SPOR - 23 Ağustos 2019 Cuma 16:13

Samsunspor ile Genk arasında iş birliği

A
A
A
Samsunspor ile Genk arasında iş birliği

Yılport Samsunspor, Belçika’nın Genk Kulübü ile iş birliği yaptı.

Yılport Samsunspor, Belçika’nın Genk Kulübü ile iş birliği yaptı.


Yılport Samsunspor Genel Menajeri Mustafa Aztopal, Teknik Menajer Yücel Uyar, Genk Kulübü’nden gelen antrenörler ile birlikte basın toplantısı düzenleyerek iş birliği protokolü ile ilgili kamuoyunu bilgilendirdi. Nuri Asan Tesisleri’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Yılport Samsunspor Genel Menajeri Mustafa Aztopal, “Ekim 2018’den beri görüşmelere başladığımız Genk Akademisi ile iş birliği konusu şu an itibarıyla hayata geçirilmiş bulunuyor. Genk Kulübü’nden 3 kişilik bir ekip Samsun’a geldi. Şu an yanımda Koen Daerden, Jozef Daerden ve Leopold Peters var. Jozef, Genk tarafından belirlenen bu işin proje lideri. Koen tüm akademinin başındaki direktör. Leopold ise yıllardır Genk akademilerinde ve A takımlarında yer alan kaleci antrenörü. Çok kısaca bahsetmek gerekirse, Genk ile olan iş birliğinin esas amacı; Samsunspor kendi akademi modelini oluşturacak ve bu modeli oluştururken dünyada bunu harekete geçirmiş örnek bir kulüp olan Genk ile iş birliği içerisinde olacak. Herkesin, her ülkenin, her şehrin kendine ait dinamikleri var. Bu dinamikleri birleştirip bizim için oluşturulabilecek en doğru modeli oluşturacağız. Buradaki amaç nedir? Baktığınız zaman Genk Kulübü’ne bize 2 gün önce bir sunum yaptılar. Orada da çok net ortada. 2000 senesinden itibaren bu atılım başlamış akademi tarafında ve 19 senede ortaya bazı gerçekler çıkmış. O gerçeklerin en başında şu geliyor; 2000 yılından 2019 senesine kadar her sezonda A takımda ortalamada en az 10 tane Genk Akademisi’nden yetişmiş oyuncu var. Yani tamamen fabrikadan üretip A takıma kazandırıyorsunuz. Böylelikle bütçeniz son derece dengeli oluyor. Büyük paralar harcamıyorsunuz. Aksine böylesine başarılı bir akademiden yetiştirdiğiniz oyuncuları ülke içinde ve yurt dışında satarak çok büyük bir ekonomi elde ediyorsunuz. Bu çok doğru ve örnek bir model. Birebir belki tüm çalışma sistemini almayacağız ama, iş tarafındaki kısmını kesinlikle örnek almalıyız diye düşünüyorum. Çok basit bir örnek vermek gerekirse şuan Belçika Milli Takımlarındaki tüm yaş kategorilerinde, U9’dan U21’e kadar düşünün ve A Milli Takım olarak düşünün, en basit örnek olarak veriyorum. Tüm kaleciler Genk’in altyapısındaki kaleciler. Bu bile başlı başına bariz bir örnek. Hatta geçen gün Peters ile konuşuyorduk. 2018 Dünya Kupası’nda Belçika Milli Takımı’nda 3 tane kaleci var ve üçü de onun yetiştirdiği kaleciler. Dolayısıyla ortada tecrübeyle sabitlenmiş çok güzel bir örnek var” dedi.


