POLİTİKA
MHP lideri Bahçeli: "(28 Şubat davası hükümlülerinin tahliyesi) Cezaevinde güçlük çeken insanları dikkate aldığınızda bunu takdirle karşılamaktan başka bir şey düşünülmemelidir" 18 Mayıs 2024 Cumartesi - 15:25:16 Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 28 Şubat davası hükümlülerinin tahliye edilmesine ilişkin, "Cezaevinde hayatını devam ettirmekte güçlük çeken insanları dikkate aldığınızda bunu takdirle karşılamaktan başka bir şey düşünülmemelidir" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde bir otelde gerçekleştirilen Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katıldı. Toplantı sonrasında öğle yemeğinin ardından MHP lideri Devlet Bahçeli, gazetecilerle bir araya gelerek sohbet etti. Bahçeli, gazetecilerin gündeme dair sorularını da yanıtladı. 28 Şubat davası hükümlülerinin tahliyesine ilişkin sorulan soruyu yanıtlayan Bahçeli, şunları söyledi: "28 Şubat olayları özellikle AK Parti ve ona gönül vermiş insanları üzen bir olay olmuştur. Aradan yıllar geçmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız anayasal hakkını kullanarak hepsinin tahliyesine karar vermiştir. Bunu çok iyi anlamak lazımdır. Atılan bu adımın ne gibi bir mana taşıdığını iyi değerlendirmek gerekir. Cumhurbaşkanı’nın bu komutanlara cezaevindeki hayat şartlarının yoğunluğu içerisinde kendi yetkisini kullanarak insani bir yaklaşım içerisinde bulunması ve 80 üstü yaş grubunun artık cezaevinde hayatlarını devam ettiremeyecek bir güçlükle karşı karşıya kaldığını anlayışla karşılayıp bunların cezaevinden çıkmasına vesile olmuştur. Bunun istismar olmaması lazım. ‘Bu bir aftır’, ‘Anayasanın bilmem kaçıncı maddesi’ bunlar yakışık şeyler değil. Atılmış olan adımlar eğer Türkiye’de normalleşme süreci yaşanıyorsa onun içerisinde önemli bir adım olarak görülmeli. Herkes hangi düşüncede olursa olsun, hangi fikri savunursa savunsun 80 yaş grubunun üstünde artık cezaevinde hayatını devam ettirmekte güçlük çeken insanları dikkate aldığınızda bunu takdirle karşılamaktan başka bir şey düşünülmemelidir. Doğrusu da budur." "Aftan yararlananların listesine bakar, ‘Çetin Doğan, sen orada yoksun’ diye geri içeri alırdım" Geçtiğimiz günlerde tahliye edilen 28 Şubat hükümlülerinden Çetin Doğan’ın "Televizyonlarda bir aftan bahsediliyor. Af söz konusu değil doğrudan doğruya anayasal görevin Cumhurbaşkanı tarafından net olarak yerine getirilmesidir" açıklamalarının sorulması üzerine Bahçeli, "Cezaevinden çıkan Çetin Doğan’ın konuşması bana göre uygun olmamıştır. Ben cezaevi müdürü olmuş olsaydım aftan yararlananların listesine bakar, ‘Çetin Doğan, sen orada yoksun’ diye geri içeri alırdım. Genelde cezaevinde uzun yıllar kalan ve hayatını devam ettirebilecek şartlara çok uzak kalmış birçok insan var. Eğer Türkiye’de hayatı koruma, zor şartlarda hayatı iyiye idame ettirebilecek imkanlardan yoksun olan insanlar afla değil Cumhurbaşkanı’nın vicdani ve insani yaklaşımıyla dışarıya çıkartılıp normal hayatta ailelerinin yanında, ömürlerinin sonlarına doğru huzurlu bir hayat yaşamasını temin etmesinde yarar vardır. Anayasanın kendisine vermiş olduğu yetkiyi kendisine en fazla zulüm yapıldığı kanaati toplumda yaygın olan bir gruba bunu vermiş olması takdirle karşılanmalıdır" cevabını verdi. "Cumhuriyet Halk Partisi’ne yeni bir renk kattı" MHP lideri Bahçeli, geçtiğimiz günlerde TBMM’de CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşmesi sorulması üzerine görüşmeyi şu sözlerle değerlendirdi: "Cumhuriyet Halk Partisi onlara göre birinci parti konumuna geldi ama bize göre değil. Özgür Bey’i ben Meclis’te kendisini yakinen takip ettim. Bazı özellikleri var. Bir defa hareketli bir insan. İkincisi heyecanlı bir insan. Üçüncüsü konuşkan bir insan. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ne yeni bir renk kattı ama bu renk güneşin batışı sırasındaki 7 renge bürünürse tehlike. Ama güneşin renginde kalırsa yani köklü bir CHP olarak kalırsa faydalı olabilir diye düşünüyorum. Güneşin renklerini biliyorsunuz değil mi? Her renk var orada. Oraya dönüşmemesi lazım." "Karagümrük Süper Lig’de kalmalıdır" Bir gazetecinin "Karagümrük taraftarı olarak Beşiktaş’ın gidişatını nasıl değerlendirirsiniz" sorusu üzerine Bahçeli, "Beşiktaş’tan ayrıldım. Karagümrük’ün küme düşmesine de rıza göstermiyorum. Karagümrük Süper Lig’de kalmalıdır. Bu aynı zamanda futbolun gümrüğüdür. Onu aşan gümrükten geçmiş olur" yanıtını verdi. "Mevcut siyasi partileri güçlendirmek lazım" Bir gazetecinin "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisinde bu kadar çok siyasi partiye gerek var mı" sorusunu sorulmasının ardından Bahçeli, "Türkiye’de hemen hemen ne kadar dernek var derseniz sayısını bilen yok. Ama her sokakta, Anadolu’da diyelim ki bir il var. İlin kaç tane ilçesi var? Hepsinin birer şubesi var orada. Şubeyle de yetinmiyorlar. Her ilin köyünden temsilciler var İstanbul’da. İstanbul’da dernekler levhası, siyasi partilere doğru dönüştü. Bu kadara gerek yok. Önemli olan mevcut siyasi partileri güçlendirmek, programlarını güçlendirmek, çözüm üreten programlara sahip kılmak. Bunların daha tercih edilmesi lazım" dedi. "Türkiye’de başörtüsünü meselesi bitmiştir" Bahçeli’ye dün Ankara’da 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık avukatının mahkeme başkanı ve üyelerine yönelik kullandığı sözlerin sorulması üzerine, "Bu arkadaşlar Türkiye’deki toplumsal huzurun sağlanması, antlaşmanın önleyici bazı adımların atılmasının çok gerisinde kaldı. Türkiye’de başörtüsünü meselesi bitmiştir. Üniversitelerde vardır, sağlık kurumlarında vardır. İsteyen hanımefendi örtülmek suretiyle buralardan devam ediyor. Bunu şimdi taşımanın bir manası yok. Yani bunu niye söylerler? Toplumu karıştırmak için. Bunlar görevlendirilmiş tipler. Bunların hiçbirisi de kulağa basmıyor. Bunlar bozguncu. O zaman Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim döneminde Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkartıp da birtakım resimler verilmesini neyle izah edecek? Onun için bu mesele bitti. İstediğiniz gibi düşünün. İstediğiniz gibi yaşayın" şeklinde konuştu. Bahçeli, gazetecilerin "sevdiğiniz şarkılar" sorusunun ardından Hande Mehan’dan "Bir kızıl goncaya benzer dudağın" şarkısını açarak basın mensuplarıyla birlikte dinledi.
