ASAYİŞ - 28 Nisan 2024 Pazar 02:51

Vali Varol, 2 polisin şehit olduğu polis merkezinde incelemelerde bulundu

A
A
A
Vali Varol, 2 polisin şehit olduğu polis merkezinde incelemelerde bulundu

Adıyaman’da bir polis tarafından açılan ateş sonucu karakol amiri ve ekipler amiri şehit olduğu polis merkezinde Adıyaman Valisi Osman Varol tarafından incelemelerde bulunuldu.


Akşam saatlerinde Altınşehir Şehit Ahmet Yıldırım Polis Merkezinde polis memuru S.U.Ş., tarafından polis merkezi içerisinde polis merkezi amiri Başkomiser Kamuran Ü., ve asayiş şube ekipler amiri Gökhan Ö., silahla vurularak şehit edilmişti. S.U.Ü., ise burada bulunan diğer polis ekiplerinin bacağına ateş etmesi sonucu yaralanmış ve etkisiz hale getirilerek hastaneye kaldırılmıştı. Meydana gelen olay sonrasında Adıyaman Valisi Osman Varol, polis merkezine gelerek incelemelerde bulundu.


İl Emniyet Müdürü Cihat Dağdeviren’in izinli olması ve Adıyaman’da olmamasından dolayı polis merkezine Kahramanmaraş İl Emniyet Müdürü Nurettin Gökduman’da gelerek burada incelemelerde bulundu. Gecenin geç saatlerine kadar incelemelerde bulunan Vali Osman Varol, daha sonra polis merkezinden ayrıldı.



