ÇEVRE - 11 Nisan 2024 Perşembe 11:05

Doç. Dr. Paksoy, “Tunceli’nin biyoçeşitliliği aşırı otlatma tehdidi altında”

A
A
A
Doç. Dr. Paksoy, “Tunceli’nin biyoçeşitliliği aşırı otlatma tehdidi altında”

Bitkilerin uzun zaman dilimleri boyunca yoğun otlatmaya maruz kaldıklarında kendilerini toparlama ve yenileme imkanı bulamadığını belirten Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, "Bitki örtüsünün zayıflaması veya yok olması da erozyonla sonuçlanmaktadır. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çölleşmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çıkmaktadır” dedi.



Tunceli, Türkiye’nin biyoçeşitlilik anlamında en zengin bölgelerinden biri. Ancak bu zenginlik, son zamanlarda aşırı ve kapasitenin üzerinde yapılan otlatma faaliyetleri ve madenler nedeniyle tehdit altında. Konuya ilişkin bilgi veren Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, yaylalarda sürdürülebilir hayvancılık ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi için önlem alınması gerektiğine vurgu yaptı.


Türkiye’nin en önemli doğal kaynaklarından olan yaylalarda hayvancılığın besin ihtiyacının yaklaşık yüzde 60 ile 65’inin karşılandığını aktaran Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, “Bitkiler, uzun zaman dilimleri boyunca yoğun otlatmaya maruz kaldıklarında kendilerini toparlama ve yenileme imkanı bulamamaktadır. Bitki örtüsünün zayıflaması veya yok olması da erozyonla sonuçlanmaktadır. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çölleşmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çıkmaktadır” dedi.



"Plansız otlatma ciddi zarar veriyor"


Plansız otlatmanın ülke genelinde olduğu gibi Tunceli yaylalarında da mevcut olduğunu kaydeden Doç. Dr. Paksoy, “Bu da bitkilerin klimaks dediğimiz en verimli seviyeye ulaşmasının önüne geçmektedir. Aşırı otlatma yaylalarımızın ve meralarımızın ot kalitesinde ve verimliliğinde önemli düşüşlere neden olmaktadır. Ülkemizde bir çok yaylada zamansız ve taşıma kapasitesinin üzerinde yapılan otlatma sonucu klimaks bitki örtüsü oluşamıyor ve bölgeye tamamen çalımsı ve dikenli türlerin hakim duruma geçtiği bir vejetasyona dönüşmektedir” diye konuştu.



"Kapasitenin üzerinden hayvan, yaylaya çıkarılıyor"


Meraların bozulmasında en büyük tehlikelerden birinin de kapasitelerinin çok üzerinde hayvanlarla otlatma olduğunu dile getiren Paksoy, “İlimizde en büyük etkinin bu olduğunu düşünmekteyiz. Yaylalarımıza kapasitenin çok üzerinde hayvanın çıktığı bilinmektedir. Bu durum meraların verimliliklerinin korunması ve bu alanda istenilen miktarda hayvansal ürün üretimine imkan bırakmamaktadır. Yaylalarımızda sürdürülebilir hayvancılık yapılması, verimli kullanılması ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi için bazı önlem alınması gerekmektedir. Bunların birincisi yem bitkileri tarımının arttırılması, çayır ve meraların ıslah edilmesi ve otlatmanın bir düzen içinde uygulanması yapılabilecek tedbirlerin başında gelmektedir” şeklinde konuştu.



"Endemik türler tehdit altında"


Tunceli’de yapılan flora çalışmaları sonucunda bin 300 bitkinin yayılış gösterdiğini ifade eden Paksoy, “Birçok endemik bitki de yine ilimizde yayılış göstermektedir. Bunların çoğu da yüksek dağ bitkileri olduğu için yani yaylalarda olduğu için bu aşırı otlatma sonucu endemik bitkilerimiz de tehdit altına girmektedir. 2022 yılında Pülümür ilçesinde yaptığımız arazi çalışmalarında özellikle Dağbek ve Karagöz Köyleri arasında özel toprak yapısına sahip bölgede çok dar bir alanda 6 tane endemik türün bir arada yetiştiği, yayılış gösterdiğini tespit ettik. Bu bölgeler yine otlatma ve maden aramaları tehdidi altındadır. Yani sadece otlatma değil bir de maden tehdidi bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.



"Arıcılık faaliyetleri biyoçeşitliliği koruyor"


Arıların doğaya zarar vermek bir yana bitkilerin tozlaşması ve nesillerini devam etmesi açısından son derece önemli olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Paksoy, “Sadece bal arısı olarak düşünmeyelim değişik türdeki arılar sayesinde bitkilerin tozlaşması gerekmektedir. Bitkilerin melezleşmesi, ya da alt türleşme gibi yeni bitkilerin oluşması arılar sayesinde sağlanıyor. Mutualizm yaşam dediğimiz en önemli birliktelik bitkilerle arılar arasındaki yaşam ve tozlaşmadır. Bu sayede biyolojik çeşitlilik de korunuyor. Yani bazı hayvancılık faaliyetleri aşırı olduğunda zararlı olduğu gibi bazıları da yapılmazsa doğaya da zarar verebilmektedir. Ama özellikle insanlar tarafından yapılan arıcılık, bitkilerin tozlaşmasında, nesillerinin devamında çok büyük bir görev üstlenmektedir. Doğa için de yaylalarımızın geleceği için de arıcılık faaliyetlerinin daha da fazla teşvik edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.



