GENEL - 20 Ocak 2013 Pazar 17:55

ERZURUM`DA SUNUCU ATA TERS BİNDİ

A
A
A
ERZURUM`DA SUNUCU ATA TERS BİNDİ

Erzurum`da uydudan yayın yapan Kardelen TV için hazırlanan ``Kardan adam`` programının sunucularından Necmettin Koçer, Nasrettin Hoca`ya özenerek eşek yerine ata ters bindi, ardından hızını alamayıp Gangnam Style dansını müziksiz oynayarak ilginç görüntü oluşturdu.
Erzurum`da her hafta değişik semtlere konuk olan ``Kardan Adam`` program ekibi bu hafta merkez Yakutiye ilçesine bağlı Çiftlik köyünde çekimlerini gerçekleştirdi. Geleneksel Spor Dalları Federasyonu tarafından organize edilen kar üzerinde cirit gösterisini bu hafta ekranlara taşıyacak ekip, hazırladıkları ilginç sahnelerle izleyicilerine sürprizler hazırladı.
Programın sunucuları Salih Yalçın ve Necmettin Koçer, Erzurum`un karının ve soğuk havasının güzel yanlarını da vurgulamak için önce kadın sanatçıya cirit atlarının önünde türküler söylettirip havayı ısıttı.
Daha sonra mikrofonu eline alan sunucu Necmettin Koçer, yaptığı muzipliklerle Çiftlik köyü sakinlerini kahkahaya boğdu. Tüm dünya tarafından 6 ay gibi kısa bir süre içerisinde Youtube`de en çok izlenip ve dinlenerek tıklanma rekoru kıran Güney Koreli şarkıcı PSY`nin Gangnam Style dansını müziksiz oynayarak ilginç görüntü oluşturan Koçer, hızını alamayınca Nasrettin Hoca`ya özendi. Nasrettin Hoca`nın eşeğe ters binmesini at üzerinde sergileyen Koçer, zaman zaman attan düşme tehlikesi geçirdi.
Koçer, ``Nasrettin Hoca eşeğe ters binmişti bende 2013 model atıma ters bindim. Herkes düzüne ben tersine. Tüm Dünya`ya sesleniyorum Erzurum gizli bir hazine. Herkes bu gizli hazineden, bu memleketin eğlencelerinden faydalansın`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Tek amacımız var öncelikli olarak, o da insanlara hizmet etmek" Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Hepimizin en önemli amacı insanlara hizmet etmek. Bunun yönetsel tarafı farklı olabilir, finansal tarafı farklı olabilir, kuralları farklı olabilir ama tek amacımız var öncelikli olarak, o da insanlara hizmet etmek" dedi. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneğinin (OHSAD) her yıl "Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları" adıyla düzenlediği kurultayın bu yıl 14’üncüsü yapılıyor. 9-13 Nisan 2025 tarihleri arasında, "Sağlıkta Ortak Gelecek" teması çerçevesinde gerçekleştirilen 14. OHSAD Kurultayı’nda, sağlık alanındaki paydaşlar bir araya gelerek sağlıktaki son gelişmeleri ve geleceği konuşuyor. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, 14. OHSAD Kurultayı’nda katılımcılara hitap etti. Bakan Memişoğlu, "Sektörün öncelikli amacı, hepimizin en önemli amacı ve ana amacı, insanlara hizmet etmek. Bunun yönetsel tarafı farklı olabilir, finansal tarafı farklı olabilir, kuralları farklı olabilir ama tek amacımız var öncelikli olarak, o da insanlara hizmet etmek. Paydaşlarımızın her birinin insanlara fayda üretme şekli farklı olabilir. Mesela kiminiz koruyucu sağlık açısından, kiminiz tedavi etmek açısından, kiminiz üretimle hizmet verirsiniz ama sonuçta hepimizin ortak amacı insanımıza iyi sağlık hizmeti sunmaktır" dedi. Dünyada, Türkiye’deki sağlık sisteminin çok iyi olduğunun konuşulduğunu belirten Memişoğlu, "Bu esasında beşeri sermayenin Türkiye’deki zenginliğinin ve kalitesinin