Yerel Haberler
Van
17 Mayıs 2024 Cuma - 16:23 Van Akdamar Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Şenliği başlıyor Van Devlet Tiyatrosu (VDT) Müdürlüğü ev sahipliğinde gerçekleşecek olan "21. Van Akdamar Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Şenliği" 19 Mayıs’ta başlıyor. Van Devlet Tiyatrosu tarafından her yıl düzenlenen Akdamar Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Şenliğinin 21’incisi başlıyor. 19 Mayıs tarihinde Van Valiliği önünden kortej yürüyüşü ile başlayan şenlik, Van Devlet Tiyatrosu bahçesinde düzenlenen etkinliklerle devam edecek. Sivas, Trabzon, İzmir, İstanbul, Diyarbakır, Ankara ve Bursa Devlet Tiyatroları çocuk oyunlarının yanı sıra Van’da bulunan okullar da kendi hazırladıkları oyunları tiyatro severlerin beğenisine sunacak. Van Akdamar Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Şenliği, 29 Mayıs Çarşamba günü Van’ın Akdamar Adası’nda İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu olan ‘Masal Yolu’ adlı oyunun sahneleneceği geziyle son bulacak. Şenlikle ilgili Elite World Van Otel’de düzenlenen basın toplantısında gazetecilere açıklamada bulunan Van Devlet Tiyatrosu Müdürü Ferdi Erkmen, ‘her okul bir tiyatro olsun’ düşüncesiyle başlatılan ‘Van, Akdamar Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Şenliği’nde, birçok ile ait seçkin çocuk oyunlarının tiyatro severlerin beğenisine sunulacağını söyledi. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü katkıları ile gerçekleştirilecek olan şenlikte, profesyonel grupların yanı sıra Van’ın ilçe ve köylerinden belirlenmiş okulların da eserlerini sahneleyeceğini aktaran Erkmen, “Müdürlüğümüz sanatçılarından oluşturduğumuz bir grup tarafından yaklaşık üç aydır gerek okullarına gidilerek gerekse tiyatro binamızda konuk edilerek çalıştırılan çocuklarımız, neredeyse profesyonel bir grup ciddiyeti ile şenliklere hazırlanırken bir yandan da teknik ekibimizin de katkıları ile tiyatronun mutfağını da tanımış oldular” dedi. Van Akdamar Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Şenliğine bu sezon yeni mekanlar da eklendiğini belirten Erkmen, “Van Arkeoloji Müzesinin konferans salonu ve fuaye alanında oyunlarımız sahnelenirken, çocuklarımıza kadim bir şehirde yaşamanın farkındalığını da hissettirmek istemekteyiz. Yine uzun süredir yapılmayarak unutulmaya yüz tutan uçurtma şenliğini de etkinliğimizin içine yeniden katarak coşkumuzu artırmak istemekteyiz. Van Kalesi’nin heybetini rengarenk uçurtmalarla süslemek güzel olacaktır inancındayım. Yine şenlik kapsamında, yurt içinden çeşitli profesyoneller tarafından eğitim amaçlı atölye çalışmaları da gerçekleştirilecek. Atölyelerimiz anasınıfı düzeyinde çocuklardan başlayıp, yetişkin bireylere kadar her yaş grubunu hedefleyen geniş bir yelpazeye hitap edecek. Van Akdamar Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Şenliği, 29 Mayıs Çarşamba günü Van’ın Akdamar Adası’na yapılacak geziyle son bulacak. Bu gezide de çocuklar piknik ortamında Van’ın tarihi ve turistik bir mekânında İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu olan ‘Masal Yolu’ adlı oyunu izleyerek yaşadıkları toprakların zenginliğinin farkına varacaklardır” ifadelerini kullandı. Şenliğe Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı ve Genel Müdür Yardımcısı Sükun Işıtan’ın da katılacağını belirten Erkmen, “Şenliğimiz Van Devlet Tiyatrosu profesyonelliğinde ve kalitesinde Vanlı çocukların dünyalarına sanatsal anlamda olumlu katkılar sunacaktır. Jonglörlük, mim ve palyaço gösterileriyle renklenen etkinliklere çok sayıda öğrenci, öğretmen ve sanatçı katılacakken, vatandaşların da büyük ilgi göstermesini bekliyor, herkesi şenliğimize davet ediyoruz” diye konuştu. Van Devlet Tiyatrosu Müdür Yardımcısı Kadir Oğuz ve Doğancan Yurdigül’ün de birer kısa konuma yaptığı toplantı, soru cevap ile sona erdi.