Doç. Dr. Paksoy, “Tunceli’nin biyoçeşitliliği aşırı otlatma tehdidi altında”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Başkan Akın belediyenin borcunu belgelerle açıkladı Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, önceki dönemden devraldığı belediyenin 15 milyar 428 milyon 985 bin 173 liralık borcu ile alakalı merak edilenleri belgeleriyle birlikte kamuoyuyla paylaştı. Bir televizyon programına konuk olan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, Türkiye gündemine düşen “15 milyar 428 milyon 985 bin 173 liralık” borç ile ilgili soruları cevapladı. Akın, "Borçların üç temel unsuru var. Birincisi belediyenin genel bütçe borçları, yani İller Bankası, diğer bankalar, yapılandırılmış vergi borçları, yapılandırılmış SGK borçları, iştiraklere olan borçlar, müteahhitlere ve firmalara olan borçlar. Yani bu altı kalemin toplamı 5 milyar 965 milyon 748 bin lira. Anapara bu. Bu borçların dört kalemine faiz işliyor. Faiz borcu da 4 milyar 800 milyon 336 bin lira. Anapara ve faiz olduğu zaman 10 milyar 766 milyon 85 bin 244 lira. Bu kayıtlara uygundu, mührünün basıldığı evraklardan bunları söylüyorum. İkincisi de BASKİ borçları. BASKİ borçları da 29 alt kalemde toplandı. Mülkiye başmüfettişi ve denetim birimleri tarafından kalem kalem incelendi. BASKİ borçları da 3 milyar 492 milyon 719 bin 924 lira. Üçüncüsü de şirketler. Balıkesir Büyükşehir Belediyemizin 8 alt şirketiyle birlikte tam 12 tane şirketi var. Bu şirketlerin toplam borcu da 1 milyar 170 milyon 79 bin lira. Bu üç unsura baktığımız zaman miktar 15 milyar 428 milyon 985 bin 173 lira çıkıyor. Sadece son 15 ayda doğrudan temin sayısı, açık ihale, pazarlık usulü yapılan ihalelerin sayısının 6 katı. 2023 yılında Sayıştay raporunda da doğrudan teminde yüzde 10 sınırının aşıldığı söylenmiş. Sayıştay defalarca dile getirmiş. Böyle büyük bir devasa borç. 12 milyarlık bir bütçemiz var, 15 milyarın üzerinde bir borcumuz var. Tüm borçlarımızdan bahsediyorum. ‘Büyük bir borcumuz var, hizmetlerden geri kalacağız’, asla böyle bir şey olmayacak. Altından kalkamayacağımız hiçbir iş yok. Hepsinin altından kalkacağız. Açık ve şeffaf bir yönetimle tasarrufumuzu edeceğiz, hizmetlerimize devam edeceğiz. Çalışmalarımız aksamayacak, vatandaşlarımızı mağdur etmeyeceğiz. Balıkesir iddia ediyorum Türkiye’nin parlayan yıldızı olacak” diye konuştu.
Kahramanmaraş Veliler okulun kapatılıp çocukların başka okula gönderilmesine tepki gösterdi Kahramanmaraş’ta Şehir Evliya İlkokulu binasının İl Milli Eğitim Müdürlüğüne dönüştürüleceğini öne sürülen veliler, bu duruma tepki gösterdi. Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesinde yaklaşık 280 öğrencinin eğitim gördüğü 35 derslikli Şehit Evliya İlkokulu binasının İl Milli Eğitim Müdürlüğüne dönüştürüleceği iddiaları üzerine veliler okulda toplandı. Çocuklarının başka okula nakledilmesine karşı çıkan veliler, okul binasının İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verilmesinin hem kendilerini hem de çocuklarını mağdur edeceğini savundu. Müdürlüğün kendilerini yönlendirdiği okulun çevresinin tehlikeli ve uygunsuz olduğunu ifade eden veliler, yetkililerin bu karardan bir an önce vazgeçmesini talep etti. Veli Öznur Özdemir, “Biz bu okulun tüm ihtiyaçlarıyla kendimiz ilgilendik, sadece 3 aylık için miydi? İl Milli Eğitim Müdürlüğünün bu okulu bizden almasını istemiyoruz. İlla bir yere gitmek istiyorlarsa Sergentepe İlköğretim Okulu ve Albayrak İlköğretim Okulu var. Albayrak İlköğretim Okulu’nun öğrencisi az. Bizleri yerimizden etmesinler. Kendileri istediği için, konumu güzel olduğu için burayı istiyorlar. Bizim çocuklarımızı yerinden oynatmasınlar, hiç öğrencisi olmayan Albayrak İlköğretim Okulu’na gidebilirler. Sırf orasının otoparkı olmadığı için orayı tercih etmemişler” dedi. Cevahir Kılınç adlı veli ise, “Evlatlarımızın düzenini lütfen bozmayın. Çocuklar kendilerine burada bir düzen kurdular, evlatlarımızın düzeninin bozulmasını istemiyoruz. Lütfen yetkililer bizim bu sesimizi duyun, evlatlarımıza merhamet edin. Neden çocuklarımızın elinden okulumuzu almak istiyorsunuz? Virüs oldu eğitim yarım kaldı, deprem oldu eğitimleri yarım kaldı. Tam bitti derken üçüncü depremi de kendileri yaşattı. Şu anda bizim ve çocuklarımızın psikolojileri altüst” diye konuştu. Okulda eğitim gören çocuklar da öğretmenlerinden ve okullarından ayrılmak istemediklerini ifade etti. Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ise binalarının yıkıldığını, bu nedenle okul binasının İl Milli Eğitim Müdürlüğü hizmet binası yapılacağını bildirdi.