Bakan Kurum halkın gönlünde taht kurdu
Deprem konutları, depremzedelerin takdirini topluyor
"Barışçıl yollarla ilerlemesini umuyoruz"
Bakan Fidan 10 Mart mutabakatını hatırlattı!
2025 yılı böyle geçti
Türkiye gündemine damgasını vuran olaylar İHA objektiflerine yansıdı
Maduro'dan "mükemmel birlik" çağrısı!
ABD yaptırımlarına karşı Kolombiya halkı ve ordusuna seslendi
2025 drone panorama!
İHA'nın İHA'ları her yerde
Pendik’te şüpheli olay!
2 gündür aranan şahıs mezarlıkta ölü bulundu
"Böyle şefe can kurban"
'Şantiye şefi' tartışmasında son sözü depremzedeler söyledi
Şüpheli şekilde hayatını kaybetmişti
Aslı Baş'ın cinayet duruşması davası 4 Haziran’a ertelendi
''Bu nasıl bir rezalettir?''
AK Parti Eskişehir Milletvekili Hatipoğlu, Özgür Özel'i kınadı
İBB'den İSPARK'a 2 yılda fahiş zam!
12 saatlik otoparkın maliyeti 550 lira oldu
2 tutuklama
İzmir’de sahte içki operasyonu!
27 kişilik şebeke çökertildi
İstanbul merkezli 6 ilde eş zamanlı 'Change otobüs' operasyonu
"Suçu babaları üstlenecek"
7 kişinin can verdiği olayda kan donduran kaçış planı
Ünlü isimlere uyuşturucu operasyonu!
Aleyna Tilki, Danla Bilic ve İrem Sak gözaltına alındı
Tofaş Spor Salonunda dehşet!
Çıkan tartışma bıçaklı kavgaya dönüştü
Adeta tabloyu andırdı
Selimiye Camii kartpostallık görüntü sundu
TOFAŞ’ta isyan!
Toplu iş sözleşmeleri tıkandı, çalışanlar eylem yaptı
Milyonları ilgilendiriyor!
Bakan Işıkhan'dan asgari ücret mesajı
Saniye saniye kaydedildi!
Şişli’de otomobilin yayaların arasına daldığı anlar kamerada
1’i çocuk 26 yaralı!
Rusya’dan Ukrayna’daki yerleşim bölgesine hava saldırısı
Güllü davasında çarpıcı iddialar!
"Bilimsel rapor cinayeti işaret ediyor"
Muhteşem doğa olayı!
Kızıl Sahil'de deniz suyunun rengi yağışın ardından kızıla döndü
1 ölü, 2 yaralı!
Başakşehir’de feci kaza
2 ölü, 5 yaralı!
Şişli’de ters yöne giren sürücü dehşet saçtı
Patatesleri yerlere saçıp israf etmişti
CHP'li başkandan kamu kurumuna hakaret!
2025 yılı böyle geçti2025 yılının drone panorama görüntüleri15 Temmuz En Uzun GeceİHA Arşivinden 1999 Depremi6 Şubat Kahramanmaraş Depremi BelgeseliYüzyılın ihaneti: Mankurtlar, HaşhaşilerOradaydık, unutmadık, unutturmadık! - 15 TemmuzİHA arşivinden 28 Şubat Postmodern Darbesi...İHA arşivinden başörtüsü zulmüİHA arşivinden Gezi Kalkışması belgeseli2024 yılı böyle geçti2024 yılının dron panorama görüntüleriİHA objektiflerinden 2024 yılıİHA 2023 PanoramaİHA 2023 drone panoramaİHA objektiflerinden 2023 yılıİhlas Haber Ajansı (İHA) 30 yaşında!2022 yılının drone panorama görüntüleriİHA objektiflerinden 2022 yılıİHA Panorama 2021!2021 yılının drone panorama görüntüleriİHA objektiflerinden 2021 yılıDiyarbakır'ın çileli anneleriİHA Objektifinden Çeyrek AsırİHA'nın İHA'ları her yerde
Gündem
Yerel Haberler
Denizli 11. Girişimcilik ve Liderlik Programı iş dünyasının profesyonellerini gençlerle buluşturdu Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) ve PAÜ İşletme Topluluğu koordinasyonunda Sadık Grup ana sponsorluğunda bu yıl 11’incisi düzenlenen İş Dünyasında Hedef: Girişimcilik ve Liderlik Programı birbirinden önemli isimleri ağırladı. PAÜ Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan etkinliğin açılış programına Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör, Rektör Yardımcıları, dekanlar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Programın açılışında konuşma yapan PAÜ İşletme Topluluğu Danışmanı Doç. Dr. Yeliz Mohan Bursalı ve Topluluk Başkanı Cemile Çevik birlikte yaptıkları konuşmada her sene sektöründe bir numara olan dev firmaların ve kamu sektörünün üst düzey yöneticilerini Pamukkale Üniversitesi ve Denizli halkı ile bir araya getirmenin haklı gururunu yaşadıklarını ifade ederek etkinliğin düzenlenmesine emeği geçen başta etkinliğin ana sponsoru olan Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Mersin olmak üzere herkese teşekkürlerini sundu. Mersin: "İş dünyasında başarı artık sadece bilgi ile değil vizyonla cesaretle ve değişime uyum sağlayabilme becerisi ile mümkündür." Etkinliğin açılışında konuşmasına "İmkansıza ulaşmanın yolu onun mümkün olduğuna inanmaktır." sözünü hatırlatarak başlayan Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Mersin, şunları ifade etti: "Bu etkinliğin ana konusu olan girişimciliğin ve liderliğin