SGK Van İl Müdürü Abidin Göksoy: "Türkiye, ‘Genel Sağlık Sigortası’ sistemi ile tüm dünyaya örnek oldu”
16 Mayıs 2024 Perşembe - 09:19 SGK Van İl Müdürü Abidin Göksoy: "Türkiye, ‘Genel Sağlık Sigortası’ sistemi ile tüm dünyaya örnek oldu” Van Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürü Abidin Göksoy, "Türkiye, ‘Genel Sağlık Sigortası’ sistemi ile tüm dünyaya örnek oldu” dedi. Her yıl 13-19 Mayıs tarihleri arasından kutlanan ’Sosyal Güvenlik Haftası’ tüm ülkede olduğu gibi Van’da da kutlandı. Sosyal güvenliğin; bireylerin hastalık, yaşlılık, işsizlik ve kaza gibi risklere karşı koruyan ve yaşam standartlarının korunmasını sağlayan bir sistem olduğunu ifade eden SGK Van İl Müdürü Abidin Göksoy, bu sistemin sağlık sigortası, emeklilik sigortası, işsizlik sigortası ve kaza sigortası gibi çeşitli dalları kapsadığını söyledi. Sosyal Güvenlik Haftası’nın toplumda sosyal güvenlik bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için önemli bir fırsat olduğuna dikkat çeken Göksoy, “Bu hafta kapsamında düzenlenen çeşitli etkinlikler ile vatandaşlara sosyal güvenlik sisteminin işleyişi, hak ve yükümlülükleri hakkında bilgi verilmektedir. Yine sosyal medya platformları üzerinden sosyal güvenlik sistemi ile ilgili bilgiler paylaşılacaktır. Türkiye olarak ne kadar güçlü olduğumuzu salgın döneminde tüm dünyaya gösterdik. Ülkemiz, bu sıkıntılı günlerde sağlam temeller üzerine inşa edilen Genel Sağlık Sigortası sistemimiz sayesinde tüm dünyaya örnek oldu. 2002’de yüzde 70 olan Genel Sağlık Sigortasının kapsamı bugün yüzde 99,3’e ulaşmış durumda. 2016 yılında yapılan düzenlenme ile Genel Sağlık Sigortası primi tek kaleme indirildi. Geliri brüt asgari ücretin üçte birinin üzerinde olan kişilerin ödemesi gereken prim tutarı 2024 yılı için 600,08 TL’dir. Bu kişiler aylık olarak ödeyebilecekleri bu cüzi tutarla hem kendileri hem de bakmakla yükümlü oldukları eşleri, çocukları ile anne ve babaları sağlık güvencesine sahip olmasalar bile GSS kapsamında olup sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanma hakkına sahip olmaktadırlar” ifadelerini kullandı. Sosyal Güvenlik Reformu’nun hayata geçmesi ile birlikte atılan önemli adımlardan bir tanesinin kayıtlı istihdamın özendirilmesi ve bu bilincin arttırılmasına yönelik çalışmaların önem kazanması olduğuna vurgu yapan Göksoy, “Cezanın yerini teşvikin, denetimin yerini rehberliğin aldığı bir anlayışı hayata geçirmeye çalıştık ve bilinçlendirme, farkındalık, etkin rehberlik ve denetim faaliyetlerine öncelik verdik. Kayıt dışı istihdamın genişlemesi, bir taraftan çalışanların güvencesiz kalmasına yol açarken, diğer taraftan da kayıtlı istihdam aleyhinde haksız rekabete yol açmaktadır. Hafta kapsamında kayıt dışı istihdamla mücadele konusunda çalışmalarımıza değinerek toplumun tüm kesimlerinde sigortalı çalışmaya destek verilmesi konusunda farkındalık oluşturmak istiyoruz. SGK çalışanlarımızın da gayretiyle çalışmalara katma değer katacak tüm taraflarla işbirliği içerisinde bir çalışma anlayışı yürütüyoruz. Kurum olarak verdiğimiz hizmetlerin iyileştirmesi, prim teşviki uygulamaları, veri paylaşımına dayalı çapraz denetimler, bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları, yenilikçi uygulamalarımız ve tabii ki kayıt dışı istihdamın yoğun olduğu alanlarda hayata geçirdiğimiz projeler kayıt dışı istihdamın düşürülmesine önemli katkı sunmaktadır. Sosyal güvenlik hakkında bilgi edinmek isteyen vatandaşlarımız, SGK web sitesi https://www.sgk.gov.tr/ girerek ya da Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi “ALO 170” hattını arayarak veya sosyal güvenlik il ve merkez müdürlükleri ile SGK sosyal medya hesaplarına başvurabilirler. Bu duygu ve düşüncelerle Sosyal Güvenlik Haftası’nı kutlar, tüm vatandaşlara sağlıklı ve huzurlu bir yaşam dileriz” diye konuştu.