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 14:59 Nebi Hatipoğlu: "Vatandaşa yönelik vaatler sunulmasının önemi umarım kavranmıştır" AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu, Eskişehir’de hayata geçirileceği açıklanan ulaşımda gece seferleri ile öğrenci abonman kartları hakkında yaptığı açıklamada, seçim döneminde sunulan vaatlerin önemine dikkat çekti. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi (EBB), yapılan bir açıklama ile kent ulaşımında gece seferlerinin başlayacağını ve öğrencilere yönelik abonman kartların hayata geçirileceğini duyurdu. AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu sosyal medya hesaplarından yaptığı bir paylaşımla, seçim döneminde ilk olarak kendisi tarafından vadedilen hizmetlerin hayata geçirilmesi hakkında açıklamalarda bulundu. Hatipoğlu, yaptığı paylaşımda bu hizmetler için Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni kutlarken, seçim dönemlerinde vatandaşlara yönelik vaatlerin önemine dikkat çekti. Özellikle öğrenci abonman ücretleri hakkında EBB Başkanı Ayşe Ünlüce’den 250 TL’lik ücretin tekrar gözden geçirilmesini rica eden Hatipoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Eskişehir’de büyük eksiklikler olan ve yerel seçim kampanyamızda yüksek sesle dile getirdiğimiz iki vaat; gece 24.00’dan sonra toplu taşıma (Baykuş Seferleri) ve öğrencilerimiz için ulaşımda abonman kart uygulaması hayata geçirildi. Öncelikle Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni kutluyorum. Kentimiz için önemli 2 eksik giderilmiş oldu. Bir tek abonmanda 250 TL mevcut durumdan daha avantajlı olmasına rağmen yine de çok. Bu kent öğrencilere çok şey borçlu. Ayşe Hanım’dan rica etmiş olalım; bu rakam bir kez daha gözden geçirilebilir. Şunu da eklemeden geçemeyeceğim; seçim yarışında kentin eksiklerinin dile getirilmesinin ve vatandaşa yönelik vaatler sunulmasının önemi umarım kavranmıştır."
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 14:55 CHP Genel Başkanı Özel, İBB Başkanı İmamoğlu’nu ziyaret etti Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, Bakırköy’deki ek hizmet binasında ziyaret etti. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu İstanbul’da bir araya geldi. 31 Mart seçimlerinin ardından yapılan görüşme İBB’nin Bakırköy’de yer alan ek hizmet binasında gerçekleştirildi. Görüşmeye Özgür Özel’in yanı sıra CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik katıldı. Ziyaretin ardından CHP Genel Başkanı Özel, ziyaret defterini imzalayarak İBB binasından ayrıldı. Özgür Özel ziyaretinde konuşmasına, Ekrem İmamoğlu ve ekibini 31 Mart seçimlerinde aldıkları sonuçlardan dolayı tebrik ederek başladı. Özel, "5 yıl önce ilk önce daha küçük bir farkla kazanılmış ama sizin bu başarınız hazmedilemeyip seçimler yenilenmişti. O yenilenen seçimlerde İstanbul seçmeni ferasetiyle, iyi niyetiyle, hakkaniyetiyle size çok büyük bir destek vermişlerdi. 5 yıl süreyle onlara hizmet etme imkanı bulmuştunuz. O 5 yıl Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğinin markalaştığı bir beş yıl oldu. İstanbullular sizin göreve devam etmenizi ve bir 5 yıl daha hizmet etmenizi istediler. Bu görevi, bu sorumluluğu size ve ekibinize yüklediler. Ben hem sizi hem hangi partiden seçilmiş olursa olsun bütün büyükşehir belediye meclis üyelerimizi kutluyorum, başarılar diliyorum. Bu dönem geçen dönemin aksine belediye meclis çoğunluğunun da grubumuzda olduğu ve bundan sonraki süreçte hizmetleri yaparken daha az engelleneceğimiz bir 5 yıllık süreç olacak. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde eğitim, eşgüdüm ve denetimin sağlanacağı, yeni ve çok güçlü bir yapı hazırlandı. Yavaş yavaş çalışmalarına başlandı. Önümüzdeki dönemde bütün Türkiye sizin öncülüğünüzde başlayan vizyoner hizmetlerin CHP’nin bütün belediyelerine yayıldığını ve eşgüdüm halinde yürütüldüğünü görecekler" diye konuştu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise, "Sayın Genel Başkanım, ziyaretiniz için teşekkür ederiz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ailesi adına, yaklaşık 90 binin üzerinde çalışanı olan bu güçlü mekanizmanın adına, her çalışanımızın adına hoş geldiniz demek istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gündemi oldukça yoğundur her zaman. Buna layık olmak ve 16 milyon insana hizmet etmek bilinciyle hareket ediyoruz. Özellikle son yerel seçimden sonra milletimizin bize yüklemiş oluğu sorumluluğu derinden hissediyoruz. Buna layık olmak için büyük organizasyon çalışmaları yürütüyoruz" dedi.