temelini çok net anlatan bu söz ile başladım çünkü her başarı bir inançla başlar. Bugün bu salonda farklı deneyimlere sahip çok değerli konuklarımız var. Eminim ki siz sevgili gençler buradan yalnızca bilgi ile değil ilhamla yeni bakış açısı ile ayrılacaksınız. İş dünyasında başarı artık sadece bilgi ile değil vizyonla, cesaretle ve değişime uyum sağlayabilme becerisi ile mümkündür. Girişimcilik fırsatları görmeyi, risk almayı ve değer üretebilmeyle liderlik ise bu vizyonu paylaşabilmek ve insanları peşinden sürükleyebilmektir. Bu değişimin merkezinde ise bugün dijital dönüşüm ve yapay zekâ bulunmaktadır. Özel sektör fikirleri ürüne dönüştürür, kamu kurumları ise güvenli ve adil bir çizer. Üniversiteler ise geleceğin insan kaynağını yetiştirir. Bu üç yapı uyum içinde çalıştığında kazanan sadece kurumlar değil toplumun tamamı olur. Doğru ilişkiler kurulduğunda ve ortak akıl devreye girdiğinde sınırlar yalnızca haritalarda kalır. Dünya çok hızlı değişiyor ve bu değişim hem deneyimli iş insanlarını hem de yolun başındaki gençleri aynı noktada buluşturuyor. Bugün bir fikri olan bir öğrenci ile yılların tecrübesine sahip bir iş insanı aynı masada geleceği konuşabiliyor. Öğrenmeye, gelişmeye ve kendimizi yenilemeye devam etmezsek bu hızın gerisinde kalmamız kaçınılmazdır. Üniversite yılları sadece bir meslek edinme süreci değil aynı zamanda soru sormanın denemenin ve başka türlü olabilir mi demenin de dönemidir. Girişimcilik de tam olarak bu noktada başlar. Bu etkinliğin özel sektör-üniversite iş birliği örneği olduğuna inanıyorum. Değer temelli yönetim nasıl anılmak istediğinizi belirler. Biz Sadık Grup olarak bu organizasyonu yıllardır desteklemekten büyük onur duyuyoruz. Bugünkü etkinliğimizin hepimiz için ilham verici ve yol gösterici olmasını diliyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum." Sadık Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oktay Mersin’e destekleri ve katkılarından dolayı Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör tarafından plaket takdim edildi. Açılış konuşmalarının ardından program ESAS Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı, Microsoft Türkiye Kurumsal Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Cüneyt Batmaz, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve ODE Yalıtım AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Dr. Osman Cevdet Akçay’ın sunumları ile devam etti.
Samsun Köpeğin vefası: Sahibinin mezarından ayrılmayan köpek duygulandırdı Samsun’un Tekkeköy ilçesinde sahibinin ölümünün ardından mezarından ayrılmayan köpek, görenleri duygulandırdı. Balcalı Mahallesi’nde yaşanan olay, hayvanların vefasını bir kez daha gözler önüne serdi. Edinilen bilgiye göre, 62 yaşındaki Nurettin Özduman, yaklaşık 2 ay önce Almanya’da vefat etti. Özduman’ın cenazesi Samsun’un Tekkeköy ilçesi Balcalı Mahallesi’nde bulunan Tekedağ Mezarlığı’ndaki Özduman Kabristanı’na defnedildi. Özduman’ın hayattayken beslediği köpeklerden biri ise, sahibinin ölümünün ardından yaklaşık 1 aydır mezarın başından ayrılmıyor. Mahalle sakinlerinden Yaşar Doğu Yılmaz, köpeğin durumunun kendilerini derinden etkilediğini belirterek, "İnsanların yaptığına bir bakın bir de köpeklerin yaptığına bakın. Köpekler vefalı hayvanlar. Sahibi öldüğü halde köpek mezarın başına gelmişti, ağlıyor, titriyordu. İnsanlar bundan örnek almalı. Köpeklere tekme atmayalım, bu hayvanlara bir şey yapmayalım. Bu köpek burada ağlıyordu" dedi. Balcalı Mahallesi sakinlerinden Yusuf Alan ise köpeğin haftalardır mezarın başında olduğunu ifade ederek, "Bu köpek 4 haftadır burada. ‘Mezarın başında köpek duruyor’ dediler, geldik baktık. Şu anda köpek can veriyor gibiydi. Vefat eden kişi, köpekleri çok besleyen birisiydi. Almanya’ya giderdi ama buradaki fırıncılara tembih ederdi, köpekler aç kalmasın diye. Hiçbir zaman köpekleri aç bırakmadı. Ben böyle bir şey görmedim. Mezarın başında köpeğin durması beni çok duygulandırdı" diye konuştu. Tekkeköy ilçesi sakinlerinden Fahrettin Işık da olaya tanıklık ettiğini belirterek, "3 gün önce bu mahallede bir cenaze vardı. Buradan geçerken mezarlıkta bir dua edeyim dedim. Baktım ki bir köpek mezarın başında. Daha önce ‘köpek mezar başında sadıktır’ derlerdi, canlı canlı görmüş oldum" ifadelerini kullandı.
