POLİTİKA - 08 Ekim 2023 Pazar 19:25

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Filistin meselesi uluslararası hukuka göre çözülmeli"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Filistin meselesi uluslararası hukuka göre çözülmeli"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Filistin meselesi uluslararası hukuka göre çözülmeli. Adil bir barışın kaybedeni olmaz. Başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir ihtiyaçtır. Ateşe körükle gitmenin faydası yok. Türkiye, gerilimin düşmesi için elinden geleni yapacak" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi açılış törenine katıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afganistan’da meydana gelen depremlerde vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Yaralılara acil şifalar diliyor. Ülkem ve milletim adına Afganistan’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. 8 ay önce asrın felaketini yaşamış ve 50 bine aşkın insanını deprem de kaybetmiş bir ülke olarak tüm imkanlarımızla Afgan kardeşlerimizin yanındayız. İlgili kurumlarımızı Afgan halkının ihtiyaç duyduğu yardım malzemelerinin deprem bölgesine süratle ulaştırılması noktasında talimatlandırmak. Uluslararası toplumu da Afganistan’a yardım etmeye çağırıyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "85 milyonun her bir ferdi gibi Süryani toplumunun ihtiyaçlarını karşılamayı da devletimizin asli görevleri arasında addediyoruz. Özellik Yeşilköy’de ibadethane konusunda Süryani vatandaşlarımızın bizden geçmişi 14 yıla kadar uzanan bir talebi vardı. Başbakanlığımız döneminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız rahmetli Kadir Topbaş’la birlikte bu süreci başlattık. Süryani cemaatinin yöneticileri ile eş güdüm içinde çalışarak uygun yer tespitinden arsanın tahsisi ile ilgili idari düzenlemelerin halledilmesine kadar gerekli adımların atılmasını sağladık. Sürecin kesintiye uğramaması ve süratle neticelendirilmesi noktasında Vatikan nezdinde de girişimlerde bulunarak 3 Ağustos 2019 tarihinde kilisenin temelini attık. İlk günden itibaren bizzat takip ettiğimiz karşılaşılan sıkıntıların çözülmesi noktasında güçlü irade gösterdiğimiz kilisenin bugün açılışını yapmanın sevincini yaşıyoruz. Devletimizin desteği, Süryani toplumunun da maddi katkısıyla inşa edilen kilisenin Süryani vatandaşlarımıza ve şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Cumhuriyet tarihinde inşa edilen ilk kilise olan Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi 2002’den beri din ve inanç özgürlüğü alanında hayata geçirdiğimiz reform niteliğindeki bir çok çalışmadan sadece birisidir" diye konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

“Ülkemizdeki azınlıklara ait toplam 58 okul mevcuttur”

Türkiye’de azınlıklara ait 58 okul olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yasal değişikliklerle cemaat vakıflarının taşınmaz mal edine bilmelerine ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunabilmelerine imkan sağladık. Taşınmaz malların vakıf adına tescili için gereken Bakanlar Kurulu izni şartını kaldırdık. Daha önce el konulmuş cemaat vakıf mallarının iadesini 3’üncü şahıslara geçenlerin ise bedelinin ödenmesini temin ettik. Bugüne kadar 113’ü Süryani cemaati olmak üzere toplam bin 84 taşınmazın cemaat vakıfları adına tescili tamamlandı. Dini azınlıklara ait ibadethanelerin restorasyonunu da ihmal etmiyoruz. Toplam 20 ibadethane restore edilerek ibadete açıldı. Balkanlar ve Batı Trakya’daki kardeşlerimize yönelik ayrımcılık artarak devam etse de biz farklı inanç gruplarına karşı asla böyle bir yola tevessül etmedik. Edilmesine de izin vermedik. Hiçbir şekilde bazı ülkelerle ikili ilişkilerimizde zaman zaman yaşanan anlaşmazlıkların vatandaşlarımızı etkilemesine müsaade etmiyoruz. Ülkemizdeki azınlıklara ait toplam 58 okul mevcuttur. 