GÜNDEM - 07 Aralık 2023 Perşembe 11:57

Gazze -İsrail savaşında iki önemli senaryo

A
A
A

İsrail-Gazze savaşıyla ilgili son gelişmeleri değerlendiren Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Sait Yılmaz, savaşın devam etmesi ve sonlanması durumlarını iki farklı senaryo ile ele aldı ve “Arap ülkeleri her türlü seçeneğe hazırlanıyor, silahlanıyor” dedi.

Hamas ve İsrail arasındaki ateşkesin sona ermesinin ardından İsrail, Gazze’ye hava ve kara operasyonlarını yeniden başlattı. İstanbul Esenyurt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Sait Yılmaz, Arap ülkelerinin barışın sağlanması adına sükûnetini şu an için koruduklarını ancak savaşın çığırından çıkması halinde ise kendi çıkarlarını korumak için yoğun bir şekilde silahlanmaya başladıklarını kaydetti.

“Kara harekatı kaldığı yerden devam edecek”

İki taraf arasında sağlanan ateşkes sürecini “İsrail bu süreci askeri olarak yeniden organize olmak ve ikmal yapmakla geçirmiştir” diye yorumlayan Öğr. Üyesi Prof. Dr. Sait Yılmaz, “Sağlanan ateşkesle beraber hem savaşa ara verildi hem de insani yardım faaliyetleri ve rehine takasları konusunda bir gelişme sağlandı. İsrail halkı rehineler konusunda hassastı ve hükümet bu konuda halkına mesaj vermiş oldu” dedi.

Arap ülkeleri kendi çıkarlarını korumak için silahlanmaya başladı

Kara harekâtının savaşın seyrini nasıl etkileyeceğini anlatan Prof. Dr. Sait Yılmaz, “Savaşın sonucu ne olursa olsun Arap ülkeleri İsrail’le bir arada yaşamak zorunda olduklarını biliyorlar. Tepkileri çok dengeli, fevri davranmıyorlar. Sonuçta bakıldığında İsrail bu coğrafyanın kabul edilmesi gereken bir ülkesi. Savaş eğer daha insani bir şeklide sonuçlandırılırsa daha kalıcı bir barış olabilir. Amerika’nın istediği de bu. İbrahim Anlaşması, Arap ülkeleri ile İsrail’i birbirine yakınlaştırmıştı. Bu anlaşmaya dönülürse Orta Doğu’da istikrar olur, herkesin kabul edebileceği kalıcı bir barış sağlanır. Ancak savaş içinden çıkılamayan bir hal alırsa dengeler değişir, düşmanlıklar daha da kalıcı hale gelir. Taraflar bunun farkında ve bu yönde sükûnet gösteriyor. Ancak gözlemlediğimiz bir konu da bu savaşın çığırından çıkması halinde bütün Arap ülkeleri kendi çıkarlarını korumak için silahlanmaya başladığı. Ülkeler her türlü seçeneğe hazırlanmaya çalışıyor” diye konuştu.

“Hamasın saldırısı İsrail’i ülke güvenliği çevresinde bütünleştirdi”

Hamasın yaptığı operasyonun doğurduğu sonuç bakımından daha çok İran’ın işine geldiğini belirten Yılmaz, “Saldırı Arap- İsrail ve Türkiye- İsrail anlaşmasını önlemiştir. İbrahim Anlaşması’nın durmasına neden olmuştur. Ayrıca iktidar ve muhalefetin bütünleşmesi açısından İsrail’in daha çok işine yaradı. İsrail hükümeti ayakta zor duruyorken, şu anda ülke güvenliği etrafında bütünleştiler. Hamasın varmaya çalıştığı konu; savaşı içinden çıkılmaz hale getirip, İsrail’i Gazze’den çıkmak zorunda bırakarak, İsrail’i başarısızlığa uğratmak ve bu şekilde zaferini ilan etmek. Böylece Gazze’nin yönetimi olarak kalmak. Umudumuz diplomatik çözümün sağlanması, savaşın uzun sürmemesi ve insanların yaralarının bir an önce sarılmasıdır” dedi.

