POLİTİKA - 26 Nisan 2024 Cuma 16:57

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye 2000 yılı aşan tarihinin hiçbir döneminde asla soykırım yapmamış, sömürgeci olmamış, masumlara dokunmamış bir ülkedir"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye 2000 yılı aşan tarihinin hiçbir döneminde asla soykırım yapmamış, sömürgeci olmamış, masumlara dokunmamış bir ülkedir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürecik’teki radar üssüyle ilgili iddialara çok sert tepki gösterdi. Erdoğan, Gazzelilerin haklarını savunma maskesi altında Filistin’e en büyük desteği veren Türkiye’nin yıpratılmak, yıldırılmak istendiğini belirterek, "Şimdi aynı çevrelerin kürecik’teki radar üssüyle ilgili benzer yalanlara sarıldığını görüyoruz. Daha önce defalarca açıkladığımız, tüm yönleriyle pek çok kez açıklığa kavuşturduğumuz bu meseleyi istismar etmeye çalışıyorlar. Kürecik’teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir ilişkisi, bağı, irtibatı yoktur ve olamaz. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir şeye zaten izin vermez, vermemiştir" dedi.


İstanbul’daki bir otelde Filistin İçin Özgürlük ve Bağımsızlık Temalı, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 5. Konferansı düzenlendi. Konferansa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Filistin dostluk grubu himayelerinde 34 ülkeden 157 üye ile 9 yıl evvel başlayan girişimin bugün 2 bin üyeye ulaştığını belirterek, "Platform faaliyetleriyle toplantı ve konferanslarıyla farklı alanlardaki çalışmalarıyla Filistin davasının küresel ölçekte sesi ve nefesi oldu. Birleşmiş Milletler kararlarına, prensiplerine, uluslararası normlara uygun olarak Kudüs ve Filistin’e hizmet eden kardeşlerimi tebrik ediyorum. Müslüman olmanın Müslümanca yaşamanın hakkı, hukuku ve adaleti cesaretle savunmanın gerçekten zor olduğu günlerden geçiyoruz. Bilhassa ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine, tarihi statüsüne ve kutsiyetine yönelik tacizler giderek artıyor. İşgalci İsrail tarafından Kudüs’ün kadim kimliği adım adım yok ediliyor. Kandan ve gözyaşından beslenen haçlı zihniyetinin tekrar hortlatılmak istendiğini görüyoruz. Haçlı seferleri ile yakılıp yıkılan Kudüs’ü tekrar ayağa kaldıran ve dört asır boyunca bir esenlik diyarı haline dönüştüren ecdadın torunları olarak Filistin’de yaşanan menfi-müspet her gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Resulü Ekrem Efendimizin şu tavsiyesi Kudüs davasında ecdadımız gibi bizim de rehberimizdir. "Beytü’l Makdis’e gidin ve orada namaz kılın. Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılamazsanız oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin." Evet Mescid-i Aksa sadece ilk kıblemiz değildir. Aynı zamanda Hz. Nebi’nin ve ondan önce gelen peygamberlerin de bize emanetidir. Kudüs’i Şerif’in her köşesinde bu kutlu beldeye 400 yıl boyunca büyük sevda ile hizmet etmiş kahraman ecdadımızın izi, eseri ve mührü vardır. Kimse bu izleri silemez, hiçbir güç kalbimizden Kudüs sevgisini sökemez. Burada şu gerçeği bir kez daha ifade etmek istiyorum. Az önce de söylendi, Türkiye olarak La ilahe illallah İbrahim Halilullah lafzında sembolleşen kuşatıcı anlayışla Kudüs’e sahip çıkmayı bir görev biliyoruz" dedi.


Son bir asırdır Haçlı heveslileriyle, siyonist yayılmacılık arasında sıkışan Kudüs-i Şerif’i tüm insanlık için tekrar bir Darüsselam haline getirmek için tüm gücümüzle çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs’ü savunmanın insanlığı savunmak, barışı savunmak, farklı inançlara saygıyı savunmak olduğu inancıyla mücadelelerini azimle sürdürdüklerini söyledi.


"Netanyahu, kendisinden önceki caniler gibi adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır"


İnsanlık ve barış adına yürüttükleri kutlu mücadeleye destek veren Parlamenterler Arası Kudüs Platformu’na teşekkür eden Cumhurbaşkanı


"Son bir asırdır toprakları aşama aşama işgal edilen Filistin halkı bugün tarihin en vahşi zulümlerinden birine maruz bırakılıyor. Buradan mücadeleleriyle Kudüs ile beraber tüm insanlığın onuruna da sahip çıkan Filistinli kahramanlara bir kez daha selamlarımı gönderiyorum. İşgalci zalimler karşısında dik duran Filistin’in yiğit evlatlarını ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum. Dünyanın dört bir yanında Filistin ve Gazzeli kardeşlerimizle dayanışma sergileyen vicdan sahibi tüm insanlara teşekkür ediyorum. 7 Ekim’den bu yana yaşananları anlatmaya artık kelimeler yetersiz kalıyor. Modern dönem firavunlarını görmek isteyen hiç uzağa gitmesin son 203 gündür 35 bin Filistinliyi acımasızca katledenlere baksın. Günümüzün Hitleri ve Nazileri Gazze’de 15 binden fazla çocuğu öldüren katillerdir. Netanyahu, kendisinden önceki caniler gibi adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır. Alnına yapışan bu kara leke ne yaparsa yapsın çıkmayacaktır. Şimdi biz böyle konuşunca bakıyorsunuz birileri hemen rahatsız oluyor. Cürmü yüzüne söylenen her suçlu gibi İsrail yönetimi de antisemitizmle itham ederek bizi susturabileceğini zannediyor. Ellerindeki basın ve lobi gücüyle Gazze’de işledikleri cinayetlerin üstünü örtebileceklerini düşünüyorlar. Buradan onlara şu hakikati tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Ne yaparsanız boş, ne kadar uğraşsanız da beyhude, Tayyip Erdoğan’ın kalbine de, kavline de zincir vuramazsınız" diye konuştu.


