ASAYİŞ - 28 Kasım 2024 Perşembe 19:59

Öldürülen imam tarafından taciz edildiği öne sürülen kız o anları anlattı

A
A
A
Öldürülen imam tarafından taciz edildiği öne sürülen kız o anları anlattı

Adana’da 14 yaşındaki kızı taciz ettiği öne sürülerek öldürülen imamın taciz ettiği iddia edilen kız çocuğu F.A., “Kıyafet almak için beni dışarı çıkartıp arabasında elimi tutup öpmeye başladı, buralardan gidelim” dedi.


Olay, 24 Kasım günü Yüreğir ilçesine bağlı Sinanpaşa Mahallesi’ndeki Fet Ahmet Camii’nde meydana gelmişti. İddiaya göre, cami imamı Tarık Karadağ, M.A. (16) isimli genç tarafından bıçaklanmış kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Genç daha sonra polise teslim olmuş, imamın cenazesi ise otopsi için adli tıp kurumu morguna kaldırılmıştı. İmamın cenazesi olaydan bir gün sonra otopsinin ardından yakınları tarafından alınarak Buruk Mezarlığında dün toprağa verilmişti.


Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen genç ise M.A. çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.


“Babamdan büyük adam, imamdan asla beklemezdim”


İmam tarafından tacize uğradığı öne sürülen F.A. (14), ise yaşadıklarını anlattı. F.A., ”Ben hafızlık yapıyordum, okuldayken oğlunu tanıyordum. Hafızlık kursuna sürekli gelip gidiyordu kız yurduna yasak olmasına rağmen. Orada törenler verirken sürekli görüyordu, zamanla bana ayrı bir ilgi gösterip yaklaşıma başladı. Bu ilgiyi hissettim, ama sürekli baba sevgisidir dedim. Babamdan büyük adam imam asla beklemezdim. Düşünmedim, çoğu kişi iyi diyor, bende iyi diyordum” dedi.


“Elimi öpüp buralardan gidelim mi dedi”


Kurban bayramının arifesinde kıyafet alma bahanesine kendisini dışarı çıkarttığını anlatan F.A, ”Arabasındayken elimi tutup, elimi öptü. Kıyafet almak istediği söyleyerek beni dışarı çıkartmak için ısrar etti. Ailemde yanında başkaları olacağı sanıyordum onun için gitmeme müsaade ettiler. Ben yanına gittim, arabada tek olduğunu görünce arkaya oturmak istedim. Öne geçmemi ısrar etti. Öne geçtim, yolculuktayken elimi tuttu, çekmeme rağmen devam etti. Rahatsız olduğumu belli etmeme rağmen devam etti, elimi öptü. Sarılmak istediğini söyledi, omzumda uyu gibi söylememesi gereken şeyleri söyledi. Buralardan gidelim, kimliğin yanında mı? Reşit olmayacak bir kıza söylenmemesi gereken şeyler söyledi” ifadelerine yer verdi.


“Olayın üzerini örtelim dediler”


Tarık Karadağ’ın sürekli kendisine mesaj attığını vurgulayan F.A, ”Mesaj atıyordu, cevap vermiyordum tekrar tekrar atıp arıyordu. Hafızlık kursundaki hocamı durumu anlattım. Hocamda oranın müftüsünün eşiyle konuştu. Müftü ve eşi bana sus dedi, kesinlikle kimseye anlatma olayın üzerini örtelim dediler. Sen yanlış anlamışsındır dediler, yapmaz öyle bir şey dediler. Yanlış anlaşılacak bir şey yok her şey ortadaydı. Diyanete de savcılığı da dilekçe verdik. Dilekçemiz reddedilip takipsizlik kararı verildi. Ben olay yaşanırken çıkartıp kamerayı çekemezdim. Ben o gün tecavüze uğramadım diye bu olay kapatıldı” sözlerine yer verdi.


