ASAYİŞ - 18 Ekim 2024 Cuma 17:37

Amasya’da ormana bitişik 3 ev yangında kül oldu

A
A
A

Amasya’da ormanlık alana bitişik haldeki 3 ev çıkan yangında kül oldu. Ağaçları saran alevler ekiplerin müdahalesiyle ormana sıçramadan söndürüldü.

Edinilen bilgiye göre, Şamlar Mahallesi’nde ormanlık alandan yükselen dumanları görenler durumu itfaiyeye bildirdi. Olay yerine Amasya Belediyesi İtfaiyesi ve Amasya Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri de güvenlik önlemi aldı. Rıza Koç’a ait evde çıkan yangın bitişikteki evlere de sıçradı. Kısa sürede çam ağaçlarını da saran alevler ekiplerin müdahalesiyle ormana sıçramadan söndürüldü.

Amasya’da ormana bitişik 3 ev yangında kül oldu

Şamlar Mahallesi Muhtarı Mustafa Gündoğdu, can kaybının yaşanmadığı yangında 3 evin küle döndüğünü açıkladı. Daha önce de büyük çaplı bir yangın atlatan mahalleye ulaşımın sağlandığı altgeçit dar olduğu için geçemeyen itfaiye araçlarının, komşu mahalle olan İhsaniye Mahallesi’nden yönlendirildiğine değinen Göndoğdu, bu durumun da müdahale süresini uzattığını savundu. Mahalle sakinlerinden Sıtkı Karadağ da yaşanan sorunu daha önce yetkililere ilettiklerini söyledi.

Amasya’da ormana bitişik 3 ev yangında kül oldu

Murat Çelik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul ’Yenidoğan çetesi’nin etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen üyelerinin ifadeleri ortaya çıktı İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan çetenin etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen üyelerinin ifadeleri ortaya çıktı. Korkunç detayları anlatan şüphelilerden hemşire Hakan Doğukan Taşcı, doktor yerine epikriz raporu yazdığını, usulsüz ilaç satışı yaptığını söyleyerek, “Pişmanım” dedi. Şüphelilerden hemşire olan Hasan Basri Gök ise hastaneye getirilen bir bebeğin ağır narkotik ilaçlar ile uyutulduğunu sonrasında bebeğin müdahale edilmesine rağmen kalp anomalisi olduğu için günden güne morarmaya başladığını ancak verilen ilaçlar ile bebeğin hastanede tutulduğunu anlattı. İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak kasten ölmelerine neden olan çete hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Mahkemenin iddianameyi inceleme süreci devam ederken bilgi sahibi olan ve etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyenlerin ifadesi ortaya çıktı. "Hastaların taburcu olma süresinden fazla sürede hastanede yatış gösterildiği için istifamı sundum" Bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan Sema U. “Ben Bağcılar TRG Hospitalist Hastanesi’nde yoğun bakım bölümü sorumlu hemşiresi olarak çalışmaktaydım. Hastanenin o dönemki Müdürü Murat Mantuş’tu. Murat Mantuş’un müdür olarak çalıştığı dönem içerisinde Dr. Fırat Sarı ve ekibi hastanede bulunmaktaydı ancak resmi olarak hastanede sorumluluğu olup olmadığını bilmiyorum. Bu dönemde yaklaşık 2 hafta bu hastanede yoğun bakım servisinde çalıştım. Çalıştığım sürede hastaların taburcu olma süresinden çok fazla sürede hastanede yatış gösterildiği için bu durumdan rahatsız olarak kendim istifamı sundum. Bu dönem içerisinde Fırat Sarı bana yoğun bakım sorumlularına fazladan ücret vereceğini söyledi ve bana da bu teklifi iletti ancak ben kabul etmeyerek istifamı sundum” dedi. “Ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın ya” cümlesiyle ilgili ifade veren şüpheli : “O andaki gerginlikte söyledim” Kendisine telefon görüşmesinde bir hasta hakkında “bu da bir 80, 82 oluyor sonra 98 oluyor artık ben bıraktım ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın ya” şeklinde kurduğu cümle sorulan şüpheli Çağla Durmuş ise, “O andaki gerginlikte söyledim. Hastaya yapılması gereken her şeyi yaptık. Yapılacak ve yapılmayacak olan işlemlere doktorlar karar verir hemşireler uygulamasını yapar” dedi. Şüpheli hemşire: “Doktor yerine epikriz yazdım, ilacın usulsüz olarak satışını yaparak gelir elde ettik, pişmanım” Şüpheli Hakan Doğukan Taşcı ise lise mezunu hemşire olduğunu söyleyerek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediği belirtti. Taşcı, “Fırat Sarı isimli kişiyi Reyap Hastanesi’nde çalıştığım dönemden tanırım. Hastanenin çocuk doktorudur. Beni usulsüz işlerin içine sokan kişi Fırat Sarı’dır. Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyor. Gıyasettin Mert Özdemir isimli şahısla birkaç kez telefonda ve yüz yüze konuşmak zorunda kaldım. Ben bu kişiyi CİMER’e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim bebek tüccarlığı yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil’de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yeni doğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kar elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yeni doğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor. Ben Birinci Hastanesi’nde çalıştığım dönemlerde Şeyhmus Çelik isimli doktorun yerine epikriz yazdım. Düzenlemeler yaptım. Bu işlemleri yaptığımdan Şeyhmus Çelik isimli doktorun ve Fırat Sarı’nın haberi vardır. Bu raporları yazmamı bana Fırat Sarı söyledi. Geceleri nöbetçi hekim olması gerekirken bulunmuyor. Bu sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Hasan Basri ile birlikte Curusorf isimli ilacın usulsüz olarak satışını yaparak gelir elde ettik. Ben yaptığım tüm işlemlerden ötürü pişmanım. Bu sebeple etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum” dedi. “Tüm usulsüzlükler sebebiyle pişmanım" Şüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyleyerek yaşanılan skandallar zincirini anlattı. Gök, “Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynanarak ve SGK’ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmişlerdir. Fırat Sarı kan gazı parametrelerini excel üzerinde yazdığı program ile değiştirerek istediği şekilde yazdırıp SGK’ya fatura ediyordu. Epikriz raporlarının Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda ben ve diğer çalışanlar tarafından değiştirilerek tekrar düzenlendiği doğrudur. Ben yapmış olduğum tüm usulsüzlükler sebebiyle pişmanım” dedi. “Bebek günden güne morarmaya başladı, ağır narkotik ilaçlar ile uyutuldu” Bir bebeğin ölümü ile ilgili bildiklerini anlatan Gök, “Bir bebek hastaneye geldi. Geldiğinde durumu kötü değildi fakat yatışının 2 ya da 3. gününde durumu kötüleşmeye, kalp anomalisi sıkıntısı yaşamaya başladı. Fırat Sarı, bebeği kalp ameliyatı ile ilgili herhangi bir tedavi yapılamayacak, olumsuz koşullardaki Birinci International Hastanesine sevk ettiği için bebeğe hastanede herhangi bir ameliyat işlemi uygulanamadı. Hastanede bebekten sorumlu kişi Hakan Doğukan Taşcı’ydı. Hatta bebeğin ailesi ile görüşen Doğukan, kendisini doktor olarak tanıtmış ve bebeğe doktor sıfatı ile müdahale ediyordu. Bebeğe uygulanabilecek tek ilaç bir kalp ilacıydı. Hakan Doğukan bu ilacı veriyordu. Bir ara ilacı kesti. Ağır narkotik ilaç ile bebeği uyuttu. Sonrasında bebek müdahale edilmesine rağmen kalp anomalisi olduğu için günden güne morarmaya başladı ama Hakan Doğukan Taşcı verdiği ilaçlar ile bebeği yaklaşık olarak 1.5 ay kadar tuttu” dedi. Hasta bebek hakkında başka hemşireye ‘gebert onu’ diyen şüpheli: “Hastane ortamında stres altında kurduğum cümlelerdir” Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşcı ile arasında geçen “gebert onu” içerikli konuşma hakkında ise, “Ben bebeğin kötü durumda olduğunu bildiğim için Hakan Doğukan’a bebeğin fazla yaşamayacağını, sürekli bebeğe ilaç vererek zorla yaşatmasının bir anlam ifade etmeyeceğini, bebeğin bu hastane koşullarında vefat edeceğini söylemiştim. Kurduğum cümleler için çok pişmanım fakat kurduğum bu cümleler hastane ortamında stres altında kurduğum cümlelerdir. Kasti olarak bir cümle kurmadım” şeklinde ifade verdi. “Epikriz raporları ile oynadım, hasta basamakları ile oynadım, usulsüzlük yaptım” Hasan Basri Gök ifadesinin devamında, “Fırat Sarı’nın talimatları ile epikriz raporları ile oynadım, hasta basamakları ile oynadım. Bunları değiştirerek usulsüzlük yaptım. Fakat bunlar haricinde herhangi bir bebeğin vefat etmesinde ihmali ya da kasti bir durum içerisinde kesinlikle olmadım. Hakan Doğukan Taşcı isimli şahıs ile birlikte Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartarak sattık ve bunun parasını da Fırat Sarı’ya verdik. Ben 2024 Ocak ayında artık bu usulsüzlüklere dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve bütün bağlantımı kestim” dedi.
