GÜNDEM - 08 Temmuz 2024 Pazartesi 10:52

‘Kaybolan oğlunu buldum’ diyerek 370 bin lira dolandırdı

A
A
A
‘Kaybolan oğlunu buldum’ diyerek 370 bin lira dolandırdı

Adana’da narenciye elcisi, bir tüccar tarafından "Hatay’a deprem yardımı götüren ve kaybolan oğlunu buldum" denilerek yaklaşık 370 bin lira dolandırıldığını öne sürdü. Elci, şimdi hem kayıp oğlunun bulunmasını hem de parasını geri alabilmek istiyor.


Adana’da elcilik yapan 60 yaşındaki İsmail Güneş, iddiaya göre Ocak ayında Mersin’de tüccarlık yapan M.F. ile Adana ve Mersin’de belirlenen bahçelerde narenciye ürünlerini toplamak için haftalık 92 bin 500 liraya anlaştı.



"Kayıp oğlunu buldum"


İşçilerle ilk hafta narenciyeyi toplayan Güneş, ilk haftalığı almak için M.F.’nin yanına gittiğinde M.F., "Kardeşim senin depremde Hatay’a yardım götüren ve kaybolan oğlun Mehmet Güneş’i buldum. Şu anda kendisi Suriye’deymiş. Askerimiz operasyon ile kurtarıp sana kavuşturacak" dedi. Bunun üzerine M.F.’den para istemeyen İsmail Güneş, otomobil kiralayıp M.F.’den gelecek haberi bekledi ancak daha sonra, "Oğlunu daha kurtaramadılar. Bize haber verdiklerinde gidip alacağız" yanıtını aldı.



4 hafta para almadan çalıştılar


İsmail Güneş, 4 hafta boyunca her para almaya gittiğinde "Oğlundan haber var" denilerek kandırıldı ve toplamda 370 bin lira dolandırıldı.



"Para veremiyorum, beni şikayet edin"


En sonunda işi bırakan İsmail Güneş’e M.F., "Gidin beni şikayet edin, para veremiyorum" dedi.



Başka mağdurlar da ortaya çıktı


Güneş’i dolandıran M.F.’nin başka elci ve bahçe sahiplerini de dolandırdığı ortaya çıktı. Merkez Yüreğir ilçesinde toplanan elci ve bahçe sahipleri şimdi bir an önce M.F.’den alacaklarını istiyor.



"Evimi satacağım"


Grup adına İhlas Haber Ajansı’na konuşan İsmail Güneş, “Buradaki tüccarlara, çiftçilere biz işçi temin ediyoruz. Bunlar işçilerimizi işe götürüyorlar, getiriyorlar ve tam ücretleri ödeme zamanında ya telefonumuzu engelliyorlar ya da cevap vermiyorlar. Polise şikayet edeceğiz dediğimizde ise gidin şikayet edin bizi diyorlar, şikayet ediyoruz yine de bir ücret alamıyoruz. İşçileri biz işe götürdüğümüz için işçiler ‘biz çiftçiyi tanımayız sizi biliriz’ diyorlar. Şimdi ben mağdur oldum ve evimi satmak zorunda kalacağım” dedi.



"Oğluma olan zaafımı bana karşı kullanmasaydı"


M.F.’nin kendisini oğlunu kullanarak dolandırdığı için üzgün olduğunu anlatan Güneş, daha sonra şunları söyledi:


“Bütün kış boyunca narenciye kestik. Sözleşmemize göre ise her cuma günü ödeme yapılacaktı. İlk ödeme geldiğinde benim depremden bu yana kayıp bir oğlum vardı. Cuma günü, ‘kardeşim müjdemi isterim oğlunu bulduk’ deyince ben de o gün kendisinden para talep etmedim. Oğluma olan zaafımı bana karşı kullanarak 370 bin TL benim paramı dolandırdı. Her hafta cuma günü geldiğinde oğlumun üzerinden gelişmeler var, oğlunu getireceğiz, oğlunu Suriye’de bulduk gibi cümleler ile beni oyalayıp kandırdı. Keşke oğluma olan zaafımı bana karşı kullanmasaydı.”