şansıdır. Biz ne yaparsak yapalım binalar da yapsak, en son teknolojiyi de getirsek hekimlerimizin, sağlık çalışanlarımızın kalitesi, yöneticilerimizin, iş insanlarımızın başarısı ve kalitesi bu başarıyı getirmiştir. Sağlık çalışanları da öyle, sizler de öylesiniz. Bizim bunu daha iyi nasıl yapabileceğimizi tartışmamız gerekiyor, sizleri nasıl daha çok destekleyebiliriz konusunu tartışmamız gerekiyor. Türkiye’de özellikle son zamanlarda soruların çoğunluğu ‘Sen ne yaptın, siz ne yaptınız?’ sorusudur. Ama doğrusu ‘Ben ne yaptım, biz ne yaptık?’ sorularının sorulmasıdır. Önce ‘Ben ne yaptım, biz ne yaptık?’ diye sorarsanız esasında bu konuda çözümü de kolaylaştırmış olursunuz" ifadelerini kullandı. Bakan Memişoğlu, Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan bahsederek, "Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetiyle, iradesiyle, liderliğiyle gerçekten sağlıkta büyük başarıya imza attı. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın birçok taslağı ve dosyası 1970’li yıllardan beri TBMM’de tartışıldı, raporlandı ancak ortaya yönetsel bir irade koyulamadı. Yönetsel irade koyulamamasının en büyük sebebi paradigma değişikliğinin yapılmamasıydı. Çünkü paradigma değiştirmeniz gerekiyordu, çünkü hekim odaklı sağlık sisteminden insan odaklı sağlık sistemine dönüşmeniz gerekiyordu. Ulaşılabilir sağlık sistemi kurmanız gerekiyordu. Ve kapsayıcı, eşit, adaletli ödeme sistemleri geliştirmeniz gerekiyordu. En önemlisi de belki de çoğumuzun da çok da önemsemediği standartlar oluşturup bu standartlar üzerinde yönetsel ve sistemi büyütme anlamında hareket etmeniz gerekiyordu. Kalite standartları, hastane standartlarının oluşturulması. Hepsi kurala bağlandı. Bu kural üzerinden de büyümeye devam edildi. Burada en önemli unsurlardan bir tanesi neydi; devletin girişimcisine, özel sektöre güveni ve onun önünü açması. Eğer özel sektörü lokomotif olarak kullanmasak sağlıkta dönüşümün ne kalitesini yakalayabilirdik ne de bugün dünyadaki başarısını yakalayabilirdik" şeklinde konuştu. Sağlık Bakanı Memişoğlu, konuşmasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanı’na Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) konusunda verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ederek, "Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanım, Sayın Hazine ve Maliye Bakanım, iki Bakanıma da Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) konusunda verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ediyorum. Oturup bu konuyu hep beraber realize edecek iradeyi gösteriyorlar. Bu konuda da hep beraber çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Bakan Memişoğlu, sağlığın sadece hizmetle sınırlı kalmaması gerektiğini üretim modeliyle desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Sağlık hizmetini çok iyi sürdürüyoruz ama sağlıkla ilgili üretim konusunda yol almamız gerekiyor. ‘Üreten Sağlık’ modelimizle, bilgili ve çalışkan insanlarla bilim üreterek, üretilen bilgiyi ürün haline getirerek ülkemize ekonomik gelir kazandırmanın ekosistemini kuracağız. Sadece sağlık turizmiyle değil sağlığın bilimini, teknolojisini üreterek de ekonomik gelir elde edilmesini sağlayacağız" dedi. Sağlık Bakanı Memişoğlu, yaptıkları çalışmalar hakkında şu bilgi verdi: "Sağlık Bakanlığı olarak biz