YEREL HABERLER - 11 Şubat 2016 Perşembe 10:31

Sözlü'den “Hoşgörü Ve Eleştiriye Tahammül” Ziyareti

A
A
A
Sözlü'den “Hoşgörü Ve Eleştiriye Tahammül” Ziyareti

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Lokum FM’de canlı yayınlanan ve genelde kendisiyle ilgili eleştirilerin yer aldığı "Cendere" programının yapımcılarını, canlı yayın esnasında ziyaret etti. Hoşgörü, basın özgürlüğü ve demokratik kültür gereği; seviyeli, belaltı vuruşlara girilmeyen eleştirileri özümsemek ve bunlardan yararlanmak gerektiğini belirten Başkan Hüseyin Sözlü, programcılara ve personele su böreği ikram etti.
Programın yapımcıları Yüksel Mert, Bülent Talaş ve Hüseyin Bayrak’ın talebi üzerine Cendere’ye katılıp, soruları yanıtlayan ve düşüncelerini paylaşan Başkan Hüseyin Sözlü, Altın Koza Film Festivali’ne harcanan paranın sürekli abartıldığını belirtti.
Ödül Töreni’ni de sade bir şekilde gerçekleştirdiklerini ifade eden Başkan Hüseyin Sözlü, “Öyle söylendiği gibi yüksek rakamlar harcanmadı. EMITT Fuarı’na gitmişken Altın Koza Ödül Töreni’ni İstanbul’da sade şekilde gerçekleştirdik. Altın Koza’nın parasal ödülü yaklaşık 1 milyon lira. Büyükşehir’in harcamalarıyla ilgili konuları rahatça sorabilirsiniz. Altın Koza’yla ilgili öğrenmek istediğiniz ne varsa size iletirim. Üzerimize ağır ithamlarla geliniyor ve eleştiri sınırları aşılıyor. Belediye iştiraklerini bağımsız denetçi kuruluşlarına açmaya hazırım. Eleştiri yapılırken bizim de insan olduğumuz ve itibardan daha önemli bir varlığımızın bulunmadığı unutulmamalı. Çağdaş demokrasilerde eleştiri doğal. Türkiye’de gazetecilerin basın yayın meslek ilkelerine dikkat etmeleri gerekiyor. Gazetecilik ve sendikacılıkta elbette sorgulama esastır. Demokrasinin olmazsa olmazıdır sorgulamak” dedi.
4 KÖPRÜNÜN TEMELİ ATILACAK
Adana’da yapımına başlanacak köprü projeleriyle ilgili de bilgi veren Başkan Sözlü, “Devlet Bahçeli Köprüsü ile birlikte Seyhan Nehri üzerinde iki köprü, Ceyhan Nehri üzerinde de iki köprünün temelini atacağız. Adana’nın kurtuluşunu vizyon projelerde değil, geleceğin iyi planlanmasında ve restorasyonda görüyorum. Vizyon projeyle kurtulsaydı, bütün vizyon projelerinin hayata geçirildiği İstanbul bugün bu durumda olmazdı. Adana’nın kurtuluşu şehrin doğru restorasyonu, gelecek 50-100 yılının yeniden planlanmasındadır. İlçelerimizin gelecek planlamasını, ilçe belediye başkanlarımızla birlikte yapıyoruz” diye konuştu.
Kentsel dönüşümü fırsata çevirebilmek gerektiğini vurgulayan Başkan Sözlü “Vizyon projeler yapacağız derken D-400 üzerinde ‘karnıyarık’ olarak adlandırılan yapılar gibi sorunlu çalışmalara imza atılmamalı. Kimse endişe etmesin, vizyon proje ortaya koymak üzere en heyecanlı kişiyim" dedi.
TARLALARDAN YENİ İMAR ALANLARI OLUŞTURULMAMALI
Denizli-Narlıca’daki sorunlar ve Seyhan’ın güneyindeki problemli yapılaşmayla ilgili bir soruyu da yanıtlayan Başkan Hüseyin Sözlü, şunları söyledi:
“Bu konuda ilçe belediyelerimizin de çaba göstermesiyle sorunlar azaltılabilir. Bizim çözüm önerimiz var. Yüksek yoğunlukla herkesin sorununu çözersiniz ama şehir planlamasını doğru yapmak gerekir. Yüksek yoğunluk olmayacak ama vatandaşın sorununu da çözeceğiz. Objektif ve adil olursanız, imar ahlakıyla meseleyi çözmeye çalışırsanız, şehrin geleceğini doğru planlamak adına dik durursanız, kimse sizi mahkemeye vermez. 5 senenin sonunda Adana’da, Ceyhan’da bırakıp geldiğimiz imar düzeni gibi disiplinli, halkın memnun olduğu, güven veren imar düzenlemeleri olacak. Adana’da kentsel dönüşüm için Sinanpaşa psikolojik eşiktir. Doğru başlamak lazım. Adana’yı Türkmenbaşı’ndan indirip Denizli’den, Narlıca’dan değiştirmek istiyorum, Sinanpaşa’dan Yavuzlardan değiştirmek istiyorum. Bir belediye başkanı olarak tarlalardan yeni imar alanları oluşturulmaması konusunda direnç gösteriyorum. Bunun hakkı verilmeli. Dışa doğru yüksek yoğunluklu yapılara izin vermemek lazım. Tarlalarda imar düzenlemeleri yaparak ranta teslim olmamak lazım. Eski Adana’da revize etmek, geleceği planlamak, Adana’yı yenilemek gerek. Böylece kentsel dönüşüm adıra ülkemizin geçmişinde kaçırılmış fırsatları yeniden yakalama şansı doğar. Seçimi kazanıp, Adana’yı kaybetmek değil benim hedefim. Adana için doğru olanı yapmak istiyorum. Yüksek yoğunluk, arsa üzerinden rant elde etmektir. Şehirleri orta yoğunlukta tutarsanız daha müreffeh yerleşimlerde yaşarsınız, sağlıklı şehirlerde yaşarsınız.”