“Ağabeyim sigara bile kullanmıyordu”


Gözyaşları içerisinde sözlerine devam eden F.A., ”Biz çok çabaladık, savcılığı da ifade verdik. Her yere başvurduk ama hep reddedildik. Ağabeyime madde bağımlısı diyorsunuz ama sigara bile kullanmıyordu. Hepimiz namazlı niyazlı insanlarız. Çok çabaladık, diyanete savcılığa her yere gittik. Ama hiçbir şekilde karşılığını alamadık. Abim bugün ben yaşadım, yarın başka kızlar yaşamazsın siye konuşmak istedi. Biliyorum ki tek bana yapılmadı. Lütfen başka bir kıza olduysa susmasın. Başkalarının desteğine çok ihtiyacımız var. Benim abim kimseyi öldürmek istemezdi, o an karşılık alınca kendisini korumak için yapmak zorunda kaldı” diye konuştu.


“İl ve ilçe müftüsüyle görüştüm, beni dikkate almadılar”


Baba Fatih A., ”Kuran kursundaki sınıf hocası bana durumu anlattı. Ben savcılığa suç duyurusunda bulundum. İlçe ve il müftüsüyle yüz yüze görüştüm bu konu hakkında. İmam’ın tayinin çıkarılmasını rica ettim beni dikkate almadılar. Savcılığa verdiğim dilekçe bana takipsizlik kararı olarak geldi. Ben bir dilekçe daha verdim onda da takipsizlik kararı verildi. Ben bu meseleyi eşimle görüşürken, oğlum konuşmamızı duyuyor. Ondan sonrada olanlar oluyor. Oğlum karıncayı incitmeyen birisiydi. Kendi başından bir çocuktu. Sosyal medyada esrarcı, eroinci diye yazıyorlar. Sigara bile içmeyen bir çocuktu, neye dayanarak bunu söylüyorsunuz. Bir baba olarak yıkılmış hissediyorum“ dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur" TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur. Güney Afrika’nın başvurusu ile başlayan Türkiye’nin de başından itibaren yakinen takip edip, en sonunda da oraya müdahil olarak katıldığımız mahkemenin ara kararı açıklandı ve orada İsrail’in aleyhine kararlar çıktı” dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İstanbul Büyükçekmece’de düzenlenen Uluslararası Ticaret Fuarı Gala Yemeği Programı’na katıldı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, yaptığı konuşmada, "Türkiye, bir taraftan tarihi İpek Yolu’nun ortasında olması, bütün ticaret noktalarına yakın bir mesafede olması, jeostratejik konumu, etrafındaki bütün türbülanslara rağmen ekonomik ve siyasi istikrarını koruyabilme becerisiyle bugün dünyada özellikle önümüzdeki dönemde kapıları sonuna kadar açılmış olan çok kutuplu yeni dünya sisteminin içerisinde yıldızı parlayan ender ülkelerden birisidir. Yeni dönem artık sadece bir ülkenin ya da bir bölgenin değil, yönetemeyeceği, yönlendiremeyeceği kadar son derece girift bir dünya sisteminin hem siyaset alanında hem ekonomi alanında gerçekten adım adım hızlı bir şekilde gerçekleşeceği bir dönem olacak. Bu dönemin en bariz özelliği ifade ettiğim gibi çok kutupluluktur. Dünyanın her bölgesinde her yerinde birden fazla güç merkezinin birden fazla ülkenin ve bölgenin ticaret alanında olsun, siyaset alanında olsun son derece yoğun bir rekabeti hatta bazı bölgelerde çatışması kaçınılmaz olacak ve dünya bu çok kutupluluk içerisinde yeni bir denge arayışına doğru ilerleyecektir. İşte burada Türkiye özellikleri itibarıyla ender ülkelerden birisidir” dedi. Yeni bir dünyanın kurulduğunu ve kurulan bu dünyadan Türkiye’yi yeni fırsat kapılarını beklediğini belirten Kurtulmuş, “Yeni dünyanın dengeleri Türkiye’ye yeni fırsat kapılarını, yeni bir takım imkanları açmaktadır. Hiç şüphesiz bu fırsatlarla birlikte bir takım önemli risklerin de ortada olduğu aşikardır. Bunun için her şeyden evvel Türkiye’nin dünyadaki bu gelişmeler karşısında gerekli adımları atabilmesi için içeride birliği, dirliği sağlaması yani kendi obasını düzenlemesi şarttır. Bunun için başta terör gibi, Türkiye’yi