Vali Varol, 2 polisin şehit olduğu polis merkezinde incelemelerde bulundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Geçmişten Günümüze Psikoloji etkinliği 10 Mayıs Psikologlar Günü’nünde geleceğin psikologlarını bir araya getirdi Yakın Doğu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü ve Öğrenci Dekanlığı iş birliğinde 10 Mayıs Psikologlar Günü’nde düzenlenen etkinlikte, “Geçmişten Günümüze Psikoloji” pek çok açıdan ele alındı. Türkçe ve İngilizce olarak, Büyük Kütüphane Salonu’nda düzenlenen etkinlik, yoğun bir katılımla gerçekleşti. Etkinlikte; psikoloji tarihi ve günümüze kadar olan evrimini, temel kavramları, önde gelen isimleri ve önemli teorileri içeren konular ele alındı. Tüm gün süren etkinliğin Türkçe oturumunda Uzm. Psikolog Ülkem Karakaş, Psikiyatrist Dr. Zeki Öznaçar, Doç. Dr. Meryem Karaaziz, Dr. Bingül Harmancı, Uzm. Psikolog Bade Yaya, Doç. Dr. Hande Çelikay yer aldı. İngilizce oturumda ise Doç. Dr. Ezgi Ulu, Yrd. Doç. Dr. Ayşe Buran, Yrd. Doç. Dr. Gloria Manyeruke, Uzm. Psikolog Noora Rahmani ve Uzm. Psikolog Nesrin Cambaz sunumlarıyla yer aldı. Moderatörlüğünü Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Fahriye Balkır’ın üstlendiği etkinliğin açılış konuşmasını Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Efdal Özkulgerçekleştirdi. Farklı disiplinlerden uzmanlar psikolojiyi her yönüyle ele aldı Türkçe oturumda, Uzm. Psikolog Ülkem Karakaş, psikolojinin doğuşunu ve gelişim sürecini ele aldı. Psikiyatrist Dr. Zeki Öznacar psikanalitik psikoterapide tekrarlama zorlantısını incelerken, Doç. Dr. Meryem Karaaziz, Carl Gustav Jung’un kuramı olan Analitik Psikoloji’yi açıkladı. Dr. Bingül Subaşı günümüzde çağdaş psikolojinin uygulamalı ve deneysel alanlarını ele aldı. Uzman Psikolog Bade Yaya ise bilişsel davranışçı terapilerin üçüncü kuşak yaklaşımlarını ve terapi süreçlerini anlattı. Doç. Dr. Hande Çelikay, De Shazer ve Berg’in öncüsü olduğu Çözüm Odaklı Terapi’nin varsayımlarını, kuramını ve uygulama tekniklerini paylaştı. İki dilde etkinliklerle birçok konu ele alındı İngilizce Psikoloji Bölümü tarafından İngilizce olarak gerçekleşen oturumda ise; Doç. Dr. Ezgi Ulu çocuk terapisinde yenilikçi yaklaşımları ele aldı. Uzm. Psikolog Noora Rahmani ergenlik dönemini ve yaşanan karmaşaları anlattı. Yrd. Doç. Dr. Ayşe Buran, psikolojide teknoloji kullanımını hakkında bilgiler verirken Uzm. Psikolog Nesrin Cambaz, belirli bir bozukluğa odaklanmak yerine, farklı bozuklukları etkileyen ortak süreçleri ve özellikleri anlattı. Yrd. Doç. Dr. Gloria Manyeruke ise yapay zekanın psikolojide kullanımının artı ve eksi yönlerini ele aldı. Tüm oturumlar, soru-cevap bölümü ile son buldu. Öğrencilerimize geniş bir perspektif sunmayı amaçladık Yakın Doğu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türkçe Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Meryem Karaaziz, “Psikoloji bilimi, insan zihninin karmaşıklığını ve davranışlarının çeşitliliğini anlamaya yönelik derin bir çaba içerisinde. Psikologlar, insanların zihinsel sağlığına, duygusal refahına ve ilişkilerine yönelik destek sunarlar. Bu, bireylerin daha sağlıklı ve tatmin edici bir yaşam sürmelerine yardımcı olurken, toplumun genel refahını da artırır. Düzenlediğimiz bu etkinlikle öğrencilerimize bu kavrayışı güçlendirecek geniş bir perspektif sunmayı amaçladık” dedi. Fen-Edebiyat Fakültesi İngilizce Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Doç. Dr. Ezgi Ulu ise psikologların sadece yetişkinler açısından değil çocukların ruhsal olarak sağlıklı gelişiminde önemli bir rol oynadıklarını vurgulayarak, “Çocukluk; fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal alanlarda birçok gelişim sürecini içerir. Bu süreçte; genetiğe, öğrenmeye ya da çevresel faktöre bağlı bazı psikolojik problemler yaşanabilir. Çocuğa, sorunlarıyla baş etme sürecinde psikolog olarak birçok farklı terapi yöntemiyle yardımcı olabiliriz. Bilişsel davranışçı terapi, oyun terapisi, sanat terapisi, hayvan destekli terapi bunlardan sadece bazılarıdır” bilgilerini verdi. Prof. Dr. Ali Efdal Özkul: “Psikologlara olan ihtiyaç, toplum içerisinde normalleşmeli” Etkinliğin açılışında konuşan Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Efdal Özkul, “Psikologların toplum sağlığında oynadığı kritik rolü vurgulamak, onların mesleklerini yaparken dikkat etmeleri gereken konuları tartışmak ve psikoloji eğitiminin önemini anlamak için bu etkinlik gerçekten değerli bir fırsat” dedi. Psikologların, mesleklerini yaparken bir dizi önemli sorumluluğa uymaları gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Ali Efdal Özkul, mesleki etik kurallara vurgu yaptı. Hasta gizliliğinin psikolojik tedavi sürecinin en önemli etik ilkesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özkul, “Psikologlar, her bir bireyin benzersiz ihtiyaçlarını anlayarak, her birine kişiselleştirilmiş bir yaklaşım sunmalıdır” dedi. Yakın Doğu Üniversitesi’nde eğitim alan psikolog adaylarına, teorik bilginin yanında pratik beceriler kazanmaları için gereken ortamı sağladıklarını söyleyen Prof. Dr. Ali Efdal Özkul, “Bu etkinlik, geleceğin psikologları ile tecrübeli meslek profesyonellerini bir araya getirmesi açısından da son derece önemliydi. Etkinliğimize katkı sunan tüm katılımcılara teşekkür ediyorum. 10 Mayıs Psikologlar Günü kutlu olsun” dedi.