2013 yılında Süryanilerin de ana okulunun açılmasını temin ettik. Bu bölgede talep edilen okul konusunu da İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya beyin bugün verdiği müjdeyle yaklaşık 2 dönüme yakın arazinin tahsisiyle o adımı da atmış olacağız. Bu okulları devletimizin resmi okullarından ayrı tutmuyoruz. Ücretsiz kitaplardan diğer teşviklere kadar her türlü desteği kendilerine sunuyoruz. Ayrıca uzunca bir süredir yapılamayan vakıf seçimleri çıkarılan yönetmelik sayesinde başarılı bir şekilde kısa sürede gerçekleştirildi. Yeni yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle 6 ay içinde 167 azınlık vakfının seçimleri suhuletle tamamlandı. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bundan sonra da her türlü ihtiyacınızda sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim. Ortak devletimiz ve vatanımız olan Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlenmesi, büyümesi, dünyada hak ettiği yere gelmesi için sizlerin de gereken desteği vereceğinize inanıyorum. Türkiye Yüzyılı’nın inşasında sizlerin destek ve katkısına güveniyorum" dedi.

“Zalimin karşısında mazlumun yanında durmak bizim görevimizdir”

“Zalimin karşısında mazlumun yanında durmak bizim görevimizdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dünyanın pek çok yerinde acılar, zulümler, haksızlıklar, çatışmalar yaşanırken burada sergilediğimiz şu hoş görü tablosunu çok anlamlı ve değerli bulduğumu ifade etmek istiyorum. Türkiye farklı kültürleri, inanç mensuplarını asırlar boyunca barış içinde yaşatmış örnek bir birikime sahiptir. İnsanı yaratılmışların en şereflisi gören inancımız bizlere her zaman adil olmayı ve hakkaniyetle davranmayı emrediyor. Aynı şekilde bizim medeniyetimizde mazlumun da zalimin de kimliğine bakılmaz. Adı, inancı, mensubiyeti ne olursa olsun, zalimin karşısında mazlumun yanında durmak bizim görevimizdir. Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye, Mevlana’dan Hacı Bektaşi Veli’ye kadar tüm gönül sultanlarımızın manevi rehberlerimizin bize telkini de bu yöndedir. Son dönemde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı başta olmak üzere doğrudan insana yönelik nefret suçlarının arttığını görüyoruz. Kur’an-ı Kerim’i yakan fanatiklerin alçakça saldırılarına, düşünce hürriyeti denilerek maalesef göz yumuluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Büyükelçiliklerimizin önünde milyarlarca Müslümanı rencide ve tahrik eden bu saldırılan gerçekleştirilmesine müsaade ediliyor. Müslümanlarla birlikte akıl, izan ve vicdan sahibi diğer inanç gruplarının da bu nefret suçları karşısında verdiği tepki yok sayılıyor. Günden güne büyüyen, kimi ülkelerde artık tahammül sınırlarını aşan bu saldırılara yenilerinin eklenmesini asla kabul edemeyiz. Hangi bahaneyle olursa olsun, insanların kutsallarına saldırılmasına müsaade edenleri anlayışla karşılamamız mümkün değildir. Nefret suçlarına göz yumanlar farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşama iradesini de ne yazık ki dinamitlemektedir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asırlardır çeşitli inanç mensuplarına ev sahipliği yapan Türkiye İslam ve yabancı düşmanı akımlarla mücadelede de öncü rol üstlenmektedir. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere üyesi olduğumuz tüm uluslararası platformlarda bu tehlikeye dikkat çekiyor, insanların kutsallarına yönelik eylemleri reddettiğimizi güçlü bir şekilde dile getiriyoruz. Musevi’si ve Hristiyan’ıyla ülkemizdeki tüm cemaatlerin bu konuda kararlı bir tavır takındığını görmekten memnuniyet duyuyorum. İstanbul Süryani Kadim Vakfı’na, Kuranı Kerimi ve Müslümanları hedef alan nefret suçları karşısında verdikleri tepki için teşekkür ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Orta Doğu’ya kalıcı barışın gelebilmesi ancak Filistin-İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür"