YÜREĞİR ÇOK ÖNEMLİ
D-400 üzerindeki altgeçidin üzerinin kapatılacağını açıklayan ve yenilerinin yapımına sıcak bakmadığını vurgulayan Başkan Hüseyin Sözlü, şunları söyledi:
“Sinanpaşa’da kentsel dönüşümü gerçekleştirirsek Yüreğir’in terk edilmişliğini, itilmişliğini ortadan kaldırmak için harekete geçmiş oluruz. Sular’ı direkt Yavuzlar’a bağlayacak, Yavuzlar’dan mezarlığın karşısından aşağıya inecek bir yol için imar çalışması yaptık. Seyhan ve Çukurova için yol çalışmalarımız da belediye meclisimizde görüşülecek. Seyhan’dan, Yavuzlar’dan, PTT Evleri’nin yakın bölgesinden dönüşümün önünü açmak ve Yüreğir için psikolojik eşiği aşmak istiyorum. Planladığımız köprüyü de yaptığımız zaman Yüreğir için psikolojik eşik aşılır. Sinanpaşa, kentsel dönüşümde psikolojik eşiği aşar. Çukurova Üniversitesi, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Sağlık Kampüsü gibi yaşam alanlarıyla birlikte, köprüler ve artan hareketlilikle, o bölgenin çıtasını yükseltmek lazım. Yüreğir, Seyhan Nehri’nin akışa göre solunda, şehrin doğu yakasında mücevher gibi bir yerdir ve geleceği aydınlıktır. Adana’nın gelecekle ilgili sıçramasını Yeni Yüreğir ve Aşağı Seyhan’da yenileme gerçekleştirdiğiniz müddetçe yaparsınız. Aşağıda yeni dönüşüm bölgeleri inşa etmeden bunları yapmamız lazım. Asıl olan doğru işleri yapmaktır. Seçim kazanabilirsiniz ama sizin ne yaptığınızı tarih kaydeder. Doğru altyapının üzerine doğru projeler konulmalı.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde beyaz önlük heyecanı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerine yönelik Geleneksel Önlük Giyme Töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda yoğun katılımla gerçekleştirildi. 2025-2026 Akademik Dönemi itibarıyla üniversite hayatına adım atan 316 öğrenci, hekimlik yolculuklarının ilk ve en anlamlı sembollerinden biri olan beyaz önlüğü giymenin gururunu yaşadı. Törene; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve eşi Prof. Dr. Esra Hacımüftüoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Reyhan Keleş ile Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Dağ, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Atila Eroğlu, BAP Koordinatörü Prof. Dr. Erol Akpınar, akademisyenler, öğrenciler ve aileler katıldı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, beyaz önlüğün yalnızca bir kıyafet değil; bilgi, sorumluluk, etik ve fedakârlıkla örülü uzun bir yolculuğun sembolü olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin nitelikli hekimler olarak yetişmesi için fakülte olarak tüm imkânların seferber edildiğini ifade etti. "Beyaz Önlük, İnsanlığa Hizmet Yolculuğunun Simgesidir" Törende konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise öğrencilerin bu özel gününe tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beyaz önlüğün, hekimlik mesleğinin taşıdığı kutsal sorumluluğun ve insani değerlerin bir göstergesi olduğunu belirten Rektör Hacımüftüoğlu, şu ifadelere yer verdi: "Bugün giydiğiniz beyaz önlük, sadece bir kıyafet değil; insanlığa hizmet yolculuğunuzun başlangıcıdır. Önünüzde zorlu ama bir o kadar da onurlu bir eğitim süreci bulunuyor. Öğreneceğiniz her bilgi, gelecekte kurtarılacak bir hayatın, umut verilecek bir ailenin temeli olacaktır. Atatürk Üniversitesi olarak sizlere, güçlü akademik altyapımız ve köklü eğitim geleneğimizle en iyi imkânları sunmak için kararlılıkla çalışıyoruz." Tıp Fakültesinin yalnızca akademik başarıyı değil, etik değerleri ve insani erdemleri de esas alan bir anlayışla eğitim verdiğini vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, velilere de teşekkür ederek öğrencilerin bu noktaya gelmesindeki emek ve fedakârlıkların önemine dikkat çekti. Tören Hatıra Fotoğrafıyla Sona Erdi Konuşmaların ardından 1. sınıf öğrencileri, akademisyenler eşliğinde beyaz önlüklerini giyerek hekimlik mesleğine ilk adımlarını attı. Tören, günün anısına çekilen hatıra fotoğrafları ile sona erdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde geleneksel hale gelen Önlük Giyme Töreni, genç hekim adayları için unutulmaz bir başlangıç olurken, üniversitenin nitelikli sağlık profesyonelleri yetiştirme vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.