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 14:55 ABB Başkanı Yavaş’ın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlama mesajı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla bir kutlama mesajı yayınladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın mesajında, “Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak başlattığı kurtuluş mücadelesinin 105. yıl dönümünü kutlamanın gururunu yaşıyoruz. 19 Mayıs, milletimizin bağımsızlık idealleri etrafında birleştiği, tarihimizin dönüm noktalarından biridir. Bu özel günde geçmişimizin değerini anıyor, geleceğe olan umudumuzu yeniden yeşertiyoruz. ’Biz her şeyi gençliğe bırakacağız. Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir’ diyen Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün düsturuyla daima gençlerimizin yanındayız. Bizim de bütün ümidimiz, umudumuz, güvencemiz Türk gençliğindedir. Aydınlık yarınları ülkemize en başta gençlerimiz getirecektir. Bu vesileyle tüm gençlerimizin ve milletimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor, başta Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; tüm kurtuluş kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum” ifadeleri yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Osmaneli’nin yöresel ürünlerini tattı
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 12:12 Cumhurbaşkanı Erdoğan Osmaneli’nin yöresel ürünlerini tattı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir programda Bilecik’in Osmaneli ilçesine ait yöresel ürünlerin tadına baktı. Osmaneli Kadın Girişimciler Kooperatifi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması’na katıldı. Kooperatif üyeleri, Osmaneli’nde üretilen ‘Osmaneli Ayva Lokumu’, ‘Nar Lokumu’, ‘Süt Reçeli’, ‘Salça’ ve kadın girişimciler tarafından üretilen ‘Tarhana’ ve ‘Lefke Bezi’ ürünlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a birebir tanıttı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmaneli ürünlerinden övgüyle bahsederek, "Osmaneli’nin yöresel ürünlerinin lezzeti ve kalitesi beni her zaman etkilemiştir. Bu ürünlerin daha geniş kitlelere ulaşması için hep birlikte çalışmalıyız. Kadın girişimcilerimizin ürettiği ürünler de son derece özgün ve değerli. Bu tür girişimleri desteklemeye devam edeceğiz" dedi. "Cumhurbaşkanımızın Osmaneli ürünlerine gösterdiği ilgi bizi mutlu etti" Osmaneli Belediye Başkanı Bekir Torun ise yaptığı açıklamada, "Osmaneli’nin yöresel ürünlerinin tanıtımı ve pazarlanması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu etkinlikler, bu ürünlerin daha geniş kitlelere ulaşması için önemli bir fırsat sunuyor. Cumhurbaşkanımızın Osmaneli ürünlerine gösterdiği ilgi bizi mutlu etti. Bu ilgi, ürünlerimiz için büyük bir motivasyon kaynağı olacak" diye konuştu. Osmaneli Kadın Girişimciler Kooperatifi’nin katılımı, Osmaneli’nin yöresel ürünlerinin ve kadın girişimciliğinin tanıtımı açısından önemli bir başarı olarak değerlendirildi.
Dışişleri Bakanlığından Kırım Tatar ve Çerkes Sürgünlerinin yıl dönümü sebebiyle anma mesajı
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 10:53 Dışişleri Bakanlığından Kırım Tatar ve Çerkes Sürgünlerinin yıl dönümü sebebiyle anma mesajı Dışişleri Bakanlığı, 18 Mayıs 1994’te Kırım Tatarı vatandaşların Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından sürgüne gönderilmesinin 80. yıl dönümünü sebebiyle anma mesajı yayınladı. Türkiye’nin, Kırım Tatar halkının her zaman yanında olacağının belirtildiği anma mesajında, “Kırım Tatar Türk halkının 18 Mayıs 1944’te Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından sürgüne gönderilmesinin 80. yıl dönümünü hüzün ve teessürle hatırlıyoruz. 80 yıl önce bugün, yüz binlerce Kırım Tatarı ana vatanlarından zorla çıkartılarak çeşitli ülkelerdeki çalışma kamplarına sürülmüş; maruz kaldıkları gayriinsani koşullardan dolayı yaşlı, çocuk ve kadın çok sayıda kişi hayatını kaybetmiştir. Üzerinden 80 yıl geçmiş olmasına rağmen Kırım Tatar halkının gasp edilen hakları iade edilmemiş, acıları dinmemiştir. Kırım’ın hukuk dışı ilhakı yeni acılara kapı aralamıştır. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da kimliklerinin korunması; güvenlik, refah ve esenliklerinin sağlanması için Kırım Tatarlarının yanında olmaya devam edecektir. ‘Çerkes Sürgünü’ Türkiye’nin üzüntüyle hatırladığı bir başka trajedidir. Bundan 160 yıl önce 21 Mayıs’ta Kafkasya halkları çok ağır şartlar altında ana vatanlarını terk etmek zorunda bırakılmış ve çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. Kırım Tatarlarının ve Kafkasya’nın kardeş halklarının acılarını paylaşıyor ve hatıralarını saygıyla yad ediyoruz” ifadeleri yer aldı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ana hizmet binası için plan değişikliği
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 09:59 İzmir Büyükşehir Belediyesi ana hizmet binası için plan değişikliği 30 Ekim 2020’de meydana gelen depremde hasara uğrayan ve 2022 yılında yıkımına karar verilen İzmir Büyükşehir Belediyesinin ana hizmet binasının eski yerine yapılması için hazırlanan plan değişikliği belediye meclisinde kabul edildi. İzmir Büyükşehir Belediye meclisinin mayıs ayı üçüncü olağan meclis toplantısı yapıldı. Kültürpark 4 No’lu Hol’de Meclis Başkan Vekili Altan İnanç idaresinde yapılan oturumda, 30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen depremin ardından hasar aldığı için yıkılan İzmir Büyükşehir Belediyesinin ana hizmet binası için önemli bir adım atıldı. Binanın Konak Atatürk Meydanı’ndaki mevcut alanında yeniden inşa edilmesi için plan değişikliğine gidildi. Mecliste oylanan plan değişikliği, bölgenin sit alanı olması nedeniyle İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na gönderilecek. Kurulun onaylaması halinde, Büyükşehir Belediyesi’nin ana hizmet binası eski yerinde yeniden inşa edilecek. 30 yaş üstü kişiler, öğrenci indiriminden yararlanamayacak Mecliste, İzmirim Kart Yönetmeliği’nde ise önemli bir değişikliğe gidildi. Yönetmelik taslağına ilişkin önerge oy çokluğu ile meclisten geçti. Karara göre, toplu taşıma araçlarında yalnızca 30 yaşından gün almamış olan vatandaşların öğrenci kartları geçerli olacak. 30 yaş üstü kişiler, öğrenci indiriminden yararlanamayacak. Bu kişiler öğrenci kartlarını kullanmaya devam edebilecek, ancak kartlarından tam tarife ücreti tahsil edilecek. Bildirim kararlarına uymayanlara yeni kişiselleştirilmiş İzmirim Kart verilmeyecek Kişiselleştirilmiş İzmirim Kartların, başkası tarafından kullanımına yönelik maddede de değişikliğe gidildi. Buna göre, bildirim yükümlülüğüne uyulmaması sebebiyle başkası tarafından kullanıldığının ilk kez belirlenmesi halinde 4 ay, ikinci kez tespit edilmesi halinde 8 ay, 3 kez ve üzerinde tespit edilmesi halinde 12 ay süre ile kartın kapatılmasına karar verildi. Bildirim kararlarına uymayanlara yeni kişiselleştirilmiş İzmirim Kart verilmeyecek.