hastane hizmetlerinin standartlarını oluştururuz, bu standartlara göre hizmet verilmesini planlarız ve kontrol ederiz. Üniversite hastanesi, vakıf üniversitesi, özel üniversite, kamu hastanesi, artık bu konuda tek standardize hastane hizmetleri olmak zorunda. Herkes aynı standartla hizmet etmek durumunda. Onun için bu konuda çalışıyoruz. Bizim sağlık Bakanlığı olarak önceliğimiz şu anda biz kanıta dayalı tıp uygulamalarını doğru yapıp yapmadığınızın kontrol edilmesiyle bunun karşılığında hastanın ne durumda olduğunun ölçülmesidir bizim hedefimiz. Önceliğimiz budur. Onun için bu yönde çalışıyoruz." Sağlık Bakanı Memişoğlu, COVID-19 pandemisinin Türkiye’de hep beraber çok iyi yönetildiğini, dünyaya çok iyi örnek olunduğunu, dünyada herkesin Türkiye’deki sağlık sisteminin başarısını gördüğünü söyledi. Sağlık Bakanı Memişoğlu bu konuda sözlerini şöyle sürdürdü: "Sağlıkta güven endeksi denilen bir endeks var. Siz bedeninizi, canınızı güvenmediğiniz hiç kimseye emanet edemezsiniz. Onun için güven çok değerlidir, önemlidir. Güven endeksini kaybetmek en büyük riskimizdir. Güven endeksimiz bugün risk altındadır. Özel sektörümüz risk altındadır. Dünyanın en kaliteli sağlık hizmetini veren, gerçekten büyük bir sermaye riskiyle bu işe giren, hakkıyla bu işi yapanlara haksızlık yapıyor demektir eğer güven endeksini düşürüyorsa özel sektörün. Bunun vebali hepimizindir. Önce aramızdaki bu güven endeksini düşürenlerle mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Bununla ilgili hiçbir toleransımız olmayacak." Sağlık turizmi konusunda da çalıştıklarına değinen Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Sağlık meslek mensupları yönetmeliğini çıkardık. Artık bizim kontrolümüz haricinde hiçbir sağlık hizmetinin verilmesini istemiyoruz. Bu merkezlerin sağlık hizmeti sunucusu olarak kontrol ve standardize edilmesi gerektiği için bunlarla ilgili çalışmaları yaptık" diye konuştu. Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsünü yeniden yapılandırdıklarını anlatan Sağlık Bakanı Memişoğlu, bunun hem ödeme sistemlerinde hem de cezalandırma, denetleme konusundaki farklılıkları değiştirecek yapı olduğunu söyledi. Sağlık Bakanı Memişoğlu, kaliteyi önemsediklerini, bunun için gece gündüz çalışarak iyi şeyler yapmaya çalıştıklarını bildirerek, "Biz iyi bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Sizlerle istişare ediyoruz konuşuyoruz. Bazılarınız memnun olmayabilir. Bu konuda bizim her zaman istişareye açık olduğumuzu, niyetimizin salih olduğunu bilmenizi istiyorum. Sistemi düzenlerken herkesin fikrini alacağız, hep açık olacağız her zaman ifade ettiğim gibi" dedi. Birinci basamakta tedavi olacak bir hastanın üçüncü basamakta tedavi edilmesinin yanlış olduğunu ifade eden Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Türkiye sağlıkta gerçekten etrafındaki ülkelere rol model olacak bir ülke. Biz çok şeyi başardık, çok iyi yerlerdeyiz ve daha iyi olmak için uğraşıyoruz" diye konuştu. Sağlık Bakanı Memişoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Esasında biz hastalık kültürüyle çalışıyoruz, bizim sağlık kültürüyle çalışmamız gerekiyor. İnsanlara önce sağlıklı kalmayı öğretmemiz, bunu teşvik etmemiz lazım, sonra hastalanan insanlara gerekli yerde, doğru yerde, doğru zamanda etkin tedaviyi yaptırmamız lazım."