Mustafa Aztopal konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Bu çalışmanın ilk ayağıydı. Bildiğiniz gibi 10 aylık bir çalışma olacak. Bu seferki biraz daha gözlem. Nasıl idman sistemleri uygulanıyor, yıllık nasıl bir program yapılmış ve hangi yaş kategorileri kaçar kişilik ekiplerden oluşuyor, kaç tane antrenör ile çalışıyor gibi bir çok gözlemi bir arada bulunduruyorlar. Hatta bugün öğleden sonra bir toplantı yapacağız. Bu hafta gözlem haftasıydı. Bundan sonraki süreç içerisinde her ay artık daha çok interaktif olacak, daha çok işin içine girecekler, daha çok sahada olacaklar, daha çok pratiğin içinde olacaklar. Her yaş kategorisinin antrenörü mutlaka buraya gelecek. 3 ayrı yaş kategorisinin 3 ayrı direktörü var. Onlar mutlaka burada olacak. Ayrıca altyapı scouting ekiplerinden, kaleci antrenörlerinden, fizyoterapistlerinden doktorlarına kadar ekibin içerisindeki bu işin birleştirici tüm unsurları 10 ay boyunca Samsun’a gelecek. Yine söylüyorum; bizim Samsunspor Akademisi olarak tek bir amacımız var. Her oyuncu grubundan biz de milli takımların her yaş kategorisine oyuncu göndermek durumundayız. Bu oyuncuları yaşları uygun olduğu zaman A takıma kazandırmak zorundayız. En çok yetenekli olanları mutlaka ihraç etmek zorundayız. Bu işin iş kısmından bahsediyorum. Biz bunları yapabilecek kapasitedeyiz. Ona yönelik bir yönetimimiz var, ona yönelik profesyonel bir ekibimiz var. Elbette bunun en önemli kısmı tesisleşme. Bu tesisleşme ile ilgili kısımların da yakın vadede çözüleceğini ümit ediyorum. İşin o kısmı da tamamlandığında, tamamen odaklanabileceğimiz bir noktada olacağız.”


Teknik Menajer Yücel Uyar, “Bu projede Samsunspor ne kazanır? Ben o tarafına bakıyorum. Bir kere bu proje Samsunspor’u diğer takımlardan ayıracak bir proje. Yani Samsunspor bir farkındalık oluşturuyor. Önemli oyuncular üreten bir takımla işbirliği yapıyor. Her şeyi bildiğini söylüyorsan hiçbir şeyi bilmiyorsun demektir. Einstein’ın bir sözü var; ‘Aynı şeyleri yaparak farklı şeyleri beklemek aptalların işidir.’ Biz bilgilerimize güveniyoruz ama reel bir gerçek var. Samsun oyuncu potansiyeli son derece yüksek bir şehir. Yetenek bulmak çok sorun değil. Önemli olan yetenekleri kullanabilecekleri şekilde geliştirmek. Bu takım bunları nasıl yapıyor. Türkiye’de yetenekli oyuncular neden kayboluyor? Genk neden bunları kaybetmiyor? Bu ayrıntıları yakalayabileceğimizi umut ediyorum. Ben Samsunspor’un 2007-2008-2009 doğumlu oyuncularının maçlarını seyrediyorum. İnanılmaz oyuncular var. Doğuştan yetenekli. Ama bakıyorsunuz U15-U16-U17-U19 derken çocuk kaybolup gidiyor. Biz bunları en iyi şekilde antrene edip, beslenme, dinlenme, antrenman gibi bileşenleri doğru şekilde yaptığımızda çok geçmeden Samsunspor kendi oyuncu havuzundan, Samsunlu oyuncularla bir yere gelecektir diye düşünüyorum. Çok zor değil. Ama bu ortamı oluşturmak önemli. Bu ortam nedir? Tabii öncelikle sağlıklı bir çalıştırma ortamı gerekiyor. Başkanımız İsmail Uyanık’ın ve Yıldırım Holding’in önemli çalışmaları var. Tesisleşme son derece önemli. İyi antrenman, iyi beslenme, iyi dinlenme, iyi eğitim, bunları bir araya getirebildiğimizde iyi oyuncular üretebiliriz. Aksi takdirde oyuncular yetenekleriyle bir yere kadar gelebiliyor. Samsun gerçekten potansiyel bir şehir. Özellikle küçük yaş gruplarını seyrediyorsanız. Her yaş grubunda 1-2 tane üstün yetenekli oyuncu var. Bizim hedefimiz en kısa sürede Samsunspor’a Samsunlu oyuncular yetiştirmek, maliyeti düşük oyuncular üretmek ve Mustafa’nın dediği gibi milli takıma ve sonrasında yurt dışına ihraç etmek. Bunlar zor değil. Bizi bu proje diğer takımlardan şu şekilde öne çıkaracak. Biz bundan sonra Genk iş birliği projesi ile Türkiye’nin en yetenekleri oyuncularını Samsunspor’da toplayabileceğiz. Düşünün sizin torununuz oğlunuz var. Gönül rahatlığıyla buraya getirebileceksiniz. Çünkü Samsunspor onlara yatırım yapacak. Bu gerçekten heyecanlandıran bir proje. Bilgi neredeyse gidip almak zorundayız. Ben 12 sene federasyonda çalıştım, Avrupa’nın bütün ülkelerini gördüm. Ama gittik 3-5 gün ziyaret ettik. Neler yapıyorlar baktık. Ama şimdi tamamen işbirliği yapıyoruz. Onlar bize katkı sağlayacak. Biz gideceğiz, onlar gelecek. Bizim yapamadığımız neler var. Burada hiç kompleksimiz yok. Hiç gocunmuyoruz. Bilgi paylaşılırsa güzeldir, paylaşmazsan sadece sende kalır ve çöp olur. Hayırlı olsun diyorum. Çok güzel bir proje olacak. Daha bu ilk buluşma. Değerlendirmelerini alacağız. Neleri eksik yapıyoruz? Neleri daha iyi yapabiliriz? Onlarda olup bizde olmayan neler var? Bize ne tavsiyeleri var? Hangi model oyuncular buradan yetişir bunlara çalışacağız. İnşallah Samsunspor için hayırlı bir proje olacak” diye konuştu.