Bursa BUÜ Sosyal Bilimler MYO, özel sektörle bağlarını güçlendirecek Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, uygulamalı eğitimdeki başarısını pekiştirmek ve sektörle olan bağlarını güçlendirmek amacıyla kapsamlı bir işbirliği programı düzenledi. Görükle Kampüsü’ndeki Çamlık Yemekhanesinde gerçekleşen buluşmaya; BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, MEYOK Koordinatörü Prof.Dr. Çağatan Taşkın, AR-GE Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca, Proje Geliştirme Ve Koordinasyon Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Ferda Arı, Dijital Dönüşüm Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kurtuluş Kaymaz, Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şükrü Dokur, ULUTEK Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Karagöz, Genel Sekreter Mehmet Aydemir, farklı sektörlerden iş insanları ile yüksekokulun 12 farklı programından öğretim elemanı katıldı. Güçlü sanayi, güçlü üniversite vurgusu Organizasyonda kısa bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, yer aldıkları araştırma üniversiteleri liginde üst sıralara çıkabilmek için iş dünyası ile birlikte daha nitelikli projeler üretebilmek amacıyla ciddi bir iletişim stratejisi ortaya koyduklarını vurguladı. Enstitüler ve fakülteler düzeyinde sürdürülen işbirliklerinin, meslek yüksekokulları bazında da aralıksız devam etmesini arzuladıklarının altını çizen Prof. Dr. Ferudun Yılmaz; "50 yıllık bilimsel birikimi ve nitelikli eğitim-öğretim faaliyetleri ile üniversitemizi, Türkiye’deki 23 araştırma üniversitesi arasına soktuk. Bundan sonraki hedefimiz bu ligde kalıcı olmak ve üst sıralara tırmanmaktır. Üniversite-sanayi işbirliğine de bu anlamda her zamankinden çok daha fazla önem veriyoruz. Bu işbirliği bilincinin sadece lisans ve yüksek lisans düzeyinde değil, meslek yüksekokulları genelinde de yerleşmesi için büyük bir çaba içerisindeyiz. Son yıllarda önemli hamleler yaptık. Bugün de çok özel bir örneğini yaşıyoruz. İş dünyamızın değerli temsilcileri ile bir araya gelmek, karşılıklı fikirlerimizi anlatmak ve sonrasında nitelikli projeler ortaya çıkarmayı istiyoruz. Bursa’nın güçlü bir sanayisi var. Üniversitemiz de buradan aldığı destek ile her zamankinden daha güçlü ve istekli bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor" dedi. Stajlar, sektör beklentileri ve ortak projeler masaya yatırıldı Buluşmanın temel gündem maddelerini; öğrencilerin staj süreçlerinin iyileştirilmesi, sektörün nitelikli iş gücüne yönelik beklentileri, üniversitenin uygulamalı eğitim politikaları ve geleceğe dönük ortak projeler oluşturdu. Kapsamlı değerlendirmeler sonucunda, öğrencilerin mesleki yeterliliklerini artırmada sektör deneyiminin kritik rolü bir kez daha vurgulandı. Farklı akademik birimlerin görüşleri, sektör temsilcilerinin somut beklentileriyle harmanlanarak, ilerideki iş birlikleri için yol haritasının temelleri atıldı. İşbirliğine katkı sunan firmalara teşekkür plaketi Programda yüksekokula yıllardır destek veren ve öğrencilerin uygulamalı eğitim süreçlerine aktif katkıda bulunan firmalara plaket takdimi gerçekleşti. Öğrencilere staj imkânı sunarak mesleki becerilerini geliştirmelerine destek olan firma sahiplerine takdim edilen plaketler, üniversitenin sektöre duyduğu teşekkürün ve sürdürülebilir işbirliği anlayışının sembolü olarak nitelendirildi.