19 Mayıs’ta trenler ücretsiz
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 09:43 19 Mayıs’ta trenler ücretsiz Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda Marmaray, Başkentray, İZBAN, Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem Hattı ve Gayrettepe-İstanbul Havalimanı-Arnavutköy Metro Hattı’nın ücretsiz olarak hizmet vereceğini duyurdu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 29 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan karar doğrultusunda 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda Bakanlığa bağlı Marmaray, Başkentray, İZBAN, Sirkeci-Kazlıçeşme raylı sistem hattı ve Gayrettepe-İstanbul Havalimanı-Arnavutköy Metro Hattı’nın ücretsiz olarak hizmet vereceğini söyledi. YHT, anahat ve bölgesel trenlerde gençlere yüzde 15 indirim ve abonman kolaylığı Türkiye’nin en önemli ulaşım modlarından birisinin demiryolları olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu, ülkenin geleceği olan gençlerin çok önemli bir bölümünün trenlerle seyahat etmeyi tercih ettiği bilgisini verdi. Yüksek Hızlı Tren’le yolculuk yapanların yüzde 19.8’ini gençlerin oluşturduğunu kaydeden Uraloğlu, “TCDD Taşımacılık tarafından işletilen Yüksek Hızlı Tren, anahat ve bölgesel trenlerimizde gençlerimize yüzde 15 oranında indirim ve çeşitli oranlarda indirimli abonman seçenekleri sunuyoruz. Gençlerimiz, Yüksek Hızlı Trenlerimizin yanı sıra turistik trenlerimize de büyük ilgi gösteriyor. Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz gençlerimizin demiryolu sevgisiyle büyümesi çok önemli” dedi.
Creil heyeti Kuşadası’na hayran kaldı
18 Mayıs 2024 Cumartesi - 09:07 Creil heyeti Kuşadası’na hayran kaldı Kuşadası’nın Fransa’daki kardeş şehri olan Creil’den gelen heyet, kentin önemli kültür, sanat ve turizm rotalarını gezdi. Kardeş şehir ilişkilerini geliştirmek ve Kuşadası’nın tanıtımına katkı sağlamak amacıyla düzenlenen gezide, heyet kentin doğal ve tarihi güzelliklerine hayran kaldı. Kardeş şehir ilişkilerini geliştirmek ve Pazar günü kutlanacak 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na katılmak için Creil’den gelen Uluslararası İlişkiler Proje Yöneticisi Zohra Bibi, Kültür, Gençlik ve Vatandaşlıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Rama Diarra, Yenilikçi ve Adil Ticaretten Sorumlu Aissata Sow, Vatandaşlık, Katılımcı Demokrasi ve Mahalle Konseyleri’nden sorumlu Ahmet Bulut ile Uluslararası İş birliğinden sorumlu Anne Gaelle Perez’den oluşan heyet, Kuşadası’nda birçok kültürel ve turistik rotayı gezdi. Kuşadası’nın beklediklerinden çok daha güzel bir turizm kenti olduğuna değinen Vatandaşlık, Katılımcı Demokrasi ve Mahalle Konseyleri’nden sorumlu Ahmet Bulut, “Öncelikle bizleri kardeş şehrimiz Kuşadası’nda misafir ettikleri için Başkan Ömer Günel’e ve Kuşadası Belediyesi’ne çok teşekkür ederim. Kuşadası’nın dünyanın en önemli turizm noktalarından biri olduğunu biliyorduk. Fakat tahmin ettiğimizden çok daha güzel bir yermiş. Gezilip görülecek birçok güzelliği var. Umuyoruz ki Kuşadası ile kardeş şehir olarak çok önemli projeleri hayata geçireceğiz” dedi.