Antalya Bakan Uraloğlu: "23 yılda dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadarını uçurduk" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak olan Antalya Havalimanı’ndaki yeni terminal binasında yaptığı açıklamada, "Antalya Havalimanı 82 milyona ulaşan yolcu kapasitesi ile yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli İstanbul Havalimanı’ndan sonra Türkiye’nin yolcu kapasitesi en yüksek ikinci havalimanı olacak" dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Antalya Havalimanı’nın 32 milyon olan yıllık yolcu kapasitesini 82 milyona çıkaracak olan ve yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak olan yeni terminal binasında açıklamalarda bulundu. Havayolunun, mesafeleri kısaltmanın yanı sıra kültürel bağları güçlendiren, toplumlar arasında köprüler kuran ve ekonomik kalkınmayı destekleyen stratejik bir öneme sahip olduğunu belirten Uraloğlu, "Özellikle küresel ilişkilerin yoğunlaştığı bu çağda, havalimanlarının işlevi ve değeri her geçen gün artıyor. Bu noktada ülkemiz, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında, 4 saatlik uçuş mesafesiyle 1,5 milyar insanın yaşadığı 67 ülkeye erişim sağlayan eşsiz bir konuma sahip. Avantajlı coğrafi konumumuz, Türkiye’yi havacılıkta dünyanın önde gelen transit merkezlerinden biri yapmaya son derece müsait kılıyor" dedi. . "23 yılda en geniş uçuş ağına sahip ülkelerden birisi olduk" Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak 2002’den bu yana sürdürülen sivil havacılık politikalarıyla sektörü özel işletmelere açarak rekabeti teşvik ettiklerini ve havacılıkta hızlı bir büyüme dönemi başlattıklarının altını çizen Uraloğlu, "Ülkemizi 23 yılda dünyanın en geniş uçuş ağına sahip ülkelerinden biri haline getirdik. Ama elbette bugünlere kolay gelmedik. Sivil havacılık faaliyetlerimizin tarihi 20 Mayıs 1933’e uzanıyor. 4 uçaklı ilk filomuz Türk Hava Postaları adı altında faaliyete başladı. İlk uçuşunu 1933’te yaparak kanatlarını çırpmaya başlayan Türk Hava Postaları, bugün Türk Hava Yolları adıyla neredeyse tüm dünyayı kanatları altına almış bulunuyor. İlk havalimanı olarak Ankara’da bugün Güvercinlik olarak anılan alanı söyleyebilirim ve terminal olarak ise birkaç çadır dışında bir şey yoktu. Ama bugün son olarak ağustos ayında hizmete açtığımız Çukurova Uluslararası Havalimanıyla 58 havalimanımız bulunuyor. 2002 yılında 26 olan aktif havalimanı sayımız vardı ve Adıyaman, Batman, Bursa Yenişehir, Çanakkale, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanları gibi 16 havalimanımız sivil havacılık açısından pasif durumdaydı. Bu 16 pasif havalimanımızı çağın gerektirdiği şekilde yenileyip sivil havacılığa açtık" ifadelerini kullandı. "Hem hizmet odaklı hem estetik havalimanları" Son 23 yıl içerisinde her sene istatistiki olarak yaklaşık 1.4 havalimanını hizmete açtıklarının altını çizen Bakan Uraloğlu, "Tüm projelerimizde olduğu gibi havalimanı projelerimizi de hem hizmet odaklı hem de mimari estetikleriyle eşsiz yapılar olarak inşa ediyoruz. Bu dev eserler ve simge yapılar ile aslında Türkiye’yi çok kıymetli bir markaya dönüştürüyoruz. Tüm havalimanlarımız estetik ve özgün mimarileri ile Türkiye’yi ilk kez gören yabancı ziyaretçiler üzerinde