Koen Daerden, Samsun halkına ve Samsunspor’a teşekkür ederek başladığı konuşmasında şunları söyledi:


“Çok misafirperverler ve bizi çok sıcak şekilde karşıladılar. Daha sonra bu projeye başlarken Samsun ile ilgili düşüncelerimiz çok genişti. Bizi neler bekliyor, nasıl bir seviye bekliyor gibi çok fazla soru vardı. Bu bir hafta içerisinde bu sorularımıza cevap bulduk. Çok işimiz var ve bu yüzden Belçika’ya döndüğümüzde ekibimizle beraber oturup tekrar toplantılar yapıp, Samsunspor ile iletişimde kalıp altyapıyı nasıl daha iyi noktaya getirebiliriz diye çalışmalar yapacağız. Bu proje için motivasyonumuz çok yüksek. Samsunspor ile çalışmayı çok istiyoruz.”


Jozef Daeroen ise, “Proje kelimesini çok duyduk. Projeyi ikiye ayırabiliriz. Birincisi A Takım ve ikincisi de altyapı. A Takım ne kadar iyiyse ne kadar yüksekte futbol oynuyorsa bu ister istemez otomatikman altyapıya da yansıyacak. Bizim bilgimizi Genk’de yaşadıklarımızı ve tecrübelerimizi Samsunspor’a da aktarmak istiyoruz. Bunun bir senelik bir proje olmadığının farkındayız. Bir sene sonra bu proje tamam bitti iyi futbolcular yetiştirdik hiçbir zaman diyemeyiz. Bu sabrı gösteren Samsunspor ailesine de çok teşekkür ediyorum. Bize çok iyi hissettirdiler. Bu proje 5 sene 10 sene sürebilecek diye söylemeleri bizi rahatlatıyor. Çünkü çok kısa zamanda iyi sonuçlar alabiliriz ama çok daha iyi sonuçları da ileriki zamanda alabiliriz. Biz hazırız bütün tecrübelerimizle. Tüm tecrübelerimi kullanarak bu projede kendimi komple Samsunspor için vermek istiyorum” dedi.


Leopold Peters de, “Benim gözüme batan Samsunsporlu futbolcuların oyunu çok sevdiği ve çok disiplinli şekilde antrenmanlarda çalıştığı. Kendim yarım saatte olsa sahada olup kalecilere biraz idman verdim. O idmanda bile çocukların ne kadar istekli olduğunu ve ne kadar öğrenmek istediğini çok iyi hissettim. Takımdan ve futbolculardan pozitif enerji aldım, iyi bir hissiyatla Belçika’ya geri dönüyorum” ifadelerini kullandı.


