KÜLTÜR SANAT - 08 Mayıs 2024 Çarşamba 10:27

‘Mukaddes emanetler’, 1926 senesinde Topkapı Sarayı’nın ahır bölümüne konuldu

A
A
A

Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinin ardından İstanbul’a getirilen, ‘mukaddes emanetlerin’, 1926 senesinde devlet adamları tarafından Topkapı Sarayı’nın ahır bölümüne konulduğu iddia edildi. Aynı devlet adamlarının Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) hırkasını giyerek alay ettiğini öne süren Kültür Tarihçisi İbrahim Ethem Gören, “Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) Hırka-i Saadeti’ni yerinden çıkartıp maalesef üzerlerine giyiniyorlar. Ve akabinde de alaycı bir şekilde ‘Ne kadar da cüsseli adammış’ deme gafletinde bulunuyorlar. Daha sonra oradaki kutlu emanetleri Hırka-i Saadet Dairesi’nden, Topkapı Sarayı’nın ahırlarının bulunmuş olduğu yere naklediyorlar. 1950 yılında Demokrat Parti iktidar olduğunda Adnan Menderes, ahır kısmında bulunan kutlu emanetleri sırtına yükleyip tekrar yerine getiriyor” dedi.

Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) mukaddes emanetleri, Yavuz Sultan Selim tarafından 1517 yılında İstanbul’a getirildi. 9. Osmanlı Padişahı ve 88. İslam halifesi Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethettikten sonra kutsal emanetlerin yerini öğrendi. 40 hafız ve 40 kır atla mukaddes emanetleri alan Yavuz Sultan Selim Han, Kuran-ı Kerim tilavetleriyle emanetleri getirerek Topkapı Sarayı’nda önceden hazırlanan Hırka-i Saat Dairesi’ne yerleştirdi. Osmanlı Cihan Devleti padişahları ve sakinleri mukaddes emanetlere hürmet ederek özellikle Ramazan-ı Şerif’in 15. günlerinde ziyaret etti. Topkapı Sarayı’nda 405 yıl 7 ay 9 gün okunan Kuran-ı Kerim, 3 Mart 1924 tarihinde hilafetin kaldırılmasına kadar devam etti. 1926 yılında ise Topkapı Sarayı’nı ziyaret eden devlet adamlarının, Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) mukaddes emanetlerini sarayın ahır bölümüne taşıdıkları iddia edildi. Recep Şükrü Apuhan’ın yazmış olduğu ‘Öteki Menderes’ kitabında, Merhum Başbakan Adnan Menderes’in arkadaşı Gıyasettin Emre’nin hatıraları yer alıyor. Kitabın 31. sayfasında, “1926’da devlet büyükleri mübarek emanetleri görmek istiyorlar. Daireye giriyorlar, Peygamberimizin hırkasını giyiyorlar, amma da cüsseli adammış diyorlar, alay ediyorlar. Mübarek emanetleri Topkapı Sarayı’nın ahır kısmına naklediyorlar. 24 sene boyunca bu mübarek emanetleri ahırda duruyor” yazıyor. Ardından 1950 yılında Demokrat Parti iktidar olunca Adnan Menderes’in Topkapı Sarayı’nı ziyaret ettiği, mukaddes emanetlerin ahır bölümünde saklandığını öğrenince çok üzüldüğünü ve emanetleri sırtına yükleyip tekrar yerine getirdiği anlatılıyor.