son derece olumlu etkiler bırakıyor. Örneğin Rize-Artvin Havalimanını bölgenin kültürel öğelerinden izler taşıyan yöresel mimarinin yansıtıldığı terminal binası ve çay bardağı formundan esinlenilen kulesiyle inşa ettik. Aynı şekilde son açılan yeni havalimanımız Çukurova Havalimanı da narenciyesinden esinlenen turuncu rengi ve bölgenin simgesi pamuk motifleri ile Çukurova Bölgesinin yöresel kültürünü yansıtan mimari dokunuşlarla muhteşem bir eser oldu. Ülkemizi uluslararası bir havacılık merkezine dönüştüren İstanbul Havalimanımız da modern mimarisi ve İstanbul’un simgelerinden biri olan lale formuyla her görenin hayran kaldığı bir havalimanı oldu" şeklinde konuştu. Stratejik noktalara Bölgesel Havalimanı Bölgesel Havalimanları ile kaynakların verimli kullanılmasını sağladıklarını ve her şehre ayrı bir havalimanı yapmak yerine, stratejik noktalara konumlandırılan tesislerle geniş bir bölgenin kapsandığını söyleyen Bakan Abdulkadir Uraloğlu, "Böylece hem maliyet düşüyor hem de daha fazla insan hava ulaşımından faydalanabiliyor. Örneğin son havalimanımız Çukurova Uluslararası Havalimanımız başta Mersin ve Adana ile Osmaniye ve Niğde’ye de olan yakınlığıyla bu şehirlerde yaşayan 5 milyonun üstündeki vatandaşımıza hizmet ediyor. Ayrıca yenilediğimiz ve yeni inşa ettiğimiz havalimanlarımız sayesinde uçaklarımızın iniş-kalkışlarını sağlayan pist uzunluklarımızda da dikkate değer bir yükseliş var. Uçak pistleri, bir ülkenin ekonomisi için olmazsa olmazıdır. Çünkü uçak pistleri ekonomiyi büyütür, ülkeyi zenginleştirir ve aynı zamanda savunmayı güçlü tutar" dedi. "Pist uzunluğu 222.5 kilometreye çıktı" Yatırımlarla 2002 yılında Türk Sivil Havacılığına hizmet veren 149 kilometrelik pist uzunluğuna 73.5 kilometre daha eklediklerini ve Türkiye’deki toplam pist uzunluğunu 222.5 kilometreye çıkarttıklarını vurgulayan Uraloğlu, "Yani bugün karayoluyla Ankara Kızılay’dan Eskişehir merkeze ya da Antalya Havalimanından Konya Akşehir’e uzanan bir mesafeden bahsediyoruz ve havalimanı sayılarımızı buralarda da bırakmayacağız. Aktif havalimanı sayımızı yapımları devam eden Yozgat ve Bayburt-Gümüşhane havalimanlarımızla 58’den 60’a çıkaracağız. Yakın bir zaman önce Kayseri Havalimanımızın yeni bir terminal binasının resmi açılışını yaptık ve Malatya Havalimanımıza da yeni bir terminal binası inşa ediyoruz. Trabzon yeni havalimanı ile ilgili çalışmalarımız da devam ediyor" şeklinde konuştu. "23 yılda dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadarını uçurduk" Aktif havalimanı sayısındaki artışın bilet satışı ve havayolunu kullanan yolcu sayılarına yıl yıl yansıdığını söyleyen Uraloğlu, "Havayolu yolcu sayımızın 2002 yılından itibaren Kovid-19 salgının etkilerini yaşadığımız 2020 yılına kadar havacılık sektörümüzün gelişmesine paralel olarak düzenli olarak arttığını gözlemliyoruz. Tabii doğal olarak Kovid-19 salgın etkisiyle 2020-2021 yıllarında bir düşüş söz konusu. Ancak Cumhuriyetimizin 100. Yılı olan 2023 yılında 214 milyonun üstünde yolcu taşıyarak tüm zamanların rekorunu kırdık. 2024 yılında da bu sayının üzerine çıkarak 230 milyon yolcu ile bu rekorumuzu tazeledik. 