"Hamaslı kardeşlerimizi Filistin’in Kuvayi Milliyesi olarak görmeye devam edeceğiz"


Tehditlere ve baskılarınıza asla boyun eğmeyeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Duam şu; Yarab, Kahhar ismi şerifinle tecelli ederek başta Netanyahu olmak üzere bu siyonistleri kahrı perişan eyle. Birileri dönse bile biz yolumuzdan dönmeyiz, dönmeyeceğiz. Çünkü biz Allah’a ve hesap gününe inanıyoruz. Biz şartlara göre, esen rüzgara göre, konjonktüre göre sözünü, duruşunu, tavrını belirleyen tatlı su siyasetçilerinden değiliz. Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık. Bu kutlu yola ömrümüzü adadık. Yarım asırlık siyasi hayatımız boyunca bedel ödemekten asla çekinmedik. Biz birilerine şirin görünmek için değil, ’Filistin bir sınav kağıdı her mümin kulun önünde’ diyen merhum Cahit Zarifoğlu’nun ifadesinde anlamını bulan o ağır imtihanı hakkıyla vermenin derdindeyiz. Kimse kusura bakmasın tüm imkansızlıklara rağmen Filistinli kardeşlerimiz tam 203 gündür tek başlarına direnirken, yalnız başlarına tüm insanlığın onurunu savunurken hiç kimse bizden soykırıma sessiz kalmamızı bekleyemez. Sırf İsrail ve Batılı destekçileri öyle istedi diye Hamas’a ’terör örgütü’ iftirası atanlardan olamayız. İsrail’e gönüllü, ücreti mukabil uşaklık yapan lejyonerlerin ve kiralık kalemlerin kavramlarıyla Filistinli direnişçilere terörist yaftası vuramayız. Varsın birileri rahatsız olsun, varsın birilerinin ezberleri bozulsun. Biz işgalcilere karşı vatanlarını savunan Hamaslı kardeşlerimizi Filistin’in Kuvayi Milliyesi olarak görmeye devam edeceğiz. Bu hakikati de dilimizin döndüğü, gücümüzün yettiği kadar her platformda cesaretle dillendirmekten geri durmayacağız. Sesimizle, sözümüzle, dualarımızla, insani yardımlarımızla elimizdeki tüm imkanlarla Filistin davasına Gazzeli kardeşlerimizin ortaya koyduğu asil ve onurlu direnişe destek vermeye devam edeceğiz. Bu konudaki dirayetli tavrımızı geçen hafta görüştüğüm Hamas siyasi liderliğine açıkça ifade ettim. İsrail’in saldırılarında evlatlarını, torunlarını, akrabalarını şehit veren bu kardeşlerime acılarını paylaştığımızı çok net bir şekilde söyledim. Bundan bir asır önce topraklarını işgal eden emperyalist güçlere karşı bağımsızlık mücadelesi yürüten kahraman bir milletin evlatları olarak haklı davalarında yanlarında olduğumuzu dile getirdim. İnşallah bundan geri adım atmayacak 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulması için samimiyetle çaba harcamayı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.


"Çocuğunun doğum gününü Gazzeli sabileri öldürerek kutlayan bir zihniyetin insanlıkla, en temel insani değerlerle bağı kalmamış demektir"


Gazze’de 203 gündür aralıksız olarak devam eden soykırımı hiçbir sebebin maruz gösteremeyeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "7 Ekim’de yaşananları tasvip edersiniz veya etmezsiniz. Bu tamamen sizin bakış açınızla ilgili bir konudur. Ama bunu öne sürerek yeni doğmuş bebekleri öldürmeyi, sivillerin üzerine tonlarca bomba yağdırmayı, şehit naaşlarına dahi eziyet etmeyi, bir ekmek almak için sıra bekleyen insanları katletmeyi, camileri, kiliseleri, okulları, hastaneleri bilerek hedef almayı, Gazze’yi toplu mezarların olduğu büyük bir kabristana dönüştürmeyi, velhasıl savaş hukukunun asgari şartlarına bile riayet etmemeyi haklı çıkaramazsınız. Çok açık söylüyorum, çocuğunun doğum gününü Gazzeli sabileri öldürerek kutlayan bir zihniyetin insanlıkla, en temel insani değerlerle bağı kalmamış demektir. İsrail yönetimi bize laf söylemeden önce bu vahşetle yüzleşmeli, terör örgütü gibi değil hukukla mukayyet bir devlet mantığıyla hareket etmeyi öğrenmelidir. Bunu yapmadıkları müddetçe bizim de İsrailli yöneticilere karşı tavrımız değişmeyecektir. İsrail’le artık ilişkilerimizi ticari anlamda başta olmak üzere bunu Dışişleri bakanım da açıkladı kestik, kesiyoruz" dedi.


"Gazze’ye yardımlarda ilk sırada Türkiye yer alıyor"


Türkiye’nin iki bin yılı aşan tarihinin hiçbir döneminde asla soykırım yapmadığını, sömürgeci olmadığını, savaşta bile olsa masumlara dokunmadığının altını çizen Erdoğan, "Bugüne kadar kimsenin inancına, kökenine, kimliğine bakmadan başı dara düşen herkese biz kapımızı açtık. Engizisyondan kaçan Musevilere de, Nazi zulmünden kaçan Yahudi bilim adamlarına da biz sahip çıktık ey Netanyahu. Kafkaslar’dan Balkanlar’a, Afrika’dan Asya’ya kadar kim zulme uğramışsa hiç düşünmeden biz imdadına koştuk. 13 yıl önce çatışmalar başlayınca Suriyeli komşularımızı nasıl bağrımıza bastıysak, Ukrayna’dan kaçan mültecilere de biz güvenli liman olduk. Milli gelire oranla en fazla insani yardım yapan ülkelerden biriyiz. Nerede bir istikrarsızlık ve çatışma varsa menfaat hesabı gütmeden ateşi söndürmeye çalışıyoruz. Bölgemizde barışın, huzurun, refahın ve güvenliğin hakim olması için samimiyetle gayret gösteriyoruz. Gazze’ye yardımlarda ilk sırada Türkiye yer alıyor. 7 Ekim’den bu yana 13 uçak ve 9 gemi ile Gazze’ye gönderdiğimiz insani yardımların toplamı 50 bin tona yaklaştı. Vefakatçileriyle birlikte 900 Gazzeli hastayı tedavilerini yaptırmak üzere ülkemize getirdik. İnsani yardımların yanı sıra Refah’taki Kızılay Aşevi aracılığıyla günlük 10 bin kişilik sıcak yemek dağıtımını da yapıyoruz. Gazze’nin temiz içme suyu ihtiyacını karşılanmasının amacıyla günlük 7 ton içme suyunun Gazze’ye geçişini sağlıyoruz. Ticari açıdan 54 ürün grubunda İsrail’e ihracat kısıtlaması uygulayan tek ülke yine Türkiye’dir. Gazze katliamlarının çok öncesinde askeri amaçla kullanılabilecek malzemelerin sevkini zaten tamamen durdurmuştuk. 9 Nisan’da aldığımız ihracat kısıtlaması kararıyla bu tavrımızı pekiştirmiş olduk" ifadelerini kullandı.