İletişim Başkanı Altun: "Teröristlerin teslimi, terör örgütlerine desteğin kesilmesi, Türkiye’nin müttefiklerinden en doğal beklentisidir"
17 Mayıs 2024 Cuma - 22:49 İletişim Başkanı Altun: "Teröristlerin teslimi, terör örgütlerine desteğin kesilmesi, Türkiye’nin müttefiklerinden en doğal beklentisidir" Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "FETÖ’nün Amerika Birleşik Devletleri’ndeki varlığı ve faaliyetleri bizim için olduğu kadar, Amerikan toplumu için de bir tehdittir. Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerinin desteklenmesi, teröristlerin teslim edilmemesi stratejik ortaklık ve müttefiklik anlayışı ile örtüşmemektedir. Teröristlerin teslimi, terör örgütlerine desteğin kesilmesi, Türkiye’nin müttefiklerinden en doğal beklentisidir" dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından ABD’nin New York şehrinde düzenlenen Türk Günü Yürüyüşü etkinlikleri kapsamında Türkevi’nde “Kültürel Bağları Güçlendirmek Türk Amerikan İlişkilerinde Yeni Bir Vizyon” paneli düzenlendi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, panelde videomesaj ile katılımcılara hitap etti. Düzenlenen panel ve organizasyonları Türk-Amerikan ilişkilerinin mevcut durumunu ele almak, gelecekteki muhtemel seyrini konuşmak için bir fırsat olarak gördüklerini dile getiren Altun, bugünkü programı da 41. Türk Günü Yürüyüşü Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiklerini söyledi. Türk Günü Yürüyüşü’nün ilk kez 1981 yılında Türk diplomatların terör örgütü ASALA tarafından şehit edilmesine tepki amacıyla yapıldığını anımsatan Altun, yıllar içinde geleneksel hale gelerek Türk-Amerikan toplumunun ABD’deki en önemli etkinliklerinden biri haline geldiğini belirtti. Altun, “Türk Günü Yürüyüşü, artık, Amerika’nın ekonomik ve sosyokültürel hayatına önemli katkılarda bulunan Türk-Amerikan toplumunun birlik ve beraberliğini pekiştirten bir etkinliktir. Türkiye-ABD ilişkileri açısından da son derece kıymetli olan etkinlik kapsamında düzenlediğimiz bu program, iki ülke ilişkilerinin farklı boyutlarıyla ele alınmasını hedefliyor" ifadelerini kullandı. Türkiye-ABD ilişkilerinin uzun yıllara sâri bir geçmişe sahip olduğuna işaret eden Altun, bu süreçte dünyanın karşı karşıya olduğu bölgesel ve küresel sınamalar dikkate alındığında iki ülke arasındaki işbirliği ve diyalogun ne denli önemli olduğunun daha iyi anlaşılacağını belirtti. Yakın zamanda, pandemiden Rusya-Ukrayna Savaşına, tedarik zincirinin bozulmasından gıda krizinin çözümüne kadar Türkiye’nin bu süreçteki yapıcı rolünün, daha büyük ve derin krizlerin önüne geçilmesini sağladığını vurgulayan Altun, şunları kaydetti: “Bölgemizi ve tüm küresel aktörleri etkileyen son gelişme ise, sizlerin de malumu olduğu üzere, İsrail’in 7 aydan beri devam eden saldırılarıdır. İsrail’in Filistin’deki saldırıları küresel sorunları artıran, barışa olan inancı zayıflatan, uluslararası değerlere olan güveni ortadan kaldıran bir mahiyet arz ediyor. Bu katliamlara karşı da Türkiye ilk günden itibaren saldırıların durması için insanî ve diplomatik imkânlarını seferber etmiştir. Türkiye, Gazze’de İsrail’in yol açtığı insanlık dramını sona erdirecek çözüm perspektifi ile diplomatik girişimlerini sürdürmektedir. Türkiye’nin ABD ile işbirliği yapmayı beklediği konular bunlarla sınırlı değil. Türkiye-ABD ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık anlayışına saygı çerçevesinde bölgesel ve küresel meselelere barış, güvenlik ve refah odaklı yaklaşımlar geliştirme potansiyeline olan inancımızı hala koruyoruz." Bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olarak Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı meselelere dair gerçekçi ve kapsayıcı politikalar üreten, parçası olduğu ittifak ve ortaklıkları güçlendiren; onları değerli kılan bir ülke olduğunu dile getiren Altun, Türkiye’nin düzensiz göç, mülteciler ve terör başta olmak üzere yerel ve uluslararası düzlemde her soruna kapsayıcı ve kalıcı çözümler getirmeyi odağına alan bir perspektif ve vizyona sahip olduğunu bildirdi. Altun, sahip olduğu imkanlar, bu imkanları kullanma biçimi, hedefleri ve vizyonunun Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzlemde istikrar sağlayıcı rolünü pekiştirdiğinin altını çizdi. “Teröristlerin teslimi, terör örgütlerine desteğin kesilmesi, Türkiye’nin müttefiklerinden en doğal beklentisidir” Türkiye’nin, milli güvenliğini tahkim ederken bölgesel ve küresel istikrarı da hedefleyen çok boyutlu mücadelesinin müttefikleri nezdinde hak ettiği teveccühü görmesi müttefiklik ruhunun gereği olduğuna dikkati çeken Altun, şunları kaydetti: “Bu bağlamda FETÖ’nün Amerika Birleşik Devletleri’ndeki varlığı ve faaliyetleri bizim için olduğu kadar, Amerikan toplumu için de bir tehdittir. Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerinin desteklenmesi, teröristlerin teslim edilmemesi stratejik ortaklık ve müttefiklik anlayışı ile örtüşmemektedir. Teröristlerin teslimi, terör örgütlerine desteğin kesilmesi, Türkiye’nin müttefiklerinden en doğal beklentisidir. İkili ilişkilerimizi olumsuz etkileyen sorun alanlarının ve görüş ayrılıklarının yapıcı, gerçekçi ve kararlı bir yaklaşımla etkin bir şekilde yönetilmesi, hem Türkiye’nin hem de ABD’nin faydasına olacaktır. Türkiye ve ABD’nin aynı zamanda NATO müttefiki olduğunu da hatırlatmak istiyorum. NATO müttefiki iki ülkenin ilişkilerindeki çok boyutlu ve derinlikli iş birliğinin ülkelerimizin güvenlik, istikrar ve barışı için elzem olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.” Altun, sözlerinin sonunda Başkanlığımızın düzenlediği söz konusu panelin iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sağlamasını temenni etti.