Orta Doğu’ya kalıcı barışın gelebilmesi ancak Filistin-İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkün olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "3 semavi dinin de mukaddes beldesi olan Kudüs-ü Şerif’in hepimiz için önemi, anlamı, değeri ve yeri tartışılmaz. 4 asırdan fazla Kudüs’e hizmet etmekle müşerref olmuş milletimiz açısından bu mübarek beldenin çok müstesna bir konumu var. Kanuni Sultan Süleyman tarafından El-Halil kapısının üzerine yazdırılan, la ilahe illallah, İbrahim halilullah ifadesi atalarımızın Kudüs-ü Şerifin zengin karakterine gösterdiği ihtimamın en güzel en önemli sembolüdür. Ancak Osmanlı’nın bölgeden çekilmesiyle birlikte Müslümanların ve Hristiyanların Kudüs üzerindeki hakları, sayısız Birleşmiş Milletler kararına rağmen adım adım ihlal edilmiştir. Yüzyıllar boyunca bir barış ve esenlik yurdu olan Kudüs ne yazık ki gerilimin, işgalin, yıkımın ve gasbın sembolü haline gelmiştir. Orta Doğu tarihini bilenler şu gerçeği çok net bir şekilde görebiliyor. Bugün bölgemizdeki sorunların tamamının kökeninde Filistin meselesi bulunuyor. Bu mesele hakkaniyete uygun bir şekilde çözülmedikçe bölgemiz barışa hasret yaşamaya devam edecektir. Orta Doğu’ya kalıcı barışın gelebilmesi ancak Filistin-İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür. Bu noktada her zaman ifade ettiğimiz gibi iki devletli çözüm perspektifinin muhafazası son derece önemlidir. 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz başkenti Kudüs olan bir Filistin Devletinin hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir ihtiyaçtır” ifadelerini kullandı.

"Kudüs’ü zaman ve mekan olarak bölme gayretleriyle haremi şerife yönelik tacizlerin sayısı her geçen gün artmaktadır" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak bu konudaki tepkimizi ve itirazımızı her fırsatta dile getirdik. Tüm dünyanın sustuğu dönemlerde biz hakkı, hakikati, acı da olsa doğruyu söylemekten hiçbir zaman çekinmedik. Filistinli kardeşlerimizle daima dayanışma içinde olurken, bölgede gerilimi tırmandıracak, daha fazla kan akmasına yol açacak sorunları daha da derinleştirecek her türlü adımdan imtina edilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Gazze halkının abluka sebebiyle çektikleri sıkıntıların hafifletilmesi için de ilgili kurumlarımız aracılığıyla her türlü gayreti gösterdik. Bugün de adil bir barışın kaybedeni olmaz düsturuyla hareket ediyoruz” dedi.

"Ateşe körükle gitmenin, hiç kimseye bir faydası olmaz"

Ateşe körükle gitmenin hiç kimseye bir faydası olmayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhataplarımızla temaslarımızda en fazla üzerinde durduğumuz husus Filistin meselesinin uluslararası hukuka göre çözülerek bölgenin huzura, kalıcı barışa ve istikrara kavuşmasıdır. Adaleti tesis etmede geç kalındıkça maalesef bunun faturasını Filistinliler ve İsraillilerle birlikte tüm bölgemiz ödüyor. Özellikle masum çocukların daha kundaktaki bebeklerin ölümü ve acı çekmesi hepimizin yüreğini yaralıyor. Ateşe körükle gitmenin, başta her iki taraftaki siviller olmak üzere hiç kimseye bir faydası olmaz. Türkiye, çatışmaların bir an önce durması son hadiselerle birlikte iyice tırmanan gerilimin düşürülmesi için elinden geleni yapmaya hazırdır. Sükunetin tekrar tesis edilmesi için başlattığımız diplomatik çabaları yoğunlaştırarak devam ettirmekte kararlıyız. Bölgede söz sahibi tüm aktörleri de barışa samimiyetle katkı vermeye davet ediyoruz" diye konuştu.

