EKONOMİ - 07 Kasım 2012 Çarşamba 10:18

ZEYTİN ÜRETİCİSİNE İKİNCİ ŞOK

A
A
A
ZEYTİN ÜRETİCİSİNE İKİNCİ ŞOK

Marmarabirlik tarafından açıklanan fiyatlardan memnun olmayan üretici, ikinci şoku kotayla yaşadı.
Birlik tarafından 5 ton rekolte beyannamesi veren üreticinin 1.2 ton zeytininin alınabileceği bildirildi. Açıklanan fiyatlarla şok yaşayan üretici, kota nedeniyle de kara kara düşünmeye başladı. Birliğe verilmeyen kota fazlası zeytini çok daha düşük fiyatlarla tüccara vermekten başka çaresinin kalmadığını belirten üreteciler, hükümetten yardım bekliyor.
Diğer yandan rekoltenin düşük kalitenin iri olduğu İznik`te ise tüccarın 6 TL ile 6,5 TL arasında zeytin alımı yaptığı öğrenildi. İri zeytinin bu yıl birliğe verilmeyeceğini belirten üreticiler, tüccarın daha iyi fiyatla iri zeytini piyasadan çekeceğini ileri sürdü. Mağdur olduklarını iddia eden müstahsiller, zeytin fiyatlarının üretim masraflarını karşılamadığını, zeytin ağaçlarını sökmeyi bile düşündüklerini söyledi.
Mudanya`nın Yörükali köyünden zeytin üreticisi Salih Deniz, ``Bu sene geçen seneye göre daha az mahsul var. Marmarabirliğin açıkladığı fiyatlar geçen seneye nazaran daha düşük. 19 tane, 20 tane zeytine 6 lira fiyat belirlemiş. Bizim genelde yetiştirdiğimiz 30-35-40 taneye kadar olan zeytinin fiyatları çok ucuz. Bu fiyatlar üreticiyi memnun etmiyor. Bizim ürettiğimiz zeytinin ortalama fiyatı 2 lira 50 kuruşa geliyor. Bu zeytinin bize 1 lira 80 kuruş maliyeti var. Bu işin içinden çıkılmaz. Çok büyük üretici olmak lazım. Bizim gibi küçük üreticiler bu işi toparlayamaz artık" dedi.
"ZEYTİN AОAÇLARINI SÖKMEYİ DÜŞÜNÜYORUM"
Zeytin ağaçlarını söküp farklı ürünler ekmeyi düşündüklerini söyleyen Deniz, "Bizim yetiştirdiğimiz 30-35-40 tane zeytinin ortalama fiyatının 3,5 lira olması lazım ki bu işten para kazanalım. Fiyatlar 10 sene önceki ile aynı. Bizim aldığımız mazotun litresi 4 lira 50 kuruş, ilaç 20 TL`den 80 TL`ye çıktı. Bir çuval gübre 80 ila 100 lira. Bu işin içinden nasıl çıkacağımızı bilemiyorum. Ayrıca bunun işçilik maliyeti var. Bize sattığımız zeytinden hiçbir şey kalmıyor. Köylü çok mağdur durumda" diye konuştu.
Birliğin yeterli ilaç desteği vermemesinden yakınan Deniz, "Birlikten ilacı çok yüksek fiyatlara alıyoruz. 10 kiloluk bakırlı zehir 200 TL. Gübre 50-60 TL. Eskiden aldığımız gübre etkilemezdi. Zeytin fiyatları hiç artmıyor aynı seviyede kalıyor. Marmarabirliğin geçen sene 46 tane zeytine verdiği fiyat 1 lira 80 kuruştu. Bu sene 41 taneye verdiği fiyat 1 lira 80 kuruş. Bunun da 180 kuruşu kesinti. 41 tane zeytini yağlık diye alıyor. Geçen sene 41 tane zeytin 2 lirayı geçiyordu. Bu fiyatlardan nasıl memnun olabiliriz? Birliğin bu fiyat politikasını değiştirmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
Birliğini açıkladığı zeytin alım fiyatlarının üreticiyi memnun etmediğini belirten Ahmet Türkmen ise, ``Ben Marmarabirliğin fiyatlarından memnun değilim. Geçen seneki fiyatların altında barem fiyatları vermişler. Bu sene 19 tane zeytine 6 lira fiyat belirlemiş. Geçen sene 20 tane zeytine 5 lira 10 kuruş fiyat belirlemişti. Böyle yapacağına küçük tane zeytine yüksek fiyat verseydi de üretici para kazansaydı`` diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.