"Onlar bu iftiraları atsalar da biz yolumuza aynı kararlılıkla devam ediyoruz"


Geçen ay Türkiye’de yerel seçimlerin yapıldığını ve seçim sürecinde bu konuda büyük bir haksızlığa ve iftiraya maruz kaldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şahsımızın Filistin davasını savunurken ödediği bedeller ortadayken Türkiye düşmanlarının da sağladığı lojistik destekle birileri ülkemizin ve milletimizin Filistin direnişine verdiği güçlü desteği gölgelemeye çalıştı. Bu kirli kampanyayı meselenin aslını bilmediklerinden değil, hırsları akıl ve vicdanlarının önüne geçtiği için yürüttüler. Hatta İsrail’e jet satışı yapıldı iftirası yapacak kadar gözlerini kararttılar. Daha ileri gidiyorum, jet yakıtı gönderdiler diyecek kadar ne yazık ki akıl, vicdan ve ahlak dışı bir sürü iddia gündeme taşındı. Sizin vicdanınız var mı? Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir adım atması mümkün mü? Akıl, vicdan, ahlak dışı bir sürü iddia bu seçimlerde gündeme taşındı. Daha vahimi bu asılsın ithamların İsrail dahil Türkiye’nin dik duruşundan rahatsız olan yabancı odaklar tarafından uluslararası basında ve sosyal medya mecralarında köpürtülerek ülkemiz aleyhine kullanılması çok yaralıyıcıdır. Türkiye’nin çabalarını bilen kardeşlerimiz arasında bile istifham oluşturan bu propagandanın içinin boş olduğu 1 Nisan sabahı itibarıyla görülmüştür. Fakat sel gitse de izi kalmış. Üç kuruşluk siyasi çıkar uğruna Filistin’in Türkiye ile ilişkilerini bilen veya bilmeyen gayet iyi biliyor, Türkiye bizim iktidarımız döneminde böyle bir şey yapar mı yapmaz mı bunu çok iyi biliyorlar. Onlar bu iftiraları atsalar da biz yolumuza aynı kararlılıkla devam ediyoruz" dedi.


"Kürecik’teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir ilişkisi, bağı, irtibatı yoktur ve olamaz"


Gazzelilerin haklarını savunma maskesi altında Filistin’e en büyük desteği veren Türkiye’nin yıpratılmak, yıldırılmak istendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi aynı çevrelerin Kürecik’teki radar üssüyle ilgili benzer yalanlara sarıldığını görüyoruz. Daha önce defalarca açıkladığımız, tüm yönleriyle pek çok kez açıklığa kavuşturduğumuz bu meseleyi istismar etmeye çalışıyorlar. Kürecik’teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir ilişkisi, bağı, irtibatı yoktur ve olamaz. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir şeye zaten izin vermez, vermemiştir. Ama bir Müslüman olarak her şeyden önce yalan Allah’ın resulünün en çok nefret ettiği şeydir. Böyle yalan söylenmez, kurtulamazsınız. Bunun hesabını da ebedi alemde vereceksiniz. Yalan, çarpıtma ve manipülasyon üzerinden siyaset yapılmaz. Kendi devletine ve milletine iftira atarak da siyasetçilik oynanmaz. Hukukun da siyasetin de temel kuralı bellidir. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir, aksi halde müfteridir. Varsa elinizde bir belgeniz, deliliniz çıkarsınız iddialarınızı ispat edersiniz. Bunu yapmıyorsanız kusura bakmayın ama müfteri damgası yemekten ila nihaye kurtulamazsınız" ifadelerini kullandı.


"İsrail’in daha fazla şımartılmasına sebep olan bu kararı kabul etmiyoruz"


Sivil toplum, basın ve siyaset fark etmeksizin Türkiye’deki tüm aktörleri özellikle Filistin konusunda daha özenli bir dil kullanmaya davet eden Erdoğan, "Gündeme gelmek uğruna hiç kimsenin Türkiye’nin Filistin davasındaki örnek duruşuna gölge düşürme lüksü yoktur. Gazze’de kalıcı ateşkesin sağlanması amacıyla ilk günden beri diplomatik çabalarımızı devam ettiriyoruz. Vahdet olmadan rahmet olmayacağı inancıyla Filistin hükümetiyle Filistinli gruplar arasındaki tefrikanın giderilmesi için temaslarımızı artırdık. Hali hazırda 140 ülkenin tanıdığı Filistin devletinin tanınırlığının artırılması konusunda çabalarımızı yoğunlaştırdık. İspanya hükümetinin ve Başbakan Sayın Pedro Sanchez’in Filistin’in tanınmasıyla ilgili duruşunu takdir ettiğimizi burada vurgulamak istiyorum. Filistin devletini tanımaya hazırlanan diğer ülkeleri de baskılar karşısında kararlı tutumlarını sürdürmeye çağırıyorum. Burada şunu çok net ifade etmek durumundayım. Filistin halkının Birleşmiş Milletler’e tam üye bir devletlerin olmaması hem büyük bir ayıp hem de çok ciddi bir haksızlıktır. Bu adaletsizliğin süratle giderilmesi gerektiğine inanıyoruz. Geçen hafta Güvenlik Konseyi’nde bu yönde atılan adım, Amerika Birleşik Devletleri’nin vetosuyla karşılanmış ve engellenmiştir. Amerika bu kararıyla sadece Filistin halkının değil, Güvenlik Konseyi üyesi diğer devletlerin iradesini de yok saymıştır. İsrail’in daha fazla şımartılmasına sebep olan bu kararı kabul etmiyoruz" dedi.


"Filistin meselesini Batılı ülkelerin artık sabır taşımızı çatlatan ikiyüzlü politikalarını reddediyoruz"


Amerikan yönetiminin, İsrail’e verdiği koşulsuz asker verdiği koşulsuz askeri ve diplomatik destekle çözüme katkı sunmadığını, sorunun daha da büyümesine vesile olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’de 35 bin insan acımasızca katledilmişken Amerikan Senatosu’nun İsrail’e 25 milyar dolarlık askeri yardım paketi onaylaması bunun en net göstergesidir. Adil bir hakemlik yerine İsrail’e hamilik yapmak, bölgemizdeki krizlerin derinleşmesi ve yayılmasından başka hiçbir işe yaramaz. 1915 olayları üzerinden Türkiye’ye yönelik asılsız ithamları tekrarlamak yerine Amerikan yönetimi Gazze’ye bakmalı, İsrail’in Gazze’deki soykırım girişimlerini görmeli, bunun engellenmesi için gayret etmelidir. Filistin meselesini Batılı ülkelerin artık sabır taşımızı çatlatan ikiyüzlü politikalarını reddediyoruz. Amerikan vetosu bizim dünya beşten büyüktür tespitimizin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Yine Gazze krizinde siyonizmin Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere küresel ölçekteki tahakkümünü bizzat görmüş olduk. Bu süreç siyonist şebekenin ekonomiyi, ticareti, medyayı, sanatı, sinemayı, düşünceyi, akademi dünyasını nasıl esir aldığını ortaya çıkardı. Yıllarca bize demokrasiden bahsedenlerin fikir ve toplanma hürriyetinden dem vuranların söz konusu İsrail olunca İsrail’in çıkarları olunca nasıl faşizan haline geldiklerine hep birlikte şahit olduk. Batının demokrasi, özgürlük, hukuk, ifade, düşünce, basın hürriyeti gibi değerleri işin ucu İsrail’e dokununca unutuldu, hemen rafa kaldırıldı. Son bir haftadır Amerikan üniversitelerinde yaşananları tüm dünya gibi biz de ibretle takip ediyoruz" diye konuştu.


