkin bir bilimsel seferberliğini başlatmamız icap ediyor. Bugün bunun için konu ile ilgili bilim insanları ile görüşmek üzere toplandık. İklim değişiklikleri, sıcaklığın artması, kuraklık konuda etken faktörler arasında sayılmaktadır. Ekolojik tahribatlara sebep olması, floral faunayı değiştirmesi gibi ağır sonuçlar doğurabilecek, deniz yüzeyini örten bu müsilaj oluşumdan bir an önce kurtulmak için sonuçlar üretmek üzere var gücümüzle ve bilimsel bir zeminde çalışmamız gerekiyor” diye konuştu.



“Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 30’u Marmara Denizi çevresindeki il ve ilçelerde yaşamakta”


Marmara havzasında yer alan illerin nüfusu nedeniyle oldukça kalabalık bir ekosistemin de oluştuğunu belirten YÖK Başkanı Saraç, şunları kaydetti:


“Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 30’u Marmara Denizi çevresindeki il ve ilçelerde yaşamaktadır. Türkiye sanayisinin önemli bir bölümü de Marmara Denizi çevresinde konumlanmış durumdadır. Bu iki temel neden Marmara’nın daha kolay kirlenmesine neden oluyor. Mücadelemizde bu konuyu da dikkate almamız gerekiyor. Marmara Denizi insan sağlığı ve birçok ekosistemi etkilemesi açısından önemli bir iç deniz konumundadır. Ayrıca Marmara Denizinin en önemli ve ayrıcalıklı özelliği bir ulusal deniz olmasıdır. Bütün bu özellikler nedeni ile gerek ilgili Bakanlığımız gerekse Yükseköğretim Kurulu’nun nezdinde akademik dünyamız bu konuda hem eylem hem bilimsel olarak bir seferberlik yürütme kararlılığındadır.


Malumlarınız akademik bünyemizde alanla ilgili 30 fakülte, 42 Araştırma Merkezi ve 6 Enstitü bulunmaktadır. Ayrıca YÖK olarak Su bilimlerine kaydolan ve ilk üç sırada bu programlara yerleşen öğrencilerimizi de destekliyor ver başarı bursu veriyoruz. Bu destekleri daha da ileri boyuta taşıyacağız. Burada tüm hocalarımızı dinleyeceğiz, önerilerini dikkate alacağız. Ve çıktılarını ilgili makamlara ileteceğiz. Bildiğiniz üzere bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu çalışma grubunu kabul edecek ve konu ile ilgili kendileri bu toplantıların çıktıları ile ilgili bilgi alacak.”



Sunumlar gerçekleştirildi


İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar sunum yaptı. Marmara Denizi’nin doğu bölgesine gelindiğinde oksijenin yaklaşık olarak yüzde 80’inin tüketildiğini söyleyen Prof. Dr. Okyar, “Marmara Denizi’nin pek çok sorunu var. Karasal kökenli kirlilik, habitat kaybı ve bozulması, yabancı ve istilacı türler, bilinçsiz avcılık, deniz taşımacılığı gibi etkenler var. Denizdeki oksijen seviyesinin düşmesi ile birlikte bazı balık türleri bu denizden çekildi. Bunun bir getirisi olarak da Marmara Denizi’nde aşırı alg artışı ve deniz anası istilası gibi olaylar gözlemlendi” dedi. Marmara denizinin sadece müsilaj değil bir çok sıkıntısı olduğuna dikkat çeken Okyar, bu değişikliklere bağlı olarak ticari balıklarda da eksilme olduğunun görüldüğünü söyledi. Okyar, “Barbunya, Tekir, Kırlangıç’ta ne yazık ki azalma eğilimi var. Bunun yerine balığın yerini deniz anaları ve ftaplanktonik organizmalar almış. Yazılı Hani Balığı denen bir değeri olmayan yeni bir balık türü yaşamaya başlamış” dedi.


Okyar ayrıca yaptığı sunumda, müsilaj olayına bir çok etkenin neden olduğunu TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) ile birlikte araştırmaya koyulduklarını ve bu olayda bakterilerin ve ftoplanktonların çok baskın olduğunu gördüklerini kaydetti. Okyar ayrıca, Alemdar ve Yunus-S araştırma gemilerinin hemen araştırma yapmak üzere incelemelere başladığı vurguladı.


Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Enstitü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, da bir sunum yaptı. Prof. Dr. Salihoğlu, Karadeniz’in doğası gereği oksijen miktarının düşük olduğunu, Marmara’da da 25 metreden sonra oksijen miktarının oldukça düşmüş durumda gözlemlendiğini söyledi. Salihoğlu, bu durumun çok büyük bir sorun olduğunu kaydetti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da bazı vatandaşlar deprem endişesiyle geceyi dışarıda geçirmeye devam etti İstanbul’da geçtiğimiz Çarşamba günü Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından önceki günlerde olduğu gibi bu gün de evlerinde kalmak istemeyen vatandaşlar geceyi dışarıda geçirdi. İstanbul’da geçtiğimiz Çarşamba günü meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında yaşanan artçı depremler, İstanbul’da bazı vatandaşların sokakta yatmasına neden oldu. Son olarak dün akşam saatlerinde yaşanan 4.3 büyüklüğündeki artçı sarsıntının da meydana getirdiği panik sonrası, önceki iki geceyi sokakta geçiren bazı vatandaşlar gibi bu geceyi de dışarıda geçirmeyi tercih edenler oldu. Bahçelievler’de bulunan Sanayi Caddesi yanındaki boş arazi ve Kuleli Parkı geceyi dışarıda geçirmek isteyen insanlarca dolduruldu. Ailelerin bir kısmı çadır kurarken, bazıları ise arabalarında uyumayı tercih etti. Bazı aileler soğuğa önlem almak amacıyla ateş de yaktı. Geceyi dışarıda geçiren vatandaşlardan Muhammet Bilgin, "2 gecedir dışarıdayız. Korkuyoruz, artçılar devam ediyor. Evimizde ve binada çatlaklar var." dedi. Mehmet Ecer ise, "Evde hafif bir çatlaklık oldu. Yan binayla ayrışma söz konusu oldu. Bu sebeple bir tereddüt yaşadık." derken, akşamüzeri olan 4.3 depreminden sonra gelen artçı depremlerden endişe duydukları için kendilerini dışarı attıklarını belirtti. Müsait alan olarak burayı gördüklerini ve İstanbul’da park alanları yetersiz olduğu için boş alan bulmanın çok zor olduğunu söyledi. "Burada şu anda 25 kişi var. 3 aileden oluşuyor. Vatandaşların yaşayabileceği park tarzı, ihtiyaçlarını rahat giderebileceği alanların mevcut olması tabi ki talebimiz olacaktır" dedi. Yabancı uyruklu olan Naif El Abesan ise, 12 yıldır Türkiye’de olmaktan memnun olduğunu dile getirdi. Deprem olduktan sonra çocuklarının korkup eve gitmek istemediğini söyleyen Abesan, 10 yaşındaki kızının korktuğu için okula da gidemediğini söyledi. Çadır ve odunla oraya geldiğini ifade etti. Ailesiyle beraber araçta sabahlayacaklarını söyleyen Ferdi Göçer ise, "Şu anda eski binalarda oturduğumuzdan, artçı depremlerden ve çocuklarım korktuğu için boş araziye gelmek zorunda kaldık. Şu anda soğuk, çadırımız da yok. Arabada ve yerde yatıyoruz. Hava şartlarına bağlı olarak yağmur yağarsa eve gideriz, yağmazsa da çoluk çocuk mecburen buradayız. Çadır yok, bir şey yok" şeklinde konuştu. Kuleli Parkı’nda kalan vatandaşlara İBB yardım araçları tarafından sandviç ve meyve suyu ikram edildi.
Ankara Ankara’da izinsiz gösteri yapan 30 kişi gözaltına alındı Ankara’nın Çankaya ilçesinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik gruptan 30 kişi gözaltına alındı. Ankara’da akşam saatlerinde bir grup Konur Sokak’ta toplanarak eylem yaptı. Polisle eylemciler arasında gerginlik yaşanırken Ankara Valiliği olay ile ilgili açıklama yaptı. Valilikten yapılan açıklamada 30 kişinin gözaltına alındığı duyurularak, "25 Nisan 2025 günü saat 21.00 sıralarında Çankaya İlçemiz Konur Sokak üzerinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik grubun, polisin dağılmaları yönündeki uyarılarını dikkate almayarak yürüyüşe geçmeleri ve polise karşı mukavemet etmeleri üzerine, gruba müdahale edilmiştir. Olayla ilgili olarak 9 kadın, 21 erkek olmak üzere toplam 30 kişi gözaltına alınmıştır" ifadeleri kullanıldı. "Erkek polislerin kadın şahsı gözaltına alınırken üstü açıldı" şeklinde paylaşım ve haberler ile ilgili olarak valilik şahsın erkek olduğunu belirterek, "Bazı basın ve sosyal medya organlarında, ‘Erkek polis memurlarının sözde kadın bir şahsı gözaltına aldıkları sırada, vücudunun bir kısmının görüldüğü’ görsellerin yer aldığı tespit edilmiştir. Konu ile ilgili yapılan görüntü incelemelerinde ve çalışmalarda, gözaltına alınan şahsın 1998 doğumlu M.B. isimli erkek şahıs olduğu, eylem sırasında yüzünü kırmızı kaşkol ile kapattığı, şahsın üzerinde kot pantolon, deri ceket ve tişört olduğu tespit edilmiştir. Ancak gözaltı işlemi sırasında ilgili şahsın, polise direnmesi sebebiyle ortaya çıkan görüntülerinde kadın iç giyimi kullandığı anlaşılmıştır. Bahsi geçen şahsın daha önce de yasadışı toplumsal eylemlere karıştığı, müstehcen görüntülerin yayınlanmasına aracılık ettiğinden dolayı hakkında devam eden adli davalarının bulunduğu ve 2020 yılında yasadışı örgüt propagandası yapma suçundan gözaltına alındığı şeklinde kayıtlar bulunduğu tespit edilmiştir. Kamuoyunun hassasiyetinin istismar edilerek, kasıtlı olarak yayılan bilgilere itibar edilmemesi önemle rica olunur" ifadelerine yer verildi.