yıllardır meşgul eden bir takım unsurları elimine etmek tam manasıyla 85 milyonun birliğini, beraberliğini, kardeşliğini sağlamak zorundayız. Bunun için az evvel ifade edildiği gibi demokratik standartları yüksek bir Türkiye’yi hep birlikte inşa etmek zorundayız. Başta anayasa olmak üzere siyasi partiler yasası, seçim yasası ve meclis iç tüzüğü olmak üzere bir taraftan hukuki metinlerimizi düzeltip siyaseti daha demokratik bir seviyeye yükseltirken diğer tarafta da iş dünyasının önündeki yatırımı engelleyen ve iş ortamını zorlaştıran meseleleri de elimine ederek iş dünyasının daha aktif bir şekilde bu mücadelenin paydaşı olmasını temin etmekle yükümlüyüz. Aynı şekilde Türkiye’nin yakın çevresindeki ülkeler başta olmak üzere, birliğin, beraberliğin ve bu bölgelerde istikrarın temin edilmesi için de üzerine düşen her türlü yükümlülüğü yerine getirmesi gerekir” diye konuştu. “İsrail’in bu bölgedeki en büyük gücü Müslüman ülkelerin, bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, iradesizliği ve kararsızlığıdır” İsrail’in en büyük gücünün bölge ülkelerinin bölünmüşlüğü olduğu söyleyen Kurtulmuş, “Değerli dostlar, her konuşmamızda İsrail’in bölgedeki yayılmacılığından bahsediyoruz. Her konuşmamızda bundan sonraki acaba yıkıcı adımların neler olabileceğini gündeme getiriyoruz. Ama şunu temin ederek ifade etmek isterim ki İsrail’in en büyük gücü ne elindeki askeri gücüdür, ne arkasında Amerika başta olmak üzere batılı ülkelerin verdikleri destektir. Ne dünya medyasında hakimiyetidir. Ne uluslararası finans çevrelerindeki çok olağanüstü gücüdür. Ne Amerika ve batı ülkelerindeki lobilerinin gücüdür. Üzülerek ifade ederiz ki, İsrail’in bu bölgedeki en büyük gücü bölge ülkelerinin, Müslüman ülkelerin, bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, iradesizliği ve kararsızlığıdır” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin önüne koyduğu vizyonların hepsinin küresel vizyon olduğunu söyleyen Kurtulmuş, Türkiye’nin Cumhuriyetin ikinci asrında sözü güçlü, gücü tesirli bir ülke haline gelmesinin zorunlu olduğunu belirtti. “Dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur” Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail ile ilgili aldığı karar hakkında konuşan Kurtulmuş, “Her uluslararası alanda İsrail’e karşı bir takım sözleri gündeme getirirken biliyorduk ki bu mahşeri vicdanın insanlık cephesinin ortak vicdanının sesiydi. Bugün geldiğimiz noktada evet çok acılar yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. 50 bine aşkın şehit, yıkılmış şehirler, artık evlerinden koparılmış sadece Gazze’nin halkı değil Batı Şeria’nın insanları hatta Lübnan’da bakmayın ‘Ateşkesi sağladık’ diye söylediklerine Lübnan’da evlerinden yurtlarından edilen on binlerce insanın varlığı hepimizin yüreklerini dağlıyor. Ancak sonuç olarak geldiğimiz noktaya baktığımızda değerli arkadaşlar, dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur. Öncelikle uluslararası adalet divanında Güney Afrika’nın başvurusu ile başlayan Türkiye’nin de başından itibaren yakinen takip ettiği bizim milletvekili heyetlerimizle takip ettiğimiz ve en sonunda da bizim de oraya müdahil olarak katıldığımız mahkemenin ara kararı açıklandı ve orada İsrail’in aleyhine kararlar çıktı. Bundan 20 sene evvel bunu söyleseydiniz. Uluslararası Adalet Divanı İsrail’in aleyhine bir karar alacak denseydi bu salondaki bir tek arkadaşımız buna inanır mıydı? Ama bir mücadelenin bir gayretin ama hepsinden ötesi vatanlarını savunan, şehit olan o insanların kanlarının bereketi hürmetine Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail mahkum oldu ve ilk sefer aleyhine bir karar çıkmış oldu” şekilde konuştu.