Gezi Olayları’nda İstanbul’a kamp kuranların Filistin protestosunu görmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’deki zulme tepki gösteren aydınlar, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar ve siyasetçiler adeta linç ediliyor. Uluslararası basın kuruluşları Gazze’de öldürülen 140’tan fazla gazeteci meslektaşları hakkında çıkıp tek bir cümle dahi kuramıyor. Siyonizmin hemen her alanda nasıl korkunç bir iklim oluşturduğunu, siyasetçilere korku saldığı, şantaj yaptığı, devletleri baskı altında tuttuğu geride kaldığımız 7 ay içerisinde çok net anlaşılmıştır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, İsrail’e söz geçirememiş, Gazze’deki katliamların önüne geçememiştir. Toplam 2 milyarlık nüfusu ile İslam dünyası üzülerek söylüyorum Gazze imtihanını başarıyla verememiştir. Bütün insanlığın kaderini 5 ülkenin keyfine bırakan mevcut yapının devam ettirilmesi mümkün değildir. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna biz inanıyoruz" ifadelerini kullandı.


"Gazze’nin ve Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz"


Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı dramların gündemden düşürülmemesi noktasında da çok daha çaba harcayacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail’in durdurulması, Netanyahu denilen bu kasabın başta olmak üzere sorumluların hukuk önünde hesap vermesi için de gayretlerimizi artırmalıyız. Şu anda arkadaşlarımız Güney Afrika ile müşterek bir çalışmanın içerisinde Lahey Adalet Divanı ile münasebetlerini sürdürüyorlar, biz de takipçisiyiz. Türkiye olarak elimizdeki tüm imkanlarla Gazze’nin ve Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Marmaris Belediyesi’nden scooter sorununun çözümü için yeni girişim Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, elektrikli scooterlarla ilgili denetimlerin arttığını belirtirken firmaların da hem trafik hem de parklanma konusunda yeni teknolojik düzenlemelerin yapması gerektiğini söyledi. Son dönemlerde kullanımı oldukça yaygın hale gelen elektrikli scooterların hareket halinde veya park halindeyken trafiği aksatmaması için yeni bir uygulamanın hazırlığını yapan Marmaris Belediyesi, bu doğrultuda scooter firmalarıyla görüşerek yazılım geliştirmelerini istedi. Uygulama hayata geçerse scooterlar belirlenen park alanları dışına park edemeyecek ve yat limanı gibi yaya trafiğinin olduğu noktalarda kullanılamayacak. Konuyla ilgili firmaların proje geliştirdiklerini belirten Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, denetimlerin de arttığını kaydetti. Düşündükleri uygulamanın hayata geçmesiyle scooterların oluşturduğu sorunların ortadan kalkacağını belirten Başkan Ünlü konuyla ilgili şunları söyledi: “Scooterlar şu anda esnek kurallarla idare edilen bir sistem. Biz bu araçların yaya trafiği olan yerlerde kullanılmamasıyla ilgili denetimlerimizi yapıyoruz. Mesela aynı şekilde yat limanına motorların girmesiyle ilgili de kısıtlamalara başladık. Saat 11.00’a kadar işyerlerine ürün götürülmesiyle ilgili orada belli bir trafik var. Ama o saatten sonra konuyla ilgili denetimler yapıyoruz. Scooter firmalarıyla görüşmelerimiz oldu. Kullanımı kadar kullanım sonrası da çok düzensiz bu konunun. Çok keyfi yerlere bırakılıp bazen yaya trafiğini, bazen araç trafiğini aksattığını görüyoruz” Firmalardan yeni bir yazılım hazırlamalarını istediklerini açıklayan Ünlü, “Biz kendilerinden bir yazılım geliştirmelerini istedik. Bu sisteme göre bu araçlar bizim belirlediğimiz park alanlarına park edebilecekler, bizim belirleyeceğimiz güzergahlarda çalışacaklar. Mesela Yat Limanına girdiğinde otomatikman hızını kesecek ve kendini kapatacak, orada çalışmayacak. Veya park alanı olarak belirlenen bölgeler dışına bırakıldığında, açmak için kullandığı ödeme sistemi kapanmayacak ve yazmaya devam edecek. Yani bir cezai işlem gibi olacak. Bu tarz bir yazılımı geliştiriyorlar şu anda, bize dönüş yapacaklar. Bu sistemi oluşturduğumuz noktada daha düzenli bir scooter trafiği olacak” ifadelerini kullandı.
Bursa Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin borcu iştiraklerle 25 milyar Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, "7,1 milyar ile başlayan 20 milyar ile devam eden borcun yaptığımız incelemeler sonucu 25 milyarı aştığını görüyoruz. Borçlar milyon milyon değil, milyar milyar artıyor. Bu para nerede harcandı?" diye konuştu. Bursa’da gazetecilerle buluşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, basınla her ayın ilk haftası düzenlenecek olan toplantılarda buluşup, gelişmeleri paylaşacaklarını söyledi. Yöneltilen soruları da tek tek cevaplayan Başkan Bozbey şöyle konuştu; "Göreve başlamamızı geciktirenler, tazminatlarını alanlar, tayinlerini yaptıranlar, içeride bir takım işleri sürdürenleri biliyoruz ve gerekeni yapacağız. Hiç kuşkunuz olmasın. Yaşanan bu gelişmelerin sizlerin de vicdanlarını yaraladığını biliyorum. Merak etmeyin değerli Bursalılar burada biz olduğumuz sürece Bursalının hakkı, hukuku yenmeyecek. Göreve geldiğimiz andan itibaren yaptığımız çalışmalar sonucunda önce söz verdiğimiz gibi suya yüzde 25 indirim yaptık. Tüm meclis üyelerimize teşekkür ediyorum. Oy birliği ile alınan kararla gerçekleşti. Dilimiz kimliğimiz diyerek tabelalarda beklenen kararı aldık. Daha önce alınmış ancak uygulanmamış. Uygulamaya da başlıyoruz. Yıllardır mücadelesini verdiğimiz yol kenarlarındaki otopark sorununu çözdük. O otoparkları ücretsiz hale getirdik. Bursalıların önceki dönem borçlarını sildik. Spor salonu inşaatında değişiklik yapmak için proje çalışmalarına başladık. 3 bin 100 kişilik spor salonunu 5 bin seyirci kapasitesine çıkarmak üzere arkadaşlarımız yoğun çalışıyor. Kayapa’daki katı atık depolama tesisinin çalışmalarına da son verdik. Ortak akıl ile doğru yer arayışını başlatmış olduk. Sözlerimizi bir bir tutuyoruz. Tutmaya da devam edeceğiz. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren daire başkanlarımızdan, şirket müdürlerimizden mevcut durumun tespitini öğrenmek için toplantılar yaptık, raporlar aldık. Günler süren toplantılar halen devam ediyor. Bu toplantılar neticesinde 15 iş günü içerisinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin borçlarının yüzde 60-70 civarında erişebildiğimiz şekilde tespitini yapabildik. Her geçen gün tespit edebildiğimiz borç büyümeye devam ediyor." Borç 7,1 milyar değil, 25 milyarı aştı" Göreve gelmeden önce belediye borcunun 7,1 milyar lira olduğu açıklandığını belirten Başkan Bozbey, "Ancak devir teslim esnasında yani 6 Mayıs’ta Büyükşehir Başkanvekili aynı zamanda Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, borcun iştiraklerle 20 milyar lira civarında olduğunu belirtmişti. Bizim ekibimiz gece gündüz çalışarak ve yaklaşık yüzde 70 araştırmayı ancak yapabildiğimizi söylüyorum. Ulaşamadığımız noktalar var, bu çalışmalar devam ediyor. Tablonun tamamı ortaya çıkınca bunu da kamuoyu ile paylaşacağız. Ulaştığımız borç bilgilerini Bursa Büyükşehir Belediyesi, BUSKİ ve diğer iştiraklerimiz olmak üzere paylaşıyoruz. Bursa Büyükşehir borcu 10 milyar 309 milyon civarında. BUSKİ’nin borcuna baktığımızda 10 milyar 132 milyon lira. Bağlı şirketlere baktığımızda toplam olarak değerlendirdiğimizde yaklaşık olarak 4 milyar 635 milyon lira bir borç var. Üstelik incelemelerimiz tamamlanmadı. Acı ama gerçek tablo bu. 7.1 milyar ile başlayan 20 milyar ile devam eden sürecin 25 milyarı aştığını görüyoruz. Borçlar milyon milyon değil, milyar milyar artıyor. Bu para nerede harcandı? Trafik sorunu mu çözüldü? Metro mu yapıldı? Büyük kentsel dönüşüm mü yapıldı? Bursa’nın planlama sorunu mu çözüldü? Bu paralar nereye gitti. Bu parayla neler yapılabilirdi? 25 milyar lira ile 19 kilometre metro hattı yapılabilirdi. 110 kilometre hafif raylı sistem yapılabilirdi. 155 kilometre metrobüs hattı yapılabilirdi. 2 bin 100 adet kreş yapılabilirdi. 60 metrekareden 21 bin sosyal konut yapılabilirdi. Belediyeye bağlı şirketlerin ihale ve satın almalarındaki usulsüzlükler ile belediyeye 5.5 milyar lira gibi büyük bir borç yükleyen yeni stadyum örneği gibi, T2 hattı çok sorun olmuştu. Yerine metrobüs yapılsaydı 3 milyar avantaj sağlanacaktı. Bunların finansman maliyetlerini konuşmuyoruz. Her geçen bunların faiz yükleri üzerine biniyor. Bunun gibi yanlış projelerle Bursa bu bedelleri ödemeye üzgünüm ki mahkum. Bu süreçte 16 kişinin ilişiği kendi istekleri doğrultusanda kesilmiş. 10 milyon liranın üzerinde tazminat ödemesi yapılmış. Yönetici, çalışan, orada şirketlere ve diğer yerlere baktığımızda yılbaşından bu yana 524 civarında ilave personel alınmış sadece Binted üzerinden şirketlerle beraber 2024 yılbaşından beri toplam 524 personel alınmış. 41,5 milyon lira aylık ilave maliyet biniş" diye konuştu. "Sadece Tarım A.Ş.’de fazladan ödenen aylık 5.8 milyon artı KDV bir rakam var" Arabayatağı’nda kentsel dönüşüm adı altında konut projesinde, 2+1 dairenin 1,5 misline ihalesinin seçim öncesi yapıldığını öğrendiklerini belirten Bozbey, "Hafriyatı Büyükşehir Belediyesi yapmış, sadece konutların yapımına harcanan. 2+1 dairenin maliyeti bu proje sonucunda 4,5 ile 5 milyon liraya mal olacak. O bölgede 2+1 daireyi siz kaç liraya takas yapabilirsiniz? Ya da satabilirsiniz. Yapılan usulsüzlükleri bundan sonra da kamuoyunun bilgisine sunacağız. Bu şirkette güncel ihalelerinde güncel ve bağımsız denetçilerle mercek altına alınacağını kamuoyunun bilmesini istiyorum. Diğer bir örnek Tarım A.Ş., 10 tır çekicisi için aylık 2,2 milyon artı KDV ödeme yapılmış. Her ay Tarım A.Ş.’de 5.8 milyon artı KDV fazladan kiralanan araçlar için ödeniyor. 4 tanesi kilometre yapmıyor. 6 tanesi ortada yok. 10 tır çekicisi için aylık 2.2 milyon artı KDV para ödeniyor. 4 tanesi depoya geliyor, 6 tanesi ortada yok. Depoya gelenler de hiç çalıştırılmıyor. Ancak bununla birlikte 28 tane farklı araç Tarım A.Ş.’ye getirilip veriliyor, tırların faturası ödeniyor 28 araç kullanılıyor. 28 aracın aylık maliyetine geldiğinizde 80 bin lira araç başına ödenmiş oluyor. Gerçekten akıl alacak gibi değil. Sadece Tarım A.Ş.’de fazladan ödenen aylık 5.8 milyon artı KDV bir rakam var. Bu kötü tabloyu basın mensupları ve kamuoyu ile paylaşmamızın nedeni elbette mazeret üretmek değil. Yapılanları gerçekleri ortaya çıkarmak ve bunları kamuoyu ile paylaşıp bundan sonra bu gibi hatalara, yanlışlara kamuoyunun duyarlı olmasını sağlamak, hiç kimsenin bu hataları yapmamasını sağlamaktır. Bursalıların hiç kuşkusu olmasın, hizmetlerde her hangi bir aksama yaşanmayacak. Aynen seçim zamanında söylediğimiz gibi biz çözümlerle geldik. Bu çözümlerimizi de açıkladık. Tasarruf yapacağız, yanlış proje yapmayacağız. Projelerimizi taraflarla konuşup katılımcı anlayışla yapacağız" şeklinde konuştu. "Öğrencilerimizi mağdur etmeyeceğiz" Ayrıca nasıl yönetildiği belli olmayan eski yönetimdeki bazı kişilerin pay sahibi olduğu, belirsiz kaynaklardan fonlanan ve belediyeye büyük hukuki sorunlara yol açabilecek BURSKOOP üzerinden verilen bursları da incelemeye aldıklarını belirten Başkan Bozbey, "Gençlerimizin mağdur edilmesi bizim açımızdan önemli ve doğru değil. Gençleri mağdur etmemek için bir çözüm ürettik. Gençlerimizin burslarını tüm riske rağmen, bursları ödedik. İncelemelerimiz ve yasal mevzuata dayanak aramamız gerekiyordu. Bundan sonraki süreçte yasa ve yönetmeliklere uygun gerçek ihtiyaç sahibi öğrencilerimize ulaşan bir eğitim desteği planlayacağız. Seçim döneminde esnaf odalarımızla yapılan anlaşmaya istinaden hiç bir denetim ve kriter dikkate alınmadan ihalesi 199 milyon artı KDV yaklaşık 213 milyon civarında olan hediye çeklerini de incelemeye aldık. İhtiyaç sahipleri emin olsun ki bundan sonraki süreçte hak yerini bulacak. Sosyal belediyecilik anlayışı ile gerçekten ihtiyaç sahibi hemşehrilerimize hizmet eden bir Büyükşehir Belediyesi olacak. Bu konuda bazı esnaflarımız kamuoyunda bizi eleştireler anlamda gündeme getirmeye çalıştılar, esnaflarımız hiç merak etmesin. Esnaflarımız mutlaka paralarını son kuruşuna kadar alacaklar. Onların kefili Mustafa Bozbey’dir. Ödeme yapılacak. Ancak burada yasa ve yönetmeliklere uygun olmadan dağıtılan Bursalının, sizlerin parasının nereye gittiği önemlidir. 