EĞİTİM - 30 Ekim 2017 Pazartesi 11:11

ERÜ’de ‘Evlilik Okulu’ seminerleri 10 Kasım’da başlıyor

A
A
A
ERÜ’de ‘Evlilik Okulu’ seminerleri 10 Kasım’da başlıyor

Erciyes Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi (ERREM) tarafından düzenlenen bu yılki evlilik okulu seminerleri, 10 Kasım 2017 tarihinde başlıyor.

Erciyes Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi (ERREM) tarafından düzenlenen bu yılki evlilik okulu seminerleri, 10 Kasım 2017 tarihinde başlıyor.


8 Aralık 2017 tarihinde sona erecek seminerlerde Bozok Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Özgül Karaaslan “Evlilikte Cinsellik”, ERREM Müdürü Öğr. Gör. Mustafa Atak “Evlilikte İletişim ve Sorun Çözme”, Psikiyatrist Dr. Mustafa Mermer “Evlilikte Celal-Cemal İlişkisi”, ve Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Pazarbaşı “Dini Bağlamda Evlilik” konularında bilgi verecek.


Seminerlerle hakkında bilgiler veren ERREM Müdürü Mustafa Atak, evlilik okulu eğitim seminerlerinin 5 oturumda gerçekleşeceğini, katılımın herkese açık olduğu seminerler sonunda en az 4 oturuma katılanlara sertifika verileceğini söyledi.


Açıklamasında ERREM olarak gençlere ve yetişkin bireylere yönelik yürüttükleri psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri hakkında da bilgiler veren Atak, evlilik üzerine kaleme aldığı “Evleniyor muyuz? Eğleniyor muyuz?” isimli kitabında Türkiye’deki evlilik müessesini yakından değerlendirme imkânı bulduğunu belirtti.


ERREM Müdürü Atak, “Sonuçta bilfiil gözledim ki, Türkiye’de evlilik müessesi çok büyük bir sarsıntı geçirmekte. Aile içi geçimsizlikler, ucu eşlerden birinin hayatının sonlandırılmasına kadar uzanabilen (kadın ya da erkeğe uygulanan) şiddet, evliliğin mecburiyetten sürdürülmesi veya boşanma ile sonlandırılması gibi durumlar toplumda diz boyunu da aşmış durumda maalesef.TÜİK’in 2015 yılı araştırmasına göre, son 10 yılda 1 milyon 151 bin 765 çift boşanmıştır. Aynı dönemde evlenen çiftlerin sayısı ise 6 milyon 144 bin 124 olmuştur. Son on yılda evlenme oranı % 2,5 azalırken, boşanma oranı % 42 artmıştır. Kayseri boşanma oranlarında Türkiye’de dokuzuncu sırada olup, evlenen her dört kişiden biri boşanmaktadır.


Mesleğimiz gereği sıklıkla karşılaştığımız huzursuz bireyler, mutsuz evlilikler, parçalanmış aileler ve bu ailelerin şaşkın ve çaresiz çocukları ve bunun bir yansıması olarak evlenmek yerine sadece haz amacı güderek evlilik dışı yaşamayı tercih eden gençler ve geleceği karanlık gözüken Türkiye.


Bu görüntü ve medyada çok çarpıcı bir şekilde vurgulanan aile içi şiddet ve istismar tablosu bizlere büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Toplumun yeniden inşası vazifesi. Şimdiki ve gelecek kuşakları; ruh sağlığı yerinde, milli ve manevi değerlerine saygılı, yeryüzündeki bütün canlıların hakkını koruyan, insana Hz. insan gözüyle bakabilen, kalp ve gönül gözü açık, bireyler olarak yetiştirmek durumundayız” dedi.


