GENEL - 13 Mart 2012 Salı 11:40

62 YAŞINDA HEM OKUMA-YAZMAYI HEM DE KUR`AN-I ÖĞRENDİ

A
A
A
62 YAŞINDA HEM OKUMA-YAZMAYI HEM DE KUR`AN-I ÖĞRENDİ

Çukurova Müftülüğüne bağlı Abdulbaki Fatma Siverekli Kız Kur’an Kursu’na giden 62 yaşındaki Nazmiye Korkutan hem okuma-yazmayı hem de Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendi.
Cocuk yaşta iken babası tarafından okula gönderilmediğini belirten Nazmiye Korkutan, mahallerinde Kuran Kursu’na giderek hem okuma yazmayı hem de Kur’an-ı Kerim’i okumayı öğrendiğini söyledi. Korkutatan, "Babam beni okula göndermediği için okuma yazmayı bilmiyordum. Daha önce dışarı çıktığım zaman okuma yazma bilmediğim için çok sıkıntı çekiyordum. Okuma yazmayı öğrendikten sonra kendi başıma istediğim yere gidebiliyorum. Yüce Yaratıcımızın biz kullarına mesajlarını ilettiği dinimizin yüce kitabı Kur’an’ı
geç de olsa öğrendim. Gençlerin, yüce kitabımızı öğrenmek için benim gibi yaşlanmayı beklememelerini tavsiye ediyorum" dedi.
Kurs Öğreticisi Çiğdem Öztürkler ise Hazmiye Korkutan’ın her gün kursa erken saatlerde gelerek ön sıraya oturduğunu ve verilen bilgileri almak için gayret ettiğini söyleyerek, "Okuma yazma bilmemesine rağmen açılan kursta hem okuma yazmayı hem de Kuranı kısa bir sürede öğrendi. Çok gayretli olan Nazmiye Korkutan, bizi çok şaşırttı. Biz de imkanlarımız elverirse Nazmiye teyzenin azminden dolayı kendisini Umre’ye götürmeyi düşünüyoruz" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Uzman takibi prematüre bebeklerin hayatını kurtarıyor Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Uçar, prematüre bebeklerin düzenli olarak çocuk doktorları tarafından kontrol edilmesinin gerektiğini söyledi. 37. gebelik haftasını tamamlamadan önce doğan bebekler için prematüre bebek denilmektedir. Her yıl yaklaşık 150 bin bebek prematüre olarak doğarken, bu bebeklerin bakımının uzman kişiler tarafından yapılması hayat kurtarıyor. Bebekler için en sağlıklı zamanında doğum olduğunu ifade eden Medicana Sivas Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Uçar, “Prematüre bebekler fiziksel ve asabi gelişimlerini tamamlamadan doğduklarından, riskli ve hassas bebeklerdir. Bu nedenle zamanında doğmuş bir bebeğe göre dış dünyaya uyum sağlamaları daha zordur. Prematüre bebek bakımında uzman doktor ve özel eğitim almış hemşireler, multidisipliner bir yaklaşım ile ihtiyaç duydukları her türlü hayati desteği, gelişen tıp bilimi ve bilgi birikimi dahilinde yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde sunmaya çalışır. Dünyaya gelmek için sabırsızlanan prematüre minikler de normal gelişim süreci geçirebilecek, üretken ve sağlıklı bir yaşam kapasitesine sahipler ancak bu kapasiteyi kendi başlarına harekete geçirme noktasında bazı sorunlarla karşılaşabiliyorlar” dedi. “Normale yakın bir hayat sürmesi sağlanabilir” Prematüre bebeklerin en büyük sorunlarından birinin solunum problemi olduğunu söyleyen Dr. Uçar, “Akciğer dokuları henüz tam olgunlaşmadığından, doğumun mutlaka teknik donanımı yüksek hastanelerde yaptırılması gerekmektedir. Anne karnındayken açık olan, kalp odacıkları arasında geçişi sağlayan ve doğumla beraber kapanması gereken kalp delikleri, prematüre bebeklerde açık kalabilmekte ve erken müdahale edilmezse kalp kasının kasılma fonksiyonları bozulabilmektedir. Beyin kan damarları daha ince ve hassas olduğundan, nörolojik açıdan da birtakım sorunlarla karşılaşabilmekteyiz. Belirtilerin erken tanınması durumunda yapılacak müdahaleler ile bebeğin daha normale yakın bir hayat sürmesi sağlanabilir. Besin ihtiyacını anne karnında annesinden sağlayan bebekler, mide-bağırsak gelişimleri tam olgunlaşmadan erken doğduklarında bir takım sindirim sorunları yaşayabilmektedir. Başlangıçta büyümeleri için