Gazetecilerin sorularını cevaplayan Koen Daerden şunları söyledi:


“İlk kez kulüp olarak Türkiye’ye gelip altyapıyla ilgili durumları gördük. Bizim Genk’deki başarı hikayemizi Samsunspor ile birlikte devam ettirmek istiyoruz. Özellikle buradaki Türk kültürüne ve yaşam tarzına saygı duyarak bu projeyi ilerletmek istiyoruz. Daha bir hafta oldu burada bulunalı. Bizim vizyonumuzu taşıyan bu kulüpte bayağı insanlar var, başkan olsun, Mustafa Bey olsun, Yücel bey olsun. Onlarla henüz toplantı yapmadık detayları ilk onlara aktarmak istiyorum. Altyapıda kesinlikle iyi şeyler gördük, ışık gördük. Ama en önemli konu hatta tesisleşmeden de, A takımın yükselmesinden de daha önemli olan konu kulübün içinde en önemli pozisyonlardaki insanların bizimle aynı düşüncede olması. Bizi gerçekten çok motive ediyor bu projede devam etmek için. Çünkü biz 17-18 sene önce aynı böyle başladık. Kulüpte birkaç insandık, küçük bir gruptuk. Biz artık bu kulüpte birkaç şeyi değiştirmeliyiz diye düşünmüştük. Çünkü alt yapıdan futbolcu yetiştirmek istiyorduk. Aynı şeyleri şuan Samsunspor’da da görüyoruz. Bu bizim için çok sevindirici ve bu projeyi de devam ettirmek için bu en büyük motivasyon oldu. Belçika 12 milyon nüfuslu bir ülke. Aşağı yukarı yüzde 10’u Samsun diyebiliriz. Samsun’da biz ne kadar futbolun yaşandığını ne kadar çocuklarda yaşadığını hissediyoruz. Ne kadar tutkulu oynadıklarını görüyoruz. Dışarda dolaştığımızda insanların bizimle konuştukları bu şehrin futbolu yaşadığını hissettirdi. Bu bizim için ekstra bir motivasyon. Böyle bir yere gelip de böyle bir projeyi ilerletmek bizi sevindiriyor.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Robot dünyası Van’da buluşuyor Uluslararası Robospor Dernekler Federasyonu’nun Avrasya bölümü tarafından organize edilen ’Dünya robot yarışması’ Van’da gerçekleşecek. Son yıllarda önemli organizasyonlar ile adından söz ettiren Van, 7-9 Kasım tarihleri arasında uluslararası bir buluşmaya daha ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Uluslararası Robospor Dernekler Federasyonu’nun Avrasya bölümü tarafından organize edilen ’Dünya robot yarışması’ Van’da gerçekleşecek. Uluslararası Robospor Dernekleri Federasyonu Avrasya Sorumlusu Prof. Soroush Sadegnejad yaptığı açıklamada, “Uluslararası Robospor Derneği Federasyonu (FIRA) olarak bu yarışmaları dünyanın birçok ülkesinde gerçekleştirmekteyiz. Bu yıl Türkiye’de yapmaya karar verdik. Türkiye’de çeşitli görüşmelerimiz oldu, en son Van’da yapmaya karar verdik. Van’da yapma kararı vermemizde, Van’ın stratejik konumunun yanında yetkililerin yaklaşımı ve verdiği güven ile burada yapılmasının daha başarılı olacağı kanaatine vardık. Bu yılki etkinlik inşallah başarılı olur ve önümüzdeki yıllarda daha geniş katılımlı yarışmalar yapmayı hedefliyoruz. Van’daki etkinliğimize Türkiye ile birlikte şu ana kadar yedi ülkeden katılım olmuştur” dedi. Konuyla ilgili bilgi veren Roboworld Van Cup Koordinatörü ve Ajans Asya Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Güler de, “Biz bu yarışmayı Van’a almak için çok mücadele ettik. FIRA, dünyanın birçok ülkesinde bu tür yarışmalar yapan büyük bir kuruluş. Böyle büyük etkinlikleri yapan kurumları ikna etmek hiçte kolay olmuyor. Ancak büyük bir özveri ve çaba ile önce ülkemizde sonra ilimizde yapmaya ikna ettik. Bu konuda FİRA yöneticilerine ilimize ve bize güvendikleri için teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. 