POLİTİKA - 08 Kasım 2017 Çarşamba 09:37

Prof. Dr. Arıboğan: "Dünyada yeni bir duvarlar ve güçlü liderler dönemi başlıyor"

A
A
A
Prof. Dr. Arıboğan: "Dünyada yeni bir duvarlar ve güçlü liderler dönemi başlıyor"

Yakın Doğu Üniversitesi, Yakın Doğu Enstitüsü tarafından düzenlenen Güvenlik Akademisi Sertifika Programı kapsamında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.

Yakın Doğu Üniversitesi, Yakın Doğu Enstitüsü tarafından düzenlenen Güvenlik Akademisi Sertifika Programı kapsamında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan "Yeni Toplumsal Hareketler ve Güvenlik" başlıklı bir seminer verdi.


Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ve Yakın Doğu Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Umut Koldaş’ın açılışını gerçekleştirdiği Güvenlik Akademisi programının ilk seminerine Cumhurbaşkanlığı, Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Polis Genel Müdürlüğü başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının yanısıra sivil toplum temsilcileri ve akademisyenlerin katıldı. Ayrıca güvenlik kavramının ve uygulamalarının tüm boyutlarıyla irdelendiği ve toplamda 6 hafta sürecek Yakın Doğu Üniversitesi Yakın Doğu Enstitüsü Güvenlik Akademisi Sertifika Programı’nda alanlarında uzman akademisyenler, karar alıcılar, politika yapıcılar, diplomatlar da katılacak. Sertifika programı Cumartesi günleri saat 10:30’da Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi B-101 no’lu seminer salonunda gerçekleştirilecek.



"Dünyada yeni bir duvarlar ve güçlü liderler dönemi başlıyor"


Yakın Doğu Enstitüsü Güvenlik Akademisi kapsamında verdiği seminer çerçevesinde Soğuk savaş ülkeler arasında inşa edilen duvarların 1990’larda yıkıldığını ancak son dönemde dünyanın farklı yerlerinde yeni duvarlar inşa edildiğini kaydeden Prof. Dr. Arıboğan, “Berlin duvarı yıkılarak koca bir sistemi değiştiremez ama bir sembol olarak insan düşüncesinde, zihninde çok önemli bir yer tutuyor. Türkiye’nin sınır duvarı Ermenistan’dan başlıyor, İran, Irak, Suriye, Karadeniz’den Akdeniz’e kadar bütün sınırını duvarlarla çeviriyor, paradigma değişimini görebilmemiz için bu çok önemli. Bu çok önemli bir şey çünkü bu duvarlar sadece Türkiye’nin duvarı değil bu, Batı sisteminin ve NATO’nun da duvarı çünkü bu duvarı inşa ettiğiniz andan itibaren kendi yerinizi de tespit etmiş oluyorsunuz. Duvarların psikolojik etkileri var çünkü bir şehirde duvar inşa ettiğiniz andan itibaren benim ve ötekinin arasına ayrım koyuyorsunuz; burası ben, burası öteki diyorsunuz. Bu duvarı yaptıktan sonra orası artık ötekidir orayla ancak dövüşebilirsin ya da belli ölçüde ilişki kurarsınız. Bir başka deyişle duvar ile içerinin konsolidasyonu esastır ve o duvarlar aynı zamanda bir hapishane duvarıdır. Bir ülkenin çevresinin duvarla örülmesi sadece dışarıdan içeriye girişin engellenmesi demek değil içeriden çıkışın da engellenmesi anlamına gelir. O zaman o küresel normlar ortadan kalkar ve ulusal/yerel normlar, değerler sistemi ortaya çıkar. Bu başka bir dünya tasarımıdır, sınırları olmayan dünyadan, duvarları olan dünyasına giriştir” dedi.