Kocaeli 4’ü öğrenci 5 kişiyi ölüme götüren servis kazasında sanıklara ceza yağdı Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bir kadın ve 4 öğrencinin hayatını kaybettiği, 17 öğrencinin yaralandığı servis kazasına ilişkin 7 sanık hakkında karar çıktı. Üzgün olduğunu söyleyen servis sürücüsü, "11 celsedir susuyorum, aslında konuşmam lazım. Susmamın sebebi çocukların ölümünden dolayıdır, çok üzüntülüyüm. Keşke ben ölseydim de çocuklara bir şey olmasaydı" dedi. Mahkeme heyeti, servis sürücüsüne 21 yıl 9 ay, 4 sanığa da ayrı ayrı 13 yıl 4 ay, bir diğer sanığa ise 6 yıl hapis cezası verdi. Yavuz Selim Mahallesi Fikri Altıok Caddesi’nde 9 Kasım 2021’de meydana gelen kazada, Emlak Konutları Anadolu Lisesi öğrencilerini taşıyan Mehmet Ö. idaresindeki 41 P 0860 plakalı servis midibüsü önce Birsen Giriş (51) isimli yayaya çarpıp, ardından takla atarak dere yatağına uçmuştu. Kazanın ardından Mehmet Ö., serviste bulunan 20 kişi ve Birsen Giriş yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. Hastaneye kaldırılan yaralılardan Birsen Giriş, öğrencilerden Mert Efe Akıllı (14), Rabia Üst (14), Esma Nur Avcı (13) ve Ege Yılmaz (15) tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti. Şoförün kanında 3 çeşit uyuşturucu madde çıkmıştı Sürücü Mehmet Ö., hastanede yapılan tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece, "taksirle birden fazla kişinin ölüme ve yaralanmasına sebep olma" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmiş ve sürücü Mehmet Ö’nün öğrenci servisi kullanabilmesi için belgelerinin yeterli olmadığı ortaya çıkmıştı. Sanığın kanında ise metamfetamin, amfetamin isimli uyuşturucu maddelere ve narkotik benzeri bir ağrı kesiciye rastlanmıştı. Mahkeme için oluşturulan heyet tarafından, uyarıcı madde etkisi altındaki sürücü Mehmet Ö’nün emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyeceği kanaatine varılmıştı. Kazaya karışan midibüsün ikiz plaka olduğu tespit edilmişti. Servis sürücüsü Mehmet Ö., aracı kiralayan İbrahim A., araç sahibi Muammer A., okul servis firması sahiplerinden Cihat Ö. ve Hamza Ö. ile aracın okul servisi olarak kiralanmasında aracılık yapan Seyfettin D. ve okul müdürü Zafer Ali Y. hakkında dava açılmıştı. Davanın ardından hazırlanan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin raporunda ise servis aracında emniyet kemeri olmadığı bilgisine yer verilmişti. "Susmamın sebebi çocukların ölümünden dolayıdır, çok üzüntülüyüm" Olaya ilişkin açılan davanın duruşması Gebze 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Salonda taraf avukatları ve öğrencilerin aileleri hazır bulunurken, sanık Mehmet Ö. ise tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Savunma yapan tutuklu sanık Mehmet Ö., "11 celsedir