SAĞLIK - 21 Mart 2017 Salı 12:24

Alerjiyi basite almayın

A
A
A
Alerjiyi basite almayın

Bahar aylarının gelmesiyle birlikte genellikle gözlerde hafif kızarma, burunda akıntı ve peş peşe gelen hapşırma krizleriyle sık sık karşılaşıldığını bildiren Doç.

Bahar aylarının gelmesiyle birlikte genellikle gözlerde hafif kızarma, burunda akıntı ve peş peşe gelen hapşırma krizleriyle sık sık karşılaşıldığını bildiren Doç. Dr Ayşe Füsun Ülgen, "Siz üşüttüğünüzü düşünüyor olabilirsiniz ancak bu bir alerjik belirti de olabilir" dedi.


Alerjinin, genetik olarak yatkın kişilerde diğer insanların bağışıklık sistemlerinin normalde cevap vermediği dış kaynaklı yabancı ama genel olarak zararsız proteinlere verilen aşırı cevabın sonunda ortaya çıkan reaksiyonlar olduğunu söyleyen Koru Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, "Bu kişilerin bağışıklık sisteminin bu proteinlere cevap verebilmesi için en az bir kez o protein veya molekül yapısı çok benzer bir başka proteinle daha önceden karşılaşması ve tanıması/hazırlık yapması gereklidir. Bu hazırlık aşamasının sonucunda immünoglobülin E dediğimiz antikorlar üretilir ve daha sonra bu antikorlarla reaksiyona giren yabancı proteinler abartılı bir bağışıklık sistemi cevabına yol açarlar. Tüm bunlar sonucunda vücudun bir çok bölgesinde bu reaksiyonel cevabın etkileri gözlenir” ifadelerini kaydetti.


Alerjik reaksiyonlar gösteren kişilerin çok büyük bir kısmının esasında hijyen kurallarına çok dikkat ettiğini ifade eden Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, hijyenik yaşam nedeniyle, daha önceden hiç mikroplarla karşılaşmayan kişilerde bağışıklık sisteminin daha çok alerjik reaksiyonlar oluşturacak şekilde bir gelişim gösterdiğini belirtti. Doç. Dr. Ülger, "Biz buna ’hijyen hipotezi’ diyoruz. Alerjik hastalıkların sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan yani çocuklarını fanus gibi ortamlarda büyütmeye eğilimli toplumlarda daha sık görülmesinin sebebi de budur" diye konuştu.



Alerji olduğumuzu nasıl anlarız?


Alerjiye ait reaksiyonların ciltte ortaya çıkarması durumunda hemen herkesin bunun farkına varıp doktora gidebildiğini ifade eden Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, ancak bazı alerji türlerinin çok sinsi seyrettiğini vurguladı. Bu tipte başlayan ve devam eden alerjik hastalıklarda kişinin kendisinde oluşan değişimlerin farkına varmayabildiğini belirten Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, "Bu durumun hayatın normal seyri ile alakalı olduğunu zannedebilir. Örneğin, ard arda hapşırmalar, su gibi burun akıntıları, göz yaşarması veya gözlerde kaşıntı bazen hastalarımızın hiç dikkatini çekmeyebilir. Bu anormalliği bazen etraftaki insanlar fark edip, kişiye durumun normal dışı olduğunu belirtebilirler" açıklamasında bulundu.


Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger belirtileri şöyle sıraladı: "Eğer, bahar aylarında gözlerde kaşınma, sulanma, kızarıklık; burunda kaşıntı, su gibi akıntı, hapşırma, bazen tıkanıklık gibi bulgular olursa kişiler kendilerinde saman nezlesi (bahar nezlesi = alerjik rinokonjunktivit) olabileceğini akıllarına getirmelidirler. Bazen bu bulgular önemsenmez; hastalık ilerlerse nefes darlığı, öksürük, hırıltılı, cızıltılı solunum gibi şikayetler oluşabilir ki bu durum maalesef alerjik astımın habercisidir. Bu durumda kişiler durumun anormalliğinin farkına daha kolay varabilir; ancak, biraz geç kalınmış bile olunabilir. Tüm bunların dışında, alerjik hastalık, kişilerde kurdeşen (ürtiker) dediğimiz cilt bulguları ile de ortaya çıkabilir. Bu durum 6 haftadan kısa süren bir klinik tablo olarak seyrederse ’akut ürtiker’; 6 haftadan uzun seyrederse ’kronik ürtiker’ olarak adlandırılır. Akut ürtiker ataklarında genellikle altta yatan bir ilaç ya da gıda alerjisi vardır. Bunun dışında başkaca alerjik durumlar da akut ürtikere sebep olabilir. Kronik ürtikerde de alerjik rahatsızlıklar etken olabilirken, başkaca hastalıklar da bu atakları ortaya çıkarabilir. Romatizmal hastalıklar, tiroid hastalıkları, enfeksiyonlar, parazitler, bazen kanser gibi hastalıklar kronik ürtikere neden olabilir."



"Tedavi edilmezse sinüzit ve astım tarzında bulgulara da sahne olan bir duruma dönebilir"


Alerji çeşitlerinin genel olarak solunum yolunun alerjik hastalıkları, cildin alerjik hastalıkları, mide barsak sisteminin alerjik hastalıkları, ölümcül sonuçlar doğurabilen anafilaksi reaksiyonları ve arı alerjisi gibi böceklerle oluşan alerjik hastalıklar olarak sınıflandırılabildiğini söyleyen Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, "Göz nezlesi genellikle burun alerjisi ile birlikte gider ki biz bu duruma ’alerjik rinokonjunktivit’ diyoruz. Bunun dışında alerjik sinüzit, üst solunum yolu alerjileri ve alerjik astım da diğer solunum yolu alerjilerini oluşturur. Bu hastalıklar genellikle birlikte görülme eğilimindedir. Yani, alerjik rinokonjunktivit (saman nezlesi) tarzında ortaya çıkan alerjik bulgular eğer köklü bir şekilde tedavi edilmezse hastalık, sinüzit ve astım tarzında bulgulara da sahne olan bir duruma dönebilir” dedi.


Anafilaksi ve alerjik astımın öldürücü olabileceğini ifade eden Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, diğer alerjik hastalıklarınsa daha çok yaşam kalitesini dibe vurdurarak bezdirici bir hastalık olarak devam ettiğini belirtti. Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, "Tabiri caiz ise bu tür alerjik hastalıklar ’öldürmez ama süründürür’ Hastalığın bulgularının oluşturduğu olumsuzluklar yanında maalesef bu hastalığın ilaçla tedavisi esnasında ortaya çıkan yan etkiler de kişileri zora sokmaktadır" diye konuştu.


Neredeyse tüm alerji ilaçlarının uyku hali, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon bozukluğu, iştah açma gibi yan etkileri olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, "Az ya da çok hemen her hastamızda bu tür yan etkileri görüyoruz. Yan etkilerle baş etmenin ne kadar zor olduğunu da hasta ve hekim bilmektedir. Ancak doğru bilgilendirme ile bu süreç aşılabilir. Daha önce de dile getirdiğim gibi alerjik rinokonjunktiviti olan hastalarımızın köklü bir şekilde tedavi edilmezlerse hayatlarının ilerleyen döneminde alerjik astım oluşturma olasılıkları oldukça yüksektir. Bunun dışında bu tür hastalarda da akut ya da kronik ürtiker atakları oluşabilmektedir" ifadelerini kaydetti.


Alerjinin asla basite alınmaması gereken bir hastalık olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, bu hastalığın tedavisinin de hekimler tarafından yapılması gerektiğinin üzerinde durdu. Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, alerjik hastalıkların genel olarak genetik yatkınlığı olan kişilerde görülse de bazen ailesinde ve geçmişinde alerjik rahatsızlık olduğu bilinmeyen bireylerde de ortaya çıkabildiğini söyledi.