"Devlet merkezli otoritelerin ipleri yeniden ele aldığı dünyada liderler de ön plana çıkıyor"


11 Eylülün devlet merkezli otoritelerin güvenliği sağlamak maksadıyla ipleri yeniden ele alışı bağlamında bir milat olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Arıboğan, “11 Eylül aslında bir milattır. Tam olarak neyin olduğu algılanamadı ama ortaya çıkan durum şuydu: Dünya çok önemli bir güvenlik problemiyle karsı karşıyaydı. 11 Eylül bu güvenlik probleminin zirve noktası oldu. Bütün dünyanın küresel bir tehlike olarak ön plana çıkan teröre, radikal örgütlere ve El Kaide’ye karşı hazırlıklı olması gerekiyordu. 1990’lı yıllardan sonra küreselleşme rüzgârıyla birlikte ortaya çıkan bu yeni düzen, paramiliter güvenlik tehdidi nedeniyle bir ekonomik güvenlik tehdidiyle de karşılaşınca devlet merkezli otoritelerin bütün ipleri yeniden ele almasıyla sonuçlandı. Devlet yeniden bir ekonomik aktör olarak piyasalara dönmüştü, artık insanlar insan hakları, özgürlükler, demokrasi bunlardan söz etmiyordu, bunların yerine güvenlikten söz ediyorlardı istikrardan, pazarların denetiminden bahsediyorlardı”dedi.



"Toplumsal hareketler güvensizleştirilme yoluyla birtakım politik önlemlere meşruiyet sağlamakta kullanılabiliyor"


YDE Güvenlik Akademisi’nde verdiği seminerde toplumsal hareketlerle güvenlik arasındaki ilişkiyi de irdeleyen Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan “Toplumsal hareketler ve güvenlik olarak bakıldığında birçok toplumsal hareketin aslında yine güvensizleştirilme yoluyla birtakım politik önlemlere meşruiyet sağlamakta kullanıldığı yolunda. Çünkü toplumsal hareket dediğimiz şey tarihin her döneminde var, gruplar hareketleniyor o oluyor bu oluyor, toplumsal değişimin olduğu her yerde birtakım hareketler oluşuyor ve bu hareketler her zaman politik /merkezi otoritenin güç kazanması, zaman zaman otoritesini cephe alacak şekilde halkına karşı kullanması yönünde bir araç olarak değerlendiriyor... 19.yy.da bütün bu hareketler, ayaklanmalar çok önemli bir gelişmeye yol açıyor: uluslararası ilişkiler alanında birbiriyle o güne kadar mücadele etmiş imparatorlar bir araya geliyorlar ve Avrupa Ahengi sistemini kuruyorlar hepsi birbirine yardımcı oluyor kendi ülkelerindeki toplumsal hareketleri bastırabilmek için, yani ulus-devlet otoriteleri, kendilerine yönelik bu tür toplumsal hareketlere karşı birbirlerine destek oluyorlar” dedi.