"Oğlumun bulunmasını istiyorum"


İsmail Güneş, hem dolandırıldığı parayı kurtarmak hem de oğlunu bulabilmek istediğini belirterek, “Biz çiftçinin yardımcısı oluyoruz. Ben para almadığım zaman işçinin de parasını ödeyemiyorum. Burada 4 aydır ücretini ödeyemediğim çalışan var çünkü karşı taraftan para alamadım. Oğlum Mehmet Güneş’i (32) aramızda 270 bin TL toplayıp depremzedelere yardım etmesi için Hatay’a gönderdik. 7 Şubat’tan bu yana haber alamıyoruz kendisinden. Onun da bir an önce bulunmasını istiyorum” diye konuştu.


Diğer mağdurlar ise türlü türlü bahanelerle kendilerine para ödenmediğini, M.F.’den şikayetçi olduklarını söyledi.



‘Kaybolan oğlunu buldum’ diyerek 370 bin lira dolandırdı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’un grafitili vagonları böyle görüntülendi İSTANBUL(İHA) Duvarları, trenleri ve iz bırakabilecekleri bir çok noktayı boyayan grafitiçiler kimilerine göre vandal, kimilerine göre ise sokak sanatçıları. Türkiye’de trenlerin grafiti ile boyanması yasadışı olmasına rağmen sanatçılar, onlarca vagonu boyayarak şehri griden kurtarıp, renk katıklarını belirtiyorlar. Kökeni eski çağlara dayanan grafiti, kendini ifade etme gelecek nesillere bir mesaj ve iz bırakmak olarak asırlar boyunca şekil aldı. Almanya’da ikinci dünya savaşı sonrası yükselen rap kültürü beraberinde bir çok farklı sanatı getirdi. Duvarları ve trenleri boyayan gençler mesajlarını veya isimlerini göstermek istediler. Dünya’da bazı ülkelerde trenlerin camlarını boyamadan yapılan grafitilere izin veriliyor. Ancak Türkiye’de yolculuk yapılan trenlerin vagonlarının boyanması yaşa dışı. Bazı belediyeler ise bu sokak sanatını değer görüp şehrin farklı noktalarında grafiticiler ile anlaşıp duvarları süslüyorlar. Grafiticiler ise bu işin bir düzen içerisinde kamu yararına çevrilmesinin şehre gri vagonlardan daha güzel estetik bir renk katacaklarını ifade ediyor. Onlarca boyalı grafiti vagonları ise havadan çekilen görüntülerde ilginç manzaralar oluşturdu. Adeta bir film platosunu andıran trenlerin bakım ve bekleme yeri görenlerin dikkatini çekiyor. İstanbul’da ise sürekli grafiti ile boyanmış vagonları görebiliyorsunuz. “Madem boyuyorsunuz, öyle bir boyayın ki herkes sevsin” Grafiti’nin hip hop kültürünün en isyankar tarafı olduğunu ifade eden Ünlü Rap Sanatçısı Fuat Ergin, “Türkiye’de illegal şekilde duvar boyamak halkı bile kışkırtıyor. Sen terörist misin? diye sana saldırıp dövebiliyorlar. Ben rap yapmadan önce gider trenleri boyardım. Yazdıklarımız temizlenince Almanya’da camları çizmeye başladılar. Trenlere gittiğin zaman çok iyi eserler yapman gerekiyor. Çünkü onu herkes görüyor. Kamu malına zarardan doğan bir şey. Sistemin baskısına karşı verilen bir tepki aslında. Bu şehirde hepimiz birlikte yaşıyoruz. O zaman birbirimizi dinleyelim. Bu çocukları çağırın trenleri madem boyuyorsunuz, öyle bir boyayın ki herkes sevsin deyin. Türkiye modeli için bunu konuşuyorum. Almanya’da bunu yapamazsınız. Almanya’da bu iş illegal olmasından dolayı yaşıyor” diye konuştu. “Modern çağın sanatı olarak kabul