“Mısır’ı fethettiğinde yaptığı ilk hizmetler kutlu emanetlerin nerede muhafaza edildiğini öğrenmek oluyor”

Peygamber Efendimize (Sallallahü aleyhi ve sellem) ait mukaddes emanetlerin İstanbul’a getirilişini anlatan Kültür Tarihçisi ve İttifak Gazetesi Yazarı İbrahim Ethem Gören, “Kutlu emanetlerin İstanbul’a getiriliş hikayesi, miladi takvimin 1517’yi gösterdiği yıllara dayanır. 9. Osmanlı Padişahı, Mısır’ı fethettikten sonra da 88. İslam halifesi unvanını kazanan Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethettiğinde yaptığı ilk hizmetlerden birisi de kutlu emanetlerin nerede muhafaza edildiğini öğrenmek oluyor. O dönem ve hala Mısır’da, Hz. Ali Efendimizin kerimelerinin metfun olduğu bir cami var. Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) ve Peygamber Efendimizin yol arkadaşlar olan sahabelerin kutlu emanetleri o caminin müştemilatında muhafaza ediliyor. Daha sonra Yavuz Sultan Selim Han bu emanetlerin İstanbul’a getirilmesini murat ediyor. Beraberinde bulunan 40 hafız, beyaz elbiseler giyiyorlar. Ve kutlu emanetler bu 40 hafızın Kuran-ı Kerim tilavetleriyle birlikte ilerleyen 40 kır attan meydana gelen bir kervanda 4 atın üzerine yerleştiriyorlar. Ve İstanbul’a kadar Kuran-ı Kerim tilavetleriyle birlikte geliyor” dedi.

Osmanlı, Topkapı Sarayı’nda 4 asır sergiledi: Cumhuriyetin ilk döneminde 24 yıl boyunca ahırda tutuldu

“Tamı tamına 405 yıl 7 ay 9 gün boyunca Kuran-ı Kerim okunuyor”

Yavuz Sultan Selim Han’ın mukaddes emanetler için hazırlık yaptırdığını söyleyen Gören, "Osmanlı Cihan Devleti’nin yönetim mahalli Topkapı Sarayı’nda özel bir daire hazırlanıyor. Bu dairenin ismi de Hırka-i Saadet Dairesi olarak isimlendiriliyor. Kutlu emanetlerden biri Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi’nde bulunan Kaside-i Bürde Müellifi Kab Bin Züheyr Hazretlerinin emanetinde bulunan Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) hırkasıdır. Topkapı Sarayı’nda hala Hırka-i Saadet Dairesi’nde muhafaza edilmektedir. Diğeri de Veysel Karani hazretlerine Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) hediye olarak göndermiş olduğu Fatih’teki Hırka-i Şerif Camii’nde muhafaza edilen Hırka-i Şerif’tir. Bu kutlu emanetler İstanbul’a getirildikten sonra Osmanlı Cihan devleti sakinleri başta padişah ve saray erkanı, kemali edep ve hürmetle özellikle Ramazan-ı Şerif’in 15. günlerinde Hırka-i Saadet Dairesi’ni ziyaret ederek Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) hırkasına yüzlerini bir adım öte gönüllerini sürüyorlar. Bu keyif 3 Mart 1924 tarihinde hilafetin kaldırılmasıyla birlikte Osmanlı padişahlarının yurt dışına sürülmesini gerektiren kanuna kadar orada tamı tamına 405 yıl 7 ay 9 gün boyunca Kuran-ı Kerim okunuyor. Bu tarihten sonra Topkapı Sarayı’nda, Osmanlı payitahtında Kuran-ı Kerim tilaveti maalesef kesiliyor” ifadelerini kullandı.