Volkan Kayalar



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul Arel Üniversitesi’nden küresel muhasebe kurumuyla iş birliği İstanbul Arel Üniversitesi, ACCA Danışmanlık AŞ ile muhasebe, finans ve denetim alanında iş birliği sözleşmesi imzaladı. İş birliği sözleşmesi kapsamında öğrencilerin nezdinde farkındalığın artması, finansal okuryazarlığının arttırılması, muhasebe, denetim, mali müşavirlik ve finansa yönelik bilgi ve ilgilerinin geliştirilmesi adına taraflarca müfredat, proje, organizasyon, tanıtım çalışmaları yapılabilecek. Ayrıca ACCA sertifikasyon sürecinde akredite olan müfredattaki bazı derslerden İstanbul Arel Üniversitesi öğrencileri muaf sayılacaklar. Küreseldeki ACCA sertifikasyon süreçlerindeki ders ve sınav aşamalarından muafiyet ile öğrenciler süreçteki bazı aşamaları daha hızlı geçmiş olacaklar. İstanbul Arel Üniversitesi Muhasebe ve Finans Bölümü öğrencileri CESIM İş Oyunları, Luca Muhasebe Programı, ve Trademaster Kampüs projesi ile muhasebe paket programlarını, şirket yönetimini ve finansallarını, portföy yönetimini ve yatırım uygulamalarını simülasyon ortamında deneyimleyebiliyor, piyasaları ve ekonomiye dair haberleri canlı takip edebiliyorlar. İş dünyası ile iş birliği kapsamında markalı ders olarak bağımsız denetim şirketi ortaklığında sektör profesyonellerinden dersler alıyorlar. Ayrıca Sermaye Piyasası Lisanslama, Sicil ve Eğitim Kuruluşu işbirliği sözleşmesi kapsamında, İstanbul Arel Üniversitesi öğrencileri SPL lisanslama sınavlarına giriş ücretinde indirim avantajı imkânına sahipler. Muhasebe ve Finans Bölümü Başkanı Dr. Yasemin Acar Uğurlu "Öğrencilerimizin muhasebe, finans ve denetim alanında gelişimi adına sanayi ve iş dünyası ile iş birliklerini arttırmak için sürekli çalışıyoruz" dedi. Muhasebe ve Finans Bölümü Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Cüneyt Dirican ise "Finans merkezinin kalifiye işgücünü ve entelektüel sermayesini yapay zekâ ile rekabet edebilecek müfredatla geliştirmek öncelikli amacımız" dedi. 120 yılı aşkın süredir muhasebe, finans ve denetim alanlarında profesyoneller yetiştiren ve 750 binden fazla öğrenci ve üyesi bulunan ACCA’nın Türkiye Ülke Müdürü Seval Sir, "1904 yılından beri dünyanın en büyük muhasebe topluluğu olan ACCA’nın küresel birikimini Türk Akademisi ile entegre etmek amacı ile çalışmalarını sürdürdüklerini" ifade etti. İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Muhasebe ve Finans Bölümü girişimi ile yapılan iş birliği sözleşmesinde, üniversitenin tüm öğrencileri okudukları bölümden bağımsız olarak ACCA’nın sertifikasyon süreçlerinde gerekli olan web sitesi kayıt ücretinde indirim avantajı imkânına sahip olabilecekler.