Bursa Nilüfer Belediyesi Spor Manifestosu’nu açıkladı Nilüfer Belediyesi, kentin spor vizyonunu ve geleceğe dair stratejik yaklaşımını ortaya koyan Nilüfer Spor Manifestosu’nu düzenlediği özel bir geceyle kamuoyuna duyurdu. Türkiye’de bir belediye tarafından sporun bir kamu politikası ve yaşam kültürü olarak ele alındığı ilk manifesto olma özelliğini taşıyan belge, sporu yalnızca sportif başarılarla sınırlamayan bütüncül bir anlayış ortaya koydu. Sağlıklı kentleşme, kapsayıcı toplumsal katılım ve genç nesillerin potansiyelini artırmak hedefiyle yola çıkan Nilüfer Belediyesi, bugün Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan "Spor Manifestosu"nu kamuoyuna açıkladı. Manifesto, sporu sadece bir yaşam biçimi olarak ele almakla kalmayıp, sosyo-kültürel kalkınmanın da merkezine yerleştirerek toplumsal dönüşümün en etkin aracı olarak tanımlıyor. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir tarafından açıklanan ve kapsamlı bir analiz, hedef ve eylem planını bir araya getiren manifesto; eğitimden sağlığa, kent güvenliğinden gençlik politikalarına kadar uzanan geniş bir perspektifte sporun rolünü yeniden tanımlıyor. Nilüfer Belediyesi’nin, kentin sporla kurduğu bağı güçlendirmek ve bu alandaki vizyonunu kurumsal bir çerçeveye oturtmak amacıyla hazırladığı "Nilüfer Spor Manifestosu", Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Baran Güneş, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Yılmaz, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları, meclis üyeleri, Nilüfer Belediyespor Kulübü Başkanı Muharrem Or ile iş dünyası temsilcileri, sporcular ve kulüp yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen özel bir organizasyonla paylaşıldı. "Spor Nilüfer’in yaşam kültürüdür" Gecede Nilüfer’in spor anlayışını, vizyonunu ve geleceğini şekillendiren "Spor Manifestosu"nu açıklayan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, "Spor, Nilüfer’in yaşam kültürüdür" mesajını verdi. Başkan Şadi Özdemir, sporu sadece yarışma ve başarıyla sınırlayan anlayışın ötesine geçiren Nilüfer Spor Manifestosu ile kentin planlamasından gençlik politikalarına, halk sağlığından toplumsal dayanışmaya kadar yaşamın her alanına yayılan, kapsayıcı ve adil bir yaşam kültürü olduğunu vurguladı. Manifesto ile seçim döneminde "100 Güldüren Projeler" kapsamında vaat ettikleri spor vizyonunu somutlaştırdıklarını belirten Başkan Şadi Özdemir; sporu toplumun ahlakını ve disiplinini güçlendiren bir değer olarak gören Mustafa Kemal Atatürk’ün yaklaşımından ilham aldıklarını söyleyerek, manifestonun temel felsefesini şu sözlerle açıkladı: "Biz sporu sadece başarıya indirgemiyoruz. Sadece kupa kazanmak olarak görmüyoruz. Bizim için spor; önleyici, koruyucu ve birleştiricidir. Gençler için bir okul, kadınlar için güçlenme alanı, toplum için ise dayanışmadır. Spor yapan genç hayata tutunur, çocuklar kendini yalnız hissetmez. İşte tam da bu yüzden Nilüfer’de sporu bir kamu sorumluluğu olarak ele alıyoruz." Başkan Şadi Özdemir, mahallelerdeki erişilebilir spor alanlarından bisiklet yollarına, gençlere ve kadınlara yönelik programlardan engelli bireyler için oluşturulan imkanlara kadar birçok çalışmanın bu manifestonun bir parçası olduğunu dile getirdi. Konuşmasını "Bu daha başlangıç" diyerek tamamlayan Başkan Şadi Özdemir, Nilüfer’in sporla büyüyen hikayesini Nilüferlilerle birlikte yazmaya devam edeceklerini söyledi. "Başarı tesadüf değil, istikrarın ürünüdür" Nilüfer Belediyespor Kulübü’nün Türkiye’nin en köklü ve çok branşlı yapılarından biri olduğuna dikkat çeken Nilüfer Belediyespor Kulübü Başkanı Muharrem Or da, elde edilen başarıların