“Hırka-i Saadet Dairesi’ndeki emanetleri Topkapı Sarayı’nın ahırlarının bulunduğu yere naklettiler”

Muş Milletvekili Gıyasettin Emre’nin hatıralarında yer alan olayı anlatan Gören, “1926 yılına geldiğimizde, Adnan Menderes’in yol arkadaşlarından Muş Milletvekili Gıyasettin Emre çok yakınında bulunuyordu. Onun halk nezdinde pek bilinmeyen manevi yönlerine de şahit oluyor. Bu manevi yönlerinden ve Gıyasettin Emre’nin hatıralarından ve günlüklerinden yola çıkarak Recep Şükrü Apuhan’ın yazmış olduğu ‘Öteki Menderes’ isimli bir kitap var. Bu kitabın 31 sayfasında, 1926 yılında dönemin devlet büyüklerinin, bunların kimler olduğundan bahsetmiyor. Devlet büyüklerinin şeklinde çoğul bir ifade kullandığından biz burada bir heyetten söz edebiliriz. Bu heyet Topkapı Sarayı’na gidiyor ve ‘Kutsal emanetler nerede?’ diye soruyorlar. Yerini bulduklarında da Kab Bin Züheyr hazretlerinin emanetinde bulunan Topkapı Sarayı’nda gümüş muhafaza sandığı içerisinde bulunan Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) Hırka-i Saadeti’ni yerinden çıkartıp maalesef üzerlerine giyiniyorlar. Ve akabinde de alaycı bir şekilde ‘Ne kadar da cüsseli adammış’ deme gafletinde bulunuyorlar. Daha sonra oradaki kutlu emanetleri Hırka-i Saadet Dairesi’nden, Topkapı Sarayı’nın ahırlarının bulunmuş olduğu yere naklediyorlar. Orada uzunca bir müddet kutlu emanetler kaldıktan sonra 1950 yılında Demokrat Parti iktidar olduğunda Adnan Menderes, Eylül ayında Topkapı Sarayı’na geliyor. Kutlu emanetlerin yerini soruyor. Önce Yavuz Sultan Selim’in yaptığı gibi 2 rekat namaz kılıyor. Daha sonra bu kutlu emanetlerin ahır bölümünde saklandığını öğrendikten sonra tabii ki çok üzülüyor. Beraberindeki Başbakanlık heyetiyle birlikte ahır kısmında bulunan kutlu emanetleri sırtına yükleyip tekrar yerine getiriyor. Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) Hırka-i Saadeti’ni gümüş sanduka üzerinden öpüyor ve kokluyor. Adnan Menderes’in böyle bir hizmeti bulunuyor. 1991 yılına gelindiğinde dönemin Başbakanı Turgut Özal Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi’nde tekrar Kuran-ı Kerim okuma geleneğini başlatıyor. Kendilerine rahmet olsun” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Galatasaray derbisi sonrası açıklamalarda bulundu Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, Galatasaray derbisi zaferi sonrası Samandıra tesislerinde açıklamalarda bulundu. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç ve kulüp yöneticisi Selahattin Baki, 1-0’lık derbi galibiyetinin ardından Samandıra Fenerbahçe Can Bartu Tesislerinde basın mensuplarına açıklamalar yaptı. Fenerbahçe yöneticisi Selahattin Baki, "Öncelikle takımımızı ve hocamızı tebrik ediyorum. Dünya derbisi dediğimiz bir derbide çıkıp 81 dakika boyunca 10 kişi oynadık. Rakibimize kendi evinde şut fırsatı dahi vermedik, bu herhangi bir derbi galibiyeti gibi değil birçoğundan daha önemli çok daha ötesiydi. Çünkü son yıllarda gerek başkanımızın gerek yönetim kurulumuzun ortaya koyduğu bir argüman vardı, Fenerbahçe’ye karşı kurulan kutsal ittifak. Medya ayağı var, MHK ayağı var federasyon ayağı hatta devletin bazı birimlerin ayağı var, bunların hepsini dile getirmiştik zaman zaman, itile kakıla buralara getirilen rakibimiz ile er meydanına çıktığımız zaman