Elite World Alzheimer hastalarını ağırladı
16 Mayıs 2024 Perşembe - 08:45 Elite World Alzheimer hastalarını ağırladı Van’ın beş yıldızlı oteli Elite World Van Hotel, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında kentteki Alzheimer hastalarını ağırladı. Türkiye Alzheimer Derneği Van Şubesi’nin birinci yıl dönümü nedeniyle Alzheimer hastalarını otelde ağırlayan Elite World Van Otel, kendilerine unutulmaz bir gece yaşattı. Otelde düzenlenen etkinlikte bir konuşma yapan Türkiye Alzheimer Derneği Van Şubesi Başkanı Oya Orhun, Türkiye’de olduğu gibi Van’da da Alzheimer hastaları ile ilgili net bir verinin olmadığını ifade ederek, “Amacımız ulaşabildiğimiz hastalarımız ve yakınları ile bir iletişim kurmak. Psikologlarımız, doktorlarımız, diyetisyenlilerimiz var. Benzer alanda çalışan insanlarla birlikte onlara faydalı olmak istiyoruz. Böyle buluşmalar yapmamız, ilimiz adına güzel olacak ve hastalarımızı da bir nebze rahatlatmak adına faydalı olacaktır” dedi. Kendisinin de bir Alzheimer hastası yakını olduğunu belirten Orhun, “Buradakilerin birçoğu Alzheimer yakını ve hiçbirimiz hastamızı getiremiyoruz. Çünkü hastalık, ikinci evreden sonra kişinin tamamen sosyal yaşamdan kopmasına sebep olan bir hastalık. Bu yüzden de insanların birçoğu hastalarını bu gece buraya getiremiyor. O yüzden ciddi bir bilgilendirme, ciddi bir moral ve motivasyon sağlamamız gerekiyor. Ben bu noktada ailelere tek tavsiyem, hastalarının ilaç saatlerine çok dikkat etsinler ve mutlaka doktora götürsünler. Bu hastalığın ilacı yok deniliyor ama sevgi ve ilgi, bu hatalığın ciddi anlamda bir ilacıdır” ifadelerini kullandı. Elite World Van Otel Genel Müdürü Oktay Aksoy ise “Her zaman Alzheimer hasta ve hasta yakınlarımızın yanındayız. Bu süreçte onları yalnız bırakmıyoruz. Alzheimer hastalığına farkındalık oluşturmak için böyle bir gece düzenledik. Umarım bir nebze olsun onlara faydamız dokunmuştur” diye konuştu. Geceye gelen Alzheimer hastaları ise böyle bir etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ettiler. Dr. Mehpare Altay ve Psikolog Özlem Ölmez’in bilgilendirmeleri ile süren program canlı müzik ve ikramlarla sona erdi.
Van Valisi koyunlarla kuzuların renkli buluşmasını izledi
15 Mayıs 2024 Çarşamba - 16:32 Van Valisi koyunlarla kuzuların renkli buluşmasını izledi Van Valisi Ozan Balcı, Edremit ilçesinde renkli görüntülere sahne olan kuzuların anneleriyle buluşmasını izledi. Küçükbaş hayvan varlığı bakımından ilk sıralarda yer alan Van’da bir süre annelerinden ayrı kalmak zorunda olan kuzuların anneleriyle buluşması renkli görüntülere sahne oluyor. Van’ın Edremit ilçesine bağlı Ayazpınar Mahallesi’ne giden Vali Ozan Balcı, burada koyunlarla kuzuların buluşmasını izledi. Vali Balcı, beraberindekilerle daha sonra Vehbi Turgut isimli çiftlik sahibiyle sohbet etti. “Proje kapsamında 178 bin koyun alındı” İHA muhabirine konuşan Van Valisi Ozan Balcı, devletin ve milletin imkanını her alanda kullandıklarını belirtti. Van’ın yaklaşık 3,5 milyon hayvan varlığı ve geniş meralarıyla Türkiye’nin en iyi illerinden biri olduğunu ifade eden Vali Balcı, “Van Valiliği olarak Ziraat Bankamızla bir protokol imzalamıştık. Tarım ve Orman Bakanlığımızın desteğiyle sıfır faizli, bir yıl ödemesiz, 5 yıl vadeli küçükbaş hayvan kredisini köylülerimize kullandırtıyoruz. Van’da 2 yıl içerisinde bin 780 ailemiz bu krediyi kullandı. Proje kapsamında 178 bin koyun alındı” dedi. Projenin entegre bir proje olduğunun altını çizen Balcı, “Küçükbaş hayvan destekleme projesiyle bir taraftan meraları ıslah ediyoruz, bir taraftan da sertifikalı tohum dağıtıyoruz. Böylece çitçilerimize 170 milyon değerinde sertifikalı tohum dağıtımı yaptık. Bir taraftan tarımsal sulama göletlerimiz yapılıyor. Şu ana kadar 10’a yakın gölet tamamlandı. Aynı zamanda erkek kuzu kesiminin garanti edilmesi, dişi kuzu kesiminin engellenmesi, hayvan hastalıklarıyla mücadele, sigortacılık hizmetleriyle beraber küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi konusunda entegre güzel bir proje olarak yürüyor. Projeye 2021 yılında başlamıştık. Cumhurbaşkanımız, o yıl küçükbaş hayvan sayısının artırılmasında hamle yılı olarak belirlemişti. Bu açıdan en büyük hamleyi yapan illerden biri olmuştuk. Emeği geçenlere canı gönülden teşekkür ediyorum” diye konuştu. Van Valisi Ozan Balcı’ya, Edremit Kaymakamı Yücel Erdem, Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Görentaş eşlik etti.