planlı çalışma ve güçlü altyapı sayesinde geldiğini vurguladı. Konuşmasında Nilüfer’in yetiştirdiği voleybolculardan Öykü Saruhan’ın hikayesine atıfta bulunan Muharrem Or, "Öykü’nün başarısı yalnızca bireysel bir yeteneğin sonucu değil; doğru zamanda verilen desteklerin ve sabırla kurulan bir altyapının ürünüdür. Bizim gücümüz sadece kazandığımız kupalarda değil; çocuklara verdiğimiz umut ve gençlere açtığımız yolda yatıyor" ifadelerini kullandı. Katılımcıların görüşleri alındı Açılış konuşmalarının ardından katılımcıların görüşleri alındı. "Ortak bir spor kültürü oluşturmak kentin geleceğini nasıl şekillendirir?" sorusundan yola çıkılarak yapılan ankette konukların önerilerini topladı. Anket sonuçlarının manifestonun sahadaki karşılığını güçlendireceği belirtildi. Etkinlikte, Nilüfer’de spor kültürüne emek veren sporcular ile Süperlig ve Türkiye 1. lig takımları arasındaki tek kadın baş antrenör olan İlknur Kurtuluş, Nilüfer Belediyespor Hentbol Başantrenörü Gökhan Durmaz ve Nilüfer Belediyespor Eker Voleybol A Takımı destekçisi Eker Spor Kulübü Başkanı Ece Eker’e "Onur ve Katkı Belgesi" verildi. Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Yılmaz da, daha nice sporcuların yetişmesine duyduğu inancı temsilen, Milli Takım imzalı formayı Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Kulüp Başkanı Muharrem Or’a takdim ederken, Başkan Özdemir ve Or da Nilüfer Belediyespor Eker Voleybol A Takımı sporcularının imzaladığı formayı Yılmaz’a hediye etti. Özetle nilüfer spor manifestosu Öte yandan Nilüfer Spor Manifestosu, belediyelerin geleneksel spor hizmetlerinin ötesine geçerek; sporu kent planlaması, gençlik politikaları, halk sağlığı ve toplumsal dayanışma başlıklarıyla birlikte ele alan stratejik bir çerçeve sunuyor. Manifesto; sporun yalnızca rekabet ve başarı odaklı değil, yaşam boyu katılımı teşvik eden, kapsayıcı ve adil bir toplumsal araç olduğuna dikkat çekiyor. "Spor, herkes için bir yaşam hakkı" Nilüfer Spor Manifestosu, günlük yaşamda sporu herkes için ulaşılabilir kılmayı amaçlıyor. Bu çerçevede belgenin temel hedefleri şöyle öne çıkıyor: Her Yaştan Kentliye Açık Spor İmkanları: Okullar, parklar ve meydanlar başta olmak üzere kentin günlük yaşam alanlarında sporun doğal olarak yer alması. Gençlik ve Toplum Odaklı Yaklaşım: Gençlerin sadece sportif başarı değil, aynı zamanda sosyal bağ, öz güven ve yaşam becerileri geliştireceği alanlar oluşturmak. Toplumsal Sağlık ve Refah: Sporu, fiziksel sağlığın ötesine taşıyarak ruh sağlığı ve toplumsal dayanışmanın temel bir bileşeni olarak konumlandırmak. Kapsayıcılık ve Fırsat Eşitliği: Dezavantajlı gruplar, kadınlar, yaşlılar ve özel bireyler için eşit katılım imkânları sağlamak. Manifesto; sporun yalnızca rekabet ya da başarıya odaklı bir faaliyet olmadığını; toplumun her bireyinin yaşam kalitesini yükselten, sosyal bağları güçlendiren, adil bir araç olduğunu vurguluyor. Stratejik spor politikası Belediyeler geleneksel olarak spor tesisleri inşa eder, kulüpleri destekler veya gençlik programları yürütür. Ancak Nilüfer’in Spor Manifestosu, bu çalışmaların ötesine geçerek sporu stratejik bir kamu politikası haline getiriyor ve bütüncül bir sosyal dönüşüm aracı olarak tanımlıyor. Sporun kent planlamasından eğitim politikalarına, toplumsal sağlığa kadar uzanan geniş bir vizyonla ele alınması, bu yaklaşımı Türkiye’de benzersiz kılıyor. Sporun kent yaşamına entegrasyonu ve herkese ulaşan fırsatlar sunması, manifestonun en çarpıcı yönlerinden biri. Bu vizyon, yalnızca yarışma odaklı değil; hayat boyu spor, katılımcı topluluklar ve sağlıklı nesiller oluşturma perspektifini benimsiyor.