bugün aradaki farkı bütün Türkiye gördü, dolayısıyla bugünkü galibiyet ve bizim ortaya koyduğumuz argümanları da son derece güçlendirdi, onun için takımımıza ve teknik direktörümüze ve orayı Kadıköy’e çeviren muhteşem deplasman tribününe de çok çok teşekkür ediyoruz. Bu maçın 19 Mayıs’ta da kazanılması bizim için çok anlamlı ve bu bütün Fenerbahçelilere ve Atamıza armağan olsun. Maçı tabii ki kazandık diye hakemi unutacak değiliz, ilk yarının başlarında gerek Szymanski’ye gerek Ferdi Kadıoğlu’na yapılan fauller malumunuz kart dahil çıkmadı ve daha sonra son derece ucuz bir pozisyonda 21. dakika Fenerbahçemizi 10 kişi bırakmayı uygun gördü. Tabir yerindeyse hem Galatasaray’ı hem de bütün Fenerbahçe düşmanlarını yendik hem de hakemi yendik. Bir sözümü de Mehmet Büyükekşiye söylemek istiyorum son yıllarda ciddi anlamda korku filmi gibi bir yönetim sergiliyor, bizlere yaşatmadığı skandal kalmadı Fenerbahçe’ye yaşatmadığı travma kalmadı. Verdiği kararlar ile atadığı hakemlerle Riyad skandalından sonra hâlâ görevde kalması zaten bambaşka yorumlanması gereken bir olay. Bu kadar skandala bu kadar kötülüğe rağmen hala ortaya çıkıp iki tane cümle kurmaması eleştirici demeç vermemesi. Bir atasözü vardır bilenler bilir, ’Vurdumduymazı sopayla dürtmüşler bu tıkırtı nereden geliyor demiş.’ Tamamı ile böyle bir yönetim gösteriyor kendisi duruşsuz vurdumduymaz bir başkan. Bir konuya daha değinmek istiyorum başkanımızın müsaadesiyle şimdi görüyorum ki sayın başkanımızla yaşanan 5 saniyelik bir tartışma, Türkiye gündemine oturmuş. Burada başkanımın önüne açıklamak isterim bizim dışarı çıkmanıza izin verilmediği için ortalığın gerilme ihtimali vardı ve başkan özellikle de sadece beni uyardı dedi ki, ben senin huyunu suyunu biliyorum 14 kere disipline sevk edildin 3 kere de savcılığa gittin ne olursa olsun bir tek sen bir şey yapmayacaksın, dedi. Ben de kendisinin sağ elinde kan gördüm, nasıl olduğunu hala bilmiyorum, hala sormadım kendisine ve başkanımıza doğru hamle yapan birisini gördüm ben seni uyarmadım mı dedi, ben de başkanım bula bula beni mi buldu dedim. Yani olay bu 5 saniyelik bir başkan yönetici ki bu kulüpler içerisinde çok olan şeylerdir bunlar, teknik direktör futbolcu arasında da olur. Onun için bizim üzerimizden gündem yapmayı bıraksınlar. Biz gidip de siyasetçilerden makas aldırmıyoruz yanağımızı okşatmıyoruz. Başkanımızla yaşadığım 3 saniye bir şey, Fenerbahçe çok büyük bu derbi genleri bugün bir kere daha ortaya çıktı. Bütün Fenerbahçelilere armağan olsun, bugün mucizenin kapısı açıldı, belki haftaya Allah nasip ederse çünkü bu evrenin bu yaşamın bize böyle bir şampiyonluk borcu var inşallah haftaya tashil ederiz çok teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç açıklamasında, "Fenerbahçe Spor Kulübü camiasına, 7’den 70’e herkese, özellikle çocuklarımıza bu galibiyetimiz armağan olsun. Aslında bu sadece bir derbi galibiyeti bir taraftan bakarsanız. Diğer taraftan bakarsanız bir derbi galibiyetinden çok daha büyük bir galibiyet. Kendi sahalarında şampiyonluk kutlatmadık, namağlup serilerini bozduk… O değil, ondan da öte. Aslında bugün biz gerçek şampiyonun kim olduğunu şerefsizlere, haysiyetsizlere, hırsızlara, alçaklara gösterdik. Bunun için takımımıza canıgönülden teşekkür ediyorum. Kahramanca savaştılar, mücadele ettiler, karakter koydular. 