Van’da sağlıklı hayat merkezleri binlerce vatandaşa hizmet veriyor
15 Mayıs 2024 Çarşamba - 12:08 Van’da sağlıklı hayat merkezleri binlerce vatandaşa hizmet veriyor Sağlık Bakanlığı tarafından Van’ın 3 ilçesinde hayata geçirilen sağlıklı hayat merkezleri, binlerce vatandaşın sağlıklı yaşama adım atmasına destek oluyor. Van İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde İpekyolu, Tuşba ve Erciş ilçelerinde hizmet veren sağlıklı hayat merkezleri, sağlık hizmetlerini güçlendirmek ve bu hizmetlere ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla aile hekimliği hizmetlerinin desteklenmesi hedefleniyor. Kentte yaklaşık 5 yıldır hizmet veren merkezlerde; kanser taramaları başta olmak üzere, beslenme, çocuk gelişimi, ruh sağlığı, koruyucu ağız, bebek dostu, gebe sağlığı ve SMA testleri gibi farklı birçok alanda hizmet sunuluyor. “Kadınlarımızın hayatını kurtarmaya çalışıyoruz” Konuya ilişkin konuşan İpekyolu İlçe Sağlık Müdürü Dr. Zübeyde Kul, İpekyolu, Tuşba ve Erciş ilçelerinde kurulan sağlıklı hayat merkezlerinin vatandaşın yaşam kalitesini arttırdığını belirtti. Vatandaşa hizmet verirken randevu usulüyle çalıştıklarını ifade eden Dr. Kul, “Randevu almaları zor değil. Aile hekimleri tarafından vatandaşlarımız bize yönlendiriliyor ya da hastaneden bize yönlendirilebiliyorlar.. Burada kanser taramaları yapıyoruz. 8 kadından 1’i sağlıklı olduğu halde ileride meme kanseri olabiliyor. Bu çok önemli ve büyük bir rakamdır. Biz bunu erken yakalamaya ve kadınlarımızın hayatını kurtarmaya çalışıyoruz. Aile hekimleri hastalarını arayarak Aile Sağlığı Merkezinde topluyorlar. Bu hastaları merkezimize taşıyoruz. Buradaki gerekli taramalarını yaparak, bulundukları yere geri bırakıyoruz” dedi. Sağlıklı Hayat Merkezinde gebe ve bebek dostu sınıflarının yer aldığını hatırlatan Kul, “Memeyi bırakan veya meme almakta zorlanan bebeklerimizi merkezimizdeki uzmanlarca değerlendiriyoruz. Annenin bebeğiyle ilişki kurmasını ve bebeğini sağlıklı bir şekilde emzirmesini sağlıyoruz. Gebeliğin son 3 ayında annelere eğitim veriyoruz. Bebeğe nasıl bakacağını ve nasıl emzireceği konusunda eğitim veriyoruz. Bebek doğduktan sonra da anneye ulaşarak verilen eğitimleri uygulayıp, uygulamadığını kontrol ediyoruz” diye konuştu. İpekyolu Sağlık Hayat Merkezinde destekleyici tedavilerini sürdüren vatandaşlar ise verilen hizmetten ücretsiz şekilde yararlandıklarını belirterek emeği geçenlere teşekkür etti.
Başkan Süer: “Çiftçilerimize destek hayati önemdedir”
14 Mayıs 2024 Salı - 15:37 Başkan Süer: “Çiftçilerimize destek hayati önemdedir” Van Ticaret Borsası (VANTB) Başkanı Nayif Süer, “İnsanlığın varlığından beri tarım ve hayvancılık ile kutsal bir görev yapan çiftçilerimiz, emek vermeye devam ediyor. İklim ve verimli topraklarımız ile güzel ülkemizde eken-biçen ve hasat eden çiftçilerimiz en kıymetli hazinemizdir” dedi. 4 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle tarım ve hayvancılığa dair açıklamalarda bulunan Başkan Süer, “Hem bölgemiz hem de ülkemiz için ziraat olmazsa olmazdır. Geleceğin tarım ve hayvancılıkta olduğunun bilincine varmalıyız. İnsan neslinin geleceği, tarım ve hayvancılıktadır. Pandemi sürecinde insanların büyük bir telaş içerisine girdi. Marketlerde yoğunluk yaşandı. O süreçte tarım ve hayvancılık üretiminin de büyük bir sekteye uğraması nedeniyle, herkes telaş içerisine girdi. İnsanlar gıdaya ulaşamayacağını düşünerek 2-3 aylık alışverişler yaptı. Bu da gösteriyor ki insan hayatının devamlılığı olan temel beslenme ürünleri çok kıymetlidir. Tarımsal ve hayvansal ürünlerin üretimi vazgeçilmezdir. Tarım, ülkemizin kalkınmasında ve ekonomimizin büyümesinde can damar sektörler arasındadır. Türkiye’nin tarım ve hayvancılığa dayalı önemli kentlerden biridir. Van’da bu sektörü bağrında barındırıyor. Van ekonomisinin önemli bir kısmı başta küçükbaş hayvancılık olmak üzere tarım hayvancılığa ve hayvan ürünlerini işleyen sanayiye dayanıyor. 13 milyon 600 bin dekarlık çayır ve mera alanına sahip Van’ın, 3 milyon 551 bin 257 dekarlık tarım alanı işleniyor. 