Spor
Barış Kanbak: "Ülkemizde gençlere şans verebilmek bazen cesaret istiyor"
SPOR Barış Kanbak: "Ülkemizde gençlere şans verebilmek bazen cesaret istiyor" Kasımpaşa Spor Kulübü’nde uzun yıllar analiz sorumlusu ve yardımcı antrenör olarak çalışan ve geçtiğimiz günlerde İstanbulspor ile 5 yıllık sözleşmeye imza atan Barış Kanbak, ilk kez teknik direktör olarak göreve başladı. Genç teknik adam yeni kulübünde kısa süredeki gözlemleri, kişisel hedefleri, oyun sistemi, kulüp yapısına kadar birçok konuya ilişkin İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. İlk olarak kendisine duyulan güven için İstanbulspor Kulübü Başkanı Ecmel Sarıalioğlu ile yönetim kuruluna teşekkür ederek sözlerine başlayan Kanbak, "Benim için burada çok değerli buluşma oldu. Bizim için çok anlamlı, elimizden gelenin en iyisini yapacağız" şeklinde konuştu. "İstanbulspor’a geldiğimizde ilk dokunuş mental açıdandı" Geçirdiği kısa sürede takımdaki analizleri hakkında değerlendirmede bulunan Barış Kanbak, "Buraya geldiğimizde kendimizi çok yoğun bir maç trafiğinin içerisinde bulduk. O yüzden ilk dokunmak istediğimiz, ilk değinmek istediğimiz şey; mental anlamda, zihinsel anlamda dokunuşlardı. Sonrasında daha çok oyunla ilgili ilerleme yapmayı planlıyoruz. Kırılgan bir yapıya sahip oyuncu grubu vardı. Tabii ki Mustafa Alper Avcı hocamıza da hizmeti ve emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum, bizden önce belli bir hazırlık süreci ve lig periyodu geçirdi. Çok genç bir oyuncu grubuyuz. Ligin belki de Adana Demirspor’dan sonra en genç takımına sahibiz. Genç bir takımla çalışmak aslında benim alışkanlıklarımdan biri. Çünkü altyapıdan, akademiden bugünlere yükseldim. Onlarla nasıl diyalog kuracağımı, nasıl dokunabileceğimi kendimce iyi bildiğimi düşünüyorum. Günümüzün gençleri, geçmişteki gençlere göre mental açıdan daha zayıflar, daha kırılganlar. Hem sosyal açıdan hem mesleki açıdan. Bunun maçlara yanması, birçok maçta görünüyordu; gol yedikten sonra öz güven eksikliği, skor anlamında da geriye düşme ve devamında toparlayamama gibi senaryolarla karşı karşıya kalıyordu. Çok şükür bu iki maçta, buna paralel her geriye düşüşten sonra bir reaksiyon verdik. Futbol anlamında çok çalışma süremiz olmadı. Oyuncularımız bunu kendileri yaptı, bunu ispatladı. Buradaki değerli dokunuş bence mental açıdandı. Onlara tekrardan o öz güveni daha önce yaptıkları şeyleri hatırlattık ve kendileri bunu başardı" ifadelerini kullandı. "İlk günden buraya kendimi ait hissettim" İstanbulspor Kulübü’nün yapısına alışkın olduğunu dile getiren Kanbak, "Kasımpaşa Kulübü’nde de çalıştığım dönemde aslında benzer bir yapı var. Biraz daha mütevazı hali diyebiliriz ama vizyonu ve misyonu, buradaki insanların çalışma biçimi, oyuncuların buraya gelme biçimi çok benzer. Ben ilk günden buraya kendimi ait hissettim. Benim için sadece renkler ve isim değişti. Adaptasyon sürecinde zorluk yaşamadım. Bu durum da benim için avantajdı" diye konuştu. "Oyun tarzı olarak en yakın isim Sami Uğurlu" Yardımcı antrenör olarak çalıştığı teknik direktörler arasında oyun anlayışının kendisine en uygun ismin Sami Uğurlu olduğunu belirten Barış Kanbak, birlikte çıktıkları yolu anlattı. Kanbak, "Kasımpaşa’da çok fazla teknik adamla çalıştım. Benim için avantajlı ve dezavantajlı durumlar da oldu. Tecrübeli hocalarla çalıştım. Sami (Uğurlu) hoca ile iki dönem çalıştık. Beraber başlamıştık, ikimiz de kulüp antrenörüydük. Kendi mevcut yapımızın içinden bir ekip oluşturmuştuk. O dönem hoca bizlere, biz hocaya güvendik, kulüp hocaya güvendi. Böyle bir birliktelik oldu. Oyun tarzı olarak da en yakın Sami Uğurlu diyebilirim" dedi. "Agresif baskılı oyunu seviyorum" Oyun sistemi hakkındaki soruya 33 yaşındaki teknik adam şu yanıtı verdi: "Buranın bir hem kulüp yapısı var hem teknik ve taktik açıdan da oyun alışkanlığı var. Fatih (Tekke) hoca dönemi, Osman (Zeki Korkmaz) hoca dönemi, Yalçın (Koşukavak) hoca dönemi