İstanbul Penta Teknoloji’den, Penta Dijital Platformu ile iş ortaklarına güçlü destek Dünyanın önde gelen teknoloji markalarını Türkiye ile buluşturan Penta Teknoloji, Türkiye’nin ilk B2B e-ticaret sitesi Bayinet üzerinden iş ortaklarına sunduğu katma değerli hizmetleri Penta Dijital’e taşıdı. Türkiye’yi 40’ı aşkın küresel markayla buluşturan ve teknoloji ürünlerinin dağıtımında öncü bir rol üstlenen Penta Teknoloji, dijitalleşme yolculuğunda önemli bir adım daha atarak Penta Dijital (pentadijital.com.tr) platformunu hayata geçirdi. Bu yeni platform, iş ortaklarının dijital dönüşüm süreçlerini daha etkili bir şekilde yönetmelerine ve müşterilerine daha iyi bir deneyim sunmalarına imkan tanıyor. Penta Dijital: Güvenli, kesintisiz ve yüksek performanslı bir deneyim Penta Dijital, kullanıcılarına güvenli ve kesintisiz erişim sunarken, yüksek performansı ve esnek yapısıyla iş ortaklarının en sık kullandıkları uygulamalara hızlı bir şekilde erişmelerini sağlıyor. Bu platform, iş ortaklarının operasyonlarını daha etkin bir şekilde yönetmelerine ve optimize etmelerine katkıda bulunurken, aynı zamanda dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırmalarına da yardımcı oluyor. Bayinet’ten Penta Dijital’e: Katma değerli hizmetlerde yeni bir dönem Penta Teknoloji, Türkiye’nin ilk B2B e-ticaret platformu olan bayinet.com.tr üzerinden sunduğu ve yeni dönemde Penta Dijital platformuna taşıdığı Penta Abonelik Yönetimi, Penta Depom, Penta Entegrasyon Servisi, Penta Config Master gibi katma değerli hizmetleri ile iş ortaklarının iş süreçlerini kolaylaştırmaya ve verimliliklerini artırmaya devam ediyor. Bu hizmetler, Penta Dijital’in güçlü altyapısıyla birleşerek iş ortaklarına daha kapsamlı bir destek sunuyor. 2025 yılına dijitalleşme yolculuğunda önemli adımlar atarak başlayan ve Penta Dijital platformu ile sektördeki yenilikçi yaklaşımını bir kez daha ortaya koyan Penta Teknoloji, bu platform ile iş ortaklarının dijital dönüşüm süreçlerini daha etkili bir şekilde yönetmelerine ve kendi müşterilerine daha iyi bir deneyim sunmalarına imkan tanıyor. "Dijitalleşmeye odaklanan yatırımlarımızla sektörü ileri taşıyoruz" Penta Teknoloji Genel Müdürü Fatih Erünsal, sektördeki 35 yıllık tecrübeleri ile 9 bini aşkın iş ortağının satış verimliliğini ve rekabet gücünü artırdıklarını, dağıtımını üstlendikleri markaların pazar paylarını genişlettiklerini belirterek, "Dijitalleşmeye odaklanan yatırımlarımız, iş ortaklarımızın memnuniyetini önceliklendiren hizmet anlayışımız ve uzman kadromuzla paydaşlarımızı ve sektörü ileri taşıyoruz. Bayinet’ten sonraki en büyük projemiz Penta Dijital, operasyonel mükemmelliği hedefleyerek geliştirdiğimiz güvenli altyapısıyla, dijital verimliliği en üst seviyeye çıkardığımız bir platform olarak hizmet verecek. İş ortaklarımıza yönelik sürekli geliştirdiğimiz ve güncellediğimiz katma değerli hizmetlerimizden Penta Dijital, ‘dijital liderlik’ vizyonuyla büyüyerek sektörün öncü uygulamaları arasındaki yerini alacak. Dijitalleşmeye verdiğimiz önemle iş ortaklarımız için değer meydana getirmeye ve güçlü finansal yapımızla Türkiye’nin dijital dönüşümüne katkı sunmaya devam edeceğiz" dedi.