1 milyon 359 bin 22 hektar mera alanımız ile ülkemizin toplam mera varlığının yüzde 10’nunu oluşturuyoruz. Van’da yaklaşık 40 bin çiftçimiz, bereketli topraklarımızda emek veriyor. Faal nüfusumuzun yaklaşık yüzde 20-25’i, kırsal nüfusun ise yaklaşık yüzde 75-80’i tarım ve hayvancılık sektörü ile bağlantılı olarak çalışıyor. Van, cumhuriyet tarihi boyunca küçükbaş hayvan sayısındaki birinciliğini korudu. Ülkemizin yüzde 6,27 küçükbaş hayvancılığı ile Türkiye birincisi olan Van’da, TÜİK 2023 verilerine göre 3 milyon 280 bin 145 adet küçükbaş bulunuyor. Van’da, 2 milyon 993 bin 722 koyun bulunuyor. Van’da 133 bin 193 büyükbaş, 462 bin 32 kanatlı hayvan bulunuyor. Geçen yıl Van’da 22 bin 211 ton kırmızı et, 298 bin 650 ton süt, 176 bin 713 kovanda 2 bin 225 ton bal ve 62 bin 100 adet yumurta üretildi” dedi. “Canlı hayvan ihraç ederken, ithal eden bir ülke konumuna geldik” diyen Süer, şöyle devam etti: “Tarımsal ve hayvansal üretimde dış ticaret açığımız var. Van, 1980-1990’lı yıllarda Ortadoğu’ya canlı hayvan ihraç ediyordu. İran, Irak, Azerbaycan ve Ermenistan ile Türkiye’nin Ortadoğu ve Orta Asya’ya açılan kapısı konumunda olan Van, 125 milyonluk hinterlanda hitap eden bir konumdadır. Tarımsal ve hayvansal ürünlerde iç talebin artış eğiliminde ve ithalatın yüksek olması, Van ve bölgemiz için önemli bir fırsat oluşturuyor. Van otlu peynirinin de endemik ot türlerini barındıran şehrimizde 673 yayla bulunuyor. Yaylalar ve meralar canlandırılmalı ve daha fazla verim için ıslah edilen arazilerin oranı acil olarak artırılmalıdır. Islah çalışmalarının yaygınlaştırılmasını talep ediyoruz. Ayrıca nadasa bırakılan tarım arazisi alanının hayli fazla olması ve atıl durumda kalmasının önüne geçecek politikalar hayat bulmalıdır.” Türkiye-İran dış ticaret hacminin 30 milyar dolara yükseltilmesinin kıymetli olduğunu ifade eden Süer, “Başta tarım ve hayvancılık olmak üzere tüm sektörlerde sınır ticareti teşvikleri arttırılabilir. Tarım dış ticareti teşvik edilmelidir. Tarımsal ürünlerin İran’dan alınıp satılması konusunda VANTB, oluşturulacak kurullarda yer almalıdır. 114 km olan Van İskelesi-İran arası demiryolu ile ticaretin devamlılığı esastır. Sınır ticaretinde tarım ve hayvancılık ürünlerinde kotalar karşılıklı olarak kaldırılmalı ya da minimize edilmelidir. Böylece potansiyelimiz yükselebilir. Doğu Anadolu Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü Van’da bulunuyor ancak Van’da alınan numuneler genellikle Mersin ve Ankara’ya gönderiliyor. İhtisas Gümrüğü yetkisi verilmesi gereken Kapıköy Gümrük Kapısı’nda tam donanımlı laboratuvar kurulmalıdır. Van Lojistik Merkez Üssü projesi hayat bulmalıdır. Çalışan vefakâr çiftçilerimize, daha fazla üretebilmesi için verilen destekler artırılmalıdır. Tarım ve hayvancılığın sekteye uğramaması için çiftçilerimizin verdiği büyük emeklerin karşılığını alması önemlidir. Devletimizin çiftçilerimize sunduğu destekler, potansiyelimize olumlu olarak yansımaktadır. Pozitif destek çiftçilerimizin üretimine büyük katkı sunuyor. Tarımsal yatırımlarının istenen boyuta ulaşması için bölgemize özel ekonomik teşvik ve destek paketleri uygulanmalıdır. Yaşanan son ekonomik gelişmeler dikkate alınarak çiftçilerimize hibe kredi ya da faizsiz desteğin yanı sıra akaryakıt ve yem bitkileri desteği de sunulmalıdır. Tarım aletleri ve makine alımlarında hibe destekler verilmelidir. Küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık kapsamında devlet destekleri artırılmalıdır. Kamu bankaları limitleri artırarak ve kredi şartlarını kolaylaştırarak, finansa erişimi sağlamalıdır. Verilen mazot ve gübre desteklerinin nakdi olarak ödenmelidir. Özellikle endüstriyel tarım yapan firmalarımızın önemli bir enerji sorunu var. Devlet destekli Güneş Enerjisi Santrali yenilenebilir enerji (GES) ve Rüzgar Enerjisi Santrali (RES) projeleri ile çiftçilerimizin enerji yükü azaltılmalıdır. Jeotermal kaynaklarımızı, organize jeotermal sera bölgesinde değerlendirebiliriz. 2015 yılında yapılan araştırmalara göre Van Gölü’nde, piyasa değeri 7,5 milyar dolar olan 50 bin tonluk uranyum vardır. Bu da Türkiye’nin 50 yıllık uranyum ihtiyacını karşılıyor. Uranyumun çıkarılması çalışmaları enerji alanında Van’a büyük bir değer katacaktır” ifadelerini kullandı. Geleneksel tarım yerine, dijital ve endüstriyel tarım ve hayvancılığa geçilmesinin büyümeyi ve kalkınmayı hızlandıracağını kaydeden Süer, “İklim nedeniyle zorlu kış şartlarının uzun süre devam ettiği Van, Bitlis, Hakkari ve Muş illerinden oluşan TRB 2 bölgesinde çiftçilerimize bu yönde destekler sunulmalıdır. Böylece daha bilinçli ve profesyonel çiftçi ve firmalar ile planlı tarım uygulanabilir. Tarihi ve turistik değerleri bakımından bazı dünya değerlerini bağrında barındıran ve turizm şehri olan Van’da yeni turizm otelcilik projelerine daha fazla destek verilmelidir. Kırsal turizm ön plana çıkarılabilir. Gastro Van değerleri hizmete sunulabilir. Van’da Liman Başkanlığı’nın kurulması ve TMO Başmüdürlüğünün açılması önemlidir. Kuzey Van Gölü Demiryolu Projesi, Van Çevre Yolu ve Van-Şırnak karayolunu tamamlayan, merkezinde tramvay ve deniz otobüsü yolcu taşımacılığının yapıldığı bir Van istiyoruz. Sürekli gelişen Van’da işlerin yoluna gireceğine inanıyoruz. 