olsun, o dönemlerde de takip ediyordum. Pozitif işler yapmaya çalışan, çoğunlukla skordan bağımsız önce oyunu kazanmaya çalışan ama iyi oyunla birlikte skoru da kovalayan bir mantalitesi vardı her zaman. Şu anda da bu şekilde devam ediyor. Bizim geldiğimizde bulunduğumuz konum aslında biraz önceliklerin değişmesine neden oldu. Çünkü kırmızı hata çok yakındık. Hala uzak sayılmayız, çünkü bu lig böyle bir lig. İki maç kazanınca kendini play-off hattında buluyorsun, iki maç kaybedince kendini kırmızı hatta buluyorsun. Önceliğimiz şu an adım adım kazanarak gitmek. Kafamda oyun yapısı ve kültürü var. Bu da takımın alışkın olduğu oyun felsefesine yakın. Geldiğimde de onu söyledim, ’Kendi oyununuzu oynayın’ dedim. Çünkü zaman olmadığı için bir şey verememiştik sahada. Takım aslında buna reaksiyon da gösterdi. Bu benim için bir ışık. O yoldan devam etme ve o yolda ufak dokunuşlarla daha mükemmel hale getirebilmeye çalışmak. Oyun felsefemizin başlangıcı olabilir. Agresif baskılı oyunu seviyorum. Gegenpress dedikleri karşı presi tercih ediyorum. Burada fiziksel durum da çok önemli." "1. Lig, Süper Lig’e göre daha mücadeleci bir lig" Ligde ilk yarının bitimine iki hafta kaldığını hatırlatan Barış Kanbak, devre arasına kadar alınacak sonuçların takımın yol haritasını belirleyeceğini söyledi. Kanbak, ligin çok sert bir oyun kültürü olduğunu vurgulayarak, "Geçen sezon Tuncay (Şanlı) hocayla çok kısa Çorum süreci geçirdim. Aslında 1. Lig ile orada tanıştım. Gerçekten çok farklı. Süper Lig ile 1. Lig arasında uçurum var. Bunu olumsuz anlamda söylemiyorum; daha mücadeleci bir lig. Belki oyun anlamında bazı öncelikler farklı. Oynadığımız iki maçta da bunu gördük. Biz eğer yediğimiz gollerden sonra mücadele etmeyi bıraksaydık asla o dönüşler olmazdı. Bu ligin çok sert bir oyun kültürü var, oyun yapısı var, oyuncu yapısı var. Biz de ona yönelik hazırlıklarımızı, geliştirmemiz gereken yönleri not alıyoruz, planlıyoruz. Gerçekten kolay değil. Play-off ve düşme hattını konuşmak gerekirse ben adım adım yorum yapmayı sağlıklı buluyorum. Çünkü play-off yolu uzun bir yol. Önümüzde devre arası için iki kritik maçımız var. Onları oynadıktan sonra yolun haritası ortaya çıkacak, hangi yöne doğru devam edeceğimiz, nasıl mücadele edeceğimiz daha net olacaktır diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu. "Eksik bölgeler için görüşme yaptık" Ara transfer dönemi öncesi eksik bölgeler için yönetimle görüşme yaptığını dile getiren sarı-siyahlıların teknik direktörü, "Çok sıkışık bir maç trafiğimiz olduğu için aslında bu iki hafta transfer konularını konuşmak değil daha çok takımı tanımakla geçti. Önce şuna karar vereceğiz; elimizdeki mevcut oyuncularla ne kadar maksimum verim alabilirsek onu almaya çalışacağız. Zaten burada hali hazırda kulüp yapısı olduğu için transferlerle ilgili kulübün profesyonelleri çalışmalarını sürdürüyor. Başkanımla da bunu konuşmuştum. Takviye yapılacağını söyledi. Buraya uygun oyuncuları bulmak gerekiyor. İstanbulspor transfer yapmış olmak için transfer yapan bir kulüp değil. Eksik bölgeler anlamında bir ön görüşme yaptık. İnşallah o süreci de iyi geçireceğiz" ifadelerini kullandı. "Ralf Rangnick’in oyun yapısından etkilendim" Alman Teknik Direktör Ralf Rangnick etkilendiğini aktaran Barış Kanbak, "İlk olarak 2005 yılında Schalke’nin başındaydı. Schalke, Fenerbahçe ile Şampiyonlar Ligi’nde eşleşmişti. İlk orada görmüştüm, oyun yapısından çok etkilenmiştim. Daha sonra Leipzig’de görev aldı, 2015-2018 yılları arasında. Bence çok başarılı bir teknik adam olduğunu düşünüyorum. Şu anda Avusturya Milli Takımı’nın başında, orada da ciddi işler yapıyor. Oyun yapısından dolayı Ralf Rangnick diyebilirim. Yine bir başka Alman Jürgen Klopp ama Klopp’un çalıştığı takımlar üst seviye olduğu için orada o işleri çıkarmak daha kolay oluyor. Rangnick’in ki daha değerli gibi" değerlendirmesinde bulundu. "Türk futbolunda altyapı sorunlarıyla