2002 yılından bu yana yaklaşık 3 milyar biletli yolcuya havalimanlarında hizmet sunuldu. Dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadarını uçurduk. Bu yıl yolcu sayısının daha da artacağını ve yaklaşık 240 milyon yolcu taşıyacağımızı öngörüyoruz. İlk 3 aylık dönemde havayolu ile seyahat eden yolcu sayımız 45 milyon 175 bin 946’ya ulaştı. Bu sayı geçen yıl aynı dönemde yaklaşık 44 milyondu" ifadelerini kullandı. "Gelişmelerle paralel artış var" Yaşanan gelişmelerle paralel sektörel büyüklükte de bir artış olduğunu ve 180 olan kuruluş sayısını 678’e yükselttiklerini vurgulayan Bakan Uraloğlu, "2002 yılında; havacılık faaliyetlerinde kullanılan araç sayımız 489’dan 2 bin 14’e, 162 olan havayolu işletmesi uçak sayımız 3,5 kat artışla 734’e, koltuk kapasitemiz yaklaşık 5 kat artışla 27 bin 599’dan 145 bin 027’e yükseldi. 2002 yılında 65 bin civarında olan çalışan sayısı bugün 320 binin üzerine çıktı. Bu gelişmelerin diğer bir olumlu sonucu olarak sektörün cirosu da 2,2 milyar dolardan yaklaşık 30 milyar dolara ulaşarak 14 kat arttı. "Dünyada ulaşamadığımız hiçbir nokta kalmayacak" hedefiyle hareket ederek, ülkemizi dünyanın en geniş uçuş ağına sahip ülkelerinden biri haline getirdik. Şu anda mevcut durumda, 175 olan Hava Ulaşım Anlaşması sayımızla bu alanda dünyada en çok hava ulaşım anlaşması bulunan ülkelerin başında gelmekteyiz. Önümüzdeki 10 yılda bu ülkelerle de temas ederek 193 ICAO üyesinin tamamıyla hava ulaşım anlaşması imzalamayı hedefliyoruz" dedi. "Kapasitesinin yüzde 12 üzerinde yolcuya hizmet verdi" 10 yıl içinde havayolu işletmelerindeki uçak sayısını 729’dan bin 458’e pilot sayısını ise 12 bin 313’ten 24 bin 626’ya yükseltmeyi hedeflediklerini söyleyen Uraloğlu, "Hava trafik kontrolörleri sayımız da şu anda 2.087 olup, on yıl içinde bu sayıyı da 4.174’e çıkarmayı amaçlıyoruz. Havayolu sektörümüzün gücüne güç katacak Antalya Havalimanımızın yeni terminal binaları ve tamamlayıcı tesisleriyle havacılık sektörümüzün gelişimi adına yeni bir daha atıyoruz. Turizmin başkenti Antalya’mızda, Antalya Havalimanı’mızın yeni terminal binaları projesi, havacılık alanındaki başarılı serüvenimizin en parlak örneklerinden biridir. 2024 yılında havalimanımız, iç hatlarda 6,2 milyon, dış hatlarda ise 33 milyona yakın yolcu olmak üzere direkt transit yolcular dahil toplamda 39 milyon 230 bin yolcuya hizmet verdi. Bu yılın ilk üç aylık döneminde, Antalya Havalimanı’mız 3 milyon 36 bin 451 yolcuya hizmet sundu. Ramazan Bayramı tatilinde yine rekorlara imza attı. 28 Mart-6 Nisan tarihleri arasında Antalya Havalimanı’nda 4 bin 202 uçak trafiği gerçekleşerek 590 bin 189 yolcuya hizmet verildi ve 5 Nisan Cumartesi günü 78 bin 85 yolcu sayısına ulaşılarak bu yılın yolcu rekorunu kırıldı. 2023 yılından bu yana havalimanımız 35 milyonluk mevcut kapasitesinin üzerinde yolcuya hizmet veriyor. 