6 gün gecikmeyle bugün burslar yattı. Yasal zeminle ilgili araştırmalar devam ediyor. Birçok öğrenci maille ve başka kanalla ulaştılar. Yatırılmadığını ve zorda kaldıklarını söyledi. Öğrencilerimizin zorda kalmasını istemiyoruz. Yasal olmasını istiyoruz. BURSKOOP, bildiğiniz kooperatif, bir hisse büyükşehirin, 3 şirketin hissesi görünüyor, diğer şahısların hissesi görünüyor. Bence bir çok belediye öğrencilere eğitim desteği veriyor. İstanbul, Ankara yasal olarak veriyor. Bunun kriterleri var. Siz bu kriterleri uygulamakla sorumlusunuz. Kriterlere uysalar dahi kooperatife her ay o şirketlerin para aktarması gerekecek. Şirketler parayı nereden alıyor. Daire başkanlığının bütçesinden alıyor. KDV dahil alıyor. Bir iş yapar şirket yüzde 20 ilave koyar, kar koyuyor üzerine. Aradaki fark yüzde 40 oluyor. Seçim öncesi dağıtılan çekler 500’er lira. Daire Başkanlığı’na maliyeti 660 lira. Vatandaşa verilen 500 lira Burfaş veriyor. Burfaş’a ihale ediliyor. Burfaş alıp KDV ve karını koyuyor 660 lira fatura ediyor. Vatandaşa 500 lira veriliyor. Böyle bir duruma gerek yok. Siz eğer destek olacaksanız daire başkanlığı üzerinden destek olabilirsiniz. Siz burs verecekseniz ilgili daire başkanlığından verirsiniz KDV’de ödemezsiniz. Kart 16 projesi de var. İhtiyaç sahibi çok sayıda vatandaşımız olmasına rağmen gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılamayan bu kartları tek tek tespit etmeye başladık. Gerçek ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza da bu kartları yine adı değişebilir vermeye devam edeceğiz" dedi. "Milli ve dini bayramlarımızı coşku ile kutlayacağız" Bütün konuları bağımsız denetçiler ve müfettişlerle denetleneceğini ve sonrasında raporları kamuoyu ile paylaşılacağını belirten Bozbey, "Tüm bunları hayata geçirirken de uzun yıllardır kent yöneticiliği yapmış, proje ve çalışmaları ile kendilerini ispat etmiş arkadaşlarla birlikte çalışıp Bursalıları birlikte gülümseteceğiz. Tüm atamalarda görülecektir ki, tüm kamuoyunun bildiği gibi çalışma arkadaşlarımız işlerini layiki ile yapmakta ve sonuna kadar hak etmektedirler. Bizi duygusal olarak derinden etkileyen bir durum var. Bursa Büyükşehir sosyal medya hesaplarını devraldıktan sonra yaptığımız incelemelerde ne yazık ki hiç bir vatandaşımızın belediye sosyal medya hesaplarına 30 Ağustos ve Atatürk hakkında yorum yapmadığını gördük. İncelemeye aldık. Gördük ki Atatürk ve 30 Ağustos kelimeleri bu hesaplarda kısıtlanmış. Zaten milli bayramlarla ilgili düşüncelerini biliyoruz. Kurucumuz Ulu Önder Atatürk hakkında bu kadar ileri gidileceğini ummuyorduk. Bir şoku da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlamak ve kentimizi süslemek için depoları kontrol ederken yaşadık. Nüfusu 3.3 milyon olan bir Büyükşehir Belediyesi’nin deposunda sadece ve sadece 10 adet Atatürk Bayrağı olduğunu gördük. Başka bayraklardan yüzlercesi var. Hızlıca Atamızın bayraklarını bastırarak kentimizi boydan boya donattık. Bu konuda tavizimiz yoktur. Gerekli işlemler başlatılmıştır. Bugün buradaysak, bu salonda isek özgürce gelmişsek Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları sayesindedir. Hemşehrilerimiz merak etmesin milli ve dini bayramlarımız Bursa’da özgürce, coşku ve huzurla kutlanacak 19 Mayıs Atatürk’ü anma ve Gençlik Spor bayramımızda coşkuyla atamızı anmak için 17-18-19 Mayıs’ta tüm hemşehrilerimizi Hüdavendigar Kent Parkı’na bekliyoruz" dedi. "Kent anayasası ile Bursa’nın 2100 yılını planlayacağız" Soğuksu Sanayi Bölgesi ile ilgili de tavrını ortaya koyan Başkan Bozbey, "İtirazımızı yapacağız. 1/100.000 projenin başlangıç aşamasındayız. Bu süreçte bu olumsuzlukları kentte görmek istemiyoruz. Bu plan içinde münazara edeceğiz ve katılımcı modelle yapacağımız 2050 vizyon planını ve ardından 2075 ve 2100 planlarını bunun içinde görmemiz gerekiyor. Kentin ne tarafa büyüyeceğini, ihtiyaçların ne olacağı bu çalışmalarla ortaya çıkacak. Kent Anayasası ortaya çıkacak. Kent bunun haricinde bir şey yapmayacak. Kent yöneticileri buna sadık kalacak. Ayrıca 1/100.000 planı yaparken hepsini düşüneceğiz. Kentin yağmalanmasına asla izin vermeyeceğiz. Tiny house ve benzerleri doğru işler değil. Plan dışında mevzi olarak yapılan bu uygulamaların yarın kente başka sorunlar yükleyeceğini hepimizin bilmesi lazım. Ben de duyuyorum, ama bunlara asla izin vermeyeceğiz. Bu kentin eğer konut ihtiyacı varsa, onlar 1/100.000 planda değerlendirilecek planda olan yerler ancak imar anlamında gündeme gelecektir. Aksi mümkün değil" dedi. "Hükümet katı atık bedellerini emlak vergileriyle çözecektir" Katı atık bedelleri konusu son derece önemli bir konu olduğuna da değinen Başkan Bozbey, "Zamanında biz de talep etmiştik. Ama gördüğümüz kadarıyla yasal mevzuatta bir sorun var. İlçe belediyeleri bunu toplayabiliyor. İşyerlerinden özellikle. Ama bir de ödemiş olduğumuz her konut için hem Mayıs ayında hem de Kasım aylarında emlak vergisi var. Hükümetin bir yasa değişikliği ile bu katı atık bedelleriyle ilgili konuyu ilçe belediyelerinin emlak vergileri ile çözülmesi konusunda düzenleme yapmasıyla sorun ortadan kalkacak. Su ile toplandığı zaman bunun üzerine KDV biniyor. Maliyet artıyor. Bunun için bu hassas bir konu. Evet ilçe belediyeleri gelirleri açısından haklı olabilirler. Emlak vergilerine dönüştürülürse KDV yükünden kurtulmuş olur. Bu öneriyi hükümete ve genel merkezimize bildirdi. Çalışmalar yapacaklar" dedi.