susuyorum, aslında konuşmam lazım. Susmamın sebebi çocukların ölümünden dolayıdır, çok üzüntülüyüm. Böyle olmaması lazımdı. Frenler tutmadığı için kaza oldu. Keşke ben ölseydim de çocuklara bir şey olmasaydı. Çok üzgünüm" diye konuştu. Servis sürücüsüne 21 yıl 9 ay hapis cezası Mahkeme heyeti avukatların ve sanığın son sözünün ardından kararını açıkladı. Heyet, servis sürücüsü tutuklu sanık Mehmet Ö’ye ’Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’ suçundan 21 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Ayrıca bilinçli taksir ve asli kusurlu olarak Mehmet Ö’nün kazaya sebebiyet verme suçundan D1 sınıfı sürücü belgesine 3 yıl süre ile geri alındı. Sanıklara ceza yağdı Aracın okul servisi olarak kiralanmasında aracılık yapan Seyfettin D., servis şirketi sahipleri Cihat Ö. ve Hamza Ö. ile aracı sahibinden kiralayan İbrahim A., "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olma" suçundan asli kusurlu bulundu. Bunun üzerine 4 sanığa da ayrı ayrı 13 yıl 4 ay hapis cezası verildi ve haklarında yakalama kararı çıkarıldı. Okul müdürü Zafer Ali Y. hakkında 6 yıl hapis cezası verilirken araç sahibi Muammer A. ise üzerine atılı suçta kusuru bulunmaması sebebiyle beraat etti.
Muğla ADIM Üniversiteleri Denizli’de bir araya geldi MSKÜ’nün Genel Koordinatörü olduğu ADIM Üniversiteleri, Pamukkale Üniversitesi ev sahipliğinde 17-18 Ekim 2024 tarihlerinde bir araya geldi. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar, Pamukkale Üniversitesi ev sahipliğinde 17-18 Ekim 2024 tarihleri arasında 18 üniversitenin katılımıyla gerçekleşen ‘ADIM Üniversiteleri Rektörler ve 2. İdari Grup Toplantısı’na katıldı. Genel Koordinatörlüğünü MSKÜ’nün yürüttüğü toplantıya, Rektör Prof. Dr. Turhan Kaçar’ın yanı sıra Üniversitemizin idari birim temsilcileri ile ADIM Üniversiteleri üyesi 18 üniversitenin rektörleri, rektör yardımcıları ve idari birim temsilcileri katıldı. Her yıl düzenlediği toplantılarla kendi aralarında birikimlerini ve iyi uygulama örneklerini paylaşan; eğitim öğretim, bilimsel araştırma ve toplumsal katkı konusunda iş birliği çabalarını sürdüren ADIM Üniversiteleri, açılış programında ortak bir bildiri yayınlayarak, İsrail’in Filistin’e yönelik uyguladığı soykırımı kınadı. Adım Üniversiteleri Genel Koordinatörü MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar, toplantıda konuşma yaparak bu toplantıların üniversitelerin ortak sorunlarına çözüm aramak için önemli olduğunu vurguladı. Temel amacı; eğitim-öğretim, Ar-Ge, yönetim, teknik, sosyal, kültürel alanda üniversiteler arası iş birliğini geliştirmek ve ortak girişimlerde bulunmak olan ADIM Üniversiteleri; Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Uşak Üniversitesi ve Yalova Üniversitesi’nden oluşuyor.