Bakan Tunç: "Asıl önemli olan Türkiye Yüzyılı’na başlarken darbe anayasasından kurtulmuş bir anayasayla yola devam etmek”
17 Mayıs 2024 Cuma - 22:40 Bakan Tunç: "Asıl önemli olan Türkiye Yüzyılı’na başlarken darbe anayasasından kurtulmuş bir anayasayla yola devam etmek” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Asıl önemli olan, ülkemizin darbe anayasasından kurtulup demokratik, sivil, katılımcı bir anlayışla hazırlanacak yeni bir anayasayla Türkiye Yüzyılı’na başlarken darbe anayasasından, vesayetçi ruhtan kurtulmuş bir anayasayla yola devam etmek. İnşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde böyle bir uzlaşmada gerçekleşir ve ülkemizin yüksek demokrasi yolundaki adımları hızlanarak devam eder” dedi. Sakarya’nın Sapanca ilçesinde bulunan bir otelde düzenlenen İş Hukuku Değerlendirme Sempozyumu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un katılımıyla başladı. Bakan Tunç, yaptığı konuşmada, “Burada işçi ve işveren sendikalarımız var. Dolayısıyla her iki tarafı dengede tutacak, her iki tarafın da hakkını, menfaatini koruyacak bir disiplin iş hukuku. O sebeple iş hukuku, işçi, işveren arasındaki hak ve menfaat dengesini gözeten bir alan. Tabii işçi zayıf taraf, işçiyi koruyucu ilkeyi ihmal etmemek lazım. O sebeple zaten Yargıtay ve uygulamamızın da bu anlamda kökleşmiş içtihatları var. Tabii bu içtihatlar, haksızı korumak anlamında değil. Bunu da belirtmekte fayda var. Yani haksız olan illa korunacak diye bir şey yok. Orada işçiyi koruyucu ilkeye ilişkin Yargıtay kararlarını okuduğumuz zaman o alanın çok daha önemli olduğunu ve ihmal edilmemesi gereken alan olduğunu görüyoruz. Ve bu anlamda da kökleşmiş içtihatlar devam ediyor. Tabii iş hukukunun adil ve dengeli bir iş ortamı sağlayacak şekilde düzenlenmesi işçilerimiz ve işverenlerimiz için iş barışı anlamında, toplumsal barış anlamında da önemli. Özellikle üretim ve verimliliğin artması bakımından da önem arz ediyor. Hem işçiyi koruyacağız hem de işverenin özellikle üretim ve istihdam anlamındaki tıkanan yollarını da açma noktasındaki çalışmalarımızı hakkaniyetli bir şekilde sürdüreceğiz. O sebeple işçi ve işveren birbirini tamamlayan bir bütünün iki yarısı gibi” dedi. “Türkiye son 22 yılda siyasi istikrarın getirdiği güvenle tüm alanlarda büyük atılımlar gerçekleştirdi” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Türkiye son 22 yılda siyasi istikrarın getirdiği güvenle tüm alanlarda büyük atılımlar gerçekleştirdi, gerçekleştirmeye de devam ediyoruz. Daha demokrat, daha güçlü, daha istikrarlı geleceğe güvenle bakan bir ülke olma yolunda, 22 yılda çok önemli mesafeler aldık. Ekonomik kalkınma anlamında tabii ki son dönemde pandeminin getirdiği sıkıntılar, 6 Şubat’ta meydana gelen deprem nedeni ile ülkemizin önemli büyük vilayetlerin 15-20 milyona yakın insanı ve Türkiye’yi etkileyen o büyük dünya tarihinin en büyük deprem afeti de ekonomik bakımdan ülkemizi etkiledi. Dış gelişmeler ekonomimizi etkiledi. Ama kim ne derse desin son 22 yılda Türkiye 230 milyar dolar gayrisafi milli hasıladan bugün 1 trilyon doları aşarak dört kattan fazla bir ekonomik büyümeyi hayata geçirdi” diye konuştu. “Hükümetlerimiz döneminde her zaman emeğin ve üretimin yanında olduk” Bakanlık olarak emek ve üretimin yanında olduklarını belirten Bakan Tunç, “Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, hükümetlerimiz döneminde her zaman emeğin ve üretimin yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Çalışma hayatında adaletli bir paylaşım olması adına önemli adımlar attık, atmaya devam edeceğiz. Uzlaşma kültürünü, aklıselimi esas alarak çalışma hayatındaki çatışmacı tutumu, bütün tarafların hukukunu koruyan bir düzleme kavuşturmak için çalıştık, yine çalışmaya devam edeceğiz. İşçilerimizin, çalışanlarımızın, memurlarımızın, sendikalı olma hakkı, toplu sözleşme hakları başta olmak üzere haklarını her zaman koruma gayretinde olduk, olmaya da devam edeceğiz İşçiyle-işveren arasında çalışma barışının sağlanmasına yönelik adımlar attık ve atmaya da devam edeceğiz. Bu adımları atarken elbette ki önce insan anlayışıyla hareket ettik. İnsanımızı güçlendirirken toplumu da güçlendirmek için adımlar attık. Emeğin, alın terinin ne olduğunu, neye tekabül ettiğini bilen bir medeniyetin mensuplarıyız. Çünkü bizim için emek, helal lokma için gösterilen çabayı ifade eder. Dolayısıyla emek de, ekmek gibi kutsaldır. Ekonomide büyümenin en temel unsurunu toplumsal barış ve sosyal hukuk devleti oluşturmaktadır. 22 yıldır toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde sosyal politikalar uyguladık, uygulamaya da kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Başta iş kanunu olmak üzere işçinin hak ve menfaatlerini, güvenliğini koruyan, işverenin de hukukuna halel gelmemesini sağlayan birçok yasal değişikliği hayata geçirdik” şeklinde konuştu. “Yeniliklerin temelini 2003 tarihli 4807 sayılı İş Kanunu ile attık” “Sosyal hukuk devleti olmanın bir gereği olarak ve hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşlarımızı içine alan bu yeniliklerin temelini 2003 tarihli 4807 sayılı İş Kanunu ile attık" diyen Bakan Tunç, "2013’ten beri başlayan ara buluculuk sisteminde mahkemelerin huzuruna gelmeden toplamda 4 milyon 70 bin iş uyuşmazlığının anlaşmayla sonuçlandığını görüyoruz. 2013’ten bu yana tabii zorunlu olduktan sonra bu sayı daha da arttı. 