Bingöl Gündüz evde anne, akşam vatan nöbetinde Bingöl’de yaşayan 4 çocuk annesi Erdem Feyzi, 8 yıldır güvenlik koruculuğu yapıyor. Hem çocuklarını büyüten hem de vatan nöbeti tutan anne Erdem Feyzi, “Evde çocuklarımın başındayım, sonra görev başına geliyorum. Çocuklarımı sevdiğim kadar vatanımı da seviyorum” dedi. Bingöl’de yaşayan 34 yaşındaki 4 çocuk annesi Erdem Feyzi, 8 yıl önce başladığı güvenlik koruculuğu görevini ilk günkü sevdayla icra etmeye devam ediyor. Bingöl İl Jandarma Komutanlığı Ekinyolu Karakoluna bağlı olarak güvenlik koruculuğunu yapan anne Erdem Feyzi, nöbete gelmeden önce hem ev işlerini yapıyor hem de çocuklarıyla ilgileniyor. Evde çocuklarının yemeğinden ödevlerine kadar her şeyleriyle ilgilenen anne Erdem Feyzi, belirli periyotlarda karakola gelerek üniformasını giyip, ardından nöbet kulübesine gidiyor. ’’Asker, polis, güvenlik korucusu olmadan olmaz’’ Küçük yaşlarda terör olaylarından dolayı hem köylerinde hem de yakın akrabalarından şehit verdiklerini belirten Erdem Feyzi, yaşanan olaylardan sonra korucu olmaya karar verdiğini söyledi. Anne Erdem Feyzi, ’’Çok ufak yaşlardaydım, terör vardı. Hiçbirimiz çok rahat bir şekilde dışarı çıkamazdık. Köyümüzde şehitlerimiz çok oldu, vardı. Kuzen tarafından şehit verdik. O dönemlerde sürekli bunu düşünüyordum; askerlerimiz, polisimiz, güvenlik korucularımız olmadan olmuyor” diye konuştu. Eşinin de kendisine her zaman destek verdiğini aktaran anne Erdem Feyzi, ’’8 yıl önce müracaatta bulundum, köy korucusu olarak kabul edildim. 8 yıldır bu mesleği yapıyorum, nöbetlerime gidip geliyorum. 4 çocuk annesi olarak çocuklarıma nasıl şefkatle, sevgiyle bakıyorsam aynı şekilde vatanıma, milletime hizmet ediyorum. Evde çocuklarımın başındayım, sonra görev başına geliyorum. Çocuklarımı sevdiğim kadar vatanımı da seviyorum” şeklinde konuştu.
Mersin Gerçek balın maliyeti 200 TL, 300 TL altında satılıyorsa dikkat Bal üretiminin başladığı Mersin’de arıcılar, glikoz ve aromatik maddelerle üretilen ürünlere dikkat çekerek, gerçek balın maliyetinin 200 TL olduğunu, 300 TL’nin altında satılan hiç bir ürünün bal olmadığına vurgu yapıp vatandaşları uyardı. Türkiye’nin bir çok alanda üretim merkezi olan Mersin’de arıcılar bal üretimi için kovanlarını doğaya çıkarttı. Yaklaşık 2 aydır kovanlarını baharın yaşandığı bölgelere taşıyarak üretime geçen arıcılar hasada hazırlanıyor. Çiçek balının hasat öncesinde uyarıda bulunan arıcılar, bazı marketlerde bal adı altına ucuza satılan ürünlerin glikozla yapay olarak yapıldığını ve bal olmadığına değinerek vatandaşları bilgilendirdi. Mesleklerinin kanaya yarası haline gelen durumla ilgili konuşan Mersin Arıcılar Birliği Başkanı Adem Kurt, " Ne yazık ki biz raflarda 850 gram ile 1 kilogram arasında bal adı altında ürünler 49-50 TL’ye satıldığını görüyoruz. Bunların bal ile hiç bir alakası yoktur. Bu sene balın üreticiye maliyeti 200 TL’nin altında değil" dedi. Arıcılar olarak şuan da üretim için sahada aralıksız olarak faaliyetlerine devam ettiğine değinen Mersin Arıcılar Birliği Başkanı Adem Kurt, bu sene sezondan da umutlu olduklarını kaydetti. Ciddi anlamda kanaya yaralarının ve üretim şevklerini kıran bal adı altında glikoz ile üretilen ürünler olduğu konusunda uyarıda bulunan Başkan Kurt, gelecekte bu durumun mesleklerinin önüne geçebileceğini ve arıcılığın yok olmasıyla karşı karşıya kalınabileceğini ifade etti. "Arıcılığı tehdit ediyor, tüketicinin sağlığıyla oynuyor" "Ne yazık ki raflarda bal adı altında satılan arıcılık ve balla hiç alakası olmayan ürünler var" diyen Kurt," Bunlar tamamen hiç bir arı görmeden fabrika ortamında glikoz olarak tabir ettiğimiz ürünlerin içine aromatik madde konularak yapay olarak elde ediliyor. Hiç bir şekilde arıyla alakası yoktur. Bununla ilgili bakanlığımız önlemler almaya çalışıyor ama yeterli değil. Biraz daha acil ve caydırıcı cezaların olduğu bir döneme geçilmesi gerekiyor. Bunlar hem arıcılığı tehdit ediyor hem de tüketicinin sağlığıyla oynuyor" ifadelerini kullandı. "300 TL altında satılan ürünün balla alakası yoktur" Sadece balın kavanoza dolum maliyetinin 25-30 TL aralığında olduğuna vurgu yapan Kurt ," Ne yazık ki biz raflarda 850 gram ile 1 kilogram arasında bal adı altında ürünler 49-50 TL’ye satıldığını görüyoruz. Bunların bal ile hiç bir alakası yoktur. Biz 2023 yılında balın toptan maliyetini çıkardık. O tarihte 125-130 TL bandında bir üretim maliyeti çıkarmıştık. Bu sene 1 kilogram balın üreticiye maliyeti 200 TL’den aşağı değildir. Piyasada 300 TL altında satılıyorsa bunun gerçek balla hiç bir alakası yoktur. Tüketicilerimize tavsiyemiz gerçek bal alacaklarsa mutlaka üretici birlikleri ve üreticiler üzerinden ulaşmalarını tavsiye ederim. Aldıkları ürünün nereden geldiğini kesinlikle araştırmaları lazım. Bir çok bal adı altına marka oluşturulmuş, ambalaj yapmış ve bunu marketler üzerinden satış yapan isimler mevcut. Bunların bir çoğu bal değildir, bu da sektörümüzün kanayan yarasıdır" diye konuştu.