Adana Açan portakal çiçeklerinin mis kokusu Adana’yı sardı Adana’da narenciye ağaçlarının açtığı çiçeklerden yayılan güzel koku, hem Adanalıları hem de kente gelen yerli ve yabancı misafirleri mest ediyor. Türkiye’nin en sıcak illerinden Adana’da havaların ısınması ve ilkbahar mevsiminin kendisini hissettirmesiyle portakal, mandalina ve greyfurt ağaçları çiçek açtı. Çukurova’yı saran ’portakal çiçeği’ kokusu özellikle sabahları daha yaygın hissediliyor. Kentte yaşayanlar ve geziye gelen yerli yabacı turistler de mis gibi çevreyi saran portakal çiçeği kokusunun doğal güzelliğini yaşıyor. Bu sene 4-13 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek 13. Uluslararası Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’na esin kaynağı olan narenciye çiçeklerinin kentin havasını değiştirdiği ifade edildi. "Herkesi Adana’ya bekliyoruz" Adana’da yaşayan Gökhan Karacaoğlan, portakal çiçeklerinin kokusunun şehri kapladığını belirterek, "Bu sene çok geniş kapsamlı bir festival olacak. Adana için çok iyi olacak. Adana’da cadde ve sokak aralarında bu ağaçlardan var. Çok güzel bir koku yayıyor bu ağaçlar. Ayrıca bu ağaçlardaki çiçeklerden elde edilen özlerle kolonyalar da yapılıyor. Çok güzel bir kokusu var. Herkesi Adana’yı bekliyoruz" diye konuştu. "Adana’yı çok beğendim" Hollanda’dan Adana’ya gezmeye gelen Analisa Folden, "Arkadaşım ile Adana’ya geldim ve burayı çok beğendim. Şimdi geri gideceğim ve tekrar gelmeyi istiyorum. Bir daha Adana’ya sonbaharda gelmeyi istiyorum. Yazın çok sıcak" fadelerini kullandı.
Mersin Kazada eli bileğinden koptu, hayattan kopmadı Mersin’de 17 yaşında geçirdiği talihsiz bir kaza sonucu sağ elini bilekten aşağıya kaybeden Hasan Önal, müziğe olan tutkusu sayesinde hayata sımsıkı tutundu. Engelleri aşarak sahnede yerini alan genç sanatçı, azmi ve kararlılığıyla ilham kaynağı oldu. Tarsus ilçesinde yaşayan 28 yaşındaki Hasan Önal, müziğe olan ilgisini küçük yaşlarda keşfetti. İlk sahne deneyimini ilkokulda 23 Nisan etkinliklerinde yaşayan Önal’ın o günden sonra müzik hayatının vazgeçilmezi oldu. Ortaokulda, okullar arası türkü yarışmasında birinci olarak yeteneğini sergileyen Önal, müziği bir tutku haline getirdi. Ancak 17 yaşında kasapta çalışırken talihsiz bir kaza geçiren Önal, sağ elini kıyma makinesine kaptırarak bilekten aşağısını kaybetti. Onun için bir dönüm noktası bu olay Önal’ın hayatını derinden etkiledi. O dönemde müziğin kendisi için bir anlamı kalmadığına inanan Önal’ın sevgisi ve tutkusu zamanla yeniden canlandı. Şarkılar yazmaya, besteler yapmaya, türküler söylemeye başlayan Önal, duygularını müzikle ifade etmeye başladıkça, çevresindekiler de onun şarkılarına ilgi gösterdi. Yazdığı şarkılar, kısa sürede dinleyicilerinden olumlu tepkiler almaya başlayınca, bu durum Önal’ı daha da motive etti. Tarsus Kent Orkestrası’nda solist olarak sahne almaya başlayan Önal, bugüne kadar dijital platformda yayımladığı 