Antalya Antalya’da 5 yıldızlı otelde yangın paniği Antalya’da 550 müşterisi bulunan 5 yıldızlı otelde yangın çıktı. Aralarında yabancı uyruklu turistlerin de bulunduğu misafirlerin büyük kısmı ilk anlarda panikle odalarını boşaltırken, duman nedeniyle mahsur kalan 48 kişi vinç yardımıyla kurtarılırken, 8 kişinin ise dumandan etkilendiği öğrenildi. Yangın, saat 16.00 sıralarında Antalya’nın Kemer ilçesi Beldibi Mahallesi’nde bulunan 5 yıldızlı bir otelde meydana geldi. Otelin restoran kısmında başladığı öğrenilen yangın kısa sürede büyürken, duman otelin büyük kısmında etkili oldu. İhbarla olay yerine çok sayıda, itfaiye, vidanjör, jandarma, UMKE, AFAD, polis ve belediye ekipleri sevk edildi. Dumanları fark eden otelde konaklayan 550 misafirin büyük bir çoğunluğu yangının ilk anlarında otelden dışarı çıktı. Balkonlarda mahsur kalanların olumsuz bir durumla karşılaşmaması için otel çalışanları yataklarla önlem aldı. Balkonda mahsur kalanlar vinçlerle kurtarıldı Kısa sürede büyüyen alevler nedeniyle otelin büyük bir kısmında dumanlar etkili olurken odalarından çıkamayan konukları çıkarmak için ekipler seferber oldu. İtfaiye araçlarının otelin arka cephesine girememesi nedeniyle iş makileri ile araçların geçiş yapabilmesi amacıyla çalışma yapıldı. Yarım saatlik çalışmanın ardından açılan yoldan giren vinçler yardımıyla balkonlarda mahsur kalan otel misafirleri kurtarıldı. Balkonlardan alınan yabancı turistler sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalelerinin ardından ambulanslarla tedbir amaçlı hastaneye kaldırıldı. Ekipler seferber oldu Yaklaşık 2 saatlik çalışmanın ardından yangın söndürülerek soğutma çalışmaları yapılırken bölgeye gelen Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, “Bir taraftan itfaiye, bir taraftan Kemer Belediyesine bağlı ekipler oteli tamamen boşalttı. En büyük sevincimiz can kaybının olmaması, İnşallah bir daha böyle olaylar yaşamayız” dedi. Olay yerinde incelemelerde bulunan Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz, yangının çıkış nedeni ile ilgili çalışmaların devam ettiğini, otelde konaklayan misafirlerden 8 kişinin dumandan etkilenerek kontrol amaçlı hastaneye kaldırıldığını belirtti. Yangının sebebi araştırılıyor Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz, “Şu an tam olarak tespit edemediğimiz bir nedenden dolayı yangın çıktı. Tatil için gelmiş olan misafirlerimizi hızlı bir şekilde tahliye etmek için çalışmalarımızı tüm ekip arkadaşlarımızla başlattık. 550 misafirin konakladığı otelde, 270’i yangını fark ettiklerinde kendileri tahliye oluyor. Geri kalan büyük bir kısmı otel dışında olduğundan dolayı sıkıntılı bir durumumuz yoktu. Bizim ekipler olarak müdahale ettiğimiz odalarında bulunan toplam 48 kişi belediye AFAD, Jandarma ekipleri tarafından tahliyeleri gerçekleştirildi. Şu anda misafirlerimizin genel hayati durumu ile ilgili bir sorun yok” dedi. 48 misafir kurtarıldı, 8’i kontrol amaçlı hastaneye sevk edildi Dumandan etkilenen 8 misafirin kontrol amaçlı hastaneye sevk edildiğinin altını çizen Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz, “8 misafirimiz dumandan etkilendikleri için kontrol amaçlı olarak hastaneye sevk edildi. Ve hepsinin durumları da gayet iyi, Son 2-3 gündür bölgede ciddi bir rüzgar sirkülasyonu var. Bu açıdan her hangi bir küçük bir alev bile yanmaya sebep verebiliyor. Çok şükür her ne kadar kontrol altına alma olayı gecikse de hiçbir misafirimiz bir sıkıntı yaşamadan olayı atlatmış olduk. Tahliye işlemleri tamamlandı, ekipler yangının çıkış sebebi hakkında çalışma yapıyor. Sebebi çalışmanın ardından belli olacak. Misafirler öncelikle otel sahibine ait bir başta otele nakledilecek. Geri kalan misafirler içinde planlama yapıyor. Hiç kimseyi mağdur etmeyecek şekilde bir planlamamız var. Bizim önceliğimiz her hangi bir can kaybı yaşanmamasıydı" dedi.