gereken enerji damardan verilen protein, yağ, seker, vitamin ve mineralleri içeren sıvılarla karşılanır. Beslenmeye başladıklarında da öncelikle anne sütü tercih edilmelidir. Prematüre bebeklerin gözleri yeterince damarlanmamış retina tabakasına bağlı olarak göz içinde retina damar ve sinir tabakasında meydana gelen olumsuzluklar sebebiyle görme yeteneğini tamamen yitirebilmekteler. Bu tabloya prematüritenin yol açtığı retinopati yani ROP denilmektedir. Bu durum ciddi olduğunda tedavi uygulanmazsa görme kayıpları ve körlük gelişebilir. Periyodik göz muayenelerini takip etmek çok önemlidir” dedi. “Çocuk doktorları tarafından izlenmesi şarttır” Prematüre bebeklerin ideal olarak kendileri için özel hazırlanmış büyüme eğrileri ile takip edildiğini belirten Dr. Uçar “Hazırlanan bu eğriler üzerinden büyüme takipleri sağlık profesyonellerince yapıldığında en güvenilir yöntemdir. Eğriler üzerinden beklenen büyümenin olup-olmadığı, herhangi bir müdahale gerekip gerekmediği planlanır. Bu nedenle prematüre bebeklerin büyüme ve gelişmesinin düzenli aralıklarla çocuk doktorları tarafından izlenmesi şarttır. Prematüre bebek konusunda uzmanlaşmış hekim ve sağlık çalışanlarının amacı, erken doğan tüm bebeklerin en az zarar ile hayata tutunabilmelerini sağlamak ve ileriki yaşamlarında fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı birer birey olarak topluma kazandırabilmektir. Bu nedenle prematüre bebeklerin takiplerinin, prematüreliğin getirdiği fizyopatolojik ve psikososyal riskleri bilen bir ekip tarafından, bebek merkezli ve aile iş birliği yaklaşımı ile yapılması gerekmektedir” diye konuştu.
İstanbul İmamoğlu’na tepki için bal mumu köpek balığını tiner döküp yaktı İstanbul Beylikdüzü’nde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilçe belediye başkanıyken kullanımı için söz verdiği Türkiye Deniz Canlıları Müzesi alanı 3 yıl önce Yaşam Vadisine katılarak çay bahçesine dönüştürülmüştü. Belediye ekipleri bu kez ise metrekare değeri 200 bin liradan başlayan aynı tesise ait otopark alanının değerini bin 500 liradan göstererek yıktı. İtiraz mahkemesinin sürecinin devam etmesine rağmen yıkımın gerçekleşmesine tepki gösteren Balıkçı Kenan Balcı, müzedeki mumyalanmış köpek balığına tiner dökerek yakarak yardım istedi. İddiaya göre, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde, Beylikdüzü’nde bulunan Türkiye Deniz Canlıları Müzesi Balıkçı Kenan Tesisleri’ne ait olan parseli yol olarak alma karşılığında, tesis sahibi Kenan Balcı’ya ücretsiz olarak hizmet verdiği mumyalanmış balık müzesi için tahsis ettiği alanı geri alıp başkasına çay bahçesi olarak vermesiyle başlayan süreç devam ediyor. Tesise ait olan otopark alanının metrekare fiyatı 200 bin lira yerine bin 500 liraya kamusallaştırmak için açılan davanın üst mahkeme sonucu beklenmeden alan geçtiğimiz hafta belediye ekiplerince yıkıldı. Duruma tepki gösteren ve yıllardır mücadele ettiğine işaret eden Balcı, işletmesinin girişine bugün, İmamoğlu’na tepki gösteren afişler astı. Balcı, müzesinde bulunan köpek balığı mumyasına da tiner dökerek yaktı. “İsteklerini yerine getirmedik diye bize zulüm üstüne zulüm yapıyor” Duruma ilişkin konuşan Balcı, arazisinin daha önce yüzde 50’sini yol için verdiğini ifade ederek, “Bu kalan yüzde 50’sinin de 10 sene önce Ekrem İmamoğlu’nun isteği ile Anadolu Caddesi’nin bir şeridini halkımızın emrine ücretsiz olarak vermişiz. Ekrem İmamoğlu o dönemde dedi ki, ‘Kenan abi sen zarar görmeyeceksin. Sana buradan yolu alıyoruz ama değişik yerden yer vereceğiz’. Bizde lafına inanarak bunu verdik. Sonradan kötü istekleri oldu yanlış istekleri oldu. O isteklerini yerine getirmedik diye bize zulüm üstüne zulüm yapıyor. Anadolu Caddesi Beylikdüzü’nün kalbinde. Burasının metrekaresi 