“Türkiye uzun vadeli milli çıkarları için dengeli politika izlemeli”

Bölgenin güçlü devletlerinden biri olarak Türkiye’nin kalıcı barışın sağlanması adına rol oynaması gerektiğini belirten Yılmaz, “Türkiye’nin bunu yaparken taraflara daha dengeli davranmasının çözüm için daha faydalı olacağını düşünüyorum. Dengeli politikayla İsrail’e daha çok sözümüzü geçirebiliriz. Masada istenileni daha çok alırız. Türkiye uzun vadeli milli çıkarları çerçevesinde davranmalı. Bu çıkarlar; Doğu Akdeniz’de, ekonomide ve uygulanan ambargoların kaldırılmasında yatıyor. Diplomasiye burada çok iş düşüyor. Türkiye, Filistin sonunun barışçı çözümünde ve Gazze’nin yeniden inşasında da en önemli aktör olabilir” dedi.

“Acil olarak insani yardımda bulunulmalı”

Savaş sonrasında uluslararası kamuoyunun üzerine düşen önemli sorumluluklar olduğunu ifade eden Yılmaz, “Batı Şeria’daki yönetim her ne kadar Filistin halkının temsilcisi olarak kabul edilse de Gazze’deki güvenliği sağlamakta ya da orayı yeniden inşa etmekte tek başına yetersiz olacaktır. Bugün olduğu gibi İsrail üstündeki gerekli baskının oluşturulması, savaş sonrası Gazze’nin güvenliğin sağlanması konusunda uluslararası kamuoyunun üzerine düşen çok şey var. Topraklarını terk eden insanların yeniden dönmeleri için gerekli tedbirleri almaları gerekiyor. İnsanlar topraklarına döndüklerinde yeniden İsrail’in ablukası altında yaşamamalı. Ablukada bir soykırımdır. İnsanca yaşama haklarının ellerinden alınmasıdır. Öncelikle ve acil olarak insani yardım yeterli seviyeye çıkarılmalıdır” diye konuştu.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karaman Karaman’da bir kişi boşanma aşamasındaki karısını öldürerek intihar etti Karaman’da boşanma aşamasındaki 2 çocuk annesi eşini boğarak öldüren koca intihar etti. Olay, gece saat 23.00 sıralarında Valide Sultan Mahallesi 202. Sokak üzerinde bulunan 5 katlı apartmanın son katındaki dairede yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Fatma Çetinkaya’dan (22) öğle saatlerinden itibaren haber alamayan ailesi, polis merkezine giderek kayıp başvurusunda bulundu. İhbar üzerine çalışma başlatan polis ekipleri, kadının boşanma aşamasındaki eşi Mithat Çetinkaya’nın (24) evine gitti. İtfaiye yardımıyla eve giren ekipler, 2 kişinin cansız bedeniyle karşılaştı. Yapılan inceleme sonucunda, Mithat Çetinkaya’nın karısını boğarak öldürdükten sonra kendisini asarak intihar ettiği belirlendi. Olayı duyarak gelen Fatma Çetinkaya’nın annesi kızının öldüğünü öğrenince fenalık geçirdi. Bunun üzerine adrese sağlık ekipleri sevk edildi. Adreste gelen çok sayıda polis ekibi de olayın yaşandığı sokakta güvenlik önlemi aldı. Cumhuriyet Savcısı ve olay yeri inceleme ekibinin yaptığı incelemenin ardından hayatını kaybeden karı kocanın cenazesi otopsi yapılmak üzere Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Morgu’na kaldırıldı. Öte yandan, Mithat Çetinkaya’nın evi terk ederek kendi ailesinin yanına giden karısını avukatla görüştürme bahanesiyle eve çağırdığı ileri sürüldü. Olayla ilgili başlatılan tahkikat sürüyor.
