GÜNDEM - 28 Nisan 2024 Pazar 09:15

Zorlu mesai, günde 12 saat çalışan tarım işçileri 900 TL yevmiye elde ediyor

A
A
A

Şanlıurfa’dan Hatay’ın Kumlu ilçesine gelen mevsimlik işçiler, günde çift vardiya sisteminde 12 saat çalışarak ortalama 900 TL kazanç sağlıyorlar.

Hatay’ın bereketli topraklarında bir çok tarım ürünü yetişiyor. Binlerce insana ekmek kapısı olan bereketli topraklara bir çok ilden tarım işçileri geliyor. Baharın gelmesiyle Amik Ovası’nda başlayan soğan hasadı için Şanlıurfa’dan Hatay’ın Kumlu ilçesine de tarım işçileri göç etti. Zorlu şartlarda çalışmasını sürdüren tarım işçileri günde tek vardiya çalışarak 450 TL, çift vardiya sisteminde 12 saat çalışarak 900 TL kazanç sağlıyorlar. Tarım işçilerini en çok zorlayansa Nisan ayı olmasına rağmen 35 dereceyi geçen hava sıcaklığı oluyor.

Mevsimlik işçi olarak çalışmanın çok zor olduğunu dile getiren Süleyman Budak, "Biz mevsimlik işçi olarak Kumlu tarafında çalışmaya geliyoruz. Burada biz soğan hasadı yapıyoruz. Günün 12 saatini tarlada geçiriyoruz. Çok zor biz burada ailecek çalışıyoruz. Mevsimlik işçi olarak burada iş çok zor. Hava şimdi güzel serin esiyor ama gün sıcağının olduğu zamanlar çok kötü oluyor. Biz Kumlu’da 2 ay kadar kalıyoruz. Yevmiye soğanın kötü olmasından dolayı biraz düşük, ortalama 450 TL alıyoruz" dedi.

Tarlada çalışmanın kadınlar için çok daha zor söyleyen Çiğdem Karaçil, günde 2 vardiya çalışarak 900 TL gelir elde ettiğini belirterek "Soğan zamanı olduğu için Şanlıurfa’dan Kumlu’ya soğan hasat etmeye geldik. Yaklaşık 2 ay burada kalıyoruz. Soğan hasat etmek zor, kadınlar için çok daha zor. Günlük 10 dönüm hasat ediyorum. Bu işi yapıyoruz evde de çamaşır, bulaşık ve evi temizliyoruz. Yani kadınlar için daha zor. Sabah 5’ten gelip akşam 7 gibi gidiyoruz. Günlük yaklaşık 900 TL alıyoruz. Buraya ailecek geliyoruz. Havalar biraz daha ısındığında daha zor oluyor" şeklinde konuştu.

20 yıldır bu işte çalıştığını dile getiren Nusret Karaçil, "Biz Şanlıurfa’dan Kumlu’ya soğan hasadını yapmaya geldik. Bizim için çok zor bir iş yaklaşık 20 yıldır bu işe geliyoruz. Havalar ısındığında baya zorlanıyoruz. 1 ay sonra buradan Bursa’ya gideceğiz. Bursa’dan sonra Eskişehir’e gideceğiz. Aralık ayına kadar dışarıdayız sonra memlekete gidiyoruz. Memlekette 5 ay kalıp bu işe tekrar geliyoruz. Hayatımız artık bu iş oldu. Günlük yevmiye değişiyor, bazen çok az bazen de idare oluyor. Sabit bir yevmiye yok. Soğan hasadı gerçekten meşakkatli bir iş, güneş doğmadan geliyoruz, güneş batana kadar tarlada çalışıyoruz. Kumlu’da en fazla 2 ay kalıyoruz" dedi.