200 bin lira ile 300 bin lira arasındadır. Bilirkişilere müdürlere baskı yaparak yalnız bin 500 liraya kamulaştırıyorum diyor. Ona da tamam diyoruz. Olay üst mahkemede mahkeme devam ederken geldi otoparkımızı perişan hale getirdi yıktırdı” dedi. “İmamoğlu bir esnafla uğraşacağına İstanbul’un sorunlarıyla uğraşsın” ‘Yol geçecek’ denilen alanın büyüklüğünün 800 metre kare olduğunu söyleyen Balcı, “Bizden kamusallaştırıyorsun ama yine 20 tane daha parsel var. O parsellerin tamamını da bin 500 liraya kamusallaştıracaksın ki 24 metrelik yol açılabilsin. O 20 tane dediğimiz arazilerden birisi milletvekilininmiş birisi diğerinin tanıdığıymış kimsenin arsasını istimlak etmeden bize kasıtlı olarak vurdukça vuruyor. Ayrıca 2021 yılında tapulu olan müzemizi de yıktı. Bir bölümü de kiralıktı. Yanlış belgelerle haksız belgelerle yerimizi yıktı. Orada 700 metre tapulu yerimiz var o tapulu yerimizi bir milletvekiline çay bahçesi yapmak için peşkeş çekmiştir. Ekrem İmamoğlu devletin malına çöküyor. Şimdi bizim gibi esnaf malına da çökmeye devam ediyor. Hiçbir eksiğimiz yok bize etmedikleri zulüm kalmadı. Beni defalarca mahkemeye verdi hapse attırmak için. Hakimimiz savcımız belgeleri görünce davaları reddetti. İmamoğlu bir esnafla uğraşacağına İstanbul’un sorunlarıyla uğraşsın” diye konuştu.
Denizli Orman şehidi Çokgezen mezarı başında anıldı DENİZLİ (İHA) – Denizli’de 2010 yılında orman yangınına karşı verdiği mücadelede hayatını kaybeden şehit Halil İbrahim Çokgezen, ailesi ve mesai arkadaşları tarafından mezarı başında anıldı. Denizli Orman Bölge Müdürlüğü Merkez İşletme Müdürlüğü’nde görev yapan yangın arazöz ekibi, Karakurt Mahallesi’nden gelen anız yangını ihbarı üzerine, olay mahalline ulaşmak amacıyla yola çıktı. Halil İbrahim Çokgezen’in (28) kullandığı yangın söndürme arazözü, Karakurt mevkiinde devrilerek 15 metrelik uçuruma yuvarlandı. Kazada arazöz şoförü Halil İbrahim Çokgezen şehit oldu. Şehit ormancı, ölümünün 14’üncü yıldönümünde ailesi ve mesai arkadaşları tarafından mezarı başında anıldı. Şehit Halil İbrahim Çokgezen’in annesi, eşi, çocukları ve çalışma arkadaşları, Tavas ilçesinin Baharlar Mahalle Mezarlığındaki kabri başında dualar etti. O yıllarda 3,5 yaşında ve 8 aylık bebek olan şehidin evlatları da babalarının hatırasını özlemle, minnetle ve saygıyla andı. Öz Orman-İş Sendikası Bölge Başkanı Kenan Atalay, şehitlerin aileleriyle kurdukları güçlü bağların önemine dikkat çekerken, başta orman şehidi Halil İbrahim Çokgezen olmak üzere devletin her zaman şehitlerin yakınlarının yanında olduğunu vurguladı. Atalay, orman işçilerinin yeşil vatan savunması sırasında hayatlarını kaybetmelerinin şehit sayılması için Öz Orman-İş Sendikası olarak yaptıkları girişimlerin sonunda, orman işçilerinin hak ettiği şehitlik statüsüne kavuştuğunu ifade etti. Başkan Atalay, “Bu hakkın kazanılması, mücadelemizin ne kadar kutsal olduğunu gösteriyor. Bugün acımızı bir kez daha hatırlıyoruz. 2010 yılı, bir meslektaşımızı, bir babayı, bir eşi ve bir evladı bizden aldı. Ancak o yıllardan bugüne kadar, yeşil vatan şehidimiz Halil İbrahim Çokgezen’in evlatlarının her zaman yanında olmaya gayret gösterdik. Onların her zaman yanında olacağız. Bu topraklar, şehitlerimizin kanlarıyla vatan olmuş bir yerdir. Bizler de üzerimize düşeni yaparak, şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi. Şehitlerin hatırası her zaman yaşatılacak Atalay, şehitlerin emanetlerine sahip çıkma konusunda kararlı olduklarını bir kez daha dile getirerek, “Devletimiz her zaman yanımızda olmuştur. Bugün şehidimizi ziyaret ederek, orman işçilerinin haklarının korunması için verdiğimiz mücadelenin gücünü bir kez daha hatırlatıyoruz. Şehitlerimize rahmet, ailelerine sabır diliyorum” diye konuştu.