Ankara Bakan Kurum, tamamlanan asrın inşa seferberliğini Hatay’da anlattı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, tamamlanan asrın inşa seferberliğini Hatay’da anlattı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilecek 455 bininci afet konutunun teslim töreni öncesi Hatay’da canlı yayına katıldı. Bakan Kurum, 81 ilde 500 bin sosyal konutun inşa edileceği Yüzyılın Konut Projesi kapsamında da deprem bölgesine özel kontenjan ayrılacağını belirterek, "29 Aralık’ta ilk kuramızı Adıyaman’daki konutlar için çekeceğiz. İlk teslimatlarımızı da Mart 2027’de dedik ama 2026 yılı içerisinde teslim edeceğimiz konutlar var" dedi. "Hatay’ın ışıkları bir daha sönmemek üzere yanacak" Hatay’ın yine önemli sembollerinden olan Anadolu’nun ilk camisi olan Habib-i Neccar Camisi ve ‘dünyada ilk aydınlatılmış cadde’ olan Kurtuluş Caddesi ile ilgili de konuşan Bakan Kurum, "Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu, Konya Büyükşehir Belediye’miz yaptı ve inşallah cumartesi günü ibadete açacağız. Artık ezan sesleri bir daha dinmemek üzere Hatay’ımızda, Habib-i Neccar Camisi’nde yankılanacak. Yine Kurtuluş Caddesi’nin aydınlatma törenini, Sayın Cumhurbaşkanımız yapacak. Yeniden Hatay aydınlanacak. Yeniden Hatay’ın o ışıkları bir daha sönmemek üzere yanacak" dedi. "Hatay’da 153 bin 755 konutumuzu cumartesi itibarıyla kurasını çekeceğiz" Bakan Kurum, tamamlanan asrın inşa seferberliğine ilişkin cumartesi günü ulaşılacak sayıları açıkladı. Kurum, şöyle konuştu: "Hatay’da 153 bin 755 konutumuzu cumartesi itibarıyla kurasını çekeceğiz ve vatandaşlarımıza teslim ediyor olacağız. Malatya’da yaklaşık 80 bin konutun teslimi ve kurası gerçekleşecek. Kahramanmaraş’ımızda 74 bin bağımsız bölümün kurasını çekiyor olacağız. Adıyaman’ımız depremde enkazın altında kaldığı düşüncesinden bugün modern bir şehir haline geldi. Adıyaman’ımızda 43 bin bağımsız bölümü, Gaziantep’te 31 bin konutu teslim ediyor olacağız. Diyarbakır’ımızda 17 bin, Elazığ’da 15 bin, Şanlıurfa’da 13 bin 400, Osmaniye’de 12 bin 500, Adana’da 12 bin, Kilis’te 2 bin 500, Tunceli’de 298, Kayseri’de 288, Sivas’ta 164 ve Bingöl’de 89 olmak üzere 455 bin konutu inşallah depremzede kardeşlerimize cumartesi günü buluşturmuş olacağız." "İlk Adıyaman’daki konutlar için kura çekeceğiz" Bakan Kurum, 500 bin sosyal konut projesi kapsamında ilk kuraların 29 Aralık’ta Adıyaman’da çekileceğini açıklayarak, "İlk Adıyaman’daki konutlar için kura çekeceğiz. Yani deprem bölgesinden başlayacağız ve mart ayının içine kadar da kuralarımız devam edecek. İlk teslimatlarımızı da Mart 2027 dedik ama 2026 yılı içerisinde teslim edeceğimiz konutlar var. 2026’da konutlarımızı teslim ediyor olacağız. Bu kapsamda Hatay’a 33 bin 289 sosyal konut yapılacak. 6 bin 800’ü Antakya ve Defne’de olacak. Yine Hassa’da, İskenderun’da, Reyhanlı’da, Kırıkhan’da sosyal konutlarımız şu an itibariyle yapılıyor, başladı. Onun da müjdesini milletimize verelim. Yine deprem bölgesindeki diğer illerimize kontenjanlarımızı ayırdık ve oradaki talep doğrultusunda bu projelerimizi gerçekleştiriyor olacağız" diye konuştu.