Ayşe Güler Tokdemir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Iğdır’da Anneler Günü için pedal çevirdiler Iğdır’da Anneler Günü dolayısıyla düzenlenen bisiklet turunda bisiklet severler anneler için pedal çevirdi. Her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü Anneler Günü olarak kutlanırken bu özel gün içinde farklı etkinlikler düzenleniyor. Iğdır’da da bu yıl Iğdır Valiliği, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Yeşilay, Türk Kızılayı, AKUD ve Tomris Hatun Bisiklet Kulübü tarafından bisiklet turu düzenlendi. Bisiklet severler Zübeyde Hanım Bulvarı eski Belediye binası önünde bir araya geldi. Bazı aileler bisiklet turuna çocukları ile katıldı. Anneler günü dolayısıyla düzenlenen bisiklet turunda büyük bir keyif ile pedal çevireceğini belirten Furkan Arat, “Bugün pedallarken annemiz için bunu yapacağız. Bugün yaklaşık olarak 20 kilometre yol alacağız. Etkinliği düzenleyenlere teşekkür ederim” dedi. Anneler için düzenlenen programın çok özel olduğunu söyleyen Eylül Önay; “Bugün düzenlenen bisiklet turuna hem bir kadın hem de bir anne olarak katılıyorum” dedi. Bisiklet turunun düzenlendiği alana gelen Iğdır Valisi Ercan Turan alandaki kadınlara beyaz ve kırmızı karanfil dağıttı. Anneler gününde anneler için pedal çevirmekten büyük mutluluk duyduğunu belirten Vali Turan; “ Mübarek annelerimizin anneler gününün kutlandığı bir gündeyiz. Tüm annelerin anneler gününü kutluyorum. Biz spor yapmak için sağlıklı kalmak için bahaneler arıyoruz. Bu tür etkinlikleri de verimli bir şekilde kullanıyoruz. Bu etkinliğimizde yaklaşık olarak 20 kilometre yol alacağız” dedi. Bir araya gelen bisiklet severler 20 kilometreyi bisikletleri gitmek için Zübeyde Hanım bulvarından ayrıldılar.
Kocaeli Asırlara meydan okuyan tarihi eserlerin sağlamlık sırrı Kocaeli’deki müzelerde asırlara meydan okuyan tarihi eseler depremlerde zarar görmemeleri için mikro kristal wax ile yerlerine sabitleniyor. Estetik bir şekilde sergilenen eserlerde kimyasal tepkime de meydana gelmiyor. Büyük hacimli eserlerde ise form destek ve misina ipi uygulamaları kullanılıyor. Kocaeli Arkeloji Müzesi’nde; Paleolitik, Helenik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait eserler sergileniyor. Müze bahçesinde ise kentteki kazılarda bulunan heykeller, lahitler, mezar stelleri, pitoslar bulunuyor. Kocaeli Müze Müdürlüğü’nce deprem ve afetlerde zarar görmelerini engellemek için vitrinlerdeki tarihi eserler mikro kristal wax ile yerlerine sabitleniyor. Estetik bir görünüm oluşturulurken, aynı zamanda kimyasal tepkime de yaşanmıyor. Büyük hacimli eserlerde ise form destek ve misina ipi uygulamaları kullanılıyor. Uzman kişiler tarafından uygulanan yöntemlerle eserler depreme karşı korunuyor. "Maliyeti az olan ürünlerle eserleri vitrin içinde estetik biçimde sergilemek birinci önceliğimiz" Tarihi eserleri depreme karşı korumaya çalıştıklarını söyleyen Kocaeli Müze Müdürü Serkan Gedük, "Yaptığımız bu çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü’nün himayelerinde Kocaeli Müze Müdürlüğü olarak yürütmekteyiz. Bilindiği gibi deprem dünyanın oluşumu için bir zorunluluktur. Bizde bu gerçeği kabul ederek sorumlu olduğumuz müzeleri depreme karşı hazır hale getirmeye çalışıyoruz. Depremin fiziksel etkileri sonucu müze personeli ile ziyaretçilerin can ve mal kaybı riskini azaltmak, maliyeti az olan ürünlerle eserleri vitrin içinde estetik biçimde sergilemek birinci önceliğimiz. Deprem esnasında eserin kayması, başka bir esere çarpması, kırılması gibi fiziksel hasarlara uğramasını en aza indiriyoruz. Oluşturduğum atölyelerde eserlere yönelik yapmış olduğumuz; aparat ve misina ipi uygulamaları, fon destekleri ile museum wax gibi yöntemlerle bu çalışmaları titizlikle yürütüyoruz" ifadelerini kullandı. "Eser kimyasal tepkimeye uğramadığı için önemli yöntemlerden bir tanesi" Yapılan uygulamalar hakkında bilgi veren Serkan Gedük, "Yaptığımız en önemli ve en basit yönetmelerden bir tanesi mikro kristal wax ile yapılan ‘museum wax’ olarak da bilinen uygulama. Wax top halinde 3 noktaya uygulanarak eserin kaidesine oturtuluyor. Eser kaideye sabitlenmiş oluyor fakat yapışmıyor. Eseri hafifçe