2024 FIRA Avrasya Robo Dünya Kupası’nın 7- 9 Kasım tarihleri arasında Van Expo Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenleneceğini belirten Güler, “Bu önemli etkinlik, Van’ı uluslararası arenada temsil etmekle birlikte, genç yeteneklerin bilime ve teknolojiye olan ilgilerini de arttıracaktır. Son teknolojik araştırmalar ile akıllı robotikte zorlu ve motive edici kıyaslama yapmak, üst düzey öğrencilere kariyerlerinde gelişmelerine ve üretken olmalarını sağlayacak beceriler ve deneyimler kazandırmak ve alt sınıf yeni öğrencilere bilim, teknoloji, mühendislik, sanat ve matematik konularının temellerini tanıtmayı amaçlamaktır. Van’da bilime meraklı tüm halkımızı bekleriz” diye konuştu. Teknolojinin kalbinin Van’da atacağının altını çizen Güler, “Katılımcılar, geliştirdikleri akıllı robotlarla zorlu bir mücadeleye girecekler. Gençlere kariyer fırsatı sunacak olup üst düzey öğrenciler, yeni ekonomiye ayak uyduracak beceriler kazanacak ve geleceğin liderleri olmaya bir adım daha yaklaşacaklar. Yarışma sadece katılımcılar için değil, bilime meraklı tüm halkımız için de ziyarete açık olacak. Resmi FIRA Web Sitesi, Eurasia.firaworldcup.org olup, ilgilenenlerin https://www.instagram.com/firaeuarsia adresinden takip edebilirler. FIRA Avrasya Robo Dünya Kupası, Van’a sadece bir yarışma değil, aynı zamanda bir ilham kaynağı olacak. Bu önemli etkinliğe tüm halkımızın katılımını bekliyoruz” dedi.
Trabzon Trabzon kuymağı tescillendi Trabzon’a özgü lezzetlerden biri olan Trabzon kuymağı coğrafi işaret tescili aldı. Trabzon’a özgü lezzetlerden biri olan Trabzon kuymağı Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TTSO) yaptığı başvuru sonucu Türk Patent ve Marka Kurumu’nca coğrafi işaret tescili aldı. Ganita Restoran’da düzenlenen Trabzon Kuymağı Coğrafi İşaret Tescil Belgesi Teslim Töreni’nde konuşan Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, “Her gün yeni bir şey söylediğimizde işte bunun adı yeni fikirler oluyor. Eğer bunları paraya çevirebilirseniz, bunları ticarileştirebilirseniz, bunları fabrikasyon ya da endüstri içerisinde ekonomiye katabilirseniz o zaman para da kazanıyorsunuz. Dünya bunun peşinde. Bizler de belki bunun peşindeyiz. Bazen de kültürümüzü devam ettirmektir. Para kazanmakla birlikte Trabzon’a gidilince ne görünür, ne yenilir diye konuşulur. Gezilecek pek çok destinasyonumuz var. Bir taraftan da ne yenilir denildiğinde işte kuymak burada öne çıkıyor. Kuymak yüzyıllardır yapılıyor. Üç dört çeşit kuymak bulabilirsiniz. Patent Enstitüsü, kuymağın Trabzon mutfağının bir ürünü olduğunu tescilledi. Bunun için gayret eden bütün arkadaşlarımıza, teşekkürü bir borç biliyorum. Bundan sonra kuymak artık Trabzon’la anılacak” dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ise şehrin değerlerine sahip çıktıklarını belirterek, “Ülkemizin bütün şehirleri çok güzel. Çok şükür Cenab-ı Allah böyle güzel bir toprak parçasını ebedi yurt olarak Türk milletine nasip etti. Bu şehirlerimizin özellikleri, güzellikleri ve değerleri var. Trabzon’umuz da bunlardan bir tanesi. Çok önemli özel değerlerimiz var. Trabzon bir tarih, kültür, sanat, ticaret, spor ve turizm şehri. Gastronomi de turizmde çok önemli bir alanımız. Trabzon’umuz bu konuda son yıllarda öne çıkan bir şehrimiz. Biz de bu şehrin değerlerine, bu şehrin ürettiklerine sahip çıkma ve onları bu şehirle müsemma haline getirme konusunda bir gayreti hep beraber Valimizin riyasetinde ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu şehrin alametifarikası olarak ortaya çıkarma konusunda da aynı kararlılığı sergiliyoruz. Bugüne kadar çok önemli çalışmalar yapıldı. Hakikaten hepsi takdire şayan çalışmalar” şeklinde konuştu. “Dünyada