Alerjik rahatsızlıkların yaşamın erken çağlarında ortaya çıkabileceği gibi çok geç yaşlarda da olabileceğini belirten Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, "Ancak genellikle ilk 1-20 yıllık yaşam sürecinde hastalık bulguları kendini göstermiş oluyor. Alerjik hastalığın en azından tüm bulgularının yok edildiği ve sağlıklı bir hayatı sürmek olasıdır. Bunun dışında alerjik hastalıkların doğasına yönelik aşı tedavisi gibi uygulamalarla hastalığın kökünü kazımak mümkündür. Alerjik hastalığı tamamen çözebilmek adına ileride genetik ve immünoloji bilim dallarının ortaklaşa çalışması sonuç verecektir" şeklinde konuştu.



Alerjinin tedavisi


Hastalığın bulgularının bastırılmasının çoğu zaman mümkün olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ayşe Füsun Ülger, "Ancak, ilaç tedavisi gibi uygulamaların kesildiğinde hastalığın bulgularının tekrar ortaya çıkacağı da aşikardır. Bu yüzden köklü tedavi yöntemleri açısından mutlaka immünoloji ve alerji uzmanları ile görüşülmelidir” dedi.


Tedavi açısından hekim ve hastanın ciddi bir ortaklığa girmesi gerektiğini ifade eden Ülger, hekimin hastalığı ile ilgili olarak hastayı çok iyi bilgilendirmesi gerektiğini belirtti. Dr. Ülger, "Mutlaka sakınması gerekenleri teker teker anlatmalıdır. Kullanacağı tedavi yöntemlerini ve bunların yaratabileceği yan etkileri hastaya net bir şekilde açıklamalıdır. Tüm bunların dışında eğer hasta ve hastalık tipi ve kriterleri uygunsa aşı tedavisi yapılmalıdır" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Özel ihtiyaçlı çocuklara şifa: ‘ÇÖZGEM’ Kayseri Devlet Hastanesi Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi (ÇÖZDEM), düzenlenen törenle hizmete açıldı. Kayseri Devlet Hastanesi himayesinde hizmete giren merkezde özellikle 0-6 yaş grubunda otizm, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar tedavi edilecek. Tanı, tedavi ve takip aşamalarının uygulanacağı merkezde çocuklara çocuk gelişim uzmanları, psikologlar ve ergoterapistler gibi biçok branştan personel hizmet verirken ailelerine de ücretsiz danışmanlık hizmeti sağlanacak. Açılış töreninde merkez hakkında bilgiler veren Kayseri Devlet Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İsmail Altıntop, "Bugün burada Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi kısa adı ile ÇÖZGEM’in açılışını yapıyoruz. Türkiye’de şu anda 11 tane merkez var ve bu merkezlerde özellikle çocuk ruh sağlığı ve hastalıklarıyla ilgili otizm, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğuyla ilgili olan ve bu tanıları aldıktan sonra bölgemizdeki çocuk psikiyatrlardan gelen hastalarımızı burada tedaviye alıyoruz. Aslında tanı, tedavi ve takip şeklinde oluyor. 0-6 yaş grubundaki bu hastalarımız da bu tedavilerden sonra normal hayata adaptasyon sağlıyorlar. Burada çocuk gelişim uzmanlarımız, psikologlarımız, ergoterapistlerimiz gibi yardımcı personellerimiz var. Şu ana kadar yaklaşık son 2 ay içerisinde hizmetlerimiz başladı ve tanıladığımız 75 hastamız oldu. Bu hastalarımız da burada günlük aktivitelerle beraber aileleri ile beraber burada hizmetlerini alabiliyorlar. Randevu ile çalışıyoruz ve özellikle şimdilik 0-6 yaş grubuna hitap ediyoruz. İlerleyen süreçte bu yaş grubunu daha da ileri yaşlara yaymayı planlıyoruz. Bu Kayseri’de bugüne kadar açılan ilk merkez. Kayseri Devlet Hastanesine bağlı olarak çalışıyor. Çocuk uzmanlığının üzerine çocuk psikiyatri uzmanları ayrıca burada bir tedavi veriyorlar. Yapılan işlemler tamamen ücretsiz işlemler. Bu açıdan buraya giren tüm hastalarımıza sağlıklı günler diliyorum" dedi. Kayseri Devlet Hastanesi ÇÖZGEM Sorumlu Hekimi Uzman Doktor