çevirip kaideden alabiliyoruz. Eser kimyasal tepkimeye uğramadığı için önemli yöntemlerden bir tanesi, daha çok küçük hacimli eserlere uyguluyoruz. Büyük hacimlerde; form desteklerini uyguluyoruz, esere göre üretiliyor. Eserin formuna göre şekillendirerek, her eserin ihtiyacına cevap verecek şekilde bunu tasarlıyoruz. Maliyeti az ve basit yöntemlerden bir diğeri ise misina ipi yöntemi. Misina ipiyle eseri kaideye sabitleyerek, eserin deprem esnasında; kaymasını, devrilmesini, başka bir esere çarpmasını engellemiş oluyoruz. Bu yöntemleri uzman kişiler yapıyor. Onların mesleki tecrübeleri sayesinde bu yöntemler gelişiyor. Bu uygulamaları işin ehli kişilerin yapmaması durumunda depremde eseri koruyacakken tam tersi sonuçlar da elde edilebilir. Türkiye’de bu çalışmalar sadece bizim müzemizde değil, birçok müzede uygulanıyor" dedi.
Ankara Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yazgan: “İsrail katlediyor, dünya İzliyor katliama tepkisizliği içimize sindiremiyoruz” Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, “İsrail katlediyor, dünya İzliyor katliama tepkisizliği içimize sindiremiyoruz” dedi. Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan İsrail’in Filistin’deki katliamlarına tepki gösterdi ve İsrail’e karşı tepki eylemleri yapılarak katil devlet İsrail’e ‘dur’ denilmesi çağrısında bulundu. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Yusuf Yazgan, İsrail’in Filistinliler’e yönelik başlattığı katliam ve soykırımın 7.ayı geride kalırken hayatını kaybedenlerin sayısının 35 bine yaklaştığını hatırlatarak, “Binlerce çocuğun hayatını kaybettiği, 80 bin kişinin yaralandığı İsrail saldırılarını, bütün dünya adeta canlı yayında izliyor. Batının insan hakları ve savaş suçları konusundaki çifte standardını biliyoruz da, İslam dünyasındaki sessizliği anlamakta zorlanıyoruz. Yapılan diplomatik ve protokol konuşmalarında insanlığın vicdanı olarak söylenen sözlerin hayata geçmesi, duyarlılığın söylemden eyleme geçmesinin zamanı geldi de, geçiyor bile” İfadelerini kullandı. Filistin’in yanında olduğunu söyleyenlerin, söylemlerini eyleme dönüştürmüş olması halinde, şimdiye kadar Filistin’in gerçek sahibi olan Filistinliler’in kendi topraklarında özgürce ve güven içinde yaşamasının sağlanabileceğini belirten Yazgan, “Tepkiler ve gerekli baskılar oluşsaydı şimdiye kadar terörist devlet İsrail, savaş suçundan yargılanmalıydı. Şimdiye kadar, kan ve gözyaşı dinmeliydi. Şimdiye kadar hastaneler mezarlık değil, şifa kapısı olmalıydı. Şimdiye kadar Mescid-i Aksa’nın esareti sona ermeli, ‘dayanamıyorum bu ayrılığa, kucaklasın beni İslam’ sözü hayata geçmiş olmalıydı” diyerek duyarsızlığa tepki gösterdi. Katledilen, yerinden yurdundan sürgün edilen, yollarda başına bomba yağdırılanların Hristiyan ya da Yahudi dünyasından birisi olsaydı, katil devletin eylemlerinin çoktan sona erdirilmiş olacağını belirten Yusuf Yazgan, katledilen, soykırıma tabi tutulanların Müslümanlar olması sebebiyle bütün dünyanın sessizliğe büründüğünü kaydetti. Yazgan, İsrail’e dur demek, Filistin’e destek olmak için sivil toplum örgütlerinin, kanaat önderlerinin, siyasi partilerin ve toplumun bütün kesimlerinin bir araya gelmesi ve harekete geçmesi çağrısında da bulundu. Açlığa mahkum edilen, ölüme mecbur edilen bir milletin ölümünün bu kadar duyarsızca karşılanmaması gerektiğini de dile getiren Yusuf Yazgan, dünyanın değişik ülkelerinde başlayan ve gittikçe yayılan üniversitelerdeki Filistin’e destek eylemlerine, Türkiye’den bir katkı ya da benzer destek olmayışının da anlaşılmaz olduğunu ifade etti. Büyük şehirlerden başlamak üzere Filistin’e destek mitingleri düzenlenmesi çağrısında da bulunan Yazgan, İsrail’e her alanda baskı kurularak, katil olduğunun yüzüne haykırıldığı eylemler yapılarak, Filistin’e destek seslerinin yükseltilmesi gerektiğini kaydetti. Yusuf Yazgan açıklamasında, şimdiye kadar yaşam hakkından yana, özgürlükten yana, eşitlikten yana, barıştan yana, çocuk haklarından yana, eğitim haklarından yana olan herkesin on binlerce masum Filistinli’nin katledilmesine karşın dünyayı titretmesi gerektiğini kaydederek, bu tepkisizliğin İsrail’i cesaretlendirdiğini vurguladı.