2023 yılı İşgücü Piyasası Araştırması’na göre, işgücüne katılım oranı yüzde 49,7 seviyesinde. İşsizliğin en yüksek olduğu Van, Muş, Bitlis ve Hakkari’yi kapsayan TRB2 bölgesindeyiz. TÜİK’in 2023 verilerine göre, bölgede kayıtlı işsizlik oranı yüzde 17,2 olarak gerçekleşti. 2023 yılı sonu itibarıyla Van’da kayıtlı işsizlerin sayısı 39 bin 459 oldu. Hem Van hem de bölgemizde büyük bir genç işsizlik sorunu var. Van’da, 15-24 yaş arası genç nüfus oranı 217 bin 452 ile yüzde 19,29’u buldu. 277 bin 484 ile 25-39 yaş arası nüfus oranı ise yüzde 24,61 olarak gerçekleşti. Van, Muş, Bitlis ve Hakkari’yi kapsayan TRB2 bölgesinde 15 yaş ve üstü 1 milyon 436 bin genç var. Bu durum hem Van için hem de bölgemiz için büyük bir iş potansiyeli demektir. Genç potansiyeli değerlendirmek gerekiyor. Tarım mesleklerinin edindirilmesi konusunda ilgili kurumlar aracılığıyla tarım meslek edindirme kursları açılabilir. Firmalar eliyle İş Garantili Meslek Edindirme Kursları Projesi hayata geçirilebilir. Sürü Yöneticiliği, Paketleme Elemanı, Seracılık, Manav, Doğa ve Tarım Bakıcısı, Tarımsal Dış Ticaret Eğitimi vb. kurslar açılabilir. Tarım işçiliğine teşvik oluşturulmalıdır. Her köye, mesleki atamalar gerçekleştirilmelidir. Nüfusu 1 milyon 127 bin 612 olan Van’da, 11 bin 215 işyerinde 125 bin 893 kişi sigortalı olarak çalışıyor. Oysa bu rakam tarım ve hayvancılık yatırım imkanları ile daha da artırılabilir. Batıya göç veren ve Türkiye’nin en çok göç alan 30 büyükşehrinden biri olan Van, TÜİK 2022 verilerine göre, 33 bin 900 göç alırken, 62 bin 400 kişi göç etti. Tarımsal potansiyelin tam kapasite ile değerlendirilmesi durumunda, 90’lı yıllardan buyana devam eden göç sorununa bir nebze olsun çözüm olabileceğine inanıyoruz. Van’ın en büyük geçim kaynaklarından biri tarım ve hayvancılıktır ancak girdi maliyetlerinin artması nedeniyle tarım ve hayvancılık yapılamaz bir duruma gelmiştir. Akaryakıt, yem, enerji, personel, kira vb. giderler çiftçimizi çok zorluyor. Kırsal mahallelerde yaşayan çiftçilerimizin hem sosyal güvencesine hem de sosyal yaşamına katkıda bulunmalı ki bu kişiler çiftçilik yapsın ve topraklarını bırakmasın. Çiftçilerimizin emeğinin karşılığını alabilmesi hayati derecededir. Tahsis edilecek kamu arazilerinde yapılabilecek olan, Kent tarım-hayvancılık uygulamaları ile göç ve işsizlik bir nebze de olsa azaltılabilir. Türkiye küçükbaş hayvan varlığında lider konumda olan Van’da, 1970’li ve 1980’li 7-7,5 milyon civarında hayvan varlığımız bulunuyordu. Bu sayı şimdilerde maalesef yaklaşık 3 milyona düştü. 70’li, 80’li yıllarda Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere Afrika, Libya, Mısır, dağılmadan önce Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne Türkiye’den canlı hayvan ve et ihraç edilirdi. Bunun büyük bir bölümü de Van’dan gönderilirdi. Şimdi ise ithal ediyoruz. Dişi hayvan ihracatına hiçbir zaman izin verilmediği, 1980’li yıllardaki politikalar gibi hayvancılık yine koruma altında olmalı. 1994’de kilosu 19 lira olan et, 2020’de 60 lira oldu. Son 4 yılda ise yüksek düzeyde artış göstererek çeşidine göre 450-900 TL’yi bulmuştur. Et ve Süt Kurumu’nda ise 279-600 TL’ye kadar satılıyor. Türkiye’de et fiyatları son dönemlerde yüksek bir artış meydana geldiğini görüyoruz. Arz düşüşünün yaşanması et fiyatlarının yükselmesine neden olmuştur. Kombine ırk hayvanları kullanılarak hem et hem de süt üretimi arttırılabilir. Süt hayvanları kesilmek zorunda kalınıyor oysa ana olmadan dana olmaz. Son 21 yılın en yağışlı dönemini yaşıyoruz. Bu yıl mart, nisan ve mayıs aylarında yağmur bereketiyle gelmiştir. Rekor düzeydeki yağışlar, çiftçimizi sevindirmiştir. Rekoltelerin artmasını bekliyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), hububatları piyasaların