81 dakika 10 kişi oynamamıza rağmen bu atmosferde böyle bir hakeme rağmen buradan 1-0 galip ayrılarak umudumuzu son haftaya taşımamıza vesile oldular. Allah onlardan razı olsun. Hocamızdan malzemecimize, en genç altyapı oyuncumuzdan kaptanımıza herkese milyonlar adına teşekkür ediyorum. Biz aslıda herkesi yendik. 6 derbinin 4’ünü kazandık, 1 beraberlik 1 de mağlubiyetimiz var ama sistemi yenemedik. Ama taraftarlarımıza şunu söylemek istiyorum; az kaldı, merak etmesinler. Sistemi yerle bir etmeye az kaldı. Bunu sadece Fenerbahçe değil, pek çok kulüp istiyor. Bir avuç kulüp, 3-5 kulüp diye hitap ediyor ya bizlere… Az kaldı. Bu sistem bu şekilde gidemez. Bugün niye Süper Kupa’ya yabancı hakem istediğimizin, bu şartlarda çıkmak istemediğimizin, sezon boyunca yabancı hakem diye haykırdığımızın bence en güzel özeti bu maçta resmi bir şekilde tescil edilmiştir. Sadece bu 90 dakikada. Faullere baktığımız zaman, sadece bu maç için söylüyorum ama medyadaki arkadaşlarımızdan rica ediyorum. Son 60-80 faule bakın. Toplam faullere bakın. Toplam sarı kart, kırmızı kart ve bunları alırken kaç faul yapılmış onlara bakın. Olağanüstü bir tablo ortaya çıkıyor. Sadece bu maç özelinde biz 10 faul yapmışız, 6 sarı kart, 1 kırmızı kart. Rakibimiz 18 faul yapmış, 4 sarı kart. Sadece bu maç için söylüyorum. Haftalardır sarı kart görmüyorlar. Yanılmıyorsam bu maçtan önce son 60 faullerinde sarı kartları bile yoktu, bizim 7 sarı kartımız vardı. Bizim bugün cezalı ve sakat oyuncularımız vardı, tam kadro gelemedik ama ona rağmen bu mücadeleyi arkadaşlarım sergiledi. Onlarla gurur duyuyorum. Sistemi yenemedik ama yaklaşıyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 2 Nisan Olağanüstü Genel Kurul çağrısından sonra artık taşlar yerinden oynamaya başladı. Huzurlarınızdan bir kez daha bu mücadelemize inanan taraftarlarımıza, hafta içi Ramazan ayında 30 bin kişi gelen kongre Üyelerimize teşekkür ediyorum. Ancak bir ve bütün olduğumuz zaman biz bu bataklığı hemen kurutabiliriz. Bir de enteresan bir noktaya değinmek istiyorum. Bir takımı şampiyon yapmak için, bazı takımları düşürüp bazı takımları ligde tutmak için kurgulamış olduğunuz dizayn, tiyatro Türk futbolunun, ligimizin tüm yayın gelirlerini altüst etmiştir. Ben böylesini en son Haluk Ulusoy döneminde, Denizli maçıyla biten o rezil sezonda görmüştüm. Dolayısıyla buna da değinmek istiyorum. Aynı zamanda camiamıza değerli galibiyeti armağan ederken, bir derbi mağlubiyeti üzerine plan yapan, böyle önemli bir maç öncesi takımın ve hocanın motivasyonunu bozan Fenerbahçelilere de bu galibiyet armağan olsun." ifadelerini kullandı. Açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, basın mensuplarının Dursun Özbek’in, "Ali Koç’un cesareti varsa buradayım bekliyorum." açıklaması üzerine sorduğu soruya şu şekilde yanıt verdi: "Bana meydan mı okuyor, beni düelloya mu çağırıyor? İki senedir TV karşısında tartışalım ve bu sayede insanlar iki başkanın da niyetini, kişiliğini, mertliğini, dürüstlüğünü görsün istiyoruz. Dolayısıyla bugün biraz geç oldu. Uykusu kaçmasın. Ama arzu ediyorsa bu hafta istediği TV kanalına, Galatasaray TV de dahil, çıkmaya hazırım. Bu ne ucuz kabadayılık. İki senedir biz bas bas bağırıyoruz. Oradan