Ahmet Berke Esen ise, "Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi, zihinsel özel ihtiyacı olan çocuk ve ailelerinin ihtiyaç duyduğu standart tanılama, düzenli takip ve bireye özgü tedavi modellerinin uygulandığı bir merkezdir. Özellikle 0-6 yaş otizm spektrum bozukluğu başta olmak üzere erken dönemde gelişimsel risk taşıyan, duygusal, davranışsal ve sosyal anlamda farklılıkları olan gençlerin ve çocukların standart standart tanılaması, düzenli takibi ve kanıta dayalı müdahaleleri multidisipliner bir ekiple burada planlanıyor. Ekibimizde çocuk ve ergen psikiyatrisi, psikoloğumuz, iş ve uğraşı terapisti, dil ve konuşma terapisti, çocuk gelişim uzmanı, sosyal hizmet uzmanı ve hemşire bulunmaktadır. Zihinsel özel ihtiyaç açısından şüphe uyandıran gençler, çocuk ve genç psikiyatristleri tarafından ÇÖZGEM’e yönlendiriliyor. Burada detaylı değerlendirmeleri yapıldıktan sonra gerekli birimler için planlamaları yapılmaktadır. Uygun rehabilitasyon merkezlerine yönlendirilmektedir. Ayrıca bu süreçte biz ailelere de danışmanlık hizmeti vermekteyiz. Erken gelişimsel risklerin de ön tanılamasını yapıyoruz. Tamamen kamusal sağlık hizmeti içerisinde yer alan çocuk, genç ve ailelerin ihtiyaç duyduğu hizmetlerin bütüncül bir şekilde verilmeye çalışıldığı bir merkez burası" ifadelerini kullandı. Kurdele kesimiyle hizmete giren merkezin açılışına Kayseri Devlet Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İsmail Altıntop, protokol üyeleri, doktorlar ve personel katıldı.
Ankara RTÜK ‘Aşkın Gücü’ isimli yarışma programına ceza kesildiğini açıkladı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), gerçekleştirdiği toplantıda Prime Video logolu isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından yayınlanan ‘Aşkın Gücü’ isimli yarışma programındaki ihlalleri değerlendirerek, söz konusu programa ceza kesildiğini duyurdu. RTÜK, Prime Video tarafında yayınlanan ‘Aşkın Gücü’ isimli yarışma programına ceza verdi. Söz konusu yarışma programında yalnızca açık ayrımcılığı değil, aynı zamanda cinsiyet rollerini katı ve klişe kalıplara hapseden ve bununla birlikte kadınların baskı altına alınmasını meşrulaştıran konuların işlendiğini belirterek yüzde 3 idari para cezası ve katalogdan çıkarma kararı uygulandığını duyurdu. RTÜK tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "RTÜK Üst Kurulu, gerçekleştirdiği toplantıda Prime Video logolu isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından yayınlanan ‘Aşkın Gücü’ isimli yarışma programındaki ihlalleri değerlendirdi. ‘Aşkın Gücü’ isimli yarışma programında, yalnızca açık ayrımcılığı değil, aynı zamanda cinsiyet rollerini katı ve klişe kalıplara hapseden ve bununla birlikte kadınların baskı altına alınmasını meşrulaştıran, kadınların karar alma süreçlerinden dışlanmasını sağlayan, kadınları belirli davranış kalıplarına zorlayan ve bu durumu meşrulaştıran konuların işlendiği tespit edildi. Aynı zamanda kadının bedensel, duygusal veya psikolojik olarak bir nesne veya meta gibi kullanıldığını, kadınların onurunu zedeleyici biçimde sunulduğunu özellikle kadınların duygusal durumunun reyting veya ilgi çekme amacıyla sömürüldüğünü, erkekler arası rekabette bir ‘ödül’ ya da ‘sebep’ olarak konumlandırıldığı da değerlendirildi. Bu gerekçelerle ‘prime video’ logolu isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcının, ‘Aşkın Gücü’ isimli programı ile; 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde yer alan ‘kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez" hükmünü ihlal ettiğine karar verilerek yüzde 3 idari para cezası ve katalogdan çıkarma müeyyidesi uygulandı."