markalaşmalıyız” Başkan Genç, “Ürünlerimizin şehre aidiyetini tescilliyoruz. Bu önemli bir şey. Kuymak başka yerlerde de var ama bunun merkezi coğrafi işareti ismi üstünde. Bunun sicili, tescili Trabzon diyor. Öncelikle onu teminat altına alıyoruz. Bu işin daha önemli bir kısmı da bu tescil dediğimiz ürünü ticari değere dönüştürebilmek. Bu tanıtım aynı zamanda şehrimizin de tanıtımına sebebiyet veriyor. Bakın halkalar nasıl genişliyor? Sadece Avrupa’daki 28 ürünümüz değil artık daha üst bir çatı olan dünyada markalaşma konusunda da inşallah önemli adımlar atarız. Bu konuda bize ne düşüyorsa hep beraber şehrin yöneticileri olarak yapacağız, gayret edeceğiz. Çünkü netice itibariyle bu masanın etrafında olan herkes bu şehrin menfaatini düşünüyor. Şehrin turizmine çok çok önemli katkılar sağlayacağına ben yürekten inanıyorum. Kuymak artık Trabzon’un. Trabzon’umuza, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu. “Marka demek zenginleşmek demek” TTSO Başkanı Erkut Çelebi de, Trabzon bölgesi olarak 13’ncü coğrafi işaret aldıklarını vurgulayarak, “Markalaşmayı paraya çevirmek gerekiyor. Marka demek zenginleşmek demek. Borsalar Birliği Başkanımız, Dünya Odalar Borsalar Birliği Başkanı bizim ürünlerimizin markalaşması ve coğrafi işaret alınması konusunda büyük destek veriyor. Türkiye’de şu ana kadar coğrafi işaret olarak bin 600’ü geçmiş durumdayız. Yıl sonuna kadar bu rakamlar belki 2 bine yanaşacak. Avrupa Birliği’nden bir coğrafi işaret alabilmek çok önemli. Şu ana kadar Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret aldığımız ürün sayısı 27, yıl sonuna kadar 29 olacak. Bu yeterli mi değil. Türkiye’de yüzlerce çeşit peynir var. Bunları toplasanız Avrupa’daki bir markanın getirdiği kazancın çok altında kalıyor. Avrupa’da bir peynir markası milyarlarca dolar gelir getirebiliyor. Biz de bu ürünümüzü gerçekten paraya çevirebilmek için markalaşmamız gerekiyor ve bunu da Avrupa’da tanıtmamız gerekiyor. Biz buna çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. “Ürünlerimiz katma değere dönüşecek” Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muhammed Zeki Durak, Trabzon’un zengin bir il olduğu dile getirerek, "Bugün 13. tescil belgesi olan Trabzon kuymağını takdim ediyoruz. Öncesinde Trabzon telkârisi ve hasırı, keşanı, Akçaabat köftesi, Trabzon kazaziyesi, Hamsiköy sütlacı, Sürmene bıçağı, Vakfıkebir ekmeği, Tonya tereyağı, Sürmene pidesi, Yomra elması, Vakfıkebir, kürek peyniri, Arsin Foşa fındığı tescillenmişti. Trabzon kuymağıyla on üçü tamamlamış olacağız. Tonya tereyağı için bir AB başvurusu var. Onunla ilgili süreci de takip edeceğiz. Zenginliklerimizi tescil altına almak çok önemli. Bu zenginliklerimiz gösteriyor ki biz her geçen gün zenginliği daha da artan bir ülkeyiz. Dünyada Çin’den sonra en fazla coğrafi tescile sahip ülkeyiz. Avrupa’da en fazla coğrafi tescile sahip olan ülkeyiz. Her geçen gün sayılarımız artıyor. Bizler de Trabzon’un değerlerini Avrupa’da, dünyada tanıtacak ve çok daha katma değer elde edecek hale getirmiş olacağız. Zenginliklerimizi dünyada da marka haline getirme çalışmalarımız devam edecek” dedi. Coğrafi tanıtım projesi başlatıldı Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) Geçiş Ülkeleri ve Gelişmiş Ülkeler (TDC) Bölümü Direktörü Prof. Dr. Habip Asan ise, “Daha önce Trabzon’da birkaç kez coğrafi işaret töreni vesilesiyle bulunmuştum. Türkiye bu alanda çok büyük mesafe kat etti. Bugün burada yapılan Trabzon kuymağıyla ilgili tanıtım ve belge töreni son derece önemli. Aslında tescil işin en kolay tarafı. Tescilden