buradan atıp, tutmayın. Kinayeli konuşmayın. Dikkat edin bu kulüp ne yazık ki, bir maç kazandığı zaman sadece Fenerbahçe de değil. Son derece alaycı, kibirli ve kinayeli konuşmalar yapar. Biz ne isek oyuz. Biz bir çizgide yürüyoruz. Bir gün öyle, bir gün böyle diyen adamlar değiliz. İstiyorsa yarın çıkalım. Sn. Başkanın cesaretlenmesine çok sevindim. Bu galibiyet kadar olmasa da bu haberi aldığım için çok çok sevindim. Bugün onu daha fazla ayakta tutmayalım. En kısa zamanda Sn. Dursun Özbek bu çağrısının arkasında dursun. İstediği mecraya önümüzdeki 5 gecede bizi çağırsın. 5 gece diyorum çünkü lig bitiyor. Hazırız, heyecanlıyız. Ali Koç basın mensuplarının, elini Galatasaraylı bir yöneticinin ısırdığı iddiaları ve Konyaspor’un gelecek haftadaki Galatasaray maçını kazanıp Fenerbahçe’nin şampiyon olması ihtimali üzerine sorduğu soruya, "Bir Galatasaraylı yönetici benim elimi ısırabilir mi? Şaka mı yapıyorsunuz? Saygı çift taraflı müessesedir. Siz rakiplerinize saygı duymazsınız en küçük olayda dalga geçersiniz, alay edersiniz, hiç rakiplerinizi ilgilendirmeyen bir basın toplantısı, bir sponsorluk etkinliğinde durup dururken laf ederseniz, ‘projeler, Çanakkale, ananaslar’ bu muameleyi kabul etmek zorundasınız. Biz oraya kimseye saygısızlık yapmaya çıkmadık. Biz oraya bir hatıra için çıktık, bizi engellemeye çalışanları da yolumuzdan çektik. Bu kadar basit. Biri beni ısırdıysa herhalde çok hafif ısırmıştır, hissetmedik. Saygı çift taraflı müessesedir. Normal şartlarda matematiksel olarak olası bir durum ama Türkiye ligi normal şartlarda değil. Allah bilir haftaya kimi atayacaklar, ne kurgular yapacaklar. Biz inanacağız. 96 puan aldık. Fenerbahçe tarihinin en yüksek puanı. Haftaya üç puan alırsak 99 olacak ama dediğim gibi sistemi yenemedik. Orada tökezlerseler ama sistemin hiç ama hiç buna müsaade edeceğini sanmıyorum. Biz çıkıp üç puanımızı alacağız. Sonrası ne olur, Allah bilir. Allah’tan ümit kesilmez." şeklinde yanıt verdi. Devre arasında Mert Hakan ile konuşmasına yönelik sorulan soruyu Başkan Ali Koç, "Devre arasında birkaç konuşmamız oldu. O aramızda kalsın ama ilerleyen günlerde o da ortaya çıkacaktır." şeklinde yanıtladı. Fenerbahçe’nin Trabzon’da galip geldiğinde sahada saldırıya uğraması ve Galatasaray karşısında 10 kişi kalmasına rağmen maçı kazanmasına karşın kulübe yapılan muamelelere yönelik sorulan soruya Başkan Ali Koç "Üzücü. Trabzon’dakiler tamamen planlı ve sistematikti. Polis yoktu. Benim oyuncularım, takımım tribüne giderken bugün kaç polis olduğunu gördünüz. İşlerini doğru yaptıkları için İstanbul emniyetini, spor şubeyi tebrik etmek lazım. Trabzon maçını açtığın için bu maça bağlayayım. Ne yaptı bugün arkadaşlar? Hele bir tanesi var, ben sık sık gündeme getiriyorum. Onun da gerçek yüzünün ortaya çıkmasına az kaldı. En azından kendi camiası gördü. Ne dedi. ‘Böyle olmamalı’ dedi. Bir cümle. 15 dakika benim oyuncularıma nasıl ceza verilmesi gerektiğini anlattı. Buradaki olayda, küçük bir itiş-kakışta düelloya çağırıyor. Bu düelloyu yapmak zorunda, kaçmak yok. Yakında onunda benim de seçimim var. Er meydanına bekliyoruz. Orada bizim oyuncularımız linç edildi. Sistem bizim 4-5 oyuncumuza 5-6 maç ceza verilmek üzere kurgulandı. Orada hiçbir şey demeyeceksin, ‘böyle olmamalıydı’ sonra burada biz haklı sevincimizi kutlamak isterken 3-4 tane münasebetsizin bizi engellemeye çalıştığı arbede için devleti görevi çağıracaksın. ‘Hadi oradan’ derler." cevabını verdi. Kırmızı kart pozisyonu üzerine ve Mert Hakan ile neler konuşulduğuna dair sorulan soruya Başkan Ali Koç , "Mert Hakan kaptanlığını yaptı. 