Antalya Elif ve Melis Badminton Türkiye Şampiyonası yolcusu 27-28 Nisan tarihlerinde 13 yaş altı Badminton turnuvasında Antalya il birincisi ve ikincisi olarak yarışı tamamlayan Melis Bulut ve Elif Çetinkaya Türkiye Şampiyonasına katılmayı hak kazandı. Şampiyonaya katılacak sporculara mahalle muhtarı sponsor oldu. Antalya’nın Aksu ilçesi Celal Sönmez Ortaokulu 6. Sınıf öğrencileri Melis Bulut ve Elif Çetinkaya ile 7 ay önce çalışmaya başladıklarını dile getiren Badminton Antrenörü Nuran Karaalp, sporcularının 13 yaş altı Antalya İl birincisi ve ikincisi olduklarını ve 81 ilden 400 sporcunun katılacağı 8-12 Mayıs tarihlerin de Rize’de düzenlenecek Türkiye Şampiyonasına katılacaklarını ve deneyim kazanacaklarını söyledi. “Hedef Türkiye şampiyonu” Sporcularıyla haftanın 5 günü antrenman yaptıklarını kaydeden Antrenör Nuran Karaalp, “7 ay önce badminton çalışmalarımız başladı. Okul müdürümüzün de katkıları çok yüksek. Çocuklar istikrarlılılar. Ailelerinin desteğiyle birlikte haftanın 5 günü antrenman yapıyoruz. Sporcularımızın beslenmelerinden, uyku düzenlerine kadar biz ilgileniyoruz. Katıldığımız müsabakada 13 yaş altı badminton maçında Melis Bulut Antalya il birincisi ve Elif Çetinkaya ikinci oldu. 8 -12 Mayıs tarihleri arasında yapılacak Türkiye şampiyonası için Rize’ye gidiyoruz. Başarı için emek vermek gerekiyor. Türkiye şampiyonası için sporcularımıza güveniyorum. 400 sporcu katılacak. İlk defa katılıyorlar. Başarılı olacaklarına inanıyorum” dedi. “Örnek öğrenci” Öğrencilerin hem fiziksel hem de psikolojik olarak gelişimleri için sporu desteklediklerini belirten Celal Sönmez Ortaokulu Okul Müdürü Sevde Gül Çiftçi, “Okulumuzun 6. Sınıf öğrencileri Elif ve Melis’i tebrik ediyorum. Her zaman öğrencilerimizin yanındayız. Birlikte maçlara katılıyoruz. Onlar başarılı olunca okulumuzda başarılı oluyor. Bireysel olarak başarılı olunca mutlu oluyoruz. Özgüven sağlıyor ve gelecekte daha başarılı olacaklarına inanamıyorum. Elimizden geleni yapıyoruz. Çocuklarımızın başarısı diğer öğrencilerimize de örnek oluyor” şeklinde konuştu. “Genç sporcular için desteklere hazırız” Türkiye Şampiyonasına katılım için öğrencilere sponsor olduklarını söyleyen Güzelyurt Mahalle Muhtarı Teslime Yılmaz da, “Çocuklarımız bize geldiler aileleriyle birlikte. Madalya aldıklarını söylediler çok mutlu oldum. Antrenörümüzle sohbet ettik Türkiye şampiyonasına katılmak için hak kazandıklarını desteğe ihtiyaçlarının olduğunu ifade ettiler. Bende kendilerine daha önce elimden ne geliyorsa yapabileceğimizi söylemiştim. Çocuklarımızın formalarını hazırlattık. Ulaşım ve konaklama ihtiyaçlarını sağladık. Bundan sonra ki süreçte gençlerimiz için ne gerekiyorsa yapmak istiyoruz. Onlara Türkiye Şampiyonasında da başarılar diliyorum” ifadesinde bulundu.
Balıkesir İş insanlarından Konakpınar’a tam not Altıeylül Belediyesi’ne bağlı Konakpınar Gençlik Merkezinin misafirleri Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı ve BASİAD üyeleri oldu. Altıeylül Belediye Başkanı Hakan Şehirli, "Sizleri tesisimizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk" dedi. Altıeylül ilçesinde konumlanan Konakpınar Gençlik Merkezi’nde bungalov evlerde harika bir çevre görselliğine sahip olarak insanlara eşsiz anlar yaşatmaya hazır bir durumda bulunuyor. Şehir merkezine sadece 34 kilometre uzaklıkta olan merkezde bungalov ev deneyimi yaşama deneyimi sunuyor. Konakpınar gençlik merkezi misafirlerini bekliyor Çam ağaçları içerisinde yer alan Konakpınar Mahallesi’nde bulunan Gençlik Merkezi doğaseverleri bekliyor. Hafta içi ve hafta sonu konaklayabileceğiniz Konakpınar Gençlik Merkezi’nde 10 adet bungalov ev ile 2 adette villa tipi odalarıyla göz dolduruyor. 7 odalı otel odasıyla da hizmet veren Gençlik Merkezi toplamda 33 dönüm arazi içerisinde restoran, çocuk oyun parkı, yürüyüş parkuru, macera parkı ve taş bina bulunuyor. Şehir kalabalığından uzak bir gün geçirmek isteyenlerin uğrak yeri olacak Bahar ayının gelmesiyle birlikte ayrı bir yeşil tonuna bürünen, şehir kalabalığından uzak güzel bir hafta sonu geçirmek isteyenlerin uğrak yeri olan Gençlik Merkezi’nin bu seferki misafirleri Balıkesir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (BASİAD)’ın üyeleri oldu. Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın da bulunduğu etkinlikte, BASİAD üyelerine ve gelen misafirlere yemek öncesi Altıeylül Belediyesi’ne bağlı Konakpınar Gençlik Merkezi ile ilgili sunum ve tanıtım videosu izletildi. Konakpınar gençlik merkezini gezdiler hayran kaldılar Yapılan sunumun ardından Gençlik Merkezi’ni gezen misafirler, tesiste bulunan 10 adet bungalov ev ile 2 adet villa tipi evleri görme fırsatı buldu. Doğayla iç içe yer alan Gençlik Merkezi’nde yer alan 7 odalı otel binasını gezen BASİAD üyeleri Gençlik Merkezi’ne ilk defa geldiklerini ifade ederek, “Altıeylül’de doğayla iç içe böyle güzel bir ortamı bizlerle buluşturan Başkanımız Hakan Şehirli’ye teşekkür ederiz. Yeşilin tonunun ayrı bir güzel olduğu Konakpınar’da şehrin kalabalığından uzak bir gün geçirdik. Başkanımız sayesinde Konakpınar Gençlik Merkezi’nin yerini öğrendik. Bir dahakine ailecek çocuklarımızla gelip bungalov tipi evlerde kalarak bu deneyimini yaşamakta isteriz. Genellikle bu tip yerlerin başka illerde örneğini görüyoruz. Ama hemen yanımızda, sadece Balıkesir’e 34 kilometre uzaklıkta olan bu güzel mekânın müdavimi olacağız gibi duruyor ”dedi. Başkan Şehirli: “Sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk” Doğayla iç içe güzel bir gün geçirmek isteyen herkesi Konakpınar Gençlik Merkezi’ne davet eden Başkan Hakan Şehirli, “Gençlik Merkezi sessiz ve sakin bir ortamda güzel bir hafta sonu geçirmek isteyen siz değerli misafirlerini bekliyor. Gençlik Merkezi’nde Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir Milletvekilimiz Serkan Sarı’yı ve BASİAD üyelerini ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk. Öncesinde kısa bir bilgilendirme yaparak Gençlik Merkezimizin tanıtımını gerçekleştirdik. Ardından tesisimizi gezme fırsatı bulan misafirlerimiz doğayla iç içe olan Gençlik Merkezimize hayran kaldılar” dedi. Başkan Şehirli: “Herkesi bu deneyimi yaşamaları için tesisimize bekliyoruz” Başkan Hakan Şehirli; “Orman içerisinde bulunan Konakpınar Gençlik Merkezimizde doğa yürüyüşü yapabilir, ağaçların üzerinde bulunan macera parkında da hem çocuklarınız hem sizler keyifli bir zaman geçirme fırsatı bulacaksınız. Herkesi bu deneyimi yaşamaları için tesisimize bekliyoruz" diye konuştu.