ediliyor” Türkiye’nin ilk grafiti ajansı Boyalı Ellerin kurucusu Ulaş Çelik, “Benim başladığım dönemlerde biraz daha kaçak kısmı bizleri cezbettiği için o şekilde başladık. Günümüzde modern çağın sanatı olarak kabul ediliyor. Birçok akademik eğitim almış kişilerde grafiti sanatı ile uğraşıyor. Artık ana akım sanat kollarından birisi oldu. Trenlere grafiti yapmak aslında bu sanatın ilk çıktığı günden bu güne gelen bir şeydir. Eskiden internet ağları çok gelişmediği dönemlerde çalışmalarımızı internete yükleyemediğimiz için trenlere grafiti yapardık. Özellikle yük trenlerine yapardık. Halkalıda tren garına gidip yurt dışındaki sanatçıların eserlerini görüp kendimizi geliştirmeye çalışırdık. Kaçak grafiti yapıyorsanız eğer yaptığınız grafitinin risk oranı yaptığınız çalışmanın karizmasını artırır” dedi. “Bunu kamu yararına çevirmek mümkündür” Yurt dışında bazı ülkelerde camı boyamazsanız trenlere grafiti yapmak yasal olduğunu ifade eden Çelik, “Ben bunun doğru yöntem olduğuna inanıyorum. Ülkemizde ise Haydarpaşa Garı’nın tadilata alınması ile birlikte kullanılmayan trenler grafiticilere açılıp boyama izni verildi. Vatandaşlar tarafından sevilen bir proje oldu. Bu grafitli trenler moda ve film çekimleri için kullanıldı. Bence diğer yolcuların görüş hakkına zarar vermeden yapılan eserler şehre değer katacaktır. Bizim ülkemizde tren boyamak yasak. Bu devlet görevlileri ve grafiticileriçin zor bir durum. Bence bunu kamu yararına çevirmek mümkündür.
Eskişehir Vali Hüseyin Aksoy: "Mimarlarımızın çalışmalarında sağlık, mutluluk ve başarı dolu bir yaşam dilerim" Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Dünya Mimarlık Günü nedeniyle bir mesaj yayımlayarak, "Mimarlığın dünya ve insanlık için öneminin bir kez daha algılandığı bugünde çalışmalarında başarılar diliyorum" dedi. Vali Aksoy, Dünya Mimarlık Günü dolayısıyla resmi sosyal medya hesapları üzerinden mesaj yayımladı. Aksoy, yayımlamış olduğu mesajında, "Mimarlar, imar edilen yerlere halkın hikayelerini ve hayallerini, bir kültürün gelenekten geleceğe nakşedeni olmuştur. Tarihin ve doğal çevrenin, mimarinin şehir kültürünü yansıtan en büyük güç olduğunu, tarihi ve doğal çevrenin, kent dokusunun korunması, kültürler arası saygınlığın korunması ve yaşatılması adına yapılan eserlerin önemi büyüktür. Tarihle bağlarımızı koruyup, geçmişin güzelliklerini geleceğe aktaran mimarlarımızın önderliğinde daha iyi bir vatan, daha iyi bir yaşam, daha iyi bir gelecek en büyük temennimizdir. Mimarlığın dünya ve insanlık için öneminin bir kez daha algılandığı bugünde çalışmalarında başarılar diliyorum. Yaşanabilir mekanlar inşa etmek, var olan yapıları yenilemek, geçmişin kültürel ve tarihi değerlerini koruyarak planlama ve tasarımda bulunmak mimarlar ve ilgili diğer teknik elemanların çabaları ile sağlanabilmektedir. Mimarlığın dünya ve insanlık için öneminin algılandığı bu anlamlı gün vesilesiyle ’Dünya Mimarlık Günü’nü kutluyor, tüm mimarlarımızın çalışmalarında sağlık, mutluluk ve başarı dolu bir yaşam dileğiyle, sevgi ve saygılar sunarım" ifadelerini kullandı.