3 kaptanımızdan biridir. Mert Hakan’ın bugün sahada sergilemiş olduğu liderlikle ilgili benim hiçbir sıkıntım yok. Ama ne tepki gördüler bilmiyorum. Televizyondan bir yere kadar görüyorsunuz, tezahüratlarda sesi kesiyorlar. Kırmızı kart pozisyonuna olağanüstü kızdım ama şaşırmadım. Bu kadar erken olmasını beklemiyordum. Böyle atılacaksa Barış Alper 3 kere atılmalıydı. Başka oyuncular da atılmalıydı. Sadece bu maçın özelinde değil arkadaşlar, bunu söyleyeceğim için kızmayın bana, anlık günlük işlere bakıyorsunuz. Gidin, istatistikleri çıkarın. Faul pozisyonlarına bakın. Ne faul pozisyonları var sezon içerisinde, kırmızı değil, kıpkırmızı kart olan ama kart bile çıkmayan. Sistem böyle işliyor. Bugün VAR’a çağıramaz ikinci sarı karttan attığı için, ayağına değmiyor çocuk. Ama bu sefer Allah yanımızda oldu. Çocuklar olağanüstü bir karakter sergilediler. Burada eminim pek çok şarkıcı evine performe edemeden dönmüştür. Hazırlanan pek çok kareografi yapılmadan çöpe gidecek. Bir de tesadüfen 19.05’miş bugün. O da olmadı. Neresinden bakarsanız bakın son derece mutluyuz. Aslında bu tek bir derbi maçı, evet. Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansını sürdürme maçıdır aynı zamanda, evet. Ama birikti. Hepimizde birikti. Sadece Fenerbahçe ve birkaç kulüp dillendiriyor. Bu sistemden bıktı insanlar. İnşallah tez zamanda Türkiye futbolunun daha önü açılır." şeklinde yanıtladı.
Zonguldak Devrek’te 19 Mayıs coşkusu akşam da devam etti Zonguldak’ın Devrek ilçesinde Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları akşam da düzenlenen etkinliklerle devam etti. Devrek Belediyesi tarafından gerçekleştirilen etkinliklerde, halk oyunları ekiplerinin gösterileri, bando takımının konseri, animasyon şovlar, canlı langırt turnuvası, çocuklar için şişme oyun parkurları, canlı dart turnuvasının yanı sıra daha birçok etkinlik hazırlandı. Organize edilen etkinliklerin hemen ardından akşam saatlerinde DJ Emircan Saltabaş tarafından davetlilere müzik ziyafeti gerçekleştirildi. “Dev Fest Gençlik Festivali” adı altında hazırlanan ve yeni hizmete giren Egemenlik Mesire Alanı’nda gerçekleştirilen, programa Kaymakamı Muhammed Evlice, Belediye Başkanı Özcan Ulupınar, başkan yardımcıları Ayhan Kazkondu ve Özcan Özmekik ve çok sayıda davetli katıldı. Gençlerin doyasıya eğlendiği kutlamalarda özel eğitim gören çocuklar ’’Başkan Ulupınar’’ tezahüratları attı. Herkesin bayramını kutlayan Başkan Ulupınar ise, ’’Kutlamalar öncesinde 20 gün mesire alanın bakımını yaptık ve festivale hazırladık. Gençlerimizle birçok program yapacağız, gençlerimizin her zaman yanındayız, onları her konuda destekleyeceğiz. En büyük zenginliğimiz gençlerimiz olduğunu biliyoruz. Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın ve bize yeniden bir istiklal savaşı yaşatmasın, bu toprakları vatan yapan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, gazilerimize ve şehitlerimize şükranlarımızı sunuyoruz’’ diye konuştu.