5 milyon 800 bin arabuluculuk başvurusunun 4 milyon 70 bininin anlaşmayla sonuçlandığını görüyoruz. Burada tabii işçi işveren arasındaki uyuşmazlıklardaki anlaşma oranı diğer arabuluculuktaki anlaşma oranlarından daha yüksek. Burada işçinin, özellikle bir an önce alacağına kavuşmak istemesi, uzun süren yargılamalarda yıpranmak istememesi, değişik faktörler nedeniyle işçilerin anlaşmaya, işverenin de anlaşmaya yanaştığını görüyoruz. Ama burada bu hakkaniyet dengesini kurmak, uygulamada dile getirilen hususlar, eksiklikleri de gidermek noktasında çalışmamızı sürdürmemiz gerekecek. Geçtiğimiz yıl 965 bin 323 ara buluculuk dosyasının 2023’te, 746 bin 898’i anlaşmayla sonuçlanmış. 2013 yılından itibaren yılda bir mahkemede ortalama 500 dosyanın ilk derecede görüldüğünü kabul edersek her yıl için 487 iş mahkemesinin iş yüküne denk gelen bir durum söz konusu. Yani ara buluculuk sistemi sayesinde 487 mahkemenin iş yükü mahkemeye intikal etmeden uzlaşmayla, anlaşmayla sonuçlanmış oluyor” ifadelerini kullandı. “İş mahkemelerindeki yoğunluğun farkındayız” İş mahkemeleri hakkında konuşan Bakan Tunç, “İş mahkemelerindeki yoğunluğun farkındayız. İş daireleri sayısının arttırılması, hakim, savcı sayımızın arttırılmasıyla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tabii istinaf dairelerinin sayısını ve orada görev yapacak olan hakimlerimizin sayısını artırmamız gerekiyor. Şu anda yargı teşkilatımız 24 bin hakim ve savcıdan müteşekkil. 24 bin hakim ve savcımızın yüzde 70’i 10 yılın altında kıdeme sahip, yüzde 45’i de 5 yılın altında kıdeme sahip. Dolayısıyla genç bir kadroyuz. Gelecek vadeden de bir kadroyuz aslında yargı teşkilatı olarak. O gençlerimiz tecrübe kazandıkça adalet akademimizdeki hizmet içi eğitimlerle daha da güçlenerek yollarına devam edecekler. Artık 2024 yılından itibaren hukuk mesleklerine giriş sınavıyla hem hakim, savcı yardımcılığı öncesinde hem de avukatlık stajı öncesinde hukuk fakültesi mezunlarımızın bir ön elemeden geçmesi ile ilgili uygulamayı başlatıyoruz. Önümüzdeki Ekim ayında ÖSYM tarafından yapılacak olan hukuk mesleklerine giriş sınavı sonrasında avukatlık ve hakimlik düşünebilecek genç kardeşlerimiz. Tabii hukuk fakültelerindeki eğitimin kalitesi de çok önemli. Bu anlamda da hukuk fakültelerindeki akademisyen kadrolarının da önümüzdeki süreç içerisinde daha da güçlenerek hukuk fakültesi mezunlarımızın daha güçlü bir şekilde mezun olmaları, hukuk meslekleri giriş sınavını başarmaları ve sonrasında avukatlık stajına başlayabilmeleri ve aynı zamanda da hakim, savcı yardımcılığı sınavına girebilmeleriyle ilgili sistem bu yıldan itibaren başlıyor. Yine 2 yıl süren hakim savcı adaylığını da artık terk ediyoruz. 3 yıl süren hakim, savcı yardımcılığı sistemine geçiyoruz. Adaylık yok. Artık 3 yıl boyunca hakim, savcı yardımcısı olacak olarak görev yapacaklar. 1 yıla yakın süre Adalet Akademisi’nde eğitimler görecekler. Uygulama adliyesini de faaliyete geçirdik. Adliyeyi de orada müracaat bürosundan savcı odalarına varıncaya kadar, otopsi yapılan yerlere varıncaya kadar hepsini orada uygulamalı bir şekilde de görecekler. 2 yıl boyunca da tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında usta çırak ilişkisi içerisinde çalışacaklar ve 3 yılın sonunda o akademideki ara sınavlar ve yine yanlarında çalıştıkları istinafı, ilk derecesi, Yargıtay’ı, o hakimlerimizin, tecrübeli hakimlerimizin vereceği notlar sonrasında eğer puanları tuttururlarsa hakimler, savcılar kurulumuz onları mesleğe kabul edecek. Böyle sık bir elemeden geçilmiş olacak. Dolayısıyla genç hukukçularımızın kürsüye çok daha güçlü ve donanımlı bir şekilde geçmelerini inşallah sağlayacağız” dedi. “9’uncu yargı paketi taslağımızı meclisimizin takdirlerine sunacağız” 9’uncu yargı paketi taslağını meclise sunacaklarını aktaran Bakan Tunç, şunları kaydetti: “22 yıldan bu yana temel kanunlarımızın tamamını yeniledik. Tabii bu yenileme sürecinde uyum sağlama sürecinde yine birçok değişikliği hayata geçirdik yargı paketleriyle. Şimdi önümüzde bir yargı paketinin daha hazırlıkları yapılıyor. 9’uncu yargı paketi taslağımızı meclisimizin takdirlerine sunacağız. Burada uygulamadan gelen, uygulamadaki aksaklıkları ortadan kaldırmaya yönelik önemli yine tekliflerimiz olacak taslakta. Milletvekillerimizin takdirlerine sunacağız. Bu nedenle mevzuatın iyileştirilmesi, geliştirilmesi çünkü sürekli teknolojinin iş hayatının, ticari hayatın çeşitlenmesi, bilişim sektörü, tüm bunlar yeni değişiklikler gerektiriyor. Toplumun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde ilerlememiz lazım. Bu anlamda uygulayıcılardan gelen önerilere çok büyük önem veriyoruz. Tabii mahkeme sayılarını da ihtiyaç olduğu zaman arttırıyoruz. 2002 yılında 74 tane iş mahkemesi vardı, bugün itibariyle 486 iş mahkememiz var. İş mahkemelerindeki yoğunluğu daha da azaltmak için geçtiğimiz günlerde de yine 41 ayrı yargı çevresinde 122 yeni iş mahkemesinin kurulmasını sağladık. Dolayısıyla 122 yeni mahkememizin kuruluşunu gerçekleştirdik, ama henüz faaliyete geçmedi. Atamalarını da gerçekleştirdikten sonra 486’ya sonra 122 daha ilave ettiğimiz zaman bu konuda iş mahkemesi sayımızı da arttırarak özellikle yoğunluğu azaltma gayreti içerisindeyiz. İstinaf incelemeleri yapan 15 bölge adliyemiz var. 18’e çıkardık ama 17’si Haziran’dan sonra faaliyete geçmiş olacak. 