ERREM Müdürü Atak, düzenleyecekleri evlilik okulu seminerlerine katılmak isteyenlerin merkezlerininhttps://errem.erciyes.edu.tr/basvuru-formu/PSIKOLOJIK-DANISMA-VE-REHBERLIK-UYGULAMA-VE-ARASTIRMA-MERKEZI/85 internet adresinden kayıt yaptırabileceklerini sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Başkan Büyükkılıç’tan gencin hayatını kurtaran personele teşekkür Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç; boğazına şeker kaçan ve nefessiz kalan genci yaptığı Heimlich manevrası ile kurtaran Ulaşım A.Ş. personeline teşekkür belgesi verdi. Melikgazi ilçesi Kiçikapı bölgesinde caddede arkadaşlarıyla yürüyen bir gencin boğazına şeker kaçtığını fark eden Büyükşehir Belediyesi Ulaşım A.Ş.’de vale hizmeti veren personel Emre Aysel, gencin yanına giderek, Heimlich manevrası yaptı. Bu hayati hamle ile gencin nefes borusunda kalan şekeri çıkartan Aysel’e, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç tarafından teşekkür belgesi verildi. Ulaşım A.Ş. personeli Emre Aysel’i makamında misafir eden Başkan Büyükkılıç, “Emre kardeşimize teşekkür ediyorum. Görevini yaparken, göstermiş olduğu hassasiyet ile bir vatandaşımızın belki de hayatını kurtarmaya vesile oldu. Heimlich manevrasını hem öğretmek hem uygulamak bağlamında gerekli çalışmaları zamanında yapan genel müdürümüz şahsında ulaşım birimimize de teşekkür ediyorum” diye konuştu. Bir doktor olarak bu bilincin önemine vurgu yapan Büyükkılıç, “Toplumda böyle duyarlı insanları görmek bizleri sevindiriyor, keyiflendiriyor. O günün anısına bir belge vererek nezaketine, bilinçli bir şekilde bu uygulamayı yapmana, bir doktor ağabeyin olarak teşekkür ediyorum” dedi. Vale görevlisi Emre Aysel de Başkan Büyükkılıç’a teşekkürlerini iletti. Ziyarette, Ulaşım A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Canbulut da hazır bulundu.
Ankara Eşini ve kendi arkadaşını bıçaklayarak öldürdü Ankara’da bir kişi eşini ve kendi arkadaşını bıçaklayarak öldürdü. Olay, sabah 04.00 sıralarında Etimesgut ilçesi 30 Ağustos Mahallesindeki bir apartman dairesinde meydana geldi. Servet Bozkurt, eşi Elif Bozkurt’u bilinmeyen bir nedenden dolayı bıçaklayarak öldürdü. Olayın ardından ayağındaki elektronik kelepçeyi kıran Bozkurt, arkadaşı olduğu düşünülen Hasan Ş.’nin işlettiği tekel büfesine gitti. Bilinmeyen bir nedenden ötürü tartıştığı Hasan Ş.’yi de bıçakla öldüren Bozkurt cinayetin ardından bölgeden ayrıldı. Ev hapsine çarptırılmıştı 3 bin lira karşılığında anlaştığı Mertcan Kılıç’ı azmettirdiği iddia edilen Bozkurt hakkında ev hapsi kararı verilmişti. Bozkurt’un, öldürdüğü eşiyle aynı evde yaşadığı, aralarında şiddetli geçimsizlik bulunduğu ve boşanma aşamasında olduğu iddia edildi. Öldürülen Elif Bozkurt ile Hasan Ş.’nin cenazeleri ise ekiplerin incelemelerinin ardından Adli Tıp Kurumuna götürülürken saldırgan Bozkurt’un yakalanmasına yönelik çalışmaların devam ettiği öğrenildi. “Karısının boğazını kesip sırtından bıçaklamış” Olayla ilgili konuşan komşu Fatma Ceren, “Karı ile koca akşam kavga etmiş. Sabah polisler geldi ve kadının öldürüldüğünü söyledi. Olayın kıskançlık sebebiyle çıktığı söyleniyor. Boşanma aşamasındalarmış. Adam karısının boğazını kesip sırtından bıçaklamış. Akşam şiddetli bir halde kavga etmişlerdi. Sürekli kavga ediyorlardı. Sizi polise şikayet edeceğiz dediğimizde de saldırgan bize tehdit ve küfür ediyordu. Ölen kadının kocası sürekli hapse giriyordu. Ölen kadında yaşadıklarına itiraz ediyordu. Eşinden boşanmak istediğini söylüyordu ama yapamıyordu. Kocasının kendisini sürekli dövdüğünü, burnunu kırdığını ve sürekli şikayetçi olduğundan bahsediyordu. Olay evin içinde olmuş. Duyduğuma göre adam birisini daha öldürmüş. Akrabaları konuşuyordu. O adamı da başka bir yerde öldürmüş. Kaçarken de kaza yaptığını duyduk. Katilin ayağında kelepçe vardı, ev hapsindeydi” dedi.
