GENEL - 06 Kasım 2012 Salı 12:35

BAŞÖRTÜLÜ MÜHENDİSE GEÇ GELEN ADALET

A
A
A
BAŞÖRTÜLÜ MÜHENDİSE GEÇ GELEN ADALET

Serbest inşaat mühendisliği belgesini başörtülü fotoğrafı gerekçesiyle alamayan Bursalı Yüksek İnşaat Mühendisi Nurten Topaloğlu`na Ankara TMMOB`den onay çıktı. 1,5 ay sonra sicil durum kaydı onaylanan genç mühendis, artık projelerini imzalayacak. Belgesinde fotoğraf olup olmayacağı konusu daha kesinleşmezken Topaloğlu, ``Ayrımcılığa karşıyım. Burada insan hakları ihlali söz konusu idi. İnsanları kılık kıyafetiyle ilgili ayrımcılığa sevke etmek suçtur. Bundan sonra bu konudan taviz vermeyeceğim`` dedi.
Bursa`da kendi iş yerini açan yüksek inşaat mühendisi Nurten Topaloğlu, inşaat projelerini imzalama yetkisini verecek serbest inşaat mühendisliği belgesini almak için Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası`na (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi aracılığıyla başvuru yaptı. Normal şartlar içinde en fazla 1 hafta içinde verilen belgenin yaklaşık 1,5 ay bekleyen Topaloğlu, Ankara`daki genel merkezden gelen yazıdan sonra şok oldu. Aynı zamanda İMO Bursa Şubesi`nde yönetim kurulu üyeliği görevini yapan Topaloğlu`na başörtülü fotoğrafı sebebiyle serbest inşaat mühendisliği belgesi verilmediği ortaya çıktı.
Olayın kamuoyunda duyulmasının ardından oda ile TMMOB arasındaki görüşmeler olumlu sonuçlandı. 5 Kasım 2012 tarihi itibarıyla Nurten Topaloğlu`nun projelerini imzalamasını sağlayacak sicil durum belgesi onaylandı. Konuyla ilgili Nurten Topaloğlu ile birlikte basın toplantısı yapan İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Necati Şahin, oda olarak ortak paydanın meslekleri olduğunu belirterek, asla siyasi birliktelik aramadıklarını dile getirdi. Türkiye`de 500 bine yakın mimar, mühendis ve şehir plancısı olduğunu kaydeden Şahin, hala bu sıkıntının ana nedeni olan yasalarla yönetildiklerini ifade etti. 1938 yılında çıkan mimarlık ve mühendislik hakkındaki yasasıyla idare edildiklerini söyleyen Şahin, ``1954 model TMMOB Yasası ile idare ediliyoruz. Bunlar en büyük handikapımız. Özellikle kentsel dönüşümün gündemde olduğu bu günlerde mimarlar, mühendisler ve şehir plancılarının eski yasalarla idare ediliyor olması en büyük problemimiz`` dedi.
``ANKARA`NIN 1995`TE ALDIОI KARAR MAОDUR EDİYOR``
Nurten Topaloğlu`nun Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu, çalışkanlığı ve aktifliği ile ön planda olduğunu söyleyen Şahin, üyelik hakkını elde eden bir meslektaşının mesleğine engel olmanın söz konusu olmaması gerektiğini vurguladı. Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nurten Topaloğlu komitelerde çalışan beynini, kalbini ortaya koyan, işinden ve evinden özel hayatından zaman ayıran, İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu`nda yer alan ilk bayandır. Bizler de elimizden geldiğince ona bu ortamı hazırladık. Aslında hiç beklemediğimiz bir konu. Ankara TMMOB Yönetim Kurulu bir karar aldı. 1995 yılında sakallı ve türbanlı resimlere kimlik verilmemesi kararı alındı. Ömer Faruk Tümer diye bir arkadaşımız var. O da sakalından dolayı kimlik alamadı. Nurten Topaloğlu serbest inşaat mühendisliği belgesini almak için bize müracaat etti. Bursa Şubesi bu başvurusunu kabul etti. Ankara`ya gönderdik. Bizim burada herhangi bir belge verme yetkimiz yoktur. Bütün yetki Ankara`ya aittir.``
"5 Kasım 2012 Pazartesi tarihi itibarıyla Nurten kardeşimizin sicim durum belgesi imzalandı" diyen Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim merkez istemimizde Nurten Topaloğlu projesini imza edecek yetkisini aldı. Dünden itibaren hiçbir şekilde engel kalmadı. Bundan sonra da bu süreç tekrar takip edilecek. Ayın 10`unda tüm şubelerin katıldığı danışma kurulu toplantısı olacak. Bu sıkıntıların olmaması için tekrar tekrar gündeme getirilecek. Bize göre 21. yüzyılda bu konular konuşulmamalıdır. Bu olayların diyaloglarla çözülmesi gerekir. Sürekli sabrımızı gösterdik, belki 1,5 ay gecikti. Ankara`daki arkadaşlarımız ciddi şekilde, ``Hayır almasın` diyenler de var. `İnsan hakkıdır` diyenler de var. Biz sağduyunun hakim olması adına bu şekilde diyaloglarla bu noktaya getirdik. Herhangi bir kardeşimizin bir sıkıntısı yok."
Şahin, 2010 yılında bastırığı albümünde Nurten Topaloğlu`nun başörtülü fotoğrafının olduğunu söyledi. Başörtüsü konusunda asla sıkıntı olmadığını kaydeden Şahin, ``Bizde sorun yok. Başı açık, kapalı durumu yok. Bu insanların tercihleridir. Kimse kimseye ipotek koyamaz. Nasıl pasaportta nüfus cüzdanında kabul ettiyse o şekilde olmalıdır`` dedi.
``FOTOОRAF KONUSU BELLİ DEОİL``
Nurten Hanım`a belge geleceğini kaydeden İMO Başkanı Necati Şahin, ``Burada Nurten Hanım mesleğini icra edecek. Belgesi geçerli. Fotoğrafı dahil mi değil mi belli değil. Burada tamamen şekilci değiliz. Burada mesleğini icra etmesini istiyoruz`` dedi.
Nurten Topaloğlu, kendi firmasını kurduktan sona bu bölgeye ihtiyaç duyduğunu söyledi. Başvuru sürecinde sıkıntı yaşadığını ifade eden Topaloğlu, ``Bu benim planladığım bir süreç değildi. Benim şube yönetimimle hiçbir problemim yok. Her görüştüğüm basın mensubuna da aynı şeyi söyledim. Ayrımcılığa karşıyım. Burada insan hakları ihlali söz konusu. İnsanları kılık kıyafetiyle ilgili ayrımcılığa sevke etmek suçtur`` dedi.
Siyasi beklentisinin olmadığını ifade eden Topaloğlu, ``Üye kimliğim türbanlı değil. Üye olduğum dönemde yeni mezun olduğum için okulda problemler vardı. O zaman çok fazla önemsemedim ama bundan sonra bu konudan taviz vermeyeceğim. Hukuksal olarak gerekeni yapacağım. Belge verilmemiş olsaydı genel merkeze dava açma sürecim olurdu. O konuda hukuksal olarak gereken yapılacaktı`` açıklamalarında bulundu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.