Mersin Mersin Büyükşehir Belediyesinin dış tetkiki TSE tarafından yürütülüyor Hizmet kalitesini ve verimliliği artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiren Mersin Büyükşehir Belediyesinde, TSE tarafından 3 gün boyunca dış tetkik yapılacak. 9 Mayıs’ta sonlanacak dış tetkikte Büyükşehir Belediyesi, TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesini yenilemeyi, TS ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi ikinci gözetim tetkiki ile de iş sağlığı ve güvenliğine uygun bir şekilde çalışıldığını göstermeyi hedefliyor. Büyükşehir Belediyesi Encümen Salonunda yapılan toplantıya, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Olcay Tok, Genel Sekreter Yardımcısı ve Yönetim Temsilcisi Ali Rıza Özdemir, Genel Sekreter Yardımcısı Serdal Gökayaz, Genel Sekreter Yardımcısı Tarık İrde, TSE Baş Tetkik Görevlileri Önder Ögetürk ve Meriç Karacan, TSE tetkik görevlileri, Mersin Büyükşehir Belediyesi daire başkanları ve şube müdürleri katıldı. Tüm birimlerini kapsayan dış tetkikte Büyükşehir Belediyesi, TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ile tüm işlerin şeffaf, izlenebilir ve amacına uygun olarak sürdürülmesine dikkat ettiklerini ve belge yenilemeyi hedefliyor. TS ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi ikinci gözetim tetkiki ile de Büyükşehir Belediyesi; iş sağlığı ve güvenliğinin temel prensip edinildiğini ve bütün iş disiplininin bu çerçeveye uygun bir şekilde oluşturulduğunu göstermeyi hedefliyor. “Kaliteli, vizyoner ve misyoner çalışmalarımız artarak devam edecek” Kalite Yönetimi ve Kent Araştırmaları Şube Müdürü Serkan Altundeğer, TSE’den gelen heyet tarafından 3 gün boyunca Büyükşehir Belediyesinde dış tetkik uygulamasının yapılacağını ve 9 Mayıs Perşembe günü son bulacağını ifade etti. Yapılan denetimlerle, iş sağlığı ve güvenliği ile kalite yönetim sistemi üzerine dış tetkikin gerçekleştirileceğini aktaran Altundeğer, “Öncelikle bu denetimler kaliteyi artıyor. Kalite geniş bir kavram ve standartlaşmayı, kişilere bağlı kalmamayı, sistem üzerinden ilerlemeyi ve şeffaflığı sağlıyor. Bilgi alışverişi bu süreçte çok önemli. TSE’den gelen heyetimiz bu konuda uzman. Dış gözle bilgi alışverişinde bulunup, iyileştirmeye açık alanları tespit edip uygunsuzlukları gideriyoruz, sürekli iyileştirme sağlıyoruz. Bu tetkiklerle aynı zamanda, kurumun kalitesini artırmaya çalışıyoruz” dedi. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in göreve gelmesiyle, 5 yıldır belediyenin tüm birimlerinde kalite çalışmalarının artırılmasına odaklandıklarını aktaran Altundeğer, “Başkanımız Vahap Seçer; ‘Bizim kalitemiz ne ise kurumumuzda da aynısı olacak’ dedi ve bizler de bu vizyon ve misyonla çalıştık. Tetkiklerimizi TSE’den, bir devlet dairesinden aldık ve belirli periyotlarla gelip değerlendirmelerini yapıyorlar. Başarılı gidiyoruz. Şimdiye kadar 5 belgemiz oldu. Mersin Büyükşehir Belediyesinin kaliteli, vizyoner ve misyoner çalışmaları artarak devam edecek ve vatandaşlarımıza hizmet olarak dönecektir” sözlerine yer verdi. “Büyük çapta hizmet üreten Büyükşehir Belediyesi, bu tetkikleri başarıyla tamamlıyor” TSE Baş Tetkikçisi Önder Ögetürk, Mersin Büyükşehir Belediyesinin TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi’nin nasıl uygulandığının ortaya koyulması için dış tetkik gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Mersin Büyükşehir Belediyesinin dış tetkiklere önem veren bir belediye olduğunu aktaran Ögetürk, “Mersin Büyükşehir Belediyesinin, 11. kalite yönetim sistem tetkiki. Bu derece büyük çaplı hizmet üreten ve vatandaşa dokunan bir kuruluşta bu sistemleri uygulamak çok kolay değil ama Büyükşehir bunu başarıyla uyguluyor” diye konuştu. “Büyükşehir’in bu faaliyetini çok değerli ve önemli buluyoruz” TSE Baş Tetkikçisi Meriç Karacan ise dış tetkik gözetimlerinde Mersin Büyükşehir Belediyesinin çalışma prensiplerinin uluslararası standartlara uyumlu olup olmadığını gözden geçireceklerini ifade etti. Yapılan denetimler sayesinde, vatandaşa sağlanan pozitif katkıları da yakından görme fırsatı bulduklarını söyleyen Karacan, dış tetkik boyunca odaklanacakları prensipler hakkında da bilgi verdi. Karacan, “Vatandaşa hizmetlerin yüksek kalitede ve uluslararası normlarda sunulup sunulmadığı, bu standartların önemli koşullarından bir tanesi. Tüm belediye çalışanlarının sisteme katılımı çok önemli. Mersin’de vatandaşlarla ilişki ve iletişim gözden geçiriliyor. Mersin Büyükşehir Belediyesinin periyodik aralıklarla gerçekleştirdiği faaliyetlerine yönelik performansın izlenmesi ve ölçülmesi de temel prensipler arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı. Yönetim belge sistemleri ile şeffaflık, doğruluk ve kendine güven ilkelerinin de doğrulandığını sözlerine ekleyen Karacan, “Dolayısıyla bir dış tetkik grubunun, kendi faaliyetlerini gözden geçirmek üzere bir grubu davet etmesi, zaten belediye yönetiminin ne kadar kendini güvende hissettiğinin bir göstergesidir. Büyükşehir Belediyesinin bu faaliyetini de çok değerli ve önemli buluyoruz” dedi.