üzerinde bir fiyata satın almalıdır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin yaptığı açıklamaya göre, 1 kilogram buğdayın maliyeti 10 lira 87 kuruştur. Yıllık enflasyon, mazotta yüzde 100’ün üzerinde zam, gübrede yüzde 40’lık zam, ilaç, araç ve gereç ile diğer masraflar da göz önünde bulundurularak, hububatlar maliyetleri ve verilen emekleri karşılayacak fiyatlar ile alınmalıdır. Her çiftçi ve besici kendi imkanları ile ayakta durmaya çalışıyor. Ham madde alımında ve ürün satışında dar bir pazar alanı bulunuyor. Nakliye başlı başına büyük bir sorun teşkil ediyor. Ürünlerin piyasa bulma ve pazarlama sorunu çiftçilerimize verilecek teşvik ile kooperatif ve birlik kurmaları sağlanmalıdır. Yaklaşık 14 bin kişiye ekmek kapısı olan ve 39 adet tesisin bulunduğu Van’da, Van Balığı İnci Kefali başta olmak üzere, alabalık, sazan, karabalık, kayabalıkçılığı yapılıyor. 2023 yılında, 2 bin 625 ton iç su balığı, 8 Bin 750 ton ise Van Balığı İnci Kefali avlandı. İşleme tesisleri ile Van Balığı İnci Kefali Döneri, Köftesi ve Ton Balığı Projesi ilealabalık, su ürünleri balıkçılığı (fileto)desteklenmelidir. Çanakkale Dardanel Ton ile yapılan görüşmeler hızlandırılmalıdır. Coğrafi olarak Türkiye’nin en büyük ilçesi olan Gürpınar, ayrıca değerlendirilmelidir. Özellikle dünyada sadece Gürpınar’da olan 12 kaburgalı Norduz koyununun tanıtımı için Gürpınar’ın ilçe olduğu tarih seçilerek o gün Norduz Koyunu Günü ilan edilmelidir ve Norduz Koyunu Festivali ile şenlikler yapılmalıdır. Ülkemizde yavaş yavaş yaygınlaşmaya başlayan dikey tarım uygulamalarını Van’da başlatmak istiyoruz. Topraksız tarım olarak nitelendirilen dikey tarım için harekete geçmenin zamanı geldi. Özellikle Van’da, 1 milyar 350 milyon ton rezervi bulunan perlit hazinesi mutlaka değerlendirilmelidir. Topraksız tarım uygulamaları arasında yer alan perlit ile tarımı yaygınlaştırabiliriz. Perlit çiçek, sebze ve meyve köklendirilmelerinde kullanarak, domates ve salatalık başta olmak üzere çeşitli sebze ve meyveler üremek mümkündür. Kuraklığın oluşturduğu tarımsal ve hayvansal su sorunu çözüm bekliyor. Van’da bulunan 63 bin 199 hektarlık, 11 sulak alan korunmalıdır. 80 kilometrelik uzunluğu olan ve Karasu üzerine inşa edilen, 32 mahalle ile 140 bin dönüm araziyi sulayan Sarımehmet Barajı’nın 32 yıllık ömrü kaldı. Barajın mutlaka yenilenmesi gerekiyor. Yağmur suları depolama sistemi ve Hayvan İçme Suyu (HİS) ile su kaynaklarımızı değerlendirebiliriz. İlimizde ilk önemli sanayileşme hareketi, 1969 yılında üretime başlayan Van Çimento Fabrikası ile başladı. 1976’da Van Yün İpliği Sanayi, 1977’de Van-Et Entegre Et Sanayi, 1980’de Et ve Balık Kurumu Van Et Kombinası, 1981’de Sümer Holding A.Ş. Van Deri ve Kundura Sanayi İşletmesi, 1989’da Türkiye Şeker Fabrikaları Erciş Şeker Fabrikası ve 1998’de Van Organize Sanayi Bölgesi takip etmiştir. Ardından, un-yem, ağaç-plastik sanayi, tarım-süt ve süt ürünleri işletmeleri ve çeşitli sektörlerde gelişim olmuştur. Dönerdere Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 1966’da, Emek Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 1967’de, Van Süt 1974’de, Kır Gülü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ise (İşletme Van YYÜ’deydi) 1998’de kuruldu. Dört işletmede o dönem, günlük var olan toplam 48 tonluk kapasitenin 13 tonluk kısmı değerlendirilebiliyordu. Van Süt önce İl Özel İdare’ye devredildi, ardından özelleştirildi. Van Yün ve İplik Fabrikası’nın çalıştığı günlerin özlemi içerisindeyiz. Bir konsorsiyum oluşturularak Van’da yün ve iplik fabrikası kurulabilir. 90’lı yıllarda en büyük gücü olan fabrikaların tarihe karışması üzüntü vericidir. Bir zamanlar hayvan derisi ve yünü çok kıymetliydi. Şimdilerde ise değerlendirilemiyor. 1990’lı yıllarda etin kilosu 15 lira iken koyun derisi 90-100 lira arasındaydı. Bu da 6-7 kilo et fiyatına denk geliyordu. Türkiye’de 1990’da, 10 milyon 300 bin adet olan koyun derisi sayısı, 2007’de 6 milyon 900 Bin oldu. Türkiye koyun derisinde artık net ithalatçı bir ülke oldu.Bereketli topraklarımızda alın teri döken, toprağı yoğuran, tarladan soframıza gelen her türlü nimette büyük emeği olan tüm çiftçilerimizin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü kutluyoruz. Tarım ve hayvancılık sektörünün tüm emektarlarına en içten sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.