3 eseriyle müzikseverlerle buluştu. Önal’ın ’Aşk Dediğin’, ’Adı Sen Oldun’ ve ’Vefasız Yarim’ gibi eserleri büyük beğeni topladı. "Müziğe sarıldım ve çok güzel besteler çıktı" Müzikle ilkokulda öğretmeninin motive etmesiyle tanıştığını belirten Önal, daha sonra lise yıllarında talihsiz bir kaza sonucunda dönüm noktası yaşadığını ifade etti. Müzikle ilkokul öğretmeni sayesinde tanıştığını dile getiren Önal, "Müziğe öğretmenimin 23 Nisan etkinliklerinde beni motive etmesiyle başladım. 17 yaşındayken kasapta çalışıyordum. Bir gün çalışırken kolumu kıyma makinesine kaptırdım. Kaza sonucunda sağ elimi bilek itibariyle kaybettim. Ondan sonra hayatın benim için bittiğini düşündüm. Müzik bile o zamanlar beni mutlu etmiyordu. Sanki her şey üst üste gelmişti. Düşünüp taşınıp bir karar vermem ve bu durumu kabullenmem gerekiyordu. Neticede müziğe sarıldım ve çok güzel besteler çıktı. Bu bestelerin ilerlemesindeki en büyük nedenlerden biri de insanlar tarafından şarkılarının sevilmesi, dinlenmesi oldu. Çünkü onlar dinledikçe, sevdikçe, ben daha çok motive oldum" dedi. "İnandıktan sonra her şeyi başarabilirsiniz" Klip çekimlerini profesyonel ortamda yapamadığını belirten Önal, "Şu ana kadar sözü ve bestesi kendime ait 3 eserim var. Dördüncüsü de çıkmak üzere. Sözü ve bestesi bitti, araştırma ve geliştirme aşamasındaydı, o da bitti. Klip çekimini de yaptık, fakat profesyonel bir ortamda yapamadık. Arkadaşımın home stüdyosu var; evinin bir odasını müzik aletleriyle çalışma odası haline getirmiş. Ama belki bundan sonraki süreçte çok daha profesyonel, güzel imkanlar gelirse, şarkılarımız çok daha güzel yerlerde seslendirilir. Bunu yürekten isterim" diye konuştu. Genç ve engelli sanatçılara seslenen Önal, "Engel yüreğinizde değilse, başarılar kaçınılmazdır. O yüzden bir şey istiyorsanız, inanın. İnandıktan sonra her şeyi başarabilirsiniz" ifadelerini kullandı.
Artvin Artvin’de minikler tarih yazdı Artvin’in Hopa ilçesinde Tarih Yazan Çocuklar Projesi kapsamında, minikler sahneye çıkarak tarihî kahramanları canlandırdı. Hopa Kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü öncülüğünde organize edilen Tarih Yazan Çocuklar etkinliği Atatürk Ortaokulu konferans salonunda yapıldı. Fatih Sultan Mehmet’ten Aziz Sancar’a, Yunus Emre’den Naim Süleymanoğlu’na kadar kültürel mirasımıza iz bırakan 100 isim, öğrenciler tarafından canlandırıldı. Türk medeniyetinin önemli kahramanlarını tanıyan çocuklar, aylar süren hazırlıkların ardından sahneye çıkmanın heyecanını yaşadı. Proje, çocukların tarih bilincini güçlendirmek, sanal kahramanlar yerine gerçek tarihî figürleri rol model almalarını sağlamak amacıyla hayata geçirildi. Tarih Yazan Çocuklar Projesi Bölge Koordinatörü Şaban Korkmaz, projenin amacı ile ilgili olarak "Bu proje, geçmişteki kahramanlarımızı çocuklarımıza sevdirerek onları rol model edinmelerini sağlamayı amaçlıyor. Günümüz çocukları, dijital çağın