2023’te 36 milyon, 2024 yılında ise 39 milyon 230 bin yolcu ile kapasitesinin neredeyse yüzde 12 oranı üzerinde yolcuya hizmet sundu" ifadelerini kullandı. "Yıllık yolcu kapasitesi 35 milyondan 82 milyona çıktı" Yaşanan artış nedeniyle Antalya Havalimanı’nı yenilikçi bir vizyonla geliştirme çalışmalarını tamamladıklarını belirten Uraloğlu, "Bu yılki yolcu sayısının da yaklaşık 40 milyon 250 bin olacağını, 2026 yılında 41 milyona, 2027 yılında 42 milyonun üstüne çıkacağına, 2028 yılında 43.5 milyonu aşacağına, 2029 yılında ise 45 milyona yaklaşacağını öngörüyoruz. Bu gerçekleri daha önceden gördüğümüz için Antalya Havalimanı’mızı yenilikçi bir vizyonla geliştirme çalışmalarına başladık ve süratle çalışmalarımızı tamamladık. Zaten daha önceden yeni inşa edilen 2 bin metrekarelik Devlet Konuk Evi, 5 bin metrekarelik DHMİ Hizmet Binası, personel lojmanları ve camimizi hizmete açmıştık. Yarın Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle hizmete açacağımız yeni terminal binalarıyla; dış hatlar terminalini 90 bin 143 metrekareden 224 bin metrekareye, iç hatlar terminalini ise 36 bin 859 metrekareden 75 bin metrekareye çıkarıyoruz. Böylece Antalya Havalimanının yıllık yolcu kapasitesini 35 milyondan 82 milyona yükselttik. Uçak park pozisyon sayısını 108’den 176’ya çıkardık. Ayrıca VIP terminalini 690 metrekareden 2 bin metrekareye, genel havacılık terminalini ise bin 200 metrekareden 2 bin 800 metrekareye genişlettik. Genel havacılık binamız CİP terminali olarak da kullanılacak" şeklinde konuştu. "Türkiye’nin en büyük ikinci havalimanı olacak" Antalya Havalimanının 82 milyona ulaşan yolcu kapasitesi ile yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli İstanbul Havalimanı’ndan sonra Türkiye’nin yolcu kapasitesi en yüksek ikinci havalimanı olacağının altını çizen Bakan Uraloğlu, "Yaklaşık 927 milyon Euro’luk yatırım gerektiren bu projeyi, devletimizin kasasından tek kuruş çıkmadan gerçekleştirdik. Üstelik her hangi bir yolcu garantisi koymadan hayata geçirdiğimiz bu projemizle yüklenici firmalardan 25 yıl işletme süresi karşılığında KDV dahil 8 milyar 555 milyon Euro kira geliri elde edeceğiz. Ve yatırımcı şirket, kira bedelinin yüzde 25’i olan 2 milyar 138 milyon 750 bin Euro’yu KDV dahil peşin ödedi ve bu bedel daha çalışmalar bitmeden 28 Mart 2022 tarihinde devletimizin kasasına girdi. Kamu -özel işbirliği ile hayata geçen bu projemiz, kamu kaynaklarını etkin kullanmanın ve özel sektör iş birliğiyle büyük eserler ortaya koymanın en güzel örneklerinden biridir. Antalya Havalimanımız da yeni kapasitesiyle turizm, ticaret ve istihdam alanlarında bölgemize büyük katkı sağlayacak, sosyo-ekonomik kalkınmanın lokomotifi olacaktır" dedi. "Sadece Antalya’nın değil Türkiye’nin gururu" Bakan Uraloğlu ayrıca, "Projemizi daha da güçlendirmek adına, yaklaşık 29 kilometrelik bir boru hattı da imal ettik. Uçak yakıtını artık bu hat marifetiyle deniz terminalinden havalimanımıza transfer ediyoruz. Bu sayede deniz limanı ile havalimanı arasında yıllık yaklaşık 60 bin tankerin giriş-çıkış trafiğini karayollarından kaldırıyoruz. Böylece Antalya şehir trafiğini rahatlatıyor, karayolu güvenliğini arttırıyor ve çevre kirliliğini azaltıyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, "hava yolunu halkın yolu yapacağız" vizyonuyla başlattığımız süreçte, havacılık sektörümüz dünya genelinde parmakla gösterilen bir başarı hikayesine dönüşmüştür. Antalya Havalimanımızın yeni terminal binaları da bu hikayenin en yeni ve güçlü kalkanlarından biri olarak tarihe geçmiştir. Antalya Havalimanı’nın yeni çehresiyle yükselişi yalnızca Antalya’nın değil, ülkemizin gururudur" ifadelerini kullandı.