sonra buradan bir katma değer oluşturmak, bölgeye ve ülkemize daha fazla katkı sağlanması için çeşitli projeler geliştirmek çok önemli. Trabzon’da başlattığımız projeye ilave olarak bir de coğrafi işaretin tanıtımıyla ilgili bir proje başlattık. Önümüzdeki aylarda bu projeye aktif olarak başlıyoruz. Avrupa Komisyonu’nda tescil yapmak önemli. Şimdi burada yapılan benzer etkinlikleri Avrupa şehirlerinde yapmak önemli. Türkiye’nin Türkiye’den dışarı çıkarak bu tür etkinlikleri Avrupa başkentlerinde yapması gerekiyor” şeklinde konuştu. Toplantının sonunda katılımcılara kuymak ikramı yapıldı. Törene; Vali Aziz Yıldırım’ın yanı sıra Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, TTSO Başkanı Erkut Çelebi, Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) Geçiş Ülkeleri ve Gelişmiş Ülkeler (TDC) Bölümü Direktörü Prof. Dr. Habip Asan, Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muhammed Zeki Durak ve Ticaret Odası üyeleri katıldı.
Nevşehir Yapay zeka depremleri önceden algılayabilecek Kapadokya Üniversitesi Yapay Zeka Komisyon Başkanı Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu; çok yakın bir zamanda depremlerin önceden belirlenmesi için yapay zekanın büyük rol oynayacağını söyledi. Gökçeoğlu; “Kuzey Anadolu üzerindeki Erzincan-Bingöl ile Marmara, Bursa ve Ege’deki bazı fayları dönüşüm periyotlarını doldurmuş durumda. Anadolu deyimiyle yeni ve büyük depremlerin eli kulağında” dedi. Kapadokya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Türkiye’de ilk defa yapılan ’Yapay zeka’ buluşmalarında, yapay zekanın gelecekte neler yapabileceğinin tartışıldığını söyleyen Kapadokya Üniversitesi Yapay Zeka Komisyon Başkanı Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu; “Nasıl ki hava durumunu çok güzel tahmin edebiliyoruz, hangi saatte yağmur yağacak rüzgâr nereden nasıl esecek gibi çok değişkenlik içeren karmaşık modellemeler gerektirdi. Bu karmaşık modellemeler de yapay zeka algoritmaları ile başarmanız mümkün. Türkiye’de çok kapsamlı bir çalışma var. Faylar üzerinde çok çalışmalar var. Üniversitelerden AFAD’tan ve MTA’dan oluşan araştırmacıların bulunduğu 23 ayrı ekip Türkiye’nin arazilerinde şu anda çalışıyor. Bu veriler toplandıktan sonra bunların bir kısmı bildiğimiz klasik konvansiyonel yöntemlerle değerlendirildiği gibi, bir kısmı da yapay zeka algoritmaları ile denenecek. Çok hızlı sonuca gideceğimizi düşünüyorum” dedi. Önümüzdeki günlerde veya yıllarda Türkiye’yi bekleyen büyük bir depremin olduğuna dikkat çeken Gökçeoğlu; “Şu anda hali hazırda kuzey Anadolu üzerindeki Erzincan - Bingöl arası, bununla beraber Marmara, Bursa ve Ege. Ege’deki bazı yerler artık bilindiği kadarıyla dönüşüm periyotunu doldurmuş durumda. Hani Anadolu deyimiyle eli kulağında dediğiniz depremlerimiz var. Bunların her biri yedinin üzerinde olacak depremler. Allah korusun Allah saklasın diyoruz. Tabii ki olmasın diyoruz” şeklinde konuştu. Gökçeoğlu; “Yapay zeka şu anda nerede sıvılaşma olacak, nerede yapılarda hasar olacak bunu söylüyor. Ayrıca yine yapay zeka modelleri bize bir şey daha söylüyor, deprem olduğu andan itibaren nerelere hemen yardımların ulaştırılması gerekiyor. Nereler yıkıldı, hangi yollarda hasar var. Oraya en yakın nasıl ulaşırsın, hangi yolu takip etmen gerekiyor, hangi ulaşım aracıyla gitmen gerekiyor bunları söylüyor. Dolayısıyla bunu insan eliyle yönetmek çok zor. İşte yakın zamanda yaşadık. Bunlar çok karmaşık problemler. Dolayısıyla bu problemlerin çözümünü de yapay zekâlar artık kullanılmıyor ve bize çok şey söylüyor” ifadelerini kullandı.