Programın soru-cevap bölümünden sonra Prof Dr. Deniz Ülke Arıboğan’a Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ve Yakın Doğu Üniversitesi Yakın Doğu Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Umut Koldaş tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ortak grup kurma çalışmalarıyla ilgili konuşan DEVA’lı Milletvekili Kaya: DEVA Partisi Gaziantep Milletvekili Ertuğrul Kaya, DEVA, Saadet ve Gelecek Partisi’nin ortak grup kurma çalışmalarının olduğunu söyleyerek, “Grubun devam ettirmesi, bu geçiş sürecinde grubun devam ettirmesi açısından da bir katkı vermeye olumlu bakıyoruz ama resmi işlem gerçekleştirilmedi” dedi. Deva Partili Kaya, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Doğu Türkistan’daki Türklere dikkat çekti. Kaya, Mersin milletvekili Mehmet Emin Ekmen ve kendisinin DEVA Partisi’nden istifa ettiklerine dair dilekçeyi TBMM Başkanlığı’na sundukları yönündeki soruyu, “Şimdi bu sürecin teknik kısımlarının ilerletilmesi, görüşmelerin nihayetlendirilmesi, resmiyete, yani ete kemiğe bürünmesi için çalışmalar yapılıyor. Pek kısa süre içerisinde de bunların nihayetleneceği konusunda görüşler var. Bu son derece Türkiye’nin siyasi tarih açısından çok önemli bir adım olacak. Türkiye’nin yeni bir nefes almaya, yeni bir yola ihtiyacı var” şeklinde cevaplandırdı. Kaya, 3 partinin DEVA, Saadet ve Gelecek Partisi’nin ortak grup kurma çalışmalarının olduğunu söyleyerek, “Bu süreç devam ederken diğer tarafta Saadet grubunun kalkmamasını son derece önemsiyoruz. O grubun devam ettirmesi, bu geçiş sürecinde grubun devam ettirmesi açısından da bir katkı vermeye olumlu bakıyoruz ama resmi işlem gerçekleştirilmedi” dedi.
Muş Muş’ta fahiş fiyat denetimleri devam ediyor Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri, asgari ücretin açıklanması ile kent merkezinde bulunan market ve iş yerlerinde fahiş fiyat denetimi yaptı. Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, piyasa dengesini sağlamak amacıyla fahiş fiyat artışlarına yönelik denetimlerini artırdı. Ekipler, asgari ücret artışının ardından işçilik maliyetlerini bahane ederek temel gıda ürünlerine fahiş zam yapılmasını önlemek amacıyla, gıda satış işletmelerine yönelik denetimler gerçekleştirdi. Ekipler, temel gıda ürünleri başta olmak üzere birçok kalemde fiyat kontrolleri gerçekleştirerek haksız fiyat artışı olup olmadığını denetledi. Ürünlerin etiket ve kasa fiyatları karşılaştırılarak herhangi bir usulsüzlük tespiti halinde yasal işlem başlatılacağı bildirildi. Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğünden yapılan açıklamada, “Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda, 2025 yılında uygulanacak asgari ücretin belirlenmesinin ardından, isçilik maliyetinin artışı bahanesiyle, başta tarımsal girdi fiyatları olmak üzere, sebze, meyve, et ve süt ürünleri gibi temel gıda maddelerinin fiyatlarını haksız şekilde arttırılmasını engellemeye yönelik olarak Ülke genelinde gıda satış işletmelerine yönelik denetim seferberliği kapsamında İlimizde de fahiş fiyat uygulamasını engellemek amacıyla denetimler gerçekleştirildi” denildi.
Ankara HAK-İŞ’ten işçilere emeklilik uyarısı Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), 2024’te emekliliği hak ettiği halde emekliliğini 2024 yılı sonrasına bırakanlara yüzde 25 ile 35 arasında daha düşük emekliği aylığı bağlanacağını belirterek, işçilerin emeklilik dilekçelerini 31 Aralık tarihine kadar vermeleri halinde bu yıl emekli olabileceklerini açıkladı. HAK-İŞ tarafından yapılan yazılı açıklamada, 2024’te emekliliği hak ettiği halde emekliliğini 2024 yılı sonrasına bırakanlara yüzde 25 ile 35 arasında daha düşük emekliği aylığı bağlanacağı belirtilerek, 2024-2025 maaş farkının gelecek yıllarda da maaşlara yapılan zam oranlarına göre artarak devam edeceği öngörüldüğünden bu farkın 6 yılda kapanacağı nıntahmin edildiği bildirildi. İşçiler açısından mağduriyet oluşmaması adına yıl sonuna kadar yasal düzenleme yapılması için HAK-İŞ’in yetkililere çağrıda bulunduğu ifade edilen açıklamada, herhangi bir yasal düzenleme yapılmasının gündemde yer almadığı dile getirildi. 2024’te emekli olmanın 2025’e göre daha avantajlı olacağı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bu sene emekli olacakların emekli maaşlarının önümüzdeki sene için daha yüksek olacağını bir kez daha hatırlatmakta fayda görmekteyiz. İleriki yıllarda emekliliği düşünen işçilerimiz için ise 5-6 yıl sonra emekli olmaları halinde emekli maaşlarındaki kaybın azalacağı öngörülmektedir. HAK-İŞ Konfederasyonu olarak 2024 yılında emekliliği hak eden ve emekli olmayı isteyen işçilerimizin mağduriyet yaşamamaları için dilekçelerini aşağıda belirtilen tarihleri dikkate alarak vermeleri hususunu bildiririz. Kamu kurumları ile sermayesinin yüzde 50’sinden fazlası kamuya ait şirketlerde çalışan ve ücret bordroları 15 Aralık 2024 ile 14 Ocak 2025 arasında olan işçilerimizin emeklilik dilekçesini 14 Ocak 2025 tarihine kadar vermeleri, özel sektörde, kamu kurumlarında ve sermayesinin yüzde 50’sinden fazlası kamuya ait şirketlerde çalışan işçilerden ücret bordroları 1 Aralık 2024 ile 31 Aralık 2024 arasında olan işçilerimizin emeklilik dilekçelerini 31 Aralık 2024 tarihine kadar vermeleri halinde 2024 yılı emeklisi sayılacaklarını belirtiriz.”