Lokman Hekim’den ‘Hemşirelerin sağlık alanındaki önemi’ semineri
14 Mayıs 2024 Salı - 12:33 Lokman Hekim’den ‘Hemşirelerin sağlık alanındaki önemi’ semineri Lokman Hekim Van Hastaneleri Hasta Bakım Hizmetleri Müdürlüğü tarafından ‘Hemşirelerin Bakım Rolünün Sağlık Ekonomisindeki Önemi’ konulu bir seminer düzenlendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde düzenlenen seminerde konuşan Lokman Hekim Van Hastaneleri Hasta Bakım Hizmetleri Müdürü Gamze Gençer Baran, dünya çapında 20 milyondan fazla hemşirenin Internatıonal Councıl Of Nursıng (ICN) Uluslararası Hemşireler Konseyi bünyesinde yer aldığını ifade ederek, 128’den fazla ülkenin Ulusal Hemşirelik Dernekleri Federasyonuna üye olduğunu söyledi. Türk Hemşireler Derneği’nin de ICN üyesi olduğunu belirten Baran, “1899 yılında kurulan ICN sağlık meslekleri içinde ilk ve en geniş uluslararası örgütlenmedir. Bu örgütlenmenin amacı, tüm dünyadaki hemşireler arasında birlik sağlamak, tüm dünyada hemşireler ve hemşireliğin ilerlemesini sağlamak ve böylece sağlık politikalarını etkilemektir” dedi. Konuşmasında hemşirelerin sağlık alanlarındaki işlevlerine değinen Baran, “Hemşireler, sağlık sisteminin vazgeçilmez omurgasını oluştururlar. Sağlığın korunması, geliştirilmesi, tedavi ve rehabilite edilmesi süreçlerinde rol alıp; hastalara, bakım süreçleri ile ilgili eğitimler verip, sağlıklı bir toplumun gelişebilmesi için danışmanlık hizmeti sunmaktadırlar. Bunun yanında araştırmalar yapan hemşireler, yeni bilgilerin oluşmasına ve gelişmesine yardımcı olurlar. Sağlık hizmetlerinde yönetim görevlerinde bulunup, sağlıkta kalitenin geliştirilmesi için çalışmalar yürütürler ve toplumla sürekli, dinamik bir etkileşim halinde bulunurlar. Sahada yapılan bu uygulamalar doğrudan ve dolaylı olarak sağlık harcamalarına etki yapabilmektedir” ifadelerini kullandı. Seminerinde hemşirelerin sağlık ekonomisine katkılarına da değinen Baran, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hemşirelerin görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde yaptıkları işlerin ülke ekonomisine ne kadar büyük katkılar sağlayacağı görülmektedir. Çalışma şartlarının iyileştirilmesi, hemşire istihdamının arttırılması ile iş yüklerinin ve çalışma saatlerinin azaltılması ve maddi kazançları yönünden desteklenmeleri gerekmektedir. Hemşirelerin sağlık ekonomisi konusundaki katkılarını arttırabilmek için yetkilerinin eğitim seviyesine ve çalışma yıllarına göre arttırılması düşünülmelidir. Özellikle hemşirelerin yalnızca hastanelerde hasta bakımı üzerine çalışmaları değil, sağlık kuruluşları ile bağlantılı olarak halk sağlığı konusunda hasta takipleri ve toplum eğitimleri ile ön planda olmaları sağlığı koruyucu ve geliştirici önlemlerle toplumun sağlıklı kalmasına yardımcı olurlar. Böylece sağlık bakım maliyetlerini görünür oranda azaltacaklardır. Hemşirelerin danışmanlık ve eğitimcilik rollerinin desteklenmesi, sağlık hizmetlerinin daha düşük maliyetle verilebilmesi adına önem arz etmektedir. Hemşirelerin yönetici olarak etkin karar verme mekanizması içerisinde olmaları, bakım planı ile sağlık kuruluşlarındaki tüm tedavi süreçlerini takip edebilmeleri maliyet azalımı için etkin olacaktır. Sağlık kuruluşlarında yoğun bir emekle çalışan hemşirelerin bu kuruluşlara sunduğu katkının oldukça yüksek olduğu unutulmamalıdır.”