2 Bölge Adliye Mahkememiz daha faaliyete geçecek. Biri Tekirdağ birisi de Denizli. Malatya’yı da inşallah sonraki yıllarda faaliyete geçirmeye çalışacağız. Buralarda 238 hukuk dairemiz var. Bunun 57’si iş ve sosyal güvenlik hukuku alanında görevli. Son 1 yıl içerisinde de 2 istinaf dairesi kurmuştuk. Şimdi 5 istinaf dairesi daha kurduk. Yoğunluğun çok olduğu bazı yerlerde, İstanbul başta olmak üzere 5, toplamda geçen yıl itibariyle bu 1 yıl içerisinde 7 tane istinaf dairesini, iş dairesi olarak kurmuş oluyoruz.” “Kanunumuzda iş davalarının iki ay içerisinde sona ermesi yazılı” Bakan Yılmaz Tunç, “Yargıtay’da da iki farklı hukuk dairesi, ihtisas alanı olarak iş ve sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalara bakmaya devam ediyor. İş mahkemelerinde toplam iş yüküne geldiğimiz zaman önceki yıldan devreden 382 bin 255 dosya var 2022’den. 2023’te açılan 257 bin 465 toplam iş yükü 639 bin. Aynı yıl iş mahkemeleri tarafından da 253 bin dosyanın karara bağlandığını görüyoruz. Yani yıl içinde açılanla karara bağlananın neredeyse eşit olduğunu görmek mümkün. İş mahkemelerinde bir dosyanın ortalama görülme süresi 2000 yılında 693 günken yeni ihtisas mahkemelerinin kurulmasıyla birlikte 549 güne düştü, bunu çok uzun buluyoruz. Yani iki yıla yakın bir süre demek. Dolayısıyla bu süreyi çok daha aşağıya indirmemiz lazım. Aslında kanunumuzda iş davalarının iki ay içerisinde sona ermesi yazılı. Tabii bu süreler tavsiye niteliğinde, süreler olduğu için değişik sebeplerle sürelerin uzadığını görüyoruz. Hedef süreler noktasında bölge adliye mahkemelerinde de hedef süre konulacak yargı reformu strateji belgelerinde cümleler var” şeklinde konuştu. “Türkiye Adalet Akademimiz dünyanın en yetkin kuruluşlarından” "Türkiye Adalet Akademimiz dünyanın en yetkin kuruluşlarından, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı çerçevesi içerisinde hakimlerimizin gerek meslek öncesi gerek meslek içi eğitimlerini başarıyla sürdürüyorlar" ifadelerini kullanan Adalet Bakanı Tunç, "2023 yılında 837 hakim ve savcıya 2024 yılında da şimdiye kadar 249 hakim ve savcıya iş hukuku alanında çeşitli eğitimler verildiğini görüyoruz. Bu yıl içerisinde 130 hakim ve savcının katılacağı iş mahkemesi uygulamaları eğitimi de planlanmış durumda. Bunlar da inşallah hayata geçecek. Bunun dışında meslek öncesi eğitim faaliyetleri çerçevesinde de 2023 yılında bin 745 hakim ve savcı adayına iş hukukunun çeşitli alanlarında eğitimler verilmiş durumda. 2024 yılı sonunda toplam bin 232 ve savcı adayı ve yardımcısına aynı alanlarda eğitimler verilmesi planlandı. Ayrıca iş hukuku alanında arabuluculuk sisteminin daha sağlıklı işleyebilmesi için iş hukuku başta olmak üzere birçok alanda da uzmanlık eğitimleri verilecek” ifadelerini kullandı. “Teknolojinin, yargının hizmetinde kullanılmasını daha da arttırmamız gerekiyor” Yargının teknolojiyi daha çok kullanması gerektiğini belirten Bakan Tunç, “Yargının hızlandırılması anlamında, özellikle teknolojinin, yargının hizmetinde kullanılmasını daha da arttırmamız gerekiyor. E-Devlet uygulamaları, elektronik tebligat, elektronik görüntülü duruşma sistemleri bunları daha da geliştirerek özellikle vatandaşlarımızın daha etkin, daha hızlı, daha adil yargı hizmetine kavuşması noktasındaki çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Fiziki mekanlar noktasında çok önemli bir sıkıntımız yok. Çok sayıda adliye binası geçmiş dönemlerde de yapıldı yine yapılmaya da devam ediyor. Tabii deprem bölgesinde yıkılan adliye saraylarımız var onları bir an önce ayağa kaldırmamız, inşa etmemiz gerekiyor. Bunların hepsini tabii ki fiziki imkanları, teknolojik imkanları geliştirmenin gayreti içerisinde olmaya devam edeceğiz. Elektronik tebligatla da hem kağıt tasarrufu, tam çevreci bir uygulama hem de az masraf ve yargının hızlandırılması anlamında çok önemli uygulama olduğunu da belirtmekte fayda var” dedi. “Türkiye yüzyılına başlarken darbe anayasasından kurtulmuş bir anayasayla yola devam etmek” Bakan Tunç, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de 2007 yılından bu yana Adalet Komisyonu’nda görev yaptım. Adalet Komisyonu, hukuk inşa eden bir komisyon ve en yoğun çalışan bir komisyon. Diğer konularda farklı farklı komisyonlarda. Bir kere bu komisyonların eski sisteme göre çalışan komisyonlar bunlar. Parlamenter sisteme göre çalışan komisyonlar yeni iç tüzük meclis başkanımız bazı konuşmalarında ifade ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünü yeni hükümet sistemine uyarlanması konusunda çalışmalar var. Komisyonların güçlendirilmesi, kanun yapma yetkisi münhasıran milletvekillerine ait durumda. Ama milletvekilleri bu kanun yapma sürecini tek başına hiç kimsenin görüşünü almadan yapamayacakları da açık sendikaların, derneklerin, vakıfların, teşrifleri, uygulayıcıların, yargı mensuplarımızın, vatandaşlarımızın, akademisyenlerimizin teşrifleri, onlarla beraber çalışma şekilleri, tüm bu kapasiteyi güçlendirecek bir komisyon yapısının meclisimizde kurulması zarureti var. İnşallah iç tüzük noktasında da böyle bir uzlaşma sağlanırsa oradaki işleyiş de daha güçlü olarak devam eder. Asıl önemli olan ülkemizin darbe anayasasından kurtulup demokratik, sivil, katılımcı bir anlayışla hazırlanacak yeni bir anayasayla Türkiye yüzyılına başlarken darbe anayasasından vesayetçi ruhtan kurtulmuş bir anayasayla yola devam etmek. İnşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde böyle bir uzlaşmada gerçekleşir ve ülkemizin yüksek demokrasi yolundaki adımları hızlanarak devam eder” diye konuştu.