Ankara Dışişleri Bakanı Fidan, Arabuluculuk Çalıştayı’na katıldı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Uluslararası Barış Arabuluculuğu Çalıştayı"na katıldı. Bakan Fidan çalıştayda, Türkiye’nin ihtilafların barışçıl çözümü başlığında uluslararası alandaki özgün rolünü vurgulayarak, akademisyenlerle fikir alışverişinde bulundu. Dışişleri Bakanlığında “Uluslararası Barış Arabuluculuğu Calıştayı" düzenlendi. Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanlığı (SAM) ve Uluslararası Arabuluculuk Genel Müdürlüğü iş birliğinde tertiplenen çalıştay, Dışişleri Bakanlığının ilgili birimlerinden yetkililer, farklı üniversitelerden akademisyenler ve düşünce kuruluşu temsilcilerini bir araya getirdi. Dışişleri Bakanlığından çalıştayla ilgili yapılan yazılı açıklamada, "Dışişleri Bakanı Hakan Fidan çalıştaya katılarak, arabuluculuk bağlamında yürütülen çalışmalar ve geleceğe dönük vizyonumuz hakkında bir konuşma yapmıştır. Bakan Fidan ayrıca, bu alandaki deneyimlerini paylaşmış, Türkiye’nin ihtilafların barışçıl çözümü başlığında uluslararası alandaki özgün rolünü vurgulamış ve bilahare akademisyenlerle fikir alışverişinde bulunmuştur. Çalıştay kapsamında gün boyunca düzenlenen oturumlarda, katılımcılar tarafından Türkiye’nin uluslararası barış arabuluculuğu alanındaki mevcut konumu tüm boyutlarıyla irdelenmiş ve Türkiye’nin gelecekteki olası yönelimleri değerlendirilmiştir" denildi. Çalıştayda, arabuluculuk disiplininde teori ile uygulama arasında etkileşimin, bu bağlamda akademi dünyası ile resmi kurumlar arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi için atılabilecek adımların değerlendirildiği belirtilen açıklamada, "Türkiye’nin uluslararası kuruluşlardaki tematik çalışmaları ile geçmiş ve mevcut somut arabuluculuk faaliyetleri ele alınmış, Türkiye’nin arabuluculuk alanındaki özgün nitelikleri, ilerleyen süreçte arabuluculuk rolünün hangi alanlarda daha etkin olabileceği ile bu başlıkta güçlü veya geliştirilmeye açık yönler değerlendirilmiştir” denildi. “Türkiye ve Uluslararası Barış Arabuluculuğu Faaliyetleri” "Türkiye ve Uluslararası Barış Arabuluculuğu Faaliyetlerine ilişkin Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin arabuluculuk vizyonu, yakın coğrafyamızdan dışarıya doğru genişleyen farklı ve birbirinden etkilenme potansiyeline sahip geniş havzalarda sürdürülebilir istikrar ve barış zemini sağlandığı ölçüde güvenlik riskleri azalırken refahın arttığı gerçeğine dayanmaktadır" ifadelerini kullanılan açıklamada, "Ayrıca diplomasi ve diyaloğun, çatışma ve savaşa karşı en etkili araçlar oldukları anlayışını benimsemektedir. Bu kapsamda, barış ve istikrarı sağlamada aktif rol oynama düşüncesi arabuluculuk faaliyetlerimizin merkezinde yer almaktadır. Türkiye, arabuluculuk alanında son yıllarda artan ağırlık, etki, başarı ve görünürlüğüyle, uluslararası düzlemde desteği aranan, itibar gören ve çalışmaları yakından takip edilen bir aktör haline gelmiştir. İhtilafların ve çatışmaların barışçıl yollardan çözümünün en önemli yöntemlerinden biri olan uluslararası barış arabuluculuğu başlığında, uzun süredir küresel ölçekte farkındalığın ve kapasitenin artırılması çalışmalarında öncü rol oynamaktadır. BM, AGİT ve İİT çerçevesinde başlattığımız girişimlerdeki eşbaşkan konumumuz, ev sahipliği yaptığımız Arabuluculuk Konferansları ve Arabuluculuk Sertifika Programı bu konudaki katmanlı rolümüzün başlıca boyutlarıdır. Ayrıca, ülkemiz önleyici diplomasi ve arabuluculuğa verdiği önem çerçevesinde bölgemizde ve geniş bir coğrafyada çok sayıda arabuluculuk girişimine öncülük etmektedir” denildi.