ilgili karamsarlık görmüyorum" Türk futbolunda altyapıda gelen fırsatların iyi değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Barış Kanbak, "Altyapılar her zaman konuşulan ama çok konuşulduğu için de çözüme varmadığını yorum yapabiliriz. Bugün hala sorun olarak konuşabiliyorsak, demek ki çözüm üretmiyoruz. Ben bunu çözecek konumdaki kişi değilim. Çok da olumsuz olduğunu düşünmüyorum. Geriye dönüp baktığımızda stoperimiz Duran (Şahin), son maçta da çok iyi performans gösterdi. Profesyonel kariyerindeki ilk golünü de attı. Fırsatlar geliyor. Burada önemli olan bu fırsatı ne kadar değerlendirmek istiyoruz. Sonuç odaklı mı gideceğiz, gelişim odaklı mı gideceğiz, bir karar vermek gerekiyor. Özellikle ülkemizde eğer gerçekten sonuç odaklıysak gençlere şans verebilmek bazen cesaret istiyor. Türk futbolunda altyapı sorunlarıyla ilgili ciddi anlamda bir karamsarlık görmüyorum. Tesisleşmede sıkıntılarımız var. İlk adım olarak bu sıkıntılar çözülmeli. Çünkü oyuncunun gelişeceği yer saha. Saha yoksa oyuncunun istediği kadar potansiyeli olsun bu ortaya çıkmayacaktır" diye konuştu. "Finansal anlamda çok fazla sıçramalar yapmamalıyız" Transfere harcanan paraların sürdürülebilir başarıyı getirip, getirmemesi konusuna değinen Kanbak, "Başarıya giden yol birçok farklı tercihten geçiyor. Kimisi finansal gücüyle bunu yapıyor. Kimisi akademisinden yetiştirdiği oyuncuların gücüyle bunu yapıyor. Kimisi genç ve potansiyelli oyuncuyu transfer edip, kadrosunu yapılandırıyor. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor; büyük bütçelerle işler yapan takımlarımız. Çok önemli transferler yapıyorlar. Başarıyı sürdürememelerinin sebebi bir karar alındıktan sonra bu yüksek maliyetli transferlerle devam etmekse, onun devamını sağlamıyorlar. 1-2 sezon böyle geçirip, sonrasında tekrar eskiye dönüş oluyor. O maliyetli oyuncu grubunu da harcanan paraların da sabrını göstermiyorlar. İçinde bulunduğum İstanbulspor Kulübü’nde daha sağlıklı adımlar atılıyor. Bir kere kimseye borcu olmayan bir kulüp olabilmek, bu Kasımpaşa’da da böyleydi. Bence bütçe yönetimi çok değerli. Türkiye’nin ekonomik şartları da ortada. Finansal anlamda çok fazla sıçramalar yapmamak lazım. Bunları yapan takımlarımızın da mevcut durumlarını 3-5 yıl sonra görebiliyoruz. Terazinin iki kefesini de dengeli tutmakta fayda var" dedi. "İstanbulspor, bulduğu değerlere sabır gösteriyor" Geçmiş yıllarda Zeki Çelik ile son dönemde Gaoussou Diarra’nın İstanbulspor’dan Avrupa’ya transferinde oyuncular üzerinde bir motivasyon kaynağı oluşturup, oluşturmamasıyla ilgili soruya Barış Kanbak, "Bu kulübün tercih edilme sebeplerinden biri de bu; potansiyeli ortaya çıkarması. Potansiyele şans vermesi. Bu teknik adamlar için de geçerli. Diarra’yı kimse tanımıyordu. Benim mezun olduğum Haliç Üniversitesi’nin okul takımındaymış. Bulmak önemli, bulduktan sonra da ona sabretmek çok önemli. Bu kulübün bence burayı en cazip kılan yönü inandığı, güvendiği ve bulduğu değerlere sabır göstermesi diye düşünüyorum" diye cevap verdi. "VAR’da teknik açıdan problemler olduğunu düşünüyorum" Video Yardımcı Hakem (VAR) sistemiyle ilgili düşüncelerini de dile getiren Kanbak, "Sistem olarak faydalı bir sistem. Futbolda olmalı. Belki kullanım olarak problemler yaşıyoruzdur. Daha iyi kullanabiliriz. Birçok ülkede kullanılan bir sistem. Orada daha çabuk kararlar, daha net gösterimler oluyor. Bu maçların çekim kalitesi ve kamera sayısıyla da avantaj veya dezavantaj sağlıyor. Premier Lig’deki bir maçın kamera sayısı ile Türkiye Ligi’ndeki kamera sayıları arasında ciddi bir fark olduğunu duymuştum. Bu da kaliteli, net görüntünün ulaşmasını zorlaştırıyor. Burada sadece hakemlerimiz için değil sistemin de yönetilebilir olması için ve hatayı en aza indirebilmesi için araç-gereçlerin de yeterli olması lazım. Burada teknik açıdan problemler olduğunu düşünüyorum" açıklamasında bulundu. İsmail Yasin Akçın - Enes Gümüş - Saycan Sayım