Ankara Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan cami yardımı açıklaması Diyanet İşleri Başkanlığı, inşası devam eden camiler için toplanan yardımın ’akıbetinin belli olmadığı’ iddialarına ilişkin açıklama yaptı. Dün akşam bir televizyon programında, inşası devam eden camiler için toplanan yardımın akıbetinin belli olmadığı, bağış ve yardımlara ilişkin Başkanlığın 2023 Yılı İdare Faaliyet Raporu ile Sayıştay Denetim Raporu ve eki tablodaki tutarların birbiriyle çeliştiğine dair yer alan iddialar üzerine açıklama yayımlayan Diyanet İşleri Başkanlığı, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Camiler için toplanan yardımların akıbetinin belli olmadığı, Başkanlığın 2023 Yılı İdare Faaliyet Raporu ile Sayıştay Denetim Raporu ve eki tablodaki tutarların birbiriyle çeliştiğine dair iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. İddiaların dile getirildiği söz konusu televizyon programında, farklı bütçe kalemleri birbiriyle karıştırılarak kamuoyu yanıltılmış, çarpıtma bilgilerle Başkanlığımıza karşı bir algı operasyonuna imza atılmıştır. Camilerden toplanan yardımlar, şeffaf bir şekilde ilgili kanun gereği hususi bir hesapta toplanmaktadır. Toplanan yardımlar ilgi onay çerçevesinde yurt içinde ve yurt dışında inşası ve tadilatı devam eden camiler için kullanılmaktadır. Toplanan yardımların amacı dışında kullanılması mümkün olmadığı gibi genel bütçeyle de herhangi bir bağlantısı bulunmamaktadır. Farklı bütçe kalemleri birbiriyle karıştırılarak, tabloların birbiriyle çeliştiğini iddia etmek, iyi niyetten uzak, kurumumuzu yıpratmaya yönelik ve kamuoyunda olumsuz algı oluşturma çabasından ibarettir. Gerçek dışı bu tür iddialara itibar edilmemelidir.”
Kayseri MHP’li Özdemir’den Barış Tesisi Merkezi kurulması için çağrı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir; Dışişleri Bakanlığı 2025 yılı Plan ve Bütçe Komisyonunda partisi adına yaptığı konuşmada küresel alanda yaşanan savaş ve zulümlere değinerek Dışişleri Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösterecek Barış Tesisi Merkezi adıyla yeni bir birimin kurulması konusunda çağrıda bulundu. TBMM’de 2025 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Dışişleri Bakanlığı 2025 yılı Plan ve Bütçe Komisyonunda partisi adına yaptığı konuşmada küresel alanda yaşanan savaş ve zulümlere karşı Türkiye’nin duruşu ve ekonomik alanda yaşanan gelişmelere değindi. Özdemir, küresel alanda yaşanan gelişmelerde uzlaştırıcı kurumsal bir çerçeveye oturtmak amacıyla Dışişleri Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösterecek Barış Tesisi Merkezi adıyla yeni bir birimin kurulması konusunda çağrıda bulundu. İşte Özdemir’in Barış Tesisi Merkezi konusunda yaptığı konuşmada; “Dünya’da yaşanan hadiseler; bilhassa Kovid-19 salgını ile başlayıp, ticaret savaşları ile devam eden ve nihai olarak Ukrayna-Rusya savaşının ardından İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırımı ile iyice ayyuka çıkan hal, ortada herhangi bir düzenin bulunmadığını göstermiştir. İsrail hükümeti BM nezdinde alınan hiçbir karara uymamakta, hukuk tanımazlıkta fütursuzca hareket etmektir. İnsanlık Filistin’de ne yazık ki başarılı bir sınav verememiştir. Bunun yanı sıra konvansiyonel savaşlar yayılmış, 2024 yılı boyunca sadece cephe savaşlarının değil, uzun menzilli balistik füze taarruzlarının dahi görüldüğü bir döneme tanıklık edilmiştir. Gerginlik sahaları yalnızca Ortadoğu ve Doğu Avrupa ile sınırlı kalmamış, uzak doğu Asya’da Çin ve Tayvan arasındaki husumetle, Kuzey Kore ile yakın coğrafyasında bulunan diğer ülkelerin yaşadığı sorunlar daha ciddi bir hal almıştır. Afrika kıtasında yaşanan kimi rejim değişiklikleri sömürgecilik düzenine karşı başkaldırıya dair uyanışa dönüşmüş ve yeni gündemler vasat bulmuştur. Küresel rekabet ve çatışma sahaları genişlerken, asimetrik savaş tehditleri hala devam etmektedir. Bu sorunların çok ciddi merhalelere dönüşeceği endişesi ise her çevrenin malumu ve beklentisi haline gelmiştir. İlave olarak yapay zekâ ile dijitalleşmenin beraberinde getirdiği, daha önce tecrübe edilmemiş durumlar da insanlık için fırsatlar sunduğu