etkisiyle sanal kahramanlara ilgi duyuyor. Bu durumu nasıl değiştirebiliriz diye araştırma yaparken böyle bir boşluk olduğunu fark ettik. İlk başladığında, şimdiki Ticaret Bakanımız Sayın Ömer Bolat, projenin manevi hamisi oldu. Zamanla proje büyüdü ve şu an 9 ilde devam ediyor. Bugüne kadar yaklaşık 300 bin öğrenci projeden faydalandı. Amacımız, geleceğin kahramanlarıyla geçmişin kahramanlarını buluşturmak" ifadelerini kullandı. Etkinliğe katılan Hüsnü Ciner İlkokulu Müdürü Yaşar Kemal Üçüncü, öğrencilerin özverili çalışmalarıyla başarılı bir sahne performansı sergilediklerini belirterek "Tarih Yazan Çocuklar Projesi’ne okul olarak katıldık. Öğrencilerimizle beraber yaklaşık iki ay süren yoğun bir çalışma yaptık. Bu süreç, çocuklar için çok olumlu ve unutulmaz bir deneyim oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Bu projeyle geçmişimizi ve Türk kültürünü tanıtma fırsatı bulduk" dedi. Sahneye çıkan miniklerden Doruk Emre Karataş, Atatürk rolünü canlandırarak Kurtuluş Savaşı’nın zorluklarını anlatırken, Sütçü İmam rolünü üstlenen Sedat Ali Koyuncu, tarihî figürleri araştırmaktan büyük keyif aldığını, Seyit Onbaşı’yı canlandıran Eğmen Kaya ise Çanakkale Savaşı’ndaki unutulmaz anı sahneye taşıdıklarını söyledi.
Hakkari Çiftçiler 3 bin rakımdan kızak ve brandayla otları indiriyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde çiftçilikle geçimlerini sağlayan köylüler, yaz aylarında dağlarda istifledikleri otları çığ tehlikesine rağmen kızak ve branda üzerinde dik yamaçtan köye indiriyorlar. YEKDASDER Kulübü Başkan Yardımcısı Hakan Zanyar Aykut ve kulüp yöneticisi Rahmi İyinç, köylülerin zorlu kış sürecindeki anlarını kayıt altına aldılar. İlçenin Yeşiltaş köyü sakinleri, hayvanlarını beslemek için yaz aylarında 3 bin rakımlı dağlardan biçip biriktirdikleri ot yığınlarını karlı dağlardan kızak ve brandaya yükleyip 4 kilometrelik dik yamaçtan köylerine indiriyorlar. Arazilerinin sınırlı olması sebebiyle hayvanlara yem sağlamak için dağların yüksek kesimlerinde ot muhafaza ettiklerini belirten çiftçiler, kış aylarında tüm zorluklara rağmen ot indirme işlemini gerçekleştirdiklerini ifade ettiler. Başkan Suat Öztekin, YEKDASDER olarak kenti tanıtacaklarını belirterek, "Bu çalışma önceden planlanmış bir programdı. Çalışmada emek harcayan Kulüp Başkan Yardımcısı Hakan Aykut ve değerli hocamız Rahmi İyinç’e teşekkürlerimi iletiyorum. Benzer çalışmalarımız devam edecek" dedi. YEKDAS Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Hazan Zanyar Aykut ise Rahmi İyinç ile birlikte Yeşiltaş köyünde kış şartlarında köylülerin yaşam mücadelesini belgelediklerini belirtti. Köy halkının kış aylarında hayvanlarını beslemekte zorluk yaşadığını ifade eden Aykut, "Çığ tehlikesinin olduğu derin vadilerde ot toplama işlemi gerçekten çok zordur. Bu mücadeleyi Rahmi İyinç ile belgeledik ve herkesin yaşam şartlarını görmesini istedik" diye konuştu.