kadar çok ciddi ve öngörülemez riskleri karşımıza getirmektedir. Bunca meseleye rağmen çözüm getirmeyen uğraşlar ve yeni şartlar ile işlevini kaybeden BM gerçeği karşısında artık taze bir başlangıçla çağın ihtiyacını karşılayabilecek adil bir küresel sistem inşa etme zorunluluğu insanlığın önündeki en öncelikli gündemdir. Türkiye’nin bu yolda ortaya koyduğu irade ise son derece kıymetli, önemli ve değerlidir. Bilhassa Sayın Cumhurbaşkanımızın son BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, milletçe müşterek hissiyatımızı yansıtmıştır. Yeni bir küresel sistem inşasıyla ilgili hükümetimizin tespit, öneri ve politikalarına bu sebeple MHP olarak desteğimiz tamdır. Tarih sadece cesurlar tarafından yapılır ve yazılır. Türkiye 21. Yüzyılın önde gelen güç merkezlerinden birisi olarak kıta ve dinlerin temsil edildiği bir başka nizamı kurma yolunda kararlılıkla çalışmalarına devam etmelidir. İtibarımızı önemli kılan bir başka husus ise gerginlik ve çatışmaların çözüme ulaştırılması konusunda sergileyeceğimiz hakemliğin daha fazla prestij kazanması olmalıdır. Zira böylesi bir hakemliğe de içerisinde bulunduğumuz çağda yer alan tüm devletlerin ihtiyacı vardır. Dolayısıyla yapısal olarak istihbarat, savunma ve akademik kuruluşlarımızca da desteklenen bir anlayışla, Dışişleri Bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösterecek Barış Tesisi Merkezi adıyla yeni bir birimin kurulması faydalı olabilecektir. Böylelikle Ukrayna Rusya savaşı, Filistin Meselesi, Etiyopya ve Somali gerginliği, Azerbaycan ve Ermenistan barışı, Balkanlarda süregelen gelişmeler gibi alanlarda edindiğimiz barışa dair uzlaştırıcı tecrübe ve rolümüzü 21. Yüzyılda her kesimin kabul ettiği kurumsal bir çerçeveye oturtabilelim" ifadelerini kullandı.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında savunma yapan hemşire: "Başka bir hastanede ölen bebeğin işlemi Reyap Hastanesi’nde yapılıyordu" İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 4’üncü gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Sümeyye Nur Taşçı, "Başka bir hastanede ölen bebeğin işlemi Reyap Hastanesi’nde yapılıyordu" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava dördüncü gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada savunma yapan Reyap Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapan tutuklu sanık Sümeyye Nur Taşçı, savunma yaptı. "Fırat Sarı, biz işten çıkmayalım diye bize bu hak ediş ödemelerini yapıyordu" Savunma yapan sanık Taşçı, "Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bir örgüte üye olmadım. Fırat Sarı’nın asistanı olarak görev yaptım, onun talimatıyla çalıştım. 2020-2023 yılları arası Fırat Sarı, Reyap Hastanesi’nde çalışmamı istedi, bebek yoğun bakımında başladım. Doktorların kaşesini kullanmadım. Hasta sevki dışında başka bir işlemim yok. Ben Medisense Hastanesi adına vekalet dışında bir işlem yapmadım. Sanıkların hiçbiri aldıkları paraları doğru düzgün anlatamadı. Siz bir günde bir hastaya bakmanız gerekirken üç hastaya bakıyorsunuz ama hastane size bir ücret vermiyor. Fırat Sarı, biz işten çıkmayalım diye bize bu hak ediş ödemelerini yapıyordu" ifadelerini kullandı. "Başka bir hastanede ölen bebeğin işlemi Reyap Hastanesi’nde yapılıyordu" İfadesinin devamında Fırat Sarı’nın kendisinden borç aldığını belirten Taşçı, "Fırat Sarı, bizden borçta alıyordu. Aldığı paraları olduğu gibi geri ödemiyordu. Motivasyon ücretleri, biz işten çıkmayalım diye ödeniyordu. Ben Fırat Sarı’yla çalışırken bu tür muhasebe işleriyle uğraşacağımı bilmiyordum. GMZ şirketinin işletmesi Hasan Basri’deydi. Hasan Basri, bir şeyden haberim yok diye anlatıyor ama her şeyden haberi var, ona da para atılıyordu. Ben epikriz falan yazmadım. Yenidoğan bölümünde hemşire olmak için en az bir sene çalışmak gerekiyor. Başka bir hastanede ölen bebeğin OBS (ölüm bildirim sistemi) işlemi Reyap Hastanesi’nde yapılıyordu. Bu benimle ilgili değil Fırat Sarı’nın sistemiyle alakalıydı" ifadelerini kullandı.